Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay'ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılandığı davaya 25 ve 26. duruşmalarla devam edildi. Tutuklu sanık eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in savunma yaptığı sırada mahkeme başkanı duruşmaya bir anda ara verdi. Bu sırada bu mahkemenin üye hakimlerinden olan ancak bu duruşmada bulunmayan Bünyamin Karakaş'ın polis ekipleri tarafından odasında gözaltına alındı.
03.12.2016 16:49 Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay'ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
HAKİM DURUŞMA ARASINDA GÖZALTINA ALINDI
Tutuklu sanık eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in savunma yaptığı sırada mahkeme başkanı duruşmaya bir anda ara verdi. Verilen aranın ardından salona gelen mübaşir, duruşmanın 2 saat sonra devam edeceğini duyurdu.
Bu sırada, mahkemenin üye hakimlerinden olan ancak duruşmaya katılmayan Bünyamin Karakaş'ın odasından gözaltına alındığı ve odasında arama yapıldığı öğrenildi. Bu sırada bu mahkemenin üye hakimlerinden olan ancak bu duruşmada bulunmayan Bünyamin Karakaş'ın polis ekipleri tarafından odasında gözaltına alındığı ortaya çıktı. Üye hakimin odasında arama yapıldığı öğrenildi.
Karakaş'ın, FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla haklarında gözaltı kararı verilen 192 hakim ve savcı arasında yer aldığı, bu isimlerden 55'inin İstanbul'da görev yaptığı ortaya çıktı.
MİT TIR'LARI DAVASINA DA BAKTI
Hakim Bünyamin Karakaş Dink davası haricinde Can Dündar'ın yargılandığı MİT TIR'larına ilişkin dava ve Selam-Tevhid Kumpası davasında da görev yapmıştı.
01.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 25. duruşmada, bu davanın yanı sıra FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturmalarla davalarda tutuklu bulunan Akyürek ile ana dava dosyası sanıklarından Ogün Samast ile tarafların avukatları hazır bulundu. Tutuksuz 2 sanığın da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurularak duruşmaya katılımları sağlandı. Tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer ise duruşmaya gelmedi.
Duruşma, mahkemeye gelen evrakların okunmasıyla başladı. Bu işlemin ardından dönemin İstihbarat Daire Başkanı tutuklu sanık Ramazan Akyürek'in ifade vermesine geçilecekken avukatının duruşmada hazır olmadığı anlaşıldı.
Yılmazer ve Akyürek'in avukatlarının, bugün duruşmaya katılmayacaklarını içeren mazeret dilekçelerini mahkemeye sundukları belirtildi.
Bunun üzerine mahkeme heyeti, mazeret talebinin kabulüne ve bugünkü duruşmaya gelmeyen tutuklu sanık Yılmazer'in yarınki celseye getirilmesi için cezaevine yazı yazılmasına karar vererek, duruşmayı yarına erteledi.
Bu arada, sanıklardan Yasin Hayal'in 29 Kasım Salı günü duruşma bitiminde SEGBiS aracılığıyla bağlanarak bazı beyanlarda bulunduğu, bunun da tutanak altına alındığı öğrenildi. Sanık Hayal'in, "Ben Hrant Dink'i tanımıyorum. Duruşmalarda Dink'e karşı kin beslediğimden bahsedilmektedir. Tanımadığım bir insana nasıl kin duyabilirim? Adaletinize güveniyorum." dediği kaydedildi.
YASİN HAYAL: HRANT DİNK'İ TANIMIYORUM
Öte yandan, tutuklu sanık Yasin Hayal'in Salı günü SEGBİS ile verdiği ifadenin tutanağa yansıyan kısmı okundu. Hayal'in, "Ben Hrant Dink'i tanımıyorum. Duruşmalarda Dink'e karşı kin beslediğimden bahsedilmektedir. Tanımadığım bir insana nasıl kin duyabilirim. Adaletinize güveniyorum" dediği kaydedildi.
02.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 26. duruşması başladı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, cinayetin faili Ogün Samast ve tutuksuz sanık Erhan Tuncel hazır bulundu.
"Dink ailesinin acısını paylaşıyorum"
Hrant Dink cinayetinde, "Tasarlayarak kasten öldürmek ve örgüt üyeliği" suçundan tutuklanan eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunma yaptı. Dink ailesinin acısını paylaştığını ifade eden Akyürek, "Ben Trabzon'dan ayrıldıktan sonra maalesef Hrant Dink'e yönelik menfur eylem gerçekleşmiştir. İstihbarat şube kaynaklı eylem bilgisini ilgili makamlara iletmiş biri olarak Dink ailesinin acısını paylaşıyor, sorumluların bulunmasını onlar kadar istiyorum" dedi.
"Bu iddiaya, ortaya atanların da inandığını zannetmiyorum"
Akyürek, "Hrant Dink'i öldürmek için örgüt kurmak suçlaması bana çok ağır geliyor. Hrant Dink'i öldürerek İstanbul istihbarat şube müdürünü değiştirecekmişim. İstihbarat Daire Başkanı olmuş biriyim. İstihbarat şube başkanını değiştirmek için bir insanın öldürülmesini planladığım iddiasını, bu iddiayı ortaya atanların da inandığını zannetmiyorum" diye konuştu.
"Erhan Tuncel'in yardımcı istihbarat elemanlığı kanuna uygundu"
Hrant Dink'e yönelik eylemin istihbaratının İstanbul'a bildirildikten sonraki 2,5 aylık süreçte Trabzon il emniyet müdürü olarak görevde olduğunu belirten Akyürek, "O dönem Trabzon istihbarat şube müdürümüz olan Engin Dinç bulunduğumuz aşamada operasyonel bir durumun olmadığı kanaatini belirtmiştir. Trabzon il emniyet müdürlüğünden ayrılmadan önce F3-F4 raporlarının üst yazılarını imzaladım. Operasyon yaptırmadığım doğru değildir. Erhan Tuncel'in yardımcı İstihbarat elemanlığına alınışında ya da çıkartılışında asla ve asla kanunlara uygun olmayan bir davranışım olmamıştır" diye konuştu.
"İstanbul emniyetinde Dink'e yönelik çok sayıda tehdit vardı"
Ogün Samast'ın hem ismini hem de Yasin Hayal ile bağlantısını ve Erhan Tuncel ile ilişkisini eylemden sonra yapılan toplantı sırasında öğrendiğini belirten Akyürek, "Biz de sadece Yasin Hayal bilgisi vardı. O da İstanbul Emniyet Müdürlüğü arşivlerinde 11 aydır var olan bilgiydi" dedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Hrant Dink'e yönelik çok sayıda tehdit bilgisine sahip olduğu bilgisini veren Akyürek, " Hrant Dink'e yönelik eylem bilgisi de İstanbul'a iletilmiştir. Buna rağmen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Hrant Dink'i koruma altına almamıştır" dedi.
"Celalettin Cerrah evrakı imha etmemi istedi"
Daha önceki duruşmalarda dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın cinayetten sonra kendisini telefonla arayarak Dink'e yönelik eylem bilgilerinin yer aldığı belgeleri imha etmesini istediği yönündeki iddialarını tekrarlayan Akyürek, " Celalettin Cerrah ile yaptığımız konuşmayı da hatırlıyorum, bana 'Ramazan, Trabzon İstihbarat Şube'nin gönderdiği bir evrak varmış. 17 Şubat 2006 tarihli bir evrak. Onu imha ediyorsun kardeşim' dedi. İmha etmeyeceğimi söyledim. O da bana bu evrakı imha etmemiz gerektiğini yoksa bu evrakın hepimizi yakacağını söyledi. Ben de Erhan Tuncel'in ifadesine müdahil olmayacağımı, kim suç işlemişse cezasının çekmesini, 11 ay önce ihbar edilmiş bir cinayette tedbir alınmadığını ifade ettim. Celalettin Cerrah sinirlendi" diye konuştu.
Dönemin İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu'nun olayın çözümüne ilişkin yeniden Celalettin Cerrah ile görüşmesini emrettiğini belirten Akyürek, yeniden İstanbul'a giderek Cerrah ile görüştüğünü anlattı. Akyürek, "Ortam oldukça soğuktu. Bakanın emri ile mecburen geldiğimi, imha etmemi istediği evrakı imha etmeyeceğimi söyledim. Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin adaletin tecelli arayışına en büyük destek benim belgeleri ilgili makamlara gönderip imha etmeyişimle olmuştur" şeklinde konuştu.
Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşkun Çakar ile birlikte Ergenekon operasyonlarını başlatmak için 2005-2007 yılları arasında Dink'in öldürülmesini bekledikleri iddiasını yalanlayarak, "Bu nasıl bir iddiadır? Bir yıldan daha az çalıştığım Ali Fuat Yılmazer İstanbul'a atanmış, Coşkun Çakar da başka göreve atanmıştır. Tamamen resmi görevler çerçevesinde ilişkimiz olmuştur. Onlarla birlikte İstanbul emniyetini ele geçirmeyi amaçlayan suç için beklediğimiz iddiası, görevini ihmal edenlerin, bilgiye sahip oldukları halde bunu paylaşmayanların iddialarına hizmet eden iddialardan ibarettir." ifadesini kullandı.
"Dink ile ilgili yeni bilgiye duyarsız mı kaldım?"
O dönemde kendisine en yakın çalışan mesai arkadaşlarından birisinin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç ve diğerinin de İstihbarat Daire Başkanlığı Başkan Yardımcısı Vedat Yavuz olduğunu belirten Akyürek, Dinç'in Eskişehir, Yavuz'un da Samsun emniyet müdürleri olarak halen görev yaptıklarına dikkati çekerek, bu kişilerle birlikte icracı personeller dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in tutuksuz, kendisinin ise tutuklu bir şekilde yargılanmasının cezalandırılmak istendiğinin göstergesi olduğunu öne sürdü.
Akyürek, "Başkanlık yaptığım dönemde de tarafıma Hrant Dink veya Ogün Samast ve Yasin Hayal ile ilgili yeni bir bilgi sunulmuş da duyarsız mı kalmışım? İstanbul'da alınacak koruma tedbirlerine, Trabzon Jandarmanın operasyonlarına engel mi olmuşum? Ben Hrant Dink'in öldürülmesini böyle mi bekledim? Bu iddia hiçbir şekilde akla, hukuka ve vicdana sığmıyor." diye konuştu.
Hayatının hiçbir döneminde yasa dışı bir oluşum içinde olmadığını ve yasaların verdiği yetkiyle amirlerinin emir talimatları doğrultusunda görevini ifa ettiğini öne süren Akyürek, "Hiçbir grubun sempatizanı olmadım. Emniyet teşkilatı dışında legal ya da illegal hiçbir örgüte tabi olmadım. Terörü benimsediğimi gösterecek en ufak bir davranışım gösterilemeyeceği gibi aksine örgütlerin hedefinde olan birisiyim." dedi.
"8 yıllık zaman aşımı doldu"
Ramazan Akyürek, "görevi kötüye kullanmak" ve "evrakta sahtecilik" suçlamasıyla başlayan soruşturmaya, hiçbir delili olmayan "terör örgütü yöneticiliği" ve "kasten adam öldürmek" gibi suçlamalar eklendiğini de kaydederek, "Hazırlanan ilk iddianame 4 Aralık 2015'te kabul edildi. Cinayet tarihi 19 Ocak 2007. Dava zaman aşımı 8 yıl olduğu için, zaman aşımının dolduğu 19 Ocak 2015'ten sonra 4 Aralık 2015'te kamu davası açılmıştır. Kamu davası açılabilmesi için suçlamaların değiştirildiğini, 'adam öldürme ve silahlı terör örgütü yöneticiliği' suçlamalarının kasten eklendiğini düşünüyorum. Şahsımla ilgili hiçbir yeni delil bulunmamasına rağmen takipsizlik kararı verilen, 'görevi ihmal' suçlamalarının yeniden gündeme getirilmesi hukuksuzluktur." ifadesini kullandı.
İftira niteliğindeki beyanların delil olarak kabul edildiğini savunan Akyürek, "Engin Dinç'in Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü döneminde Erhan Tuncel'in Dinç'e aba altında sopa gösterecek beyanlar içeren bir mektup yazdığı, cezadan kurtarma girişimlerine Ogün Samast'ın da katıldığı, bu kişiler yönlendirilerek yasak delil elde edildiği ve bu delilleri aleyhime kullanmak istediği basit bir incelemede görülebilir." dedi.
ARA KARARLAR
Beraatine karar verilmesini isteyen Akyürek'in savunmasının sona ermesinin ardından taraf avukatlarının talepleri alındı.
Duruşmaya verilen aradan sonra ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ile Ramazan Akyürek'in, suçlarının vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut kanıtlar bulunması, katalog suçlardan olması, suçların kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma kuşkusunu somutlaştırması, tutuklama tedbirinin ölçülü olması, tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması ve adli kontrol hükümleri ile yeterli denetim sağlanamayacak olması gerekçeleriyle bu hallerinin devamına hükmetti.
Tutuksuz sanıklardan eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın gelme zorunluluğunu talebi üzerine kaldıran heyet duruşmayı, sıralı gerçekleşmek üzere 19, 20, 22 ve 23 Aralık tarihlerine erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan 168 sayfalık iddianamede, Ramazan Akyürek ile Coşgun Çakar'ın "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından da 23'er yıldan 44'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Sanıklardan Ali Fuat Yılmazer'in "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı örgüt kurma, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 19 yıldan 32 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanma" suçlarından 15 yıl altışar aydan 22'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan ikişer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu'nun "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, görevi kötüye kullanma ve resmi belgeyi yok etme" suçlarından 18 yıl altışar aydan 29 yıl altışar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığında görevli komiser Yılmaz Angın, İstihbarat Daire Başkanlığı C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, komiser yardımcısı Özkan Mumcu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevini yürüten Ercan Demir ve Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yapan Faruk Sarı hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu sanıklar hakkında ayrıca "silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından çeşitli hapis cezaları isteniyor.
İddianamede, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığında görevli şube müdürü Yunus Yazar, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, o dönem komiser olan Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan, Ömer Faruk Kartın, polis memuru Mehmet Uçar ve dönemin mülkiye müfettişi Şükrü Yıldız'ın ise "silahlı örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme ve görevi kötüye kullanma" suçlarından çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları talep ediliyor.
Süreç
Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatını kararlaştırmıştı.
Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatına hükmetmişti.
Bozma kararı
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozmuş, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti. "Kasten öldürmeye azmettirme" ve "Orhan Pamuk'u tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını onayan daire, Yasin Hayal hakkında "silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma" suçundan verilen beraat kararını ise "suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.
Sanıklardan Erhan Tuncel'in "patlayıcı madde imal etme" suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "kasten öldürmeye azmettirme" suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. "Silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçundan beraat kararı da "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, "genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama" suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin "6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs" suçunu oluşturacağına karar verilmişti.
Yargıtay'ın kararının ardından davanın yeniden görülmesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtay tarafından bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.
Bu mahkemenin heyeti, "Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı" gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine iade etmişti. Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki davanın birleştirilmesini ve birleşen davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesini karara bağlamıştı.
Paralel yapı-Hrant Dink cinayeti
(03 Aralık 2016, 16:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: