Tam
EskidenYeniye
 
İSTEDİĞİNİZ MANŞETLER..         "VKGB" için arama sonuçları    (Toplam 28 sonuç)          


Osman Yıldırım mahkemeyi salladı: Cumhuriyet´i ben bombalattım

Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay´a ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yapılan saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, ´Cumhuriyet Gazetesi´ne bombalı saldırıyı bu gençlere ben yaptırdım. Bu bir işti. Bana geldi, ben de kabul etmek durumunda kaldım. 500´e yakın suç işledim hepsinden yargılanmaya hazırım. Ancak Danıştay saldırısıyla ilgim yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ne karşı yaptırılan bir saldırının sahte faili olmak istemiyorum. Eylemler pis koktuğu için de bunun nedenini öğrenmeye çalıştım. Gizli veya açık tanık değilim´ dedi. Sanık Osman Yıldırım´ın suçu kabul ettiği Cumhuriyet Gazetesi´ne 3 kez gerçekleştirilen el bombalı saldırıların davası da tıpkı Danıştay saldırısı davası gibi Ergenekon davasına eklenmişti.

Osman Yıldırım mahkemeyi salladı: Cumhuriyet´i ben bombalattım

Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay´a ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yapılan saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, ´Cumhuriyet Gazetesi´ne bombalı saldırıyı bu gençlere ben yaptırdım. Bu bir işti. Bana geldi, ben de kabul etmek durumunda kaldım. 500´e yakın suç işledim hepsinden yargılanmaya hazırım. Ancak Danıştay saldırısıyla ilgim yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ne karşı yaptırılan bir saldırının sahte faili olmak istemiyorum. Eylemler pis koktuğu için de bunun nedenini öğrenmeye çalıştım. Gizli veya açık tanık değilim´ dedi. Sanık Osman Yıldırım´ın suçu kabul ettiği Cumhuriyet Gazetesi´ne 3 kez gerçekleştirilen el bombalı saldırıların davası da tıpkı Danıştay saldırısı davası gibi Ergenekon davasına eklenmişti.

Yıldırım:Şimdiye kadar 500´e yakın suç işledim hepsinden yargılanmaya hazırım. Cumhuriyet´i ben bombalattım ancak Danıştay saldırısıyla ilgim yok.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada kendisine söz verilen Yıldırım, gizli veya açık tanık olmadığını belirterek, vatanını, milletini, devletini sevdiğini, Cumhuriyet´in temel ilkelerini, ulus devlet, üniter yapı, anayasal düzeni savunduğunu, anlayışının bu olduğunu anlattı. Yıldırım, şöyle konuştu: ´Cumhuriyet Gazetesi´ne bombalı saldırıyı yaptırdım, pişman da değilim. Bu bir işti, bana geldi. Kabul etmek durumunda kaldım. Cumhuriyet Gazetesi´ni bu gençlere bombalattım. Pişman değilim. Eylemler pis koktuğu için nedenini öğrenmeye çalıştım.´ Danıştay suikastını 17 Mayıs 2006´da gece yarısı saat 2´de televizyondan öğrendiğini savunan Yıldırım, ´Danıştay saldırısının sahte faili olmak istemiyorum. Hangi şerefsiz bu saldırıyı yaptırdıysa gelsin mahkemede, ´Bu suikastı Osman Yıldırım´ın üstlenmesini istiyoruz´ desin´ şeklinde konuştu. Birinci ´Ergenekon´ davasıyla birleştirilen Danıştay´a ve Cumhuriyet Gazetesi´ne saldırılara ilişin davanın tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, ´Danıştay saldırısı ile otomatik cezaya bağlandım. İki şartlı tahliyem geri alındı´ dedi.

Ergenekoncuların ´suçtan kaçıyor´ suçlamasına cevap verdi

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada Yıldırım, konuşmasına, ´Yüce mahkemenize ve sayın savcılara saygılarımı sunuyorum´ diyerek başladı. Yıldırım, ´Muzaffer Tekin, Deniz Baykal, Doğan Medya Grubu ve Saygı Öztürk´ün dile getirdiği ´suçtan kaçıyor´ yalanlarına yanıt vermek istediğini´ söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, hakkındaki suçlamalara ilişkin açıklamalarda bulunmaya başladığı sırada Yıldırım´ı, ´Savunmanı avukatının olduğu ortamda dinleyeceğim. Öze girme, dinlemem. Taleplerin varsa söyle´ diyerek uyardı. Bunun üzerine Yıldırım, talepleri olduğunu ve 5-10 dakika süre istediğini ifade ederek, 1982´de işlenen 12 cinayete katıldığını, yaşı küçük olduğu için yargılanmadığını ve hüküm giymediğini söyledi. Yıldırım, 1983-1989 yılları arasında Ankara´da yüzlerce suç işlediğini ve hiçbir bedel ödemediğini dile getirerek, şöyle konuştu: ´1989´da cinayet suçundan 4 yıl hapis yattım. 1993´te tahliye oldum. 1993´ten 1994´e kadar hiç suç işlemedim. 1994´te bir mafya liderine suikasttan yakalandım. Bayrampaşa Cezaevi´ne girdim. Gündüz cezaevindeydim, gece çıkıp suç işliyordum. Namus ve şerefime dil uzatıyorlar. 1994´te Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandım. Mahkeme, bir suçumu gizleyip, diğerinden ceza verebilir mi? Başka suçum varsa mahkeme yargılardı. Yargılamadıysa, o zaman suç işledi. Mahkemenin suç işlediğine inanmıyorum.´

Cumhuriyet Gazetesi´ne bombalı saldırıyı bu gençlere ben yaptırdım. Bu bir işti. Bana geldi, ben de kabul etmek durumunda kaldım. Eylemler pis koktuğu için de bunun nedenini öğrenmeye çalıştım.

Yıldırım, ´sadece vatanı savunduğunu´ ileri sürerek, konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: ´Cumhuriyet Gazetesi´ne bombalı saldırıyı yaptırdım, pişman da değilim. Bu bir işti. Bana geldi, ben de kabul etmek durumunda kaldım. Cumhuriyet Gazetesi´ni bu gençlere bombalattırdım. Eylemler pis koktuğu için bunun nedenini öğrenmeye çalıştım. 17 Mayıs 2006´da gece yarısı saat 02.00´de televizyona baktım. Bizim bu derviş-i vahdet (Alparslan Arslan) Danıştay´a suikastı gerçekleştirmiş. Tüm dünya insanlarından sonra olayı öğreniyorum. Danıştay saldırısı ile otomatik cezaya bağlandım. İki şartlı tahliyem geri alındı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ne karşı yaptırılan bir saldırının sahte faili olmak istemiyorum. Hangi şerefsiz bu saldırıyı yaptırdıysa mahkemeye gelecek diyecek ki ´Bu suikastı Osman Yıldırım´ın üstlenmesini istiyoruz´. Ya da mahkemeniz, ´Osman Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ne yapılan saldırıyı üstlen, devlet için bu fedakarlığı yap´ desin. Ben bu suikastın sahte faili olmamakla fedakarlık yaptığımı düşünüyorum. Vatanım gelsin, ´suçunu üstlen´ desin, üstlenirim.´ Yıldırım, bugüne kadar 500´e yakın suç işlediğini, bütün suçlarından yargılanmak istediğini belirterek, ´Yalnızca şerefsizler, namussuzlar şerefime dil uzatmasınlar´ dedi. Mahkeme Başkanı Şengün, bu sözler üzerine mikrofonu kapattırdı. ( Zaman)

Ergenekon´un 105. duruşmasında çok sayıda sanık söz aldı taleplerini dile getirdi

Danıştay sanığı Süleyman Esen: Olaylardan haberim yok

Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay´a ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yapılan saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Süleyman Esen, Olaylardan 45 gün sonra Alparslan Arslan´ın yalan ifadeleriyle davaya eklendim. Arslan´a bomba vermedim. Olaylardan haberim yok dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada söz alan Süleyman Esen, daha önceki ifadelerini yinelediğini belirterek, Danıştay´a ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yönelik saldırıları kınadığını kaydetti. Olaylardan 45 gün sonra Alparslan Arslan´ın yalan ifadeleriyle davaya eklendiğini savunan Esen, Arslan´a bomba vermediğini, olaylardan haberi olmadığını öne sürdü. Yaşamı boyunca hiçbir yasadışı örgüte üye olmadığını savunan Esen, sanıkları da tanımadığını bildirdi. Esen, işlemediği bir suçtan dolayı 38 aydan beri tutuklu olduğunu ifade ederek, tahliyesini ve beraatini istedi.

Duruşmada, Danıştay´a ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yapılan saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Erhan Timuroğlu da savunma yapmak istediğini dile getirdi. Mahkeme başkanı Köksal Şengün, bunun üzerine, savunmasını daha sonra dinleyeceğini belirttiği Timuroğlu´ndan talebi varsa söylemesini istedi. İsteği olmadığını ifade eden Timuroğlu, tutuklu sanıklardan Mehmet Demirtaş´ı göstererek, Şu uzun saçlı parlak çocuk haddini aşıyor, haddini bildirin dedi.

Duruşmada söz verilen sanıklardan Aydın Yüksek, 28 aydır tutuklu bulunduğunu belirterek, duygularını, Arkadaşlar, ´Evli misin?´ diye soruyorlar. ´Evliyim´ diyorum. ´Çocuğun var mı, kaç yaşında?´ diye soruyorlar. ´Bir oğlum var, 13 yaşında´ diyorum. Sonra düşünüyorum, oğlum 16 yaşına geldi. Sigaraya başlamış. Babası da burada dedi. Diğer sanıklarla ilişkisi olmadığını ve onları tanımadığını ifade eden Yüksek, Bu sanıklar benim kalemim değil. Bu insanlarla biraraya gelmem mümkün değil. Benim DNA´m buna uygun değil diye konuştu. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´i günahı kadar sevmediğini vurgulayan Yüksek, Bir de burada çıkıyor kontrgerilla falan diyor, kafayı yiyorum dedi. Yüksek, bu dava ve olaylarla ilgisi olmadığını savunarak, şöyle devam etti: Beni burada yargılıyorsunuz. Siz de Trabzonlusunuz, Karadenizlisiniz, yabancı değilsiniz. Bizim köyün insanını en iyi siz bilirsiniz. Hepsi, ´Sen Doğu Perinçek ile niye görüştün? O Apo ile görüştü´ diyecek. Köyümüzün yarısı şehit mezarlığı. Ben hangi yüzle köye gideceğim? İşlerimi elimden almak isteyen rantiyeciler beni bu işe soktu. Adaletin yerine gelmesini sabırla bekliyorum. Yüksek´in, mahkemenin bir üyesinin, Çıkıp kendini savun, başkan konuşmanı istiyor dediğini ileri sürmesi üzerine, tutuklu sanıklar tepki gösterdi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada söz alan Danıştay´a ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıklarından İsmail Sağır, duruşmaya verilen arada salondan ayrılırken izleyicilerinden birinin, Çakallar gidiyor diye bağırdığını savunarak, O çakal lafını ona yediririm. Saygımızı yitirmediğimiz için tantana çıksın istiyorlar dedi. Mahkeme başkanı Köksal Şengün´ün, Mahkeme gereğini yapar, kim olduğunu söyle demesi üzerine Sağır, Kim olduğunu bilsem, size söylemeden ben gereğini yapardım diye konuştu.

Tutuklu sanık Sevgi Erenerol´un avukatı Vural Ergül de tutuklu sanık Alparslan Arslan´ın Danıştay saldırısının gerçekleştirildiği gün aracını Danıştay´a yakın bir yere park ettiğinin belirlendiğini ifade ederek, Sanırım aracın çekilmesini istemedi ve olayın ardından araca binip kaçmak istedi. Araçta İstanbul Emniyet Müdürlüğü´ne ait 1425 numaralı araç tanıtım kartı bulundu. Bu kartın hangi emniyet mensubuna zimmetli olduğunun sorulmasını talep ediyoruz dedi.

Sevgi Erenerol´un avukatı Vural Ergül ile Osman Yıldırım atışması

Danıştay´a ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanığı Osman Yıldırım´ın gizli veya açık tanık olmadığını ifade ettiğini hatırlatan Ergül, Yıldırım´ın gizli tanık 9 olduğunu savundu. Ergül, Mahkemede gizli tanık 9 dinlenilirken Osman Yıldırım´ın da burada olmasını istiyorum. Eğer Yıldırım gizli tanık 9 değilse, savcıların o zaman ikinci bir Osmanım klonlaması gerekecek diye konuştu. Tutuklu sanık Osman Yıldırım, bu sözlere oturduğu yerden bağırarak tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Şengün´ün, Yerinden bağırma. Adaba uy. Burada dil kesilmiyor, onu başka yerde yaparsın sözlerine Yıldırım, Saygısızlığı size yapmadım diyerek karşılık verdi.

Tutuklu sanık Ergun Poyraz´ın avukatı Hüseyin Buzoğlu da bugüne dek söyleyeceklerini söylediklerini, artık sözün bittiği yerde bulunduklarını bildirdi.

Sayın heyete daha ne anlatacağız ki adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunalım? diye soran Buzoğlu, hukuk denilen pozitif kuralların siyasallaşmaması durumunda adalete ulaşılacağını kaydetti. Bu yargılamada adaletten giderek uzaklaşıldığını savunan Buzoğlu, ciddi endişeleri olduğunu dile getirerek, tahliye isteminde bulundu. Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin tahliyelerini istediler.

1. Ergenekon davası bir gün ara verilerek 27 Ağustos´a ertelendi

Birinci Ergenekon davasının bir sonraki duruşması 27 Ağustos Perşembe günü yapılacak. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada, sanık ve avukatlarının taleplerinin alınmasının ardından mahkeme başkanı Köksal Şengün, celse aralarında gelen evrakı okudu.

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz´in isteği üzerine, gizli tanık Anadoluya ait ifade örneği ve gizli kimlik bilgilerinin gönderildiğini belirten Şengün, Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak ve örgüt üyesi olmak suçlarından İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılanan Bedirhan Şinal ve 7 arkadaşı hakkında görülen dava dosyasının gönderildiğini söyledi. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı´nda hazırlanan Ergenekon isimli rapor bulunmadığının bildirildiğini ifade eden Şengün, İşçi Partisi´nde ele geçen 4 CD ile ilgili bilirkişi incelemesinin yapıldığını bildirdi.

Ergenekon savcıları yerel mahkemelerin VKGB davasının Ergenekon´la birleştirilmesi talebine olumlu Anafor davasının birleştirilmesine ise olumsuz görüş bildirdi

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de Ahmet Cinali ve Taner Ünal´ın, silahlı terör örgütüne yardım etmek suçundan yargılandığı Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki davanın bu davayla birleştirilmesini istedi. Pekgüzel, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi´nde Ahmet Tekin Baykal ve arkadaşlarının yargılandığı davanın bu davayla bağlantılı olduğunu belirterek, söz konusu davanın çok kapsamlı olduğunu, bu davada da sorguların tamamlanmadığını kaydetti. Her iki davanın birleştirilmesinin fiili yargılamayı olumsuz etkileyeceğini ifade eden Pekgüzel, bu aşamada iki davanın birleştirilmesine yer olmadığı görüşünü dile getirdi.

Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Ümit Sayın´ın bir dilekçe vererek, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle duruşmalardan muaf tutulmasını istediğini belirten Pekgüzel, bu konuda kararı mahkemenin takdirine bıraktı. Pekgüzel, avukat Vural Ergül´ün isteği doğrultusunda, tutuklu sanık Alparslan Arslan´ın aracında bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü araç tanıtım kartının gerçek olup olmadığı, gerçekse kime ait olduğu hususunun ilgili yerlerden sorulmasını istedi.

Mahkeme başkanı Köksal Şengün, duruşmanın 27 Ağustos Perşembe günü saat 09.30´a bırakıldığını belirterek, sanıklar, avukatlar ve cumhuriyet savcısının istemlerine ilişkin kararı o gün açıklayacaklarını bildirdi. ( cnnturk)

(26 Ağustos 2009, 12:00)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz

Cumhuriyet gazetesine molotoflu saldırı ve Ergenekon bağı manşetlerimiz

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=909    yazdır/print


 

103. duruşma: Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler de Ergenekon´la birleşsin

Ergenekon davasının bugün görülen 103. duruşmasında flaş gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan biri Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davalarına bakan mahkemelerin, hukuki ve fiili bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle bu davaların Ergenekon davasıyla birleşmesini Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinden görüş bildirmesini talep etmeleri ve dava dosyalarının bir örneğini mahkemeye göndermeleriydi. Mahkeme uygundur görüşü bildirirse tıpkı Danıştay davası gibi bu üç dava da Ergenekon davasına eklenebilecek. Duruşmada yaşanan bir başka gelişme ise önceki duruşmalarda mahkeme tarafından MİT´ten sorulan sorulara gelen cevaplar oldu. MİT Tuncay Güney´in hiçbir zaman MİT´te istihbarat elemanı olarak çalışmadığını ayrıca mahkemeye daha önce aktarılmış olan ve Ergenekon şeması olarak bilinen MİT şemasının hazırlanmasında kurumun bir katkısının olmadığını, şemanın sadece gelen istihbari bilgilerin kağıda dökümünden oluştuğunu açıkladı. Duruşmada yaşanan diğer gelişme de Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından daha önce hazırlanmış olan ve başbakan Mesut Yılmaz´a sunulan Susurluk raporunun tek nüsha olarak hazırlanarak Yılmaz´a teslim edildiğini ve ellerinde orjinal nüshanın bulunmadığını ellerinde bulunan fotokopi nüshanın da daha önce basında yayınlanmış haliyle eksik nüsha olduğunu mahkemeye bildirmesi oldu. Oysa bu raporun tam nüshasının bir örneği Ergenekon sanığı İP´li Nusret Senem´in bürosunda yapılan aramada ele geçirilmişti.

103. duruşma: Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler de Ergenekon´la birleşsin

Ergenekon davasının bugün görülen 103. duruşmasında flaş gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan biri Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davalarına bakan mahkemelerin, hukuki ve fiili bağlantıları bulunduğu gerekçesiyle bu davaların Ergenekon davasıyla birleşmesini Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinden görüş bildirmesini talep etmeleri ve dava dosyalarının bir örneğini mahkemeye göndermeleriydi. Mahkeme uygundur görüşü bildirirse tıpkı Danıştay davası gibi bu üç dava da Ergenekon davasına eklenebilecek. Duruşmada yaşanan bir başka gelişme ise önceki duruşmalarda mahkeme tarafından MİT´ten sorulan sorulara gelen cevaplar oldu. MİT Tuncay Güney´in hiçbir zaman MİT´te istihbarat elemanı olarak çalışmadığını ayrıca mahkemeye daha önce aktarılmış olan ve Ergenekon şeması olarak bilinen MİT şemasının hazırlanmasında kurumun bir katkısının olmadığını, şemanın sadece gelen istihbari bilgilerin kağıda dökümünden oluştuğunu açıkladı. Duruşmada yaşanan diğer gelişme de Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından daha önce hazırlanmış olan ve başbakan Mesut Yılmaz´a sunulan Susurluk raporunun tek nüsha olarak hazırlanarak Yılmaz´a teslim edildiğini ve ellerinde orjinal nüshanın bulunmadığını ellerinde bulunan fotokopi nüshanın da daha önce basında yayınlanmış haliyle eksik nüsha olduğunu mahkemeye bildirmesi oldu. Oysa bu raporun tam nüshasının bir örneği Ergenekon sanığı İP´li Nusret Senem´in bürosunda yapılan aramada ele geçirilmişti.

MİT´ten iki önemli açıklama

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce görülen birinci Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumunda, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, mahkemenin daha önceki ara kararlarına istinaden dava dosyasına gönderilen cevabi yazıları okudu. Mahkeme başkanının okuduğu MİT´ten gelen yazı şu şekilde: Tuncay Güney hiçbir dönem teşkilatımızda görev yapmamıştır. Ergenekon şemasının düzenlenmesinde hiçbir katkımız yoktur. Bu belge sadece spesifik bilgilerin kağıda aktarılmasıdır.

Susurluk raporu tek nüshaydı o da Mesut Yılmaz´a verilmişti

Mahkemeye Başbakanlık tarafından mahkemeye gönderilen yazıda ise, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş´ın tek bir nüsha halinde hazırladığı ve dönemin başbakanı Mesut Yılmaz´a sunulan Susurluk raporunun örneği arşivlerde yok denildi. Ancak Ergenekon duruşmalarında gündeme gelen Ergenekon iddianamesinde, tutuklu sanıklardan İP´li Nusret Senem´de Kutlu Savaş´ın Susurluk raporu bulunduğu belirtilmiş ve gizli belgeler de olduğu iddia edilmişti. Senem, mahkemedeki savunmasında dava dosyasına gönderilen Kutlu Savaş´ın raporunun 19 sayfasının eksik olduğunu, 42 paragrafının da çıkarıldığını öne sürmüştü. Senem´in talebi üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu´na yazı yazılarak, gerekli araştırmanın yapılıp, Susurluk raporunun tam haliyle ve varsa ekleriyle gönderilmesinin istenmesi kararlaştırıldı. Mahkeme Heyeti, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü´ne de yazı yazılarak, varsa Susurluk raporunun gönderilmesinin talep edilmesine hükmetti. Mahkemenin yazısına Başbakanlık Teftiş Kurulu´ndan gelen cevapta, ´Susurluk Raporu´nun orijinali yok.´ denildi. Raporun orijinalinin Başbakanlık´ta bulunmamasının ´izah edilemez´ olduğu belirtiliyor. Teftiş Kurulu´nun açıklamasına göre, kendilerindeki belge kopya ve eksik. Nusret Senem´de ise kopya raporun tam metni bulunuyor. Bu sonuçla ortaya şöyle bir soru çıkıyor: Tek nüsha hazırlanıp Başbakan Mesut Yılmaz´a teslim edilen Susurluk raporunun bir örneği İP´li Senem´in elinde olduğuna göre rapor örneğini Senem´e Mesut Yılmaz mı verdi?

Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davaları Ergenekon´la birleştirilsin

Bu arada, 1. Ergenekon davasında, Başsavcılığın istediği Atabeyler, Anafor ve Vatanseverler davalarının dosyaları mahkemeye ulaştı. Bu davalara bakan yerel mahkemelerin davaların Ergenekon davasıyla birleştirilmesini talep ettikleri öğrenildi. 2 Haziran 2006´da Ankara Eryaman´da ortaya çıkarılan ve aralarında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli subayların da bulunduğu ve Başbakan Erdoğan´a suikast krokilerinin de operasyonlarda ele geçirildiği çete davası Ergenekon savcılarınca incelemeye alınmış, İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi de Atabeyler Grubu dava dosyası ile Sauna Çetesi dava dosyalarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan istemişti. Birleştirmesi talep edilen ikinci dava İzmir´de süren Ahmet Tekin Baykal´ın da çete kurmaktan yargılandığı ´Anafor´ davası. Anafor davasına bakacak İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi, haziran ayında davanın Ergenekon davasıyla birleştirilmesini talep etmişti. Tensip zaptında, gizli tanık Dilovası´nın beyanları ve ´Lobi´ belgesine göre Ahmet Baykal liderliğindeki örgütün Veli Küçük´e bağlı olarak kurulduğu, Ergenekon yapılanması ile bağlantılı olduğunun ileri sürüldüğü kaydedildi. Zabıtta, Ahmet Tekin Baykal tarafından kurulduğu iddia edilen örgütün çıkar amaçlı suç örgütü mü yoksa bir terör örgütünün alt yapılanması mı olduğunun tespit edilmesi için her iki davanın yargılamasının birlikte yapılmasının gerektiğinin ortaya çıktığı belirtilerek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne yazı yazılmasına karar verilmişti. Birleştirme talebiyle dosyası gönderilen üçüncü dava ise kamuoyunda ´Vatanseverler´ davası olarak bilinen ve Taner Ünal ve Ahmet Cinali´nin yöneticileri olarak yargılandığı Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) derneği davası.

ERGENEKON DAVASI GİDEREK BÜYÜYOR VE BÜYÜMEYE DE DEVAM EDECEK ÇÜNKÜ ÇETELER VE SUÇLARIN AYNI ÖRGÜTE AİT OLDUĞU BİR BİR ORTAYA ÇIKIYOR

Çeteler ve suçlar aynı yöneticilerin yönettiği tek bir örgüte aitse davaların birleştirilmesi de normaldir

Ergenekon davasının dün görülen 102. duruşmasında sanık avukatları Ergenekon davasının diğer davaların eklenmesiyle büyümesine isyan ediyor, davanın bu gidişle yıllarca süreceğini belirtiyordu. Ergenekon iddianamelerine göre muhtelif çeteler ve suçları işleyenler aynı kişilerin yönettiği örgüte mensup. Öyleyse davaların birleştirilip görülmesinden daha doğal bir şey olamaz ve adalet ancak böyle ortaya çıkabilir.

Mahkeme salonu büyüdü, hakim ve savcı sayıları arttı

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün 12 Haziran 2007´de Ümraniye´de bir evde polisin 27 adet el bombası ele geçirmesiyle başlattığı Ergenekon soruşturması zincirleme reaksiyonlarla giderek genişliyor. Soruşturmanın giderek genişlemesi sanık sayılarının ve beraberinde de soruşturmaya ve davaya bakan hakim-savcı sayılarının artışını getiriyor. Hatta mahkeme salonu bile bir kez genişletildi ve daha sonra daha büyük bir salona geçildi. Şu günlerde sadece birinci ve ikinci Ergenekon iddianamesi ile Danıştay davasına konu sanıklar mahkemede yeralıyor. Bugünlerde açıklanması beklenen üçüncü iddianamenin kabul edilmesi durumunda sanık sayılarıyla mahkemeye katılacak avukat ve seyirci sayısının da artması kaçınılmaz görünüyor. Ergenekon davasının 62. oturumunda Başkan Köksal Şengün ile üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu´ndan oluşan mahkeme heyetine üye hakim Hüsnü Çalmuk´un da katıldığı görülmüştü. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün başlattığı soruşturmada savcı sayısı da zaman içinde yeni savcıların katılımıyla 7´ye yükselmişti.

Faili meçhul siyasi cinayetler çözülemez kanısı hızla değişiyor

Savcı Öz´ün 2 yıl önce Ümraniye´deki evde başlattığı soruşturma meğerse terörün şahdamarına dokunmuş. Zincirleme reaksiyonlarla birbirini tetikleyen gelişmelerle soruşturma şimdiden Türkiye´nin gelmiş geçmiş en büyük ve en önemli soruşturması haline geldi. Türkiye´nin tartışmasız gündemi Ergenekon Terör Örgütü. Mahkeme bu ifadenin henüz net olmadığını dolayısıyla kullanılmaması gerektiğini söylese de Kamu vicdanı öyle demiyor. Bir zamanlar devletin cinayet işlediği ispat edilemez lafı genel kanı idi. Bu kanı hızla değişiyor. Yargılamadan suçlu olup olmadıkları bilinemeyen masum insanları infaz eden cellatlara hala en üst düzeylerde saygı gösterilmeye çalışılsa da bu gayretler gittikçe cılızlaşıyor. Kamuoyunun bütün dikkati bu soruşturmada. Bu dikkat sürdüğü sürece soruşturmayı saptırmaya sulandırmaya çalışanların başarısız olacakları açık. İlginç bir ayrıntı da kamuoyunun soruşturmayı sahiplenme oranının gittikçe artması. Örneğin Uğur Mumcu cinayetinin yaktığı yürekler, başlangıçta soruşturmaya mesafeli soğuk dursa da gelişen süreçte Mumcu´nun da ve hatta Mumcu´nun hayatta iken araştırıp kitaplarında ve yazılarında da belirttiği gibi 1978´de öldürülen Savcı Doğan Öz´ün de aynı karanlık odaklarca, yani Kontrgerilla tarafından öldürüldüğünü haykırıyor.

Türkiye´deki terörün kaynakları konulu Puzzle´ının parçaları giderek tamamlanıyor

Ergenekon soruşturma ve davasında ihbarlar ve gizli-açık tanıklıklar artarak devam ediyor, bunlar arttıkça dalga operasyonlar da artıyor. Zincirleme gelişen bir reaksiyon gibi gelişmeler birbirini tetikliyor ve tıpkı bir puzzle´ın parçalarının giderek tamamlanmasında olduğu gibi kalan eksik parçaları tanıyarak yerine yerleştirmek kolaylaşıyor ve süreç hızlanıyor. Uzmanlar Ergenekon soruşturmasında ihbarların giderek artmasını normal karşılıyor. Önceki dalgalardan birinde gözaltına alınıp serbest bırakılan Genelkurmay emekli adli müşaviri Erdal Şenel´in, önüne savcılıkça konulan delillerle örgütün ne kadar büyük olduğunu görerek dehşete düştüğünü belirtmesi örneğinde olduğu gibi birçok örgüt elemanının da ya da bu ilişkilere tanık olanların da bu şekilde zamanla dehşete kapılarak ihbarlara yöneldiği iddiaları anlaşılır hale geliyor. Bu örgütlenmede bir şekilde aktif rol alanların hücre yapılanması sebebiyle örgütün büyüklüğünü farketmeleri mümkün değildir. Örgütün ne kadar yayıldığını ancak üst düzey yöneticiler bilebilir. Dalga dalga yapılan operasyonlarla ve bu operasyonlarda ortaya çıkan silah, kemik ve diğer her türlü belge ve bilgilerle de örgütün büyüklüğü giderek ortaya çıkıyor. Ergenekon soruşturmasında veya dolaylı bağlantılı olarak Güneydoğu´daki faili meçhullerde mesafe alındıkça örgüt ve eylemleri hakkında belge ve bilgi sahibi olan kişilerin cesaret bularak konuşmaya başladığı bunların verdiği bilgilerle soruşturmaların zincirleme reaksiyonlarla giderek büyüdüğü ve büyümeye de devam edeceği rahatlıkla görülebiliyor.

103. duruşma saat 01.30´a kadar sürdü. 1. Ergenekon davası 24 Ağustos´a ertelendi.

Saat 01.05 sıralarında verilen aradan sonra mahkeme heyeti yerini alarak, birleştirme konusunda mahkemenin muvafakat vermesi istenen 3 dava dosyasının, mütalaasını bildirmesi için Cumhuriyet Savcısı´na verilmesinin karara bağlandığını açıkladı. Sanıklar ile avukatlarının tahliye taleplerini bu aşamada reddeden mahkeme heyeti, duruşma salonunun fiziki şartları ile ilgili yapılan yazışmalar, birleşen Danıştay davası sanıklarının savunmalarının tespiti ve birleştirme talebi ile mahkemeye gönderilen iddianamelerin kapsamları ve yapılacak usuli işlemler dikkate alınarak davanın 24 Ağustos 2009 tarihine ertelendiğini açıkladı.

Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz´den mahkemeye ve Beşiktaş Adliyesi´ne ağır eleştiriler

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın 103. duruşmasında sanıklara söz verildi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, duruşmada söz alan tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün ceketini giymeye başlaması üzerine İçerisi zaten sıcak. Bazı kuralları kaldırdım, ceketinizi giymenize gerek yok, ama cübbeye kadar gitmez dedi.

Veli Küçük, yaklaşık 20 aydır tutuklu bulunduğunu, tutuklanma gerekçesini de diğer sanıklar gibi pek anlamadığını ileri sürerek, bunu ileride anlayacağını umduğunu söyledi. Ergenekon soruşturmasını ve dava sürecini, tarihi olaylarla karşılaştıran Küçük, Keşke iddianameyi okuyarak, incelemiş olsaydınız. O zaman iade edeceğiniz belliydi. Bize anlatılan Köksal Şengün, bu iddianameyi okumuş olsaydı kabul etmezdi dedi. İddianameyi iftiraname olarak nitelendiren Küçük, Darbe planı ve hukuki olmayan hiçbir şey yapmadım. Türk milliyetçisi olmam, Atatürk´ün Cumhuriyetine sahip çıkmam, Misak-ı Milli sınırlarını savunmam, ´İslam´ın ılımlısı, yumuşağı olmaz´ demem nedeniyle suçlandım. Bundan dolayı buradayım. Ben 66 yaşındayım. Azrail amcamın oğlu olsa 10-15 yıl sonra ziyaretime gelir. 15 sene yaşamasam da olur. Ben bu yolumdan dönmem, bu suçları işlemeye devam edeceğim. Hedef bizler değil, TSK ve Genelkurmay Başkanlığı´dır dedi. Küçük, Edirne´de bir süre görev yaptığını ve bu nedenle güreş sporunu inceleme fırsatı bulduğunu ifade ederek, Birinci iddianame peşrev, ikinci iddianame kafa-kol alma ve üçüncü iddianame de kündeye getirme olarak tarihe geçecektir. Dördüncü aşama pes dedirtme aşamasıdır, ama başaramayacaklar şeklinde konuştu. Küçük, soruşturmayı yürütenlerin de bir gün hesap vereceğine inandığını kaydetti. Necib Hablemitoğlu cinayetinin azmettiricisi olduğunun iddia edildiğini ifade eden Küçük, tutuklu sanık Ergun Poyraz´ın savunmasında söz konusu cinayete ilişkin her şeyi bildiğini, bu konuda yapılacak soruşturmada bildiklerini anlatabileceğini ve her türlü bilgiyi verebileceğini söylediğini anımsattı. Küçük, Sayın savcılar bunu niye dikkate almıyor? Bu talep doğrultusunda yeni bir soruşturma başlatılmalı ve cinayet aydınlatılmalı dedi.

Kürt açılımını değerlendirdi

Kürt açılımı tartışmalarına değinen Küçük, Abdullah Öcalan ve terör örgütü üyeleri için genel af çıkarılmaya çalışıldığını savundu. Veli Küçük, mahkemenin hiçbir tarikatın, örgütün ve siyasi düşüncenin etkisinde kalmadan bu siyasi davayı kökünden halledeceğine, Türk adaletinin bu olumsuzlukların üstesinden geleceğine inanmak istediğini kaydetti.

Tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin, Danıştay üyelerine saldırı davası sanıklarının bir an önce mahkeme tarafından dinlenilmesini istedi. Tekin, Gerçeğin ortaya çıkarılmasını istiyorum. Gerçek ortaya çıkarıldığında benim yerimde savcılar oturacak dedi.

Kemal Kerinçsiz´den mahkeme heyetine ağır tahrik

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, basında çıkan haberlere değinerek mahkemenin tarafsız olmadığı yönünde kamuoyunda görüş oluştuğunu ileri sürdü. Kerinçsiz, şunları söyledi: Sizler kamuoyunun düşüncelerine rağmen bu davaya bakmaya ısrar ediyorsunuz. Bu şartlarda sizin adil ve adaletli olmanıza inanmamız mümkün müdür? Siyasallaşmış bir davada sizin çekilmenizi ya da reddinizi istemiyorum. Sizden sonra gelecek olan heyetin bakış açısının da farklı olmayacağını düşünüyorum. Çünkü Beşiktaş adliyesinde kadrolaşma oldu.

´İsmail Sağır muhbir mi?´

Bu arada, mahkeme, birinci Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay üyelerine ve Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırılara ilişkin davanın sanıklarından İsmail Sağır´ın emniyet muhbiri olarak kullanılıp kullanılmadığının Edirne, İstanbul ve Ankara il emniyet müdürlüklerinden sorulmasına karar verdi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık ve avukatlarının taleplerini verdikleri yaklaşık 3 buçuk saatlik arada değerlendirdi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün aranın ardından alınan kararları açıkladı. Buna göre, mahkeme heyeti davanın tutuklu sanığı Sevgi Erenerol´un avukatı Vural Ergül ile tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek´in 102´inci duruşmadaki beyanlarının savunma sınırları içerisinde değerlendirildiği ve bu konuda suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığı görüşüne vardı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün 103´üncü duruşmada yaptığı savunmasında söylediği sözlerle ilgili duruşma tutanağı incelendikten sonra suç duyurusu talebinin değerlendirilmesini uygun gördü. Gizli tanık Anadolunun dinlenilmesi talebine istenilen belgeler geldikten sonra karar verilmesine hükmeden mahkeme heyeti, iddianamedeki bazı yanlışlıkların düzeltilmesi yönündeki talebin savunma niteliğinde olmasını dikkate alarak kararla birlikte değerlendirileceğini bildirdi. Danıştay davası dosyası ve birleştirme kararı örneklerinin sanıklara tebliğine, sanıklar ve avukatlarına duruşma günü ve saatinin bildirilmesine karar veren mahkeme heyeti, Danıştay sanıklarının varsa istemlerinin sorulmasını, avukatlarının olmaması durumunda da zorunlu müdafi atanacağının bildirilmesini uygun gördü.

Tahliye talepleri reddedildi

Mahkeme heyeti, dosya kapsamında her sanığa iddianamede ayrı ayrı isnat olunan suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri, atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının devam etmesini dikkate alarak, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Mahkeme heyeti, Duruşma salonunun fiziki şartları ile ilgili yapılan yazışmalar, birleşen dosya sanıklarının savunmalarının tespiti ve birleştirme talebiyle mahkemeye gönderilen iddianamelerin kapsamları ve yapılacak usulü işlemleri de dikkate alarak duruşmayı 24 Ağustos Pazartesi günü saat 09.30´a erteledi.

Abdullah Harun

(04 Ağustos 2009), son güncel.: (05 Ağustos 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Atabeyler Çetesi davasının Ergenekon´la birleştirilmesi manşetlerimiz

Vatanseverler (VKGB) Çetesi ile ilgili manşetlerimiz

Anafor davasıyla ilgili manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=861    yazdır/print


 

2002 tarihli belgede Ergenekon suikast listesi ve Çevik Bir

Ergenekon soruşturması kapsamında 25 Haziran´da ifade veren Çevik Bir´e sorulan suikast listesi Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) çetesinin liderlerinden Ahmet Cinali´de çıktı. 2002 tarihli belgeden Ergenekon´un İsrail gizli servisi MOSSAD´la da işbirliği yaparak yurtiçi ve dışında bazı kişilerin ´öldürülmesi´ yönünde talimat verdiği anlaşılıyor.

2002 tarihli belgede Ergenekon suikast listesi ve Çevik Bir

Ergenekon soruşturması kapsamında 25 Haziran´da ifade veren Çevik Bir´e sorulan suikast listesi Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) çetesinin liderlerinden Ahmet Cinali´de çıktı. 2002 tarihli belgeden Ergenekon´un İsrail gizli servisi MOSSAD´la da işbirliği yaparak yurtiçi ve dışında bazı kişilerin ´öldürülmesi´ yönünde talimat verdiği anlaşılıyor.

28 Şubat´ın başaktörü emekli Orgeneral Çevik Bir´e Ergenekon Savcıları tarafından sorulan Tacikistan Ticaret Bakanı ile Tacikistan Genelkurmay Başkanı´na suikast planının, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGB)´ne yönelik operasyonda ele geçirildiği ortaya çıktı. Derneğin genel başkan yardımcılarından Ahmet Cinali´nin, Giresun Bulancak ve İstanbul´daki işyerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen 4 sayfalık Ağustos 2002 tarihli belgede Ergenekon örgütünden bahsedilmesi dikkat çekiyor.

Kod adı Şahin Bey olan Ahmet Cinali tarafından el yazısı ile hazırlanan 4 sayfalık eylem planında, Askeri Personel Kazım Banat´ın bağlantılarına dikkat çekiliyor. MOSSAD yöneticisi General Gabriel Libraider, Ali Erkan ve Batmanlı Ömer ile Kazım Banat´ın 17 Ağustos 2002 günü bir toplantı yaptığına değinilen raporda, Kazım Banat´ı ve Hizbullah´ı Çevik Bir´in kontrol ettiği ileri sürülüyor. Kazım Banat´ın birlikte hareket ettiği toplantıya katılan ekiple, Veli Küçük, Sedat Peker, ´Hoca´ kod adlı Kemal Şahin ve Tacikistan Ticaret Bakanı ile Genelkurmay Başkanı´na suikast hazırlığında olduğu öne sürülüyor.

2002´de Ergenekon örgütü adının ilk defa örgüt notlarında geçmesi

Ergenekon isminin henüz kamuoyunda telaffuz edilmediği dönemde, 2002 tarihli eylem planında, açık açık Ergenekon adı kullanılarak Orgeneral Murat Hoca´nın bazı kişilerin peşine düştüğü belirtiliyor. Ergenekon´dan talimat alan Orgeneral Murat Hoca´nın Şahin Bey kod isimli Ahmet Cinali ile BOTAŞ´da görevli istihbarat elemanı Refik Nuhoğlu´nu öldürmek için harekete geçtiği ifade ediliyor. ( Star)

(08 Temmuz 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Çevik Bir´in Ergenekon soruşturması kapsamında sorgulanması

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=805    yazdır/print


 

Flaş!!! Ergenekon Almanya´ya uzandı

Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası sanıklarının Almanya´daki finans kaynaklarını mercek altına aldı. 2001-2007 yılları arasında, Türk Ortodoks Kilisesi´ne, Noel Baba Barış Derneği´ne, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi´ne veya başkanı Taner Ünal´a, sanıklardan Ümit Sayın, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol ve Veli Küçük´e Almanya´dan herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar veren mahkeme heyeti, ödeme yapılmışsa ödenen meblağ ile ödeme tarihleri ve ne şekilde ödeme yapıldığının sorulmasına hükmetti. ´Ergenekon Türk Sağcı Grubu´ adıyla Alman İç İstihbarat Servisi (BFY)´nin 2001-2002 raporlarında yeralan Almanya´da da örgütlenmiş Ergenekon örgütü yapısının, Alman faşist gruplarının oluşturduğu derin devlet yapısıyla aynı özellikte olduğunu belirtiliyordu. 1990 yılında İtalya´da patlayan Gladio skandalıyla tüm NATO üyesi ülkelerde örgütlendiği ortaya çıkan Kontrgerilla örgütlerinin Batı´yı komünizmden korumak amaçlı hareket ettikleri ve bu amaçla her ülkedeki sağcı-faşist gruplarının birbiriyle yardımlaştığı anlaşılmıştı. Ergenekon Terör Örgütü´nün, Kıbrıs ve Azerbeycan´dan sonra Almanya´da da örgütlendiği belge belge ortaya çıkıyor..

Flaş!!! Ergenekon soruşturması Almanya´ya uzandı

Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davası sanıklarının Almanya´daki finans kaynaklarını mercek altına aldı. 2001-2007 yılları arasında, Türk Ortodoks Kilisesi´ne, Noel Baba Barış Derneği´ne, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi´ne veya başkanı Taner Ünal´a, sanıklardan Ümit Sayın, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol ve Veli Küçük´e Almanya´dan herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar veren mahkeme heyeti, ödeme yapılmışsa ödenen meblağ ile ödeme tarihleri ve ne şekilde ödeme yapıldığının sorulmasına hükmetti. ´Ergenekon Türk Sağcı Grubu´ adıyla Alman İç İstihbarat Servisi (BFY)´nin 2001-2002 raporlarında yeralan Almanya´da da örgütlenmiş Ergenekon örgütü yapısının, Alman faşist gruplarının oluşturduğu derin devlet yapısıyla aynı özellikte olduğunu belirtiliyordu. 1990 yılında İtalya´da patlayan Gladio skandalıyla tüm NATO üyesi ülkelerde örgütlendiği ortaya çıkan Kontrgerilla örgütlerinin Batı´yı komünizmden korumak amaçlı hareket ettikleri ve bu amaçla her ülkedeki sağcı-faşist gruplarının birbiriyle yardımlaştığı anlaşılmıştı. Ergenekon Terör Örgütü´nün, Kıbrıs ve Azerbeycan´dan sonra Almanya´da da örgütlendiği belge belge ortaya çıkıyor..

Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, önceki günkü duruşmada Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla Almanya Anayasasını Koruma Teşkilatı Başkanlığı´na, Baden-Württemberg eyaletinin Gelirler Genel Müdürlüğü´ne ve Almanya´nın Karlsruhe şehri Bundesgeneral Stadtanwaltschaft Federal Savcılığı ile Almanya Federal Savcılığı´na yazı yazılmasını kararlaştırdı. Söz konusu yazıda 2001-2007 yılları arasında, Türk Ortodoks Kilisesi´ne, Noel Baba Barış Derneği´ne, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi´ne veya başkanı Taner Ünal´a, sanıklardan Ümit Sayın, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol ve Veli Küçük´e herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar veren mahkeme heyeti, ödeme yapılmışsa ödenen meblağ ile ödeme tarihleri ve ne şekilde ödeme yapıldığının sorulmasına hükmetti. Mahkeme heyeti, tanık Talip Doğan Karlıbel´in ifadesinin gerekli tercüme işlemlerinin yaptırılması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ne talimat yazılmasına karar verdi.

Kılıçdaroğlu´nun PKK´lılarla görüştüğünü belgeleyen Karlıbel şimdi de Ergenekon´un finansal yardımlaşmasını belgeliyor

Bir dönem Alman emniyetinde görev yapan araştırmacı-yazar Talip Doğan Karlıbel, Ergenekon örgütü yapısının, Alman faşist gruplarının oluşturduğu derin devlet yapısıyla aynı özellikte olduğunu belirtiyordu. Karlıbel, Ergenekon´un, BFY olarak anılan Alman İç İstihbarat Servisi´nin 2001 ve 2002 yıllarında hazırladığı iki raporda ´Ergenekon Türk Sağcı Grubu´ adıyla yer aldığını öne sürmüştü. Karlıbel, 2001 ve 2007 yılları arasında Almanya´daki Ergenekon oluşumunun Türkiye´ye 1,5 milyon Euro para transfer ettiğini de ileri sürmüştü. Karlıbel, şu iddialarda bulunmuştu: Bu paranın 120 bin Euro´su bir gazeteye, 380 bin Euro´su Türk Ortodoks Kilisesi´ne, 90 bin Euro´su Noel Baba Derneği´ne, 15 bin Euro´su Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (YKGB) Genel Başkanı Taner Ünal´a, 12 bin Euro´su Hollanda ve Almanya gezileri için Veli Küçük´e ödendi. ( Zaman)

Veli Küçük´ün 2003 yılında Alman gazetesine verdiği demeç: Türkiye´de askeri darbe olmaması büyük eksiklik

Araştırmacı yazar Talip Doğan Karlıbel, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün 2003 yılında Alman National Zeitung gazetesine verdiği demeçte Türkiye´de uzun bir süredir askeri darbe olmamıştır. Bunu büyük bir eksiklik olarak görüyorum dediğini 2008 yılında ortaya çıkarmıştı. Karlıbel, Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz´in Alman Faşistleriyle toplantı yaptıklarını söylüyordu.

Bir dönem Alman Emniyeti´nde görev yapan araştırmacı yazar Talip Doğan Karlıbel, Ergenekon örgütü yapısının, Alman Faşist gruplarının oluşturduğu derin devlet yapısıyla aynı özellikte olduğunu söyledi. Karlıbel, Ergenekon Örgütü´nün, BFV (Anayasa Koruma Teşkilatı) olarak anılan Alman İç İstihbarat Servisi´nin 2001 ve 2002 yıllarında hazırladığı iki raporda Ergenekon Türk Sağcı Grubu adıyla yer aldığını söyledi. Ergenekon örgütünün benzerinin, Almanya´da 1980´li yılların başında ortaya çıktığını anlatan Karlıbel, Veli Küçük´ün, Alman gladyosunun subaylarıyla buluşup istişarelerde bulunduğunu ifade ederken, Veli Küçük, 2003 yılında faşist Gerhard Frey´in sahip olduğu Alman National Zeitung gazetesine demeç verdi ve ´Türkiye uzun yıllardır askeri darbe görmemiştir. Bunu bir eksiklik olarak görüyorum´ dedi iddiasında bulundu.

Alman ırkçılarıyla birlik

Büyük Hukukçular Birliği Derneği Başkanı Kemal Kerinçsiz´in bu birliği kurarken Alman NPD Partisi Genel Başkanı Günter Deckert´le internet ortamında tercüman vasıtasıyla irtibata geçtiğini ve aynı oluşumu Türkiye´de kurduğunu söyledi. Karlıbel, Günter Deckert, Almanya´da 1994 yılında Türkleri kundaklayan Nazi gençleri mahkemelerde savunmak için Alman Ulusal Hukuk Birliği adında bir dernek kurdu. Bu dernek 1998 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Kerinçsiz de Büyük Hukukçular Birliği´ni kurarken 2001 yılında Deckert´le mail ortamında iletişim kurdu ve Almanya´daki oluşumun aynısını Türkiye´de kurdu dedi.

Veli Küçük´ün sık sık gittiği Hollanda ve Almanya´da Alman, Hollanda ve Danimarka´dan gelen aşırı milliyetçi kişilerle buluştuğunu söyleyen Karlıbel, Bunlardan en ilginç buluşma Mölln ve Solingen katliamlarını organize eden DVU Partisi Genel Başkanı Dr. Gerhard Frey ile buluşmasıdır dedi. Bu buluşmada, Alman Özel Harp Dairesi´nde (ÖHD) uzun yıllar görev yapan Yarbay Wilhelm Hillek´in de olduğunu ifade ederek Hillek, Türklerin hepsini karantinaya alalım, Türklerin olmadığı bir Almanya temiz bir Almanya olacaktır sözleriyle tanınıyor dedi.

2001´de Alman istihbaratı, ülkesindeki Türk Ergenekon oluşumunu kaydetti

Karlıbel, Alman istihbarat raporlarında Ergenekon oluşumu ile ilgili olarak 2001 yılındaki değerlendirmede; Baden Württemmberg´in Mannheim Şehrinde 23-25 kişilik bir oluşumun, Bavyera´nın Nürnberg şehrinde ise 30-35 kişilik yeni bir Türk Milliyetçi oluşumun belirlendiği ve bu oluşumun Ergenekon adında olduğu tespit edilmiştir. Bu gurubun siyasi ideolojisi olup olmadığı henüz bilinmemektedir. Ama genellikle Türk Ülkü Ocakları´ndan ayrılan şahıslar bu oluşumun içinde yer almaktadır. Biz muhtemelen bu oluşumdaki şahısların Ülkü Ocakları ile olan ideolojik tartışmalarından ve farklılıklardan ötürü ayrıldıklarını ve böyle yeni bir oluşum kurduklarını düşünmekteyiz dediğini ifade etti.

Almanya´dan ´Ergenekon´culara yardım

Karlıbel, 2001 ve 2007 yılları arasında Almanya´daki Ergenekon oluşumunun Türkiye´ye 1.5 milyon avro para transfer ettiğini söyledi. Paraların bir kısmının masraf, kitap alımı ve Almanya ve Hollanda gezileri için gönderildiğini ifade eden Karlıbel, bu paranın 120 bin avrosu Yeni Çağ Gazetesi´ne, 380 bin avrosu Türk Ortodoks Kilisesi´ne, 90 bin avrosu Noel Baba Derneği´ne, 15 bin avrosu Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGB) Genel Başkanı Taner Ünal´a, 4 bin avronun kitap alımı için Doç. Dr. Ümit Sayın´a, 25 bin avrosu avukatlık masrafları için Kemal Kerinçsiz´e, 12 bin avrosu Hollanda ve Almanya gezileri için Veli Küçük´e, 3 bin 500 Avrosu ´masraflar´ adı altında Sevgi Erenerol´a ödendi dedi. Karlıbel, Alman yasalarına göre 10 bin avro üzerindeki meblağların transferinde paranın nereden nereye ve hangi amaçla gönderildiğinin kayda alındığını da sözlerine ekledi.

Yabancı düşmanlığının kalesi

1951´de Alman Askerleri Gazetesi adıyla kurulan National Zeitung (Milli Gazete), 1958´de Gerhard Frey tarafından satın alındı. 1963´ten itibaren bugünkü adıyla yayın hayatına devam eden gazete aşırı sağ yayın politikasıyla biliniyor. 1976´da haftalık 106 bin tiraj ortalaması tutturan gazete, 30 yıl sonra yaklaşık 44 bin kişiye satılmaya başladı. National Zeitung, yabancı düşmanlığını körükleyen haberleriyle bilinse de, gazetenin genel yayın yönetmeni Frey Nazilerle aralarında mesafe olduğunu ancak birçok Almanın tek bir ırkın yaşadığı bir ülkede yaşamak istediğini vurguluyor. AB´nin genişleme sürecine tepki gösteren gazete Türkiye´yi daha önce mercek altına almış ve dosya konusu da yapmıştı. Aynı zamanda aşırı sağcı Alman Halk Birliği Partisi´nin kurucusu ve lideri olan Frey, yine aşırı sağcı Almanya Milliyetçi Demokratik Partisi ile 2005 seçimlerinde ittifak yapmış ancak her iki parti yüzde beşlik ülke barajının altında kaldığı için parlamentoda koltuk sahibi olamamıştı.(Taraf)

Kömürlükte bulunan el bombası Alman yapımı çıktı.

Ankara´nın Öveçler semtinde Genelkurmay Başkanlığı´na bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)´nda (eski adı Özel Harp Dairesi (ÖHD)) görevli başçavuş M.G.´ye ait kömürlüğün kapısına bırakılmış paket içinde bulunduğu belirtilen el bombasının Alman yapımı ve NATO standartındaki DM 41 modeli olduğu belirlendi. Başçavuş M.G.´nin polise ?buldum? diyerek teslim ettiği şüpheli paketteki bomba ve patlayıcı maddelerle ilgili olarak yürütülen soruşturmada yeni bilgiler ortaya çıktı. Söz konusu bombaların benzerleri, Ergenekon soruşturmasını başlatan Ümraniye´deki 7 el bombası ile nisanda İstanbul Otogarı´nda bir bagaj içinde bulunan 5 el bombasından 2´sinin de yeni ele geçirilen el bombasıyla aynı tip olduğu anlaşıldı. Başçavuş M.G.´nin Merkez Komutanlığı aracılığıyla polise teslim ettiği kutu içindeki tahrip kalıpları ile değişik markadaki mermilerin büyük bölümünün iyi korunduğu görüldü. Tahrip kalıplarının 250´şer gramlık olduğu ve patlama düzeneklerinin hazır olduğu, yine kutuda bulunan aparatların kullanılarak patlatılabileceği biçimde korunduğu belirlendi. Polisin ihbarcı olarak ifadesine başvurduğuM.G.´nin verdiği ifadeye karşın patlayıcıların savcılık kanalıyla incelemeye alındığı öğrenildi.

Savcı Zekeriya Öz´ü Alman Konsolosluğu´ndan tehdit etmişlerdi

Ergenekon Terör Örgütü soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, Veli Küçük´ün ifadesini aldıktan sonra İstanbul´da bulunan Almanya Başkonsolosluğu´ndan bir kişi tarafından tehdit edilmişti. Başsavcılığı telefonla arayan konsolosluk görevlisi, Öz ile görüşmek istediğini bildirmiş ancak görüşme gerçekleşmeyince santral görevlilerine Savcı Öz´ü hedef alan tehditler yağdırmıştı. Telefonda Zekeriya Öz´ü ölümle tehdit eden kişinin Almanya Başkonsolosluğu´ndan aradığı resmi kayıtlarca belirlenmişti. Başsavcılık, konsolosluktan kimin aradığını bulunmak için soruşturma açmıştı. Tüm bu gelişmeler doğrultusunda, Başsavcı Zekeriya Öz´ü Alman istihbaratçıları yada onların görevlendirdiği bir kişinin tehdit etmiş olabileceği üzerinde duruluyor.

Karlıbel CHP´li Kılıçdaroğlu ve Kılıç´ın PKK´lılarla aynı araçta bulunduğunu belgelemişti

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu´nun Eylül´de Almanya´da PKK´lılarla aynı araçta yakalandığı iddiasıyla gündeme gelen avukat Talip Doğan Karlıbel, belgesini de sunmuştu. Belgeye göre Kılıçdaroğlu ve CHP MKYK üyesi Ali Kılıç Deniz Feneri e.V davasını takip etmek üzere bulundukları ülkede içinde PKK´lıların da bulunduğu HH DP 934 plakalı araçla saunadan çıktı. Ancak polis arka lambası yanmayan aracı durdurup tutanak tuttu. Karlıbel, Nevzat Rıdvan, Mustafa Güler adlı PKK´lıların 14 Haziran 1980´de Başkomiser Osman Tekin, 16 Aralık 1979´da polis Hilmi Kaya´nın şehit edilmesi olayına karıştıkları iddiasıyla arandıklarını ileri sürdü.(Bugün) Kemal Kılıçdaroğlu ve Ali Kılıç, Deniz Feneri e.V davasını izlemek için gittikleri Almanya´da, Mustafa Güler ve Nevzat Rıdvan´la aynı araçta polis kontrolüne takıldıklarını söyleyen Karlıbel, bu iki kişinin Almanya´da Hamburg´da ikamet ettiklerini ve bu iki ismin PKK´lı olduklarını ve uyuşturucu kaçakçılığını yaptığının ancak Kılıçdaroğlu´nun ve Kılıç´ın bu kişilerin bu işi yaptıklarından haberdar olup olmadıklarını bilmediğini söyledi. Karlıbel´in açıkladığı diğer bir belge ise, Ali Kılıç´a, Mahmut Yılmaz´ı yanında çalıştırmaktan kesilen bir ceza makbuzu idi. Mahmut Yılmaz üst düzey bir PKK mensubu olup Alman Bavyera Mahkemesi bu kişiyi sınırdışı etme kararı almış. Bu karar sonrasında Ali Kılıç´ın da üyesi olduğu 25-30 dolayındaki dernek kampanya düzenleyerek Almanya´ya Türkiye´yi şikayet ederek Yılmaz´ın Türkiye´ye gönderilmesine engel olmuşlar. Karlıbel, ´Ali Kılıç´ın CHP MYK üyesi olarak PKK ile ilişkisi apaçık ortadadır.´ (Vakit)

Karlıbel CHP´nin Alman vakfından para yardımı aldığını da belgelemişti

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, CHP´nin bir Alman vakfından para aldığına dair iddialar üzerine harekete geçmişti. Başsavcı Yalçınkaya´nın yardımcısı iddiaları gündeme getiren eski Alman istihbaratçısı Talip Doğan Karlıbel´i telefonla arayarak para transferini belgeleyen banka dekontlarını istedi. Karlıbel, CHP´nin Alman vakıflarından para aldığına dair bilgilerin yer aldığı ?Alman Gizli Servisinin Türkiye Operasyonu? isimli kitabını incelemeye alan Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya´nın ayrıca kendisinden iddialarla ilgili somut belge ve bilgi istediğini söyledi. ( Bugün)

ETÖ & Almanya Kolu: Karanlık ilişkiler ve suikastler..

Necip Hablemitoğlu cinayeti: Ergenekon Terör Örgütü tarafından öldürüldüğü iddiası soruşturulan Necip Hablemitoğlu, Alman Vakıflarının Türkiye´deki nüfuzunu, altın madenlerinin işletilmemesinde bu vakıfların etkisini ayrıntılı inceliyordu. Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 18 Aralık 2002´de suikasta kurban giden Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu´nun, emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün azmettirmesiyle Osman Gürbüz tarafından öldürüldüğü iddiasına ilişkin dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği´ne göndermişti. Hablemitoğlu dosyasına girecek olan yeni belgeler, ikinci Ergenekon iddianamesinin 124. sayfasında şöyle yer aldı:

?Şüpheli Osman Gürbüz´ün, 2002 yılında Necip Habemitoğlu´nun öldürülmesi işini Veli Küçük´ün huzurunda ´Gizli Tanık 9´a teklif ettiği, tanığın kabul etmemesi sebebiyle şüpheli Veli Küçük´ün Osman Gürbüz´e hitaben ´bu iş yine sana kaldı´ dediği, aradan geçen zaman sonucunda şüpheli Osman Gürbüz´ün aynı tanığa ´Necip Hablemitoğlu´nun paralarını kumar masalarında bitirdik´ diyerek kendisinin bu cinayeti işlediğini itiraf ettiği, bu husustaki evrakın tefrik edilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderildiği anlaşılmıştır.?

Hablemitoğlu cinayet sanığı Ergenekon bombasıyla öldürüldü!

Necip Hablemitoğlu´nun öldürülmesinin ardından, Ankara´da polise başvuran bir kişi, cinayeti üstlenmiş, azmettirenin Çiftçi olduğunu iddia etmişti. İfadesi alınan Çiftçi, kanıt elde edilemeyince serbest kalmıştı. Hablemitoğlu´nun katil zanlısı olduğu iddia edilen İbrahim Çiftçi, İzmir´deki kafesine atılan el bombasıyla öldürülmüş ve bu el bombasının da Ümraniye´de ele geçirilen 27 adet bombayla aynı kafile numarasına sahip olduğu ortaya çıkmıştı. Çiftçi´nin Hablemitoğlu´nu çetenin talimatıyla vurduğu, ancak parasını alamadığı için itirafta bulunduğu, bu nedenle de çetenin Çiftçi´yi el bombası atarak ortadan kaldırdığı iddia edilmişti.

Abdullah Harun

(04 Haziran 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

İkinci Ergenekon iddianamesinde Hablemitoğlu cinayetiyle ilgili sayfalar için tıklayın

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=721    yazdır/print


 

Savcılar: Danıştay saldırısının türbanla ilgisi yok

Ergenekon savcıları, iddianamede Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet´in bombalanması eylemleri ile Ergenekon arasındaki hukuki ve fiili bağlantıları sıralayıp ´Örgüt yöneticileri saldırılardan sorumlu´ kanaatini dile getirdi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay saldırısı ve Ergenekon arasında hukuki ve fiili irtibatlar bulunduğunu belirterek iki davayı birleştirdi. Birleştirmeye neden olan hukuki ve fiili bağlantılar ile savcıların ilginç tespitleri Ergenekon iddianamesinde ayrıntılarıyla yer almıştı. Ergenekon savcıları, bağlantılar arasında Danıştay saldırısının ´türban´ ile bir ilgisi olmadığını vurgulayarak ´Alparslan Arslan ve diğer şüphelilerin kişisel yaşamları, eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban örtüsü ile ilgili ilgisi olmadığını göstermektedir´ tespitinde bulundular.

Savcılar: Danıştay saldırısının türbanla ilgisi yok

Ergenekon savcıları, iddianamede Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet´in bombalanması eylemleri ile Ergenekon arasındaki hukuki ve fiili bağlantıları sıralayıp ´Örgüt yöneticileri saldırılardan sorumlu´ kanaatini dile getirdi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay saldırısı ve Ergenekon arasında hukuki ve fiili irtibatlar bulunduğunu belirterek iki davayı birleştirdi. Birleştirmeye neden olan hukuki ve fiili bağlantılar ile savcıların ilginç tespitleri Ergenekon iddianamesinde ayrıntılarıyla yer almıştı. Ergenekon savcıları, bağlantılar arasında Danıştay saldırısının ´türban´ ile bir ilgisi olmadığını vurgulayarak ´Alparslan Arslan ve diğer şüphelilerin kişisel yaşamları, eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban örtüsü ile ilgili ilgisi olmadığını göstermektedir´ tespitinde bulundular.

FİİLİ BAĞLANTILAR

İkinci Ergenekon iddianamesinde, Danıştay saldırısı ´örgüt eylemi´ olarak gösterildikten sonra Danıştay ve iddia edilen Ergenekon terör örgütü arasındaki fiili bağlantılar şöyle sıralandı:

1) Parmak izi tespiti ve Fikret Emek´in bombaların kendisine ait olduğu beyanına göre 39 adet el bombası ve bunlar ile benzer/aynı kafile numarası taşıdığı tespit edilen Cumhuriyet´e atılan bombanın Oktay Yıldırım ve Fikret Emek ile bağlantısının maddi delili bulunmuştur.

2) Oktay Yıldırım ve Fikret Emek´in Ergenekon yöneticileri Muzaffer Tekin, Veli Küçük ve örgüt üyesi bulunan diğer şüpheliler ile hiyerarşik bağlantısı tespit edilmiştir.

3) Alparslan Arslan´ın Ergenekon yöneticilerinden Muzaffer Tekin ile bağlantısı telefon görüşmeleri maddi deliller ve diğer delillerle sabittir.

4) Alparslan Arslan´ın Ergenekon Terör Örgütü´nün diğer üyeleri ve VKGB gibi sivil toplum örgütü ile bağlantısı telefon görüşmeleri, aramalarda elde edilen doküman maddi delilleri ve diğer deliller ile sabittir.

5) Alparslan Arslan ve diğer şüphelilerin kişisel yaşamları hakkındaki tespitlere göre, söz konusu eylemlerin iddia edildiği şekli ile türban ile ilgili olarak, kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren kurumlara ders vermek amacını taşımadıklarını göstermektedir.

6) Alparslan Arslan´ın kendisine Ergenekon tarafından verilen görev ve görevi yerine getirmesi ile önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı şekilde maddi rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, Tekin İrşi ve İsmail Sağır´ın münhasıran maddi çıkar vaadi ve beklentisi için eylemlere katıldıkları açıkça anlaşılmaktadır.

7) Osman Yıldırım, yukarıda anlatılan nedenlerle Cumhuriyet Gazetesi saldırıları konusunda itibar edilen beyanlarında, kendisinin Veli Küçük ve Ergenekon ile bağlantısını kabul etmiş, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Veli Küçük ve Muzaffer Tekin´in talimatı ve Muzaffer Tekin´in verdiği bombalar ile gerçekleştirildiğini beyan etmiştir.

DANIŞTAY SALDIRGANLARI İÇİN SİLİVRİ´DE HAZIRLIK BAŞLADI

Danıştay saldırı davasının Ergenekon davasıyla birleştirilmesinin ardından, Danıştay katili Alparslan Arslan´ın da aralarında bulunduğu 8 Danıştay sanığı önümüzdeki günlerde Silivri Ceza İnfaz Kampüsü´ne nakledilecek. Katil Arslan´ın ilişkide olduğu ortaya çıkan Muzaffer Tekin´in de tutuklu bulunduğu 4 No´lu L Tipi Cezaevi´ne konulacağı öğrenilirken, Osman Yıldırım´ın diğer Ergenekon ve Danıştay sanıklarından ayrı kampüs içindeki başka bir cezaevine konulacağı belirtildi. Tetikçi Alparslan Arslan´ın, saldırıdan hemen sonra adı medyaya yansıyınca intihar girişiminde bulunan ardından da gözaltına alınıp sorgulanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in kaldığı 4 No´lu L Tipi Cezaevi´ne konulacağı öğrenildi.

OSMAN YILDIRIM TEK KALACAK

Arslan´ın kimin koğuşuna konulacağının henüz kesinleşmezken, 4 No´lu Cezaevi´nde Tekin´in yanı sıra Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Prof. Dr. Erol Manisalı, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Fikri Karadağ, Sedat Peker, Fikret Emek, Adil Serdar Saçan, Tuncay Özkan, Oktay Yıldırım ve Gürbüz Çapan gibi isimler tutuklu bulunuyor. Danıştay saldırısıyla Ergenekon arasındaki bağlantıyı anlatan Danıştay sanığı Osman Yıldırım´ın da 4 No´lu cezaevine konulacağı, ancak koğuşunda başka kimsenin bulunmayacağı belirtildi. Osman Yıldırım, Cumhuriyet ve Danıştay saldırılarının emrini emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün verdiğini iddia etmişti. Silivri 5 Nolu Cezaevi´nde, Küçük´ün dışında Levent Göktaş, Emin Gürses, İbrahim Şahin, Ümit Sayın gibi Ergenekon sanıkları da kalıyor. 4 ve 5 No´lu L Tipi Cezaevlerinin müdürleri, Ergenekon sanıklarını aynı koğuşlarda tuttukları için görevlerinden alınmışlardı. Adalet Bakanlığı iki müdürü başka yerlere gönderirken, Silivri´de Ergenekon sanıkları aynı koğuşlarda kalmaya devam ediyor.

HUKUKİ BAĞLANTI

Yöneticiler de sorumlu

Ergenekon iddianamesinde Cumhuriyet ve Danıştay saldırıları adım adım anlatıldıktan sonra, eylemler ile Ergenekon örgütü arasındaki hukuki bağlantı da şöyle kurulmuş: ´Ergenekon´un her iki eylemdeki amacının, TCK 313/1 maddesine uyan Halkı TC Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek ve TCK 312/1 maddesine uyan cebir ve şiddet kullanarak TC Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek olduğu, TCK 314 maddesi kapsamındaki Ergenekon yöneticilerinin, TCK 314/3 maddesinin TCK 220/5 maddesine göndermesi ve bu maddedeki örgüt yöneticilerinin örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne göre her iki eylemden de yasal sorumlulukları bulunduğu anlaşılmaktadır.´

DEĞERLENDİRME

Azmettirici ikili

İddianamede, savcılar tespitlerin ardından kanaatlerini şöyle dile getirdi: ´Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Ergenekon yöneticilerinden Veli Küçük ve Muzaffer Tekin´in talimatı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Danıştay saldırısının ise, Cumhuriyet saldırılarından hemen sonra olması, her iki eylemin de yukarıda açıklanan deliller ile aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması, eylemlerde de aynı kişilerin istihdam edilmesi bu eylemin de Muzaffer Tekin ve Veli Küçük´ün talimatı ile gerçekleştirildiğini göstermektedir. Gizli Tanık da görüntü ve ses kayıtlı ifadesinde bu tespiti doğrulamıştır.´ ( Star)

(20 Mayıs 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz

Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=702    yazdır/print


 

Vatanseverler davası da Ergenekon´la birleşiyor

Kamuoyunda ´Vatanseverler´ davası olarak bilinen Taner Ünal ile Ahmet Cinali´nin yargılandığını davaya bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, iki dava arasında hukuki ve fiili irtibatlar bulunduğu gerekçesiyle davaların birleştirilmesi için Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden görüş istenmesine karar verdi. Halen Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu birleştirme talebini kabul ederse Vatanseverler davası da tıpkı Danıştay davası gibi Ergenekon davasına eklenecek.

Vatanseverler davası da Ergenekon´la birleşiyor

Kamuoyunda ´Vatanseverler´ davası olarak bilinen Taner Ünal ile Ahmet Cinali´nin yargılandığını davaya bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, iki dava arasında hukuki ve fiili irtibatlar bulunduğu gerekçesiyle davaların birleştirilmesi için Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden görüş istenmesine karar verdi. Halen Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu birleştirme talebini kabul ederse Vatanseverler davası da tıpkı Danıştay davası gibi Ergenekon davasına eklenecek.

Ergenekon Terör Örgütü yapılanmasında yeralmasalar da bilerek ve isteyerek yardım etmekle suçlanıyorlar

Vatanseverler Birliği Derneği (eski adıyla Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği-VKGBH) Genel Başkanı Taner Ünal ile derneğin eski Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Cinali´nin, ´Ergenekon örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yardım ettiği´ iddiasıyla yargılanmasına devam edildi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmaya başka suçtan tutuklu sanık Cinali ve tutuksuz sanık Ünal ile avukatı Zülal Karatay katıldı. Esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Kubilay Taştan, sanıklar hakkında açılan kamu davası ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen ´Ergenekon´ davası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu ifade ederek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden birleştirme yönünde muvafakat istenmesini talep etti. Ünal´ın avukatı Karatay ise, savcının görüşüne katılmadıklarını ve suçlamaların soyut olduğunu ifade etti. ´Ergenekon´ dosyasıyla birleştirme talebine karşı çıkan Karatay, hükmün mevcut dosya üzerinden verilmesini istedi.

Mahkeme heyeti, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden, dosyanın ´Ergenekon´ dosyasıyla birleştirilmesi için muvafakat istenmesine karar vererek, duruşmayı erteledi. Ünal hakkında ´Ergenekon örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yardım ettiği´ iddiasıyla açılan dava, daha önce Cinali hakkında aynı iddiayla açılan dünkü dava ile birleştirilmişti. ( Zaman)

(07 Mayıs 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=678    yazdır/print


 

Meğer bayrağı özde vatandaş yaktırmış

Mersin Nevroz´unda çocukların eline bayrak tutuşturarak Türkiye´yi kaosu sürükleyen takım elbiseli şahsın, Ergenekon tutuklusu Ali Kutlu olduğu ortaya çıktı. Olay sonrası Genelkurmay Kürtlerden ´sözde vatandaş´ olarak söz etmişti.

Meğer bayrağı özde vatandaş yaktırmış!

Mersin Nevroz´unda çocukların eline bayrak tutuşturarak Türkiye´yi kaosu sürükleyen takım elbiseli şahsın, Ergenekon tutuklusu Ali Kutlu olduğu ortaya çıktı. Olay sonrası Genelkurmay Kürtlerden ´sözde vatandaş´ olarak söz etmişti.

PROVOKATÖR ERGENEKONCU

Mersin´de 20 Mart 2005 tarihindeki Nevruz kutlamaları sırasında bayrak yakma eyleminin de Ergenekon terör örgütü tarafından organize edildiği ortaya çıktı. İddianamede soruşturma kapsamında ifade veren ve kayıtlara ´Gizli Tanık 17´ olarak geçen kişi şunları söylüyor: Ali Kutlu, Mersin ilinden derneğe gelmişti. Kendisinin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) oluşumunun başlangıcında yer aldığını anlatıyordu. Bu kişinin Mersin´de VKGB tarafından organize edilen bayrak mitinginde yer aldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktırıldığını, bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını bizzat kendisinden duydum. Kutlu, Ergenekon terör örgütünün tetikçileri arasında yer alıyordu. ( Zaman)

19 Şubat 2009: Bayrak yakma olayı ve Ali Kutlu´ya yeni soruşturma

Mersin´de, 2005 Newroz´unda meydana gelen ve 6 çocuğun tutuklanmasıyla kapatılmaya çalışılan ?bayrak yakma? provokasyonunda, Mersin Başsavcılığı Ergenekon tutuklu sanığı ve Mersin VSKGB üyesi Ali Kutlu hakkında soruşturma başlattı. Mersin´de 2005 yılı Newroz´unda çocukların eline bayrak vererek yakmalarını isteyen takım elbiseli kişinin Ergenekon tutuklusu Ali Kutlu´nun olma ihtimali güçlenince savcılık harekete geçti. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı, Mersin Çocuk Mahkemesi ve avukatların talebi üzerine Ali Kutlu hakkında soruşturma başlattı. Olayda tutuklanan 6 çocuğun Avukatı Ali Bozan, ?4 yıldan sonra nihayet bu aşamaya gelindi? dedi. 20 Mart 2005´te Kürtlere yönelik ?linç? kampanyasına dönüşen ?bayrak provokasyonu?nu Ergenekon tutuklusu Ali Kutlu´nun organize ettiği ileri sürülen olay yeniden gündeme geldi. Ergenekon soruşturmasının 17. gizli tanığının beyanları ile Ergenekon üyesi olduğu iddia edilen Ali Kutlu, Mersin TEM Şubesi tarafından gözaltına alınıp, İstanbul Emniyet Müdürlüğü´ndeki sorgusunun ardından özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde sorgulanıp tutuklanmıştı. Kutlu´nun Mersin´deki ?bayrak provokasyonu?nda yer alıp almadığına ilişkin Emniyet Müdürlüğü´nden istenen bilgi üzerine Mersin Emniyet Müdürlüğü Kutlu hakkında mahkemeye sunulmak üzere bir rapor hazırladı. Hazırlanan ?Fotoğraf mukayese tutanağı? başlıklı raporda ?Türk bayrağımızı yakma olayı esnasında çekilen fotoğraflar ile kamera görüntülerinin incelenmesinde; aynı tarihte meydana gelen olay sırasında çekilen kamera görüntüleri ve fotoğraflardaki Türk bayrağımızı yakmaları için çocuklara vererek bu yönde tahrik ve teşvik eden takım elbiseli şahsa ait görüntüler ile Ali Kutlu?nun ilimizde 13. 04. 2008 günü yakalanmasına müteakip çekilen fotoğraflarının, olay tarihinden, yakalandığı tarihe kadar geçen 3 yılı aşkın süredeki fiziki değişiklikler de olabileceği göz önünde bulundurularak yapılan mukayesesinde; olay mahallindeki kimliği meçhul takım elbiseli şahıs ile Ali Kutlu isimli şahsın fotoğraf görüntülerinin fiziki benzerlik gösterdiği değerlendirilmekte olup, arz ederiz.? denilmişti. Rapor, özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderilmişti.

SAVCILIK DEVREYE GİRDİ

Emniyetin hazırladığı raporun Mersin Çocuk Mahkemesi´ne sunulmasının ardından, mahkeme ve davanın avukatları Ali Kutlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı suç duyurusu üzerine Ergenekon sanığı ve Mersin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) Üyesi Ali Kutlu hakkında soruşturma başlattı. Bayrak olayı nedeniyle yargılanan çocukların avukatlarından Av. Ali Bozan, olayla ilgili 6 çocuğun sorumlu tutulduğuna dikkat çekerek, ?Mersin´de meydana gelen bir çok karanlık olayın aydınlanması noktasında da bir aşama katledildi. Toplum vicdanında beraat ettiğine inandığımız çocukların şahsında ´Sözde vatandaş ve zavallılar´ ibareleri kullanıldı. Salt bu çocuklara yönelik kullanılan ibareler de değildi. Biz bu yargılamayı da salt 6 çocuğun beraatı olarak kesinlikle değerlendirmiyoruz. Çünkü çocuklar ilk ifadelerinde de açık bir şekilde kendilerine takım elbiseli bir şahsın baskıyla bu bayrağı verdiğini söylemişlerdi. Biz de her duruşma sonrası ´bu takım elbiseli şahsın kim olduğu, her kimse kimliğini ve arkasındaki güçlerin açığa çıkarılması´ yönünde taleplerde bulunduk. Ama gelinen aşama itibariyle bu provokasyonun arkasında Ergenekon isimli yasa dışı yapılanmanın olduğu açığa çıktı? dedi. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ali Kutlu hakkında yürütülecek soruşturmayı takip edeceklerini söyleyerek, soruşturmanın derinleştirilmesi konusunda da bir hukuki mücadele yürüteceklerine dikkat çekti. ( Mersin/DİHA)

(30 Ocak 2009), son güncel.: (19 Şubat 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=300    yazdır/print


 

Albay Karadağ kritik yerlerde

33 şehidin verildiği yere giden ilk isim her şeyi açıklıyor. PKK´ya affın gündeme geldiği MGK toplantısının ardından Bingöl´de 33 Mehmetçik şehit düştü. Olay yerine ilk giden dönemin subayı, şimdinin Ergenekon sanığı Fikri Karadağ oldu. Fikri Karadağ´ın tesadüfen(!) bulunduğu diğer bir kritik yer de Üzeyir Garih cinayetini işleyen Yener Yermez´le aynı dönemde bulunduğu İstanbul Hasdal Kışlası idi.

26.12.2008 16:23 Ergenekon operasyonuyla birlikte geçmişteki karanlık ilişkiler ağı bir bir ortaya çıkmaya başladı

Silahsız 33 erin 1993 yılında, Bingöl´de Şemdin Sakık liderliğindeki yolu kesen PKK´lılarca şehit edilmesi tüm Türkiye´yi acıya boğdu. Silahsız ve savunmasız bir şekilde yola çıkarılan 33 er adeta ölüme gönderilmişti. PKK´nın ateşkes ilan ettiği ve genel afla terörün bitirilmek üzere olduğu bir anda yaşanan bu olayın acısı yüreklerdeki tazeliğini korurken, Ergenekon operasyonuyla birlikte geçmişteki karanlık ilişkiler ağı bir bir ortaya çıkmaya başladı. Ergenekon Savcılarının Ergenekon tutuklusu emekli askerlerin ne zaman, nerede ve hangi görevlerini sorduğu Genelkurmay Başkanlığı´ndan gelen cevap, emekli Albay Mehmet Fikri Karadağ´ın 33 erin şehit edildiği 24 Mayıs 1993´te, Elazığ 8. Kolordu Komutanlığı İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Şube Müdürlüğü´nde görevli olduğu belirtildi.

Ergenekon-PKK ilişkisi

Ayrıca olayı araştıran dönemin Elazığ 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcısı Hakim Binbaşı İnayet Taş´ın tespitleriyle ölüme gönderilen 33 erin şehit edilmesi olayının gerçekleştiği noktaya ilk ulaşan subayın da Mehmet Fikri Karadağ olduğu belirtiliyor. 1993 yılında PKK´nın ateşkes ilan ettiği ve genel afla terörün bitirilmek üzere olduğu bir anda meydana gelen Bingöl´de 33 erin şehit edilmesi olayı, Ergenekon-PKK ilişkisindeki en önemli kanıt olarak gösteriliyor. Yazar Ümit Fırat, 33 erin şehit edilmesi olayını, çözüm istemeyen derin devletin PKK´ya istihbarat vererek yaptırdığını söylemişti.

Öcalan´la pazarlık yapılıyordu

Taraf gazetesine verdiği mülakatta Fırat, şu görüşleri dile getirmişti: ?Bir barış ortamı doğabilecekti. Öcalan´la pazarlıklar yapılıyordu. Ama olmadı. Aynı gün Bingöl´de 33 er kurşuna dizildi. Çünkü PKK´lı bir time bir takım istihbaratlar verildi. Dezenformasyon yapıldı. Gittiler, o askerleri öldürdüler ve o günden sonra bir daha öyle bir af projesi bakanlar kurulunun gündemine gelmedi.?

Eskortsuz yola çıktılar

Elazığ 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcısı Hakim Binbaşı İnayet Taş´ın, 33 erin şehit edilmesiyle ilgili hazırladığı iddianamede ihmaller zincirinin Malatya´da başladığı vurgulanıyordu. Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı´nın Bingöl ve Elazığ İl Jandarma komutanlıklarına gönderdiği, 8 Eylül 1992 gün ve PER: 71/30- 15-92/1183 sayılı mesajında her türlü güvenlik önleminin alınarak askerlerin sevkinin istenmesine rağmen, o gün, Malatya İl Jandarma Komutanlığı´ndan toplam 582 jandarma eri Bingöl İl Jandarma Komutanlığı´na konvoy meydana getirilmeden, eskort nezaretinde olmaksızın ve araçların içine silahlı askerler bindirilmeksizin sevk edildi.

Teröristlerin yol keseceği biliniyordu

Savcı Taş, iddianamede 33 erin şehit edildiği PKK eylemi için Böyle bir olayın yaşanacağını herkes biliyor tespitini yapmıştı. PKK´nın Elazığ-Bingöl karayolunu keseceğine dair olaydan 4 gün önce gönderilen birinci dereceden teyitli istihbarat raporu sonradan ortaya çıkmıştı. Bingöl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi, 93/123 sayılı istihbaratı İl Jandarma Komutanlığı´na, bildirilmişti. Savcı Taş´ın hazırladığı iddianame sorumluları cezalandırmaya yetmedi. Birkaç yıl süren mahkeme sürecinde yargılanan askeri yetkililer tek tek beraat etti.

Yeminle tanındı

Türkiye Albay Fikri Karadağ´ı Mersin´de yaptırdığı ´ölme-öldürme´ yeminiyle tanıdı. Danıştay saldırısıyla tanınan Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği (VKGB)´nden ayrılan Karadağ, ardından Kuvayı Milliye Derneğini kurdu. Dernek üyelerine silah ve Kur´an üzerine yaptırdığı ´ölme-öldürme´ yemininin görüntüleri tüm Türkiye´yi şoke etti. Çocukların da hazır bulunduğu törende derneğin yeni üyelerine insanı dehşete düşüren şu konuşmaları yaptı: Sevgili arkadaşlar! Bu uğurda ölmek var; öldürülmek var!.. Öldürmek var! Bu işe girdiğine bin kere pişman olup ´nereden bu işe başladım´ demek var!

Erler dayak tehdidiyle hemen yola çıkarıldılar

Hain saldırıdan kurtulan er Erdal Özdemir, o günü şöyle anlattı: 24 Mayıs günü Malatya´ya indim. Sabahtı. Garajda inzabatlar benim gibi oraya gelen erleri alıp Malatya İl Jandarma Alayı´na götürdü. Hemen yola çıkacağımız söylendi, geceyi orada geçirmek isteyenler olunca, ´sabaha kadar dayak yersiniz, herkes şimdi gidecek´ talimatı verildi. Kiralanan midibüslere bindik. Koruma olarak hiçbir eskortun olmadığını kısa sürede anladık. Yani ne araba dışında güvenlik vardı ne araba içinde silahlı bir asker. (Bugün)

(26 Aralık 2008, 16:23)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=127    yazdır/print


 

Görüntülenen: 21 - 30 (Toplam 28)  |  Önceki 10



ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.630.936