Tam
EskidenYeniye
 

Etimesgut Zırhlı Birlikler davası

Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz akşamındaki darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 52 kişinin yargılanmasına, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde hafta içi görülen duruşmalarla devam edildi.

Önceki haber title=Sonraki haber

07.10.2017 14:26 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 52 kişinin yargılanmasına, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde hafta içi görülen duruşmalarla devam edildi.

02.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin davada yargılanan sanık eski kursiyer teğmen Muhammed Macit, Akıncı Üssü davası sanıklarından, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni ve TBMM'yi bombaladığı iddia edilen sanık eski pilot kurmay üsteğmen Müslim Macit'in öz amcası olduğunu belirterek, akrabalık bağı üzerinden kendisinin de suçlu olduğu yönünde algı oluşturulmaya çalışıldığını savundu.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 52 kişinin yargılanmasına, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşmayla devam edildi. Duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile bazı müştekiler katıldı.

MUHAMMED MACİT

Davanın beşinci celsesinde savunmasını yapan, sanık kursiyer teğmen Muhammed Macit, iddianamede üzerine atılı suçlamaları reddederek, terör örgütü FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmadığını öne sürdü.

Macit, 15 Temmuz'da bölük komutanı binbaşı Özkan Gürkol'un akşam yemeği için tümene yakın bir yere çağırdığını, yemekte birkaç kursiyer teğmenin daha olduğunu ve Gürkol'un, "Tabur Komutanı Fatih Çubukçu'nun alarm verdiğini, birliklere terör saldırısı olabileceğini" söylediğini belirterek, yemeğin ardından Gürkol'un, alarmdan diğer kursiyer teğmenlerin de haberdar olması için Whatsapp grubundan mesaj atılması emrini verdiğini, yanındaki arkadaşların bu emri yerine getirdiğini söyledi.

Sanık Macit, bölük komutanı eski binbaşı Gürkol ile birlikte saat 22.00 sıralarında tümene geldiklerini, Gürkol'un telaşlı hali ve Türkiye'de yaşanan son terör olayları nedeniyle kendisinde de terör saldırısı olabileceği kanaati oluştuğunu, bölük binasında beklediği sırada binbaşı Gürkol'un, "Tabur komutanı Fatih Çubukçu tümen karargahına kursiyer teğmen çağırıyor." diyerek, kendisini tümen karargahına gönderdiğini anlattı.

Gürkol'un bölük karargahında o an kendisini gördüğü için tümene gönderdiğini, kendisi yerine başka bir kursiyer teğmen olsa onun da emre uygun hareket edeceğini savunan Macit, tümen karargahına gittiğinde kapıda bulunan ve Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol ile bir araca binme hazırlığı yapan eski albay İsa Sancaklı'nın kendisini çağırdığını ve sivil araca binmesini emrettiğini, Sancaklı'yı birlikten bir komutan olduğunu düşündüğü için emri yerine getirdiğini kaydetti.

Macit, İsa Sancaklı'nın kullandığı aracın arka koltuğuna oturduğunu, ön tarafta Tümen Komutanı Akyol oturduğu için yol boyunca konuşmadığını, saygısızlık olur düşüncesiyle telefonuna bakmadığını anlatarak, Sancaklı'nın "İstanbul yoluna nasıl çıkacağız?" diye sorduğunu, yolu tarif ettiğini, seyir sırasında da Akyol ve Sancaklı'nın sohbet ettiklerini, Akyol'un derdest edilmiş, kaçırılmış gibi bir hali olmadığını öne sürdü.

Akıncı Hava Üssü nizamiyesinde İsa Sancaklı'nın araçtan indiğini, bu sırada Erdoğan Akyol'un kendisine "Sen kimsin, ne oluyor?" diye sorduğunu, kendisinin de ismini söylediği sırada Sancaklı'nın tekrar araca geldiğini ve sus işareti yaparak, susmasını emrettiğini anlatan sanık Macit, telefonunu isteyen Sancaklı'nın bazı kişilerle araç dışında telefon görüşmesi yaptığını, burada araca bir üsteğmenin binerek, Akıncı Üssü içinde bir binaya kadar kendilerine eşlik ettiklerini, burada Akyol'u bırakarak, tekrar Zırhlı Birlikler'e döndüklerini söyledi.

Macit, "Dönüş yolunda İsa Sancaklı ile fazla konuşmadık. Yolda herhangi bir konvoy ya da vatandaş kalabalığı görmedik, radyo da dinlemedik. Tümene saat 01.20 civarında geldik. Birliğe gelince Sancaklı tümen karargahına girdi. Ben de bölüğüme gittim. Yaşadıklarımdan darbe olduğunu anlamam mümkün değildi. Akyol ve Sancaklı arasındaki konuşmalarda da darbe ile ilgili bir ifade geçmedi." dedi.

Bölüğüne gittiğinde bölük astsubayı Osman Levent Karakuş'un alarm verildiğini ve silah alması gerektiğini söylediği için zimmetli tüfeğini almak istediğini, ancak kendi silahının yerinde olmaması nedeniyle astsubay Karakuş'un yönlendirmesiyle başka bir piyade tüfeği aldığını belirten sanık Macit, yoklamadan sonra bölük astsubayı odasına gittiğini, burada televizyondan kalkışmayla ilgili haberleri görmesinin ardından silahını bırakarak, bölük koğuşuna gittiğini, o saatten sonra hiçbir emri yerine getirmediğini savundu.

Sanık Macit, cep telefonunun eski model olduğu için Whatsapp grubundaki mesajlardan haberdar olmadığını, internete girme imkanı olmadığı için de o saate kadar darbe teşebbüsünü öğrenemediğini, sabah saatlerinde yüzbaşı Bahadır Arslan tarafından uyandırıldığını ve daha sonra tutuklandığını kaydetti.

İddianamede geçen "darbe teşebbüsü sırasında darbeci komutanların silahlı korumalığını yaptı." iddiasını kabul etmeyen Macit, darbeci olduğu iddia edilen tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'i tutuklandığı sırada gördüğünü, daha önce tanışmadıklarını, İsa Sancaklı'yı tümende görevli bir komutan zannederek, emrini yerine getirdiğini savundu.

Hakkındaki, tankları mühimmatla yükledi, darbeye karşı duran Binbaşı Barış Dedebağı darp ettiği ve nizamiyede halkı korkutmak için havaya ateş ettiği suçlamalarını da reddeden Macit, "Amirlerimin konusu suç teşkil etmeyen emirlerini yerine getirdim. Kanunsuz emir almadım. Gerçeği yansıtmayan tanık beyanlarından dolayı 1 yıl 2 aydır tutukluyum. Bölük komutanımın yemeğe çağırması, terör saldırısı olacağı ve personelin birliğe çağrılması emrinin kursiyer teğmenlere iletilmesi ve beni tabur komutanımızın yanına göndermesinden başka bir emiri almadım." diye konuştu.

Sanık Macit, 8 Temmuz 2016'da evlendiğini, bir haftalık evlilik hayatının ardından 1 yıl 2 aydır tutuklu bulunduğunu, eşinin halen kamuda görevine devam ettiğini, hakkında herhangi bir tahkikat yürütülmediğini söyledi ve özgeçmişini anlattı. Babasını 2 yaşındayken kaybettiğini, annesini 18 yaşında tanıdığını, kendisini dedesi ve babaannesinin büyüttüğünü anlatırken ağlaması üzerine Macit'e, Mahkeme Başkanı oturmasını ve sakinleşmesini söyledi. Macit, savunmasına kısa bir aranın ardından devam etti.

-"Akıncı Hava Üssü davasında yargılanan pilot Müslim Macit öz amcam"

Sanık Muhammed Macit'in savunmasının ardından Mahkeme Başkanı, Akıncı Üssü davası sanıklarından, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni ve TBMM'yi bombaladığı iddia edilen eski pilot sanık Müslim Macit ile akrabalık ilişkisi olup olmadığını sordu.

Sanık Macit, "Akıncı Hava Üssü davasında yargılanan pilot Müslim Macit öz amcam. Akrabalık bağım üzerinden benim de suçlu olduğum yönünde algı oluşturulmaya çalışılıyor." dedi.

Bunun üzerine de Mahkeme Başkanı'nın, "Senin yanında büyüdüğün babaannen aynı zamanda Müslim Macit'in annesi değil mi?" sorusu üzerine sanık Macit, "Evet ama o Harp Okulu'nda olduğu için aynı anda evde olmadık, fazla vakit geçiremedik." diye konuştu.

Savunmasının ardından Sanık Macit'in çapraz sorgusuna geçildi. Davaya müdahil olan Başbakanlık Vekili Avukat Sevgi Çevikaslan, sanık İsa Sancaklı'nın Akıncı Hava Üssü'nden dönerken yolda ellerinde bayraklarıyla vatandaşları gördüklerini, radyoda darbe teşebbüsünü duyduklarını söylediğini anımsatarak, "Aynı araçtasınız ama ifadelerinizdeki çelişkiyi nasıl izah edeceksiniz?" diye sordu. Sanık Macit, "Hatırlamıyorum. Yolda bayraklı araç görmedim, ben radyo da dinlemedim." yanıtını verdi.

Sanık Macit, bir sanık avukatının, "Amcanız Müslim Macit ifadesinde, 'FETÖ bana kancayı ortaokul zamanında attı.' dedi. Siz de o zaman ilkokuldaydınız, size de kanca attılar mı?" sorusuna da "Bana kimse kanca atmadı, devlet okullarında okudum, hiç dershaneye gitmedim." dedi.

MEHMET KILIÇ

-Tank komutanı eski üsteğmen Kılıç'ın savunması

15 Temmuz'da Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığından çıkan iki tanktan birinde yer alan eski üsteğmen sanık Fatih Mehmet Kılıç da savunmasında, üzerine atılı suçlamaları reddederek, FETÖ üyeliğinden yargılanmaktan utanç duyduğunu söyledi.

Sanık Kılıç, nöbetçi teğmen Murat Kaygusuz'un yanına gelerek cep telefonundan eski binbaşı Özkan Gürkol'un teğmenlerin bulunduğu Whatsapp grubuna gönderdiği ve herkesi birliğe çağırdığı ses kaydını dinlettiğini ve durumdan haberdar olup olmadığını sorduğunu kaydetti.

Nöbetçi olmasına rağmen böyle bir emirden haberi olmadığını dile getirdiğini ifade eden sanık Kılıç, saat 21.45 sıralarında da yarbay Erdal Yetim'in kendisini arayarak, terör saldırısı nedeniyle personeli mesaiye çağırması ve tankları hazırlaması emrini verdiğini, bu sırada yanına gelen bir uzman çavuşun da televizyonda İstanbul'da köprünün asker tarafından trafiğe kapatıldığını söylediğini, tüm bunları düşününce terör saldırısı olacağına dair Yetim'in söylediklerinden şüphe duymadığını anlattı.

Sanık Kılıç, tankları hazırladıktan sonra nöbetçi subay olması nedeniyle ilk tanka kendinin komutan olarak bindiğini ve yola çıkarak, Anadolu Bulvarı üzerinden önce Jandarma Genel Komutanlığına oradan da Genelkurmay Başkanlığına gitmeyi hedeflediklerini söyledi. Kılıç, "O dönem yapılan operasyonlardan terör örgütü PKK'nın köşeye sıkıştığı için Genelkurmay Başkanlığına ya da Jandarma Genel Komutanlığına saldırarak büyük bir eylem yaptığını düşündüm." dedi. Kılıç'ın sözleri üzerine Mahkeme Başkanı, "İlk defa bir subay PKK'dan söz etti. Şimdiye kadar darbe teşebbüsünden yargılanan tüm subaylar IŞİD'in adını kullanmıştı." ifadesini kullandı.

Tankla Gazi Orduevi'nin bulunduğu bölgeye geldiklerinde küçük bir grup vatandaşın Türk bayraklarıyla önlerini kestiğini, darbeden söz ettiklerini ve bunun üzerine tankın dışına çıkarak vatandaşlarla konuştuğunu, "Darbeci değiliz. Genelkurmay'a saldırı olmuş, Genelkurmay Başkanı rehin alınmış, oraya müdahaleye gidiyoruz." diyerek vatandaşları ikna ettiğini belirten sanık Kılıç, Jandarma Genel Komutanlığına gelemeden daha kalabalık vatandaş topluluğunca durdurulduklarını yine tanktan dışarı çıktığında darp edildiğini anlattı.

Sanık Kılıç, tankın üzerine çıkan isminin İbrahim olduğunu ve Dışişleri Bakanlığında çalıştığını söyleyen bir kişinin cep telefonundan darbe teşebbüsüne dair görüntüleri izlettiğini, bunun üzerine tankın güvenliğini alarak halkın yanında yer alabileceğini ya da kendileriyle tümene kadar tankı götürebileceğini söylediğini anlattı. Dönüp, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin arka kapısına geldiklerinde vatandaşa zarar vermemek için tankı hareket ettirmediklerini ifade eden Kılıç, burada vatandaşın linç etmesinden Külliye'de görevli polislerce kurtarıldığını kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin içine alındığını, bazı polislerin orada kendisine işkence yapıp, hakaretler ettiğini öne süren sanık Kılıç, şarjı biten telefonunun polislerce şarja takılarak açıldığını, telefonuyla bir polis müdürünün bölük komutanı Erdal Yetim ile görüştüğünü, kendisinin darbe için tümenden çıkmadığını, terör saldırısı gerekçesiyle tümenden ayrıldıklarına polis müdürünün inandığını söyledi.

Sanık Kılıç, vatandaşların saldırısı ve tutuklu bulunduğu sürede gördüğü işkence nedeniyle hafızasında sorunlar yaşadığını, olayları ve zamanlarını tam olarak hatırlamadığını iddia ederek, bu konuda sağlık raporu bulunduğunu öne sürdü.

Kılıç, "Benimle birlikte tümenden çıkan tank, birliğe geri dönmüştür. Bu tankın dönmesiyle olayın bize söylendiği gibi terör saldırısı olmadığını diğer tanklar öğrenmiş oldu ve başka tankların çıkışı engellendi. Teğmenlerin de kandırıldıklarını düşünüyorum, tecrübesiz askerler olarak emirlere uymuşlardır." sözlerini sarf etti.

AHMET FARUK ÇAVUŞ

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski kursiyer Teğmen Ahmet Faruk Çavuş, 15 Temmuz'da derslerin bitimine müteakip Üsteğmen Sinan Ünal'ın içtimaya toplayıp 16 Temmuz'daki tabanca atışı için, sonrasında toplanacağını belirterek silahlarını dağıttığını söyledi.

Mesai bitiminde Sincan'daki evine gittiğini belirten Çavuş, telefonla aranıp acil birliğe gelmesi istenince hızlıca üstünü giyerek komşusundan kendisini kışlaya bırakmasını istediğini anlattı.

Kışlaya saat 21.00-21.30 civarında giriş yaptığını, gelen ilk kursiyerlerden olduğunu belirten Çavuş, daha sonra subay temel bölük binasında diğer kursiyerlerle bir araya geldiğini, burada bir faaliyet için toplandıklarını düşündüklerini anlattı.

Çavuş, subay temel binasında bekledikleri sırada Yarbay Fatih Çubukçu ve Binbaşı Özkan Gürkol'un Genelkurmay Başkanlığına ve Jandarma Genel Komutanlığına terör saldırısı olduğunu söylediğini diğer kursiyerlerden duyduğunu öne sürdü.

Sonrasında mühimmat aldıkları iki tanktan birisine binerek tümenin 2 nolu nizamiyesinden çıktıklarını ve Genelkurmay ya da Jandarma Genel Komutanlığına doğru gittiklerini düşündüğünü iddia eden Çavuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yakınında halkın tanka taş ve sopa fırlattığını söyledi.

Çavuş, Üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç ile tank kapaklarını açıp ne olduğuna bakmak istediklerini, terör saldırısı olduğu söylemlerine rağmen darp edildiklerini ileri sürdü. Çavuş, Kılıç'ın tanktan düşürüldüğünü ifade ederek, ardından Uzman Çavuş B.Ç'nin sürdüğü tanka manevra yaptırarak kalabalıktan uzaklaştıklarını bildirdi.

Bir vatandaşın, kalabalık içindeyken içeri girip nişancı bölmesindeki uzman çavuş H.B'nin başına taşla vurmaya başladığını öne süren Çavuş, bunun üzerine H.B'nin de ateş edip vatandaşı bacağından vurduğunu söyledi.

Yaralı tankın üzerinde, Zırhlı Birliklere ulaştıklarını ve yaralıyı ambulansla gönderdiklerini anlatan Çavuş, subay temel binasında diğer kursiyerlere de dışarı çıkmamalarını söylediğini ifade etti.

Çavuş, sabah saatlerinde gözaltı işlemi uygulandığını ve tutuklandığını, FETÖ/PDY ile bir bağının olmadığını iddia etti. Çavuş, tahliyesini ve beraatini talep etti.

ENES DAŞÇI

Sanık eski kursiyer Teğmen Enes Daşçı da iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.

Daşçı, 15 Temmuz'da tabanca atışı yapılacağı için tabancalarının dağıtıldığını, ardından da mesai bitiminde evine gittiğini dile getirerek, akıllı telefonu tamirde olduğu için kullandığı eski telefonunu arayan arkadaşının bölük komutanı Özkan Gürkol'un WhatsApp grubundan alarm verdiğini, acil birliğe gitmeleri gerektiğini söylediğini aktardı.

Birliğe gittiğinde Gürkol'un, Yarbay Fatih Çubukçu da yanındayken Genelkurmay'a saldırı olduğunu, birliğe de olabileceğini, bu yüzden tüfek ve mühimmat almalarını söylediğini öne süren Daşçı, tümen karargah binasının emniyetinin alınması emri üzerine de beraberindeki kursiyerlerle buraya gittiklerini ifade etti.

Karargahtayken Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in talimatıyla peşinden nizamiyeye gittiklerini, nizamiye bölgesinde vatandaşların birliğe doğru koşarak hareketlenmesi ve dışarıdan ateş gelmesi üzerine, burada birinin havaya ateş emri verdiğini iddia eden Daşçı, "ateş kes" emriyle de atışın kesildiğini söyledi. Daşçı, ardından tekrar tümen karargahına döndüklerini dile getirdi

"Şimdi mısır yiyeceğiz"

Albay Cem Tuce'nin karargah dışında yanlarına gelerek gün aydınlanırken sigarasını yaktığını anlatan Daşçı, Tuce'nin "Birazdan mısır yiyeceğiz. Gece boyunca film izledik ya mısır yiyememiştik. Şimdi yiyeceğiz." dediğini söyledi.

Daşçı, bir süre sonra da bir tankın karargaha namlusunu doğrultarak, yanlarında askerlerle geldiğini ifade ederek, Albay Sefa Alkan'ın sürekli "teslim olun" diye bağırdığını belirtti. Daşçı, silahlarını bırakarak teslim olduklarını bildirdi.

FETÖ üyesi olmadığını öne süren Daşçı, darbe girişimine iştirak etmediğini savundu. Daşçı, tahliyesini ve beraatini talep etti.

B.Ç.

Tankın sürücüsü de savunma yaptı

Zırhlı Birliklerden o gece dışarı çıkan iki tanktan birini kullanan tutuksuz sanık Uzman Çavuş B.Ç. de savunma yaptı.

B.Ç, mesaisinin geç bittiğini ve evine saat 21.30 civarında gittiğini dile getirerek, misafirleriyle oturduğu sırada Tank Üsteğmen Koray Korkmaz'ın arayıp "Ulaşabildiğin sürücülere ulaş ve birliğe gelin." dediğini ifade etti. B.Ç, bunun üzerine komşusu da olan birlikten arkadaşı İ.A. ile kışlaya saat 21.40 civarında intikal ettiğini belirterek, garajlar bölgesine vardıklarında tankların bulunduğu yerlerin kapılarının açık olduğunu ve 3 tankın hazır beklediğini gördüğünü söyledi.

B.Ç. verilen emir üzerine tanka binip cephanelikten mühimmat aldıktan sonra Üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç komutasında arkalarında başka bir tankla çıkış yaptıklarını bildirdi.

Kılıç'ın, ne olduğunu sorduğunda Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığında terör saldırısı yaşandığını, aşırı derecede şehit verildiğini ve buraya intikal edeceklerini bildiğini söylediğini öne süren B.Ç, Ankara Bulvarı'ndan bölgeye gitmeye çalıştıklarını anlattı.

B.Ç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi civarında kalabalık vatandaş grubunun arasına girdiklerini, motor sesinden dolayı dışarıdan gelen sesleri işitmediğini ancak çok fazla taş ve sopa atıldığını dile getirerek, ilerledikleri sırada Kılıç'ın telsiz kulaklıktan "B. bu işte başka iş var. Terör saldırısı değil, hemen geri dönüyoruz." dediğini söyledi. Kimseye zarar vermeden manevralarla kalabalıktan çıktığını ve kışlaya vardıklarını anlatan B.Ç, kapağı açtığında yaralı bir sivilin bulunduğunu gördüğünü belirtti.

Diğer tankla birliğe giriş yaptıklarını anlatan B.Ç, çıkış yapmak için bekleyen diğer tankların personelini de uyardıklarını, gitmemelerini söylediklerini anlattı.

B.Ç, ancak Albay İsa Sancaklı'nın "Bu tanklar çıkacak. Gerekirse ateş ede ede çıkacak." dediğini belirterek, Üsteğmen Levent Doğan'ın ise "Ben bu emri uygulamıyorum. Kanunsuz bir emirdir." dediğini iddia etti.

B.Ç, kendi tankının bujisini söktüğünü ve marş anahtarını aldığını, diğer tankların personelinin de Levent Doğan'ın emri üzerine tankları çalışamaz hale getirip uzaklaştığını öne sürdü.

Uzman Çavuş B.Ç, beraatini talep etti.

Duruşmaya, yarın devam edilecek.

03.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile bazı müştekiler katıldı.

KORAY KORKMAZ

Davanın bugün görülen duruşmasında, 15 Temmuz'da tümenden çıkan iki tanktan birini komuta eden eski üsteğmen sanık Koray Korkmaz, savunmasını yaptı. Sıralı amirlerinin yalanları neticesinde 15 Temmuz'da kabus gibi bir gece yaşadığını ve darbe teşebbüsünden yaklaşık 2,5 ay sonra hakkındaki yalan ifadeler nedeniyle tutuklandığını öne süren Korkmaz, 15 Temmuz gecesi tabur nöbetçi subayı olması nedeniyle kışlada bulunduğunu, saat 21.15 sıralarında üsteğmen İbrahim Zengin'in yanına gelerek, eski binbaşı Özkan Gürkol'un emriyle kursiyer teğmenlerin tümene çağrıldığını ve bundan haberdar olup olmadığını sorduğunu iddia etti.

Bu bilgi üzerine bölük komutanı eski binbaşı Gürkol'u arayarak, böyle bir emri bulunup bulunmadığını sorduğunu, Gürkol'un da tabur komutanı eski yarbay Fatih Çubukçu'nun emriyle kursiyerlerin çağrıldığını söylediğini ifade eden sanık Korkmaz, Çubukçu'ya durumu sorduğunda ise kendisinden bu emrini gizlendiğini öne sürdü.

Sanık Korkmaz, "Kursiyer teğmenlerin 15 Temmuz'da mesaiye çağrılması benden gizlenmiştir. Benden gizlenen faaliyetin içine bir şekilde itildim, yanan ateşin içine beni bir odun gibi attılar. Akıllı telefonum var fakat bu teşebbüsle ilgili beni arayan olmadı." dedi.

Tümene gelen kursiyer teğmenlere neden geldiklerini sorduğunda "Özkan Gürkol binbaşının emriyle geldik" dediklerin aktaran Korkmaz, bir süre sonra Fatih Çubukçu'nun kendisini aradığını, tümen komutanının emriyle kursiyerlerin çağrıldığını ve "çok acil İkinci Tank Bölüğü'ne gel" dediğini, emre uyarak çağrılan yere gittiğini, burada Çubukçu'nun "Jandarma Genel Komutanlığına terör saldırısı oldu, şehit ve yaralılarımız var. Şehit ve yaralılar tahliye edilemiyor, tümen komutanının emriyle 2 tank ile destek vereceğiz" dediğini söyledi.

Bu emir üzerine tankları hazırlamaya başladıklarını, personel henüz tümene gelmediğinden mürettebat konusunda yaşanan sıkıntıyı gidermek için kursiyer teğmenlerin kullanılması emrini yine Fatih Çubukçu'nun verdiğini belirten sanık Korkmaz, bu sırada iki grup halinde kursiyer teğmenlerin tankların bulunduğu garaja geldiğini, gelen bazı teğmenlerin silahlı olduğunu anlattı.

Sanık Korkmaz, bu yaşananlar olduğu sırada tümen karargahına hiç gitmediğini, Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'un tümenden götürüldüğünden, eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in komutayı devraldığından haberdar olmadığını belirterek, verilen emirlerin Tümgeneral Akyol'un emirleri olduğunu düşündüğünü kaydetti. Sanık Korkmaz, "Ben kimsenin evladını kandırmadım. Fatih Çubukçu benim birinci sıralı amirimdir. Çubukçu'nun emirleri altından başka bir şey çıkabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Tümen komutanı denilince aklıma hep Erdoğan Akyol geldi." ifadesini kullandı.

Fatih Çubukçu'nun sürekli "şehit ve yaralılar var" diyerek panik havası oluşturmaya çalıştığını öne süren sanık Korkmaz, "Böyle bir durumda herkes birbirine yardım eder. 'Şehit' kelimesinin insanların kandırılmasında kullanılacağını aklıma getiremezdim. Duygularım ve omurgam beynimi kontrol etti. Erdoğan Paşa'nın, Alay Komutanım Sefa Alkan Albay'ın bilgisi dahilinde görevlendirildiğini düşündüm. Birinci amirin astını kandırdığına bugüne kadar şahitlik etmedim. Birinci amirinin emrini bir üst amirinden 'acaba doğru mu?' diye teyit eden kimseyle karşılaşmadım. Tanklara binen personeli ben seçtim, bir kursiyer teğmen tanka bindiyse Fatih Çubukçu'nun emri üzerine, benim tarafımdan bindirilmiştir. Tam bir görev adamıyım, görev anlayışım Fatih Çubukçu tarafından kullanıldı, beni kandırdı. Ben kimsenin evladını, hiçbir silah arkadaşımı kandırmadım. 15 Temmuz'da tek suçum amirlerimi, anamdan, babamdan öte görmemdir." diye konuştu.

Hazırlanan ilk iki tanktan birini kendisi, diğerini de alay nöbetçi subayı üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın komuta ederek, tümenden çıktıklarını anlatan Korkmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin arkasından TOBB Üniversitesinin bulunduğu kavşağa kadar herhangi bir engelleme olmadan geldiklerini, bu bölgede vatandaşların engellemesiyle karşılaştıklarını, tankın üzerine çıkan vatandaşlarla konuşmayı denediklerini ancak halkın tepkisi üzerine tankın kapağını kapatarak içine girdiklerini kaydetti.

Bir süre sonra tankın dışındaki otomotik silahın bir vatandaş tarafından alındığını, buna müdahale etmek için tank kapağını açtığını, otomatik silahı alan vatandaşla karşı karşıya kaldıklarını, vatandaşın tetiğe bastığını ancak silahları doldurmadıkları için ateş edemediğini savunan sanık Korkmaz, bu vatandaşın silahı alarak, kalabalığa karıştığını, kendisinin bu sırada darbedildiğini ve tümene dönme emri vererek, hızlı bir şekilde tekrar tümene döndüklerini anlattı.

Sanık Korkmaz, hiçbir vatandaşa ve kamu malına zarar vermeden tekrar tümene döndüklerini, tümene dönme kararını da kendisinin ve tank personelinin verdiğini belirterek, "Şehit var diye son sürat gittik, son sürat geri döndük. Darbe gibi bir şey aklıma gelmedi, darbenin aklıma gelmesi için zihnimin bir köşesinde darbenin yatıyor olması gerekir. Ordu ve millet arasındaki bağı koparmayı amaçlayan zihniyeti lanetliyorum. Benim tümene dönmem, nizamiyede bizim gibi 'terör saldırısı var' diye kandırılan diğer personeli şüpheye düşürmüş ve diğer tankların kışla dışına çıkmasını engellemiştir." dedi.

