Futbolda şike soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasıyla haklarında dava açılan 108 sanığın yargılanmasına İstanbul Silivri Cezaevindeki duruşma salonunda başlandı. 20-21-22-23-24 Şubat'taki peşpeşe günlerde görülen 5 oturum sonrası 1 tutuklu sanık tahliye edildi. Mahkeme çok sayıda kurum ve kişinin müdahillik taleplerinin de kabul etti. Davaya 22 Mayıs'ta devam edilecek
26.02.2017 08:13 Futbolda şike soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasıyla haklarında dava açılan 108 sanığın yargılanmasına İstanbul Silivri Cezaevindeki duruşma salonunda başlandı.
20.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Şike soruşturmasında usulsüzlükler yapıldığı iddialarına ilişkin açılan davanın ilk duruşması gergin başladı. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile Mehmet Baransu ve Ali Fuat Yılmazer arasında tartışma çıktı. Baransu ve Yılmazer duruşma salonundan çıkarıldı.
Futbolda şike soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasıyla haklarında dava açılan 108 sanığın yargılanmasına başlandı. İstanbul 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla Silivri Ceza İnfaz Kurumu Duruşma Salonu'nda görülen davanın ilk duruşmasına, aralarında kapatılan Samanyolu Yayın Grubu eski Başkanı Hidayet Karaca, İstanbul eski emniyet müdür yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ve gazeteci Mehmet Baransu'nun da bulunduğu bazı tutuklu sanıklar cezaevinden getirilirken, yaklaşık 35 tutuksuz sanık da duruşmada hazır bulundu.
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Olgun Peker, Şekip Mosturoğlu ve İlhan Yüksel Ekşioğlu'nun aralarında bulunduğu bazı şikayetçi ve mağdurlar ile avukatları da duruşmaya katıldı.
YILDIRIM: ADAM OLMAK LAZIM ADAM
Duruşmada, sanıkların kimlik tespiti yapılırken bir anda ortam gerginleşti. Şikayetçi bölümünde oturan Aziz Yıldırım, Mehmet Baransu'yu göstererek, "Dön önüne, ağzıyla küfür ediyor terbiyesiz" dedi. Baransu ise "Sen ediyorsun, sensin terbiyesiz" dedi.
Salonda yükselen tansiyona diğer şikayetçiler de katıldı. Bir şikayetçi, "Senin konuşmaya hakkında yok be şerefsiz. Gereğini yapın, herkesin hayatını kararttı" derken, bir çok şikayetçi de "köpeksin, köpek" diye bağırdı. Askerler tutuklu sanıkların arkasına dizildi. Ali Fuat Yılmazer bu duruma tepki göstererek, "Arkamı dönerim ben, onlar müşteki değil, suçlular suçlu, delilli belgeli" şeklinde bağırınca Aziz Yıldırım, "Biz suçlu değiliz, siz kumpas yaptınız. Siz her yerde kumpas yaptınız" dedi. Bunun üzerine Yılmazer, "Ben derim kardeşim ne var? Diğer şikayetçilerden bazıları Yılmazer'e "İsrail'in uşağı" diye tepki gösterdi.
Salondaki komutanlar, Aziz Yıldırım'ı sakin olması yönünde uyarınca Yıldırım, "Sahip çıkın oraya, oradan bağırmakla olmuyor, adam olmak lazım adam" dedi. Gerginlik devam edince, önce Ali Fuat Yılmazer salondan çıkarıldı. Daha sonra ise Mehmet Baransu salondan çıkarılmak istendi. Baransu zorla götürüldüğü sırada, "Böyle bir şey yok, asker kaçakları ne zaman mahkeme salonlarına girmeye başladı" dedi.
Baransu salondan çıkarılırken, salondan 'Vatan haini' sesleri yükseldi. Daha sonra Aziz Yıldırım, "Tahrik etmeye çalışıyorlar. Bunlara prim vermeyin" diyerek şikayetçileri sakinleştirmeye çalıştı. Salondakiler sakinleştikten sonra Baransu ile Yılmazer geri getirildi.
Duruşma sanık ve şikayetçilerin kimlik kontrolüyle devam etti.
Bu arada davaya ilişkin 80'in üzerinde klasörün mahkeme heyetinin arkasındaki bölüme yerleştirildiği görüldü.
Duruşmaya, Aziz Yıldırım'ın yanı sıra davanın müştekilerinden Fenerbahçe Kulubü asbaşkanlarından Şekip Mosturoğlu, Murat Özaydınlı ve Önder Fırat, Fenerbahçe Kulubü Yönetim Kurul Üyesi İlhan Ekşioğlu, kulübün eski yöneticisi Ünal Uzun, Olgun Peker, Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz katıldı.
REDDİ HAKİM TALEBİNE RET
Kimlik tespitinin tamamlanmasıyla verilen öğle arasının ardından yeniden başlayan duruşmada söz alan sanıklardan Nazmi Ardıç ve Muhammet Kaya reddi hakim talebinde bulundu.
Duruşma, verilen aranın ardından yeniden başladı. Eski emniyet müdürü Nazmi Ardıç, söz alarak, reddi hakim talebinde bulundu. Bir kumpas iddiasıyla yargılandıklarını ileri süren Ardıç, "İddianameyi kabulünüz, tarafsızlığınıza gölge düşürecek bir sebeptir. İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, diğer suçlardan tutuklanmam, 'Haberleşmenin gizliliğini ihlal' suçundan serbest bırakılmam yönünde karar verdi. Siz iddianameyi kabul kararınızda 'Haberleşmenin gizliliğini ihlal' suçundan tutukluluğumun devamına karar verdiniz. Dosyayı yeterince incelemeden bu kararı verdiniz. Tarafsız olamadığınız gerekçesiyle başkan ve üyeleri hakkında reddi hakim talebinde bulunuyorum" dedi.
Tutuklu sanıklardan Muhammed Kaya da söz alarak, yeterli delil olmadığı halde iddianamenin kabul edildiği öne sürdü ve reddi hakim talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, sanıkların reddi hakim taleplerinin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığını belirterek, bu talebin oy birliğiyle reddedilmesine karar verdi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Necmettin Karapınar da "görevsizlik" talebinde bulundu. Sanığın bu talebi de mahkeme heyetince reddedildi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk, duruşmanın inzibatını bozan olursa gereken her türlü tedbiri alacağını belirterek, bu konuda kimsenin kuşkusunun olmaması gerektiğini söyledi. Öztürk, duruşmada cuma gününe kadar tutuklu sanıkların savunmalarının, cuma günü de tahliye ve diğer taleplerin alınacağını kaydetti.
Ardından iddianamenin kabul kararının okunmasına geçildi. Daha sonra iddianamenin özetlenerek okunması yapıldı. Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk, iddianamenin okunmasına yarın devam edileceğini belirterek duruşmayı erteledi.
YILDIRIM: NEREDE BEŞİKTAŞ KULÜBÜ? NEDEN ŞİKAYETÇİ OLMUYORLAR?
FETÖ/PDY'nin "Futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla açılan davanın ilk günü Silivri'de sona erdi. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım adliye çıkışında sert açıklamalarda bulundu.
İşte Yıldırım'ın açıklamaları:
"Yargıtay artık karar vermeli. Fenerbahçe'den başka kimse, hiçbir kulüp FETÖ'den şikayetçi değil, neden? 2011'de yapılan hadise Türk futboluna darbe vurmadı mı? Futbolcu alacakları verecekleri, vergileri... Her şeyi bozdu. Nerede Kulüpler Birliği? Biz mağduruz. "Yok ben gelmeyeyim. Bu ilde ifade vereyim" yok böyle. Geleceksiniz burada suçlamanızı yapacaksınız.
Herkes korkuyor kaçıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda mücadele ediyor. Her şeyi yapıyor hukukla. Kimse korkmasın. Bu Türkiye'nin davası. Herkes bu davada taraf olmalı. Bir daha kimseye bir şey olmaz. Herkes sahip çıksın. Gidin Allah aşkına. Şikayetçiyim bile diyemiyorsunuz. Bugün Cumhuriyet arkamızda. O zaman niye korkuyorsunuz? Nerede Beşiktaş Kulübü? Neden şikayetçi olmuyorlar?"
Aziz Yıldırım, kendisi bugünleri henüz sözde şike davasında yargılanırken söylediğini hatırlatarak, "Herkes bunu algılayamadı o zaman. Zaman içerisinde gördük ve 15 Temmuz'da tüm Türkiye Cumhuriyeti'ni karanlığa götürmeye yeltenen süreci yaşadık" şeklinde konuştu.
Tüm Fenerbahçeli yöneticiler olarak 2011'den bu yana hayata hiçbir şekilde konsantre olamadıklarını, kafalarının bir yerinde hep bu davaların olduğunu belirten Aziz Yıldırım, kendileri hakkındaki Yargıtay kararının henüz açıklanmadığını hatırlattı ve "Bu süreç içinde Yargıtay artık kararını vermeli" dedi. Kendisi ve arkadaşlarının Yargıtay karar vermesin, süreç uzasın diye bir beklenti içinde olmadıklarını belirten Aziz Yıldırım, "Biz Fenerbahçe için ne söz vermişsek yapmaya hazırız. Belki de Yargıtay kararı çıkmadan da karar vereceğiz artık o noktaya geldik" dedi.
2011'de yapılmaya çalışılan kumpasta asıl amacın Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'ı ele geçirmek olduğunu söyleyen Yıldırım, "2011'deki bu hadise Türk Futboluna darbe vurmadı mı? Nerede Futbol Federasyonu?" diye sordu. "Bakın biz korkmuyoruz. Fenerbahçe yöneticileri, bizimle beraber suçlananlar, aslanlar gibi bugün bu salona geldi. Burada duruyorlar. Hepsi de gereken cevabı onlar bir şey söyleyince veriyorlar. Nerede kulüpler? Nerede Kulüpler Birliği? Siz bunlardan şikayet ediyorsanız. Bunların bu ülkeyi karanlığa götürdüğüne inanıyorsanız, geleceksiniz burada suçlamanızı yapacaksınız. Onlara karşı haklılığınızı ispat edeceksiniz. Herkes korkuyor, kaçıyor. Ama biz sonuna kadar buradayız" diye konuştu.
"Bu ne Aziz Yıldırım ne de Fenerbahçe'nin davasıdır. Bu tüm Türkiye'nin davasıdır" diyen Başkan Aziz Yıldırım, "Tüm liglerdeki Bütün kulüpler, kime bulaştırılmak istenmişse, basın mensubu, hakem kim varsa gelip bu davada taraf olmalı. Kaçmasınlar, korkmasınlar. Herkes ümit ediyor ki yarın bunlar yine bir şey olur diye. Bunlar, bir daha bir şey olmazlar" dedi. Aziz Yıldırım, "Beşiktaş Kulübü nerede? Bizim eteğimize dantel, süs yapmışlardı onları. Neredeler? Niye şikayetçi olmuyorlar? Gelin şikayetçi olun, kaçıyorlar. O gün arkamızda kimse yoktu. Ama bugün arkamızda Türkiye Cumhuriyeti var. Neden korkuyorsunuz? Eğer buraya gelip bu davayı savunmazsanız o zaman konuşmaya da hakkınız olmaz. Gelip şikayetçi olmuyorsanız o zaman siz şike yaptınız. Çünkü gelip konuşmaktan korkuyorsunuz" diyerek sözlerini noktaladı.
21.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
"Futbolda şike" soruşturmasında kumpas kurdukları iddialarına ilişkin aralarında eski emniyet müdürlerinin bulunduğu 108 sanıklı davanın ikinci gününde mahkeme başkanı iddianamenin özetinin okunmasını tamamladı.
Duruşmada başka soruşturmalardan tutuklu olan eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer ve Mehmet Baransu'nun da bulunduğu 17 tutuklu sanık ile 33 tutuksuz sanık hazır bulundu. Müştekileri ise avukatları temsil etti.
Sabah 10.00'da duruşmayı başlatan mahkeme başkanı Ali Öztürk, sanıklar hakkında iddianamede yer alan atılı suçları tek tek okudu. Ayrıca iddianamede, müşteki ve mağdurların şike davasında yargılanmalarına neden olan olaylar anlatıldı.
Saat 17.00'de iddianamenin okunmasını tamamlayan mahkeme başkanı duruşmayı yarına ertelediğini açıkladı.
Mahkeme başkanı 13 Ağır Ceza Mahkemesi ile yeniden yargılama talebinde bulunan 16. Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay'ın kararlarına ilişkin herhangi bir yargılama yapmadıklarını hatırlatarak, kendilerinin üst mahkeme olmadıklarını belirtti. Mahkeme başkanı, "Bizim davamızın konusu şike davasının maksatlı, hukuka aykırı yürütüldüğü iddialarına ilişkindir. Bu nedenle sanıkların savunmalarını bu kapsamın dışına çıkartmamalarını ve zamandan çalmamaları adına bu konuda savunma yapmalarını istiyoruz" dedi.
Davanın bugünkü oturumun sona ermesinin ardından, davanın şikayetçilerinden avukat Şekip Mosturoğlu, kısa bir açıklama yaptı. Silivri Ceza İnfaz Kurumu duruşma salonları önündeki alanda basın mensuplarına konuşan Mosturoğlu, bir gazetecinin, sanıklardan birinin Aziz Yıldırım'ın konuşmaması yönündeki talebine ilişkin soruyu şu şekilde yanıtladı:
"Bugünkü duruşma bitti, iddianame okundu, yarın savunmalar başlayacak. Duruşmanın başında öyle bir şey oldu, ama mahkeme Cuma günü karar verecek. Takdir mahkemenin. Şu an sadece iddianame özetlendi. Esasa ilişkin bir işlem yapılmadı, anlatılacak bir şey yok o yüzden. Yarından sonra sorgular yapılıp, Cuma günü ara karar verilecek" ifadelerini kullandı. Sanıklardan bir tanesi, Dün duruşma arasında Aziz Yıldırım'ın gazetecilere yaptığı açıklama sonrası, bir sanığın başkan hakkında konuşmama tedbiri verilmesini istediğini kaydeden Mosturoğlu, "Bunun kararını heyete verecek."
22.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
"Futbolda şike" soruşturmasında "kumpas" kurduğu iddiasıyla haklarında 35 yıldan 85 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açılan 15'i tutuklu, 108 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması başladı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan salonda görülen duruşmaya, bu dava ve başka suçlardan tutuklu, eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç ile kapatılan Samanyolu Yayın Grubu'nun Başkanı Hidayet Karaca'nın da aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık ve tutuksuz yargılanan 33 kişi ile tarafların avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, kimlik tespiti yapılan sanıkların sorgusunun yapılacağını, sorgusu yapılan sanık haricinde kimseye söz vermeyeceğini belirterek, bazı talepleri bulunan sanıkların taleplerini almadı.
Şike soruşturmasını başlatan polis
Duruşmada ilk olarak Giresunspor eski Başkanı Osman Çırak ile yaptığı görüşmeyi raporlayarak şike soruşturmasının başlamasına neden olan polis memuru Lokman Yanık'ın sorgusu yapıldı.
1998 yılında polis olduğunu söyleyen Lokman Yanık, ailesinde bu tür örgütün yurduna hiçbir zaman giden kimsenin olmadığını, bu örgütün okulunda okumadığını, gazetesini eline almadığını savunarak, "Ömrüm boyunca hiçbir sol, sağ görüşle işim olmadı. Dernek üyeliğim yoktur. Bankalarında hiçbir zaman hesabım olmadı. FETÖ suçlamasını kendime hakaret kabul ediyorum" dedi.
2001'de Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği'nde Spor Masası'nda göreve başladığını dile getiren Yanık, spor müsabakalarında tribün liderlerinin farklı guruplarla ilişkileri nedeniyle bir tarikat ve cemaatlere bakan MİT görevlisinin yanına verildiğini, 2010 yılına kadar onunla birlikte çalıştıklarını söyledi.
2007 yılında Gülen gurubu adına hareket eden bir kişinin tribün liderlerinin STV'de programlara çıkarmaya başladığını, tribün liderlerini programa çıkaran şahıs ile bir kişiyi STV'nin önünde gözaltına aldıklarını, bunun üzerine cemaatten bazı kişiler tarafından baskı gelmeye başladığını öne süren Yanık, "O dönem amirlerim arkamdaydı, onun için fazla etkilenmedim. Tribün liderlerini televizyona çıkaran şahıs ise 2009 yılında BJK tribün cinayeti olayına karıştı" iddiasında bulundu.
Birlikte çalıştığı MİT görevlisinin 2010 yılında Giresunspor Başkanı Osman Çırak ile kendisini buluşturduğunu, Osman Çırak'ın kendisinden önceki başkan Olgun Peker ile ilgili bazı iddialarda bulunduğunu, bu iddiaları raporlaştırarak müdürüne, müdürünün de Organize Şube'ye yönlendirdiğini, Organize Şube'nin de raporu esas alarak yürüttüğü soruşturma sonucunda 3 Temmuz operasyonunu başlattığını söyleyen Yanık, "Ben raporu yazıp bağlı bulunduğum sıralı amirime sundum, o da Organize Şube'ye yönlendirdi. Raporun organize şubeye gittiği tarihten 3 Temmuz sabahına kadar gelişmelerden haberim olmadı. Zaten Haziran ayında Diyarbakır'a tayinim çıkmıştı, 3 Temmuz sabahı da Diyarbakır'a gitmek için hazırlık yapıyordum. 2015 yılına kadar Diyarbakır'da görev yaptım" dedi.
2011 yılı Ocak ayında Sinan Erdem Spor Salonu'ndaki basketbol karşılaşmasında o zaman Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül'ün yuhalandığını söyleyen Yanık, "Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın talimat verdi, bunları yakalayın diye. Ben de stad müdüründen davetli listesinin tamamını istedim, stad müdürü vermedi" dedi.
Bundan bir süre sonra da Galatasaray Stadı'nın açılışında o zaman Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın yuhalandığını hatırlatarak, "Bununla ilgili hazırladığım raporu şube müdürü yırtıp attı. Başbakana sütliman bir rapor gönderdiler" iddiasında bulundu.
Daha sonra gasp bürodan alındığını ifade eden Yanık, bunun sebebini emniyet müdürüne sorduğunda, kendisine, istihbarat ve organize şube müdürlerinin haklarındaki olumsuz görüş bildirip alınmasını istemesinden kaynaklandığını söylediğini anlattı.
HİDAYET KARACA 'ZORUNLU MÜDAFİM YOK' DEDİ SÜRE İSTEDİ
Başka suçtan tutuklu bu davanın tutuksuz sanığı Samanyolu Yayın Grubu eski Başkanı Hidayet Karaca, duruşmada zorunlu avukatının bulunmadığını, Ankara'daki çatı davaya hazırlandığı için bu davaya hazırlanamadığını belirterek, savunması için süre istedi.
BARANSU DA SAVUNMA YAPMADI
Yine başka suçtan tutuklu bu davanın tutuksuz sanığı Mehmet Baransu, çok sayıda davası bulunduğunu, Pazartesi günü Mersin'de başka bir davaya katıldığını, Mart ve Nisan aylarında başka davaları da bulunduğunu, bu davaya hazırlanamadığını belirterek, savunma için süre istedi.
YILMAZER DE SÜRE İSTEDİ
Bu davanın tutuksuz sanığı Ali Fuat Yılmazer, iddianame ve eklerinin kendisine ulaşmadığını, 6 ayrı davadan tutuklu olduğunu, 10 ayrı davası bulunduğunu belirterek, "Savunma yapacak durumda değilim, süre istiyorum" dedi.
Mahkeme heyeti de bunun üzerine tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına karar verdi.
Duruşmanın öğleden sonra yapılan oturumuna, tutuksuz sanık gazeteci Mahmut Ekrem Açıkel'in sorgusu ile başlandı. Burada bir terör örgütü üyesi olarak bulunmaktan derin bir üzüntü duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Açıkel, "Hiçbir dönem bir FETÖ kuruluşunda çalışmadım, çalışmayı aklımdan bile geçirmedim. İşsizken bile çalışmadım. FETÖ bağlantılı hiçbir eğitim kurumunda eğitim görmedim. FETÖ iddialarını kesinlikle reddediyorum" dedi.
Polis adliye muhabirlerinin mecburen güvenlik ve hukuk camiasıyla iletişim içinde olduğunu söyleyen Açıkel, "O gün ben de bilgi almaya çalıştım. 19 Nisan 2016 tarihinde de ben gözaltına alındım. Sabah saat 07.00'da sağlık kontrolü için Haseki Hastanesi'ne götürüldüğümde birlikte çalıştığım meslektaşlarım önceden öğrenip oraya gelmiş. Oysa o soruşturma ve operasyon gizliydi" dedi.
"Şike operasyonunu attığım bir tweet nedeniyle önceden bildiğim iddia ediliyor" diyen Açıkel, "O tweet ile kastım, seçimden sonra peş peşe KCK ve benzeri operasyonlardır. Bu operasyonları kast ederek o tweeti attım. Öğrendiğimde televizyonu açtım. Aziz Yıldırım'ın Vatan'a gidişi canlı yayınlanıyordu. Eğer önceden haberim olsaydı, aracımı önceden belirler, oraya gider o canlı yayını ben yapardım. Ben ilk bağlantımı Mehmet Ali Birand'ın talimatıyla CNN Türk'e yaptım. Benim ilk yayınım Kanal D ve CNN Türk, öğlen bülteninde oldu. Ben soruşturmalarla ilgili teknik ve fiziki takip görüntüsü yayınlamadım. Teknik ve fiziki takip görüntüsünü bazı gazeteler 3-4 Temmuz tarihinde yayınladı. Önceden haber alsaydım, 17-25 Aralık tarihinde büyük haberlere imza atardım" dedi.
Açıkel, 3 Temmuz operasyonunu, operasyon öncesi sanıklardan Mutlu Ekizoğlu'dan telefondan öğrendiğine ilişkin iddiaları kabul etmedi. Hakkındaki adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağına ilişkin kararının kaldırılmasını ve duruşmalardan vareste tutulmasını isteyen Açıkel, suçsuz olduğunu belirterek beraatine karar verilmesini istedi.
Duruşmada hazır bulunan diğer tutuksuz sanıklar hazır olmadıklarını belirterek süre istediler. Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, duruşmaya yarın sabaha kadar ara verdi.
BEŞİKTAŞ DA ŞİKAYETÇİ OLDU
Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği'nin avukatı Şafak Mahmutyazıcıoğlu, "futbolda şike kumpası" davasına bakan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe verdi.
Dilekçede, kamuoyunda 17/25 Aralık süreci şeklinde adlandırılan, devlete, hükümete darbe teşebbüsü içeren olayların ardından ortaya çıkan, devlet yapılanması içinde birçok memurun, hakimin, savcının, medya mensuplarının ve daha birçok meslek mensubunun yer aldığı bir illegal yapılanma bulunduğu kaydedildi.
Sanıkların da yer aldığı bu yapılanmanın, kendilerine lider olarak belirlediği kişilerin emirlerini yerine getirirken, dışarıdan bakıldığında tamamen kanunlara uygun hareket edildiği izlenimi verdiği belirtilen dilekçede, ancak bu yapının içerisine girildiğinde, hukukun temel prensiplerine, adalete ve vicdana sığmayacak şekilde, şahıslar ve kurumlar hakkında suç isnat edildiği vurgulandı.
Dilekçede, sanıkların bu suçlara ilişkin delilleri usulsüz ve kanuna aykırı şekilde düzenlediği ve topladığı belirtilerek, "Daha sonra tüm bu süreçte illegal yapılanmanın medya ayağıyla kamuoyunda algı oluşturarak sonuca ulaşmak suretiyle birçok kişinin, kurumun uydurma deliller ve davalarla özgürlüklerini kısıtlamışlardır. Kendi iradeleri doğrultusunda hareket etmeyen kurum ve kişilerin itibarlarını yine bu suretle kamuoyu gözünde etkilemeye çalışmışlardır.'' denildi.
''Beşiktaş büyük zarara uğradı''
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyası incelendiğinde, illegal yapılanmanın, müvekkil spor kulübünün birçok çalışanı, yöneticisi ve futbolcusunu, anlatılan bu yöntemlerle kamuoyunda "futbolda şike" olarak adlandırılan davanın içine soktuğunun açıkça görüleceği vurgulanan dilekçede, kulüp çalışanları hakkında, gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan suç isnadının yapıldığı anlatıldı.
Dilekçede, uydurma delillerle müvekkil spor kulübü çalışanları ve yöneticilerinin tutuklandığı belirtilerek, şöyle devam edildi:
"Milyonlarca taraftarı bulunan, dürüstlük ve adalet başta olmak üzere ahlaki unsurları, insani erdemleri her şeyin üzerinde tutan, şanlı tarihinden gelen saygınlığını korumaya özel önem veren, armasındaki ay-yıldızın ve renklerinin temsil ettiği değerlere layık olması gerektiğini bilen müvekkil kulübün itibarını büyük bir kamuoyu oluşturarak (sanıklar) zedelemişlerdir. Müvekkil Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği'nin, adliye mensupları, polis memurları, gazeteciler, medya organları vasıtasıyla çalışanlarının tutuklanması ve adının şike iddialarına bilinçli bir şekilde karıştırılması dolayısıyla büyük zararlara uğradığı açıktır. Bu nedenle sayın mahkemenizde görülmekte olan davaya müdahillik talebinde bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur.''
Dilekçede, Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği'nin, sanıkların işlediği suçtan zarar gördüğü ifade edilerek, bu kişilerin cezalandırılmasını talep etmek için derneğin, katılan olarak davaya kabul edilmesi istendi.
Mahkeme heyeti, müdahillik taleplerini yarın görülecek duruşmada değerlendirecek.
23.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Futbolda şike soruşturmasında kumpas kurdukları iddiasıyla 108 sanığın Silivri Cezaevi karşısında bulunan duruşma salonunda yargılandığı davanın dördüncü celsesi yapıldı. Duruşmada davanın tutuklu 15 sanığı ile tutuksuz 39 sanığı hazır bulundu. Müştekileri ise avukatları temsil etti.
