Tam
EskidenYeniye
 

Darbede Donanma Olayları davası

Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 57'si tutuklu, 13'ü firari 92 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.

Önceki haber title=Sonraki haber

24.06.2017 16:03 Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 57'si tutuklu, 13'ü firari 92 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.

23 Haziran'da Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın FETÖ'nün darbe girişi sırasında Donanma Komutanlığı ve bağlı birimlerdeki eylemlere ilişkin hazırladığı 852 sayfalık iddianame üzerindeki incelemesini tamamladı.

Mahkemece kabul edilen iddianamede, darbe girişimi sırasında Yavuz Fırkateyni'nde alıkonulan Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele ile darbeci askerler tarafından gözaltına alınarak İstanbul'a gönderilen Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım ve Donanma Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal 'müşteki' sıfatıyla yer alıyor.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in '1' numaralı şüpheli olarak yer aldığı iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem'in de aralarında bulunduğu 92 şüpheli yer alıyor.

İddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında, 'cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs', 'silahlı örgüt kurma veya yönetme' ve 'silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Şüpheli askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin 'mahrem abileri' konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen olmak üzere toplam 19 şüphelinin ağırlaştırılmış müebbet ile 19'ar yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

İddianamede, Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay'ın ağırlaştırılmış müebbet ile 19'ar yıldan 36 yıl 6'şar, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6'şar aydan 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

İddianamede, sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından hazırlanan sıkı yönetim direktifinde Tümamiral Sinan Azmi Tosun'un, Kocaeli Sıkı Yönetim Komutanı ve aynı zamanda Donanma Komutanı olarak görevlendirildiğinin belirlendiği belirtildi.

Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, FETÖ'nün darbe girişi sırasında Donanma Komutanlığı ve bağlı birimlerdeki eylemlere ilişkin hazırladığı 852 sayfalık iddianame üzerindeki incelemesini tamamladı.

Toplam 857 sayfalık iddianamenin ilk bölümünde FETÖ/PDY terör örgütüyle ilgili genel ve örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki yapılanmasına ilişkin bilgilere yer verildi.

İddianamenin, 'Kocaeli'de Gerçekleşen Olaylar ve Yapılan Tespitler' başlıklı üçüncü bölümünde, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kocaeli'de gerçekleşen eylemler, 'Gölcük Donanma Komutanlığı, Cengiz Topel Deniz Hava Üs Komutanlığı, Seymen Tanktabur Görev Komutanlığı ve Kandıra 1. Motorize Piyade Tugay Komutan Yardımcılığı'ndaki olaylar' ile 'Gebze'deki Turkcell Veri Merkezi'nin zaptedilmesi' ve 'Donanma Komutanlığı askeri hakim savcılarının sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilmesi' başlıkları altında değerlendirildi.

İddianamede, 'darbeci' amiraller eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay ve eski Güney Görev Grup Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici tarafından darbe girişimi öncesi eski İstanbul Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık ile İstanbul ve Ankara'da gerçekleştirilen darbe toplantılarında alınan kararların, Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Hakan Üstem'in de katılımıyla Kocaeli'de uygulanmasıyla ilgili tespitler aktarıldı.

Bu kapsamda Gölcük Donanma Komutanlığı'nda Harp Filo Komutanı olarak görev yapan Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım ile Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın zor kullanılarak gözaltına alınıp İstanbul'un Maltepe ilçesine gönderildiğinin belirlendiği kaydedildi.

Gölcük Donanma Komutanlığı içinde görevli tüm rütbeliler ile rütbesiz erlerin savaş durumuna geçirildiğine dikkati çekilen iddianamede, birlik önünde toplanan vatandaşlar ile emniyet görevlilerinin, darbe girişimini engellemek amacıyla yapacakları müdahaleyi 'kırmak' için, komutanlığın önündeki giriş kapılarına silahlı askerlerin dikildiği, kapılara tel örgü çekildiği, Hayrettin İmren'in havaya ateş ettiği, komutasındaki askerlere de talimat vererek, havaya ateş ettirdiği ifade edildi.

İddianamede, Merkez Komutanlığı Koruma Birlik Komutanı Albay Uğur Çelikten, Yüzbaşı Gökhan Cingi ve er Semih Ökaya'nın usulsüz gözaltına alınıp, merkez komutanlığında hapsedildiği anlatıldı.

'Mahrem abiler' darbecilerin saklanmasına yardım etmiş

Gölcük Donanma Komutanlığı'ndaki limanda bulunan savaş gemilerinin seyre çıkartıldığı, gemilerden TCG Kemal Reis Fırkateyni'ne İstanbul Moda açıklarında caydırıcılık için top atışı yaptırıldığının belirlendiği bildirilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

'Donanma Komutanı Veysel Kösele, Hücum Bot Filotillası Komodor Albay Levent Kerim Uça, Koruma Astsubayı Ebubekir Öztürk ve Emir Astsubayı Yalçın Gül'ün TCG Yavuz Fırkateyni'nde yasa dışı olarak hürriyetlerinin kısıtlandığı belirlenmiştir. Darbeci amirallerin gerek darbe girişimi öncesinde ve gerekse darbe girişiminin başarısız olması sonrası Kocaeli ve İstanbul'da saklanmalarında FETÖ/PDY terör örgütünün mahrem abileri olan sivil şüpheliler ile irtibat kurdukları belirlenmiştir. Soruşturmalar sırasında özellikle şüpheli Tuğamiral Hayrettin İmren'in kendisine ve diğer amirallere mahrem abilik yapan kişiler, orduda FETÖ/PDY yapılanması ve Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu belirlenen İstanbul Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Ömer Faruk Harmancık'ın ve Sahil Güvenlik Komutanı Hakan Üstem'in darbe girişiminin Kocaeli kısmı ile irtibatları konusunda birçok ayrıntı anlattığı tespit edilmiştir.'

Darbe gecesi Genelkurmay Başkanlığı'ndan 'gizli dereceli' tüm bakanlıklara hitaben 'sıkıyönetim direktifi' konulu mesajın gönderildiği anlatılan iddianamede, sıkıyönetim komutanlıkları listesi, sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesi ile Ankara ve İstanbul'un asayiş ve takviye planlarının da ek olarak konulduğuna dikkati çekildi.

Kocaeli'nin sıkıyönetim komutanı

İddianamede, sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından sıkı yönetim direktifinde yapılan görevlendirmelerde, Tümamiral Sinan Azmi Tosun'un Kocaeli Sıkı Yönetim Komutanı ve aynı zamanda Donanma Komutanı, Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı, Tuğamiral Nazmi Ekici'nin Harp Filosu Komutanı, Tuğamiral Ayhan Bay'ın Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı, Tuğamiral Hayrettin İmren'in Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı olarak devamına, Tümamiral Gürel Kaynak'ın Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı olarak devamına, Tümamiral Hakan Üstem'in Sahil Güvenlik Komutanı olarak devamına' şeklinde görevlendirmelerin yapıldığının belirlendiği aktarıldı.

İddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde darbeci subaylar tarafından TCG Yavuz Fırkateyni'nde kamaraya kapatılarak zorla alıkonulan Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin müşteki sıfatıyla yer verilen ifadesinde, halen Gölcük Donanma Komutanı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz 2016'da öğle vakti 12.00'de karayolu ile Heybeliada Deniz Lisesi'ndeki törene gittiğini, daha sonra oğlunun 16 Temmuz'da düğününün yapılacağı Fenerbahçe Orduevi'ne geçtiğini belirtti.

Fenerbahçe Orduevi'ne geldiğinde, düğün hazırlığı ve organizasyonlar ile ilgili olarak görüşmeler yaptığını, odaya çıkıp bir süre dinlenip üzerini değiştirdikten sonra saat 20.30 sıralarında tekrar aşağı indiğini aktaran Kösele, şunları ifade etti:

'Yemeği yedikten sonra tekrar odama çıktım. Öncelikle televizyonda İstanbul Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprülerinin askeri araçlar ve askerler tarafından kapatılmış olduğunu görüp bir şeylerin yanlış gittiğini düşündüğüm esnada, 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Ümit Dündar'ı aradım. Ümit Dündar Paşa bana durumun biraz ciddi olduğunu söyleyerek, orduevinden ayrılmamı tavsiye etti. Sonrasında sivil elbiselerimi giyip yakın korumam ve emir astsubayım ile beraber orduevinin bahçesindeki karanlık bir ormanlık alana çıktım. Hem telefon görüşmesi yaptım hem de konuları anlamaya çalıştım. Daha sonra orduevinin etrafında da bir askeri hareketlilik görünce yakın korumam ve emir astsubayım ile birlikte orduevini terk ettim.'

'Beni öldürmeden içeri giremezsiniz'

Kösele, Gölcük Donanma Komutanlığı'ndan birçok savaş gemisinin Marmara Denizi'ne doğru çıktığını haber alınca, Donanma'dan çıkan TCG Yavuz Gemisi Komodoru Albay Levent Kerim Uça ile görüştüğünü aktararak, şunları kaydetti:

'O gemide komodor olduğu için onu aramıştım. Kendileri bana adaların güneyinde seyir halinde olduğunu söyleyince bana yakın olduklarını fark edip İstanbul Boğazı'na doğru seyir yapmalarını emrettim ve uygun bir yerde gemiye bineceğimi söyledim. Amacım öncelikle kendi emniyetimi alıp durumu değerlendirmekti. Gemiye yanlış hatırlamıyorsam saat 01.30 sıralarında lastik bot aracı ile intikal ettik. Komodor Albay Levent Kerim Uça ile gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk, ben ve koruma astsubayım ile emir astsubayımı karşıladılar. Doğrudan gemi komutanının kamarasına intikal ettik. Ben ve komodor Albay Levent Kerim Uça ile kamaraya girdikten yaklaşık 1,5 dakika sonra kamaranın kapısında gürültüler duyduk. Hemen arkasında 2 el silah sesi geldi. Bunun üzerine kendimizi emniyete almak için kamaranın kapısını iç kısmından kilitledik. Sonrasında kamaranın diğer kapısından güverteye çıkmak isterken o kapının öncesinde kilitlenmiş olduğunu anladık. Bir süre sonra sesler kesildi. Yalnız seslerden birisinin benim koruma Astsubayım Ebubekir Öztürk olduğuna eminim. Sonrasında sesler kesildikten sonra komodorla beraber bir terslik olduğunu anladık. Konuşmaların birçoğunu tam olarak anlayamadım ancak bir bölümünde koruma astsubayım olan Ebubekir Öztürk'ün, 'Beni öldürmeden içeri giremezsiniz' şeklinde bağırdığını net olarak duymuştum.'

'Ankara'dan mesaj geldi, sizden emir alamıyoruz'

Daha sonra gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk'e telefon edip, yapmış olduğu işin yanlış olduğunu izah ettiğini, komutanı olarak eylemlere derhal son verilmesini emrettiğini belirten Oramiral Kösele, ifadesini şöyle sürdürdü:

'Kendisi bana telefonda açık şekilde 'Komutanım, Ankara'dan mesaj geldi, sizden emir alamıyoruz. Sizi burada misafir edeceğiz' dedi. O anda kamarada rehin tutulduğumuzu anladım. Yaklaşık 1,5 saat bu şekilde kamarada oturup olanları televizyondan izledik. Bu aykırı faaliyete katılanlar açısından durumların kötüleşmeye ve faaliyetlerin sonuçsuz kalacağına kanaat getirdikten sonra, gemi komutanına kamaradan telefon açtım. Kendisine, 'Ben senin komutanınım. İkinci defa ikaz ediyorum emir komuta sisteminin dışına çıktın, bana inanmıyorsun, televizyonu aç olanları izle' diye konuştum. Gemi komutanı olan Sezayi Özgür Öztürk bana yine 'Komutanım, haklı olabilirsiniz ama ben emirleri Ankara'dan alıyorum' dedi. Daha sonra sabaha karşı 06.30 sıralarında gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk, Komodor Levent Uça ile bulunduğumuz içten ve dıştan kilitli kamara kapısına geldi. Kapıyı tıklattı ve 'Komutanım, ben sizin emrinize tekrar girmeye hazırım' diye bağırdı. Ben yine içeriden yaptığı işin zaten yanlış olduğunu, Gölcük'e intikal etmesini söyledim. Daha sonra intikal başladı.'

'Biz bunlara güvenmediğimiz ve halen rehine olduğumuzu hissettiğimiz için kamarayı açıp dışarı çıkmadık. Nerelerde seyir yaptığımızı bilemiyorduk.' diyen Kösele, şunları kaydetti:

'Yanlış hatırlamıyorsam 12.30-13.00 sıralarında Gölcük Poyraz Limanı'na giriş yaptık. Sonrasında gemiye askeri savcılık görevlileri geldi. Ben zaten öncesinde sahile yaklaştığımız için ve cep telefonlarını da almadıkları için Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ı arayıp hazır kıta asker ve benzeri yönlerden tedbir almasını istemiştim çünkü mürettebatın bir kısmının kaçabileceğini düşündüm. Gemiye görevliler geldiklerinde olaylar normale döndü ve gemideki gemi komutanı dahil diğer mürettebatı derdest ettiler, gemide bulunduğumuz sırada telefonla 2 defa sadece gemi komutanı ile görüşmüştüm. Bunun dışında kamaranın dışında olan ancak anormal olan olaylara şahit olmadım.'

11 TEMMUZ'DA DARBE YAPILACAĞI BİLDİRİLDİ

İddianamede terör örgütü ile ilgili bilgilere de yer verilirken, Fetullah Gülen'in 1941 doğumlu olmasına rağmen doğum tarihini 11 Kasım 1938 tarihini göstererek Atatürk'ün ölümünden sonra ilahi bir takdirle doğduğunu ifade etmeye çalıştığını, Gülen'in yurt dışına kaçması, örgütün kuruluşu, amacı, Gülen'in örgüt içerisindeki metafizik değerine, 1 dolar konusuna, örgütün yapısına, örgütün haberleşmede kullandığı yöntemler, darbe girişimi süreci, örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki yapılanması ve yapılanma süreci, mahrem abiler ile amirallerin birbirleriyle irtibatlarına yer verildi.

Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yöneten Tuğamiral Hayrettin İmren ifadesinde örgütteki isminin 'Seçkin' olduğunu, Tuğamiral Nazmi Ekici'nin 'Muhsin', firari olan amiral Ayhan Bay'ın ise 'Abdurrahman' olduğunu, öğretmenlik yapan örgüt abilerinden Mert kod adlı kişi ile 11 Temmuz günü İstanbul'a gittiğini belirterek, şu ifadeyi verdi:

'Telefonlarımızın pillerini Mert isimli şahsın teklifi ile çıkartmıştık. Bizim de olduğumuz eve Ömer Faruk Harmancık isimli tuğamiral geldi. Yanında kimse olup olmadığını hatırlamıyorum. Kendisini daha önceden tanıyorum, ancak iki kez gördüm. Ben bu şahsın da cemaatçi olduğunu biliyorum. Çünkü kendisi 2 yıl arka arkaya terfi edememişti. Terfi edememesinin sebebi de cemaatçi olmasıydı. Kendisini o tarihte Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı idi. Kendisi benden devre olarak küçük olduğu için 'efendim Cuma günü planlı bir harekatımız olacak. Size görev vermek için buraya çağırdık' dedi. Ben de nasıl bir görev diye sordum. 'Cuma günü, yani 15 Temmuz gününü 16 Temmuz gününe bağlayan sabaha karşı saat 03.30'da darbe yapılacağını, sıkıyönetim ilan edileceğini söyledi. Ben de kendisine peki Genelkurmay Başkanı da dahil mi, emir komuta zinciri içerisinde mi yapılacak diye sordum. O da bana 'tabi içinde olacak' dedi. Nereden biliyorsun diye sordum, o da tekrar bana Cumartesi akşamı yani 16 Temmuz günü Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin Fenerbahçe Orduevi'nde oğlunun düğünü olacağını ve bu düğün itibari ile Cuma akşamı Genelkurmay Başkanı dahil olmak üzere, bütün kuvvet komutanlarının Fenerbahçe Orduevi'nde olacaklarını, gece Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının odasına orduevi müdürünün yardımı ile zorla girilerek kendilerinin ikna edileceklerini, bu arada ben kendisine ya ikna olmazlarsa dediğimde, 'merak etmeyin olacaklar' dedi. Ben yine kendisine 'ama olmazlarsa' dediğimde kinayeli bir şekilde 'kendileri bilirler' dedi.'

ÖNCE AMİRAL, SONRA SAT SUBAYI BİLGİ VERDİ

Tuğamiral Hayrettin İmren ifadesine şöyle devam etti:

'Sonra ben bir SAT subayını yanınıza vereceğim, o görevinizi koordine edecek dedi ve kapıdan çıktı. O çıktıktan hemen sonra SAT komandosu geldi. O anda kapı açıldığında 2 tane sivil şahıs gördüm. Evdeki diğer odalardan da konuşma seslerinin geldiğini duydum. Bu iki sivil şahısla bir göz temasım oldu. Bu şahısları daha önce ve sonra hiç görmedim. Daha sonra SAT subayı diye isim verilmeden tanıştırılan şahıs bana 15 Temmuz günü 2-3 özel araç ile 6-9 kişinin geleceğini, tamamının SAT'çı olacağını ve Donanmada bulunan üç amirali, yani Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım, Denizaltı Filo Komutanı Tuğamiral Mithat Kemal Algül ve Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın alınarak Maltepe Askeri Cezaevi'ne götürüleceğini söyledi. Bu konuyu özet olarak Ömer Faruk Harmancık da söylemişti. Burada benim görevim SAT'ların üsse gelişlerinde bir problem yaşandığında yardımcı olmaktı. Bu konu bana söylendiğinde, bunun cemaatin bir organizasyonu olduğunu şüphe götürmeden emir komuta zinciri içerisinde de olduğunu değerlendirdim. Bu şahıslar Donanmaya geldiklerinde problem çıkarsa beni arayacaklardı. Daha sonra yine Mert isimli şahısla biz evden ayrıldık, ama bulunduğumuz evde görüşmeler devam ediyordu. Kapıdan çıkarken yaklaşık yedi sekiz çift ayakkabı gördüm. Ancak kimlerin olduğunu görmedim. Sadece bizim bulunduğumuz katın ışıkları açıktı. Bizim bu şahıslarla görüşmemiz yaklaşık yarım saat-kırkbeş dakika sürdü. Biz aşağıya indiğimizde bulunduğumuz evin önünde bir araç yoğunluğu vardı ama başka kimlerin geldiğini bilmiyorum'

Darbe girişiminin yaşandığı tarihe kadar ben normal görevine devam ettiğini söyleyen Tuğamiral Hayrettin İmren, 'Tamamen 4 gün boyunca bu olaya kilitlenmiş durumda, kendi içimde olacak mı, olmayacak mı şeklinde kurgulama yapmaya başladım. İçimde bir korku da vardı. Hatta 4 günde, 5 kilo kadar zayıfladım. Etrafımdaki arkadaşlara da herhangi bir şey sormadım, çünkü bu olayın gizli olduğunu kimseye söylenmemesi gerektiği Ömer Faruk Harmancık tarafından söylenmişti. Olayın yaşandığı 15 Temmuz günü akşam saat 20.00 civarında makam telefonuma kayıtlı olmayan bir numaradan telefon geldi. Donanmadaki lojmanımdaydım. Arayan Ömer Faruk Harmancık'tı. Kendisi bana 'efendim olay deşifre oldu, şimdi hemen harekata başlıyoruz' dedi. Olayın ne şekilde deşifre olduğunu ben sormadım, o da söylemedi. Bu nedenle hemen daha önce isimlerini söylediğim üç amiralin alınarak Maltepe Askeri Cezaevi'ne gönderilmesini istedi. Ben de 'Benim mizacım değil yapamam, bu SAT timlerinin göreviydi neredeler, siz koordine etmiştiniz' diye sordum. Ancak kendisi de 'derhal alın' diye tekrar bana dönüş yaptı. Bunun üzerine ben de bu işi yapmaya karar verdim' diye konuştu.

Tuğamiral Hayrettin İmren kendisine yardımcı olması için Tuğamiral Nazmi Ekici'nin gönderildiğini belirterek, gece halkın Donanma Komutanlığı'nın önünde toplanarak tepki gösterdiğini ifade edip, ifadesine şöyle devam etti:

'Uzman çavuşlardan birkaçının tedirgin hallerinden dolayı havaya ateş açtıklarını gördüm. Bu sefer halk daha fazla galeyana geldi. Ben de bu durumdan korktum. Sonra personeli komple kapının arkasına geri çektim. Amacım insanlardaki bu gerginliği azaltmaktı. Vatandaş da zaten geri çekilince durdu. Buradaki olay bu şekilde tırmanışa geçmeden sona erdi. Bu arada ben itfaiye arabasının gelmesi için yangın merkezine emir verdim. Vatandaş gelirse silahla değil, su ile püskürtme amacındaydım. Araç geldi, ama sadece bekledi. Bu arada halkın attığı sloganların paralelinde bizler de güvenlik taburunun askerleri ile birlikte halkı memnun edici şekilde 'Ordu millet el ele', 'Her Türk asker doğar' şeklinde sloganlar attık. Halk da bunu çok olumlu karşıladı ve alkışladı'

Tuğamiral Hayrettin İmren daha sonra kaçmalarını, darbenin neden yapıldığı, Harp Filo Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım ve Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın gözaltına alınmaları hakkında ifade verdi.

Tuğamiral Nazmi Ekici ise ifadesinde Ömer Faruk Harmancık'ın 11 Temmuz günü kendisini aradığını, 13 Temmuz günü Ankara'da buluştuklarını, darbe girişimi hakkında bilgi verdiğini, Donanma Komutanlığı'nda yaşananları anlattı.

İddianamede, Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin TCG Yavuz'da alıkonulmasına ve askerlerin ifadelerine yer verildi.

Darbeci Amiralin İfadesi Ortaya Çıktı

İddianame kapsamında ifade veren Darbeci Tuğamiral Hayrettin İmren, "Bana Nazmi Ekici'den telefon geldi. Kendisinden büyük olduğum için bana 'efendim Cumhurbaşkanı Almanya' ya kaçmış' dedi. Ben de tersanede görevli olanlara bu durumu aynen ilettim" şeklinde konuştu.

İmren, verdiği ifadede," Örgütte kullanmış olduğum kod ismim 'Seçkin'dir. Kod isimsiz kimse yoktur. Herkese bir kod isim verilir. Bana bu kod ismi 'Ümit' isimli şahıs 2006 yılında Bartın'da verdi. Kod isim verilmesinin nedeni örgütte var olan gizliliktendir. Üçüncü bir şahsın kim olduğumuzu bilmesinin istenmemesindedir. Bu hücresel bir yapıdır. Birlikte gözaltında olduğum şahıslardan subay olanlardan Nazmi Ekici'nin Kod ismi Muhsin'dir. Kamil Altın'ın Kod ismi Sabri'dir. Firari olan Ayhan Bay'ın Kod ismi ise 'Abdurrahman'dır" dedi.

Darbe girişiminden önce yaşananları anlatan İmren, "Bizim de olduğumuz eve Ömer Faruk Harmancık isimli tuğamiral geldi. Yanında kimse olup olmadığını hatırlamıyorum. Kendisini daha önceden tanıyorum ancak iki kez gördüm. Ben bu şahsın da Cemaatçi olduğunu biliyorum. Çünkü kendisi 2 yıl arka arkaya terfi edememişti. Terfi edememesinin sebebi de Cemaatçi olmasıydı. Kendisi o tarihte Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı idi. Kendisi benden devre olarak küçük olduğu için 'efendim Cuma günü planlı bir harekatımız olacak. Size görev vermek için buraya çağırdık' dedi. Ben de nasıl bir görev diye sordum. 'Cuma günü yani 15 Temmuz gününü 16 Temmuz gününe bağlayan sabaha karşı saat 03.30 da darbe yapılacağını, sıkıyönetim ilan edileceğini' söyledi. Ben de kendisine peki Genelkurmay Başkanı da dahil mi, emir komuta zinciri içerisinde mi yapılacak diye sordum. O da bana 'tabii içinde olacak' dedi' diye konuştu.

"Darbe girişiminin yaşandığı tarihe kadar ben normal olarak görevime devam ettim" diyen İmren, "Ben tamamen 4 gün boyunca bu olaya kilitlenmiş durumda kendi içimde olacak mı olmayacak mı şeklinde kurgulama yapmaya başladım. İçimde bir korku da vardı. Hatta 4 günde 5 kilo kadar zayıfladım. Etrafımdaki arkadaşlara da herhangi bir şey sormadım çünkü bu olayın gizli olduğunu kimseye söylenmemesi gerektiği Ömer Faruk Harmancık tarafından söylenmişti. Olayın yaşandığı 15 Temmuz günü akşam saat 20.00 civarında makam telefonuma kayıtlı olmayan bir numaradan telefon geldi. Donanmadaki lojmanımdaydım. Arayan Ömer Faruk Harmancık'tı. Kendisi bana 'efendim olay deşifre oldu, şimdi hemen harekata başlıyoruz' diye konuştu" dedi.

Satır aralarında ilginç ifadelere yer veren İmren, "Gece 00.00 sıralarında Donanmadaki noktaları gezdim ve aldırdığım tedbirlere baktım. Bir yandan da çatışma çıkmasın diye cemaatten güvendiğim kişileri görevlendirmeye çalıştım donanma karargahına gittim, askerlere hitap ettim ve son zamanlarda ülkede yolsuzluk, çözüm süreci üzerinden şehitlerin gelmesi, bu nedenle yemek yerken boğazımdan dahi ekmeğin geçmediğini, aslında çok rahat bir düzenim olduğu hale bu işe gönüllü olarak yaptığıma dair bir konuşma yaptım. Donanma karargahındaki nöbetçi astsubayı da lakayıt davranışından dolayı gözaltına aldım. Bu arada Nazmi Ekici donanma komutanının bir deniz aracı vasıtası ile Gölcük'e geleceğini ve tarafımdan tutuklanması gerektiğini söyledi. Sonra ben de birkaç kez poyraz limanına gelerek Donanma Komutanının gelişini bekledim" şeklinde konuştu.

İmren, "Nazmi Ekici sürekli bana telefonla 'sıkıyönetim ilan edildi, vur emrimiz var, karşı çıkanları vurun' şeklinde talimat veriyordu. Halat sekiz işaret kulesine astsubayım vasıtası ile emir vererek poyraz limanına gemilerin yaklaşması yasaktır, izinsiz yaklaşılması durumunda ateş açılacaktır şeklinde anons yapılmasını emir verdim. Ben de başlarındaydım. Bu emirden sonra bir hücum bot yanaşmak istedi, zaten anonsu duyduktan sonra kalktı. Bana bu talimatı kimse vermedi. Sonra ben tersane önüne geldim. Nazmi 'den yine telefon geldi. Kendisinden büyük olduğum için bana 'efendim Cumhurbaşkanı Almanya' ya kaçmış' dedi. Ben de tersanede görevli olanlara bu durumu aynen ilettim" şeklinde konuştu.

Darbeci Amiraller Gizlenmek İçin Kişi Başı 75 Bin Dolar Teklif Etmiş

İddianamede, tutuklu sanık dönemin eski Güney Grup Görev Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ile ilgili tespitlere yer verildi.

İddianamede, ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 ay kadar hapisle cezalandırılması istenen Ekici'nin, örgüt içerisinde darbe girişimini organize eden ve yönlendiren konumda olduğu ve Sıkıyönetim Darbe Planında görevlendirilmesinin bulunduğu anlatılarak, "Muhsin" kod adını kullanan Ekici'nin, Aksaz'da görevli olmasına rağmen darbe girişimi sırasında Gölcük'te olduğuna işaret edildi.

Örgütle irtibatları ve darbe girişiminin ayrıntıları konusunda beyanlarda bulunan Ekici'nin, darbe girişimi gecesi amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın gözaltına alınarak cezaevi aracıyla İstanbul'a gönderilmeleri olayını yönlendirdiği bilgisine yer verilen iddianamede, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından sıkı yönetim direktifinde Ekici'nin, Harp Okulu Filosu Komutanı olarak görevlendirmesinin yapıldığının belirlendiği aktarıldı.

İddianamede, Ekici'nin darbe gecesinde darbeyi yönlendiren üst tepe yönetimiyle sürekli irtibat halinde olduğuna dikkat çekilerek, darbe girişiminin başarısız olması sonrasında diğer amirallerle kaçarak bir müddet Kocaeli'de sonrasında da İstanbul'da saklandığı aktarıldı.

"Ömer Faruk Harmancık'ın 'darbe başladı' şeklinde bana ifade ettiğini hatırlıyorum"

Emniyet ifadesine yer verilen iddianamede Ekici, darbeden 4 gün önce Aksaz'daki makamındayken Ömer Faruk Harmancık'ın kendisini aradığını, Ankara'ya önemli bir konuda görüşmek için Harmancık tarafından çağrıldığını kaydetti.

Harmancık ile görüşmesinde kendisine "15 Temmuz 2016 Cuma günü ne yapıyorsun" diye sorulduğunu anlatan Ekici, "Bana ülkenin genel durumunun iyi olmadığını, TSK'nın yönetime el koyma durumu ihtimali üzerinde emir komuta zincirinde komutanların rahatsızlıklarının olduğunu ve 15 Temmuz 2016'da ordunun yönetime müdahale edebileceğini ifade etti." dedi.

Ekici, Harmancık'ın kendisini darbe gecesi aradığını belirterek, şöyle devam etti:

"Ömer Faruk Harmancık 'darbe başladı' şeklinde bana ifade ettiğini hatırlıyorum. Kendisi çok panik halindeydi. Aradan tahminen yarım saat geçmiş olabilir. Sonra yoldayken beni Tuğamiral Hayrettin İmren aradı. Bana 'Neredesin, hadi gel seni bekliyoruz.' dedi. Merkez Komutanlığı yanında bulunan üsse giriş kapısından giriş yaptım. O sırada askerlerin silahlı olduğunu kapıda beklediklerini, kapının girişinin demir kapı ile kapanmış olduğunu gördüm."

"Personelin emniyeti için gemilerin kaldırılma emrini verdim"

Firari Ayhan Bay'ın, Ankara'dan emir geldiğini, bütün gemileri Marmara Denizi'ne doğru kaldırdığını dile getiren Ekici, şunları anlattı:

"Ben zaten yoldayken gemilerin kaldırılma emrini öğrenmiştim ama Aksaz'daki benim sorumlu olduğum gemilerin kalktığını beni telefonla arayan ve Aksaz'da Güney Görev Komutanlığı görevime vekaleten bakan Deniz Kurmay Kıdemli Albay Aykar Tekin arayarak söyledi. Bana Aksaz'daki gemilerin kaldırılma emrinden haberim olup olmadığını sordu. Ben de haberim var dedim. O da bana 'kaldırıyorum' dedi, ben de kaldır o zaman dedim. Sonra bana 'Mersin'deki gemileri de kaldırayım mı? diye sordu. Ben de yine 'Kaldır istersen' dedim. Gemilerin kaldırılma emrini duyduğumda bana çok manasız gelmişti. Sonra personelimin gemilerde daha emniyetli olacağını düşündüm ve mantıklı geldi."

"Donanma Komutanı'nın Yavuz Gemisi'nde gözaltına alındığını duydum"

Ekici, Yalçın Payal ve Ahmet İskender Yıldırım'ın gözaltına alındığını sonradan öğrendiğini iddia ederek, şöyle devam etti:

"Hayrettin İmren'e bir talimat vermedim, zaten bu konuyla ilgili talimat aldığını firari olduğumuz dönemde bana söylemişti. Ben bu zamana kadar sıkıyönetim direktifini ve gemilerin kalkmasıyla ilgili mesajı da görmedim ancak sıkıyönetim direktifinin geldiğini bana söylediler. Yine Ankara'dan kimden geldiğini hatırlamadığım bir direktif 'gemilerin gürültü yapacak şekilde havaya ateş açmasıydı'. O gece Ayhan Bay bana 'Donanma Komutanı'nın TCG Yavuz Gemisi'ni çağırdığını, şu an ismini hatırlayamadığım kişi İstanbul'da Fenerbahçe Orduevi'ne yakın bir yere gelmesini istediğini' söyledi. Donanma Komutanı'nın böyle bir şey istemesi bana mantıklı gelmedi ama 'Gemilerini kumanda altına almak istemiş olabilir' diye değerlendirdim. Donanma Komutanı gemiye alındıktan sonra Ayhan Bay'ın telefonla kim olduğunu hatırlamadığım birine Donanma Komutanı'nın Yavuz Gemisi'nde gözaltına alındığını söylediğini duydum."

"Cumhurbaşkanı Almanya'ya kaçmış, bunu orada yayalım"

Atatürk Havaalanı'nda Cumhurbaşkanının konuşmasını televizyonda seyrettiği sırada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Denetleme Değerlendirme Başkanı Tuğamiral Murat Dede'nin kendisini Ankara'nın talimatıyla aradığını belirten Ekici, Cumhurbaşkanının Almanya'ya kaçtığını, bunu orada yayılmasının istendiğini söyledi.

Ekici, Hayrettin İmren'e "Vur emrimiz var, karşı çıkanları vurun." şeklinde bir talimat iletmediğini iddia ederek, şunları söyledi:

"Zaten o gece sıkıyönetim ilan edildiği erken saatlerde televizyonlardan yayınlanmıştı. Ben bunu ne Hayrettin İmren'e ne de Ayhan Bay'a dikte etmedim. Donanmadan ayrılmayı düşündüm. Sonra kapıların kapalı olduğunu görünce ayrılmak için Hayrettin İmren'den bir bot ayarlamasını istedim. Darbe girişiminde olanların gözaltına alındığını fark edince son kez ailemi görmek için üssün dışına çıkmak istedim. Kıyafetlerimizi değiştirdik. Bindiğimiz bot bizi aldıktan sonra Marmara Salonu'nun yanında bulunan küçük bir iskeleye yanaştı. Buradan Özel Sekreter ile koruma astsubaylarından birini de aldık. Ondan sonra botla Başiskele'ye geldik. Ben, Hayrettin İmren ve Ayhan Bay burada indik. Burada askeri bölge olduğu için bir kapı vardı. Kapının kilitli olduğunu görünce kapının üzerinden atladık. İmren ile Bay yoldan geçen bir araca otostop çektiler. Beni de çağırdılar. Ben gitmek istemedim. Botta bulunanlar İstanbul istikametine doğru ayrıldılar."

"Kod isimler olduğunu bilmiyordum"

Lisedeki sınıf arkadaşının "Ümit" kod isimli kişiyle kendisini tanıştırdığını belirten Ekici, şöyle devam etti:

"'Ümit' ile görüşmelerimiz de genel sohbetler yapıyorduk, arada dini konular da konuşuluyordu. Hatırladığım kadarıyla Fetullah Gülen'e ait okullardan bahsettiği de olmuştur. Ümit beni 'Mert' kod isimli kişi ile tanıştırdı. Bu kişinin öğretmen olduğunu biliyorum. Ben bu isimlerin o tarihlerde kod isimler olduğunu bilmiyordum. 2010 yılında görevim itibariyle herhangi bir sorun yaşamamam için 'Ümit' bana kendi ismimi kullanmamamı 'Muhsin' ismini söylersen ben senin olduğunu anlarım' demişti. Mert'le de aynı şekilde Muhsin olarak devam etti. Aynı şekilde Mert'in Hayrettin İmren ve Ayhan Bay ile irtibatlı olduğunu firarda olduğum zaman içerisinde öğrendim. Hayrettin İmren'e 'Seçkin', Ayhan Bay'a da 'Abdurrahman' diye hitap edildiğini öğrendim."

"Gerekirse kişi başı 50 bin veya 75 bin dolar verebiliriz"

Ekici, Mert'in kendisini İzmit'te bir eve götürdüğünü, burada bir süre kaldıktan sonra "İlhan" kod isimli kişinin evine gittiğini, İmren ve Bay ile burada yaklaşık 10 gün kaldığını anlattı.

Daha sonra İstanbul'a gitmeye karar verdiklerine değinen Ekici, şunları konuştu:

"Sultanbeyli'ye geldiğimizde İlhan'ın arabasından inerek, 'Levent' kod isimli şahsın aracına geçtim. Arabadan inmeden önce Levent, Bekir isminde bir şahsın bizi alacağını söylemişti. Ayhan amiral, Hayrettin amiral ve ben Bekir'in kullandığı araca bindik, evine gittik. Tahminen bu evde 10 gün kadar kaldık. Daha sonra Bekir tarafından ayarlanan başka bir eve gittik. Biz bu evde 10 günden fazla bir süre kaldık. Maksut isimli şahıs Bekir ile eve geldi. Ben bu şahsı ilk defa burada gördüm. Daha sonra bize gidebileceğiniz bir yerin olup olmadığını sordu. Bir etkinlikte tanıştığım albay Kamil Altın isimli şahsı tanıdığımı söyledim. Maksut da bize 'Acaba bu kişi sizi evine alır mı?' şeklinde soru sordu. Biz de 'kendisiyle irtibat kurmaya çalışalım, hatta para teklifi edelim, gerekirse kişi başı 50 bin veya 75 bin dolar verebileceğimizi söyledik. Bizim bu konuşmamızdan bir süre sonra Maksut, albay Kamil Altın ile irtibat kurduğunu, bize kalacak yer ayarlayabileceğini söyledi."

Hayrettin İmren, Ayhan Bay ile öğretmen albay Kamil Altın'ın ayarladığı eve yerleştiklerini aktaran Ekici, şunları söyledi:

"Kamil Altın akşam üzeri bize uğrayacağını söylediği için kendisiyle görüşmek amacıyla evden ilk önce ben çıktım. Daha sonra Ayhan amiral ve Hayrettin amiral çıktılar. Site içerisini dolaştıktan sonra site içerisinde bulunan parka gelerek oturdum. Parkta oturduğum sırada iki sivil giyimli polis olduklarını sonradan öğrendiğim kişiler geldiler, kimlik sordular. Bunun üzerine ben de üzerimde bulunan ehliyetimi kendilerine verdim. Hayrettin amiral ve Ayhan amiral de sitenin bahçesindeydi. Ben yakalandıktan sonra polis aracına bindirilmiştim. O esnada yanımızda bulunan diğer polis aracında Hayrettin amirali gördüm. Evden ayrıldıktan sonra Ayhan amirali görmedim."

Darbeci Amiral Dahil Edilmediği Kaçış Planını Deşifre Etmiş

İddianamede, tutuklu sanık dönemin Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Hayrettin İmren'in emniyet ve savcılık ifadesinde darbeye ve FETÖ'ye ilişkin itiraf içeren beyanları dikkati çekti.

İddianamede, ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenen İmren'in örgüt içerisinde darbe girişimini organize eden ve yönlendiren konumda olduğu ve Sıkıyönetim Darbe Planı'nda görevlendirilmesinin bulunduğu anlatılarak, "Seçkin" kod adını kullanan İmren'in 11 Temmuz 2016'da şüphelilerden "Mert" kod adlı "mahrem abi" Yakup Dalkılıç ile İstanbul Ümraniye'de örgüt üyelerinin katılımıyla düzenlenen ve eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın organize ettiği darbe toplantısına katıldığı kaydedildi.

Bu toplantıda darbeyle ilgili talimatlar alan İmren'in, Donanma Komutanlığı ve bağlı birliklerde darbe girişimini yöneten amirallerden olduğu bilgisine yer verilen iddianamede, darbe girişimi gecesi darbeyi yönlendiren üst tepe yönetimiyle sürekli irtibat halinde olan İmren'in, darbe girişiminin başarısız olması sonrasında diğer amiraller Ayhan Bay ve Nazmi Ekici ile kaçarak bir müddet Kocaeli'de, sonrasında da İstanbul'da saklandığı ifade edildi.

İddianamede, örgütle irtibatları ve darbe girişiminin ayrıntıları konusunda beyanlarda bulunan İmren'in, darbe girişimi gecesi amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın gözaltına alınarak cezaevi aracıyla İstanbul'a gönderilmeleri olayını yönlendirdiği, Donanma Komutanlığı'nda kendisine karşı gelen bazı askerleri gözaltına aldırarak nezarethaneye koydurduğu, Donanma Komutanlığı giriş kapısı önünde toplanan vatandaşların dağılması amacıyla himayesinde bulunan askeri personele emir verip ateş ettirdiği, kendisinin de ateş ettiği anlatıldı. İddianamede, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından sıkıyönetim direktifinde İmren'in Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı olarak devam etmesi yönünde görevlendirme yapıldığı belirtildi.

"Örgüt içinde 'Seçkin' kod adını kullanıyorum"

İddianamede yer verilen emniyet ifadesinde İmren, örgüte ve darbeye ilişkin dikkati çekici itiraflarda bulundu. İmren, ifadesinde, örgüt içinde kod isimsiz kimsenin olmadığını, kendisinin de "Seçkin" kod adını kullandığını belirtti.

Kendisine bu ismi, kod adı "Ümit" olan kişinin 2006'da Bartın'da verdiğini anlatan İmren, "Kod isim verilmesinin nedeni örgütte var olan gizliliktendir. Üçüncü bir şahsın kim olduğumuzu bilmesinin istenmemesindendir. Bu hücresel bir yapıdır." dedi.

Eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici'nin kod isminin "Muhsin", Kamil Altın'ın kod isminin "Sabri", firari Ayhan Bay'ın kod isminin ise "Abdurrahman" olduğunu anlatan İmren, "Yine öğretmen olan ve abilik yapan, benim de cemaat abim pozisyonunda olan kod adı 'Kamil', gerçek ismini burada öğrendiğim Oktay Aygün'dür. Nazmi Ekici'nin eskiden Gölcük'teki cemaat abisi kod adı 'Mert' olan, gerçek ismini burada öğrendiğim Yakup Dalkılıç, kod adı 'İlhan' veya 'Ümit' olarak tanıdığım gerçek ismini burada öğrendiğim Ümit Kol isimli şahıstır. Klimacılık yapan 'Levent' kod isimli Emrah Çoban'dır. Bu şahıslar, firari olduğumuz dönemde bize yardımcı olan kişilerdir. Ayrıca 'Muhsin' ve 'Bekir' kod isimli iki kişi daha vardı." bilgisini verdi.

"16 Temmuz 03.30'da darbe yapılacak"

İmren, 10 Temmuz 2016'da öğretmenlik yaptığını bildiği "Mert" kod adlı kişinin kendisine Viber isimli haberleşme programından gönderdiği mesajda, çok önemli bir konu için 11 Temmuz'da İstanbul'a gitmeleri gerektiğini yazdığını, bunun üzerine 11 Temmuz'da saat 19.00 sıralarında İzmit Perşembe Pazarı'nda buluştuklarını anlatarak, şöyle devam etti:

"Yolda giderken ben Mert'e ne için gittiğimizi sordum. Kendisi çok önemli olduğunu
?fakat mahiyetini bilmediğini söyledi. Ben de konunun ne olduğunu tahmin edemedim. İstanbul Ümraniye'de bir eve geldik. Evde kimse yoktu. Biz içeriye girdikten sonra bir odaya oturduk ve beklemeye başladık. Yolda trafik de kalabalıktı. Bu nedenle saat 24.00 civarına yaklaşıyordu. İzmit'ten çıkarken telefonlarımızın pillerini Mert'in teklifi ile çıkartmıştık. Ben '10 dakika daha beklerim yoksa kimse gelmezse gidelim.' dedim. Telefonlarımız kapalı olduğu için amirimden gelecek bir habere karşı cevap veremeyecektim ve bu nedenle tedirgindim. O sırada yanımıza eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık geldi. Kendisini daha önceden tanıyorum. Ben bu şahsın da cemaatçi olduğunu biliyordum. Kendisi benden devre olarak küçük olduğu için bana, 'Efendim, cuma günü planlı bir harekatımız olacak. Sizi görev vermek için buraya çağırdık.' dedi. Ben de 'Nasıl bir görev?' diye sordum. Bana, cuma günü, yani 15 Temmuz gününü 16 Temmuz'a bağlayan sabaha karşı saat 03.30'da darbe yapılacağını, sıkıyönetim ilan edileceğini söyledi. Ben de kendisine, 'Peki, Genelkurmay Başkanı da dahil mi, emir komuta zinciri içerisinde mi yapılacak?' diye sordum. O da bana 'Tabii içinde olacak.' dedi. Bana 16 Temmuz Cumartesi günü Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin Fenerbahçe Orduevi'nde oğlunun düğünü olacağını, düğün için cuma akşamı Genelkurmay Başkanı dahil olmak üzere bütün kuvvet komutanlarının Fenerbahçe Orduevi'nde olacaklarını, gece Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının odasına, orduevi müdürünün yardımı ile zorla girileceğini, kendilerinin ikna edileceğini söyledi. Bu arada ben kendisine 'Ya ikna olmazlarsa?' diye sordum. Bana, 'Merak etmeyin, olacaklar.' dedi. Ben yine kendisine 'Ama olmazlarsa?' dediğimde kinayeli bir şekilde, 'Kendileri bilirler.' dedi. Sonra, 'Ben bir SAT subayını yanınıza vereceğim. O görevinizi koordine edecek.' dedi ve kapıdan çıktı. O çıktıktan hemen sonra SAT komandosu geldi. O anda kapı açıldığında 2 sivil şahıs gördüm. Evdeki diğer odalardan da konuşma seslerinin geldiğini duydum. Bu iki sivil şahısla bir göz temasım oldu. Bu şahısları daha önce ve sonra hiç görmedim. Daha sonra SAT subayı diye isim verilmeden tanıştırılan şahıs bana 15 Temmuz günü 2-3 özel araçla 6-9 kişinin geleceğini, tamamının SAT'çı olacağını ve Gölcük Donanma Komutanlığı'nda bulunan 3 amirali, yani Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım, Denizaltı Filo Komutanı Tuğamiral Mithat Kemal Algül ve Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın alınarak, Maltepe Askeri Cezaevi'ne götürüleceğini söyledi. Bu konuyu özet olarak Ömer Faruk Harmancık da söylemişti."

Görevinin SAT'ların üsse gelişlerinde bir problem yaşandığında yardımcı olmak olduğunu aktaran İmren, bu konu kendisine söylendiğinde bunun "cemaatin" bir organizasyonu olduğunu, şüphe götürmeden emir komuta zinciri içerisinde de olduğunu değerlendirdiğini kaydetti.

"Darbe deşifre oldu, harekata başlıyoruz"

Darbe girişiminin yaşandığı tarihe kadar normal olarak görevine devam ettiğini, 4 gün boyunca bu olaya kilitlenmiş durumda, kendi içinden "Olacak mı, olmayacak mı?" şeklinde kurgulama yapmaya başladığını dile getiren İmren, şunları kaydetti:

"İçimde bir korku da vardı. Hatta 4 günde 5 kilo kadar zayıfladım. Etrafımdaki arkadaşlara da herhangi bir şey sormadım çünkü bu olayın gizli olduğu, kimseye söylenmemesi gerektiği Ömer Faruk Harmancık tarafından söylenmişti. Olayın yaşandığı 15 Temmuz günü saat 20.00 civarında makam telefonuma kayıtlı olmayan bir numaradan telefon geldi. Donanmadaki lojmanımdaydım. Arayan Ömer Faruk Harmancık'tı. Kendisi bana 'Efendim olay (darbe) deşifre oldu, şimdi hemen harekata başlıyoruz.' dedi. Olayın ne şekilde deşifre olduğunu sormadım, o da söylemedi. Bu nedenle hemen daha önce isimlerini söylediğim üç amiralin alınarak Maltepe Askeri Cezaevi'ne gönderilmesini istedi. Ben de 'Benim mizacım değil, yapamam, bu SAT timlerinin göreviydi, neredeler, siz koordine etmiştiniz.' dedim ancak kendisi de 'Derhal alın.' diye tekrar bana dönüş yaptı. Bunun üzerine ben de bu işi yapmaya karar verdim. Ben de emir astsubayım İsmet Coşkun'a SAT timlerinin gelip gelmediklerini ve üsse giriş yapıp yapmadıklarını öğrenmesi yönünde talimat verdim. Konutumun önündeydim ve eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay ile karşılaştım. O da gemileri kaldırdığını söyledi. Kendisi sivildi. Ben de üzerimde eğitim kıyafetim olan resmi kıyafetliydim. Ben de 'Hayırdır neden kaldırdınız?' diye sordum. 'Deniz Kuvvetleri'nden haber geldi, ben de kaldırdım.' dedi. Sonra benim en yakınlarım olan Emir Astsubayı İsmet Coşkun ve İstihbarat Şube Müdürü Kıdemli Albay Muharrem Aslan'ı çağırdım çünkü ben görev icabı her işimi bu arkadaşlarımla yapmaktayım. Ayrıca bu arkadaşların cemaat elemanları olduğunu bilmemden dolayı da bir güvenim vardı. Benimle irtibatlı olan 'Kamil' kod isimli şahıs tarafından bunların da cemaatten oldukları söylenmişti. Daha sonra beni cep telefonumdan Kocaeli Valisi ve Donanma Komutanı aradı fakat ben bu duruma kilitlendiğimden onların telefonlarına cevap veremedim. Daha sonra Yalçın Payal'ın evine gittik. Yanımda yine İsmet Coşkun ve Muharrem Aslan vardı. Arkamızda da Aslan'ın temin ve komuta ettiği bir araç vardı ama içinde kaç asker olduğunu bilmiyorum. Yalçın Payal'ı evinden kendi aracıma aldım, bana 'Nereye gidiyoruz?' diye sordu. Ben de 'Merkez Komutanlığı'na gidiyoruz.' dedim. Merkez Komutanlığı'na gittik, orada onu gözaltına aldım. Bu sırada silahım belimdeydi. Diğer şahısların da silahlarının yanlarında olduğunu tahmin ediyorum. Sonra tekrar Ömer Faruk Harmancık telefon etti ve Tuğamiral Nazmi Ekici'nin İstanbul'dan yola çıktığını, şu anda Gölcük'e yaklaştığını ve tarafıma yardım etmek üzere gönderildiğini söyledi. 15-20 dakika sonra Nazmi Ekici geldi. Bana, Gölcük'teki olaylara yardım edeceğini ve Ömer Faruk Harmancık tarafından verilen talimatları bana ileteceğini söyledi. Ekici ve Bay, sabaha kadar evden olaylara müdahale etti."

"Cumhurbaşkanı televizyonda konuşunca çelişkiye düştük"

TRT1'de sıkıyönetim bildirisinin okunduğunu gördüklerini, daha sonra Cumhurbaşkanı'nın konuşmasının çıktığını anlatan İmren, yanında bulunan Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'a "Ama bir de böyle bir durum var bak. Cumhurbaşkanı konuşuyor." dediğini aktardı.

Cumhurbaşkanı'nın konuşmasından sonra bir anda çelişkide kaldıklarını belirten İmren, şunları anlattı:

"Ben hala sıkıyönetim ilan edildiği kanaatindeydim. İskender Amiral, o kanaatte olmadığını söyledi. O sıralarda da emir astsubayına Ayhan Bay'ın tutuklanması için talimat veriyordu. Nazmi Ekici, bu arada telefonla arayarak 'Sıkıyönetim ilan edildi, vurma yetkimiz var. İskender Yıldırım gelmezse vurun.' diye talimat verdi. Bu olay da beni hissiyaten üzdü. Daha tatlı dil kullanarak Merkez Komutanlığı'na getirdim. Alınması gereken üçüncü amiral olan Denizaltı Filo Komutanı Mithat Kemal Algül ise senelik izinde olduğu için gözaltına alınamadı. Nazmi Ekici'den telefon geldi ve her iki amiralin bir araçla İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi'ne gönderilmesini söyledi. Ben de bu iki amiralin araç hazırlatarak Maltepe Askeri Cezaevi'ne götürülmesi için Harun Yüzbaşı'ya talimat verdim. Yanlarında 10 kadar askeri personel daha vardı. Gönderdiğim araçta bulunan Harun Yüzbaşı beni arayarak, yolda polislerin kendilerini durdurmak istediğini söyledi. Ben de görevli olduklarını söyleyip, durmamalarını, devam etmelerini söyledim. Sonra yakalandıklarını öğrendim ve bu durumu Nazmi'ye ilettim."

"Vatandaşları durdurmak için 'ordu millet el ele' sloganları attık"

İmren, daha sonra Merkez Komutanlığı'nın oradaki 2 No'lu kapının önüne vatandaşların toplanmaya başladığını, insanlarda coşku ve gerginlik olduğundan, saldırgan bir tavır sezinlediğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Vatandaşların daha önce çekilen kırmızı şeridi kopardıklarını, bir kısmının ise Merkez Komutanlığı'nın duvarlarına çıktığını gördüm. O anda uzman çavuşlardan birkaçının tedirgin hallerinden dolayı havaya ateş açtıklarını gördüm. Bu sefer halk daha fazla galeyana geldi. Ben de bu durumdan korktum. Sonra personeli komple kapının arkasına geri çektim. Amacım insanlardaki bu gerginliği azaltmaktı. Vatandaş da zaten geri çekilince durdu. Buradaki olay bu şekilde tırmanışa geçmeden sona erdi. Bu arada ben itfaiye arabasının gelmesi için yangın merkezine emir verdim. Vatandaş gelirse silahla değil, su ile püskürtme amacındaydım. Araç geldi ama sadece bekledi. Bu arada halkın attığı sloganların paralelinde bizler de güvenlik taburunun askerleri ile birlikte halkı memnun edici şekilde 'Ordu millet el ele' ve 'Her Türk asker doğar' şeklinde sloganlar attık. Halk da bunu çok olumlu karşıladı ve alkışladı.

Karargaha giderek askerlere hitap ettim. Son zamanlarda ülkede yolsuzluk, çözüm süreci üzerinden şehitlerin gelmesi, bu nedenle yemek yerken boğazımdan dahi ekmeğin geçmediğini, aslında çok rahat bir düzeninin olmasına rağmen bu işi gönüllü olarak yaptığıma dair bir konuşma yaptım. Daha sonra Donanma karargahındaki nöbetçi astsubayı da lakayıt davranışından dolayı gözaltına aldım. Bu arada Nazmi Ekici, Donanma Komutanı'nın bir deniz aracı vasıtasıyla Gölcük'e geleceğini ve tarafımdan tutuklanması gerektiğini söyledi. Sonra ben de birkaç kez Poyraz Limanı'na gelerek Donanma Komutanı'nın gelişini bekledim. Daha sonra Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem beni aradı. Gelenlerin Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın sekreteri ve korumaları olduğunu, üsse giriş yapmalarına izin vermemi istedi. Ben de izin verdim. Daha sonra limana gittim. Bottan inenlerin hepsi beyaz gömlek ve gri takım elbiseliydi. Yaklaşık 6 kişiydiler. Bu şahıslardan birini tanıyordum. Bu kişi Deniz Kuvvetleri Kuvvet Astsubayı Kadir Bükülmez'di. Onlara bir minibüs verdim. Doğruca Ayhan Bay'ın evine gittiler ve gece boyunca orada kaldılar."

"Sıkıyönetim ilan edildi, karşı çıkanları vurun"

Hayrettin İmren, Merkez Komutan Vekili Uğur Albay'ın dışarı ile telefonla görüşmeleri yaptığını öğrendiğini belirterek, fitne fesat yaratacağını düşünerek ve "Benden habersiz niye sağa sola haber veriyorsun?" diyerek, o anki durumun verdiği heyecanla kendisine kızdığını ve silahı kafasına dayayıp "Vururum seni" diyerek gözaltına aldığını söyledi.

Sabaha doğru Nazmi Ekici sürekli kendisine telefonla "Sıkıyönetim ilan edildi, vur emrimiz var, karşı çıkanları vurun." şeklinde talimat verdiğini, kendisinin de Poyraz Limanı'na izinsiz yaklaşılması durumunda ateş açılacağı yönünde anons yapılmasını istediğini belirten İmren, "Nazmi Ekici beni arayarak 'Efendim, Cumhurbaşkanı Almanya'ya kaçmış.' dedi. Ben de tersanede görevli olanlara bu durumu aynen ilettim. Donanma Komutanı'nın vurulması yönünde herhangi bir talimat vermedim. 'Gelse de ben tutuklayacağım.' dedim ve uzman çavuş veya astsubaydan plastik kelepçe aldım. Vurma gibi bir niyetim olmadı. Ben, bana verilen talimat gereği güvenliği sağlamak görevini yerine getirdim ve personel üzerindeki hakimiyetimi kaybetmemek amacıyla emir ve talimatları verdim." diye konuştu.

"Tel örgülerin üzerinden atlayarak firar ettik"

Hayrettin İmren, daha sonra Nazmi Ekici'den sabah saatlerinde telefon geldiğini, kendilerini buradan uzaklaştırmak üzere bir sahil güvenlik botunu tahsis edilmesini istediğini, bunun üzerine, 19 numaralı botla gidebileceklerini söylediğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Misafir ettiğim 19 numaralı botun personelini bota gönderdim. Sonra Nazmi ve Ayhan amiralle birlikte takım elbiseli deniz kuvvetleri heyeti Poyraz Limanı'ndaki bota bindi. Ben bota binmedim, dışarıdaydım. Teslim olacaktım ancak Nazmi Amiral burada durmamın bir faydası olmayacağını, kendileri ile gelmemin daha iyi olacağını üsteleyerek beni bota aldı. Botla hareket ederek Marmara salonu yelkenli tarafındaki iskeleden 2 kişilik deniz kuvvetleri heyetinden gelen takım elbiseli şahısları aldık ve Başiskele ilçesindeki Torpido Test ve Mühimmat Transit Depo Komutanlığı'nın bulunduğu askeri birliğe geldik. Burada bizi nöbetçi astsubay durdurdu ve nereye gittiğimizi sordu. Burası bana bağlı bir birlik olduğu için fazla üstelemedi ve buradan tel örgülerin üzerinden atlayarak firar ettik. Ben üzerimde bulunan resmi giysileri bu botta değiştirdim ve sivil kıyafet giyindim. Bu elbiseleri gemi komutanından aldım. Bu olayların olduğu süre zarfında uzman çavuşlar ve birkaç sivil astsubay vardı. Uzman çavuşlar koruma olarak yanıma geldi. Kendileri güvenlik taburunda görevliydi. Ben bu şahısları zorlamadım. Bana inandılar ve peşime takıldılar. Astsubayları tanımıyorum. Yoldan geçen bir aracı el kaldırarak durdurdum. Yanımda Ayhan vardı. Kendisine 'Bizi en yakın otobüs durağına bırakır mısınız?' diye sordum. O da bizi aldı ve otobüs durağına bıraktı. Nazmi bizimle gelmedi. 'Ben ayrı gideceğim.' dedi. Sonra biz Ayhan'la birlikte 2 dakika sonra otobüs durağında indik, buradan minibüse binerek şehir merkezine Leyla Atakan Caddesi'ne geldik. Şehir merkezinden kendimize iki şapka aldık. Sonra bir taksiye bindik, devlet hastanesinde indik. Devlet hastanesinin önünde tekrar bir taksiye bindik. Buradan daha evvel evini bildiğim 'Kamil' kod isimli şahsın İzmit Kaymakamlığı civarındaki evine gittik. Kendisi eşi ile birlikte evdeydi. Kendisine 'Yardımınıza ihtiyacım var.' dedim. Evine girdik yaklaşık bir 5-10 dakika kadar kaldık. Bu şahıs bizi kendi aracıyla çarşıda bir home ofise götürdü."

"Beni kaçış planına dahil etmemişler"

Nazmi Ekici ile "Bekir" kod adlı kişinin evinde bir haftaya yakın kaldıktan sonra "Kamil"in kiraladığı eve yerleştiklerini anlatan İmren, şöyle devam etti:

"Bu arada Nazmi, Bekir'den aldığı telefonlarla cemaatin üst kademeleri ile Amerika ve Avrupa'yla görüşmeye devam ediyordu ve bizi yanına almıyordu. Özellikle de 'Lütfen kapıyı vurmadan girmeyin.' diyordu. Saatlerce yazıştığını biliyorum. Son olarak da burada en az 6 ay kalacağımızı, bu arada da Avrupa'ya geçme düşünceleri olduğunu Ayhan ile konuşurlarken duydum. İsminin Fatih olduğunu söyledikleri ve Avrupa sorumlusu olduğunu Nazmi'den öğrendiğim, kıvrak bir zekaya sahip şahsın Nazmi ve Ayhan'ı, Sisam Adası üzerinden Avrupa'ya geçireceğini, bu şekilde çalışma yaptığını Nazmi söyledi. Çünkü Nazmi her şekilde (pasaport, telefon vb.) bu kaçışa hazırdı. Ayhan Bay'ın da kaçış esnasında ailesi ve çocukları alınıp, 2 aile olarak kaçış yapılacaktı. Ayhan Bay'a ait pasaportlar eşindeydi. Sadece Sisam Adası'na geçiş kalmıştı. Bunu da Fatih isimli şahıs ayarlayacaktı. Beni kaçış planına dahil etmemişler. Ben bunu son anda öğrendim. Sonra aramızda problem oldu. Ben kendilerine Sisam Adası'na geçtiğimizde yakalanırsak amiral seviyesinde yakalanmanın Türkiye'ye negatif etkileri olacağını söyledim. Nazmi de 'Bir şey olmaz. Avrupa'da kimlik sorulmaz.' dedi. Yeşil pasaportun Avrupa'da hükümet iptal etse de geçtiğini belirttiler."

"Kendimi 'darbeciyim' diye polise ihbar ettim"

Daha sonra kendisinde üzüntü, korku ve endişe doğmaya başladığını ve bunalıma girdiğini dile getiren İmren, şunları kaydetti:

"Onlar gidecek ben yalnız kalacaktım. Muhtemelen bana da 'Teslim ol.' diyeceklerdi. Bu kısır döngü içinde haletiruhiyem bozuldu. İkindi vakti herkes yatarken birdenbire bir hışımla yataktan kalktım. Televizyondan da izlediğim olaylar, insanların ölmesi, Suriye harekatı da beni çok etkilemişti. Kaçmanın herhangi bir sonuç doğurmayacağını, devletimize sığınmaktan başka çaremiz olmayacağını fark etmiştim. Bu nedenle kendimizi polise yakalatmaya karar verdim ve sitenin güvenliğine giderek haber verdim. Güvenlik personeline bulunduğumuz katı tarif ederek 'Burada darbeciler kalıyor, ben de darbecilerden biriyim. Polise haber verin, gelip bizi alsınlar.' dedim. Önce güvenlik personeli kapıya geldi. Kapı açılmayınca güvenlikçiler gitti. Sonra hep beraber aşağıya indik. O anda Nazmi Ekici telefonları banyonun üst kısmındaki bölüme sakladı. Daha sonra bahçeye indik. Polis geldi, ben de polislere doğru gittim ve polislere kendimi tanıttım. Kendim ihbarı yaptığımı söyledim. Polis Nazmi Ekici ve beni yakaladı. Ayhan Bay bu sırada bahçeden kaçmıştı."

(24 Haziran 2017, 16:03)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=10793    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.453.841