Korkmaz, diğer tanktaki üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın tümene dönemediğini nizamiyeye girince öğrendiğini ifade ederek, nizamiyede bulundukları sırada, ismini daha sonra İsa Sancaklı olarak öğrendiği albayın, tankları tekrar tümen dışına çıkartmak için emir verdiğini, bu emri de yerine getirmediğini, Fatih Çubukçu'nun da aynı emri tekrarladığını ancak buna da karşı çıktığını savundu.

Yaşananlar sırasında akrabası olan halen görevde bulunan bir subayı arayarak, neler olduğunu sorduğunu, bu kişinin de "hemen oradan uzaklaş" dediğini ifade eden sanık Korkmaz, bu tavsiye ve halkın anlattıkları üzerine bölüğüne gittiğini, Fatih Çubukçu'nun emirlerini yerine getirmediğini, sabaha karşı da tümen karargahındaki darbecilere karşı tankları kullandığını, darbecilerin tutuklanmasında aktif rol oynadığını söyledi.

Sanık Korkmaz, 15 Temmuz'dan sonra 2,5 ay görevine devam ettiğini, tümendeki darbecilere karşı direniş gösterdiğine birçok kişinin şahit olduğunu anlatarak, hakkında gerçeğe uygun olmayan ifadeler verilmesi üzerine tutuklandığını öne sürdü.

Savunmasının ardından sanık Korkmaz'ın çapraz sorgusuna geçildi. Bazı sanık kursiyer teğmenlerin avukatları, "Sanık Korkmaz'ın samimi ve doğru ifadeleri karşısında suçsuz olduğuna inandığımız için soru sormayacağız." diyerek soru sormadı.

FARUK YAMAN

Sanık eski Albay Faruk Yaman, savunmasında isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, FETÖ ile ne kendisinin ne de ailesinden birinin iltisakı bulunmadığını öne sürdü.

Darbeyle alakalı emir vermediğini, darbe girişimini anladığı andan itibaren bu yönde yürütülen faaliyetlerin sonlandırılması için çabaladığını ve girişimleri yavaşlattığını iddia eden Yaman, "Ben bu darbe girişiminde bilerek, isteyerek, planlayarak bulunmadım." dedi.

Şırnak'ta görev yaparken Ankara'ya atamasının gerçekleştiğini ve 18 Temmuz Pazartesi günü yeni görevini devralacağını, bu nedenle de Ankara'da bulunduğunu savunan Yaman, iddia edildiği gibi darbe girişimine iştirak etmek için buraya gelmediğini ileri sürdü.

Yaman, 15 Temmuz'da öğleye kadar evinde istirahat ettiğini, öğleden sonra da şahsi işlerini halletmek için Kızılay'a geçtiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Cuma günü öğleden sonraya kadar evden çıkmadım. Öğleden sonra şahsi işlerimle meşgulken 21.30 civarı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi'nden Albay Bilal Akyüz arayarak, terör saldırısı tehdidi olduğu için Zırhlı Birliklere gidip alarm verilmesi emri verdi ve bunun acil olduğunu söyledi. Yazılı emri gittiğimde orada alacağımı söyledi. Ayrıca Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in de orada görevlendirildiğini bildirdi. Daha önce de yapılan terör saldırıları ikazları nedeniyle Zırhlı Birliklere takviye maksadıyla görevlendirildiğimi düşündüm. Ancak hem Kara Kuvvetleri Komutanlığı santrali üzerinden tayin dairesine ve Genelkurmay Başkanlığı santralleri üzerinden benzer şubelere ulaşmaya çalıştım ama santralden ötesine geçemedim."

"Bir yanlışa düşmemek için taksiye binerek, Zırhlı Birliklere doğru yola çıktığını anlatan Yaman, taksi şoförü Eskişehir yolundaki kavşağı kaçırınca yol kenarında inip kışlaya doğru yürümeye başladığını belirtti.

Tesadüfen karşılaşmışlar

Yaman, bu sırada yanına yaklaşan bir aracın durduğunu, araçtaki kişinin de tümen komutanı olarak atandığını sonradan öğrendiği Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker olduğunu ifade ederek, yolu bilmediğini söyleyince şoför koltuğuna geçerek askeri bölgeye lojmanlar bölgesinden giriş yaptıklarını söyledi.

Mahkeme Başkanının Kırker'le tesadüfen mi karşılaştıklarını sorması üzerine Yaman, "Tamamen tesadüfen" karşılığını verdi.

Yaman, birliğe gelirken kışlada görev yaptığını bildiği Yarbay Fatih Çubukçu'ya cep telefonundan ulaştığını ve nöbetçi amirini bulup alarm vermesi talimatını ilettiğini bildirdi.

Kırker'le lojman bölgesinde aracı parkedip burada ütü için yanında götürdüğü askeri kıyafetini giydiğini anlatan Yaman, lojmandan kışlaya geçmek isterken bir askeri aracı durduklarını, kendilerini götürmesini gerektiğini söylemeleri üzerini araçtaki kişinin de "tamam" dediğini belirtti.

Mahkeme Başkanının "O da tesadüfen Semih İlhan mı imiş?" diye sorması üzerine de Yaman, "Evet" diyerek Binbaşı İlhan'la önceden tanışmadıklarını söyledi.

Yaman, tümen nizamiyesinden geçtikten sonra karargah binasında Kırker'in, tümen komutanının odasına geçtiğini, kendisinin de Kurmay Başkanı Albay Sıddık Çoban'a tümene bir emir gelip gelmediğini sorduğunu bildirdi. Çoban'ın da emrin geldiğini söylemesi üzerine onun bilgisayarından çıktı olarak Kırker'e götürdüğünü anlatan Yaman, çıktıya bakamadığını ancak ilk sayfasına "sıkıyönetim" yazdığını gördüğünü öne sürdü.

Yaman, emri inceleyen Kırker'in derhal tüm personele ulaşılıp, izinde olanlar dahil çağrılması talimatını verdiğini, Kurmay Başkanı Çoban'a da isterse izinli sayılabileceğini söylediğini, kendisine de "Sen kurmay başkanlığını yap" dediğini anlattı.

Burayla alakalı bir şey bilmediği için Çoban'a isterse burada durabileceğini söylediğini, odayla alakalı da devir teslim senedi hazırlayıp imzaladıklarını savunan Yaman, darbeci olsaydı bir devir teslim senedine imza atmayacağını öne sürdü.

Listede ismini bulamamış

Yaman, bir ara sıkıyönetim listesine bakma fırsatı bulduğunu, görevlendirme bölümünde Kırker'in tümen komutanı olarak atandığının yer aldığını ancak kendi isminin bulunmadığını ifade ederek, daha sonra bir emir gelebileceği düşüncesiyle beklediğini söyledi.

Kırker'in birlik komutanlarıyla toplantı yapma talimatını da Nöbetçi Amir Erdal Yetim'e söyleyerek ayarladığını dile getiren Yaman, Genelkurmay Başkanlığına ve Jandarma Genel Komutanlığına tank talebini Kırker'in ve kendisini telefonla arayan pek çok kişinin de söylediğini belirtti.

Yaman, bu talebi de Erdal Yetim'e söylediğini dile getirerek, bir süre sonra gelen Tümen Komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol ile Kırker'in odada görüştüğünü ve Akyol'un birlikten normal bir şekilde ayrıldığını öne sürdü.

Kursiyer teğmenlerin ise karargah bölük komutanına terör saldırısı ihtimali üzerine güvenlik gerekçesiyle verdiği talimat doğrultusunda çağrılmış olabileceğini belirten Yaman, hazırlanan iki tankın ise çıkışından da dönüşünden de haberdar olmadığını iddia etti.

Yaman, Kırker'in bir ara toplanan vatandaşları da görmek için nizamiyeye gidip geldiğini, döndüğünde hazırlanan diğer tankların da birlikten çıkmayacaklarını söylediğini savundu.

Televizyona çıkan komutanları gördükten sonra 01.30 civarında nasıl bir durumla karşı karşıya olduğunu anladığını ileri süren Yaman, bu saatten sonra odaya geçip sabaha kadar burada kaldığını söyledi.

Yaman, Kırker'in bu saatten itibaren bir talimatı olmadığını, sabaha kadar beklediğini ve gelen kişilere teslim olduğunu bildirdi.

"Vatan haini değilim" diyen Yaman, Kara Havacılık Komutanlığı'ndan gelen helikoptere mühimmat yüklenmesi talimatını da kendisinin vermediğini söyledi.

Yaman, tahliye talebinde bulundu.

04.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile bazı müştekiler katıldı.

LEVENT DOĞAN

Tutuksuz sanık Yüzbaşı Levent Doğan, savunmasında kendisine isnat edilen suçları kabul etmediğini belirterek, FETÖ ile bir bağının bulunmadığını söyledi. 15 Temmuz'da üsteğmen rütbesinde olduğunu ve mesai bitiminde evine gittiğini, 22.30 sıralarında uçak ve helikopter seslerini duymaya başladığını belirten Doğan, televizyonda ise tankların boğaz köprüsüne çıktığına yönelik haberleri gördüğünü ifade etti.

Bu sırada tabur nöbetçi subayı Fatih Mehmet Kılıç'ı arayıp ne olduğunu sorduğunu, onun da Jandarma Genel Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığına saldırı gerçekleştiği ve şehitler bulunduğunu, tabur komutanının herkesin mesaiye gelmesini emrettiğini söylediğini dile getiren Doğan, bunun üzerine 00.15 gibi birliğe gittiğini söyledi.

Doğan, "Garaja geldiğimde tankların ve araçların terör saldırısı var diye cephaneliğe yönlendirildiğini öğrendim. Bizim bölükten de 4 tankın olmadığını farkettim." dedi.

Bu sırada ablasının kendisini arayarak, "İnsanlar, tanklara çıkıyor, tanklar insanların üzerine sürülüyor." dediğini, haberlerden de kalkışma ifadelerini duyduğunu anlatan Doğan, bu dakikadan sonra tek düşüncesinin tankların çıkmaması olduğunu öne sürdü.

Doğan, ortalığın karışık olduğunu, Yarbay Fatih Çubukçu'nun terör saldırısı gerçekleştiğini ve şehitler bulunduğunu söyleyip emirler verdiğini, kendisinin ise olayın aslının böyle olmadığını anlatmaya çalıştığını iddia ederek, verdiği emirleri yerine getirmediğini söyledi.

"Terör saldırısı var." denilerek, iki tankın çıktığını öğrendiğini ifade eden Doğan, nizamiye bölgesine gittiğinde çıkan tankların geri döndüğünü gördüğünü dile getirdi.

Doğan, nizamiyede çıkış bekleyen tankların da çıkmadığını belirterek, ismini sonradan öğrendiği Albay İsa Sancaklı'nın tankların niye çıkmadığını sert bir şekilde sorduğunu söyledi. Doğan, "Ben de ona niye çıkacağımı, olayın farklı olduğunu, bir uzman çavuşun yaralandığını, üsteğmenin insanlar tarafından alındığını ve linç edildiğini söylememe rağmen ısrarla 'çıkacaksın üsteğmenim' diye bağırıyordu. Fatih Çubukçu da nizamiyeye gelmişti. O da bize çıkmamız gerektiği emrini veriyordu. Ona da 'Niye çıkalım insanlar yanlış anlamış. Olaylar farklı.' dememe rağmen 'Emir geldi, çıkacaksın.' diye bağırıyordu." ifadesini kullandı.

Albay Sancaklı'nın 02.10-02.30 civarında tekrar gelip Koray Korkmaz ile kendisini nizamiyeye götürdüğünü ve duyulacak şekilde telefonda Binbaşı Semih diye biriyle "durum ne" diye konuştuğunu, onun da "Kara Kuvvetleri Komutanının emri, tanklar ateş ede ede çıksın." dediğini öne süren Doğan, emniyete aldığı tankların yanına dönerken, yanlarındaki Binbaşı İsmail Suvay'ın Sancaklı'ya "Bu çocuklar sizi tanımıyor, çıkmayacaklar." dediğini savundu.

Doğan, "Kanunlara aykırı verilen emirleri uygulamadım. Tankların dışarı çıkışını engelledik. 'Çıkmıyorum' dedim. Tank mürettebatına, 'tankların anahtarını alın, tankları bozun, arkalara geçin benim emrimi bekleyin.' dedim." diye konuştu.

Verilen emri yerine getirmeyerek, bölgeden ayrıldığını iddia eden Doğan, "Bana Güneydoğu'da kolordu komutanı emri olmadan teröriste attırmadılar burada millete tank topumu attıracaklar?" deyip emri uygulamadığını savundu.

Terör saldırısı olduğu gerekçesiyle bir personeli mesaiye çağırdığı için suçlandığını belirten Doğan, olağanüstü durumlarda bunun mesleğin gereği olduğunu söyledi.

Doğan, beraatini istedi.

Kursiyer teğmenler de savunma yaptı

ABDULKADİR ÇİÇEK

Sanık eski kursiyer Teğmen Abdulkadir Çiçek de savunmasında, iddianamedeki suçlamaları kabul etmediğini belirtti.

FETÖ ile bir bağının bulunmadığını savunan Çiçek, 15 Temmuz'da mesai bitimi 18.00 gibi evine gittiğini, bir süre sonra Binbaşı Özkan Gürkol'un arayıp bir restoranda yemek yiyeceklerini söyleyerek gelmesini istediğini anlattı.

Çiçek, 21.00 civarında restorana gittiğinde bir kursiyer ile oturduğunu, bekledikleri sırada aracıyla gelen Gürkol'un yemeğin iptal olduğunu, terör saldırısı nedeniyle alarm verildiğini ve acilen kışlaya geçmeleri gerektiğini belirttiğini öne sürdü. Birliğe gittiklerinde tabur komutanı Fatih Çubukçu da yanındayken Binbaşı Gürkol'un emriyle kendisi ve başka birkaç kursiyer teğmenin tümen karargah binasının güvenliğini almaları için gönderildiğini anlatan Çiçek, buradayken Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker ile nizamiye bölgesine gittiklerini söyledi.

Nizamiye bölgesinde toplanan vatandaşların tabancayla ateş ederek, girişe yönelmeleri üzerine askerlere havaya atış emri verildiğini duyduğunu söyleyen Çiçek, 5-6 saniyelik olayın ardından geri giden grubun "En büyük asker bizim asker" şeklinde slogan attığını bildirdi.

Çiçek, daha sonra tümen karargahına döndüklerini, darbe girişiminden de sabaha doğru gün ağarmadan haberdar olduğunu, sabah da Albay Sefa Alkan'ın "Teslim olun" diye bağırmasının ardından silahlarını bırakıp teslim olduklarını söyledi.

Çiçek, darbe girişimine katılmadığını savunarak tahliyesini istedi.

RESUL DOĞAN

"Gece biraz sıcak geçecek"

Sanık eski kursiyer Teğmen Resul Doğan da FETÖ ile bir bağının bulunmadığını öne sürerek, 15 Temmuz'da teğmenlerin bulunduğu whatsaap grubuna gönderilen "acilen birliğe katılın" mesajları üzerine 22.00 gibi kışlaya gittiğini belirtti.

Eğitim kıyafetini giydikten sonra bölük binası önüne indiğini ifade eden Doğan, "Subay temel kurs bölüğünün önünden geçen Türker Bilgetürk Albayımızı gördük. Yanına gittik. 'Neler oluyor komutanım?' diye sorduk. Kendisi bizlere, 'Arkadaşlar, gece biraz sıcak geçecek.' dedi." diye konuştu.

Doğan, Bilgetürk'ün ayrıldığını ve kısa süre sonra bölük komutanı Özkan Gürkol'un tabur komutanı Fatih Çubukçu ile gelip Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığına terör saldırısı olduğu, şehitler bulunduğunu belirttiğini anlattı. Doğan, Gürkol'un buraya da saldırı olabileceğini söyleyip kendisini ve üç kursiyer teğmeni daha tümen karargah binasının güvenliği için görevlendirdiğini bildirdi.

Nizamiyede havaya ateş açılması olayının ardından tümen karargah binasında beklediklerini iddia eden Doğan, sabah saatlerinde de teslim olduklarını bildirdi.
Doğan, silah kullanmadığını ve bir suça karışmadığını ileri sürerek, tahliye talebinde bulundu.

Duruşmada, sanık eski kursiyer teğmenler Yavuz Ali Üçler ve Fethi Göçer de savunma yaptı.

Duruşmaya yarın devam edilecek.

05.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile bazı müştekiler katıldı.

ALİ OSMAN KARAHAN

Duruşmanın bugün öğleden sonra görülen kısmında, tümende bulunan bazı kursiyer teğmenler savunmalarını yaptı. Sanık eski kursiyer teğmen Ali Osman Karahan, 15 Temmuz'da normal mesaisini icra ettikten sonra evine geçtiğini, Bölük Komutanı Binbaşı Özkan Gürkol'un, kursiyer teğmenlerin mesaj grubuna "alarm verildiğine" dair sesli mesaj göndermesinin ardından tümene geçtiğini söyledi.

Sanık Karahan, saat 22.15 sıralarında bölük karargahına girdiklerini, saat 23.15'e doğru Üsteğmen Sinan Ünal'ın emriyle eğitim kıyafetlerini giydiklerini, bir süre sonra da kursiyer teğmenler Emrah Şensoy ve Yusuf Akbulut ile üsteğmen Ünal'ın emriyle garajlar bölgesine geçtiklerini ifade ederek, garajta beklerken tabur komutanı eski yarbay sanık Fatih Çubukçu'nun emriyle tanklara bindiklerini ifade etti.

Garajlar bölgesinde gergin bir ortam olduğunu, eski yarbay Çubukçu ve eski binbaşı Gürkol'un sürekli emirler vererek panik havası oluşturduklarını belirten sanık Karahan, Gürkol'un emriyle bazı tankların daha çalıştırıldığını ancak hareket etmediklerini, alay komutanı eski albay Sefa Alkan'ın emriyle de garajlardan çıkarak okul sınav salonunda beklemeye başladıklarını, sabah saatlerinde tabancalarının toplatıldığını ve daha sonra gözaltına alındıklarını belirtti.

Sanık Karahan, "Alarm olduğu gerekçesiyle tümene gittim. Cephanelik bölgesinde ve garajda amirim Özkan Gürkol'un emriyle, daha sonra da sınav salonunda alay komutanım Sefa Alkan'ın emriyle bekledim. 15 Temmuz gecesi, amirlerimin emriyle beklemekten başka bir eylemim olmadı." dedi.

Kara Harp Okulunu sınır puan olan 75 disiplin puanıyla bitirdiğini, okulda bulunduğu sırada, 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cü olduğu için tutuklanan ve ihraç edilen komutanlarının işkence sayılacak uygulamalarına maruz kaldığını öne süren Karahan, FETÖ ile hiçbir irtibatı bulunmadığını savundu.

ALİ SUAT YURDAKUL

Sanık kursiyer teğmen Ali Suat Yurdakul da 15 Temmuz'un hem doğum günü hem de evlilik yıl dönümü olduğunu belirterek, mesainin ardından eşi ve çocuğuyla yemeğe çıktıklarını, yemekte aldığı alarm haberi üzerine tümene döndüğünü söyledi. Eski binbaşı Gürkol'un emriyle kamuflajlarını giydiklerini ve silah aldıklarını, Gürkol'un "Terör saldırısı var" diyerek bir konuşma yaptığını ve garajlar bölgesinde yine Gürkol'un emriyle hazır bekleyen zırhlı personel taşıyıcılara (ZPT) bindiklerini belirten Yurdakul, bu araçlarla cephaneliğe gittiklerini, mühimmat yüklediklerini ve daha sonra "Jandarma Genel Komutanlığına gideceksiniz" emriyle harekete geçtiklerini ifade etti.

Garajlardan çıkarken ZPT araçlarının bölük komutanı Ahmet Turan ile karşılaştıklarını, Gürkol'un "Jandarma Genel Komutanlığına gideceksiniz" emriyle harekete geçtiklerini ona bildirdiklerini onun da tekrar "Garaja dönün" emri vermesi üzerine garaja döndüklerini ifade eden sanık Yurdakul, şunları anlattı:

"Ahmet Turan, 'Anormal ve yanlış şeyler oluyor' dedi, Sadece nizamiyeye gidip beklememiz gerektiğini söyledi. Turan'ın söylediklerini Gürkol'a ilettik o da 'Nizamiyeye gidin ve kışlanın emniyetini alın' diyerek yeni bir emir verdi. Nizamiyede araç içinde beklerken internetten kalkışma olduğunu ve bir tuğgeneralin öldürüldüğünü okuduk. Haberin detayını okumadan yarbay Fatih Çubukçu bizi çağırdı. Araçtan inince nizamiyenin karşı tarafından üzerimize ateş açıldı. Bunun üzerine isminin sonradan Bican Kırker olduğunu öğrendiğim kişi ateş emri verdi. Fatih Çubukçu da 'havaya havaya' diyerek emir verdi. Refleks olarak havaya tabancamla ateş ettim. Ateş sesleri kesilince de ZPT'ye geçtim. Başlığını gördüğüm haber ve Ahmet Turan'ın 'Anormal ve yanlış şeyler oluyor' ifadesi aklıma gelince garaja tekrar döndüm. Aracı bıraktım ve bölük binasına geçtim. Okul komutanı Albay Sefa Alkan'ın emri üzerine de sabaha kadar sınav salonunda bekledim."

Sanık Yurdakul, nizamiyede yaşanan kargaşa sırasında birinin "Bu tanklar dışarı çıkacak, ateş ede ede çıkacak" dediğini duyduğunu belirterek, gözaltına alındıklarında arkadaşlarına kimin emir verdiğini sorduğunu, birçok kişiden "İsa Sancaklı" cevabını aldığını söyledi.

CİHAN ÖZMEN

Sanık kursiyer teğmen Cihan Özmen de alarm verilmesi üzerine tümene gittiğini, tabur komutanı binbaşı Fatih Çubukçu'nun emriyle tankların garajdan çıkmasına kılavuzluk yaptığını, bunun dışında hiçbir eylemde bulunmadığını, kalkışma haberlerini gördükten sonra da diğer kursiyer teğmenlerle birlikte sınav salonunda beklemeye başladıklarını kaydetti.

Duruşmaya yarın devam edilecek.

06.10.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile bazı müştekiler katıldı.

Duruşmanın bugünkü celsesine, tümende bulunan bazı kursiyer teğmenlerin savunmalarıyla devam edildi.

Sanık eski kursiyer teğmen Emrah Şensoy, kursiyer teğmenlerin bulunduğu mesaj grubuna bölük komutanı eski binbaşı Özkan Gürkol'un alarm verildiğine dair sesli mesaj göndermesi üzerine saat 22.15 sıralarında tümene gittiğini belirtti. Şensoy, mesajda bir süre önce kendilerine dağıtılan tabancalarıyla gelmeleri istendiği için beylik silahının yanında bulunduğunu söyledi.

Bölükte bekledikleri sırada bölük komutan vekili üsteğmen Sinan Ünal'ın emriyle kamuflajlarını giydiklerini, zimmetli piyade tüfeklerini mühimmatsız şekilde aldıklarını ifade eden sanık Şensoy, Ünal'ın orada bulunan personel arasında rastgele yaptığı seçimle garajlar bölgesine gönderildiğini anlattı. Şensoy, burada Binbaşı Özkan Gürkol'un "Genelkurmaya terör saldırısı var, müdahale edeceğiz." dediğini, gece boyu da Gürkol'u bir daha hiç görmediğini kaydetti.

Garajda hazırlanan 3 tanka bindirildikleri ve cephaneliğe gönderildiklerini bildiren Şensoy, bindiği tankın bazı aksamlarının arızalı olması nedeniyle aracı boşalttıklarını savundu. Şensoy, tabur komutanı eski yarbay sanık Fatih Çubukçu'nun yeni emriyle de başka bir tanka mürettebat olarak bindiklerini, nizamiye bölgesine geçtiklerini ancak kışladan dışarı çıkmadıklarını öne sürdü.

Sanık Şensoy, kışladan çıkmak için nizamiyede bekledikleri sırada daha önce çıkış yapan 2 tankın döndüğünü, tanklardan önce gelenin mürettebatının yaralı olduğunu görünce personele müdahale ettiğini belirtti. Yaralı personelin "Halk garip bir şekilde bize saldırdı, dışarı çıkmayın." dediğini aktaran Şensoy, bunun üzerine yaralı personeli bölüğe götürdüğünü ve nizamiye bölgesinden ayrıldığını anlattı.

Yaralı askeri bölüğe götürdükten sonra zimmetli tüfeğini tankta unuttuğu için tekrar nizamiyeye geçtiğini anlatan Şensoy, nizamiyeye geldiğinde ismini daha sonra "İsa Sancaklı" olarak öğrendiği kişinin tankların dışarı çıkması yönünde emirler verdiğini gördüğünü ileri sürdü. Şensoy, tüfeğini alarak tekrar bölüğüne döndüğünü, bölük astsubayı odasındaki televizyondan kalkışma haberlerini izlediğini ve saat 02.00'den sonra bölükten ayrılmadığını kaydetti. Sanık Şensoy, saat 04.00 sıralarında okul komutanı eski albay Sefa Alkan'ın emriyle sınav salonunda toplandıklarını, Alkan'ın kursiyer teğmenlere yönelik "Siz aydınlık tarafı seçtiniz, suç işlemediniz." diyerek bir konuşma yaptığını ve sabaha kadar burada beklediklerini söyledi.

FETÖ ile hiçbir irtibat ve iltisakı bulunmadığını savunan Şensoy, başarılı bir eğitim sürecinin ardından atamada gönüllü olarak Şırnak'ı seçtiğini dile getirdi.

- "O gece hiçbir kanunsuz emri uygulamadım"

Sanık kursiyer teğmen Ensar Hüdai Sağkal da eski binbaşı Gürkol'un alarm verildiğine dair emri üzerine tümene gittiğini ve amirlerinin emirleriyle garajlar bölgesindeki tank ve zırhlı araçların hazırlanması için garaj ve cephanelik bölgelerine yöneldiğini ancak hiçbir araca müdahale etmeyerek beklediği iddiasında bulundu.

Cephanelikte bekledikleri sırada ailesi ve arkadaşlarıyla yaptığı telefon görüşmesinde, darbe teşebbüsünden haberdar olduğunu ifade eden Sağkal, bölük komutan vekili üsteğmen Sinan Ünal'ın emriyle tekrar bölüklerine döndüklerini ve hiçbir eyleme katılmadığını öne sürdü. Bölükte bulundukları sırada yoklama alındığını, okul komutanı eski albay Sefa Alkan'ın emriyle sınav salonuna geçtiklerini, tabanca ve tüfeklerinin toplandığını belirten Sağkal, "O gece hiçbir kanunsuz emri uygulamadım. Sadece bölük komutanımızın emrine uygun davranarak tümene geldim." dedi.

Sanık kursiyer teğmen Fatih Karaaslan ise komutanlarının emirlerine uygun davrandığını ve darbe teşebbüsüne yönelik hiçbir eylemin içinde yer almadığını savundu.

Başbakanlık vekili Avukat Sevgi Çevik Aslan'ın sorusu üzerine Karaaslan, cüzdanında ele geçirilen 1 doların FETÖ ile bir ilgisi bulunmadığını ileri sürdü. Cüzdanında sadece 1 dolar değil bir de Ukrayna parası bulunduğuna dikkati çeken Karaaslan, ailesinin Bursa'da düğün salonu işlettiğini ve bu paraları da salondan aldığını iddia etti.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savcının tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına yönelik verdiği mütalaasının ardından sanık avukatları taleplerini iletti.

Mahkeme, daha sonra ara kararını açıkladı.

Sanıkların dijital materyalleri üzerinde yapılan inceleme sonucuna ait raporun istenmesi ve FETÖ üyeleriyle bir irtibatlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Ankara Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına ve BTK'dan HTS kayıtlarının istenmesine karar veren mahkeme, Mali Suçları Araştırma Kurulu'na (MASAK) müzekkere yazılarak sanıkların gelirleriyle orantılı mal varlığının bulunup bulunmadığına, FETÖ/PDY üyeleri ya da bağlantılı kuruluş, vakıf ve dernekler ile para transferlerinin, ortaklıklarının olup olmadığına yönelik rapor düzenlenmesinin istenilmesine hükmetti.

Mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 18 Aralık'a erteledi.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-26 Nisan (2017) 'Ankara 52 sanık Etimesgut Zırhlı Birlikler Darbe Yap.' davası

(07 Ekim 2017, 14:26)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=11418    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.451.679