Davada savunma yapan tutuksuz sanık Nazif Aktaş, kendisine yöneltilen yüksek paralar karşılığı Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz'ın tahliye edilmesini sağladığı iddiasına ilişkin konuştu.
MECNUN ODYAKMAZ'I SAVUNMAK İÇİN 250 BİN DOLARA ANLAŞTIK
Davada savunma yapan tutuksuz sanık Nazif Aktaş, kendisine yöneltilen yüksek paralar karşılığı Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz'ın tahliye edilmesini sağladığı iddiasına ilişkin konuştu.
Tutuksuz yargılanan avukat Nazif Aktaş ise Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz'ın 3 Temmuz 2011'den yaklaşık 4 ay sonra avukatlığını yaptığını dile getirerek, Odyakmaz'dan gelen teklif üzerine dosyayı incelediğini, şike yapmadığına kanaat getirip avukatlığını üstlendiğini anlattı.
Cezaevinde görüştükleri Odyakmaz'ın avukatlık ücretini kulüp yetkilileriyle görüşmesini istediğini belirten Aktaş, Sivasspor yöneticileriyle avukat Orhan Erdemli de olmak üzere 4 avukatın ortak çalıştığı büroda görüştüklerini ifade etti.
Aktaş, aldıkları 250 bin dolarlık vekalet ücretini aralarında paylaştıklarını dile getirerek, parayı da peyderpey aldıklarını söyledi.
Odyakmaz'la hiçbir zaman örgüt ve cemaat ilişkisi içerisinde bir diyaloglarının olmadığını kaydeden Aktaş, "Hiçbir şekilde tahliye veya beraat garantisi vermedik. Onlar da böyle bir garanti istememiştir. Ödemelerin tamamı resmi düzeyde bankadan yatırıldı." diye konuştu.
Nazif Aktaş, şike soruşturmasında adı geçen emniyet yetkilileriyle hiçbir temasının olmadığını savunarak, iddianamede geçen ve aldıkları paranın FETÖ'ye aktarıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
"Feza Yayın Grubu'nun avukatıydım"
Aralarında kayyum atanan Zaman gazetesi, Cihan Haber Ajansı'nın da bulunduğu Feza Yayın Grubu'nun avukatlığını yaptığını belirten Aktaş, iddianamedeki Zaman gazetesinde kayyum atandığında, kayyumların görevini devralmasını engellediği iddiasını da reddetti.
Birçok dosyayı takip ettiğini ve kayyumlarla bu dosyalarla ilgili görüşmek istediği için Zaman gazetesine gittiğini savunan Aktaş, şöyle devam etti:
"Bu kurumlara kayyum atandıktan sonra vekillik görevimin sona ereceğini düşündüğüm için kayyumlarla görüşme talebinde bulundum. Avukat arkadaşlara bu düşüncemi ilettiğimde, mevcut arkadaşlarla çalışmayacaklarını söylediler. Ben de dosyaları verebileceğimi söyledim. Onlar da 'Biz söyleyene kadar devam edin.' dedi. Herhangi bir engelleme faaliyeti içinde olmadım. Kayyum heyeti de bu konuda tanık olarak dinlenilebilir."
Aktaş, bu kurumların avukatlığını profesyonel olarak ve para karşılığında yaptığını ifade ederek, hiçbir işlerini ücretsiz üstlenmediğini ve bu terör örgütüne karşı olan birçok kurum ve kişilerin de avukatlığını yaptığını kaydetti.
"Kumpas olduğu yorumunu yapardım"
Çapraz sorgusu sırasında bir avukatın "Bu davada Odyakmaz'ın avukatı olsaydınız. Kumpas olduğunu söyler miydiniz?" yönündeki sorusuna Aktaş, "Mecnun Bey açısından kumpas olduğu yorumunu yapardım. Dosyayı inceledik, maçı da izledik. Sanık vekilleri ile sürekli diyalog içindeydik. Diğer meslektaşın da verdiği bilgiler dikkate alındığında Sivas-Fenerbahçe maçında şike yapılmadığına kanaat getirdik. Odyakmaz'a haksızlık yapıldığını gözlemledik." yanıtını verdi.
Hakkındaki "terör örgütü üyeliği" suçlamasını reddeden Aktaş, sanıklardan sadece Hidayet Karaca'yı benzer bir kurumun yöneticisi olduğu için tanıdığını anlattı.
Aktaş, Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün Odyakmaz'ın iddianamedeki, "Bu operasyonun cemaat tarafından yapıldığı söylentileri çıktı ve basında da yer aldı. Ben de tahliyeme yardımcı olmaları için avukatlarıma talimat vererek konuyu araştırmalarını istedim. Daha sonra Nazif Aktaş ile anlaştık. İlk duruşmada da tahliye oldum." ifadesini hatırlatması üzerine şöyle konuştu:
"Mecnun Odyakmaz da belirtmiş zaten. Ben değil onlar beni buldu. Ayrıca Odyakmaz hakkında da mahkumiyet kararı verildi. FETÖ'ye çıkar sağlamak amacıyla yüksek ücretler karşılığında tahliye garantili davalar aldığım iddialarını kabul etmiyorum."
"15 Temmuz sonrası ilişkimi kestim"
Nazif Aktaş, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ ile alakalı kuruluşların avukatlık görevini bıraktığını sözlerine ekledi.
Aktaş'ın çapraz sorgusunda Cumhuriyet Savcısı Murat Yıldırım'ın "Mecnun Odyakmaz ile müvekkillik ücretini neden dolar üzerinden anlaştınız?" sorusuna Aktaş, "Paranın değerini kaybetmemesi için dolar üzerinden anlaştık, ama ödemeler hep Türk lirası yapıldı." diye yanıt verdi.
Aktaş, Yıldırım'ın, "Yurt dışına çıktınız mı ve hangi ülkelere gittiniz?" sorusuna karşılık, "Birçok ülkeye gittim, Amerika'ya da gittim." dedi.
"AZİZ YILDIRM'I SIRADAN TAKİBE GİTTİĞİMİZ GİBİ TAKİP ETTİK"
Davada diğer savunma yapan sanıklardan Organizede fiziki takip elemanı olarak görev yapan Tevfik Sami Tınarlı da, şike soruşturması kapsamında 19 takip olayını gerçekleştirdiğini ve takip ettiği kişiler arasında Aziz Yıldırım'ın da bulunduğunu söyledi. Takip ettiği kişilerin görüntülerini kayda aldığını gördüklerini tutanak haline getirip üstlerine sunduğunu belirten Tınarlı, tutanağa herhangi bir yorum katmadığını ileri sürdü. Aziz Yıldırım'ın takibi sırasında özellikle kendisine bir talimat verildi mi? sorusuna sanık Tınarlı, "Gizli izleme kararı alınınca mahiyeti, içeriği hakkında bilgi verilmez. Bize sadece örgütlü yapının deşifre edilmesi konusunda bilgi verilir. Aziz Yıldırım için de özel bir talimat almadık. Sıradan takiplere gittiğimiz gibi takip ettik." diye konuştu.
Tutuksuz yargılanan Tevfik Sami Tınarlı, polislik mesleği boyunca ilk kez bir suçtan hakim karşısına çıktığını belirtti. Terör örgütü FETÖ ile herhangi bir ilgisinin olmadığını savunan Tınarlı, bu suç nedeniyle yargılandığı için çok üzüldüğünü söyledi.
Şubede teknik takip ve izleme biriminde görev yaptığını anlatan Tınarlı, hakim kararı olmadan kimseyi takip etmediklerini ve fiziki takipte gördüklerini tutanaklara geçirdiklerini aktardı.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk'ün, "Aziz Yıldırım'la ilgili yaptığınız fiziki takipte herhangi bir özel talimat, hukuk dışı bir talimat verildi mi?" sorusu üzerine, hukuk dışı bir talimat almadığını ve böyle bir talimatı da hiçbir zaman yerine getirmediğini ifade etti.
Başkan Öztürk'ün, bazı görüntülerin medyada yer aldığını, bunu kimlerin servis ettiğini bilip bilmediğini sorduğu Tınarlı, "Biz elde ettiğimiz görüntüleri, ham haliyle ilgili soruşturma bürosuna teslim ederdik. Kimin servis ettiğini bilmiyorum. Biz sahadayız, gün içinde birkaç işe gidiyoruz. Büro içinde olmamızın imkanı yok." dedi.
TAPECİ POLİSLER...
Davanın tutuklu sanıklarından tapeci polisler olarak adlandırılan soruşturma kapsamında kayda alınan telefon dinlemelerinin çözümünü yapan polisler de savunma yaptı. Polislere daha çok FETÖ üyeliği, "Bylock" ve yaptıkları tape çözümlerinin kanuna aykırı dinlemelerden oluştuğunu bilip bilmedikleri ya da çözümlerden elde edilen bilgileri bazı basın organlarına sızdırıp sızdırmadıkları soruldu. Sadece mahkeme kararı olan dinlemelerin tapesini yaptıklarını ifade eden polisler, dinlemelerin hukuk dışı amaçlarla yapıldığı yönünde herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarını savundu.
Sanıklardan Eyüp Aytar, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde teknik takipte tapeci olduğunu belirterek, kendilerine gelen ses kayıtlarını çözdüğünü söyledi.
Çapraz sorgusu sırasında bir müşteki avukatının, "Futbolda şike soruşturması kapsamında telefonları dinlenilen bir şüphelinin eşiyle özel görüşmesi çözülmüş. Bunun davayla bir ilgisi yoktu. Eşiyle soruşturma dışında özel bir konudaki mesajını çözerken hiç rahatsızlık duydunuz mu?" sorusuna, bu kişinin eşi de soruşturma kapsamında şüpheli olduğu için tapelerin çözüldüğünü belirtti.
Tutuksuz sanık Yafes Çağlayan, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde tapeci olarak görev yaptığını, kendilerine gelen ses kayıtlarını çözdüğünü belirterek, terör örgütü FETÖ ile bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürdü.
Davanın dördüncü celsesi sona erdi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki duruşma salonunda yapılan duruşmada tutuksuz 9 sanığın savunması tamamlandı. Duruşmayı yarına erteleyen mahkeme heyeti, yarınki oturumda tahliye ve diğer taleplerin alınıp değerlendirileceğini açıkladı.
24.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "futbolda şike" soruşturmasında "kumpas" kurduğu iddiasıyla haklarında dava açılan 15'i tutuklu 108 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşması başladı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki salonda görülen duruşmaya, bu dava ve başka davalardan tutuklu aralarında eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç ile gazeteci Mehmet Baransu'nun da bulunduğu 15'i tutuklu 26 sanık katıldı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, Teknik Direktör Tayfur Havutçu da avukatıyla gelerek müşteki sırasına oturdu.
Havutçu'nun avukatı müdahillik talebini içeren dilekçeyi, mahkeme heyetine sundu.
Duruşmada müdahillik talebinde bulunan Fenerbahçe Spor Kulübü AŞ, Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği ve Fenerbahçe Spor Ürünleri AŞ (Fenerium) adına söz alan avukatları, kulübün, "futbolda şike" davası nedeniyle borsada hisse kaybına uğradığını, bazı futbolcuların kulübü terk ettiğini belirterek, suçtan zarar gördüklerini kaydetti.
Müdahillik taleplerinin ardından söz alan tutuklu sanıklardan eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, şike davasında mahkumiyeti kesinleşenlerin katılma taleplerinin reddedilmesi gerektiğini savundu.
Soruşturmada aleyhinde herhangi bir suç delilinin olmadığını öne süren Ardıç, şike davasının, başlangıçta Asayiş Şubeden gelen yazının, arşiv bilgileri eklenerek kayıtlara ilave edilip savcıya intikal ettirilmesiyle başladığını anlattı.
Burada yargılanan polislerin çoğunun mahkeme kararına uyarak dinleme yaptıklarını iddia eden Ardıç, iddianamenin subjektif yaklaşımlarla ele alındığını öne sürdü.
"ByLock kullanmadım ama telefona indirmiş olabilirim"
Zaman gazetesinin emniyet muhabirinin haber almak için kendisine gönderdiği bir mesajın kurumla irtibatlıymış gibi iddianamede yer aldığını dile getiren Ardıç, "ByLock kullanmadım ama telefona indirmiş olabilirim hatırlamıyorum ama kesinlikle kullanmadım." dedi.
Ardıç, tutukluluk koşullarının savunma hazırlamasına olanak vermediğini iddia ederek, tahliyesini talep etti.
ARDIÇ BYLOCK'U KABUL ETTİ
Şike davasında görev yapan eski organize şube müdürü Nazmi Ardıç, "Şike operasyonunda kumpas" davasında telefonunda bylock uygulamasının yüklü olduğunu itiraf etti. FETÖ ile ilgili davalarda terör örgütü üyesi olmanın en önemli şartı kabul edilen bylock programıyla ilgili itirafta bulunan Ardıç, bu program telefonunda yüklü olmasına rağmen hiç kullanmadığını iddia etti.
Ardıç'ın bu itirafının davanın seyri açısından çok önemli olabileceği iddia ediliyor.
Tutuklu sanık Ahmet Kalender, ne Fenerbahçe Kulübünün ne de Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım'ın düşmanı olduklarını belirterek, "Asayiş şubenin raporu organize şubemize gönderildi. Talimat alındıktan sonra o yazı bize geldi, savcı talimatının ardından ilk dinleme raporunu yazan personel benim. Fenerbahçe'ye ve Aziz Yıldırım'a kumpas kurmadım. Bunu yapmayı hedeflemedim." diye konuştu.
Tutuklu sanık İbrahim Emre, şike soruşturmasının hiçbir aşamasında çalışmadığını ve soruşturmanın içeriğiyle ilgili bilgi sahibi olmadığını belirterek, söz konusu dönemde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde müdür yardımcısı olduğunu anlattı.
Şike soruşturmasını takip eden Ahmet Davulcu izne çıktığı için yerine vekaleten bakması nedeniyle birkaç evrakta parafının bulunduğunu dile getiren Emre, TİB ve KOM'a gönderilen bu idari yazılar nedeniyle 10 aydır tutuklu olduğunu savundu.
Emre, terör örgütü FETÖ ile bir ilgisinin olmadığını öne sürerek, tahliyesini talep etti.
Nişanlısına evlenme teklif etti
Tahliyeye ilişkin taleplerini sıralayan tutuklu sanıklardan Necmettin Karapınar da 18 yıllık polis memuru olduğunu belirterek, "Ben kimseye kumpas kurmadım. Sadece Fenerbahçe kulübü değil, bütün spor kulüpleri buraya gelsin, ben onlara yapılan bütün işlemi anlatayım." ifadesini kullandı.
Karapınar, savunması sırasında, sanıkların arkasında oturan izleyici bölümüne dönerek, buradaki nişanlısına evlenme teklifinde bulundu.
Duruşma salonundaki izleyici ve sanıklar, bunun üzerine Karapınar'ı alkışladı. Karapınar, kendisi hakkında tutuklama kararı veren sulh ceza hakimine de düğün davetiyesini göndereceğini söyledi.
"Beni tahliye edin düğünümü yapayım, ondan sonra geleyim beni tekrar tutuklayın." diyen sanık Karapınar, anlatacağı çok şey olacağını dile getirdi.
Mahkeme heyetine dönerek biraz duygusal olduğunu ifade eden Karapınar'a, Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk, "Ben kolay kolay etkilenmem." diye yanıt verdi.
Baransu salondan çıkartıldı
Duruşmada müşteki avukatların müdahillik taleplerine ilişkin söz alan başka suçtan tutuklu sanık Mehmet Baransu, yargılamada eksiklikler olduğunu belirterek, "Mehmet Ali Aydınlar, Fenerbahçe'yi UEFA'ya göndermedi. Aydınlar burada sanık değil. Türkiye Futbol Federasyonu, Fenerbahçe'ye ceza kesti onlar burada sanık değil. Biz niye yargılanıyoruz? Onlar da yargılansınlar." dedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk'ün, kendisine verilen süreyi aşmaması yönünde sık sık uyardığı Baransu, konuşmasını sürdürdü.
Mikrofonu kapatılan Baransu'nun, müşteki tarafın avukatlarıyla tartışması ve uyarılara rağmen konuşmasını sürdürmesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Öztürk, salonda görevli jandarmalara talimat vererek, sanığın salondan çıkarılmasını istedi.
Jandarma ekipleri, bunun üzerine Baransu'yu duruşma salonundan çıkarttı.
Duruşmaya katılan diğer tutuklu sanıklar Abdullah Çelik, Halil Ardıç, Haşim Gülal, Kemal Atılgan, Lokman Yanık, Mehmet Aslan, Muhammed Kaya, Mustafa Tunç, Mustafa Okumuş, Seyfi Erdoğan ve Soner Kılıç da söz alarak tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, görüşünü açıklaması için sözü duruşma savcısına verdi. Duruşma savcısı Murat Yıldırım, müştekilerin katılma talebinin kararını mahkeme heyetine bıraktığını belirterek, tutuklu sanıklar Lokman Yanık, Abdullah Çelik ve Mustafa Tunç'un suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklulukta geçirilen süreyi dikkate alarak tahliyelerine karar verilmesini talep etti. Savcı Yıldırım ayrıca, tutuksuz sanıklar Ekrem Açıkel ile Mehmet Oyan hakkındaki karakola imza atma şartının kaldırılarak yurtdışı yasağının devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, talepler hakkında karar vermek için duruşmaya ara verdi.
ARA KARARLAR
Tutuklu sanıklardan Lokman Yanık'ın tahliyesine karar veren mahkeme heyeti, Diğer tutuklu sanıkların ise savunmalarının alınmamış olması, mevcut delil durumu, tutukluluk halini gerektirecek kuvvetli suç şüphesinin varlığı gibi gerekçelerle tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklardan Ekrem Açıkel, Memet Oyan hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin de kaldırılmasına karar verdi.
Mahkeme, Fenerbahçe Spor Kulübü A.Ş., Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği, Fenerbahçe Spor Ürünleri (Fenerium) A.Ş., ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği gibi tüzel kişiliklerin katılma talebinin suçtan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddine karar verdi. Aralarında Aziz Yıldırım, Ümit Karan, İbrahim Akın, Mecnun Otyakmaz gibi isimlerin de bulunduğu birçok kişinin ise, kişilere karşı suçlardan olan "iftira", "hukuka aykırı verileri kaydetme", "resmi belgede sahtecilik" suçlarından ayrı ayrı kabul edilmesine hükmetti.
Mahkeme heyeti, duruşmaların 22 Mayıs'ta Silivri'de 5 gün sürecek şekilde görülmesini kararlaştırdı.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fuzuli Aydoğdu tarafından hazırlanan 434 sayfalık iddianamede bir numaralı sanık olarak terör örgütü FETÖ'nün elebaşısı Fetullah Gülen yer alıyor.
İddianamede, Gülen'in yanı sıra eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski Organize Suçlarla Mücadele Şube müdürleri Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç, kapatılan Zaman gazetesinin Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, kapatılan Samanyolu Yayın Grubu'nun Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, avukatlar Halil İbrahim Koca ve Orhan Erdemli, kapatılan Taraf gazetesinin yazarı Mehmet Baransu, iş adamı İhsan Kalkavan, Prof. Dr. Suat Yıldırım, kapatılan Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan, kapatılan Zaman gazetesinin Haber Müdürü Muhammed Fatih Uğur'un da aralarında bulunduğu 15'i tutuklu 108 sanık bulunuyor.
Davada, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Eskişehirspor Kulübü Başkanı Halil Ünal, Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz, eski Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, Fenerbahçe Kulübü Yöneticileri Osman Murat Özaydınlı, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu ve Antalyaspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay'ın da aralarında bulunduğu 74 kişi müşteki olarak yer alıyor.
Davada, eski Beşiktaş yöneticisi Serdal Adalı, eski Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu, Gaziantepspor Teknik Direktörü Bülent Uygun, Rizespor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, Teknik Direktör Yılmaz Vural, futbol yorumcusu Sinan Engin, İstanbul Başakşehir Futbol Kulübü ve Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ, Fenerbahçeli oyuncu Emanuel Emenike ve eski futbolcu Ümit Karan'ın da aralarında bulunduğu 91 kişi de mağdur olarak bulunuyor.
İstenen cezalar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fuzuli Aydoğdu tarafından hazırlanan iddianame kapsamında, 1 numaralı sanık Fetullah Gülen'in, "kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, resmi belgede sahtecilik, iftira, iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olma, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçlarından 35 yıldan 85 yıla kadar hapsi isteniyor.
Suç tarihinde kapatılan Zaman Gazetesinin Genel Yayın Müdürü olan Ekrem Dumanlı hakkında "resmi belgede sahtecilik, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, iftira, iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olma, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçundan 35 yıldan 78 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında, "özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, resmi belgede sahtecilik, iftira, iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olma, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçlarından 35 yıldan 80 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
İddianamede, eski milletvekili İlhan İşbilen ve iş adamı Muammer İhsan Kalkavan hakkında, "kişiyi 'hürriyetinden yoksun kılma, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, resmi belgede sahtecilik, iftira, iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olma, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçlarından 35 yıldan 85 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu, İstanbul Organize Suçlar ile Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç hakkında ise "kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olma, iftira, resmi belgede sahtecilik, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından ayrı ayrı 34 yıldan 80 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Kapatılan Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan ve Prof. Dr. Suat Yıldırım hakkında da "iftira, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, resmi belgede sahtecilik, iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olma, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçlarından ayrı ayrı 35 yıldan 78 yıla kadar hapis istenen iddianamede, Fetullah Gülen'in avukatı Orhan Erdemli, gazeteci Mehmet Baransu, eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ve avukat Cemalettin Mutlu'nun "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan ayrı ayrı 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları talep ediliyor.
Hazırladığı tutanakla "futbol şikede" soruşturma sürecini başlatan dönemin polis memuru Lokman Yanık hakkında "resmi belgede sahtecilik, iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olma, iftira, silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından 10 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer 94 sanık hakkında ise benzer suçlardan 5 yıldan 70 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası öngörülüyor.
BAĞIRA BAĞIRA ZAMAN GAZETESİ OKUTTULAR
Şike davasından dolayı FETÖ'den ilk şikayetçi olan Fenerbahçe Kongre Üyesi Sadettin Sakızcı'ya, davaya bakan savcı tarafından sabaha kadar nezarette Zaman Gazetesi okuma cezası verildiği ortaya çıktı.
F.bahçeli Kongre Üyesi: Zaman Gazetesi Okuma Cezası Verdiler
Şike davasından dolayı FETÖ'den ilk şikayetçi olan Fenerbahçe Kongre Üyesi Sadettin Sakızcı'ya, davaya bakan savcı tarafından sabaha kadar nezarette Zaman Gazetesi okuma cezası verildiği ortaya çıktı.
İHA'ya konuşan Sakızcı, "Savcının talimatı üzerine yine FETÖ'cü polisler nezarette başımda bekleyerek sabaha kadar bağıra bağıra Zaman Gazetesi okutturdular bana" dedi. Sakızcı yarın Şike Davası'ndan dolayı ifade vereceğini söyleyerek, "Bana yapılanların tamamını dilekçemde belirttim ve bu kişilerin gereken cezayı almalarını istiyorum" dedi.
2012 yılında şike sürecinde ilk şikayetçi olarak kayıtlara geçen Sadettin sakızcı yaşadıklarını anlattı. Fenerbahçe yapılanın bir kumpas olduğunu ve bununla ilgili 2012 yılının aralık ayında bizzat Çağlayan Adliyesi'nde, Savcı Hasan Kaya'ya suç duyurusunda bulunduğunu söyleyen Sakızcı, bu süreçten sonra çok sıkıntılı günler yaşadığını söyledi. Sürecin devam ettiğini ve yarın duruşmaya katılacağını kaydeden Fenerbahçe Kongre üyesi Sakızcı hak edenin hak ettiği cezayı alacağını düşündüğünü söyledi. Şikayetçi olduktan sonraki süreçte 3 milyon TL civarında maddi bir kayıp ta yaşadığını hatırlatan Sakızcı şikayet dilekçesinde Gülen hakkındaki iddialarını ise şöyle sıraladı: "Başkanımız Aziz Yıldırım ve Cumhurbaşkanımız o tarihte Fetullah Gülen cemaatinin örgüt olduğunu dile getirdi. Benim yazılı dilekçeme bakabilirsiniz. FETÖ'nün bir terör örgütü olduğu açıklanmadan önce bunların örgüt olduğunu, Gülen'in Fenerbahçe'ye kumpas kurduğunu söyledim. Dolaysıyla burada benim maddi bir kaybım da söz konusu ve bunla akalı kendisine suç duyurusunda bulundum".
Şikayetçi olduktan sonra dav et edildiği karakolda yaşadıklarını da anlatan Sakızcı, "2013 yılında örgüt suçlarına bakan sanırım Savcı Osman Şanal, zaten örgüt suçlarından şu anda kendisi içeride. Bir şekilde beni suçlamak istedi ama tabii onu beceremedi. Ama bir gece boyunca sağ olsun kendileri sabaha kadar bağıra bağıra Zaman Gazetesi okuma cezası verdiler. Onu da okuduk. Kendilerine ayrıca bu konu hakkında HSKY'ya suç duyurusunda bulundum ve sonuçlarını bekliyorum. Fetullah Gülen örgütünün Fenerbahçe Kulübü'ne zarar vermek istediğini, daha doğrusu kulübü ele geçirmek istediklerini dilekçemde anlattım. İlk şikayetçi olan bendim zaten duruşmada bakarsınız. Diğer herkes sanık, müşteki ve mağdur ama şikayetçi kişi benim" dedi.
Paralel yapı-06 Şubat (2016) 'İstanbul Futbolda Şike Soruşturmasında Kumpas 108 sanık' davası
(26 Şubat 2017, 08:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: