İstanbul Büyükada'da yapılan toplantıya ilişkin aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 8'i tutuklu 11 sanığın 'silahlı terör örgütüne üye olma' ve 'silahlı terör örgütüne yardım etme' suçlarından 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davaya başlandı. Mahkeme tutuklu sanıkların tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesine karar verdi. Serbest bırakılan sanıklardan yabancı uyruklu 2'si ülkelerine döndü. Sanıkların suçlamaları reddettiği duruşmada Yurttaşlık Derneği üyesi sanık Özlem Dalkıran savunmasında, toplantının atölye çalışması niteliğinde, bir iç eğitim toplantısı olduğunu belirterek 'Stresle baş edebilmek için biraraya gelmiştik, şimdi ise stresle başbaşayız' dedi.<
29.10.2017 14:06 İstanbul Büyükada'da yapılan toplantıya ilişkin aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 8'i tutuklu 11 sanığın 'silahlı terör örgütüne üye olma' ve 'silahlı terör örgütüne yardım etme' suçlarından 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davaya başlandı. Mahkeme tutuklu sanıkların tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesine karar verdi. Serbest bırakılan sanıklardan yabancı uyruklu 2'si ülkelerine döndü.
BAŞKONSOLOSLAR DA İZLEYİCİ OLARAK DURUŞMAYA KATILDI
25 Ekim'de İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar Peter Frank Steudtner, Ali Ghravi, Günal Kurşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran, Nalan Erkem, Veli Acu ile tutuksuz sanıklar Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli katıldı. Başka suçtan tutuklu sanık Taner Kılıç ve tutuklu sanık İlknur Üstün ise Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmada hazır bulundu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Almanya İstanbul Başkonsolosu Georg Birgelen, Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter, Almanya Yeşiller Partisi'nden Özcan Mutlu, HDP Milletvekili Garo Paylan, öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, Ufuk Uras, yabancı büyükelçilik temsilcileri, uluslararası af örgütü temsilcileri, insan hakları gündemi ve eşit haklar için izleme derneklerinden temsilciler ile yerli ve yabancı basın mensupları da duruşmayı izledi.
Sanıkların kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, iddianamenin özeti okundu.
TANER KILIÇ'IN DOSYASININ AYRILMASI TALEP EDİLDİ
Savunmalara geçilmeden önce sanık avukatları, adil yargılama açısından duruşmanın kayıt altına alınmasını ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Temsilcisi sanık Taner Kılıç yönünden dava dosyasının ayrılması talebinde bulundu. Sanık Taner Kılıç'ın avukatı da müvekkili hakkında örgüt üyeliği suçlamasıyla İzmir'de açılmış bir dava olduğunu ifade ederek dava dosyasının ayrılmasını talep etti. Duruşmanın kayıt altına alınması talebini reddeden mahkeme heyeti, Taner Kılıç yönünden dosyanın ayrılması talebini ise savunmalar alındıktan sonra değerlendirilmesine karar verdi.
ÖZLEM DALKIRAN: STRESLE BAŞEDEBİLMEK İÇİN BİRARAYA GELMİŞTİK
Daha sonra Yurttaşlık Derneği üyesi sanık Özlem Dalkıran'ın savunmasına geçildi. Dalkıran, '3 aydan uzun bir süredir özgürlüğümden mahrum bırakıldım. Bir grup hak savunucusunun atölye çalışması nasıl oldu da örgüt suçu oldu anlam veremedim. Stresle baş edebilmek için bir araya gelmiştik, şimdi ise stresle başbaşayız. Yaklaşık 30 yıldır insan hakları mücadelesi için çalışıyorum. Hakkımdaki silahlı terör örgütüne yardım suçunu reddediyorum. Bu değerlerimle taban tabana zıttır' dedi.
Ya muhbirin önyargıylarıyla ya da önceden kurulmuş bir komployla karşı karşıya olduklarını belirten Dalkıran, toplantının atölye çalışması niteliğinde, bir iç eğitim toplantısı olduğunu belirtti. Dalkıran, 'Neyle suçlanıyoruz ve bu suçların dayanağı ne bilmiyoruz. Meslekleri ne olursa olsun burada oturanların ortak özelliği insan hakları savunuculuğu. İddianamede toplantının duyuru yapılmaksızın ve gizli olduğu belirtiliyor, bir kısım medya bu toplantının büyük casusluk toplantısı olduğunu belirtmiş. Bu toplantı gizli değildir, dar kapsamlı kapalı toplantıdır. Atölye çalışmasının kararı, geçtiğimiz Nisan ayında İnsan Hakları Ortak Platformu'nda (İHOP) alınmıştır' diye konuştu.
Toplantı mekanının cam kaplı prefabrik bir mekan olduğunu da ifade eden Dalkıran, 'Toplantının yapıldığı yerin kapısının açık olduğu tutanaklara dahi geçmiştir. Gizli toplantılar açık kapılarda değil, kapalı toplantılar arkasında yapılır. İddianamede adım, toplantıyı organize eden olarak geçiyor. Bu suçmuş gibi lanse ediliyor. Toplantı organize etmek suç değildir, toplantıya katılmak da suç değildir. Bunu suç göstermek kasıtlı bir çabadır' dedi.
İddianamede, 'Tüm cep telefonlarınız kapatılacak ve otele girene kadar açılmayacak' şeklindeki sözlerine ilişkin ise sanık Dalkıran, 'Atölye çalışmasında stresten uzak durmak da vardı. Orada tek konuştuğumuz verilerimizi nasıl koruruz, bunca strese rağmen sağlığımızı nasıl koruruz gibi konulardı. Bu sözler dijital bağımlılıktan kurtulmak içindi. ve sadece deniz üstündeyken telefonların kapatılması söylendi. Otele girince açılması söylenmiştir. 30 yıllık hak savunucusu olarak örgüte yardımla suçlanıyorum. Bu suçu asla kabul etmiyorum. Beraatimi talep ederim' dedi.
PETER STEUDTNER: GİZLİ TANIĞIN DEDİKLERİ DOĞRU DEĞİL
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Peter Frank Steudtner, kendisinin Özlem Dalkıran'a 5 bin avro göndermesiyle ilgili 'Özlem Dalkıran'ın hesabına 5 bin avroyu ödedim. Otelin rezarvasyonunun bir kısmını ödemek için paraya ihtiyaç vardı. Ben de çok parayla seyahat etmek istemiyorum. Bu nedenle parayı yolladım' ifadelerini kullandı.
Polislerin kendisini gözaltına aldıktan sonra karakola götürdüklerini söyleyen Steudtner, 'Gece saati polis karakolunda bana yasal bilgi verilmedi. Susma hakkım olduğunu gece yarısına kadar bana kimse söylemedi. Söylenene kadar zaten ifadem alındı, resmi olmayan bir biçimde. Farklı terör organizasyonu üyesi olmakla suçladılar. Yani Türkiye'deki planımın çok farklı olması gerektiğini ve ajan olduğumu söylediler.' şeklinde savunma yaptı.
Terör örgütlerini desteklemenin ciddi bir suç olduğunu, PKK ve FETÖ terör örgütlerinin isimlerini televizyondan öğrendiğini savunan Steudtner, diğer terör örgütlerinin ismini hapishaneye girmeden önce duymadığını iddia etti.
İddianamede kendisinin Pakistan'a gittiğinin belirtildiğini, toplantıda Suriye ve ByLock hakkında konuşulduğu bilgilerinin olduğunu kaydeden Steudtner, 'Hiç Pakistan'a gitmedim. Suriye hakkında konuştuğumuz, ByLock hakkında konuştuğumuz söylendi ben böyle bir şey konuşmadım. İlk defa tercümanlardan duydum ByLock'u. Polisten bilgi saklama konusunun üstünde çok duruluyor. Bizim yaklaşımımız farklı, biz veri ve iletişimi korumaya çalışıyoruz, bilgi saklamıyoruz.' dedi.
Gizli tanığın toplantı salonunda duruşmada duyduklarını anlattığı iddiasına ise Steudtner, 'Gizli tanık tuvaletle eğitim salonu arasında toplantı salonunda konuşulanları duyduğunu ifade etmiş. Bu kişi bu 5 dk içerisinde her şeyi duymuş ve bunları benimle bağlantılamış. Tuvalette eğitim salonundaki her şeyi bana ilişkilendirmesi gerçekçi değil.' şeklinde yanıt verdi.
İDİL ESER
Tutuklu sanık Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser de iddianamede yazılan suçlamaları reddettiğini, trajik ve ironik bir şekilde 4 aydır tutuklu olduğunu söyledi.
İddianamede suçlamaya söz konusu açıklamaların daha önce yetkili kişiler tarafından okunan açıklamalar olduğunu öne süren Eser, savunmasında şunları kaydetti:
'Nasıl olur da bunlar suç olarak karşımıza çıkıyor, anlamış değilim. ByLock kullandığı iddia edilen Taner Kılıç ile 76 kere görüşmüşüm. Kendisine direktör olarak hesap vermek zorunda olan kişiyim. Haftada bir görüşme yapmam gereken kişilerden birisidir. Şahsi kanaatim kendisi ByLock kullanıcısı değildir, terör örgütleriyle alakası yoktur. Diyelim ki var, benim onda ByLock olduğunu bilmem mümkün değildir. ByLock kullanan Ramazan diye biri var, 16 kere konuşmuşum, o da ev ararken konuştuğun emlak komisyoncusuymuş'
Pişman olacak bir şey yapmadığını, bu nedenle etkin pişmanlıktan yaralanmak istemediğini söyleyen sanık Eser, suçlamaları reddetti.
İLKNUR ÜSTÜN
Duruşmaya Sincan Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanan tutuklu sanık İlknur Üstün de hakkındaki suçlamaları reddederek, tahliyesini istedi.
ALİ GHRAVİ
Tutuklu sanıklardan Ali Ghravi de üç gün öncesine kadar neyle suçlandığını dahi bilmediğini belirterek 'PKK'yı haberlerde duydum. Diğer örgütlerin isimlerini bile duymadım' dedi. Bağımsız danışmanlık yaptığını ve öncelikli olarak işkence mağdurları ve mültecilere danışmanlık yaptığını söyleyen Ghravi, iddianamede aleyhine delil olarak sunulan dil haritasının Ortadoğu'nun dil haritası olduğunu belirtti. Sanık Ghravi, '115 günden beri tüm insan haklarımı ihlal eden bir durumla karşı karşıyayım. Sağlığım ve akıl sağlığım için endişe ediyorum. Benim işlediğim bir suç yok. Derhal ve şartsız tahliyemi talep ediyorum' dedi
ARA KARAR
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gece yarısına dek süren duruşmada sanık avukatları talepleri ve savcının görüşünün alınmasının ardından ara karar açıklandı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, Ali Ghravi, Günal Kurşun, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Özlem Dalkıran, Peter Frank Steudtner ve Veli Acu'nun tahliye edilmesine karar verdi.
Bu sanıklardan Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında, 'yurt dışına çıkış yasağı'ndan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasına hükmeden heyet, daha önce haklarında, 'haftada bir gün evlerine en yakın güvenlik birimine imza verme'den oluşan adli kontrol tedbiri uygulanan tutuksuz sanıklar Muhammet Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan'ın bu tedbirini kaldırarak, 'yurt dışına çıkış yasağı'ndan oluşan adli kontrol tedbirine çevirdi.
Heyet, İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği' kapsamında tutuklu olarak yargılanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç'ın İzmir'deki dosyasının, bu dava dosyasıyla birleştirilmesini de karara bağladı.
Dava konusu toplantının yapıldığı Büyükada'daki otel müdürünün tanık olarak çağrılmasına hükmeden mahkeme heyeti duruşmayı 22 Kasım'a erteledi.
İDDİANAME
Büyükada'da 5 Temmuz 2017'de toplantı yaptıkları sırada gözaltına alınan aralarında Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Gündemi ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneklerinin temsilcileri ile Alman vatandaşı Peter Frank Steudtner ile İsveç vatandaşı Ali Ghravi'nin bulunduğu 11 sanık iddianamede yer alıyor. Bu sanıklar; Alman vatandaşı Peter Frank Steudtner ile İsveç vatandaşı Ali Ghravi, Yurttaşlık Derneği'nden Nalan Erkem, Kadın Koalisyonu'ndan İlknur Üstün, Uluslararası Af Örgütü'nün Türkiye Temsilcisi Taner Kılıç, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Yönetim Kurulu üyesi Veli Acu, İnsan Hakları Gündemi Derneği'nden Günal Kurşun, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan, Yurttaşlık Derneği'nden Özlem Dalkıran, eski Mazlum Der'li aktivist Şeyhmus Özbekli.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından hazırlanan iddianamede, Büyükada'daki toplantıyı Af Örgütü Türkiye Temsilcisi Taner Kılıç'ın organize ettiği ancak Kılıç'ın Bylock kullandığı iddiasıyla İzmir'de gözaltına alındığı diğer şüphelilerin ise Büyükada'da buluşup toplantıya başladıkları anlatıldı.
AMAÇ; ADALET YÜRÜYÜŞÜNÜ KAOSA DÖNÜŞTÜRMEK
İddianamede şüphelilerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a başlattığı 'Adalet Yürüyüşü'nü kaosa dönüştürmeye çalıştıkları ve yaşanacak karışıklığı da diğer illere ve ilçelere yaymak istediklerinin amaçlandığı iddia edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç hakkında 'silahlı terör örgütü FETÖ üyesi olmak' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların 'silahlı terör örgütüne yardım etme' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, Büyükada'daki söz konusu toplantıyı sanıklardan Taner Kılıç'ın organize ettiği ancak FETÖ'nün şifreli haberleşme programı 'ByLock' kullandığı gerekçesiyle İzmir'de gözaltına alınınca toplantıya katılamadığı belirtiliyor.
İstanbul'un Adalar ilçesinde insan hakları alanında faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşu mensubu kişilerce yapılan gizli toplantı hakkında detaylı bilgilere yer verilen iddianamede, 'gizli tanık 1'in beyanları doğrultusunda, sanık konumunda yer alan şahısların 'Çalışma Atölyesi' adı altında toplantı organize ettikleri ve bu toplantıda yasa dışı faaliyetlerin konuşulduğu aktarılıyor.
Sanıkların toplantıya yönelik WhatsApp mesajlaşmalarının da yer aldığı iddianamede, Büyükada'da buluşulması planlanan toplantıda, sanıklardan birinin bütün katılımcıları, 'İlk ödeviniz, vapura binmeden önce tüm teknolojik aletlerinizi kapatacaksınız. Telefon, laptop, tablet, smart saat vs. Etraftı seyrederek, keyfini çıkararak seyahat ederek otele girinceye kadar açmayacaksınız. Okuyan 'ok' desin ki herkesin gördüğünde emin olalım.' sözleriyle uyardığı anlatılıyor.
'Adalet Yürüyüşü'nün Gezi Parkı eylemlerine evrilmesi amaçlandı'
İddianamede, söz konusu dokümanlardan ülkedeki mevcut siyasi ortamın, terör örgütlerinin başrol oynadığı, sivil toplum örgütleri görünümü altında organize edilen Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı belirtilerek, 'Bu amaçla faaliyetlerde bulunan sanıkların yakalanması sırasında, düzenleyicilerin verdiği 'Adalet' ismiyle gerçekleşmekte olan yürüyüşün, Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin amaçlandığı tespit edilmiştir.' ifadesine yer veriliyor.
Sanıkların çoğunun terör örgütleri ve mensuplarıyla olan irtibatları, faaliyet alanları itibarıyla sivil toplumu etki güçlerinin bulunmaları nedeniyle terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda yakın geçmişte Gezi Parkı eylemleri benzeri toplumsal kaosa dönüşecek hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenledikleri değerlendirilen iddianamede, ayrıca sanıklarla ilgili terör örgütleriyle bağlantıları ve olayın oluş şekline göre işledikleri yönünde şüphe bulunan 'Terörizmin Finansmanı ve Casusluk' suçlarıyla ilgili ise başka bir soruşturma yürütüldüğü vurgulanıyor.
Örgüt irtibatları
Sanıkların, silahlı terör örgütleriyle (PKK/KCK, DHKP/C ve FETÖ) iltisakı ve irtibatına da yer verilen iddianamede, sanıkların sosyal medyadaki paylaşımları da aktarılıyor. Sanık İdil Eser'in, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörlüğü görevini yürüttüğü anlatılan iddianamede, üst ve oteldeki eşya aramalarında ele geçirilen materyallerde silahlı terör örgütü DHKP/C üyesi olmak suçundan tutuklu Semih Özakça ve Nuriye Gülmen ile ilgili belgelerin olduğu, Murat Dicle isimli bir şahsın AF örgütünde çalıştığı değerlendirilen Fırat Doğan isimli şahsa 'Kendisinin Irak'ta uzun zamandır PKK üyesi gerilla doktoru olduğunu ve AF örgütüne üye olmak istediğini, bunun kendileri için sorun olup olmayacağını sorduğu' şeklinde yazışmaların bulunduğu ifade ediliyor.
İddianamede, Bylock kullanıcısı sanık Taner Kılıç'ın ise kız kardeşi Ömür Kamış'ın eşi Mehmet Kamış'ın, kapatılan Zaman gazetesinde genel yayın yönetmen yardımcısı olarak görev yaptığı, FETÖ/PDY üyesi olduğu ve halihazırda firari konumda bulunduğu, ByLock kullandığı, Kılıç'ın ayrıca İdil Eser ve Günal Kurşun ile irtibatının bulunduğu anlatılıyor.
'Telefon şifrelerini hatırlamadılar'
Sanıklara, gözaltında bulundukları süreçte dijital materyallerin incelenebilmesi için üzerinde bulunan şifrelemelerin kaldırılması adına şifre bilgileri sorulduğuna vurgu yapılan iddianamede, bazı sanıkların şifrelerini hatırlamadığını iddia ettikleri, bazılarının da şifreyle ilgi bilgi vermediği kaydediliyor. İddianamede, sanıklardan yabancı uyruklu Peter Frank Steudtner ve Ali Ghravi'nin savcılıktaki ifadelerinde belirttikleri şifre bilgilerinin yanlış olduğu ve bu nedenle bir kısım materyallerin henüz incelenemediği bildiriliyor.
Sanıkların bağlantılı oldukları terör örgütleri lehine faaliyette bulunmak suretiyle 'yardım kastıyla' hareket ettikleri, yabancı uyruklu şüphelilerin de mevcut konumları ve Türkiye'ye dair irtibatları nazara alındığında bu amaç haricinde hareket ettiklerinden bahsedilemeyeceği aktarılan iddianamede, sanıkların iştirak iradesiyle üzerlerine atılı 'silahlı terör örgütlerine (FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C) yardım etme' suçunu işledikleri belirtiliyor.
DİĞER DAVA: FETÖ SANIĞI AVUKATIN DOSYASI BÜYÜKADA DOSYASIYLA BİRLEŞTİRİLECEK
Öte yandan konuyla ilgili bir başka gelişme de İzmir'de yaşandı. İzmir'de, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Taner Kılıç'ın, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye olduğu iddiasıyla 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı davada mahkeme heyeti, dosyayı 'Büyükada' davasıyla birleştirilmek üzere İstanbul'a gönderdi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, FETÖ/PDY'ye yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında, geçen 6 Haziran'da polis tarafından operasyon düzenlendi. Operasyonda, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Kılıç tutuklandı. 2002 yılından beri çeşitli dönemlerde Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nin Yönetim Kurulu'nda yer alan ve 2014 yılından bu yana da başkanlığını yapan Taner Kılıç'ın, FETÖ/PDY üyeleri ile bağlantılarının olduğu ileri sürüldü. Kılıç'ın, aralarında FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle aranan Emre Uslu ile Önder Aytaç'ın da bulunduğu çok sayıda şüpheliyle haberleştiğinin belirlendiği iddia edildi. Örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u da kullanmakla suçlanan Taner Kılıç'ın, FETÖ/PDY'den aranan firari Emre Uslu ve Önder Aytaç gibi şüphelilerle mail ile yazıştığı, o yazışmalar sonrasında kamuoyuna yönelik FETÖ operasyonlarını eleştiren açıklamalarda bulunduğu ileri sürüldü. Soruşturmayı yürüten savcı, Taner Kılıç hakkında 'Terör örgütüne üye olma' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açarken, iddianame İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.
'FETULLAH GÜLEN'İ TANIMAM'
İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanık Taner Kılıç, sanık avukatları, yakınları ile Uluslararası Af Örgütü temsilcileri katıldı. SEGBİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi) ile savunması alınan ve 4 ay 20 gündür tutuklu olduğunu belirten sanık Taner Kılıç, 'İddianamede FETÖ üyesi olduğum belirtiliyor. ByLock programı indirmedim, kullanmadım. Bank Asya'da hesabım vardı. Ancak örgüt liderinin para yatır dediği dönemde ben tam tersine para çektim. Hesap kullanımım ise tamamen işim gereğidir. Örgüt lideri Fetullah Gülen'i tanımam, ziyaret etmişliğim de yoktur. Örgütün okullarına gitmedim, evlerinde kalmadım. Bu örgütle legal ya da illegal bağlantım yok. Hiçbir şekilde himmet vermedim. 25 yıldır avukatım. Yargı ya da bürokrasiye girmeye çalışmadım. Örgüt üyelerine soruların dağıtıldığı dönemde ne talep ettim ne de teklif eden oldu' dedi.
Bu davanın açılmasının Uluslar arası Af Örgütü'nün çalışmalarından dolayı olduğunu düşündüğünü belirten Taner Kılıç, 'Ben cezaevine girdikten 30 gün sonra yapılan 'Büyükada' toplantılarında sanık oldum. Bir anda iddianameyi hazırlayan savcı beni o davaya sanık olarak ekledi' diye konuştu. Örgütle hiçbir ticari ilişkiye girmediğini ileri süren Taner Kılıç, iddianamede kimden talimat aldığının ya da kime talimat verdiğinin belli olmadığını söyledi. İddianamede örgüt üyelerinin tek kullanımlık hat kullandığı, sık sık adres değiştirdiği ve kod adı kullandığının yer aldığını belirten sanık Kılıç, kendisinin 15 yıldır aynı adresteki avukatlık bürosunu, aynı işyeri telefonu ve faksı, 15 yıldır aynı cep telefonu numarasını kullandığını ve bunların da İzmir Barosu'nda herkese açık olarak bulunduğunu belirtti. Sanık Kılıç, ne 15 Temmuz öncesinde ne de 15 Temmuz sonrasında hiçbir FETÖ davası vekilliği de almadığını söyledi.
Mahkeme heyeti, sanık Taner Kılıç'ın tutuklu yargılanmasına devam edilmesine ve davanın İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam eden 'Büyükada' davasıyla birleştirilmesine karar vererek, dosyayı İstanbul'daki mahkemeye gönderdi.
İstanbul'daki davada, Büyükada'daki bir otelde gizli toplantı yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Yurttaşlık Derneği ve İnsan Hakları Gündemi Derneği temsilcilerinin de aralarında bulunduğu 11 sanık yargılanıyor. Bu davadaki tutuklu sanıklar ilk duruşmada tahliye edildi.
Paralel yapı-05 Temmuz (2017) 'İstanbul 11 sanık Büyükada'da Gezi benzeri kaos olayları planlama' davası
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
BELGESEL: GEZİ'NİN ARDINDAKİLER
Taksim Gezi olaylarıyla ilgili manşetlerimiz
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
(29 Ekim 2017, 14:06)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: