Sivas'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, haklarında 'Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' suçlarından dava açılan 9'u avukat, 13 sanığın yargılanmasına başlandı. Örgütün avukatlık Yapılanmasına yönelik açılmış davada şüpheliler, SODES projesinde yolsuzluk yapmak ve devletten aldıkları paraları örgüte aktarmakla da suçlanıyor.
11.02.2017 21:37 Sivas'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, haklarında 'Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' suçlarından dava açılan 9'u avukat, 13 sanığın yargılanmasına başlandı.
08.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu avukatlar Halil İbrahim D, Fatih S, Ömer N. ve Erdal Ö. ile kamu çalışanı Murat G, tutuksuz sanıklardan avukatlar R.H, R.Ö, D.F.T, E.C, İ.Ö. ile kamu çalışanları İ.B. ve H.P. katıldı.
'Avukatlar imamı' olarak değerlendirilen ve Silivri 7 nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Yunus B, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) katıldı. Duruşmada sanık avukatları ve sanıkların yakınları da hazır bulundu.
Mahkeme heyeti, kimlik kontrolünün ardından 64 sayfalık iddianameyi okudu.
'Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme', 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' ve 'Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' suçlarından yargılanan tutuklu sanıklardan Yunus B, savunmasında kendisini SEGBİS üzerinden çok iyi ifade edememesinden dolayı bundan sonraki duruşmalara Sivas'tan katılmayı talep etti.
Üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmeyen ve Bylock kullandığı tespit edilen eski öğretmen Yunus B, eline silahı sadece askerlik yaptığı dönemde 15 gün aldığını söyledi. Kendisine iftira atıldığını öne süren Yunus B, 'Örgüt yöneticiliğini kabul etmiyorum, soyut ifadelerle iftira atılamaz. Hiçbir sohbette bulunmadım. Doktorlar imamı Ferda T'nin ifadesindeki gibi insanları numaralandırmadık. Avukatlarla tanışıklığım mesleğimle ilgili, 2012 yılından sonra tanıştığım avukatlar var. Çünkü kardeşi avukat olan öğrencilerim vardı.' dedi.
Sosyal paylaşım sitesi hesaplarından 'cemaat' adına hiçbir paylaşımda bulunmadığını ve kentte tanınan bir öğretmen olduğunu dile getiren Yunus B, hiçbir zaman kod adı kullanmadığını öne sürdü.
Örgütle bağlantısı olduğu değerlendirilen Ülfet Hukuk Derneğinin yürüttüğü bir SODES projesinde proje danışmanı olarak görev aldığını anlatan Yunus B. dernekte bazı zamanlar dini sohbetler düzenlendiğini ancak 'cemaat' ve siyasetle ilgili konuların konuşulmadığını belirtti.
'Darbe gecesi eşim ve çocuklarımla televizyon izliyordum'
Burs ve himmet adı altında kimseden para almadığını savunan Yunus B, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) soruşturması nedeniyle tutuklandıktan sonra avukatlarla hiçbir bağlantısının kalmadığını söyledi. Suç sayılabilecek hiçbir sohbete katılmadığını öne süren Yunus B, savunmasında şunları kaydetti:
'Kolluk kuvvetleri soruşturmayı bilinçli olarak yönlendirmiş, adıma bir kumpas kurmuştur. Öğretmenlikten ve proje koordinatörlüğü yapmaktan başka hiçbir görevim olmadı. Bank Asya'ya para yatırmadım, 2011'de cemaatle bağlantılı dersaneden ayrıldıktan sonra onların kurumuna çocuklarımı bile göndermedim. Aktif Eğitim-Sen'e üye olmadım, ByLock kullanmadım. Hatta herkesin katıldığı Türkçe Olimpiyatlarına bile katılmadım. Bana karşı hazırlanmış bir komplo söz konusudur. Darbe gecesi eşim ve çocuklarımla birlikte televizyon izliyordum. Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine ilk günden itibaren tutuklanana kadar meydanlardaydım. Hayatım boyunca hep darbelerin karşısında olmuşumdur. Somut hiçbir delil yoktur, bu şartlar altında şahsıma hiçbir ceza verilemez.'
