Tam
EskidenYeniye
 
İSTEDİĞİNİZ MANŞETLER..         "kafes-eylem-plan" için arama sonuçları    (Toplam 74 sonuç)          


Poyrazköy davasına devam edildi

´Kafes Eylem Planı´ ve ´Amirallere Suikast´ dosyalarıyla birleştirilen, Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmatla ilgili dava kapsamında 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Poyrazköy davasına devam edildi

´Kafes Eylem Planı´ ve ´Amirallere Suikast´ dosyalarıyla birleştirilen, Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmatla ilgili dava kapsamında 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Davanın muvazzaf tutukluları Hasdal Cezaevi´nden getirildi. Kelepçe takılmayan muvazzaf 9 askerin Deniz Harp Okulu Komutanlığı´nın armasının bulunduğu tek tip takım elbise giyindikleri görüldü. Davanın diğer tutuklu sanıkları emekli Binbaşı Levent Bektaş ile emekli SAT Komandosu Ergin Geldikkaya da Silivri Cezaevi´nden getirildi. Davanın tutuksuz sanıkları arasında yer alan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü de duruşmaya geldi. Öğütçü, gazetecilerin görüntü almasına engellemek için şemsiye ile yüzünü kapattı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay, emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakup Aksoy, Tarık Ayabakan ile eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü´nün de aralarında bulunduğu 24 tutuksuz sanık katıldı. Müdahil Agos Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aris Nalcı´nın avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya, Genelkurmay Başkanlığı Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç´ın da aralarında bulunduğu 34 tutuksuz sanık ise gelmedi.Görüntülü ve sesli kayıt sistemi kullanılan duruşmada sanıklar İbrahim Koray Özyurt, Şafak Yürekli, Tayfun Duman, Muharrem Nuri Alacalı, Dora Sungunay ve Mert Yanık´ın savunmasının alınacağı bildirildi. Bu sırada söz alan emekli koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, dava dosyaları birleştirilmeden önce Kafes Eylem Planı konusunda savunmasını yaptığını belirterek, Birleştirilme aşamasından sonra mühimmatın gömülmesiyle ilgili savunma yapmak istiyorum. Söz verilmemişti. Mutlaka söz almak istiyorum. Arkadaşların gömmediklerine dair söyleyeceklerim var dedi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunması sorulan sanıklardan İbrahim Koray Özyurt, savunmasını sinevizyon gösterisi eşliğinde yaptı. Özyurt, Ergenekon terör örgütü üyeliği ile suçlanıyorum. Bu ve bütün suçlamaları reddediyorum. Bu suçlamaların içinde olmadığımın en büyük kanıtı da onurla ifa ettiğim askerlik görevimdir. 33 yıldır silahlı kuvvetlerin mensubuyum dedi. Görev ve rütbelerini anlatan ve evleninceye kadar yaklaşık 9 yılının denizlerde geçtiğini belirten Özyurt, beraber harbe gideceği silah arkadaşlarını yakından tanımasının doğal olduğunu ifade etti. Özyurt, 24 Mayıs 2009´da polisin 155 mail hattına gelen ve kendi isminin de yer aldığı ihbar mektubuna ilişkin şunları söyledi: 155 mail hattına yollanan mail içeriğinde, ´Ergenekon´un sıkı savunucularındandır. Doğu Perinçek ve eşi Şule Perinçek ile bağlantıları vardır´ deniliyor. Benim, Doğu Perinçek ve Şule Perinçek ile hiçbir ilgim yoktur. Ne bir telefon görüşmem, ne de görüştüğüme dair bir görüntü yoktur. İhbarla ilgili ifade vermeye çağrıldığım güne kadar, İstanbul´a sadece teyzemin vefatı dolayısıyla geldim. Hayatın olağan akışında insanlar olaylara şüpheyle yaklaşırken, delil elde edilmeksizin yargılanmaktayız. Benim odamda yapılan aramalarda suç teşkil eden hiçbir belge veya CD bulunamamıştır. Hiçbir suç unsuruna rastlanmadığı mahkemenizin kayıtlarında da yer alıyor. Başka şahıslarla ilgili belgeler benimmiş gibi gösteriliyor. Ergenekon davası sanıklarından İlyas Çınar´ın evinde yapılan aramada ele geçirilen ve iddianamenin ek klasörlerinde yer alan 51 no´lu CD´de Koray Özyurt ekipten ibaresi olduğunu hatırlatan Özyurt, Ekip kelimesi, askerlerin kullandığı bir kelime değildir. Çınar´ı Deniz Kuvvetleri Komutanlığından tanırım. Kendisiyle irtibatım yoktur. Meslek hayatımda bir kez gördüm ve neden böyle bir bilgi var kendisinde onu da bilmiyorum dedi.

Şule Perinçek´e mektup iddiasını kabul etmedi

Ergenekon davası sanığı Hasan Ataman Yıldırım´dan ele geçtiği belirtilen 37 no´lu CD´de altında adının olduğu Şule ablaya mektup isimli bir belgeden de söz eden Özyurt, Bunu ben yazmadım. Ben yazdıysam ya bende ya da Doğu Perinçek veya Şule Perinçek´te olması mantıklı olandır. Neden Hasan Ataman´da olsun? Mektup yazmak suç mudur? Ben Başbakana yazsam o da mı suç olacaktı? O da bir parti başkanı diye konuştu. Doğu ve Şule Perinçek´i şahsen tanımadığını, onlarla hiçbir ilişkisinin olmadığını aktaran Özyurt, Bu belgeyi hazırlayanlar, Doğu Perinçek ile beni nasıl irtibatlandıracakları konusunda biyografik istihbarat yapmışlardır. Hiçbir şey bulamamışlar ama bakmışlar ki doğum yeri aynı. İkimiz de Erzincan Refahiye doğumluyuz ve ikimiz arasında böyle bir irtibat kurmuşlardır şeklinde savunma yaptı. Özyurt, Birinci Ergenekon iddianamesinin 17. sayfasında yer alan doğum yeri ve bilgileri hariç Doğu Perinçek ile kesiştiğimiz hiçbir ortak mekan veya zaman bulunmamaktadır ifadelerini kullandı.

Ele geçen belgeler sahte, delil olmasın

Özyurt, ele geçirilen başka belgelerle ilgili de İddianame makamı belgeleri nasıl incelemiş, kararını nasıl vermiş? Bizleri iddianameye nasıl yazmış? diye sordu. Özyurt, mahkemeden belgeleri inceleyen kişilerin çağrılarak mahkemeyi aydınlatması talebinde bulundu. Belgeleri yazan ve inceleyenlerin suç işlediğini belirten Özyurt, belgelerin hiçbirinin delil olarak kabul edilmemesi gerektiğini aktardı. Belgeleri inceleyen uzmanlar tarafsız olsalardı veya ettikleri yemine bağlı kalsalardı ne ben ne de burada bulunan diğer arkadaşlarım karşınızda bulunmayacaktı diye konuşan Özyurt, silahlı kuvvetlerde bazı hainlerin ellerine gelen belgeleri ve bilgileri kendilerini tanımadan düzenlediklerini ve delil olarak adlandıracak belgeler ürettiklerini öne sürdü.

´Subaylar belgelerde isimlerini yazmaz´

İbrahim Koray Özyurt, Deniz kuvvetlerindeki hiçbir subay belge hazırlarken ismini yazmaz dedi. Ergenekon davası sanıklarından Tuncay Özkan ve Mehmet Adnan Akfırat´ı şahsen tanımadığını da kaydeden Özyurt, emekli bir komutanın davayla ilgili yazdığı bir şiiri okuyarak, savunmasına son verdi. Özyurt, yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını ve beraatini talep etti.

Avukat: CD´ ve DVD´lerin imajı alınmadı

Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Levent Bektaş´ın avukatı Celal Ülgen de İlyas Çınar´ın evinde yapılan aramalarda ele geçirilen 51 no´lu CD ve diğer 52 tane CD´den imaj alınmadığını savunarak, Sadece hard diskten imaj alınmış. Suç konusu 51 no´lu CD ve 51 no´lu DVD var. Nedir sırrı? ABD 50 eyalettir. Onlar Türkiye´yi 51. eyalet olarak görüyorlar. Onun için CD´lere 51 no´lu CD adını koymuşlardır dedi.

3 sanık savunmasını tamamladı

Bugünkü oturumda tutuksuz sanıklar Albay İbrahim Koray Özyurt, Albay Muharrem Nuri Alacalı ve Tuğamiral Şafak Yürekli savunmasını tamamladı. Duruşma yarına ertelendi. ( Star)

(14 Ekim 2010, 11:59)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2374    yazdır/print


 

ÖSYM kopyacılarının ´Kafes´ bağlantısı çıktı

KPSS skandalına adı karışan görevlilerin Ergenekon kapsamındaki ´Kafes Eylem Planı´nda da geçtiği ortaya çıktı.

ÖSYM kopyacılarının ´Kafes´ bağlantısı çıktı

KPSS skandalına adı karışan görevlilerin Ergenekon kapsamındaki ´Kafes Eylem Planı´nda da geçtiği ortaya çıktı.

KPSS skandalına karışan ÖSYM görevlilerinin adının, Ergenekon kapsamındaki ´Kafes Eylem Planı´nda da geçtiği ortaya çıktı. Dershane sahibi olan ÖSYM sınav komisyonu üyesi Gönül Tütüncü´nün, yine ÖSYM´de Bilgi İşlem Müdürü olan eşi Mustafa Tütüncü ile 3 çalışanının dinleme kayıtları Kafes´in iddianamesine girdi. VATAN´a konuşan Ankara Cumhuriyet Savcıları´ndan Şadan Sakınan, isimleri inceleme altına aldıklarını söyledi. KPSS´deki kopya skandalının ardından, ÖSYM sınav komisyonu üyesi Gönül Tütüncü´nün Ankara´da KPSS eğitimi veren bir dershanenin sahibi olduğu ve Tütüncü´nün eşi Mustafa Tütüncü´nün de ÖSYM Bilgi İşlem Dairesi Başkanı olduğu ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu´nun soruşturmasında, Tütüncü´lerin mal varlıklarının arttığı tespit edilmişti. Toplam 3 bin 200 TL maaş alan çiftin 2 lüks daire, 1 villa ve 1 jeepi olduğu saptanmıştı.

Bektaş´ın DVD´sinde çıktı

Tüm bu gelişmelerden sonra Gönül Tütüncü´nün eşi Mustafa Tütüncü´nün 3 ÖSYM görevlisiyle beraber isminin Kafes Eylem Planı´nda geçtiği de ortaya çıktı. Ergenekon sanığı Levent Bektaş´ın iş yerindeki aramada ortaya çıkan DVD´de bulunan ?gündemlerim.doc? isimli dosyada, Tütüncü ve diğer 3 çalışanın adı geçiyor. Bu isimlerin soruların hazırlandığı Test Geliştirme ve Araştırma bölümüne hakim olduğu, güvenlik duvarlarını rahatlıkla aşabildikleri söyleniyor.

Şok eden diyaloglar!

Kafes iddianamesi´nin 33. sayfasında 4 görevlinin diyaloğu şöyle geçiyor: * ?S.Ö , N.A. , H.Y. , M.T. , ile yapılabilecek projeler hakkında rapor hazırlansın, tek muhatap belirlensin, sonuçlara ne kadar müdahale edebiliyoruz? (N. ve S. arasındaki ilişkiyi değerlendirelim.) * ?M.A., M.T. ve kardeşi de takip edilsin. Hesap içinde hesap yapıyorlar, verdikleri karardan kaçıyorlar. (Kıbrıs kaçamaklarının kaydı var), izlettirilebilinir, ceza keselim.?

Savcı: Araştırıyoruz

Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcılarından Şadan Sakınan ise incelemenin, Kafes Eylem Planı ve Poyrazköy davası dışında olduğunu belirterek şunları söyledi: ?2 gündür Mustafa Tütüncü ve diğer 3 kişinin isminin Kafes´te geçtiğini öğrendik. Bu konuyu inceliyoruz.? ( Vatan)

ÖSYM ve YÖK´ün 1 yıldır olaydan haberi yok

Kafes Eylem Planı´nda ele geçirilen şifrelenmiş CD´lerde, iş yaptırılacak kişilerin eş, kız ve gönül ilişkileri ile tehdit edilmesi planları da yer alıyordu. Kafes´teki belgelerin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen ÖSYM ve YÖK´ün S.Ö., N.A., H.Y. ve M.T. hakkında herhangi bir işlem yapmadığı belirtiliyor. Bu kişilerden H.Y.´nin ÖSYM´deki tüm veri tabanına erişme ve her türlü değişikliği yapma yetkisi olan sayılı kişilerden biri olduğu ifade ediliyor. Kafes veya Ergenekon ekibinin bu kişileri kullanarak ÖSYM´de bilgi ve sonuçlara ne kadar müdahale ettiği bilinmiyor. ÖSYM yetkilileri ise Kafes belgelerinden haberlerinin olmadığını savunuyor.

ÖSYM´ye kafes baskını

16 Eylül 2010: KPSS sorularını sızdıranların isimlerinin Kafes Eylem Planı´nda yer aldığı iddiası savcılığı harekete geçirdi. ÖSYM binasına dün yapılan baskında odalarda böcek araması da yapıldı. Kopya skandalıyla sarsılan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) dün ikinci kez polis baskınına sahne oldu. Sınav komisyonu üyesi Gönül Tütüncü´nün eşi Mustafa Tütüncü ile S.Ö, N.A, H.Y. adlı görevlilerin isminin Ergenekon´un Kafes Eylem Planı´nda yer aldığı bilgisi savcılığı harekete geçirdi. Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan ÖSYM´nin Ankara Bilkent´teki binasına Bilişim Suçları ile Mücadele Müdürlüğü´nden 100 polisin katılımıyla operasyon düzenledi.

İnternet bağlantısıyla güvenlik açığıSavcı Sakınan, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan´ın bilgisine başvurdu. Baskında, daha önce incelemeye alınan sınav komisyonu dışındaki diğer bilgisayarlara da el kondu. Üst düzey bürokratların da dahil birçok odada dinleme cihazı ´böcek´ araması yapıldı. Uzmanlar, dahili ağ ve internet bağlantısı olmaması gereken soruların hazırlandığı bilgisayarların internete bağlandığını ve yüksek güvenlik açığı olduğunu belirledi.

´Sorulara ne kadar müdahale edebiliriz´

ÖSYM´de öğle saatlerine kadar süren aramada her ayrıntı kamerayla kayıt altına alındı. Savcılık kaynakları ÖSYM Başkanı Yarımağan´ın ortaya attığı ve ´soruların son kez yüksek sesle okunurken telekulak yöntemiyle çalındığı´ iddialarını ise ´hayali´ olarak değerlendirdi. Ergenekon sanığı Levent Bektaş´ın ofisinde ele geçirilen Kafes Eylem Planı´ndaki belgeler, ÖSYM´ye sızıldığının işaretlerini vermiş, belgelerde geçen 4 ismin yanında ?Sonuçlara ne kadar müdahale edebiliyoruz? cümlesi dikkat çekmişti. 4 isim arasından ´tek muhatap belirlenmesi´ talimatı verilirken, N.A. ve S.Ö. arasındaki gönül ilişkisinin değerlendirilmesi de isteniyor.

Suçu ve faillerini arıyoruz

İnceleme yaptığı ÖSYM binasından öğle saatlerinde ayrılan Cumhuriyet Savcısı Şadan Sakınan YÖK´e giderek Denetleme Kurulu Başkanı Mustafa Solak ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ile görüştü. Yaklaşık yarım saat YÖK´te kalan Sakınan çıkışta savcılık soruşturması gizli yürütüldüğü için bilgi vermesinin mümkün olmadığını söyledi. Böcek araması yapıldığı ve incelemenin matbaada yoğunlaştığıyla ilgili sorulara yanıt vermeyan Sakınan ?Geniş çaplı olduğu için soruşturma süresiyle ilgili de bir takvim veremem. Sınavın iptali veya sınavların yapılmasına ilişkin yetki savcılıkta değil, kurulda. Bu idari bir işlem. Dolayısıyla takdir bize ait değil. Biz suç veya suçun faillerini arıyoruz? dedi. ( Star)

(15 Eylül 2010), son güncel.: (16 Eylül 2010)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Kafes iddianamesinde arama yap

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2243    yazdır/print


 

Ergenekon ve Zirve birleşmesine Başsavcı Engin engeli

Malatya´da Zirve Yayınevi´nde gerçekleştirilen ve 3 kişinin bıçaklanarak öldürüldüğü katliamla, Ergenekon ve Kafes Eylem Planı delileriyle doğrudan hukuki ve fiili bağlar bulunmasına rağmen birleştirmenin önüne geçilmeye çalışıldığı iddia edildi. Ergenekon davasına bakan Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün Malatya´daki olayın Ergenekon davasıyla birleştirme girişimlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz tarafından önlendiği öne sürüldü.

Ergenekon ve Zirve birleşmesine Başsavcı Engin engeli

Malatya´da Zirve Yayınevi´nde gerçekleştirilen ve 3 kişinin bıçaklanarak öldürüldüğü katliamla, Ergenekon ve Kafes Eylem Planı delileriyle doğrudan hukuki ve fiili bağlar bulunmasına rağmen birleştirmenin önüne geçilmeye çalışıldığı iddia edildi. Ergenekon davasına bakan Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz´ün Malatya´daki olayın Ergenekon davasıyla birleştirme girişimlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz tarafından önlendiği öne sürüldü.

Zirve Yayınevi davasının 28. duruşması Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki görüldü. Duruşma nedeniyle sabah saatlerinden itibaren adliye çevresinde yoğun güvenlik önlemi alındı. Tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Salih Yıldırım jandarma ve polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. Tutuksuz yargılanan Bülent Varol Aral da duruşmaya katıldı. Duruşma öncesi salonda azmettirici olarak yargılanan Varol Bülent Aral, kendi avukatı Hasan Duran ile tartıştı. Avukatının kendisi aleyhinde çalıştığını önü süren Aral, mahkemeye sunulan iddianameleri talep etmesine rağmen vermediğini söyledi. Başka bir davadan Adıyaman Cezaevi´nde tutuklu bulunan Aral, 11 ay sonra dışarıdayım. Çıkınca görüşeceğiz. dedi. Avukat Hasan Duran, bu tartışma üzerine davadan çekilmek istediğini bildirdi. Mahkeme heyeti avukatın talebini kabul ederek sanık Aral´a yeni bir avukat atanmasını istedi. Ardından terör örgütü kurarak yönetmek suçuyla yargılanan Engin Günaydın söz alarak mahkeme heyetinden Varol Bülent Aral´ın dikkate alınmamasını istedi. Günaydın konuşurken Varol Bülent Aral, yüksek sesle karşılık vermeye başladı. Mahkeme heyeti Aral´a akıl sağlığıyla ilgili raporu olup olmadığını sordu. Aral, Adana´dan bu yönde bir rapor aldığını, şizofren teşhisi konduğunu ifade etti. Aral, yüksek sesle itirazlarını sürdürünce mahkeme başkanı tarafından dışarı attırıldı.

Sanık avukatları davaların birleştirilmesine karşı çıktı

Duruşmaya, sanık yakınları, öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske´nin eşi Susanne Geske, diğer maktul yakınları da katıldı. Duruşmada, Mahkeme Başkanı Eray Gürtekin, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nin gönderdiği Kafes Eylem Planı davası iddianamesinin mahkemeye geldiğini belirtti. Ayrıca Sivas E Tipi Cezaevi´nde bulunan Orhan Kartal isimli hükümlünün tanık sıfatıyla ifade mektubu gönderdiğini belirtti. Kartal´ın ifade mektubunda, Varol Bülent Aral ile 2008 yılının Kasım ve Aralık aylarında Adıyaman E Tipi Cezaevi´nde aynı koğuşta kaldıklarını anlattı. Aral´ın koğuşta bulunanlara Zirve Yayınevi cinayetini kendisinin yönlendirdiği yönünde ifadeler kullandığını bildirdi. Aral ise bu kişinin JİTEM tarafından kullanılan bir PKK itirafçısı olduğunu iddia etti. Mahkeme Başkanı Gürtekin, sanık ve müdahil avukatlarına herhangi bir talepleri olup olmadığını sordu. Sanık avukatları, birleştirme taleplerinin reddedilmesini istedi.

Öz´le yapılan görüşmede Başsavcı Engin engeli dile getirilmiş

Müdahil avukatları da Kafes Eylem Planı davasının ek klasörlerindeki delillerin bu davaya önemli katkılar sağlayacağını, söylenmek istenenleri açıkça gösterdiğini belirtti. Müdahil avukatlarından Erdal Doğan, duruşmada, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile 18 Ocak 2010 tarihinde yaptığı bir konuşmadan bahsetti. Doğan, yaptığı konuşmada, Zirve Yayınevi´nde işlenen cinayetlerin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde açılan Kafes Eylem Planı davasıyla doğrudan hukuki ve fiili bağlantısı olduğu konusunda kuşkuları olmadığını söyledi. Kafes Eylem Planı iddianamesi kabul edilmeden önce Ergenekon davasını yürüten Savcı Zekeriya Öz ile iki davayı birleştirme konusunu görüştüklerini anlatan Doğan, Öz´ün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından birleştirme girişimlerinin engellendiğini ifade ettiğini aktardı. Öz´ün Ergenekon davasıyla birleştirme girişimlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz´e takıldığını, Cengiz hakkında Adalet Bakanlığı´nın acilen soruşturma başlatması gerektiğini iddia etti. Ergenekon ve Kafes Eylem Planı delil klasörlerinde yayınevi cinayetleriyle ilgili doğrudan bağın bulunduğunun gözlemlendiğini dile getiren Doğan, AK Parti hükümetinin dış baskılarla zayıflatılması için gayrimüslimlere yönelik öldürme planları yapıldığını söyledi.

Müdahil avukatlar davaların birleştirilmesini istedi

Yayınevi ve Kafes Eylem Planı davalarının birleştirilmesi gerektiğini kaydeden Doğan, hem Kafes Eylem Planı eklerinde hem de İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nün bu cinayetlerle ilgili hazırladığı raporda hukuki ve fiili bağlantıların açık olarak belirtildiğini iddia eden Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Biz bu olayı incelerken adım adım ilerleyerek tümevarıma ulaştık. 2002 ve 2003´te yapılan planlarda ilk olarak Doğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz´de yaşayan Hristiyanların hedef alındığını, gerekli eylemlerin yapılması gerektiğinin anlatıldığı bölümler iddianamede mevcut. Sonrasında da isimler, kiliseler ve belirli adresler çıkarılmış. Kafes Eylem Planı´nda da C zaman dilimi diye bir bölüm var. 2002´den 2009´a kadar geçen bu zaman diliminde Hrant Dink cinayeti, Zirve Yayınevi cinayetleri anılıyor. Daha sonra yeni bir vazife ve icra başlığında neler yapılması konusunda yön çizilmiş. Ayrıca hücre tim elemanları belirlenmiş. Burada maktuller ve yakınlarının yaşadıkları yerler, ibadethaneleri, klasörün eklerinde ayrı ayrı isim ve adreslerine kadar deşifre edilmiş ve adres gösterilmiş. Ayrıca Ergenekon sanıkları Hurşit Tolon, Sevgi Erenerol, İbrahim Şahin´de bulunan belgelerde hep misyonerlik faaliyetleri anlatılmış, düşman olarak gösterilmiş ve eylem yapılması planlanmış. Hurşit Tolon´un defalarca buraya gelip Hasan Iğsız´ın emekli olmasına rağmen resmi görevli olarak karşıladığını biliyoruz. Ayrıca Şener Eruygur´un da resmi törenle karşılandığını biliyoruz. Aynı şekilde bu olayın şüphelisi olarak bilinen Mehmet Ülger´in benzer çalışmalar içinde olduğu, aynı zamanda Malatya Jandarma Komutanlığı, öldürülen müvekkillerimizin hem kendilerini hem de eşlerini cinayetler öncesi ve sonrasında da bizzat takip ettiği delillendirilmiştir. Bununla ilgili bağlı komutanlık soruşturma açması gerekirken bu fiziki takip belgesini çıkaranlar hakkında soruşturma açılmıştır. O da ayrı trajikomik bir olaydır. Bu deliller somut olarak dosyamızda bulunuyor. Umarım davalar birleştirilir.

Mahkeme kararını 15 Ekim´de verecek

Sanık ve müdahil avukatların taleplerini dinleyen mahkeme heyeti Sivas Cezaevi´nde tutuklu bulunan Orhan Kartal ile Amasya Cezaevi´nde bulunan Erhan Özen´in cumhuriyet savcılarına ifade verdiklerini belirterek iki sanığın bir sonraki celse Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Duruşmada, dava dosyası ve ek delil klasörleri Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ne ulaşan Kafes Eylem Planı ile Zirve Yayınevi cinayetleri arasında bir bağ olup olmadığı konusundaki görüşünü önümüzdeki celse açıklayacağını belirten mahkeme heyeti, duruşmayı 15 Ekim tarihine erteledi. ( Cihan)

Yayınevi Katliamı nasıl gerçekleşti

Malatya´da, 18 Nisan 2007´de, Zirve Yayınevi´nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçaklanarak öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım (19) olay yerinde yakalanmıştı. Üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezindeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Tutuklu sanık Emre Günaydın´ın olaydan yaklaşık 2 yıl sonra ceza evinde cumhuriyet savcısına verdiği ifadenin ardından olayın azmettiricileri olduğu gerekçesiyle Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki tutuklanmıştı. Yelki, 22 Mayıstaki, Aral da 20 Ağustostaki duruşmalarda tahliye edilmişti.

Duruşmada okunan tanık ifadelerinde çarpıcı itiraflar

Duruşmaya Sivas ve Amasya´da tutuklu bulunan ve bir sonraki celsede tanık olarak dinlenmesine karar verilen Orhal Kartal ve Erhan Özen´in ifade tutanaklarındaki sözleri damgasını vurdu. 1997-2005 yılları arasında JİTEM´de gayri resmi istihbarat elemanı olarak çalışan Özen, Zirve yayınevi cinayetinin Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve Levent Ersöz´le irtibatlı olduğunu belirtti. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşma başladıktan kısa süre sonra mahkeme başkanı tarafından, Sivas Cezaevi´nde tutuklu bulunan Orhan Kartal´ın cumhuriyet savcılığınca alınan ifadesi okundu. Mahkeme başkanı Kartal´ın ifadesinde Zirve Yayınevi çalışanı ve cinayetin azmettiricisi olduğu iddia edilen Varol Bülent Aral´la ilgili iddiaların yer aldığını dile getirdi. Mahkeme başkanı, Aral´a, Orhan Kartal´ı tanıyıp tanımadığını sordu. Mahkeme başkanının sorusuna, önce; Hayır yanıtını veren Aral, ardından şöyle konuştu: ´Kendisi JİTEM adına çalışan bir PKK itirafçısıdır. Uzun süre Kandil´de eğitim gören ´Botan´ kod adlı bu terörist daha sonra itirafçı olarak JİTEM adına çalışmaya başladı.´ Aral bu sözlerinin ardından Baronun verdiği avukat aleyhime çalışıyor´ diye bağırdı. Zorunlu müdafi avukat Hasan Duran ile aralarında karşılıklı tartışma başlayan Aral, ´11 ay sonra çıkıyorum. Seninle görüşeceğim´ diye tehditte bulundu. Zorunlu müdafi avukat Hasan Duran, ise mahkeme heyetinden söz alarak davadan çekildiğini açıkladı.

İşte o şok itiraflar

Son derece hararetli geçen mahkemede Sivas ve Amasya´da tutuklu bulunan ve ifadeleri alınarak bir sonraki celsede tanık olarak dinlenmelerine karar verilen Orhan Kartal ile Erhan Özen´in ifade tutanakları avukatlara verildi. Sivas´ta ifadesi alınan Orhan Kartal´ın şok etkisi yaratan iddiaları şöyle:

Küçük´e büyük saygı duyardı

2008 yılında Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevi´nde kalırken Varol Bülent Aral´la tanıştım. Arkadaş olduk. Kendisi sohbetlerimiz esnasında Ergenekon adına çalıştığım, Veli Küçük´e saygı duyduğunu, devletin arkasında olduğunu söyledi. Malatya Zirve Yayınevi cinayetlerini kendisinin yönlendirdiğini ve o çocukların (sanıkların) bir tavuğu bile öldürme cesaretlerinin olmadığını, buna benzer cinayetlerin yapılmasının uygun olacağını söylemişti. Türkiye´de yalnızca Türklerin yaşaması gerektiğini, diğer azınlıkların ise Türkiye´yi terk etmesi gerektiğini söylüyordu´

Küçük´ten Malatya´da eylem

1997 ile 2005 yılları arasında JİTEM´de gayri resmi istihbarat elemanı olarak çalıştığını iddia eden Erhan Özen ise ifadesinde şu iddialarda bulundu: ´Ben 1997 ile 2005 yılları arasında JİTEM´de gayri resmi olarak istihbarat elemanlığı yaptım. Bu süre zarfında Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Levent Ersöz isimli şahıslarla irtibatlanarak çalıştım. Çalıştığım bu süre zarfında Muzaffer Tekin ve kod adları Yusuf ve Şiran olan şahıslardan mevcut iktidarı zayıflatmaya ve zor durumda bırakmaya yönelik eylemler planlandığını bilmekteydim. Bu eylemlerin içerisinde Malatya´da misyonerlik faaliyetlerinin yoğunlaştığı ve bu nedenle acil veya normal düzeyde kodlamalar yapılmak suretiyle buralarda eylem yapılacağı dile getiriliyordu ( Zaman)

(20 Ağustos 2010), son güncel.: (21 Ağustos 2010)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir

Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon´la bağlantısı manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2136    yazdır/print


 

´Kafes Eylem Planı´ dava dosyası Malatya´da

Malatya´daki Zirve Yayınevi katliamıyla ilgisi olabileceği gerekçesiyle İstanbul´dan istenen ´Kafes Eylem Planı´ dava dosyası ve ek klasörleri, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesine ulaştırıldı. Malatya´daki davanın 28. duruşması yarın yapılacak. Mahkemesi heyetinin dosya ve ek klasörlerini incelemesi sonucunda ´Kafes Eylem Planı´ ile ´Zirve Yayınevi´ davalarının birleştirilmesi konusunda görüş bildirmesi bekleniyor.

´Kafes Eylem Planı´ dava dosyası Malatya´da

Malatya´daki Zirve Yayınevi katliamıyla ilgisi olabileceği gerekçesiyle İstanbul´dan istenen ´Kafes Eylem Planı´ dava dosyası ve ek klasörleri, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesine ulaştırıldı. Malatya´daki davanın 28. duruşması yarın yapılacak. Mahkemesi heyetinin dosya ve ek klasörlerini incelemesi sonucunda ´Kafes Eylem Planı´ ile ´Zirve Yayınevi´ davalarının birleştirilmesi konusunda görüş bildirmesi bekleniyor.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin talebi üzerine, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianamenin ardından Kafes Eylem Planı davasına ait dosya ve ek klasörleri de gönderdi. Malatya´da Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili, 5´i tutuklu 9 sanığın yargılandığı davanın yarın yapılacak 28. duruşmasını yürüten Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin dosya ve ek klasörlerini incelemesi sonucunda Kafes Eylem Planı ile Zirve Yayınevi davalarının birleştirilmesi konusunda görüş bildirmesinin beklendiği belirtildi. ( Cnnturk)

Yayınevi Katliamı nasıl gerçekleşti

Malatya´da, 18 Nisan 2007´de, Zirve Yayınevi´nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçaklanarak öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım (19) olay yerinde yakalanmıştı. Üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezindeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Tutuklu sanık Emre Günaydın´ın olaydan yaklaşık 2 yıl sonra ceza evinde cumhuriyet savcısına verdiği ifadenin ardından olayın azmettiricileri olduğu gerekçesiyle Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki tutuklanmıştı. Yelki, 22 Mayıstaki, Aral da 20 Ağustostaki duruşmalarda tahliye edilmişti.

(19 Ağustos 2010, 14:40)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir

Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon´la bağlantısı manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2127    yazdır/print


 

Düşük hareketler bunlar: Kuban hakimleri yuhalattı

Nöbetçiliği sırasında Ergenekon sanıklarını jet hızıyla tahliye eden Hakim Oktay Kuban, Poyrazköy davasında da inanılmaz bir girişimde bulundu. Duruşmanın sonunda tutuklu sanıkların tahliye talebi üç kişilik heyetteki iki hakim tarafından reddedilince, Kuban karara düştüğü şerhi etkileyici bir ses tonuyla okudu. Bir anda salon karıştı. Bazı sanık yakınları, tahliye talebini reddeden hakimlere ´şerefsizler, ahlaksızlar´ diye bağırarak hakaret etti. Kuban bu sırada eliyle ´yapmayın´ diye uyarıda bulunmakla yetindi. Üye hakim Mehmet Karababa ise yaşananların tutanağa geçmesi için zabıt katibinin yanına gitti. Bazı sanık avukatları ´Müvekkillerimiz adına özür diliyoruz´ derken, Kuban´ın ricacı olması Karababa´yı kararından vazgeçirdi. Davada TSK´nın yargılandığını iddia etmekte ısrar eden sanıkların TSK´yı ne kadar küçük düşürdüklerinin farkında olmadan benzin ve peynir-ekmeği dahi kendi ceplerinden aldıklarını iddia etmeleri, duruşmalarda ikide bir ağlamaları ve şimdi de TSK mensuplarına yakışmayan davranışlara girerek, mahalle ağzıyla hakimlere hakaret ve küfürler etmeleri, kamuoyunu hayret ettiriyor. Kamuoyu, sanık subay ve yakınlarından yargıya baskı yapmamalarını, kararlarına saygı duymalarını, hukuk dışına, özellikle de TSK´nın şerefine yakışır davranışların dışına çıkmamalarını bekliyor.

Düşük hareketler bunlar: Kuban hakimleri yuhalattı

Nöbetçiliği sırasında Ergenekon sanıklarını jet hızıyla tahliye eden Hakim Oktay Kuban, Poyrazköy davasında da inanılmaz bir girişimde bulundu. Duruşmanın sonunda tutuklu sanıkların tahliye talebi üç kişilik heyetteki iki hakim tarafından reddedilince, Kuban karara düştüğü şerhi etkileyici bir ses tonuyla okudu. Bir anda salon karıştı. Bazı sanık yakınları, tahliye talebini reddeden hakimlere ´şerefsizler, ahlaksızlar´ diye bağırarak hakaret etti. Kuban bu sırada eliyle ´yapmayın´ diye uyarıda bulunmakla yetindi. Üye hakim Mehmet Karababa ise yaşananların tutanağa geçmesi için zabıt katibinin yanına gitti. Bazı sanık avukatları ´Müvekkillerimiz adına özür diliyoruz´ derken, Kuban´ın ricacı olması Karababa´yı kararından vazgeçirdi. Davada TSK´nın yargılandığını iddia etmekte ısrar eden sanıkların TSK´yı ne kadar küçük düşürdüklerinin farkında olmadan benzin ve peynir-ekmeği dahi kendi ceplerinden aldıklarını iddia etmeleri, duruşmalarda ikide bir ağlamaları ve şimdi de TSK mensuplarına yakışmayan davranışlara girerek, mahalle ağzıyla hakimlere hakaret ve küfürler etmeleri, kamuoyunu hayret ettiriyor. Kamuoyu, sanık subay ve yakınlarından yargıya baskı yapmamalarını, kararlarına saygı duymalarını, hukuk dışına, özellikle de TSK´nın şerefine yakışır davranışların dışına çıkmamalarını bekliyor.

Ergenekon davaları sürecinde, mahkeme salonlarında rastlanılmayan sahneler yaşanıyor. Bunun son örneği, bir hakimin tahliye istediği için duruşma salonunu dolduran sanıklar, avukatları ve sanık yakınları tarafından ayakta alkışlanması oldu. Aynı grup tarafından, tutuklama kararı veren hakimler ise yuhalandı. Bu sahne yaklaşık iki yıldır yargılama süreci devam eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde değil, Amirallere Suikast ve Kafes Operasyonu Eylem Planı dosyalarıyla birleştirilen Poyrazköy Cephaneliği davasında yaşandı. Mahkeme başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu sağlık sorunları nedeniyle raporlu olduğu için mahkemeye üye hakim Oktay Kuban başkanlık etti. Kuban, duruşma sonunda tutuklama kararına muhalefet ettiğine dair bir sayfalık şerhini etkileyici bir ses tonuyla okudu. Kararı ayakta dinleyen avukatlar, sanıklar ve yakınları da okuma biter bitmez ´yaşa, bravo´ diyerek Kuban´ı alkışlamaya başladı. Ergenekon soruşturma ve davalarında verdiği tahliyelerle gündeme gelen ve kendi heyetince ´keyfi davrandığı´ gerekçesiyle eleştirilen Kuban, alkışlamaları durdurmak için girişimde bulunmadı. Bu sırada sanık yakınları tutuklama kararı veren iki hakimi yuhalamaya başladı.

Kuban HSYK´nın truva atı

Oktay Kuban dünkü duruşmada 11 sanık için de tahliye yönünde oy kullandı. İstanbul özel yetkili mahkemelerde görevde olduğu yaklaşık bir yıl içinde Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında hiç tutuklama kararı vermeyen Kuban, önüne gelen bütün şüphelileri de tahliye etti. 1 Nisan 2010´da aynı anda emekli orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 19 Balyoz soruşturması şüphelisini serbest bırakarak rekor kırdı. Kuban´ın bu kararı İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyetince kaldırıldı. Heyet, Kuban´ın kuvvetli suç şüphesi ve buna ilişkin yeterli delil olmasına rağmen ´keyfi´ davranarak tahliye kararı verdiğini bildirdi. Bir hakimin birçok mahkeme heyetince verilen tutuklama kararlarını daha bir hafta geçmeden kaldırmasının hukuka ve yasalara uygun olmadığını kaydetti. Kuban, daha önce de 13 Kasım 2009´da geçici olarak katıldığı İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi´nde millete ve hükümete yönelik komplolar içeren İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesinde imzası bulunan ve darbe teşebbüsü suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Albay Dursun Çiçek´in tahliyesi yönünde oy kullanmıştı. Bu belgenin Çiçek´e ait olduğu askeri savcılıkça da onaylandı, daha sonra dava açıldı. Kuban, amirallere suikast ve Kafes davasının askeri mahkemeye gönderilmesini istemişti.

Avukatlar bile alkışladı

Poyrazköy davasında, bazı sanık yakınları, tahliye talebini reddeden hakimlere ´şerefsizler, ahlaksızlar´ diye bağırarak hakaret etti. Kuban bu sırada eliyle ´yapmayın´ diye uyarıda bulunmakla yetindi. Üye hakim Mehmet Karababa ise yaşananların tutanağa geçmesi için zabıt katibinin yanına gitti. Bazı sanık avukatları ´Müvekkillerimiz adına özür diliyoruz.´ derken, Kuban´ın ricacı olması Karababa´yı kararından vazgeçirdi. Bu sırada diğer hakim Mehmet Erdoğan´ın özür dileyen avukata ´Ama avukatlar da alkışladı´ diye tepki göstermesi dikkat çekti. ( Zaman)

Hakim Kuban nerede duracak?

Bülent Korucu (Zaman): Hakim Kuban, birleştirilen Poyrazköy ve Kafes davalarında sürecin her aşamasında muhalif kalmaya devam ediyor. Dün de tutukluluğun devamına karar veren heyete aykırı görüş bildirdi. Bu onun en doğal hakkı. Fakat sorun daha önceki icraatlarında olduğu gibi hukuku zorluyor üslubu ve tribünlere oynuyor izlenimi doğurması. Hakim karşı oyunu yazar ve karara ekler. Sanıkların, müdahillere ve yer yer mahkeme heyetine tarizde bulunduğu bir ortamda, Roma Senatosunda nutuk irat eder gibi karşı oy yazısı okunmaz. Sanıkların ve vekillerinin alkışlamaları mahkemenin mehabetine halel getirmiştir. Bunu muhafaza etme görevi ise vekaleten de olsa başkanlık yapan Kuban´a aittir. Kendisini alkışlayanların heyetin diğer üyelerini yuhalaması ve hakaret etmesinde birinci sorumlu Başkan Kuban´dır. Yargılamanın mahkemeye ve yargıçlara saygı içinde devamından sorumlu iken, tersine bir eylemin zemini bilerek veya bilmeyerek hazırlamıştır. Bilmeden yaptığını kabul etsek bile bu, onun yönetim acziyetini ve öngörüsüzlüğünü gösterir. Kuban bu tavırlarıyla savunduğu hukuki argümanları da zayıflatıyor. Doğru kararlar verdiğinde bile tartışılır olmaktan kurtulamayacak. ( Zaman)

Reddi hakim yapılabilir

18 Temmuz 2010: Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, Kuban´ın tarafsızlığı zaten şüpheli hale gelmişti. Bu olay bardağı taşıran son damla oldu. diyor. Kılıçkaya, müdahil avukatların reddihakim talebinde bulunabileceğini kaydediyor. Demokrat Hukukçular Derneği 2. Başkanı Kadir Akbaş ise bu talebe gerek olmadan Kuban´ın kendisinin davadan çekilmesi gerektiğine dikkat çekiyor: Bu saatten sonra Kuban´ın vereceği kararlar şaibelidir. Skandal hadisenin yaşandığı sırada mahkeme salonunda bulunmayan müdahil Agos Gazetesi vekili Fethiye Çetin, sanık avukatlarının mahkeme başkanını alkışlamasına çok şaşırdıklarını söyledi. Çetin, Kuban´ın alkışlandığı tahliye görüşünü bildiren muhalefet şerhini daha görmediğini, okuduktan sonra reddi hakim talebinde bulunup bulunmama yönünde karara varacaklarını ifade etti.

Kuban´ın Ergenekon sürecindeki bütün soruşturmalarda (dava) sanık ve şüphelilerin neredeyse tamamı hakkında kuvvetli suç şüphesini gösteren delil olmadığını öne sürerek tahliye istemesi dikkat çekiyordu. Kuban, kendi mahkeme heyetince de ağır şekilde eleştirilen bu taraflı tavrını en son sanık avukatları, sanıklar ve yakınlarından aldığı alkışla tescillemiş oldu. Hukukçular, duruşmada yaşanan bu durumdan sonra Kuban´ın ´reddi hakim´ talebini beklemeden davadan kendisinin çekilmesi gerektiğine işaret ediyor. Poyrazköy cephaneliği davasında tutuklama kararı verildiği için yuhalanma olayı, Ergenekon davalarında tutuklama kararı veren hakimlerin baskı altında olduğunun net göstergesi. Diğer taraftan tahliye isteyen Hakim Kuban´a avukatların bile açık açık ´bravo, yaşa´ şeklinde tribünde slogan atan maç seyircisini andıran davranışları ´hakim tarafsızlığı´ ilkesine büyük gölge düşürdü. Avukatlar, Kuban´ı da zorda bıraktı.

Kuban´dan çifte standart

Kuban´ın tarafsızlığı konusunda baktığı Ergenekon dışındaki davalardaki tutumu da incelenmeye değer. 16 Temmuz 2010´daki alkış olayına gelene kadar Kuban´ın verdiği kararlar incelenecek olursa alkışlama olayının sürpriz olmadığı görülüyor. Kuban, tartışmalı 2009 Adli Yaz Kararnamesi ile İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi´ne atandığında ilk Albay Dursun Çiçek´in tahliyesi ile gündeme geldi. Kuban, askeri savcılığın bile Dursun Çiçek´in hazırladığını kabul ettiği İrtica İle Mücadele Eylem Planı belgesi soruşturmasında kuvvetli suç şüphesi olmadığını gerekçe göstererek Çiçek´in tahliyesine imza attı. Daha sonra sıra Poyrazköy Cephaneliği, Amirallere Suikast ve Kafes Operasyonu eylem planı davalarına geldi. Kuban, burada sanıklar asker olduğu için davaların askeri mahkemeye gönderilmesi gerektiği görüşünü bildirdi. Davaların yargılaması başladığında ise bu kez cephanelik, suikast iddialarına ilişkin sanıkların tahliye edilmesi yönünde görüş bildirdi. Dosyada tutuklama için kuvvetli suç şüphesi olmadığını her defasında dile getirdi. Kuban sadece kendi dava dosyalarında değil nöbetçi olduğu sırada tutuklamaya sevk edilen Balyoz ve Ergenekon soruşturması şüphelilerini de serbest bıraktı. Gerekçe yine aynıydı; ´kuvvetli suç şüphesi bulunmaması´. Kuban´ın serbest bıraktığı şüpheliler daha sonra mahkeme heyetince tam tersi gerekçelerle tutuklandı. Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´nde sıradan bir çete davasında 6 yıldır tutuklu bulunan sanıkları tahliye etmeyen Kuban´ın, Ergenekon soruşturması ile ilgili davalarda bunun tam tersi bir tavır sergilemesi gözlerden kaçmıyor.

Tarafsızlığı şüpheli

Kuban´ın bu ve benzer kararlardaki tavırlarından cesaret alan son alkış olayının yaşanmasını değerlendiren Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya, Oktay Kuban´ın tarafsızlığı zaten şüpheli hale gelmişti. Bu olay da bardağı taşıran son damla oldu. diyor. Kuban´ın tahliye gerekçelerinin de hukuken yetersizliğine dikkat çeken Kılıçkaya, Sanık avukatları tarafından alkışlanmasına Kuban´ın sevinmemesi gerekir. Bu olay hakim için kötü bir durumdur. Kuban´ın daha önce verdiği kararlar da şaibeliydi. Yaptığı tahliyelere yazdığı gerekçeler tatmin edici değildi. Zaten Hakim Kuban´ın tek başına yaptığı tahliyelerin ardından mahkeme heyeti tutuklama kararı vermişti. Davanın müdahil tarafı Kuban için reddihakim talebinde bulunabilir. değerlendirmesinde bulunuyor.

Kararları artık şaibeli

Demokrat Hukukçular Derneği 2. Başkanı Kadir Akbaş, reddihakim talebine gerek olmadan Kuban´ın çekilmesi gerektiğini vurguluyor. Akbaş, Bir hakimin sanıkların nazarında bu denli beğenilmesi iyi bir şey değil. Tarafsızlığına gölge düştüğü anlamı çıkıyor. Bence Kuban´ın reddihakim talebi bile olmadan davadan çekilmesi gerekir. Bu saatten sonra Kuban´ın vereceği kararlarda hep şaibe aranacak. Bu durum da alacağı kararları olumsuz etkileyecektir. Kendisini tartışmalı bir duruma soktu. Hakimler kararlarını verirken tamamen hukuki argümanlar kullanırlar. Mahkemede yaşanan olay ne alışıldık ne de şık bir durum. diye tepkisini dile getirdi. ( Zaman)

(17 Temmuz 2010), son güncel.: (18 Temmuz 2010)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2008    yazdır/print


 

Poyrazköy davasında tahliye talepleri reddedildi

Poyrazköy davası bugün başlayan 6. duruşma ile sürüyor. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada 11´i tutuklu 69 sanık yargılanıyor. Duruşma, dün savunmasını tamamlayan Tuğamiral Levent Görgeç´in çapraz sorgusuyla başladı. Poyrazköy davası üç davayı içeriyor: Amirallere suikast, Kafes Eylem planı ve Poyrazköy´de bulunan cephanelik davaları. Duruşmada savunmaların alınmasına ara verilerek talepler alındı. Sanık avukatları davanın askeri mahkemede görülmesini talep etti. 14 Ekim´ ertelenen duruşma sonunda 11 sanığın tahliye talebi reddedildi.

Poyrazköy davasında tahliye talepleri reddedildi

Poyrazköy davası bugün başlayan 6. duruşma ile sürüyor. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada 11´i tutuklu 69 sanık yargılanıyor. Duruşma, dün savunmasını tamamlayan Tuğamiral Levent Görgeç´in çapraz sorgusuyla başladı. Poyrazköy davası üç davayı içeriyor: Amirallere suikast, Kafes Eylem planı ve Poyrazköy´de bulunan cephanelik davaları. Duruşmada savunmaların alınmasına ara verilerek talepler alındı. Sanık avukatları davanın askeri mahkemede görülmesini talep etti. 14 Ekim´ ertelenen duruşma sonunda 11 sanığın tahliye talebi reddedildi.

Duruşma için muvazzaf olan tutuklu sanıklar Hasdal, emekli askerler de Silivri Cezaevi´nden Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirildi. Aralarında emekli Korgeneral Ahmet Feyyaz Öğütçü ve Tuğamiral Levent Görgeç´in de bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar da duruşmaya katıldı. Duruşma Tuğamiral Levent Görgeç´in çapraz sorgusuyla başladı. Poyrazköy davası, Amirallere suikast ve Kafes davaları ile birleştirilmişti. (Cihan)

Savunmalar alınamadı

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık Levent Görgeç´in çapraz sorgusunun ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Oktay Kuban, savunmaları almayı planladıklarını, ancak duruşmanın son günü olması nedeniyle öncelikle tutuklu sanıkların avukatlarına söz verileceğini, zaman yeterse tutuksuz sanıkların savunmalarına devam edileceğini kaydetti. Sanık avukatlarından Celal Ülgen de bu aşamada yapılanın savunma olmadığını, sanık sayısının fazla olması nedeniyle bunun ön savunma niteliğinde bulunduğunu söyledi. Savunmalar bitince avukatlara hemen söz verilmesi gerektiğini ifade eden Ülgen, bunun savunma hakkına saygı ve savunmanın gereği olduğunu ifade etti. Sanık avukatlarından İrfan Sütçüoğlu da müvekkilleri Faruk Akın ve Sinan Efe Noyan´ın evlerinde yapılan aramadan önce teğmen görünümlü olan kişilerin çok rahat bir şekilde daireye girdiklerine dair tanık dinletmek istediklerini söyledi. Başkan Kuban da tanık dinlemenin savunmalar tamamlandıktan sonra yapılacağını kaydetti.

Kuban, daha sonra ara kararlar doğrultusunda dosyaya gelen evrakları okudu. Buna göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden gelen yazıda, emanetteki takvim yaprağındaki el yazısı ile Levent Bektaş´ın el ürünü yazılarının yapılan incelemesinde, kaligrafik ve grafolojik özellikler açısından, söz konusu yazılar arasında bir ilgi ve irtibat tespit edilemediği kaydedildi. Yine aynı kurumdan gelen yazıda, Poyrazköy´de ele geçirilen malzemelerin çıkarıldığı yerdeki toprak üzerinde gömü tarihinin tespitine yönelik herhangi bir çalışma yapılmadığı bildirildi. Mahkemenin, iddianamelerde adı geçen örgütün silahlı terör örgütü olup olmadığı, varsa eylemleriyle ilgili bir bilginin bulunup bulunmadığına ilişkin MİT, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığına yazdığı yazılara da cevap verildi. Jandarma Genel Komutanlığının yazısında, iddianamelerde ismi belirtilmeden anlatılan ve silahlı terör örgütü olduğu ifade edilen örgütle ilgili bugüne kadar herhangi bir istihbari bilgi bulunmadığı ve kayıtlarda yer almadığı anlatıldı. Genelkurmay Başkanlığının yazısında da söz konusu konular hakkında herhangi bir bilginin bulunmadığı belirtilirken, MİT´in cevabında da iddianamedeki terör örgütü ve eylemleriyle ilgili teşkilata intikal etmiş herhangi bir bilginin bulunmadığı ifade edildi.

Tutuklu sanık Levent Bektaş´tan elde edilen 1 NO´lu CD ile Kafes Eylem Planının bulunduğu 3 No´lu DVD´ye ilişkin TÜBİTAK´tan istenen raporda da bu CD ve DVD´ye arama ve el koyma tarihinden sonra müdahale yapılıp yapılmadığının tespitinin teknik olarak mümkün olmadığı belirtildi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Gölcük Askeri Savcılığından gelen yazıda da sanıklar Faruk Akın ve Sinan Efe Noyan hakkında askeri eşyayı gizlemek ve çalmak ile iki amiri öldürmeye teşebbüs etmek suçlarından askeri soruşturmanın devam ettiği bildirildi. Birleştirilen Amirallere Suikast Davasının sanıkları olan Noyan ve Akın´ın kaldıkları evde bulunduğu iddia edilen notta, iki amirale yapılacak operasyona ilişkin bilgi yer aldığı ifade edilmişti.

Avukatlar askeri mahkeme istedi

Sanık avukatları söz alarak taleplerde bulundu. Avukatlar birleştirilen davaların ayrılmasını ve dosyanın askeri mahkemeye gönderilmesini talep etti. Duruşmaya öğle arası verildi. ( Yenişafak, Cnnturk)

Tahliye talepleri reddedildi

Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davada, 11 tutuklu sanığın tahliye talepleri reddedildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanık ve avukatlarının taleplerinin alınmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Ahmet Nuri Saraç, görüşünü açıkladı. Birleştirilen davaların ayrılması ve dosyaların tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi yönündeki taleplerin reddini isteyen Saraç, tutuklu sanıklar Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan´ın üzerlerine atılı suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklu kaldıkları süre göz önüne alınarak tahliyesini talep etti. Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti tahliye taleplerini reddederek duruşmayı 14 Ekim´e erteledi. ( Cnnturk)

´Kamuoyunda infial yaratmıştır´ tartışması

Kafes Operasyonu Eylem Planı ve Amirallere Suikast davalarıyla birleştirilen Poyrazköy cephaneliği davasının altıncı duruşmasında tutuklu sanıkların avukatları konuştu. Tahliye talebi için söz verilmesi sırasında Poyrazköy Keçilik mevkiindeki kazılarla ilgili tutuklanan Binbaşı Eren Günay´ın avukatı Ali Nurdoğan Günay ile İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Mehmet Karababa arasında ilginç diyaloglar geçti. Bu davada yargılanan sanıkların Türkiye´nin her sıkıştığı dönemde göreve çağırdığı kişiler olduğunu ifade eden avukat Günay, yangında ve selde bile SAT´ların görevlendirildiğini kaydetti. Avukat Günay, oğlunun tutuklanma talebiyle sevk edildiği mahkemenin nöbetçi hakimi Mehmet Karababa´nın kendilerine tutuklama gerekçesi olarak Kamuoyunda infial yaratmıştır´ dediğini ileri sürdü. Hakim Mehmet Karababa bu sırada araya girerek, Baba olarak duygularınızı anlıyorum, dedim. Onun ötesinde bir şey söylemedik. Biz delillere göre karar veririz. İnfial demedik. Zabıtta vardır. Delillere göre takdir hakkımızı kullanırız. Hakim tutuklarken, serbest bırakırken hissiyata göre karar vermez.´ diye konuştu. ( Zaman)

(16 Temmuz 2010), son güncel.: (17 Temmuz 2010)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2006    yazdır/print


 

Poyrazköy davasında Kardak tartışması

´Kafes Eylem Planı´ ve ´Amirallere Suikast´ davalarının birleştirildiği Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davada, 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Tutuksuz sanıklardan Ali Türkşen dün başladığı savunmasına bugün devam ediyor. Sanık Türkşen dün başladığı savunmasına devam etti. Duruşmada Kardak krizi polemiği yaşandı. Sanık Ali Türkşen dün olduğu gibi bugünkü savunmasında da Kardak krizinde yaptıkları fedakarlıkları dile getirdi. Türkşen´in, harekatı yapabilmek için kendi ceplerinden harcama yaptıklarını ifade etmesi üzerine üye Hakim Mehmet Karababa müdahale ederek ´Türk Ordusunun, böyle bir durumda harekat planı yok muydu? Askerimizin gemisi yakıtsız mı duruyor? Askerimiz kumanyasız mı kalıyor?´ sorusunu yöneltti. Bu soru karşısında bocalayan Türkşen´in yardımına sanık avukatı yetişti ve Karababa´yı TSK´yı kötülemekle itham etti. Karababa ise bu iddiayı reddetti. Türkşen´in ardından tutuksuz sanık Astsubaylar Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan ile Tuğamiral Levent Görgeç savunmalarını yaptı.

Poyrazköy davasında Kardak tartışması

´Kafes Eylem Planı´ ve ´Amirallere Suikast´ davalarının birleştirildiği Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davada, 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Tutuksuz sanıklardan Ali Türkşen dün başladığı savunmasına bugün devam ediyor. Sanık Türkşen dün başladığı savunmasına devam etti. Duruşmada Kardak krizi polemiği yaşandı. Sanık Ali Türkşen dün olduğu gibi bugünkü savunmasında da Kardak krizinde yaptıkları fedakarlıkları dile getirdi. Türkşen´in, harekatı yapabilmek için kendi ceplerinden harcama yaptıklarını ifade etmesi üzerine üye Hakim Mehmet Karababa müdahale ederek ´Türk Ordusunun, böyle bir durumda harekat planı yok muydu? Askerimizin gemisi yakıtsız mı duruyor? Askerimiz kumanyasız mı kalıyor?´ sorusunu yöneltti. Bu soru karşısında bocalayan Türkşen´in yardımına sanık avukatı yetişti ve Karababa´yı TSK´yı kötülemekle itham etti. Karababa ise bu iddiayı reddetti. Türkşen´in ardından tutuksuz sanık Astsubaylar Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan ile Tuğamiral Levent Görgeç savunmalarını yaptı.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki 5. duruşmaya, tutuklu sanıklar, emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay, emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakup Aksoy, Tarık Ayabakan ile eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü´nün de aralarında bulunduğu 25 tutuksuz sanık katıldı. Müdahil Agos Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aris Nalcı´nın avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar´ın da aralarında bulunduğu 33 tutuksuz sanık ise gelmedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu´nun rahatsızlanarak rapor alması nedeniyle heyete hakim Oktay Kuban başkanlık ediyor. Duruşmaya, tutuksuz sanık Ali Türkşen´in savunmasının alınmasıyla devam ediliyor.

Türkşen savunmasını tamamladı

Davanın tutuksuz sanıklarından Deniz Kurmay Kıdemli Albay Ali Türkşen savunmasını tamamladı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Türkşen, dünkü duruşmada savunmasını yaptığı sırada Kardak krizi çıktığı zaman bir arkadaşının kredi kartıyla benzin aldığını söylediğini hatırlatarak, bunun, bazı basın ve yayın organlarında yer aldığını ve bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için bu hususta birkaç şey söylemek isteğini belirtti. Türk Silahlı Kuvvetlerinin personelinin, kredi kartıyla benzin alması gibi yüzlerce hikayenin olduğunu dile getiren Türkşen, Ordumuzun güçsüz ve biz açığı kapatıyoruz gibi bir durum değil, anlık bir çözüm. O para bir iki gün içinde zaten ödendi. O genç arkadaş da kredi kartı vardı, o anda o ödedi. Bu, mahkemeye taşındığı için duyuldu. Bunun gibi anlatılmamış yüzlerce hikaye vardır dedi.

Agos´un müdahilliğini eleştirdi

Türkşen, iddianamede yer alan ihbar mektuplarıyla ilgili olarak kendilerini vatansever olarak niteleyen, ancak maillerin altına isimlerini yazamayan, kendi silah arkadaşlarını satan müfteri şahısların da olduğu bir ortamda görev yaptıklarını anlatarak, Burada hedef TSK´yı yıpratmaktır şeklinde konuştu. Davaya müdahil olarak katılan Agos gazetesi avukatlarına da seslenmek istediğini belirten Türkşen, Davaya olan katkınız, davayı uzatmak ve günahsız insanların masumiyetini geciktirmekten başka bir şey olmayacaktır dedi.

Hakim Karababa, Kardak polemiğine öyle bir parmak bastı ki!..

´Askerimizin gemisi yakıtsız mı kalıyor?´

Savunmasını tamamlamasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Türkşen, üye hakim Mehmet Karababa´nın Yunan kuvvetleri Kardak Kayalıkları´na bayrak diktikten sonra, Türkiye, İkiz Kayalıklar´a bayrak dikme çözümünü buldu. Ama siz buraya bayrak dikmeye giderken, bota kendi cebinizden yakıt aldığınızı söylüyorsunuz. Türk Ordusunun, böyle bir durumda harekat planı yok muydu? Askerimizin gemisi yakıtsız mı duruyor? Askerimiz kumanyasız mı kalıyor? sorusuna şu yanıtı verdi: Bize ´bütün malzemelerinizi alın, sizi uçak bekliyor, onunla Bodrum´a ineceksiniz´ dendi. Biz de tüm malzemelerimizi alarak uçağa gittik. Ancak benzinler uçak pilotu tarafından uçağa alınmadı. Hatta dalış tüplerimiz de uçağa alınmadı. Gittiğimiz yere en yakın askeri birlik Aksaz´daydı. Bize harekatın süresi konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Sürekli ´Hala adaya çıkmadınız mı?´ diye soruldu. Biz bu kadar zamanla yarışırken, Aksaz´dan benzin bekleyemezdik. Onun için de böyle bir çözüm bulduk. Sanık avukatlarından Şeref Dede de Hakim Mehmet Karababa, Türk Ordusu bu kadar aciz ve savunmasız mı diye sordu demesi üzerine Karababa, müdahale ederek Ben öyle bir şey söylemedim. Söylediklerim yanlış anlaşılmasın. Türk Ordusunun, planlı savunma yaptığına hala inanıyoruz. Merak ettim dedi.

Kuban da Kardak polemiğine dahil oldu

Bunun üzerine araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Oktay Kuban, Türk Ordusunun ne kadar hazırlıklı olduğunu ve aksaklıklar ortaya çıktığında nasıl çözüm bulduğunu açıkça ortaya koydu açıklamasını yaptı. Tutuksuz sanık Ali Türkşen, tekrar söz alarak Biz o gece donduk, üstümüzde kıyafet yoktu. Ama şimdi, Türk askerini görünce Amerika askeri geliyor sanıyorum. Bu olay sonrasında her şeyleri tamam ve bütün donanımları gelmiş durumda dedi.

Hakimden ilginç fatura sorusu

Hâkim Mehmet Karababa 1996 yılında Kardak krizinde alınan benzinin faturasının niçin kendisinde bulunduğunu sordu. Parayı almak için faturayı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´na sunmanız gerekmiyor muydu? sorusuna Türkşen, Bununla ilgili belge sunduk. Fatura da bir şekilde bana geldi. diyerek cevap verdi. 14 yıl öncesine ait benzin faturası mahkemeye ibraz edilirken, Genelkurmay´dan yakın tarihe ait bazı evrakları istediğinde ´imha edilmiştir´ cevabı alınması dikkatlerden kaçmadı.

Hakim Karababa: 153 subay varken niye buradakiler ihbar edildi?

Hakim Karababa, Türkşen´in savunması sırasında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 2 kişinin, ihbar mailleri attığı şeklinde bir şey söylediğini hatırlatarak Bu iki kişi dışında onları koruyan onlarla hareket eden başka kişiler var mı? sorusunu yöneltti. Bahriyelilerde herkesin birbirini tanıdığını ifade eden Türkşen, şüphe anlamında çeşitli tespitlerinin olduğunu, bu iki kişi dışında 10 isim daha sayabileceğini, ancak bunun yerinin burası olmadığını söyledi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığında müthiş bir yapılanma olduğunu ifade eden Türkşen, Hakim Karababa´nın, orada görevli 153 personelin bulunduğunu hatırlatarak, bunların arasından neden sadece kendilerinin seçildiğini sorması üzerine de Oraya gidilsin ve oradaki askerlere sorulsun, ´kiminle çalışmak istiyorsunuz´ diye, en çok çalışmak istedikleri kişiler olarak buradaki isimler verilir diye konuştu. ( Cnnturk)

Agos´un sorusuna Kuban garip gerekçeyle izin vermedi

Agos gazetesi avukatlarından Arzu Becerik´in, sanık Türkşen´e soru sormak istemesi üzerine araya giren Hakim Oktay Kuban, sanık Türkşen´in Poyrazköy davasının sanığı olduğunu ve soru soramayacağını söyledi. Buna itiraz eden Becerik´in, davanın birleştirildiğini ve bir bütün olduğunu, belirtmesi üzerine de Hakim Kuban, ´Dava bir bütün olsa bile talebinizi iletirsiniz, bunu mahkeme değerlendirir´ dedi. Sanık avukatlarından Murat Erdem de söz alarak, Agos gazetesi avukatlarının, ´Kafes´ davası sanıkları dışındaki sanıklara soru sorma talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtti. Duruşma savcısı Nuri Ahmet Saraç da mahkemenin daha önce müdahillik ile ilgili kararlar verdiğini hatırlatarak, bu talebin reddedilmesini istedi. Sanıklar ile avukatları, gerekçelerini sıralayarak tahliye talebinde bulundu.

Agos´un soru sormasına ´kafes´le sınırlı olmak üzere izin verildi, Kuban yine karşı çıktı

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada verilen aranın ardından Agos gazetesinin avukatlarının soru sorma taleplerine ilişkin kararını açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Oktay Kuban, katılan avukatların ´Kafes Eylem Planı´na ilişkin dosyada tüm haklarını kullanmak yetkisine sahip olduğunu belirterek, ´Amirallere Suikast Planı´na ilişkin daha önce katılma taleplerinin reddedildiğini bu konuda ayrıca karar verilmesine yer olmadığını hükmetti. Mahkemenin, birleştirilen davaya ilişkin Kafes Eylem Planı ile bağlantılı oldukları iddia edilen ve iddianamede bahsedilen sanıklarla ilgili olarak, iddia konusu Kafes Eylem Planı ile sınırlı olmak üzere soru sorma hakkının tanınmasına karar verildi. Kendisi ´şerh´ koyduğu halde oy çokluğu ile alınan kararı okuyan Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, sanıkların, katılma talep edenlere yönelik icrai bir eylemlerinin bulunmadığını ve bu konuda açılmış bir davanın olmadığını dile getirdi. Kuban, sanıkların yaptıkları iddia edilen eylemlerden dolayı, katılma talebinde bulunanların mağdur ve zarar gördüklerine dair delil ve anlatım ve ilişkilendirme bulunmadığını da kaydetti. Kuban, katılma talebinde bulunanların, mahkemelerinin Poyrazköy´de bulunan mühimmata ilişkin dosyadaki sanıklar yönünden katılma talebinin reddine karar verildiğini anlatarak, ayrıca katılma talebinde bulunanların bu dosya ile birleşen Amirallere suikast davasındaki sanıklar yönünden de bir müdahale taleplerinin bulunmadığını belirtti. Katılanların, CMK´da düzenlenen ve sayma yöntemiyle açıklanmış hakları kullanabilmesi için öncelikle davaya katılan olarak talepte bulunması ve katılan olarak kabulüne karar verilmesi gerektiğini ifade eden Kuban, bu düzenleme itibariyle, katılma talepleri kabul edilmeyen katılanların, soru sorma hakkını kullanmalarının yasal olarak mümkün olmadığını söyledi.

Türkşen savunmasını tamamladı

Poyrazköy davasının öğleden önceki oturumunda SAT Komandosu Albay Ali Türkşen savunmasını tamamladı. Türkşen savunmasının sonlarında, azınlıklara suikast iddialarına değindi ve Agos gazetesinin avukatlarına bir çağrıda bulundu. Türkşen, şunları söyledi. Buradaki komplolar, gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemek için yapıldı. Size de burada zaman kaybettiriyorlar. Lütfen bu komployu düzenleyenlere alet olmayın. Ama bana soracağınız soruların, bu cinayetlerin aydınlanmasına katkısı olacağını düşünüyorsanız, ben yine de her sorunuza yanıt vermeye hazırım.

Koç müzesindeki patlayıcılar patlasaydı tavuklar bile ölmezdi

Albay Türkşen, Koç müzesinde bulunan patlayıcı hakkında da bilgi verdi. Müzenin bir tenekeden ibaret olduğunu ve patlamanın etki yaratmasının mümkün olmadığını anlatan Türkşen, şunları vurguladı. 300 çocuğu hava uçuracağımız iddia ediliyor. Oysa bu müze, 8´erli gruplar halinde gezilebiliyor. Üstelik de 45 dakika arayla. Daha da önemlisi, müzeden çıkan patlayıcıyla hiçbir şey yapamazsınız. İsterseniz denemek için aynı düzeneği, benzer bir alana kuralım ve içine de 300 tavuk koyalım. Düzeneği patlattığımızda görülecek ki tavuklardan hiçbiri ölmeyecek. En fazla yumurtadan kesilebilirler.

Türkşen: Terfilerimiz durduruldu, kimse bize sahip çıkmıyor

Türkşen, çapraz sorgusunda sorulan soruları yanıtlarken bir gerçeğin daha altını çizdi. Özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´ndaki terfi ve atamaların, bu tertipler nedeniyle alt üst olduğunu vurgulayan Türkşen, şöyle konuştu: Şu anda hiç haketmediği halde, birçok komutanımız haketmediği koltuklara oturdu. Bizim terfi ve atamalarımız ise durduruldu. Öğütçü komutanımız yüzde yüz kuvvet komutanı olacakken emekli olmak zorunda kaldı. Bizlerin yerlerine, en az 5-6 yıllık bir tecrübenin ardından gelebilecek kişiler getirildi. Çok merak ediyorum, bu 4 Ağustos´ta Askeri Şûra´dan nasıl bir karar çıkacak? Boşalan yerlere kimler atanacak? Albay Türkşen, savunmasının burasında önemli bir vurgu yaptı ve Kimse bize sahip çıkmıyor dedi.

Türkşen´den sonra Halil Cura savunma yaptı: Ağlayınca duruşmaya ara verildi

Duruşmada daha sonra, savunmasını yapan tutuksuz sanık Astsubay Halil Cura, 23 yıldır SAT komandosu olarak şerefiyle görev yaptığını belirterek, bir ihanetle karşı karşıya bulunduklarını ve bu ihaneti yapanların inançları varsa onları Allahlarına havale etiklerini söyledi. İddia edilen örgütün bir CD´ye sıkıştırılmış fason ve yalancı bir örgüt olduğunu dile getiren Cura, ´Benim mühimmatla bir ilgim yok. CD ve e-maillerde adım var, ancak bunlar soyut iddialardır. Parmak izim alındı, ama hiçbir bağlantı bulunamadı´ dedi. Her 10 kişiden birinin şehit olduğu SAT bünyesinde 23 yıl görev yaptığını hatırlatan Astsubay Cura, şunları söyledi: 1996 yılındaki helikopter kazasından bir gün sonra görevim gereği suya daldım ve şehit olan arkadaşlarımı denizden çıkardım. Yalnızca bir gün sonra! Eğer o helikopter gece uçuşu yapıyor olsaydı, içinde ben de olacaktım. Şimdi diyorum ki, keşke içinde olsaydım. Keşke o gün şehit olsaydım ve bugünleri görmeseydim. Keşke komutanlarımı ve silah arkadaşlarımı bu halde görmeseydim. Astsubay Halil Cura, bu sözlerin ardından durakladı ve gözyaşlarını tutamadı. Cura, olduğu yere çöktü ve sandalyeye oturdu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, mahkemeye 5 dakika ara verdi. Halil Cura aranın ardından savunmasını tamamladı. Albay Ali Türkşen ve Astsubay Halil Cura´nın savunmalarında dikkat çeken bir nokta da Beykoz´da yapılan kazılar hakkındaydı. Her iki SAT komandosu da, kendilerinin gömeceği ya da saklayacağı bir mühimmatın hiçbir şekilde bulanamayacağını belirtti. Oysa Poyrazköy´deki mühimmat, 3 cümlelik bir tarif üzerine ve bir gün içinde bulunmuştu. Albay Türkşen, Ben de bir yere silah gömeyim. 3 cümlelik de bir tarif yapayım. İstediğiniz teçhizatla, isterseniz 1 yıl arama yapabilirsiniz. Eğer bulursanız hapis yatmaya hazırım dedi.

Ferudun Arslan savunmasını kısa tuttu

Aranın ardından savunmasını tamamlayan Halil Cura´dan sonra savunma yapan astsubay Feridun Aslan, kendisinden önce savunma yapan sanıkların görüşlerine katıldığını ve iddianamede yer alan olaylarla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, duruşmalardan vareste tutulmasını ve beraat edilmesini talep etti.

Tuğamiral Görgeç: Komplolar ortaya çıkacak

Türkşen´den sonra davanın tutuksuz sanıklarından Tuğamiral Levent Görgeç´in savunmasına geçildi. Görgeç, hakkında düzenlenen iddianamenin, terfi için değerlendirildiği Ağustos 2009 şurası öncesine yakın tarihlerde belirli bir zaman sırasında ortaya çıkan tamamen sanal, dijital bilgisayar kayıtlarına ve gerek kimliksel, gerekse içeriksel nitelikleri belli olmayan asılsız ihbar maillerine dayanılarak hazırlandığını söyledi. Kullanılan yöntemin aynı olduğunu belirten Görgeç, ´Komplocular hazırladıkları senaryoya ve senaryoda yer verdikleri şahıslar hakkında kurgulu bir zaman-olay cetveline istinaden gönderdikleri ihbar mektubu mailleri ve dijital veriler ile ortamı diledikleri gibi şekillendirmek suretiyle delil oluşturma, dolayısıyla yargıyı etkileme gayreti içerisine girmişler ve bu konuda da başarılı olmuşlardır´ dedi. Görgeç, 23 Mayıs 2009 tarihli ihbar mektubunda Deniz Kuvvetleri ile ÇYDD arasındaki irtibatı mahkeme huzurunda bulunan Alb. Ali Türkşen´in sağladığı dendiği ancak 24 Mayıs 2009 tarihli mailde bu görevin kendisi tarafından yapıldığının yazıldığına dikkat çekti. Görgeç, Kamuoyu nezdinde karalanmaya çalışıldığım ve bu yolla TSK´nın halkın güvenini yitirerek etkisizleştirilmesine çalışıldığı açıktır dedi. Görgeç, savcılık makamının da, örgüt üyesi olduğu iddia edilen bu kişilerle toplantı yaptığına, görüşmüşlüğüne ilişkin olarak ortaya koyabildiği herhangi bir iletişim tespit tutanağı, bant kaydı gibi tespit veya somut delil bulunmadığını anlatarak, şunları kaydetti:

´Hakkımda hiçbir delil yok´

´Yapılan isimsiz ve niteliği belli olmayan ihbarlara dayanılarak, ÇYDD ile Deniz Kuvvetleri arasındaki bağlantıyı Ergenekon terör örgütü adına sağladığım, Deniz Harp Okulundan mezun olan öğrencilerin ÇYDD´ye bağlı Ataevlerinden kopmaması konusunda görevli olduğum, öğrencilerin Ataevleri ve Karargah Evleri ile düzenli olarak irtibatının sağlanması ve Ergenekon adına faaliyet göstermelerinin sağlanması konusunda Ergenekon tarafından görevlendirildiğim ve Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren illegal yapılanma içerisinde yer aldığım iddiaları tamamıyla mesnetsizdir. Bu konuda hiçbir maddi fiil ortaya konulmadığı gibi, Ataevleri, Devrimci Karargah Evleri konularında yapılan soruşturmalarda hakkımda bir kayıt, tespit bulunmamaktadır ve bulunamaz.´ Görgeç, soruşturma makamlarının aleyhine olan tüm isnat ve değerlendirmelerinin, üçüncü kişilerce düzenlenen ve niteliği belli olmayan dijital iftiralara, asılsız ihbarlara dayanan şüphelerden kaynaklandığını ifade ederek, lojman ve iş yerinde yapılan aramalarda el konulan belge ve kayıtlarda, teknik dinlemesi yapılan iletişim kayıtlarında herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını bildirdi. Kendisine yönelik suçlamaların somut ve fiili olgularla desteklenemediğini öne süren Görgeç, dijital ihbar ve kayıtlara dayanan şüpheler ile kendisi hakkında illiyet bağı kurulamadığını kaydetti.

´Adalete güveniyorum´

Görgeç, iddia edilen ilişkilere ait iletişim tespit tutanaklarının da bulunamadığını belirterek, bu belgelerin delil olarak değerlendirilemeyeceğini ve bunların tamamının, bir kısım TSK mensuplarını ve dolayısıyla TSK´yı yasa dışı örgüt ve faaliyetlerle ilişkilendirilmek için hazırlanarak muhtelif yerlere dağıtılan ve meçhul ihbarlar neticesinde ortaya çıkarılan kurmaca senaryo ve komploların ürünü olduğunu söyledi. Bu mesleğe başladığı 1980 yılından beri her aşamada hakkında yapılan her türlü güvenlik tahkikatının olumlu sonuçlanarak tuğamiralliğe terfi ettirildiğini anımsatan Görgeç, şöyle devam etti: ´Adalete güveniyorum, bu yüce mahkemenin kısa sürede bu yargılamaları tamamlayarak suçsuzluğumu ve hakkımızda bu komploları yapanları ortaya çıkaracağına inanıyorum. Savunmalarımın kabul edilerek, yürütülen kovuşturmanın ivedililikle sonuçlandırılmasını, muvazzaf asker olmam nedeniyle sorgum yapıldıktan sonraki süreçte duruşmalardan bağışık tutulmamı ve beraatıma karar verilmesini saygıyla yüce Mahkemeden talep ederim.´

Duruşma yarına ertelendi

Mahkeme heyeti, Görgeç´in savunmasını tamamlamasının ardından duruşmayı yarına erteledi. Yarın devam edilecek duruşmaya Görgeç´in çapraz sorgusu ile devam edilecek. 11´i tutuklu 69 sanığın yargılandığı dava yarın görülmeye devam edecek. ( Haber7)

İDDİANAMELERDEN

Birleşen davaların iddianamelerinde, Poyrazköy Keçilik Mevkisi´nde 21 Nisan 2009 tarihinde başlatılan ve 28 Nisan 2009 tarihine kadar devam eden kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin olarak, emekli deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat ve Binbaşı Eren Günay ile tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in, ´cebir ve şiddet kullanarak TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´, ´cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´ suçlarından 2´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak´, ´patlayıcı madde bulundurmak´, ´6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etmek´ suçlarından 29,5 ile 57´şer yıl arasında hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.

Tutuklu sanık Ergin Geldikaya´nın ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak´, ´patlayıcı madde bulundurmak´ ve ´6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etmek´ suçlarından 17,5 ile 39 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülen iddianamede, tutuksuz sanıklar Tuğamiral Levent Görgeç ile Ali Türkşen, Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan, İbrahim Koray Özyurt, Muharrem Nuri Alacalı, Şafak Yürekli, Dora Sungunay, Tayfun Duman ve Mert Yanık´ın da ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak´ suçundan 7,5 ile 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

´Amirallere suikast´ iddiasına ilişkin de Burçin Öztürk´ün müşteki olarak yer aldığı iddianamede, tutuklu sanıklar Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan´ın ´silahlı terör örgütüne üye olmak´, ´kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurmak´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 13 ile 34´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.

Tutuklu sanıklardan Faruk Akın´ın ´silahlı terör örgütüne üye olmak´, ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak´, ´aynı suç işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 13 yıl 8 ay ile 33 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, tutuklu sanık Sinan Efe Noyan ile tutuksuz sanıklar Barbaros Mercan ve Yiğithan Göksu´nun ise ´silahlı terör örgütüne üye olmak´ ve ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak´ suçlarından 13 ile 29 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

Tutuklu sanıklar Ülkü Öztürk ve Sezgin Demirel ile tutuksuz sanık Koray Kemiksiz´in ´silahlı terör örgütüne üye olmak´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek´ suçlarından 8 ile 19´ar yıl arasında hapisle cezalandırılmaları istenen iddianamede, tutuklu sanık Ali Seyhur Güçlü ile tutuksuz sanıklar Halit Mehmet Ergül, Fatih Göktaş, Burak Amaç, Burak Özkan, Oğuz Dağnık ve Mehmet Orhan Yücel´in ´silahlı terör örgütüne üye olmak´ suçundan 7,5 ile 15´er yıl arasında hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

İddianamede, tutuksuz sanık Levent Çakın´ın da ´uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etmek, ticaretini yapmak veya sağlamak´, ´6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu kapsamında mermi bulundurmak´ suçlarından 5 ile 15,5 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor.

Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Koramiral Kadir Sağdıç, Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar´ın ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede ´danışma kurulu´ adı altında emir ve komuta yetkisini haiz örgüt mensubu oldukları´ belirtilen iddianamede, Mücahit Erakyol, Deniz Erki, Tanju Veli Aydın, Emre Sezenler, Hüseyin Doğancı, İsmail Bak, Metin Samancı, Levent Gülmen, Aydın Ayhan Saraçoğlu, Bülent Aydın, Bora Coşkun, Süleyman Erharat, Murat Aslan, Emre Tepeli, İbrahim Öztürk, Halil Özsaraç, Gürol Yurdunal, Ümit Özbek, Bülent Karaoğlu, Daylan Muslu, Hüseyin Erol, Mehmet İnce, Alpay Belleyici, İsmail Zühtü Tümer, Levent Olcaner, Özgür Erken, Metin Fidan, Türker Doğanca, Mesut Adanur ve Metin Keskin´in eylemlerinin de ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmenin üyesi olma´ suçunu oluşturduğu kaydediliyor.

Tüm sanıkların TCK´nin 314. Maddesi´nin 2. fıkrası ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu´nun 5. Maddesi uyarınca da 7,5 ile 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.(AA)

(15 Temmuz 2010, 14:28)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2003    yazdır/print


 

Poyrazköy davası: Mahkeme heyetinde Ekinci yok

´Amirallere Suikast´ ve ´Kafes´ davaları ile birleştirilen ´Poyrazköy´ davasına başlandı. 11´i tutuklu 69 sanığın yargılandığı davaya İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam ediliyor. Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun kalp rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı heyete Oktay Kuban başkanlık ediyor. Kuban´ın heyete mahkemeye yeni atanan Mehmet Ekinci´yi almadığı görüldü. Bu heyet teşekkülüyle bugünkü duruşmadan sürpriz kararların çıkması beklenmiyor. Sanıklar tahliye edilmelerini ve özellikle de davanın askeri mahkemeye gönderilmesini talep ediyorlar. 4 kişilik mahkeme heyetinden sadece Oktay Kuban şu ana kadar bu taleplere kabul oyu vermişti. Ekinci´nin Kuban´la birlikte heyet katıldığı anda dengelerin değişeceği tahmin ediliyor. Kuban´ın sürekli tek muhalif olarak kaldığı heyetle ilgili ilginç bir gelişme Kuban´ın balyoz tutuklularına toplu tahliye kararı vermesinde yaşanmıştı. Savcıların itirazı üzerine toplanan Kuban dışındaki 3 üye oybirliğiyle ve manifesto niteliğindeki bir gerekçeyle tahliyeleri iptal etmişti. Duruşmalar bu hafta Cuma gününe kadar 3 gün sürecek.

Poyrazköy davası: Mahkeme heyetinde Ekinci yok

´Amirallere Suikast´ ve ´Kafes´ davaları ile birleştirilen ´Poyrazköy´ davasına başlandı. 11´i tutuklu 69 sanığın yargılandığı davaya İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam ediliyor. Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun kalp rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı heyete Oktay Kuban başkanlık ediyor. Kuban´ın heyete mahkemeye yeni atanan Mehmet Ekinci´yi almadığı görüldü. Bu heyet teşekkülüyle bugünkü duruşmadan sürpriz kararların çıkması beklenmiyor. Sanıklar tahliye edilmelerini ve özellikle de davanın askeri mahkemeye gönderilmesini talep ediyorlar. 4 kişilik mahkeme heyetinden sadece Oktay Kuban şu ana kadar bu taleplere kabul oyu vermişti. Ekinci´nin Kuban´la birlikte heyet katıldığı anda dengelerin değişeceği tahmin ediliyor. Kuban´ın sürekli tek muhalif olarak kaldığı heyetle ilgili ilginç bir gelişme Kuban´ın balyoz tutuklularına toplu tahliye kararı vermesinde yaşanmıştı. Savcıların itirazı üzerine toplanan Kuban dışındaki 3 üye oybirliğiyle ve manifesto niteliğindeki bir gerekçeyle tahliyeleri iptal etmişti. Duruşmalar bu hafta Cuma gününe kadar 3 gün sürecek.

´Amirallere Suikast´ ve ´Kafes´ davaları ile birleştirilen Poyrazköy´de bulunan cephanelikle ilgili davada bugün 4. duruşma görülüyor.Davanın tutuklu sanıkları cezaevlerinden davanın görüldüğü Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirildi. Kelepçe takılmayan tutuklu muvazzaf 9 askerin Deniz Harp Okulu Komutanlığı´nın armasının bulunduğu aynı renk ceket giymesi dikkat çekti. Emekli asker olan tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş ile emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya da adliyeye getirildi. Aralarında Tuğamiral Levent Görgeç´in de bulunduğu tutuksuz sanıklarının bir kısmı merkez komutanlığına ait araç ile hakim ve savcıların kullandığı kapıdan adliyeye girdi. Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü´nün de aralarında bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar ise kendileri adliyeye geldi.

Heyete Kuban başkanlık ediyor

Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun kalp rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı heyete Oktay Kuban başkanlık ediyor. Heyette üye hakimler Mehmet Karababa ve Mehmet Erdoğan yer alıyor. Mahkemeye yeni atanan Mehmet Ekinci, duruşmalara çıkacağını açıklamıştı. Ancak Kuban´ın heyetinde Ekinci´nin yer almadığı görüldü. Bu heyet teşekkülüyle bugünkü duruşmadan, ´dava dosyasının askeri mahkemeye gönderilmesi için uyuşmazlık mahkemesine sevkedilmesi´ gibi sürpriz kararların çıkması beklenmiyor. Davaya müdahil olan Agos gazetesi avukatları da duruşmada hazır bulundu.

Öğütçü: ´Önce ben konuşayım´ dedi ama Kuban kabul etmedi

Amirallere suikast ve Kafes davaları ile birleştirilen Poyrazköy davasında 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam edilirken tutuksuz sanık Albay Ali Türkşen savunmasında, Kardak krizi sırasında bugüne kadar gizli kalmış bir olayı anlattı. Ali Türkşen, Kardak´a gidecek SAT komandolarını taşıyan botun benzinini kredi kartıyla kendilerinin aldığını söyleyerek tutuklu sanık Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe´nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi. Türkşen´in sözleri Öğütçü´nün ağlamasına neden oldu. Duruşma Poyrazköy davasının tutuksuz sanıklarının savunmasının alınmasıyla başladı. Mahkeme Başkanı´nın, Yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in adını söylemesi üzerine söz alan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü, 2007-2009 yılları arasında Kuzey Saha Deniz Komutanı olarak görev yaptığını belirtti. Bu olayların komutanlığı bünyesindeki SAT Grup Komutanlığı´nda cereyan ettiğini hatırlatan Öğütçü, ?Bir takım önlemler almaya çalışmıştım. Sanıkların savunmalarından önce benim mütalaam alınırsa daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum dedi. Mahkeme Başkanı Kuban ise öncelikle savunmaların alınacağını söyledi.

Yarbay Turhan Ecevit´in savunması

Bunun ardından tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Turhan Ecevit savunmasına başladı. Hiçbir zaman kanun ve hukuk dışına çıkmadığını ifade eden Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, suçlamaları kabul etmedi. Hukuk sisteminin ön yargıların ötesine geçemediğine şahit olduğunu anlatan Ecevit, ?Yapılan zulme anlam vermekte zorlandım. Bu dava siyasi dediler. Biz askeriz. Hiçbir siyasi görüşün adamı değiliz dedi. Savunmasına, iddianamedeki ihbar mektuplarını açıklayarak devam eden Ecevit, ?Bizim içimizdeki birkaç arkadaşımız iftiralarla tasfiye etmeye karar vermiş ya da verdirilmiştir. Bizim üzerimizde başlayan iftiralar Deniz Kuvvetleri içinde tasfiye yolu haline gelmiştir dedi. Davanın tutuksuz sanıklarından Mustafa Turhan Ecevit, ´Bu davadaki arkadaşlarımla ve burada tanıştığım komutanlarımla tek ortak noktamız hepimizin iyi birer asker olmamız´ dedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada savunmasını yapan Ecevit, muhafazakar bir ailenin oğlu olarak askeri okula girdiğini, mezun olduğunu, hiçbir zaman kanun ve hukuk dışına çıkmadığını ve illegal oluşumlar içinde bulunmadığını kaydetti. İmzasız, isimsiz ihbar mektuplarının, suçlandığı davanın delilleri olduğunu belirten Ecevit, ülkesine yıllarca hizmet etmiş kişilere yapılan zulme inanmakta zorlandığını söyledi. ´Bu davadaki arkadaşlarımla ve burada tanıştığım komutanlarımla tek ortak noktamız hepimizin iyi birer asker olmamız´ diyen Ecevit, bu davanın, suçlayanlar, suçlananlar ve yargılayanlar için bir sınav olduğunu öne sürerek, ´Allah beni bu sınavdan namerde muhtaç olmadan muvaffak etsin´ dedi. Ecevit´in bu sözlerine salonda bulunan sanık yakınları da ´amin´ diyerek karşılık verdi. SAT komandosu olarak yıllarca Filistin´den Bağdat´a pek çok yerde görev yaptığını ve müttefik ülke komutanlarından övgü aldığını belirten Ecevit, ´2001 yılında, bir daha kahpelikler olmasın, çuval olayı ve benzerleri yaşanmasın diye Bağdat´a gittim. Yıllar sonra çuvalın benim başıma geçirileceğini ve asıl hainlerin içimizde olduğunu bilmeden´ diye konuştu.

İhbarı yapan bir SAT komandosu mu?

2001 yılında ´sözde Ergenekon komutanları kendisini koruyup kolladığı´ için değil, bileğinin hakkıyla SAT kursuna komutan atandığını ifade eden Ecevit, iddia makamının davaya doğrudan bağlantısını gösterir bir belge ve kanıt olmamasına rağmen, ´bir ruh hastası, fesat kişinin, olayları görmek isteyenlerin göreceği şekilde hazırladığı bir iftiranın´ ihbar mektubuyla kendisi hakkında hüküm verdiğini savundu. İhbar mektuplarının, farklı sanal kişiler tarafından yazılmış gibi görünse de ortak noktaları bulunduğunu söyleyen Ecevit, ihbar mektuplarındaki konulara ilişkin çok detaylı bilgisi bulunduğu görülen bu kişi ya da kişilerin mühimmatın konulduğu tarih hakkında hiçbir ifade kullanmadıklarını belirtti. Mustafa Turhan Ecevit, ´Bu kişi, bir olayı gerçekleşmeden önce suç üstü yapılmasını sağlayacak şekilde ihbarda bulunmamaktadır. İftiracı ya SAT komandolarını tanımaktadır ya da yeterince eğitim almamış bir SAT komandosudur´ dedi.

Savcılara hakkını helal etmiyor

Kaynarca´da bulunan mühimmata ilişkin, hiçbir SAT komandosunun ağaçlara tornavida çakmak gibi saçma bir yöntem kullanmayacağını, eğer bir yeri bulmak isterse koordinatlarını bilmesinin yeteceğini ifade eden Ecevit, Kaynarca´daki konuda kendilerini gördüğünü iddia eden şahitler olmasına rağmen, Poyrazköy´deki mühimmata ilişkin bunun dahi bulunmadığını söyledi. Tutuksuz sanık Ecevit, ´İlk ihbarda umduğunu bulamayan ihbarcı, savcılara suikast iddiasını ´Ergenekon´ üst başlığı altında eklemiştir. Medyatik olan Zekeriya Öz dışında hiçbir savcıyı tanımıyordum. Şimdi tanıyorum. Onlara yapacağım tek şey, bir gün benden önce musalla taşına yatarlarsa, Allah´ın bana verdiği hakkı kullanarak, hakkımı helal etmemek olacak´ diye konuştu. Üçüncü ihbar mektubunda da Koç Müzesinde 200-300 kişilik öğrenci grubunun denizde saklanan silahlarla öldürülmesi iddiasının yer aldığını belirten Ecevit, denizden çıkarılan mühimmatın ne durumda olacağının bu ihbar mektubunu yazan kişi tarafından da gayet iyi bilindiğini savundu. ´8 Ocakta tahliye oldum. Kaçmıyorum. Onurumla tahliye oldum. Onurumla aklanacağım´ diyen Ecevit, hakkında suç delili olarak iddianameye konulan delilleri içerir belgeleri de projeksiyonla görüntülü olarak açıkladı. Evinde bulunan el bombası muhafazasının, iddianameye delil olarak konulduğunu anlatan Ecevit, ´Bunun bu haliyle bir çelik cezveden farkı yoktur. Bu, delil olarak konulmuştur´ dedi.

Yalan makinesi ve hipnozla da ifade verebilirim

Duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık Deniz Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, tutuklu sanıklardan emekli binbaşı Levent Yıldırım´ı 1985´ten beri tanıdığını, sınıf arkadaşı olduğunu ve Deniz Kuvvetleri hentbol takımında da beraber oynadıklarını anlattı. Bektaş ile yaptıkları ve iddianamenin ek klasörlerinde yer alan 9,5 dakikalık telefon görüşmesi hakkında açıklama yapan Ecevit, Görüşme, uzun zamandır görüşemediğimiz için sitemle başlamaktadır. Özel hayatımızla ilgili konuşmalarımız var. Hasta olan kayınpederinin durumunu soruyorum dedi. Ecevit, ihbar maillerinin iftiralardan oluştuğunu ifade ederek, Bu vicdansızlığı kim yaptı bilmiyorum. Ancak şüphelendiğim kişiler var. İddia edildiği gibi bir örgüt olsaydık, bu hesaplaşma çoktan yapılırdı. Yalan makinesine girerek ya da hipnozla da ifade verebilirim. Bu vatana ve millete Allah´ın emriyle bir can borcum var. Biraz güçlü olduğunu hisseden zalimlikten kendini alamıyor. Güçlü olmak, zalim olmayı gerektirmiyor. Bugün şehit olan her askerin kanında, çıkarları doğrultusunda karar veren herkesin eli vardır. Bu olaylar başıma geldi diye hayat duruşumdan vazgeçecek değilim. Üzerime atılı bütün suçlardan beraatımı talep ediyorum diye konuştu.

Ecevit´in çapraz sorgusu da tamamlandı

Mahkeme Heyeti Başkanı Oktay Kuban´ın, ihbar tutanaklarına ve bu kazılarda ele geçirilen mühimmatla ilgili ne diyorsunuz? sorusuna Ecevit, mühimmatlarla ve ihbar mektuplarıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Kuban´ın, Kafes Eylem Planı ile ilgili sorusuna da Ecevit, planda kendi isminin bulunmadığını ve iddiaları kabul etmediğini dile getirdi. Ecevit, Kuban´ın, Poyrazköy Keçilik Mevkisi´nde 3 bin 17 adet mühimmat elde edildi. Her biri değişik çapta mermi. O bölgede en son ne zaman görev yaptınız? sorusuna, 18 Nisan 2009´da yurt dışı görevine çıkana kadar orada eğitim yaptıklarını belirterek, O bölgede her zaman eğitim yaparız, vadiyi her zaman kullanırız. diye cevap verdi. Hakim Kuban, Bulunan mühimmatlar sizin kullandıklarınızdan mı? diye sordu. Ecevit, bu konuda bilgisi olmadığını belirtti. Kuban bu kez, Ele geçirilen mühimmatlarla sizin silahlarınız uyuşuyor mu? diye sorunca Ecevit, bazılarının uyuştuğunu kaydetti. Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç´ın,Levent Bektaş ile yaptığınız bir telefon görüşmesinde Oğuz´un yaşadığı bir sorundan bahsediyorsunuz. Burada, ´sizden, bizden´ diye bir tabir var. Anlatır mısınız? sorusuna Ecevit, Bizden mi demesi, bizim sınıftan mı manasında. Kemal albayların sınıfından, bizden değil diyorum. Yapabileceğimiz bir durum yok diyorum dedi. Saraç´ın, Kendi döneminizden olanlarla dayanışma, diğer dönemlerle aranızda çatışma mı var? sorusunu da Ecevit, Çatışma değil. Kendi sınıfımızdan olan insanları her zaman kollarız. Hukuk ve kanun içerisinde koruyup, kollarız şeklinde yanıtladı. Üye hakim Mehmet Karababa´nın, Bir SAT her türlü silahı kullanabilir mi? sorusuna Ecevit, eğitimini aldıkları her türlü malzemeyi ve silahı kullanabileceklerini ifade etti. Karababa´nın, Bilirkişi raporuna göre, Poyrazköy´de ele geçen cephanelik İbrahim Şahin grubunda ele geçenle aynı menşeili. Neden SAT Komutanlığı´na ait cephane değil de başka komutanlıklara ait mühimmat gömülmüş olabilir? sorusuna ise Ecevit, SAT Grup Komutanlığı´ndan cephane çıkarmanın zor olması nedeniyle böyle olabileceği cevabını verdi.

Albay Ali Türkşen´in savunması

Ecevit´in savunma ve çapraz sorgusunu bitiren Kuban, daha sonra savunmasını yapması için Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen´i çağırdı. Türkşen savunmasına Namık Kemal´in ?Düşmek üzere yıldırım ekser mualla tak arar, herkese gelmez bela erbabı istihkak arar dizeleriyle başladı. Bağlı olduğu tek örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu kaydeden Türkşen, ?Bu davada ´TSK´nın içinde hainler, emniyette işbirlikçiler vardır ve bunun yargıya ne kadar işlediğini ise yapılacak yargılamanın sonunda göreceğiz´ der hale geldik dedi. 1990-1997 yılları arasında SAT Grup Komutanı olarak görev yaptığı sırada iki önemli görevde yer aldığını söyleyen Türkşen ?Bu görevlerde yer almakla iyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilmiyorum. Ancak bugün buraya getirdiler. Hayatta bazı şeyleri eksik yapsaydık, bugün burada olmazdık. Burada olmaktan hiç üzülmüyorum. İnanıyorum ki, bu davanın sonunda beraat edeceğiz. Sadece ailelerimiz yıprandı. Yer aldığım ilk görev 1993 yılında 14,5 ton uyuşturucu yüklü gemi Lucky-S´e el konulmasıdır. İkinci olarak ise, Kardak krizinde adaya çıkan timin komutanıydım. Her iki olayda da tek bir mermi kullanılmadı dedi. Dönemin komutanı Özden Örnek´in verdiği emir doğrultusunda Kardak çıkarmasına ilişkin hazırladığı hatıratı mahkemede gösteren Türkşen, hatırattan bir bölüm okudu. Türkşen şunları söyledi: ?Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebilirsiniz ama ben Ercan Kireçtepe´ye bakınca Kardak´a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin alan kişiyi görüyorum. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya´yı arıyor. O da bizi aradı. Ben nasıl ´Komutanım benzin yok´ diyeyim. Şimdi ise burada terör örgütü üyeliğinden yargılanıyoruz. Türkşen mahkeme heyetine Kireçtepe´nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi.

Levent Bektaş: ´Dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil´

Türkşen´in savunması Öğütçü´yü ağlatınca Kuban duruşmaya ara verdi

Mahkemede sanıkların savunma yaparken çok ağır laflar ettiğini belirten Türkşen´in sözleri Öğütçü´nün ağlamasına neden oldu. Türkşen savunmasında şunları kaydetti; ?Ancak Levent Bektaş öyle bir laf söyledi ki, bana göre o laftan sonra hükümet üniversite hocaları cumhurbaşkanı, başbakan, herkes işini bırakıp bu sözü tartışmalıydı. Bektaş ´Benim askerlikle sorunum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil´ demişti. Bektaş´a bu sözü ettirenleri asla affetmeyeceğim dedi. Bu sözler üzerine salondaki tutuklu tutuksuz sanıklar, izleyiciler ağladı. En çok dikkat çeken ise Feyyaz Öğütçü oldu. Öğütçü, gözyaşlarına hakim olamayınca gözlüğünü çıkarıp güneş gözlüğünü taktı. Ancak gözyaşlarını durduramayan Öğütçü, cebinden çıkardığı mendillerle yaşlarını sildi. Bu duygusal anlar üzerine Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, duruşmaya 1 saat ara verdi.

Emniyet: ´Mühimmat kullanıma elverişsiz´

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Poyrazköy davasına ilişkin önemli bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Soruşturma sürecinde İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Tufan Ergüder´in Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´ne gönderdiği yazı ile Poyrazköy kazılarında ele geçirilen mühimmatın ?kullanıma elverişsiz olduğunun belirlendiğini belirtti. Poyrazköy´deki 21 Nisan ve 24 Nisan 2009 tarihli kazılarda ele geçirilen ve aralarında lav silahı da olan mühimmatın imha edilmesini talep eden emniyet, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´ne bir yazı gönderdi. Emniyet Müdür Yardımcısı Tufan Ergüder imzalı 2 adet yazıda, toplam 30 maddede sıralanan patlayıcı maddelerin imhası için yer belirlenmesini istedi. Ancak yazıdaki bir detay çok dikkat çekti. 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´nda ´...dinamit, bomba veya benzer yakıcı, yıkıcı veya öldürücü alet veya her türlü patlayıcı maddeler illerde bomba ve patlayıcı madde uzmanlarınca incelenir, kullanıma elverişli olmayanlar komisyon marifetiyle imha edilir´ dendiğinin hatırlatıldığı yazıda 30 madde halinde sıralanan patlayıcı maddelerin kimya ve balistik raporlarının alındığı belirtildi. Yazıda şu ifadeler yer aldı: ?Terör ve organize suç örgütlerinden elde edilen bu tür patlayıcı maddelerin Bomba imha ve İnceleme Şube Müdürlüğü uhdesinde saklanabilecek ve muhafaza edilebilecek uygun depo bulunmadığından geçmiş yıllarda elde edilen bu tür patlayıcı maddelerin infilak etmesi neticesinde görevlilerin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verdiği bilinmektedir. Buna benzer istenmeyen müessir olayların önüne geçmek için ´kullanıma elverişsiz oldukları´ değerlendirilen 30 madde halinde sıralanan patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri depolarda bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmeleri yönünde karar veya teslim edilecek yerin tarafımıza bildirilmesi gerekmektedir. ( Hürriyet, Habertürk, Cnnturk, Zaman)

Lawlar kullanıma elverişli: Ya imha edilsin ya uygun yerde saklansın

16 Temmuz 2010: Poyrazköy´de ele geçirilen askeri mühimmatlarla ilgili Polis Expertiz Raporu´na star ulaştı. İstanbul Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü raporunda, Poyrazköy´de ele geçen mühimmatın büyük bölümünün ?orijinalliklerini muhafaza ettiği? ve ?kullanıma elverişli olduğu? tespiti yapıldı. Söz konusu raporda, mühimmatın Adli Emanet vb. yerlerde saklanmasının risk taşıdığı bu nedenle de imha edilmesi ya da uygun koşullarda muhafaza edilmesi istendi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü´nün 15 Ekim 2009 tarihli raporunda, Poyrazköy´de ele geçirilen silahların ?orijinalliklerini muhafaza ettiği? belirtildi. Kazılarda ele geçen 15 Law silahının çalışır halde olduğu, el bombalarının da 19 tanesinin ise çalışır ve faal olduğu ifade edildi. Ele geçen silah ve mühimmatla ilgili bazı değerlendirmeler şöyle: Üzerinde 1340-27-000-4030 MKE.KF.:2/1990 yazı ve rakam grubu bulunan 3 adet dolu law silahı: Sağlam, çalışır vaziyette, orijinal. 5 adet MKE imali dolu law silahı: Sağlam ve çalışır vaziyette. Gövdelerinde GRENADE HAND FRAG M26 10-55 COMP. B LOT LS-28-20 yazan 2 adet el bombası: Çalışır ve sağlam. ( Star)

Birleşen üç davada sanık isimleri

Tutuklu sanıklar: Emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Deniz Binbaşı Erme Onat, Deniz Binbaşı Eren Günay emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan. Tutuksuz sanıklar: Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç, İzmir Foça Çıkarma Filosu Komutanlığı´ndan Tuğamiral Mehmet İlgar, Tuğamiral Levent Görgeç, Albay Ali Türkşen, Astsubay Halil Cura, Astsubay Ferudun Arslan, Astsubay Sadettin Doğan, Albay İbrahim Koray Özyurt, Albay Muharrem Nuri Alacalı, Albay Şafak Yürekli, Albay Dora Sungunay, Albay Tayfun Duman, Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, Albay Mert Yanık, teğmenler Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü, Sezgin Demirel, Halit Mehmet Ergül, Barbaros Mercan, Fatih Göktaş, Yiğithan Göksu, Oğuz Dağnık, Koray Kemiksiz, askeri öğrenci Burak Özkan, Albay Mücahit Erakyol, Albay Mehmet Orhan Yücel, Albay Levent Gülmen, Yarbay Halil Özsaraç, Yarbay İsmail Zühtü Tümer, Yarbay Levent Olcaner, Yarbay Mehmet Emre Sezenler, Albay Metin Samancı, Binbaşı Özgür Erken, Binbaşı Aydın Ayhan Saraçoğlu, Binbaşı Gürol Yurdunal, Binbaşı Metin Fidan, Yüzbaşı Bülent Aydın, Yüzbaşı Ümit Özbek, Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Üsteğmen Bora Coşkun, Astsubay Başçavuş Deniz Erki, Astsubay Başçavuş Hüseyin Doğancı, Astsubay Başçavuş İsmail Bak, Başçavuş Süleyman Erharat, Astsubay Başçavuş Murat Aslan, Astsubay Başçavuş Emre Tepeli, Astsubay Üstçavuş İbrahim Öztürk, Başçavuş Daylan Muslu, Astsubay Başçavuş Hüseyin Erol, Astsubay Başçavuş Mehmet İnce, Astsubay Başçavuş Alpay Belleyici, Astsubay Başçavuş Türker Doğanca, Astsubay Başçavuş Mesut Adanur ve Başçavuş Metin Keskin, sivil memur Tanju Veli Aydın ile Kocaeli´n de kasaplık yapan sivil sanık Levent Çakın. (Cihan)

(14 Temmuz 2010), son güncel.: (16 Temmuz 2010)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy davasında yarın sürpriz kararlar çıkabilir

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1999    yazdır/print


 

Poyrazköy davasında yarın sürpriz kararlar çıkabilir

Poyrazköy davasına bakan mahkemenin talebi üzerine TÜBİTAK tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, ´Kafes Eylem Planı´nın da bulunduğu belgelerin hangi bilgisayarda hazırlandığının ve dvd cd´lere sonradan ekleme yapılıp yapılmadığına dair net bir tespite varılamadığı belirtildi. Rapor yarınki duruşma öncesi dava dosyasına girdi. Kalp rahatsızlığı geçirerek istirahat alan Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun yarınki duruşmaya girip girmeyeceği de merak ediliyor. Eğer girmezse mahkeme heyetine başkanlık yapacak olan Oktay Kuban´ın, heyete HSYK tarafından yeni atanan Mehmet Ekinci´yi alması gündemde. Heyeti oluşturmak insiyatifinde olan Kuban´ın, Ekinci´yle birlikte toplu tahliye ve davayı askeri mahkemeye gönderme kararları alacağına kesin gözle bakılıyor.

Poyrazköy davasında yarın sürpriz kararlar çıkabilir

Poyrazköy davasına bakan mahkemenin talebi üzerine TÜBİTAK tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, ´Kafes Eylem Planı´nın da bulunduğu belgelerin hangi bilgisayarda hazırlandığının ve dvd cd´lere sonradan ekleme yapılıp yapılmadığına dair net bir tespite varılamadığı belirtildi. Rapor yarınki duruşma öncesi dava dosyasına girdi. Kalp rahatsızlığı geçirerek istirahat alan Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun yarınki duruşmaya girip girmeyeceği de merak ediliyor. Eğer girmezse mahkeme heyetine başkanlık yapacak olan Oktay Kuban´ın, heyete HSYK tarafından yeni atanan Mehmet Ekinci´yi alması gündemde. Heyeti oluşturmak insiyatifinde olan Kuban´ın, Ekinci´yle birlikte toplu tahliye ve davayı askeri mahkemeye gönderme kararları alacağına kesin gözle bakılıyor.

Poyrazköy davasıyla birleştirilen Kafes Eylem Planı davası sanıklarından emekli Binbaşı Levent Bektaş´ta bulunduğu öne sürülen DVDler´le ilgili bilirkişi incelemesi tamamlandı. TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda, aralarında Kafes Eylem Planının da bulunduğu belgelerin hangi bilgisayarda hazırlandığının tespit edilemediği belirtildi. TÜBİTAK tarafından hazırlanan 40 sayfalık rapor İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderildi.

CD´lere ekleme yapılıp yapılmadığına dair tespit yapılamadı

12 Temmuz günü dava dosyasına giren raporda 3 nolu DVD´de yer alan Kafes Eylem Planı´nın oluşturulma tarihi ve hazırlandığı bilgisayar ile dijital verilere müdahale yapılıp yapılmadığı incelendi. DVD içerisinde yer alan dosyaların üzerinde yapılan işlemlerin zamanlarının tutarlı olduğuna dikkat çekilen raporda, ´Kafes Eylem Planı´nın da bulunduğu belgelerin hangi bilgisayarda hazırlandığının ve cd´lere sonradan ekleme yapılıp yapılmadığına dair net bir tespite varılamadığı belirtildi.

16 Nisan´daki son duruşmada ara karar alınmıştı

16 Nisan´da yapılan 3. duruşmada Poyrazköy davasında tutuklu sanıklarının tamamı savunmalarını tamamlamıştı. Duruşmada savcı, Levent Bektaş´tan ele geçirilen 1 nolu CD ile Kafes Eylem Planı´nın da içerisinde yer aldığı iddia edilen 3 nolu DVD´nin içindeki belgelerin oluşturulma tarihi ve sonradan değişiklik yapılıp yapılmadığının tespiti için TÜBİTAK´a gönderilmesini istemiş, mahkeme de, sanık Levent Bektaş´tan ele geçirilen ve içerisinde Kafes Eylem Planı´nın da bulunduğu CD ve DVD´lerin, içeriklerinin incelenmesi ve sanıkların iddia ettiği gibi sonradan ekleme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi için TÜBİTAK´a gönderilmesine karar vermiş ve duruşmayı 14 Temmuz 2010 tarihine ertelemişti.

Su uyur Kontrgerilla uyumaz..

Heyetin oluşumuna göre yarın sürpriz kararlar çıkabilir

Kalp rahatsızlığı geçirerek istirahat alan Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun yarınki duruşmaya girip girmeyeceği de merak ediliyor. Eğer girmezse mahkeme heyetine başkanlık yapacak olan Oktay Kuban´ın, heyete HSYK tarafından yeni atanan Mehmet Ekinci´yi alması gündemde. Heyeti oluşturmak başkanın insiyatifinde. Bu durumda Kuban ve Ekinci ikisinin toplu tahliye ve davayı askeri mahkemeye gönderme kararları alacağına kesin gözle bakılıyor.

Yalnızlık çeken Kuban´a arkadaş atanmıştı

İstanbul 12. Ağır Ceza Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu kalp krizi geçirmiş ve bir süre istirahat almıştı. Abdurrahmanoğlu´nun yokluğunda başkanlığa Oktay Kuban geldi. Mahkemeye ayrıca Van 3. Ağır Ceza mahkemesinden Mehmet Ekinci tayin edildi. Mehmet Ekinci, Şemdinli davasının HSYK ve Yargıtay eliyle skandal şekilde askeri mahkemeye aldırılmasına direnen üyelerin tamamının başka illere tayin edilmesi sonrasında atanan yeni üyelerden biriydi. Ekinci´nin başkanlığında oluşturulan yeni heyet ilk duruşmada davayı askeri mahkemeye gönderdi, askeri mahkeme de yine ilk duruşmada iki kişiyi öldürdükleri için ağır hapis cezalarına çarptırılmış olan asker ve itirafçı sanıkları tahliye ederek serbest bıraktı. Oktay Kuban ve Mehmet Ekinci´nin yarınki duruşmaya birlikte çıkmaları durumunda tahliyelerin ve davanın askeri mahkemeye gönderilme skandallarının yaşanacağı tahmin ediliyor. Bu açıdan Başkan Vedat Abdurrahmanoğlu´nun yarınki heyete katılıp katılmayacağı merak ediliyor.

Başkan kalp krizi geçirdi: Kuban başkanlık yapacak

İstanbul 12. Ağır Ceza Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu 28 Haziran 2010 Cumartesi gecesi Ataköy´deki lojmanında kalp krizi geçirdi. Kaldırıldığı Medikal Park Hastanesi´ndeki tedavisi devam eden Yılmazabdurrahmanoğlu´nun bir kalp damarının tıkalı olduğu ve bir süre tedavi göreceği kaydedildi. Yılmazabdurrahmanoğlu´nun yerine üye hakim Oktay Kuban duruşmalara bir süre başkanlık yapacak.

Kuban´ın oda arkadaşı Ekinci: Duruşmalara çıkacağım

Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun yokluğunda yerine üye hakim Oktay Kuban duruşmalara bir süre başkanlık yapacak. Beşiktaş´taki özel yetkili mahkemede görevine başlayan ve üye Hakim Oktay Kuban´la aynı odayı paylaşan Hakim Mehmet Ekinci, İstanbul´a atanmayı kendisinin istediğini söylemişti. HSYK´nın atama için temmuz ayındaki kararnameyi beklemediğini, ara bir kararla atama yaptığını belirten Ekinci, asil olarak atandığını, duruşmalara çıkacağını açıklamıştı. 14 Temmuz´da (yarın) yapılacak ve üç gün sürecek olan Poyrazköy cephaneliği davasına mahkeme başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu ile iki üye Mehmet Karababa ve Mehmet Erdoğan çıkacaktı. Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu kalp krizi geçirince onun yerine üye Hakim Oktay Kuban´ın başkanlık yapması gündemde. Kuban´ın heyeti nasıl oluşturacağı ise belli değil. 12. Ağır Ceza´nın baktığı Poyrazköy, Amirallere Suikast ve Kafes davalarında ´dosyaların askeri mahkemeye gönderilmesi´ için yapılan başvurular 2´ye karşı 1 oyla reddedilmişti. HSYK tarafından Van´a atındıktan hemen sonra Şemdinli davasını askeri mahkemeye gönderen Ekinci´nin katılımı ve askeri mahkeme taleplerine ret oyu veren Yılmazabdurrahmanoğlu´nun raporlu olması nedeniyle Poyrazköy ve Kafes davalarının sonucu merak konusu oldu.

Mahkemeye yeni üye atanması sanıkları harekete geçirmişti: Dosya uyuşmazlık mahkemesine gönderilsin

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ne yeni hakim atanması sanık avukatlarını da harekete geçirmişti. Poyrazköy cephaneliği, amirallere suikast ve Kafes Operasyonu eylem planı davalarının 12 sanık avukatı, 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ne 30 Haziran 2010 tarihinde bir dilekçe sunmuştu. Dilekçede Poyrazköy cephaneliği, amirallere suikast ve Kafes iddianamelerinin kabulünde ve her davanın ilk duruşmasında reddedilen ´askeri mahkemeye gönderilmesi´ talebi yinelenmiş ve yargılamaya yetkili ve görevli yargı mercinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi´ne gönderilmesi istenmişti. Mahkemenin daha önce ´askeri yargıya gönderilmesi´ yönündeki talebi reddettiğinin anlatıldığı dilekçede, sanıkların iddianameye göre, örgütü TSK içinde kurdukları ve eylemlerin askeri görevleri sırasında gerçekleştirildiği ifade edilmişti. Dilekçede, Bir suçta sanık asker ve suçu işlerken askeri mahalleri kullandıkları, askeri görev gereklerini, askeri malzemeyi kullanıp suça yönelik eylemlerinin gerçekleştirilmesi için yaptığı örgütlenme ve planlarda açık olarak askeri rütbeleri kullanıp askeri bir hiyerarşi içerisinde, askeri bir yapılanma kullanıyorlarsa, bu suç terör örgütü üyeliği suçu da olsa askeri mahkemenin görevi alanına girer. denildi.

TÜBİTAK´tan 1 ve 3 nolu CD raporu

Poyrazköy davasının tutuklu sanıklarından emekli Binbaşı Levent Bektaş´ın ofisinde bulunan ve Kafes Eylem Planını da içerdiği iddia edilen 3 No´lu DVD´nin hangi bilgisayarda hazırlandığı tespit edilemedi. TÜBİTAK tarafından hazırlanan rapor, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki dava dosyasına girdi. TÜBİTAK Enstitü Müdür Yardımcısı Alparslan Babaoğlu´nun imzasını taşıyan 40 sayfalık raporda, 1 nolu CD ile 3 nolu DVD´nin incelendiği belirtildi. Raporda, 3 No´lu DVD içerisinde yer alan ac.rarö isimli dosyanın içerisinde bulunan Kafes Eylem Planı adlı dosyanın, aa.rarö gizleme programıyla levent parolası yazılarak açıldığı vurgulandı. Raporda CD ve DVD´ye dosyaların yazılma tarihinin Levent Bektaş´ın gözaltına alındığı 22 Nisan 2009´dan önceki tarihlere ait olduğu kaydedildi.

TÜBİTAK bu kez işi çözemedi

Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davanın tutuklu sanıklarından emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş´ın ofisinden çıktığı iddia edilen 1 nolu CD ve 3 nolu DVD´ye ilişkin TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda, arama, el koyma sonrasında ekleme ve müdahale yapılıp yapılmadığı konusunda teknik bir sonuca varılmasının mümkün olmadığı belirtildi. TÜBİTAK Enstitü Müdür Yardımcısı Alparslan Babaoğlu imzalı 40 sayfadan oluşan teknik inceleme raporu, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Raporda, ´1 nolu CD içerisinde bulunan gizleme programının CD´ye yükleme tarihi ve gizleme programının özellikleri´, ´3 nolu DVD´de yer alan ´Kafes Eylem Planı´ olarak adlandırılan planın hazırlanma tarihi ve hazırlandığı bilgisayar´ ve ´1 nolu CD ve 3 nolu DVD´ye el konulan 22 Nisan 2009 tarihinden sonra ekleme ve müdahale yapılıp yapılmadığı´ sorularına yanıt verildi. Buna göre, ´1 nolu CD´ olarak adlandırılan CD içerisindeki ´Data stash´ gizleme programının kurulum dosyalarının CD´ye üçüncü CD yazma oturumu ile eklendiğinin görüldüğü, CD yazma işleminin gerçekleştirildiği bilgisayarın tarihinin 29 Mart 2009 saat 12.16 olduğu ve zaman diliminin de ´GMT 2´ olduğu ifade edilerek, şöyle denildi: ´Türkiye 2009 yılında 29 Mart Pazar günü saat 03.00 ile 25 Ekim Pazar günü saat 04.00 arasında ´GMT 3´ zaman diliminde bulunmuştur. Bilgisayar işletim sistemleri yaz saati uygulamasını takip edebilmekte ve saatini otomatik olarak ileri veya geri alabilmektedir. Bu sistem özelliğinin etkin olması durumunda CD yazma zamanı bilgisinin zaman diliminin ´GMT 3´ olması beklenirdi. 1 nolu CD´nin üçüncü yazma oturumunun gerçekleştiği bilgisayar ´GMT 2´ zaman dilimi içerisinde saati elle bir saat ileriye alarak kullanılmış olabilir. Bir saat geri gösteriyor olabilir ya da daha önce anlatıldığı gibi gerçek zamandan farklı bir zamanı gösterecek şekilde ayarlanmış olabilir.´

Eldeki veriler tespit için yeterli değil

Raporda, ´3 nolu DVD´ olarak adlandırılan DVD´de 14 adet ´jpg´ dosyasının incelenmesi sonucunda resim dosyalarının hazırlandığı bilgisayar hakkında bilgiye ulaşılamadığı kaydedildi. Söz konusu ´1 nolu CD´ ve ´3 nolu DVD´ye ekleme ve müdahale yapılıp yapılmadığının anlaşılması için el koyma sırasında elde edilen imaj özet değerlerinin alınmasında kullanılan yöntemle, bu incelemede kullanılan yöntemin aynı olması ve bu şekilde imaj özet değerlerinin karşılaştırılmasının gerekli olduğu belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi: ´22 Nisan 2009 tarihli ´iş yeri arama ve el koyma tutanağı´ başlıklı tutanak içerisinde 2 adet DVD ve bir adet CD´nin numaralandırıldığı ve üzerinin taraflarca paraflandığı ifade edilmektedir. CD ve DVD ortamlarının üzerine paraf atılması, ilgili CD ve DVD içeriğinde sonradan yapılacak müdahalelerin taraflarca anlaşılmasını garanti edecek nitelikte bir yöntem değildir. İlgili tutanak içerisinde el konulan CD ve DVD ortamlarına ait imajların ya da içerilerindeki dosyaların özet değerlerine rastlanmamıştır. Bu sebeple söz konusu 1 nolu CD´ye ve 3 nolu DVD´ye arama el koyma sonrasında ekleme ve müdahale yapılıp yapılmadığı konusunda teknik bir sonuca varılması mümkün değildir. Sadece ilgili CD ve DVD ortamları incelenerek üst veriler arasında görünen zaman bilgilerinin gerçekliğiyle ilgili bir değerlendirme yapmak mümkün değildir. ´3 nolu DVD´ olarak adlandırılan DVD´de bulunan ve ´Kafes Eylem Planı´ diye adlandırılan planın hazırlandığı bilgisayarı tekil olarak tanımlayan bir bulguya tarafımızca rastlanmamıştır.´ ( Zaman)

Abdullah Harun

(13 Temmuz 2010), son güncel.: (14 Temmuz 2010)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1996    yazdır/print


 

Kafes ve Poyrazköy davaları birleştirildi

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, ´Kafes Eylem Planı´ dava dosyası ile ´Poyrazköy´de Ele Geçirilen Mühimmat´ davası dosyasının birleştirilmesine karar verdi. Aynı mahkeme 17 Mayıs 2010 tarihinde ´Amirallere Suikast´ davası ile ´Poyrazköy´ davasını da birleştirmişti. Böylece İstanbul 12. Ağır Ceza´da açılan üç dava tek dosyada toplanmış oldu. Mahkeme ayrıca tutuklu sanıklarının tahliye taleplerini de reddetti. Üye hakim Oktay Kuban iki karara da şerh koydu.

Kafes ve Poyrazköy davaları birleştirildi

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, ´Kafes Eylem Planı´ dava dosyası ile ´Poyrazköy´de Ele Geçirilen Mühimmat´ davası dosyasının birleştirilmesine karar verdi. Aynı mahkeme 17 Mayıs 2010 tarihinde ´Amirallere Suikast´ davası ile ´Poyrazköy´ davasını da birleştirmişti. Böylece İstanbul 12. Ağır Ceza´da açılan üç dava tek dosyada toplanmış oldu. Mahkeme ayrıca tutuklu sanıklarının tahliye taleplerini de reddetti. Üye hakim Oktay Kuban iki karara da şerh koydu.

Kafes davasında 3´ü tutuklu 33 sanık ve avukatları savunmalarını tamamladı. Sanıklar ve avukatları beratlarını talep etti. Duruşma savcısı Nuri Ahmet Saraç, tutuklu sanıkların tahliye edilmesi ve davanın Poyrazköy davası ile birleştirilme taleplerinin kabul edilmesini istedi. Talepleri alan mahkeme duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, Kafes ile Poyrazköy davalarının birleştirilmelerine karar verdi. Mahkeme, delillerin ortak olduğu, sonuçları itibariyle birbirlerini etkilediği, iddia ve savunmaların birbirleri ile doğrudan ilgili olduğundan hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, sağlıklı bir değerlendirme ve karar vermenin mümkün olması gerekçesiyle davaları birleştirdi. Tutuklu sanıklar Albay Mücahit Erakyol, Albay Levenk Gülmen ve Yarbay Halil Özsaraç´ın tahliye talepleri ise reddedildi. Sanıkların üzerine atılı suçun niteliği göz önünde bulundurulduğunda kuvvetli suç şüphesinin devam ettiğini belirten mahkeme, suçun Anayasal düzene karşı suçlardan olması nedeniyle tahliye taleplerini kabul etmedi. 30 tutuksuz sanığın duruşmadan vareste tutulma talebi ise bu sanıkların savunmalarını tamamlamış olmaları dolayısıyla kabul edildi. Mahkeme Levent Bektaş´tan ele geçirilen 1 nolu CD ve 3 nolu DVD´nin imajlarının mahkemece tayin edilen bilirkişi tarafından yeterli sayıda çıkartılarak talepte bulunan sanık ve avukatlarına verilmesini kararlaştırdı. Kafes davası Poyrazköy davası üzerinden yürüyecek. Duruşma Poyrazköy davasının görüleceği 14, 15, 16 Temmuz 2010 tarihine ertelendi.

Kuban muhalefette

Bu arada birleştirme ve tahliye taleplerinin reddi oy çokluğu ile kabul edildi. Üye hakim Oktay Kuban bu kararlara muhalefet etti. Kuban, bu davanın sanıkları ile Poyrazköy sanıklarının ortak bir eylem yaptıklarına dair açılmış bir dava bulunmadığını gerekçe gösterdi. Kuban şerh kararında, Dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerin atılı suçun unsurlarına göre kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular oluşturmaması ve hukuki niteliği ile sanıkların ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde tutuklu sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olgular bulunmamaktadır. dedi. Kuban birleştirmenin davanın uzamasına neden olacağını ve kaliteli bir yargılama yapılmasına engel olacağını savundu. (Cihan)

(18 Haziran 2010, 21:30)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast planı manşetlerimiz

´Amirallere suikast´ iddianamesinde arama yap

Poyrazköy cephaneliği manşetlerimiz

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1913    yazdır/print


 

Görüntülenen: 21 - 30 (Toplam 74)  |  Önceki 10 | Sonraki 10 



ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.579.560