Şüpheli durumunda olan insanların Etkin Pişmanlık Yasasından faydalanmak için kendine iftira attığını da öne süren Yunus B, kimseden talimat almadığını ve kimseye de talimat vermediğini söyledi.
ByLock ve örgütün diğer haberleşme programlarını kullanmadığını savunan Yunus B, avukatlar imamı olmasının söz konusu olmadığını ve kimsenin telefonuna hiçbir program yüklemediğini öne sürdü.
'Tamamen dini duygularla hareket ediyorduk'
ByLock kullandığı tespit edilen ve Ülfet Derneğinin kuruluşunda yer alan tutuklu avukat Halil İbrahim D. ise Etkin Pişmanlık Hükümleri kapsamında örgüt hakkındaki tüm bildiklerini emniyetteki ifadesinde ayrıntılı olarak anlattığını söyledi.
Derneğin yürüttüğü SODES Projesi kapsamında devleti zarara uğratmadıklarını savunan ve varsa bu zararı ödemeye hazır olduğunu ifade eden Halil İbrahim D. şöyle devam etti:
'Darbe teşebbüsüyle kesinlikle bir ilgim yok. Zaten ben bu yapıyı silahlı bir örgüt olarak görmedim. Tamamen dini duygularla hareket ediyorduk. Suç niteliği taşıyan hiçbir faaliyetimiz olmadı. 17-25 Aralık'tan sonraki süreçten sonra dağılma söz konusu oldu. Buluştuğumuzda dernek faaliyetlerini devam ettirdik. SODES projemiz devam ettiği için de bir süre derneği kapatamadık. Dernek, Fetullah Gülen'in talimatıyla kuruldu ancak biz hukuk alanında çalışmak ve Sivas'a hizmet etmek için bu derneğe üye olduk.'
'Sanık olarak bulunmaktan utanıyorum'
Ülfet Hukuk Derneğinde bir dönem başkanlık yapan ve evindeki aramada Fetullah Gülen'e ait ses kayıtlarının olduğu CD ele geçirilen tutuklu avukat Erdal Ö. de savunmasında bu CD'nin bilgisi dahilinde olmadığını öne sürdü. Sohbetlere gittiğini inkar etmediğini dile getiren Erdal Ö, 'Bu sohbetlere giderken cemaati terör örgütü olarak görmedim. Dernek başkanı olduktan sonra derneği kapatmak için çalışma başlattık. Derneğin kapatılması dışında herhangi bir faaliyette bulunmadım. Herhangi bir cemaat propagandam da olmamıştır.' ifadelerini kullandı.
Tanık olan meslektaşlarının dernek başkanlığı yaptığı için kendisini 'cemaate' yakın olduğunu düşünmüş olabileceklerini belirten Erdal Ö. 'Ama ben derneğin anahtarını bile almadım. Bu dernekte 13 avukat vardı ve bu kadar avukat da toplanıp devletin 10 bin lirasını dolandırmayla uğraşmaz. Yani mantığa aykırı. Burada avukat olarak bulunurken şimdi sanık olarak bulunmaktan utanıyorum. Bu savunmayı yapmaktan da utanıyorum. Bu suçlamalar bize çok uzak. 15 Temmuz'a kadar FETÖ'nün gerçek yüzünü göremedik, dini duygularımız istismar edildi. Hiç kimse bu dernekte terör örgütü veya cemaat propagandası yapıldığını söyleyemez.' diye savunma yaptı.
Erdal Ö, savunmasının yeterli görülmemesi halinde soruşturma aşamasında Etkin Pişmanlık Hükümlerinden faydalanmayı ve tahliyesini talep etti.
10.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
10 Şubat'ta Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu avukatlar Halil İbrahim Darıcı, Fatih Sarıkuş, Ömer Nazlım ve Erdal Özkan ile kamu çalışanı Murat Güngör, tutuksuz sanıklardan avukatlar Recep Hardal, Resul Öz, Dilek Fırtına Toraman, Ersin Coşman, İhsan Özdamar ile kamu çalışanları İlhami Bahşi ve Hakan Polat katıldı.
'Avukatlar imamı' olarak değerlendirilen ve Silivri 7 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Yunus Bingöl ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) iştirak etti. Duruşmada sanık avukatları ve sanıkların yakınları da hazır bulundu.
Duruşmanın ikinci gününde tutuksuz yargılanan sanıklar dinlendi.
Örgütte 2015 yılından sonra 'avukatlar imamı' olarak görevlendirildiği ileri sürülen, ByLock kullandığı tespit edilen ve etkin pişmanlık yasasından faydalanarak tutuksuz yargılanan Hakan Polat, savunmasında, bu yapının terör örgütü olduğunun farkına varamadan yıllarca içinde bulunduğunu söyledi.
Polat, 17-25 Aralık sürecinden sonra bu yapıyla ilgili aklında şüpheler oluştuğunu anlatan Polat, 'Ancak bu yapıdan kopmam o kadar kolay olmadı. Çünkü bu yapıyla ilişkim lisede başladı. 4 yıl cemaat evinde kaldım. 12 yıl kurumlarında öğretmenlik yaptım. Yine bu yapı içinde eşimle tanıştım ve evlendim.' dedi.
Hayatının her döneminde bu yapının var olduğunu anlatan Polat, şunları kaydetti:
'Merzifon'da cemaatin dersanesinde çalışırken bir bayan öğretmenle duygusal yakınlaşmamız oldu. Ancak cemaatin bilgisi olmadığı için bu ilişkiyi sonlandırmak zorunda kaldık. Daha sonra Sivas'ta katalog evliliği olmasa da cemaat evliliği yaptım. Farkına bile varmadan içine düştüğüm bu yapıda bulunmaktan üzüntü ve pişmanlık duyuyorum. Bizleri kullanarak halkın sempatisini kazanmışlar. Amaçları yüce milletimizi köleleştirmekmiş. Maalesef bir terör örgütüne üye durumuna düşmüşüz. Gerçek yüzleri 15 Temmuz'da ortaya çıkmıştır.'
Avukat Ersin Coşman da hakkındaki suçlamaları reddetti.
Örgüt üyesi olmadığını öne süren Coşman, 'Ülfet Hukuk Derneğinin hiçbir zaman yöneticisi olmadım. Bu örgütle sosyal ilişkimi de 2012 yılı nisan ayında sonlandırdım. Zaten örgütün sohbetlerine de sosyal faaliyet olarak dini bir sohbet dinlemek için 2006-2011 yılları arasında katılmıştım. Sohbetleri organize etmedim ya da davet eden olmadım. İnancım gereği sohbetlere düzensiz olarak katıldım. Ben zaten AK Parti il yönetimindeydim. FETÖ kurumlarının da avukatlığını almadım.' ifadelerini kullandı.
Avukat Dilek Fırtına Toraman ise sanık olarak mahkemede bulunmaktan utanç duyduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
'FETÖ/PDY terör örgütüyle hiçbir organik bağım yoktur. Zaman gazetesi aboneliğim kısa bir süre kardeşimin sınav hazırlığı nedeniyle oldu. 17-25 Aralık sürecinden hemen sonra da bu aboneliği sonlandırdım. 2012'de AK Parti'de il yönetiminde göreve başladım. Ülfet Derneği ile ilgili de 2015'te şüpheye kapıldım. İstifa etmek istedim. Ancak bana derneğin zaten kapatılacağı söylenerek istifam kabul edilmedi.'
Avukat Resul Öz de savunmasında suçlamaları kabul etmediğini belirterek, 'Dernek kurucuları arasında milletvekillerinin olması bana güven verdi. Sohbetlerine de katılmadığım için örgüt bağlantılı olduğunu hiç fark etmedim. Çünkü dernekle fiili bir irtibatım yoktu. Daha sonra zaten derneğin kapatılacağını öğrenince istifa etmeyi ihmal ettim.' dedi.
Avukat Recep Hardal ise derneğin sohbetlerine katıldığını dile getirerek, derneğin 90 üyesi olduğunu ve yalnızca 9 kişinin yargılandığını belirtti.
Bu nedenle derneğin FETÖ bağlantılı olmayacağını ileri süren Hardal, şunları söyledi:
'Derneği cemaat ve AK Parti'den arkadaşlarla kurmuştuk. Terörle bağlantısı olacağını hiç düşünmemiştim. Örgütle organik bir bağ kurmadım. Baro seçimlerinde cemaat ve AK Parti adayının karşısında bulundum. 2015'te Sivas'ta Demokrat Parti'den aday oldum. Evimde bulunan ve yasal olarak satılan bandrollü Risale-i Nur CD'si hakkımda delil olarak kullanıldı. Kültür Bakanlığının yayınladığı bu CD'lerin delil olarak kullanılması trajikomik bir olaydır. Ben demokrasiye inanıyorum. Örgüt talimatıyla hareket etmiyorum.'
Öğretmen İlhami Bahşi de muhafazakar bir yapısı olduğunu anlatarak, zaman zaman sohbetlere gittiğini söyledi.
2011 yılından sonra 'cemaatle' ilişkisi kalmadığını savunan Bahşi, 'SODES projelerine hayır amaçlı girdim. Başka amaçla yapıldığını bilmiyordum. Ben fedakarlık yaptığımı zannediyordum. Üzgün, kırgın ve pişmanım. Birçok kişinin de pişman olduğunu düşünüyorum.' ifadelerini kullandı.
Tutuksuz yargılanan sanıklardan İhsan Özdamar da suçlamaları kabul etmeyerek, tahliyesini talep etti.
'CEMAAT EVLİLİĞİ YAPTIM'
2015 yılından sonra avukatlar imamı olarak görevlendirildiği ileri sürülen, ByLock kullandığı tespit edilen ve etkin pişmanlık yasasından faydalanarak tutuksuz yargılanan Hakan P., bu yapının terör örgütü olduğunun farkına varamadan yıllarca içinde bulunduğunu söyledi. 17-25 Aralık'tan sonra bu yapıyla ilgili şüphelerinin oluştuğunu anlatan Hakan P, 'Bu yapıdan kopmam o kadar kolay olmadı. Çünkü bu yapıyla ilişkim lisede başladı. 4 yıl cemaat evinde kaldım. 12 yıl kurumlarında öğretmenlik yaptım. Yine bu yapı içinde eşimle tanıştım ve evlendim' dedi. Hakan P., hayatının her döneminde bu yapının var olduğunu belirterek, şunları söyledi:
'Merzifon'da cemaatin dershanesinde çalışırken, bir bayan öğretmenle duygusal yakınlaşmamız oldu. Ancak cemaatin bilgisi olmadığı için bu ilişkiyi sonlandırmak zorunda kaldık. Daha sonra Sivas'ta katalog evliliği olmasa da cemaat evliliği yaptım. Farkına bile varmadan içine düştüğüm bu yapıda bulunmaktan üzüntü ve pişmanlık duyuyorum. Bizleri kullanarak halkın sempatisini kazanmışlar. Amaçları yüce milletimizi köleleştirmekmiş. Maalesef bir terör örgütüne üye durumuna düşmüşüz. Gerçek yüzleri 15 Temmuz'da ortaya çıkmıştır.'
'DERNEKTE MİLLETVEKİLİ OLMASI BANA GÜVEN VERDİ'
Avukat Ersin C. de örgüt üyesi olmadığını ve cemaatle bağlantısı olduğu belirtilen Ülfet Hukuk Derneği'nde hiçbir zaman yöneticilik yapmadığını belirterek, 'Bu örgütle sosyal ilişkimi 2012 yılı Nisan ayında sonlandırdım. Zaten örgütün sohbetlerine de dini bir sohbet dinlemek için sosyal faaliyet olarak 2006-2011 yılları arasında katılmıştım. Sohbetleri organize etmedim, ya da davet eden olmadım. Ben zaten Ak Parti il yönetimindeydim. FETÖ kurumlarının da avukatlığını almadım' ifadelerini kullandı. Avukat Dilek Fırtına T. ise sanık olarak mahkemede bulunmaktan utanç duyduğunu dile getirerek, 'FETÖ/PDY terör örgütüyle hiçbir organik bağım yoktur. Zaman gazetesi aboneliğim kısa bir süre kardeşimi sınav hazırlığı nedeniyle oldu. 17-25 Aralık sürecinden hemen sonra da bu aboneliği sonlandırdım. 2012'de Ak Parti'de il yönetiminde göreve başladım. Ülfet Hukuk Derneği ile ilgili de 2015'te şüpheye kapıldım. İstifa etmek istedim. Ancak bana derneğin zaten kapatılacağı söylenerek istifam kabul edilmedi' diye konuştu.
Avukat Resul Ö. de savunmasında suçlamaları kabul etmediğini belirterek, 'Dernek kurucuları arasında milletvekillerinin olması bana güven verdi. Sohbetlerine de katılmadığım için örgüt bağlantılı olduğunu hiç fark etmedim. Çünkü dernekle fiili bir irtibatım yoktu. Daha sonra zaten dernek kapatılacağını öğrenince istifa etmeyi ihmal ettim' dedi.
'BAKANLIK CD'SİNİN DELİL OLMASI TRAJİKOMİK BİR OLAY'
Avukat Recep H. ise Ülfet Hukuk Derneği'nin 90'a yakın üyesinin olduğunu ve yalnızca 9 kişinin yargılandığını belirterek, 'Üyelerinin yüzde 90'ını dışarıda olan bir derneğin FETÖ bağlantılı olmayacağını düşünüyorum. Derneği cemaat ve Ak Parti'den arkadaşlarla kurmuştuk. Terörle bağlantısı olacağını hiç düşünmemiştim. Örgütle organik bir bağ kurmadım. Baro seçimlerinde cemaat ve Ak Parti adayının karşısında bulundum. 2015'te Sivas'ta Demokrat Parti'den aday oldum. Evimde bulunan ve yasal olarak satılan bandrollü Risale-i Nur CD'si hakkımda delil olarak kullanıldı. Kültür Bakanlığı'nın yayınladığı bu CD'lerin delil olarak kullanılması trajikomik bir olaydır. Ben demokrasiye inanıyorum. Örgüt talimatıyla hareket etmiyorum' dedi.
Öğretmen İlhami B. de muhafazakar bir aileden geldiğini ve kendisinin de muhafazakar olduğunu anlatarak, zaman zaman sohbetlere gittiğini söyledi. 2011 yılından bu yana cemaatle ilişkisi kalmadığını aktaran İlhami B., 'SODES projelerine hayır amaçlı girdim. Başka amaçla yapıldığını bilmiyordum. Ben fedakarlık yaptığımı zannediyordum. Üzgün, kırgın ve pişmanım. Birçok kişinin de pişman olduğunu düşünüyorum' ifadelerini kullandı. Tutuksuz yargılanan sanıklardan İhsan Ö. de suçlamaları kabul etmeyerek tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, tanıkların dinlenmesi için duruşmayı 13 Şubat 2017 tarihine erteledi.
Paralel yapı-08 Şubat (2017) 'Sivas SODES yolsuzluğu/örgüte finansal destek 13 sanık' davası
Paralel yapı-14 Nisan (2016) 'Sivas SODES yolsuzluğu' soruşturması
(11 Şubat 2017, 21:37)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: