Tam
EskidenYeniye
 
İSTEDİĞİNİZ MANŞETLER..         "kafes-eylem-plan" için arama sonuçları    (Toplam 74 sonuç)          


Avukat bilirkişiyi beğenmedi

Ergenekon davasıyla bağlantılı Poyrazköy kazısında bulunan askeri mühimmata ilişkin davaya devam ediliyor. Bir sanık avukatı, talepleri üzerine 5 nolu hard disk üzerinde inceleme yapan TÜBİTAK ekibinin raporunu beğenmedi. Raporda 'normal kullanıcı veya sistem davranışları ile açıklanamayacak bir bulguya rastlanmamıştır' deniliyor. Buna itiraz eden ve bilirkişilerin tarafsız olmadığını ileri süren avukat çok ilginç bir gerekçe gösterdi: 'Rapor bizim hazırlattığımız bilimsel mütalaalar ile uyuşmuyor.'

14.11.2013 15:33 Poyrazköy cephaneliği, Kafes eylem planı, Amirallere suikast 1 ve 2, Gölcük belgeleri ile ÇYDD/ÇEV konulu 6 dava dosyasının birleştiği 5´i tutuklu 85 sanıklı ´Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmat´ davasına bugün 30. duruşma ile devam ediliyor.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yaklaşık 4 yıldır görülen davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay ve Hüseyin Hançer, aralarında başka suçtan tutuklu emekli koramiraller Feyyaz Öğütçü ve Kadir Sağdıç'ın da bulunduğu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

-Tübitak bilirkişi raporu-

Duruşmada sanık avukatlarının talebi üzerine mahkeme tarafından TÜBİTAK’a gönderilen 5 nolu hard disk ile ilgili ön raporun mahkemeye ulaştığı belirtildi. Önceki duruşmalarda avukatlar, bilgisayarların kime ait olduğu, dijital verilerin hangi bilgisayarda hazırlandığının tespit edilip edilemeyeceği gibi sorular sormuştu. TÜBİTAK uzmanları Osman Pamuk, Burak Akoğuz ve Erdem Alparslan tarafından hazırlanan ön raporda, “Hard disk üzerinde kurulu işletim sisteminin ne olduğu, ne zaman yüklendiği, sistem kullanıcıları, sistem üzerinde kurulu programlar ve en son çalıştırılan programların tespit edilmektedir. En son açılan ve değiştirilen dokümanlarla bu işletim sisteminin internete bağlı olup olmadığı da incelenmektedir.” denildi. Ofis programının da incelendiği ifade edilen ön raporda, “Zararlı yazılım incelemeleri kapsamında sabit diskte faaliyet gösteren zararlı yazılımlar analiz edilmekte ve bu zararlı yazılımların etki ve kabiliyetleri değerlendirilmektedir.” ifadeleri yer aldı. ‘Sonuç’ bölümünde, “Şu ana kadar gerçekleştirilen inceleme ve laboratuvar testleri sonucunda normal kullanıcı veya sistem davranışları ile açıklanamayacak bir bulguya rastlanmamıştır.” denildi.

-Avukatlar raporu beğenmedi-

Sanık avukatlarından Hüseyin Ersöz, söz konusu rapora itiraz etti. Raporu hazırlayan bilirkişi heyetindeki iki üyeyi reddettiklerini ifade eden Ersöz, Osman Pamuk ve Erdem Alparslan’ın Kafes Eylem Planı ve Balyoz davaları kapsamında da raporlar hazırladığını söyledi. Bu kişiler tarafından diğer davalarda hazırlanmış olan bilirkişi raporlarında yer alan tespitlerin tartışmalı olduğunu ileri süren Ersöz, “Erdem Alparslan, Balyoz davasındaki iddiaların dayanağını oluşturan 11, 16 ve 17 nolu CD'ler üzerinde inceleme yapan bilirkişidir. 5 nolu hard disk içinde kayıtlı olan dokümanların tamamına yakınının 11 nolu cd içinde kayıtlı olduğu da gözönüne alındığında bilirkişi Alparslan’ın kanaatini önceden açıklamış olduğu ve bilirkişilik yapamayacağının kabulü gerekmektedir.” diye konuştu.

-Avukatlar: Bizim hazırlattığımız raporlarla uyuşmuyor!-

Pamuk ve Alparslan hakkında daha önce hazırlamış oldukları raporlar nedeniyle suç duyurusunda bulunduklarını belirten Ersöz, bu nedenle aralarında husumet bulunduğunu kaydetti. Ersöz, söz konusu ön raporun kendilerinin hazırlattığı bilimsel mütalaalarla uyuşmadığını söyledi.

Ersöz, "Bilirkişilerin, güven uyandıran özelliklere sahip bulunması gerekmektedir. Oysa ki Osman Pamuk ve Erdem Alparslan'ın inceleme yapmış oldukları konularda hazırladıkları raporlarda yer alan tespitleri, bu kriterleri sağladıkları hususlarında şüphe uyandırmaktadır" dedi. Bilirkişilerin incelemelerinin ileri düzeyde uzmanlık gerektirdiğini belirten Ersöz, "Bilirkişilerin daha önce hazırlamış oldukları raporlar göz önüne alındığında bu incelemeyi yapmak konusunda yeterli uzmanlığa sahip olup olmadıkları tartışmalıdır" diye konuştu.

Duruşma, Poyrazköy ve İncirtepe'de yapılan aramalarda görev alan polis memurlarının tanık olarak dinlenilmesiyle devam edildi.

11 NOLU CD İLE GÖLCÜK'TEKİ HARDDİSK'TE AYNI KRİTİK BELGELER YER ALIYOR

15.11.2013 10:32 Tartışmalara neden olan 5 No’lu hard disk, sanıkları zor durumda bırakacak deliller içeriyor. Emniyet güçleri, hard disk içerisinde bulunan bir krokiden yola çıkarak yaptıkları araştırmada Poyrazköy mevkiinde gömülü halde mühimmata ulaşmıştı. Ayrıca Balyoz davasının en önemli delilleri arasında yer alan 11 No’lu CD’deki belgelerin aynısı 5 No’lu hard disk içerisinden çıkmıştı. Hard diske ait incelemelerin devam ettiği belirtilen raporda, nihai raporun 29 Kasım 2013’e yetiştirilmeye çalışıldığı belirtildi.

MAHKEME, ERGENEKON VE BALYOZ KARARLARINI İSTEDİ

16.11.2013 16:03 Poyrazköy davasına dün 31. duruşmayla devam edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay ve Hüseyin Hançer, aralarında başka suçtan tutuklu emekli koramiraller Feyyaz Öğütçü ve Kadir Sağdıç'ın da bulunduğu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

-Savunma tanıkları sanıkları savundu-

Duruşmada tanık olarak dinlenilen ve aralarında bazı sanıkların da bulunduğu SAT komandolarına daha önce egitim verdiği belirtilen Kurtarma ve Sualtı Kurmay Başkanı Albay Kemal Kesen, suikast yapılacağı iddiasıyla dere yatağının kenarına gömülü halde bulunan lav silahları, mermiler, sis kutularının herhangi bir eğitim ya da görevde kullanılmasının mümkün olmadığını savundu. Kesen, "Dere yatağının kenarına Gömü yapılması komik bir olay. Oraya gömdüğünüz hiçbir şey kullanılamaz. Öyle bir araziden daha korunaklı binlerce yer var. Dere yatağının kenarına Gömü yapılması tam bir fiyasko" ifadelerini kullandı.

Kesen'in beyanlarından sonra tanık olarak dinlenilen emekli Binbaşı Hakan Gürkan da dava kapsamında yargılanan bazı sanıkların önemli görevlerde yer aldıklarını kaydederek, bu kişilerin bir yere mühimmat gömüp bunları suikast için kullanacağına yönelik iddiaların mümkün olamayacağını öne sürdü.

Duruşmada hazır bulunan tanıklardan emekli Tuğamiral Ahmet Türkmen ise "Kafes eylem planı" iddiaları çıktığında, kuvvet komutanı tarafından sanıklar hakkında idari soruşturma yürütmekle görevlendirildiğini belirterek, "İsmi geçen kişilerle yüz yüze görüştüm. Hiçbir personelin söz konusu plandan haberi olmadığını, bu eylem planının askeri yazım kurallarına uygun olmadığını ve askeri personel tarafından yazılmış olmadığını tespit ettim" dedi.

Yaptığı inceleme sonrası hazırladığı geniş çaplı raporun Genelkurmay Başkanlığı'na gönderildiğini anlatan Türkmen, "Eğer yanlış bir şey olsaydı, Genelkurmay adli soruşturma açardı. Planın sahtecilik olabileceği, art niyetli kişiler tarafından hazırlanmış olduğu kanaatine vardık" diye konuştu.

Gün boyu süren duruşmada tanık ifadeleri alındı.

-'Dere yatağının kenarına gömü yapılması komik'-

Dava kapsamında yargılanmakta olan bazı sat komandolarına daha önce eğitim vermiş olan Kurtarma ve Sualtı Kurmay Başkanı Kemal Kesen, dere yatağının kenarına Gömü yapılmasının komik olduğunu söyleyerek, "Suikast yapılacağı iddiasıyla dere yatağının kenarına gömülü halde bulunan lav silahları, mermiler, sis kutularının herhangi bir eğitim ya da görevde kullanılması mümkün değildir. Oraya gömdüğünüz hiçbir şey kullanılamaz. Öyle bir arazide daha korunaklı binlerce yer var. Bu fiyasko bir olaydır. Sanıklarla ilgili iddialar inandırıcı değildir. Ben bu kişileri tanıyorum. Onlara eğitim verdim. Mesleklerinde başarılı arkadaşlardı ve aralarında bu birlikte komutanlık yapacak kişiler de vardı" dedi.

Tutuklu sanık Kurmay Albay Ali Türkşen, "Siz Sudan çıkan lav roketiyle herhangi bir eğitime gittiniz mi? Sizden eğitim almış kişilerin bunları gömmesi mümkün mü?" sorusuna karşılık "Hayır" cevabını verdi.

Dava kapsamında tanık olarak dinlenen Deniz Kuvvetleri Komutanlığında eski İstihbarat Daire Başkanı emekli Tuğamiral Ahmet Türkmen 'Kafes Eylem Planı' iddiaları çıktığında kuvvet komutanı tarafından sanıklar hakkında idari soruşturma yürütmekle görevlendirildiğini belirterek, "İsmi geçen kişilerle yüz yüze görüştüm. Hiçbir personelin 'Kafes Eylem Planı' denen plandan haberi olmadığını, bu eylem planının askeri yazım kurallarına uygun olmadığını ve askeri personel tarafından yazılmış olmadığını tespit ettim. Yapmış olduğum inceleme sonrası oluşturulan geniş çaplı rapor Genelkurmay Başkanlığı'na gönderildi. Eğer yanlış bir şey olsaydı, Genelkurmay adli soruşturma açardı. Planın sahtecilik yada art niyetli kişiler tarafından hazırlanmış olabileceği kanaatine vardık. Örneğin benim bildiğim Feyyaz Öğütçü, önünden geçen hiçbir evrakı didik didik etmeden imzalamaz. Tek bir imla hatalı evrak gitse imzalamaz. Böyle bir belgeyi kafasına silah dayasanız imza atmaz" dedi.

Kafes Eylem Planı'nda azınlıklara yönelik istihbari bilgiler olduğunu belirten Türkmen, "Bütün Deniz Kuvvetleri personeli bir araya gelse Türkiye'yi kapsayan o istihbari bilgileri toparlayamazdı" dedi. Bu şekilde bir istihbaratı kimin tarafından toplanabileceği sorusuna ise Türkmen, "Türkiye çapında kurumları olan bir yapı toparlayabilir" şeklinde cevap verdi.

Duruşma savcısının Türkmen'e "Deniz Kuvvetleri'nde istihbaratın başındaydınız. İstihbarata karşı koyma göreviniz oldu mu?" sorusunu Türkmen, "Personelin kurum dışı faaliyetlerini, yaşamlarını ve ailelerini istihbarata dahil etme görevlerimiz yoktur" diye cevapladı. Bu cevap üzerine duruşma savcısı adı geçen kişilerle sadece görüşme yapmanın "Halkla İlişkiler (PR) yapmak" olacağını söyledi.

Şahıslarla görüşmenin dışında iddia edilen plan hakkında da araştırma yaptıklarını bunun sonucunda da bunun bir 'askeri plan' olamayacağı kanaatine vardıklarını ifade eden eski İstihbarat Daire Başkanı Türkmen, savcının, "Neden Kara, hava değil de Deniz Kuvvetleri hedef alındı?" sorusuna, "Benim kanaatim var, ama bu bende kalsın" diye konuştu.

-Sağdıç ve Ilğar hakkında suç duyurusu-

Tanık anlatımları ve sanıklarla avukatlarının beyanlarının alınmasının ardından davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden, yazım aşamasında olan Ergenekon davasının gerekçeli karanın, yazımın bitmesinin ardından mahkemeye gönderilmesine karar verdi.

Heyet, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nden, hükme bağlanan ve Yargıtay'ın bazı sanıklar açısından bozma, bazıları açısından da onama kararı verdiği Balyoz Planı davasının gerekçeli kararı ile Yargıtay ilamının istenmesine de hükmetti.

Heyet, sanıklardan Kadir Sağdıç'ın dün yapılan duruşmada, tanık Hasan Yüksek'in beyanının alınması sırasında mahkemeden izin almadan, "Hepiniz yargılanacaksınız" ve sanıklardan Mehmet Fatih Ilğar'ın da aynı duruşmada, "Emniyette bu soruşturmalar için şebeke kuruldu mu?" şeklinde ifadeler kullandıklarının duyulduğunu belirterek, sesli ve görüntülü duruşma kayıtlarının, gereğinin yapılması için Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmesine karar verdi.

Sanıklara isnat edilen suçların mahiyeti, yasada gösterilen cezaların olası sınırları, kuvvetli suç şüphesi varlığının devam etmesi, tüm delillerin toplanmamış olması, tutuklulukta geçen makul süreyi aşan bir durumun bulunmaması ve koruma tedbirlerinin yetersiz kalacağını göz önüne alan mahkemeye heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamını kararlaştırdı.

Sanık ve sanık avukatlarının bilirkişi incelemesi yapılması yönündeki taleplerini reddeden heyet, duruşmayı 28-29 Ocak 2014 tarihlerine erteledi.

(14 Kasım 2013, 15:33), son güncel.: (16 Kasım 2013, 16:03)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy: 6 davada ceza istemleri

Poyrazköy İddianamesinde ara

Poyrazköy manşetlerimiz

Amirallere suikast iddianamesinde ara

Amirallere suikast manşetlerimiz

Kafes iddianamesinde ara

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Gölcük iddianamesinde ara

Gölcük Donanma´da ele geçen belgeler manşetlerimiz

ÇYDD iddianamesinde ara

ÇYDD davası duruşmaları

ÇYDD ve ÇEV konulu manşetlerimiz

Balyoz ve diğer davalardaki delil tartışmaları

Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri

Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=5686    yazdır/print


 

Bir komutan şoku daha

Poyrazköy davasının dünkü duruşmasında kritik gelişmeler yaşandı. Tanık olarak dinlenen eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç, sanık Tuğamiral Fatih Ilğar´ın sorusu üzerine kendi yönetimi altındaki karargahta illegal toplantılar yapıldığından haberinin olamayabileceğini söyledi. Ataç´ın davadaki iddiaları güçlendirir nitelikteki bu ifadesi duruşma salonunda bulunan sanık yakınlarının tepkisine yol açtı. Ataç´ın ifadesi, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman´ın Balyoz ve Ergenekon davalarındaki ifadeleri gibi sanıkları zor durumda bırakabilir.

06.09.2013 14:20 ´Poyrazköy cephaneliği´, ´Kafes eylem planı´, ´Amirallere suikast 1 ve 2´, ´Gölcük belgeleri´ ile ´ÇYDD/ÇEV´ konulu 6 dava dosyasının birleştiği 8´i tutuklu 85 sanıklı ´Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmat´ davasında dün 29. duruşma görüldü.

TANIK DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI METİN ATAÇ´IN İFADESİ

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada ilk olarak eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Muzaffer Metin Ataç dinlendi. Davanın tutuklu sanıklarından Koramiral Deniz Cora, Metin Ataç´a kendisine yönelik suikast planından haberdar olup olmadığını sordu. Söz konusu plandan haberdar olmadığını belirten Ataç, Cora ile uzun yıllar birlikte görev yaptığını ifade etti.

SANIK SORDU, CEVAP ŞOK ETTİ

Tuğamiral Fatih Ilğar ise Muzaffer Metin Ataç´a, “Karargah içinde sizden habersiz toplantı olur mu?” sorusunu yöneltti. Karargahta 800 kişi olduğunun altını çizen Ataç, “Normal şartlarda karargah içindeki faaliyetlerden haberdar olurum. İllegal bir şey oluyorsa bilemem bunu tabii. Bilemiyorum ki...” şeklinde konuştu. Ataç´ın bu beyanlarının ardından seyircilerden tepkiler yükseldi.

-'Aklını kaçırmadıysa'-

Tutuksuz sanık Teğmen Faruk Akın’ın, “Deniz Harp Okulu’ndan yeni mezun olmuş bir subay size karşı bir faaliyette bulunabilir mi?” sorusunu Ataç, “Deniz Harp Okulu’ndan mezun olmuş bir subayın asla ve asla böyle bir faaliyet içinde olmaması gerekir. İmkansız. Tabii aklını kaçırmadıysa. Asla ve asla inanmıyorum” diye cevapladı.

-İhbar mektubundan hem Ataç´ın hem Genelkurmay´ın haberi var-

Daha sonra söz alan Balyoz davasının tutuklu sanıklarından Albay Ali Türkşen, Poyrazköy´de mühimmatların bulunmasına sebep olan 21 Nisan tarihli ihbar mektubunun daha önceden Metin Ataç´a ulaşıp ulaşmadığını sordu. Söz konusu ihbar mektubunun 5 Şubat 2009 tarihinde kendisine ulaştığını anlatan Ataç, “Bana yüzlerce ihbar mektubu gelir. Mert Türker imzalı bir ihbar mektubu geldi. Genelkurmay Başkanlığı üzerinden geldi. Sadece bu değil, yüzlerce ihbar mektubu geliyor.” dedi.

-Sanık Öğütçü ihbarı gizlemiş-

Ataç´ın konuşması sırasında mikrofonu isteyen sanık emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü, ihbar mektubunun kendisine getirildiğini aktararak, “Mektubu o dönem bana arz ettiler. Gizli tutulmasını söyledim. Koç Müzesi´ndeki denizaltında patlayıcı çıktıktan sonra mektubu tekrardan istedim. Raporla size gönderdim. Genelkurmay, dosyaya koyup rafa kaldırmış. Bakıp gereğini yapsaydı, bu tertiplerin hiçbiri yaşanmazdı.” diye konuştu. Ataç´a mektup geldiği dönemde Genelkurmay Başkanlığı görevini, halen Silivri´de tutuklu bulunan İlker Başbuğ yürütüyordu.

-'Aşıklar bile vardı'-

Üye Hakim Akif Hamzaçebi’nin, Poyrazköy’deki mühimmatları sorması üzerine Ataç, “Mühimmat bulunduktan sonra ‘acaba bizim mi’ diye merak ettim, sayım yaptırdım. ‘Bunlar bizim değil’ diye rapor edildi. Ama kime ait? Tüm sıkıntı burada zaten” dedi. Poyrazköy’deki alanın sivil olduğunu aktaran Ataç, “O mühimmat askeri alanda çıkarılsaydı, hepsine soruşturmayı ben açardım. Ama orası sivil bir arazi. Afedersiniz ama aşıklar bile vardı” dedi.

Ataç´ın ifadeleri sırasında seyirci ve sanıkların sık sık emekli komutana müdahale etmesi dikkat çekti. Metin Ataç´ın, “Karargahta sizden habersiz gizli toplantı olabilir mi?” sorusuna verdiği, “İllegal bir şey oluyorsa bilemem.” şeklindeki cevabı sanık yakınlarını rahatsız etti. İzleyici sıralarında oturanlar Ataç´a yönelik ağır sözler söyledi. Diğer yandan Ataç´a yöneltilen sorular sırasında tutuklu sanıkların sıkça araya girip tanığı yönlendirmeye çalıştıkları gözlendi.

-Yiğit: Hiçbir öğrenci suikasti düşünmez-

Duruşmada eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit de savunma tanığı olarak ifade verdi. Yiğit’e de sanıklar suikast iddialarını sordu. Yiğit ise, “Bütün personelim manipülatif dijital belgelerle suçlanıyordu. Ben hiçbir zaman hiçbirinden şüphe duymadım. Hepsine inancım tam ve halen de öyle” dedi. Yiğit, “Kafes eylem planını gördünüz mü?” sorusunu ise, “Gördüm. 15 dakika inceledim ve onlarca maddi hata gördüm. Bunun askeri bir personel tarafından hazırlanamayacağını anladım” diye yanıtladı.

-'Sizlerle gurur duydum'-

Kendisine suikast düzenleyeceği iddia edilen tutuksuz sanık Teğmen Faruk Akın’ın, “Yeni mezun olmuş bir Teğmenin suikast yapmak için yanınıza yaklaşması kolay mıdır?” sorusu üzerine Yiğit, “Hiçbir subayımın bana suikast için yaklaşmaz. Onlar bana en fazla sevgiyle bakarlar. Benim sizleri şahsen tanıdıktan sonra geleceğe olan güvenim arttı. Sizlerle gurur duydum. Gerek Albaylarım, gerek Teğmenlerimle ve diğer tüm subaylarımla ilgili böyle bir şüphe duymam. Aklımın ucundan bile geçmedi” diye konuştu.

-'İstifa ettim'-

Bir sanığın eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve beraberinde diğer kuvvet komutanlarıyla birlikte istifa eden dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit’e, “Neden emekli oldunuz” diye sorması üzerine Yiğit, “Bu soruya cevap vermek istemiyorum. Çünkü bu tek başıma aldığım bir karar değildi. Ancak personelinizin hakkını yasal çerçevede koruyamıyorsanız ben bu mesleği yapmam” dedi.

3 TAHLİYE

Duruşma sonunda mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan 3'ünün tahliyesine karar verdi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Koramiral Deniz Cora, Kurmay Albay Ümit Metin ve Binbaşı Kemalettin Yakar’ın, tutuklu kaldıkları süre ve isnat edilen suçların mahiyetini göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Ancak tahliye edilen üç sanık, ‘Balyoz’ davasından da tutuklu oldukları için cezaevinden çıkamayacak. Tahliyelerle birlikte davada tutuklu yargılanan sanık sayısı 5'e düştü. Mahkeme, sanıklar Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay ve Hüseyin Hançer’i ise kuvvetli suç şüphesini gösteren olgular bulunması nedeniyle tutuklu kalmasını kararlaştırdı.

-İstifa eden Donanma Komutanı duruşmada-

Öte yandan bir önceki duruşmaya gelen eski Donanma Komutanı Nusret Güner, dünkü celseyi de izleyici sıralarından takip etti. İzmir Casusluk davasının mağdur ve müştekileri arasında bulunan Güner, çetenin kızıyla ilgili bilgi topladığının ortaya çıkması üzerine, kısa süre sonra istifa etmişti. Önceki duruşma sonrası basına ilginç açıklamalar yapan Güner, Deniz Kuvvetlerinin hedef seçildiğini ileri sürmüştü.

ATAÇ´IN İFADESİ HİLMİ ÖZKÖK´ÜN Kİ GİBİ SANIKLARI ZOR DURUMDA BIRAKABİLİR

Ataç´ın illegal çalışmalar olabileceğine dair ifadesi davadaki iddiaları güçlendirici nitelik taşıyor. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün benzer nitelikteki ifadeleri Balyoz ve Ergenekon davası kararlarında önemli rol oynamıştı. Poyrazköy davasında Deniz Kuvvetlerinin en üst komutanından gelen ve ihbar mektubundaki iddiaları güçlendiren nitelikteki ifade sanıkları zor durumda bırakacak gibi görünüyor. Hatırlanacağı gibi Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç ile yardımcısı Eşref Uğur Yiğit´e sanıklar tarafından suikast düzenleneceği ihbarı, Poyrazköy davası kapsamında yargılanan iddialar arasında yer alıyor.

FEYYAZ ÖĞÜTÇÜ´DEN İKİ ÖRTBAS

Duruşmadaki bir başka önemli detay, Ataç´ın Poyrazköy kazılarında ele geçirilen mühimmatların bulunmasını sağlayan 21 Nisan 2009 tarihli ihbar mektubunun daha önce 5 Şubat 2009´da kendisine geldiğini teyit etmesi oldu. Bununla bağlantılı olarak bir başka önemli detay da, ihbar mektubunun dava sanıklarından Feyyaz Öğütçü´ye ulaştığının ancak onun işlem yapmadığının ortaya çıkması oldu.

Öğütçü´nün örtbas ettiği ileri sürülen bir başka olay daha dava kapsamında yargılanıyor. Öğütçü, Koç Müzesi´nde sivil vatandaşların ziyaretine açık olan Uluç Ali Reis Denizaltısı´nda bulunan patlayıcıları sivil yetkililere haber vermeden alıp imha ettirmişti. Olay ihbar üzerine ortaya çıkmış, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz soruşturma başlatmıştı. Bu şekilde başlayan Kafes Eylem Planı soruşturması davaya dönüşmüş, daha sonra Poyrazköy davasıyla birleştirilmişti.

ATAÇ-ÖĞÜTÇÜ BENZERLİĞİ

Denizaltı´daki patlayıcıların imha emrini Öğütçü´nün değil Ataç´ın verdiği iddiası da var. Bunu dile getirenlere göre Öğütçü, bugün haksız yere bu konuyla ilgili suçlanırken, emri veren dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç her nedense soruşturma dışında tutuluyor ve bir nevi kurtarılıyor. Bu iddia, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki bir başka benzerliği de çağrıştırıyor. Hatırlanacağı gibi, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman için de benzer nitelikte iddiaları ileri sürenler oldu. Sanıklar ve avukatları bu iki komutana büyük tepki gösterdi. İki komutan verdikleri ifadelerle o davaların sanıklarını adeta yaktılar. Dava kararlarında çok önemli bir rol oynadılar. Ataç için bu iddianın doğruluğu kabul edilirse, o durumda iş farklı bir noktaya gelecek, dava konusu yapılanmanın Ataç ve yardımcısı Yiğit´e suikast düzenleyeceği iddiası da güçlenmiş olacaktır. Yine hatırlanacağı gibi eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün zehirlenme korkusu ile bir dönem sefertası içinde yemeklerini evinden karargaha götürdüğü ortaya çıkmıştı. Özkök bunun nedenini mide rahatsızlığına bağlamış olsa da bu açıklama zehirlenmeye çalışıldığı iddiasını ortadan kaldırmaya yetmemişti.

ÖĞÜTÇÜ BALYOZ´DAN HÜKÜM ALDI, KARARGAH EVLERİ´NDE ADI GEÇİYOR

Bu şekilde Poyrazköy davasının sanıkları arasına giren Koramiral Ali Feyyaz Öğütçü, Balyoz darbe planı davasında da yargılandı ve 18 yıl hapis cezası aldı. Öğütçü´nün adı, Savcı Zekeriya Öz tarafından Ergenekon kapsamında 2008´de başlatılan ve halen devam eden Karargah Evleri soruşturmasında da geçiyor.

BAŞBUĞ DA İHBAR MEKTUBUNDAN HABERDAR

Dünkü duruşmada ortaya çıkan bir başka önemli detay da, aynı ihbar mektubunun Genelkurmay´a da gitmiş olduğunun ortaya çıkması oldu. O dönem Genelkurmay Başkanlığı görevinde Ergenekon davasında müebbet hapis cezası almış olan İlker Başbuğ bulunuyordu. Başbuğ´a yöneltilen suçlamalardan biri Ergenekon soruşturmalarını engellemeye çalışmaktı.

Genelkurmay´a ve Deniz Kuvvetleri´ne iletilen ihbar mektubu için askeri yetkililerin hiç bir şey yapmadığı, ihbarların ancak sivil savcılara ulaştırılmasından sonra soruşturmaların başlatıldığı anlaşılıyor. Ergenekon soruşturması, Ergenekon firarisi Bedrettin Dalan´ın Poyrazköy´deki arazisine gömülü law roketatar ve diğer cephaneler, Denizaltıdaki patlayıcılar ve diğer bağlantılı konulardaki soruşturmalar, Balyoz soruşturması, Gölcük Donanma Komutanlığı zemin karoları altına saklanan çuvallarca belge ve diğer tüm soruşturmalar hep savcılara gelen ihbarlarla başladı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(06 Eylül 2013, 14:20)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy: 6 davada ceza istemleri

Poyrazköy İddianamesinde ara

Poyrazköy manşetlerimiz

Amirallere suikast iddianamesinde ara

Amirallere suikast manşetlerimiz

Kafes iddianamesinde ara

afes Eylem Planı manşetlerimiz

Gölcük iddianamesinde ara

Gölcük Donanma´da ele geçen belgeler manşetlerimiz

ÇYDD iddianamesinde ara

ÇYDD davası duruşmaları

ÇYDD ve ÇEV konulu manşetlerimiz

Ergenekon, balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=5556    yazdır/print


 

Koç Müze patlayıcı imhası Ataç´tan

Koç Müze gemisi Uluç Ali Reis Denizaltısı´nda bulunan patlayıcıların imha emrini dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü´nün değil Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç´ın verdiği, Ataç´ın dava kapsamına sokulmamaya çalışıldığı iddia edildi. İlginçtir ki, Amirallere Suikast Planı davasında, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanları Metin Ataç ile Eşref Uğur Yiğit´e örgüte karşı çıktıkları için Ergenekon´un Deniz Kuvvetleri içindeki hücreleri tarafından suikast yapılacağı iddiası yargılanıyor.

15.10.2012 11:01 Kafes Eylem Planı davasıyla ilgili soruşturma devam ederken, emri veren Komutan, nedense soruşturma dışında tutuluyor ve bir nevi kurtarılıyor. Koç Müzesi´ne hediye edilen Uluç Ali Reis Denizaltısı´nda TNT kalıpları ve patlayıcıları bulunmuş, ortaya çıkan ´Kafes Eylem Planı´nda bombanın çocukların ziyareti sırasında kullanılacağı iddia edilmişti.

Taraf´tan Mehmet Baransu, bombaların Emniyet´e haber verilmeden imha edilmesiyle ilgili olarak eleştirdiği dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü´nün eşinin ve kızının, patlayıcıları imha emrini verenin dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç olduğunu iddia ettikleri bilgisini vermişti.

Baransu, emri verenin Öğütçü değil, Ataç olduğu iddiasının doğru olduğunu kanıtlayan yeni belge ve bilgilere ulaştığını ifade etti. İşte Baransu´nun tespitleri:

Koç Müzesi´ne hediye edilen Uluç Ali Reis Denizaltısı´nda 2008 yılında bulunan TNT kalıpları ve patlayıcıları sanırım hepimiz hatırlıyoruz. Denizaltının bakımından sorumlu emekli bir astsubay tarafından 14 Kasım 2008´de bulunmuştu patlayıcılar.

Konu önce müze müdürüne, ardından da dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü´ye haber verilmişti. Buradan alınan patlayıcılar incelenmek üzere Beykoz SAS Grup Komutanlığı´na götürülmüş, incelemenin ardından da tutanakla imha edilmişti.

Yaşanan bu olayı 10 Mayıs 2009 tarihinde Taraf´ta ?Ya patlasaydı?? manşetiyle ilk kez okurlara duyurmuş, patlayıcıların fotoğraflarını, imha tutanağını yayımlamıştım. Ve askerî yetkililere şu soruyu sormuştum; ?Patlayıcılardan İstanbul Emniyet Müdürlüğü niçin haberdar edilmedi??

Daha sonra yaşanan süreci de hatırlıyorsunuz. 9 Temmuz 2009 tarihinde Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, Koç Müzesi´nde keşif çalışması yapmış, patlayıcıların denizaltında unutulduğu yönündeki askerî yetkililerin açıklamalarına inanmadığını belirten şu cümleleri saf etmişti: ?Patlayıcılar kolaylıkla bulunamayacak bir yere saklanmış. Günlük yaşım koşullarında unutulması mümkün değil. Basit bir işlem ile kullanıma hazır hâle getirilebilir.?

Öz´ün bu açıklamalarının ardından Kafes Eylem Planı kamuoyuna yansımış, planın ?Notlar? kısmında bombanın çocukların ziyareti sırasında kullanılacağı iddia edilmişti. Ardından da soruşturma başlatılmış, bir grup asker tutuklanmıştı.

2009 yılında kamuoyuna yansıttığım bu olayı tekrar ele almamın iki önemli nedeni var. Hatırlarsanız, Poyrazköy, Amirallere Suikast ve Kafes Eylem Planı davaları birleştirilmişti. Davanın Çağlayan Adliyesi´nde görülmesine bugün devam edilecek. Bu nedenle olay güncel. İkinci neden ise konuyla ilgiyi yeni bilgi ve belgelere ulaşmam. Özellikle Koç Müzesi´nde bulunan patlayıcıların imha edilmesi emrini kimin verdiğiyle ilgili.

Patlayıcılarla ilgili konuyu kamuoyuna duyuran ilk isim olarak, ilk günlerde dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü ve yetkilileri eleştirmiş, bombalardan Emniyet´in neden haberdar edilmediğini sormuştum. O günlerde bu sorum cevapsız kalmış, davaların görüldüğü mahkemede denizaltının askeriyenin envanterinde bulunmasından dolayı bilginin sadece askerî makamlara iletildiği açıklanmıştı.

Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra da Öğütçü´nün eşi ve kızıyla kendi evinde buluşmuş ve saatlerce konuşmuştuk. Bu ziyaretimin ayrıntılarını da Taraf´ta sizlerle paylaşmıştım. İşte o ziyarette, Öğütçü´nün eşi ve kızı ?patlayıcıları imha emrini babam vermedi, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç verdi. Araştırırsanız konuyla ilgili belgeyi bulursunuz. Patlayıcılarla ilgili askerî savcılığa suç duyurusunda bulunan kişi de eşim/babam. Ama bugün kendisi suçlanıyor? demişlerdi.

Bir yıl önce aldığım bu bilgilerin doğru olduğunu kanıtlayan yeni belge ve bilgilere ulaştım. Ailenin de dediği gibi patlayıcıların imha edilmesi emrini veren kişi Öğütçü değil, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç. Emri kendisi vermesine rağmen, bugün kendisi yerine Ahmet Feyyaz Öğütçü, bombaların imhasıyla ilgili suçlanıyor. Araştırmam sonucunda Öğütçü´nün mahkeme heyetine imha emrini kimin verdiği yönündeki belgeyi sunduğunu da öğrendim.

Patlayıcıların bulunmasının ardından Öğütçü olayla ilgili Askerî Savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Savcılık da 2 Kasım 2009´da 2009/590 Esas, 2009/90 Karar numarasıyla olayda İstanbul ekibinin sorumlu olmadığını, ?Deniz Kuvvetleri´nin bilgisi dâhilinde patlayıcıların patlatıldığını? belirtip, ?kovuşturmaya gerek yok? diyor.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nın patlayıcıların imha edilmesi emrini verdiği mesajın belgesini de yayımlıyorum. Bu belgeyi yayımlamamın nedenine gelince.

Yukarıda da belirttiğim gibi konuyla ilgili Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, savcılık ve mahkeme tarafından suçlanırken, aslında emri verenin kendisi değil, sadece uygulayanı olduğu görünüyor. Kendisi bugün haksız yere bu konuyla ilgili suçlanırken, emri veren dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç her nedense soruşturma dışında tutuluyor ve bir nevi kurtarılıyor.

Bu konuya ve ayrıntılarına devam edeceğim. Özellikle bugüne kadar şehir efsanesine dönen Poyrazköy´den alınıp denize alılan mermiler ve bir gemiye yüklenip denize atılan patlayıcıların efsane değil, gerçek olduğunu, askerî belgelerle sizlerle paylaşacağım.

Yazımı bitirirken şu notu da düşeyim. Mahkemeler ?Poyrazköy, Amirallere Suikast ve Kafes Eylem Planı? davalarını birleştirmesine rağmen, bu davaların her birinin ayrı ayrı görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sayede yargılamalar hızlanacak ve mağdur olduğunu düşünen sanıkların bir kısmının da bu mağduriyetleri ortadan kalkacaktır. ( Mehmet Baransu / Taraf)

(15 Ekim 2012, 11:01)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

İşte ´Denizaltı´da Katliam´ planını ortaya çıkaran ihbar mektubu

Poyrazköy İddianamesinde ara

Kafes iddianamesinde ara

Amirallere suikast iddianamesinde ara

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4882    yazdır/print


 

Poyrazköy: 6 davada ceza istemleri

Poyrazköy davasına 19. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmanın başında mahkeme başkanı, ´Gölcük Belgeleri´ ve ´ÇYDD´ davalarının bu dava ile birleştirildiğini hatırlattı. Daha sonra sanıklar ve avukatları birleştirmeye karşı itirazlarını dile getirdi. Sanık avukatları birleştirme ile davada karar vermenin zorlanacağını savunarak karardan dönülmesini talep etti.

30.04.2012 12:55 Poyrazköy davasına İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde 19. duruşmayla bugün devam ediliyor. Duruşmaya aralarında Koramiral Deniz Cora, emekli Binbaşı Levent Bektaş´ın da bulunduğu 10 tutuklu sanık, Koramiral Kadir Sağdıç ve Tuğamiral Fatih İlğar´ın da aralarında yer aldığı başka suçtan tutuklu 10 sanık getirildi. Duruşmaya ayrıca 20 tutuksuz sanık da katıldı.

Duruşmanın başında mahkeme başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, ´Gölcük Belgeleri´ ve ´ÇYDD´ davalarının bu dava ile birleştirildiğini hatırlattı. Daha sonra sanıklar ve avukatları birleştirmeye karşı itirazlarını dile getirdi. Sanık avukatları birleştirme ile davada karar vermenin zorlanacağını savunarak karardan dönülmesini talep etti. Salonun yetersiz olduğunu belirten sanık avukatları yeni salon bulunmasını talep etti. Bu talep üzerine mahkeme başkanı Yılmazabdurrahmanoğlu, adliyenin Çağlayan´daki adliye binasına taşınacağını ve oradaki geniş salona kayıt yaptırıldığını açıkladı. Duruşma tanıkların dinlenmesi ile devam ediyor.

6 DAVA BİRLEŞTİRİLMİŞTİ

Poyrazköy davası bünyesinde 6 ayrı dava görülüyor. Poyrazköy´de gömülü bulunan mühimmata ilişkin ana davaya; Amirallere Suikast 1 ve 2 davaları, Kafes Eylem Planı davası, Gölcük´te ele geçen belgeler davası ile ÇYDD davası birleştirilmişti. Bu davalarda 11´i tutuklu 85 sanık yargılanıyor.

-Tanık astsubay aramayı yapan polisleri suçladı-

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam eden duruşmada, tanık olarak dinlenilen ve sanık teğmenler Alperen Erdoğan ile Burak Düzalan´ın Gölcük´teki evinde aramaya katılan Merkez Komutanlığı inzibat görevlisi Astsubay Hüseyin G, ´Ben gittiğimde arama başlamıştı. Bazı odalardaki arama bitmişti. Bize kendisi de emekli personel olan ve aramalara tanıklık etmesi için eve çağrılan komşu haber verdi. Evde yaklaşık 20 polis vardı. Her odada aynı anda arama yapılıyordu. Daha sonra aramaların başında bulunan amire telefon geldi, Faruk Akın ve Efe Noyan´ın evinde TNT bulunduğuna dair bilgi verildi´ dedi.

Tutuksuz sanıklardan Faruk Akın´ın, ´Bizim evde arama yapılırken Merkez Komutanlığı yetkilisi var mıydı?´ diye sorduğu tanık Hüseyin G. şöyle konuştu:´TNT kalıbı bulunduğu bilgisi geldiğinde evde askeri yetkili yoktu. Biz diğer teğmenlerin evinde toplanmıştık. Merkez Komutanımız kolluğun başındaki amirle, aramaya başlamadan haber verilmemesi konusunu görüştü, kolluk yetkilisi de böyle bir zorunluluklarının olmadığını söyledi. Tutanak evde hazırlanmaya başladı ama Merkez Komutanlığı´nda imzalandı. Aceleye geldi. Bir koşuşturmaca vardı. Benim olmadığım sırada bulunan malzemelere imza attık, ilk defa başımıza böyle bir şey geldi. Daha sonraki aramalarda ise dikkat ettik, aramalara polislerle birlikte gittik.Aramaları bir kamera kaydediyordu. Aramanın tamamını çekmiyordu. Uyuşturucu paketinin bulunduğu odada ben de vardım. Memur arama yaptı sonra kameraya ´gel gel´ diye seslendi. Kamera çekerken paketi tekrar çıkardı. Paketin bulunmasını görüntülemek için böyle bir şey yaptı. Ben ilk bulunuş anını görmedim ama memur ´gel gel´ diye seslenince dikkatimi çekti. Dijital deliller kopyalanmadı. Bu konuyu da biz dile getirdik ama yeterli ekipmanlarının olmadığını söylediler.´

-Ali Türkşen, aramaya katılan 5 polisin tanık olarak dinlenmesini istedi-

Tanık anlatımından sonra ara verilen ve öğleden sonra yeniden başlayan duruşmada söz alan bu davanın tutuksuz, ´Balyoz Planı´ davasının tutuklu sanıklarından Albay Ali Türkşen, bilgisayar yardımıyla yaptığı sunumda Poyrazköy´de yapılan kazılara ilişkin polis kamera kayıtlarını mahkeme heyetine izletti.Türkşen, görüntülerde olan ve aramalara katılan 5 polis memurunun tanık olarak dinlenilmesini talep etti.

-Feyyaz Öğütçü taleplerini yineledi-

İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü´nde görevli ve soruşturma döneminde ev aramalarına katılan 3 polis memurunun da tanık olarak dinlenildiği duruşmada söz alan bu davanın tutuksuz, ´Balyoz Planı´ davasının tutuklu sanıklarından emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü de, adil yargılanma ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için, daha önceki duruşmalarda talep ettiği ve reddedilen hususların yeniden değerlendirilerek kabul edilmesini istedi. ´Türk Silahlı Kuvvetleri´ne ve esasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´na karşı organize bir suç örgütü tarafından düzenlendiği net olan bir komplo var´ ifadesini kullanan Öğütçü, bu duruma görevde olan bazı komutanların ses çıkarmamasının kabul edilebilir olmadığını da söyledi. Öğütçü, mahkeme heyetine, tuzak kurmayla ilgili Kur´an-ı Kerim´deki Enfal Süresi 30. Ayeti de okudu.

-Sanık avukatı dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi talebinde ısrar etti-

Duruşmada söz alan bazı sanıkların avukatlarından Murat Ergün, mahkemenin dava dosyasının uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi talebini, yasayı yanlış değerlendirerek reddettiğini belirterek, bu davanın Askeri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı´nı da ilgilendirdiğini ve mahkemenin reddine gerekçe gösterdiği CMK´nın 10. maddesinin son fıkrasında, ´itiraz yolu kapalıysa uyuşmazlık mahkemesine gidilemez´ şeklinde bir ifadenin olmadığını söyledi.Avukat Ergün, mahkemenin davanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi talebinin reddi kararını, geri çekmesini talep etti.

Dijital veriler için yeni bilirkişi talebi-

Söz alan tutuklu sanıklardan Koramiral Deniz Cora da, mahkemeye sunulan 3 bilirkişi raporuna göre davaya konu 5 no´lu harddiskteki dijital verilerin sahte olduğuna dair tespitler bulunduğunu belirterek, mahkemenin bu bilirkişi raporlarını dikkate almasını, aksi taktirde 5 no´lu harddiskle ilgili yeni bir bilirkişi heyeti oluşturarak inceleme yaptırmasını talep etti.

-İnterpol´un Gülseven Yaşer´le ilgili kırmızı bülten talebini reddettiği iddiası-

Duruşmada konuşan, bu davayla birleşen ÇYDD ve ÇEV üyelerine ilişkin davanın firari sanıklarından Gülseven Yaşer´in avukatı Hasan Gürbüz de, müvekkili hakkında kırmızı bülten talebinin İnterpol tarafından reddedildiğine dair medyada haberlerin yer aldığını belirterek, bu hususun araştırılmasını ve doğruysa gerekçeli kararın getirtilerek müvekkili hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını talep etti.

Bu arada duruşmayı, bu dava kapsamında kendisine suikast girişimi yapılacağı iddiaları da bulunan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit´in de izlediği öğrenildi. Duruşmaya 2 Mayıs Çarşamba günü devam edilecek.

CEZA İSTEMLERİ

-Poyrazköy dava iddianamesinden-

Birleşen davaların iddianamelerinde, Poyrazköy Keçilik mevkisinde 21 Nisan 2009´da başlatılan ve 28 Nisan 2009´a kadar devam eden kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin olarak, emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat ve Binbaşı Eren Günay ile Yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in ´cebir ve şiddet kullanarak TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´, ´cebir ve şiddet kullanarak, yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´ suçlarından 2´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etme´ suçlarından 29,5 ila 57´şer yıl arasında hapis cezalarına çarptırılması isteniyor. Ergin Geldikaya´nın da ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´ ve ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet´ suçlarından 17,5 ila 39 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülen iddianamede, Tuğamiral Levent Görgeç ile Ali Türkşen, Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan, İbrahim Koray Özyurt, Muharrem Nuri Alacalı, Şafak Yürekli, Dora Sungunay, Tayfun Duman ve Mert Yanık´ın da ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´ suçundan 7,5 ila 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

-Amirallere Suikast 1 ve 2 davalarının iddianamesinden-

´Amirallere Suikast´ iddiasına ilişkin ise Burçin Öztürk´ün ´müşteki´ olarak yer aldığı iddianamede, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan´ın ´silahlı terör örgütüne üye olma´, ´kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurma´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 13 ila 34´er yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor. Faruk Akın´ın ´silahlı terör örgütüne üye olma´, ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurma´, ´aynı suç işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 13 yıl 8 ay ila 33 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Sinan Efe Noyan, Barbaros Mercan ve Yiğithan Göksu´ya ´silahlı terör örgütüne üye olma´ ve ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurma´ suçlarından 13 ila 29 yıl arasında hapis cezası verilmesi öngörülüyor. Ülkü Öztürk ve Sezgin Demirel ile Koray Kemiksiz´in ´silahlı terör örgütüne üye olma´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 8 ila 19´ar yıl arasında hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, Ali Seyhur Güçlü, Halit Mehmet Ergül, Fatih Göktaş, Burak Amaç, Burak Özkan, Oğuz Dağnık ve Mehmet Orhan Yücel´in ´silahlı terör örgütüne üye olma´ suçundan 7,5 ila 15´er yıl arasında hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Levent Çakın´ın da ´uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etme, ticaretini yapma veya sağlama´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu kapsamında mermi bulundurma´ suçlarından 5 ile 15,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Salim Duran tarafından hazırlanan, ikinci amirallere suikast girişimi soruşturmasına ilişkin iddianamede ise, Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde 6 Aralık 2010 tarihinde arama yapıldığı ve Kurmay Albay Metin ile şüpheli Koramiral Cora´ya ait İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen ´Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmata´ ilişkin davanın içeriğiyle ilgili belge ve delillerin ele geçirildiği anlatılıyordu. İddianamede, Cora ve Metin´in ´terör örgütü üyeliği´ suçundan 15´er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyordu.

-Kafes Eylem Planı dava iddianamesinden-

Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Koramiral Kadir Sağdıç ve Tuğamiral Mehmet Fatih İlğar´ın ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak ´Kafes Eylem Planı´nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede ´Danışma Kurulu´ adı altında emir ve komuta yetkisini haiz örgüt mensubu oldukları´ belirtilen iddianamede, Mücahit Erakyol, Deniz Erki, Tanju Veli Aydın, Emre Sezenler, Hüseyin Doğancı, İsmail Bak, Metin Samancı, Levent Gülmen, Aydın Ayhan Saraçoğlu, Bülent Aydın, Bora Coşkun, Süleyman Erharat, Murat Aslan, Emre Tepeli, İbrahim Öztürk, Halil Özsaraç, Gürol Yurdunal, Ümit Özbek, Bülent Karaoğlu, Daylan Muslu, Hüseyin Erol, Mehmet İnce, Alpay Belleyici, İsmail Zühtü Tümer, Levent Olcaner, Özgür Erken, Metin Fidan, Türker Doğanca, Mesut Adanur ve Metin Keskin´in eylemlerinin de ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmenin üyesi olma´ suçunu oluşturduğu kaydediliyor. Tüm sanıkların, TCK´nın 314. maddesinin 2. fıkrası ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu´nun 5. maddesi uyarınca 7,5 ila 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

-Gölcük Belgeleri davası iddianamesinden-

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuksuz sanıklar Kadir Sağdıç, Ali Türkşen, Halil Cura ve İsmail Bak´ın, ´cebir ve şiddet kullanarak, TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´ ve ´cebir ve şiddet kullanarak, yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´ suçlarından 2´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. Bu sanıkların ayrıca ´izinsiz tehlikeli madde bulundurmak´ ve ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etmek´ suçlarından 14 ile 30´ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istenen iddianamede, tutuklu sanık Hüseyin Hançer´in de ´cebir ve şiddet kullanarak, TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´ ve ´cebir ve şiddet kullanarak, yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´ suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması öngörülüyor. İddianamede, Hançer´in ayrıca ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak Kafes Operasyonu Eylem Planı´nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmenin üyesi olmak´, ´izinsiz, tehlikeli madde bulundurmak´ ve ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etmek´ suçlarından 21,5 yıldan 45 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Tutuklu sanık Kemalettin Yakar´ın ´Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak´, ´suç işlemeye tahrik etmek´, ´kişisel verileri kaydetmek´ suçlarından 9 yıldan 27 yıla kadar, diğer tutuklu sanıklar Behçet Altıntaş, Mehmet Cem Çağlar ve Erdinç Yıldız´ın ise ´Ergenekon silahlı terör örgütüne yardım etmek´ suçundan 7,5 yıldan 15´er yıla kadar hapisleri istenen iddianamede, Tanju Veli Aydın´ın da ´suç işlemeye tahrik´ ve ´kişisel verileri kaydetmek´ suçlarından 1 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.

-ÇYDD davası iddianamesinden-

ÇYDD ve ÇEV vakıfları hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede, sanıklardan Namık Kemal Boya´nın ´Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak´, ´devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek´ ve ´özel hayatın gizliliğini ihlal etmek´ suçlarından 12,5 ile 30 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Eski ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer ile Fatma Nur Gerçel´in, ´Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak´ ve ´hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek´ suçlarından 8 ila 19,5 yıl arasında hapisle cezalandırılması istenilen iddianamede, Ayşe Yüksel, Halime Filiz Meriçli, Hamdi Gökhan Ecevit, Ömer Sadun Okyaltırık ve Aydın Ortabaşı hakkında da ´Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak´ suçundan 7,5 ila 15´er yıl arasında hapis cezası öngörülüyor.

(30 Nisan 2012, 12:55)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ÇYDD ve Poyrazköy birleşti

Gölcük ve Poyrazköy birleşti

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast manşetlerimiz

Kafes iddianamesinde arama yap

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Gölcük iddianamesinde arama yap

Gölcük Donanma´da ele geçen belgeler manşetlerimiz

ÇYDD iddianamesinde arama yap

ÇYDD davası duruşmaları

ÇYDD ve ÇEV konulu manşetlerimiz

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4508    yazdır/print


 

Poyrazköy davasında 1 tahliye

Poyrazköy davasının bugün görülen 16. duruşmasında, aramalara katılan emniyet mensuplarının tanık olarak dinlenmesine devam ediliyor. Duruşmada sanık avukatlarının agresif tavırları, tanık ve hakimlerle sık sık tartışmaya girmeleri dikkat çekti. Bir sanık avukatı, tanık polisin yalan söylediğini iddia etti ve bunu, gelecek duruşmaya bir buzdolap getirerek ispatlayacağını söyledi. Bir diğer avukat ise üye hakimlerin tanıklara soru sormasına öfkelendi. Duruşma sonunda sanıklardan Ergin Geldikaya´nın tahliyesine karar verildi.

Poyrazköy davasında 1 tahliye

Poyrazköy davasının bugün görülen 16. duruşmasında, aramalara katılan emniyet mensuplarının tanık olarak dinlenmesine devam ediliyor. Duruşmada sanık avukatlarının agresif tavırları, tanık ve hakimlerle sık sık tartışmaya girmeleri dikkat çekti. Bir sanık avukatı, tanık polisin yalan söylediğini iddia etti ve bunu, gelecek duruşmaya bir buzdolap getirerek ispatlayacağını söyledi. Bir diğer avukat ise üye hakimlerin tanıklara soru sormasına öfkelendi. Duruşma sonunda sanıklardan Ergin Geldikaya´nın tahliyesine karar verildi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki davanın 16. duruşmasında Teğmenler Faruk Akın ve Sinan Efe Noyan´ın evinde arama yapan ve buzdolabının arkasındaki TNT kalıbını, mermileri ve suikast notu olduğu belirtilen yazıyı bulan polis memuru E.U. dinlendi. E.U., daha önceki tecrübelerinden buzdolabının uyuşturucu için iyi bir zula olduğunu bildiği için dolabın motoruna baktığını belirtti.

Sanık Faruk Akın´ın avukatı İrfan Sütlüoğlu, tanığa poşetleri görerek mi çıkardığını sordu. Polis memuru E.U. da mermilerin olduğu poşeti görerek çıkardığını, daha sonra dizlerinin üzerinde eğildiğinde başka maddelerin de olduğunu gördüğünü söyledi. Bunun üzerine Hakim Mehmet Hamzaçebi, polis memurundan bulduğu anı göstermesini istedi. Bunun üzerine E.U., dizlerinin üzerine çökerek arama şeklini tarif etti. Sanıklardan Teğmen Faruk Akın´ın evindeki aramada buzdolabının arkasına bakmayı uygun gördüklerini, narkotik olarak daha önceki operasyonlarda buzdolaplarında saklanmış şeylerle karşılaştıklarını belirten Ersin U, 7-8 kişi olarak girdikleri evde yapılan aramada buzdolabının motor bölümünde TNT olduğu düşünülen bombayı elleri yetişmediği için çekiçle çıkardığını söyleyerek, nasıl yaptığını da tarif etti.

AVUKAT DURUŞMAYA BUZDOLAP GETİRECEK!

Bunun üzerine söz alan sanık avukatlarından Celal Ülgen de buzdolabının altına eğilerek saklanan şeyin görünemeyeceğini savundu. Ülgen, mahkeme salonuna bir buzdolabı getirerek, uygulamalı şekilde bunun mümkün olmayacağını heyete göstereceğini de ifade etti. Islak imza davasında da benzer bir iddiada bulunan avukat Ülgen, imzanın ıslak imza makinesi ile atıldığını iddia ederek bunu ispatlamak için makineyi duruşmaya getireceğini söylemişti. Ancak getirdiği makine ile o imzanın birebir aynı olmayacağı ortaya çıkmış, hakimler Ülgen´e itiraz etmişlerdi.

Avukat Ülgen´in, ´Buraya tanık olarak gelmeden önce size nasıl ifade vermeniz gerektiği konusunda talimat verildi mi?´ diye sorduğu tanık Ersin U, ´Ben haftada bir kere duruşmalara geliyorum. Kimse bana talimat vermedi. Zaten ne yapılması gerektiğini biliyorum´ şeklinde konuştu.

Avukat Hüseyin Ersöz, arama yapılacak evin sahiplerinin asker olduğunu bilip bilmediklerini sordu.

Soru üzerine, arama yapılmadan önce kendilerine konunun gizli olduğunun söylendiğini ve içerikle ilgili açıklama yapılmadığını söyleyen Ersin U, Kocaeli´ye gittiklerinde toplantı yapıldığını ve orada şahısların asker olduğunu öğrendiğini kaydetti.

Hakim Mehmet Hamzaçebi´nin, Kocaeli´nde mi toplantı yaptınız İstanbul´da mı? diye sorması üzerine Avukat Alinur Günay, Şahidin çelişkisini gidermeye çalışıyorsunuz. Bu tanığa müdahaledir. Bırakın arkadaşımız sorularını bitirsin. şeklinde tepki gösterdi.

Hakim Hamzaçebi´nin tanığı, ´Kesin biliyorsanız konuşun´ diye uyarmasına kızan sanık avukatları, hakimin uyarısının tanığa müdahale olduğunu ve tanığın anlatımlarının bitmesinin ardından hakimin soru sorması gerektiğini söyleyerek tepki gösterdiler.

Hakim Hamzaçebi´nin, ´Düzeltmeye çalışıyorum´ demesi üzerine avukatlar bu kez de ´Müdahale edemezsiniz´ dediler.

Tutuklu sanık Teğmen Sinan Efe Noyan da, Sizde, görüntülerde bulunan patlayıcıya TNT diyorsunuz. Daha önceden de bilmediğinizi söylemiştiniz. diye sordu. Tanık polis memuru E.U., Amirim TNT olduğunu söyleyince öyle söyledim. cevabını verdi. Noyan´ın, Amiriniz ona uzay mekiği dese siz de uzay mekiği mi diyecektiniz? ifadeleri üzerine E.U., Uzay mekiği olmadığı belli. karşılığını verdi.

Avukatlardan Hüseyin Ersöz´ün de ´Evde buzdolabı harici ayrıca fırın, çamaşır makinesi gibi şeyleri de aradınız mı?´ diye sorduğu tanık Ersin U, ´Evet arıyoruz. Ben buzdolabını aradım. Diğerlerini görmedim´ dedi.

Duruşma salonunun duvarına yansıtılan aramalara ilişkin kamera kayıtları izlettirilen ve bu kayıtlarda ´Evet TNT bu´ ifadelerini kullanan polisi tanıyıp tanımadığı sorulan Ersin U, bunu orada bulunan askeri yetkililerin söylemiş olabileceğini ve oraya sonradan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin de geldiğini belirterek, TNT´ye benzetilen malzemenin ortaya çıkmasından sonra Faruk Akın ile birlikte evdekilerin şaşırdıklarını ve kendilerine ait olmadığını söylediklerini dile getirdi.

ÜYE HAKİM İLE AVUKATLAR ARASINDA TARTIŞMA

Görüntülerle ilgili kimi zaman üye hakim Mehmet Hamzaçebi ile avukatlar arasında tanığa sorulan sorularla ilgili tartışma yaşanan duruşmada tanık Ersin U, buzdolabının aranmasıyla ilgili çok sık soru gelmesi üzerine, ´Bir operasyonda buzdolabını aramak deha gerektiren bir şey değil´ dedi.

BAŞKANDAN AVUKATA TEPKİ: ÜYE HAKİMLER DE SORU SORABİLİR

Üye hakim Hamzaçebi, sanık avukatlarından Kemal Yener Saraçoğlu´nun tanığa sorduğu, ´Narkotik operasyonlarının nasıl yapıldığına´ ilişkin sorunun davayla ilgisi olmadığı ve tanığa somut soru sorulması gerektiğini belirtmesi üzerine söz alan avukatlardan Celal Ülgen, Mahkeme Başkanı Yılmazabdurrahmanoğlu´na, ´Sağınızdaki üye hakim görevinizi gasbediyor. Bu duruma müdahale edin. Aksi taktirde duruşmayı terk ederiz´ uyarısında bulundu. Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu da hakimin soru sorma yetkisinin olduğunu söyledi.

Tanık Ersin U, sanıklardan Mehmet Fatih İlğar´ın, ´Operasyonlarda köpek kullanılır mı, kullanılma payı yüzde kaçtır?´ sorusuna karşılık da ´Köpek, olayın mahiyetine göre kullanılır. Uyuşturucu bulunamadığı zaman kullanılabilir. Bu aramada köpek kullanılmadı. Diğer aramalarda var mıydı, hatırlamıyorum´ cevabını verdi.

Tanık anlatımından sonra bir süre ara verilen duruşmaya, sanık ve sanık avukatlarının beyanlarıyla devam ediliyor. ( Cihan, AA)

Duruşmada Balyoz davasının tutuklu sanığı Güney Deniz Saha Komutanı Yardımcısı Tuğamiral Fatih İlgar da savunma yaptı. İlgar, ?Kafes eylem planındaki el yazısının Ahmet Feyyaz Öğütçü´ye ait olmadığı bizzat polis tarafından kanıtlanmıştır. Ancak bu rapor iddianamenin kabulünden bir gün sonra ortaya çıkmış ve oda ek delil klasörlerinde yer almamıştır. Biz bu raporu tesadüf eseri Balyoz davasının dosyasında bulduk. Böyle bir şey olabilir mi? Sırf bu rapor gelmedi diye insanlar tutuklandı dedi. Dijital verilerde isimlerinin yazılı olduğu için tutuklu bulunduklarını söyleyen İlgar, ? Mahkeme mahkeme dolaşıyoruz. Yarında Balyoz´dayız. Adaletsiz karar bir kere verildi mi hukuk komaya girer. Komaya giren hukuk zaten öldürülmüş oluyor. Mağduriyetimiz her geçen gün artıyor. Adaletten başka sığınacak yerimiz yok. Peygamber ocağımız suç makinesine dönüştürüldü. Bu iftiralara artık son verilsin dedi

SANIK BEKTAŞ: SAVCIM DELİLİ OLMAYAN DAVAYA HOŞ GELDİNİZ

Emekli Binbaşı Levent Bektaş yaptığı savunmasında mahkemeye yeni atanan duruşma savcısı Mehmet Ali Uysal´a yönelik ?Cumhuriyet Savcımıza hayırlı olsun diyorum. Delili olmayan davaya hoş geldiniz. Hiç zorlanmayacaksınız, çünkü dosyada delil yok. dedi.

SANIK GELDİKAYA SALONU KAHKALARA BOĞDU

Tutuklu sanık Ergin Geldikaya, 6 yıl önce ölmüş kardeşinin telefon mesajlarının delil olarak iddianamede yer almasını eleştirerek, ?Bunlar ihmal değildir. Suç teşkil etmektedir. Aileme ait bu telefon görüşmelerinin dosyadan çıkarılmasını talep ediyorum dedi. Savunmaları duruşma salonunda kahkahalara neden olan Geldikaya, ?Ben size insanım diyorum. Siz benden eşek olmadığımı ispatlamamı bekliyorsunuz. Ergenekon´un bir numarasını açıklıyorum. Bir numara Börteçine adlı kurttur. Ergenekon´un bir numarası Ergenekon adlı partiyi kuranlardan silindir makinisti Arif Hikmet Adsız´dır. Bu dava hukuki değil, siyasidir. Bu adliyede Ak Parti ve Fetullah Gülenci´lerin savcılar ve yargıçlar üzerinde baskısı vardır. Tahliye talep etmeyi zuladdediyorum. Tahliye istemiyorum. Tahliye nedeniyle kimsenin tayini çıkmasın. Ben yatarım aman size bir şey olmasın. dedi.

GELDİKAYA TAHLİYE EDİLDİ

Görüşü sorulan duruşma savcısı Mehmet Ali Uysal, Ergin Geldikaya´nın adli kontrol uygulanarak tahliye edilmesini istedi. Ayrıca Ergin Geldikaya´nın savunmasını Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilerek incelenmesini istedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, verilen aranın ardından alınan ara kararlar açıklandı. Buna göre mahkeme heyeti, tahliye gerekçesinde hakkında isnat edilen suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklu kaldığı süreyi göz önünde bulundurarak, tutuklu sanıklardan emekli Astsubay Ergin Geldikaya´nın tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Geldikaya hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu. 6 tutuklu sanığın kaldığı davada 69 sanık yargılanıyor.

DİĞER ARA KARARLAR

Öte yandan mahkeme, soruşturma safhasında ev aramalarına katılan Kocaeli Merkez Komutanlığı´nda görevli subay Hüseyin Güven ile tutuklu sanık Faruk Akın´ın ev aramasında hazır bulunan apartman görevlisi Erol Akkaş´ın gelecek celse tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Mahkeme heyeti davaya müdahillik talebinde bulunan bir askeri kurumda çalıştığı öğrenilen sivil memur Dilek Bozkaya´nın gelecek celse dinlenmesine ve müdahillik talebi konusunda dinlenildikten sonra karar verilmesine hükmetti. Duruşma 23 Ocak 2012 tarihine ertelendi. ( Cihan, DHA)

´POYRAZKÖY CEPHANELİĞİ´, ´AMİRALLERE SUİKAST´ VE ´KAFES EYLEM PLANI´ DAVALARI BİRLEŞTİRİLMİŞTİ

´Ergenekon´ soruşturması kapsamında İstanbul Poyrazköy´de Ergenekon firari sanığı Bedrettin Dalan´a ait arazide yapılan aramalarda çok sayıda cephane ele geçirilmişti. Bu cephaneliğe ait açılan Poyrazköy davasına, daha sonra ´Kafes eylem planı´ ve ´Amirallere suikast´ iddialarına ilişkin davalar birleştirildi. Poyrazköy davası, toplam 69 sanıkla İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince sürdürülüyor. Emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan ve emekli SAT komando Ergin Geldikaya´nın tutuklu olarak yargılandığı davada, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, Tuğamiral Mehmet Fatih İlğar tutuksuz olarak yer alıyor. Ancak bu sanıklar, ´Balyoz Planı´ davası kapsamında tutuklu yargılanıyor. Sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından tanıkların dinlenilmesine geçilen davanın 15´inci duruşması bugün görülüyor.

Birleşen davaların iddianamelerinde, Poyrazköy Keçilik mevkisinde 21 Nisan 2009´da başlatılan ve 28 Nisan 2009´a kadar devam eden kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin olarak, Bektaş, Kireçtepe, Onat ve Günay ile yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in ´cebir ve şiddet kullanarak, TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´, ´cebir ve şiddet kullanarak, yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´ suçlarından 2´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etme´ suçlarından 29,5 ila 57´şer yıl arasında hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

Öğütcü, Sağdıç ve İlgar´ın, ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak ´Kafes Eylem Planı´nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede, ´Danışma Kurulu´ adı altında emir ve komuta yetkisine haiz örgüt mensubu oldukları´ belirtilen iddianamede, sanıkların, ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet´, ´kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurma´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 5 ila 39 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

POYRAZKÖY DAVASINDAKİ TARTIŞMALI SİS KUTUSU İMHA EDİLDİ

21 Ekim 2011 - Poyrazköy davasında sanık ve avukatların üç farklı yerde çıktığını iddia ettikleri sis kutusunun Hava Harp Okulu Komutanlığı tarafından imha edildiği belirtildi. Poyrazköy´de yapılan kazılarda çıktığı belirtilen sis kutusunun davanın sanık ve avukatları tarafından farklı yerlerde de çıktığı iddia edilmişti. Sanık ve avukatlara göre, söz konusu sis kutusu, daha önce Ergenekon soruşturması kapsamında Ankara Gölbaşı ve Zir Vadisi´nde yapılan kazılarda da ele geçirildiği belirtilen sis kutusu ile aynı. Poyrazköy davasının görüldüğü İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların incelenmesini istediği sis kutusunun imha edildiğini duruşmada sanıklara beyan etti.

Hava Harp Okulu Komutanlığı, komutanlıkta muhafaza edilen sis kutusuna ilişkin mahkemenin görüşünü sordu. Sis kutusunun risk içerdiği gerekçesiyle imha edilmesi gerektiğini belirten komutanlık, mahkemeye imha edilip edilmemesini sordu. Mahkeme, gönderdiği cevap yazısında, Bilirkişi incelemesi yapılsın. İncelemenin ardından gerekiyorsa imha edilsin. dedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ne, Hava Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Fatih Sert imzalı gönderilen yazıda, sis kutusunun kontrol edildiği ve üzerinde ecza akıntısı bulunduğu ve kutuda aşınmaların meydana geldiği belirtildi. Yazıda sis kutusunun 6 Eylül 2011 tarihinde yakılarak imha edildiği belirtildi. ( Cihan)

(12 Ekim 2011), son güncel.: (21 Ekim 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast manşetlerimiz

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=3826    yazdır/print


 

Poyrazköy davasında 15. duruşma

Poyrazköy davasına 15. duruşma ile devam ediliyor. Bugünkü duruşmada tanık olarak dinlenen komiser, katıldığı aramayı askeri personel eşliğinde yaptıklarını söyledi.

Poyrazköy davasında 15. duruşma

Poyrazköy davasına 15. duruşma ile devam ediliyor. Bugünkü duruşmada tanık olarak dinlenen komiser, katıldığı aramayı askeri personel eşliğinde yaptıklarını söyledi.

Poyrazköy davasının İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki 15. duruşmasında aramalara katılan polislerin tanık olarak dinlenmesine devam ediliyor. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü´nde komiser olarak görev yapan İsmail Çelik tanık olarak ifade verdi. İhbar üzerine sanıklardan Alperen Erdoğan´ın evindeki aramaya katıldığını belirten Çelik, ´örgüt kapsamında uyuşturucu ticareti yapmak´ suçu sebebiyle arama yaptıklarını; ancak uyuşturucu bulamadıklarını söyledi.

Sanık avukatlarından Refik Ali Uçarcı, Arama tutanağında ele geçirilen belgeler yazılı. Ancak uyuşturucu madde bulunmadığına dair bir ibare yok. Arama kararında uyuşturucu ticareti yazıyor. Örgütlü suç yazmıyorken siz nasıl arama yapıyorsunuz? diye sordu. Bunun üzerine üye hakim Mehmet Hamzaçebi müdahale ederek arama kararında ´örgütlü şekilde uyuşturucu ticareti yapmak´ yazdığını belirtti. Avukat Uçarcı ise soruyu tanığa sorduğunu belirterek mahkeme başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´ndan üye hakimin müdahalesine engel olmasını istedi. Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu tanıktan soruyu cevaplamasını istedi.

Tanık Çelik, evdeki aramayı merkez komutanlığından görevli geldikten sonra yaptıklarını ifade etti.

Sanık Tuğamiral Fatih Ilgar, Görevli gelmeseydi de arama yapacak mıydınız? diye sordu. Çelik, Ben, görevli geldikten sonra arama yaptım. Arama işleminin tanığı olarak buradayım. Genel olarak emniyetin işleyişiyle ilgili cevap vermek istemiyorum. Ben emniyetin bilirkişisi değilim. diye konuştu.

Merkez komutanlığından gelen Astsubay Hüseyin Güven´in arama tutanağını imzalamadığını belirten avukat Kemal Yener Saraçoğlu da askeri görevlinin imzalamaktan imtina edip etmediği konusuna tanığın açıklık getirmesini istedi. Tanık Çelik, Hatırlamıyorum. İmtina etmesi gibi bir durum hatırlamıyorum. Görevliyle yüzleşebilirim. O beni tanır, ben onu tanırım. Bir sorun yoktu. Neden imza yok hatırlamıyorum. cevabını verdi.

Mahkeme başkanı Yılmazabdurrahmanoğlu da, komutanlıktan aramaya katılan Hüseyin Güven´in ileriki celselerde tanık olarak çağırılacağını söyledi.Duruşmaya öğle arası verildi. (Cihan)

AVUKATTAN POLİSE TEPKİ

Poyrazköy davasının öğleden sonraki bölümünde polis memuru Muhammet Enes Koralp tanık olarak dinlendi. Koralp, sanıklardan Sezgin Demirel´in evinde yapılan aramaya katıldığını söyledi. Koralp´in sorulan soruların bir kısmına ´hatırlamıyorum´ karşılığını vermesi üzerine söz alan sanık Tuğamiral Fatih Ilgar, Bazı tanıklar talimat almışcasına yaşları genç olmasına rağmen hiçbir şeyi hatırlamıyor. Bu tanıkların sırasını savma çabası. Bu şekilde devam ederse maddi gerçeğin elde edilmesinde sonuç elde edemeyeceğiz. dedi.

Daha sonra dinlenen tanık Resul Başaran da aramaların üzerinden uzun süre geçtiği içim hatırlayamadığını söyledi. Üye hakim Mehmet Hamzaçebi, Sanıkların, yaşınız itibariyle hatırlayamamanızın garip olduğu yönünde kanaati var. Bütün detayları hatırlayamazsınız ama genel şeyler hatırlanır. Hiçbir şey hatırlamıyor musunuz? diye sordu. Tanık Başaran da Operasyonel bir şubede çalışıyorum. Haftada 2-3 operasyona gidiyorum. O yüzden hatırlamıyorum. cevabını verdi.

TEM Şube´de görevli tanık Serdar Tekin de, sorulan soruların bir kısmına Tutanakta ne yazıyorsa öyledir. Hatırlamıyorum. karşılığını verdi. Avukat İrfan Sütlüoğlu, Tedavi olun o zaman gelin. Nasıl hatırlamıyorsunuz? diye tepki gösterdi.

Bunun üzerine tanık Tekin, o zamandan beri 200´den fazla operasyona gittiğini söyledi. Ancak tepkisine devam eden avukat Sütlüoğlu, Kaç kere teğmenin evine gittin? Duruşmaya verilen aradan sonra gelen bütün tanıklar hiçbir şeyi hatırlamadıklarını söylüyorlar. Lütfen hafızalarını kontrol etsinler. Teşekkür ederim hiçbir şey hatırlamadığın için. dedi.

Avukat Hüseyin Ersöz, Teğmen Faruk Akın´ın evinde yapılan aramalarda polis tarafından çekilen görüntüleri mahkeme heyetine izlettirdi. İzlenen görüntülerde buzdolabının arkasından çıkan suikast notunu bulduğunda ´tamam tamam mükemmel´ dediği iddia edilen polis memuru Mustafa Eren´e neden böyle bir ifade kullandığını sordu. Tanık olarak dinlenen polis Eren, böyle bir söz hatırlamadığını söyledi.

Görüntülerde, daha sonra başka bir kişinin notu telefonda başka birine anlattığı ve Tayfun, Levent hepsi var dediği ve Levent Bektaş ismini söyleyince 10 numara dediği de duyuldu. Avukatlar da bu isimleri nereden tanıdığını ve neden bu isimleri görünce böyle ifadeler kullandığını sorunca tanık Mustafa Eren, Levent Bektaş´ın ev aramasına katılmıştım oradan biliyorum. Tayfun Duman´ın adını ise şubede duymuştum. dedi.

Mahkeme heyeti duruşmayı 12 Ekim´e erteledi. Sanıkların cezaevi araçlarına alındığı sırada yakınları alkışlarla destek verdi. Cezaevi aracına bindiği sırada Yıkılacak bunlar. Tayyip Erdoğan Adaleti bu. diye bağıran sanık Ergin Geldikaya, küfürlü ifadeler kullandı. ( Cihan)

KORAMİRAL ÖĞÜTÇÜ´DEN AYDINLIK´IN HABERİNE TEPKİ

Poyrazköy davasının bugünkü duruşması öncesinde söz alan emekli tutuksuz sanık Koramiral Feyyaz Öğütçü, dün Aydınlık gazetesinde yayınlanan ve Hasdal´da yatan amirallerin Deniz Kuvvetleri Komutanı´na Balyoz davasına eleştiren ve TSK´nın kendilerine ilgi göstermediği şeklinde mektup yazdığına dair bir habere değindi. Bu haberi eleştiren Öğütçü, Kimler tarafından, ne amaçla yazıldığını bilmiyorum. YAŞ kararları gözardı edilerek yazılmış bu mektubun şahsımla hiçbir ilgisi yoktur. diye konuştu. Mektupta ismi geçen amiraller ise dün avukatları aracılığıyla mektupla herhangi bir ilgileri bulunmadığı şeklinde yalanlama geçmişti. Avukatlar, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunulacağını açıklamıştı.

´POYRAZKÖY CEPHANELİĞİ´, ´AMİRALLERE SUİKAST´ VE ´KAFES EYLEM PLANI´ DAVALARI BİRLEŞTİRİLMİŞTİ

´Ergenekon´ soruşturması kapsamında İstanbul Poyrazköy´de Ergenekon firari sanığı Bedrettin Dalan´a ait arazide yapılan aramalarda çok sayıda cephane ele geçirilmişti. Bu cephaneliğe ait açılan Poyrazköy davasına, daha sonra ´Kafes eylem planı´ ve ´Amirallere suikast´ iddialarına ilişkin davalar birleştirildi. Poyrazköy davası, toplam 69 sanıkla İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince sürdürülüyor. Emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan ve emekli SAT komando Ergin Geldikaya´nın tutuklu olarak yargılandığı davada, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Genelkurmay Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Başkanı Koramiral Kadir Sağdıç, Tuğamiral Mehmet Fatih İlğar tutuksuz olarak yer alıyor. Ancak bu sanıklar, ´Balyoz Planı´ davası kapsamında tutuklu yargılanıyor. Sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından tanıkların dinlenilmesine geçilen davanın 15´inci duruşması bugün görülüyor.

Birleşen davaların iddianamelerinde, Poyrazköy Keçilik mevkisinde 21 Nisan 2009´da başlatılan ve 28 Nisan 2009´a kadar devam eden kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin olarak, Bektaş, Kireçtepe, Onat ve Günay ile yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in ´cebir ve şiddet kullanarak, TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´, ´cebir ve şiddet kullanarak, yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´ suçlarından 2´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etme´ suçlarından 29,5 ila 57´şer yıl arasında hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

Öğütcü, Sağdıç ve İlgar´ın, ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak ´Kafes Eylem Planı´nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede, ´Danışma Kurulu´ adı altında emir ve komuta yetkisine haiz örgüt mensubu oldukları´ belirtilen iddianamede, sanıkların, ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet´, ´kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurma´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 5 ila 39 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

(10 Ekim 2011, 13:39)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast manşetlerimiz

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=3819    yazdır/print


 

Poyrazköy davasında 13. duruşma

Poyrazköy davasının bugün görülen 13. duruşmasında Yavuz Demirkıran´ın tanık olarak yemini yaptırıldığı sırada üye hakim Mehmet Hamzaçebi, bir kadın izleyicinin ayağa kalkmadığını söyleyerek ´Bir daha tekrarlanırsa dışarı çıkarırım´ diyerek uyarıda bulundu. Kadın izleyicinin uyarılması üzerine emekli binbaşı Levent Bektaş´ın avukatı Celal Ülgen üye hakime tepki göstererek, ´İnsanları tahkir edemezsiniz. Duruşmaları başkan yönetir´ dedi.

Poyrazköy davasında 13. duruşma

Poyrazköy davasının bugün görülen 13. duruşmasında Yavuz Demirkıran´ın tanık olarak yemini yaptırıldığı sırada üye hakim Mehmet Hamzaçebi, bir kadın izleyicinin ayağa kalkmadığını söyleyerek ´Bir daha tekrarlanırsa dışarı çıkarırım´ diyerek uyarıda bulundu. Kadın izleyicinin uyarılması üzerine emekli binbaşı Levent Bektaş´ın avukatı Celal Ülgen üye hakime tepki göstererek, ´İnsanları tahkir edemezsiniz. Duruşmaları başkan yönetir´ dedi.

Poyrazköy davası´nda Yavuz Demirkıran´ın tanık olarak yemini yaptırıldığı sırada üye hakim Mehmet Hamzaçebi, bir kadın izleyicinin ayağa kalkmadığını söyleyerek ´Bir daha tekrarlanırsa dışarı çıkarırım diyerek uyarıda bulundu. Kadın izleyicinin uyarılması üzerine emekli binbaşı Levent Bektaş´ın avukatı Celal Ülgen üye hakime tepki göstererek, İnsanları tahkir edemezsiniz. Duruşmaları başkan yönetir dedi. Tartışma üzerine duruşmaya 1, 5 saat saat ara veren mahkeme heyeti, Avukat Ülgen hakkında CMK 252 - 1F (Mahkeme başkanı, duruşmanın düzenini bozan sanığı veya müdafii o günkü oturumun tamamına çıkmamak üzere, duruşma salonundan çıkartır) maddesince işlem yapılabileceğini belirterek ikazda bulundu.

Kafes eylem planı ve Amirallere suikast iddialarına ilişkin davalarla birleştirilen Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmatla ilgili 69 sanıklı davasının 13. duruşması tamamlandı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde duruşmaya tutuklu sanıklar emekli deniz binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat, Binbaşı Eren Günay, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan ve emekli SAT Komando Ergin Geldikaya hazır bulundu. Duruşmada 21 tutuksuz sanık da hazır bulundu. Müdahil Agos Gazetesi´ni temsilen Fethiye Çetin duruşmaya katıldı.

RAHMİ KOÇ MÜZESİ MÜDÜRÜ ERTUĞRUL DURU TANIK SIFATIYLA İFADE VERDİ

Duruşmada tanık sıfatıyla ifade veren Rahmi Koç Müzesi Müdürü Ertuğrul Duru, Rahmi Koç Müzesi´nde sergilenen askeri denizaltı içerisinde patlayıcı madde bulunduğu iddialarıyla ilgili konuştu. 2008 yılında Rahmi Koç Müzesi Müdürü olduğunu anlatan Duru, emekli Astsubay Oğuz İşleyenel´in denizaltı rehberi olduğunu belirtti. İşleyenel´in kendisiyle özel olarak görüşmek istediğini anlatan Duru şunları söyledi:

İşleyenel benimle özel olarak görüşmek istedi. Kabul ettim. Masanın üzerine birşeyler bırakarak ´Bunlar patlayıcı dedi. Rahmi Bey´in sat komandosu olan eski korumasını aradım geldi baktı ´Bunlar patlayıcı dedi ve gitti. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı´nda Kurmay Başkanı Tuğamiral Adnan Özbal´ı aradım. Özbal´da ´Ellemeyin ekip göndereceğim´ dedi. Akşam 18. 30´da bir astsubay ve binbaşı geldi ve incelemelerin ardından ´biz bu malzemeleri alacağız, size daha sonra bilgi veririz´ dedi. 2 ay sonra ise savcılık tarafından ifadem alındı

Patlayıcı malzemeleri Kuzey Deniz Saha Komutanlığı´na teslim ederken tutanak tutuklarını sözlerine ekleyen Duru, denizaltını ziyaret edenlerin üzerlerinin dedektörlerle arandığını söyledi. Bunun üzerine tutuklu sanık Feyyaz Öğütçü, ´ O zaman buraya patlayıcıları ya güvenlikçiler koydu ya da Oğuz İşleyenel koydu diyebilir miyiz?´ diyerek tanık Duru´ya soru yöneltti. Mahkeme heyeti Öğüt´çünün bu sorusunun tanığa sorulmamasını istedi.

BİR DAHA TEKRARLANIRSA DIŞARI ÇIKARIRIM

Yavuz Demirkıran´ın tanık olarak yemin yaptırıldığı sırada üye hakim Mehmet Hamzaçebi, bir kadın izleyicinin ayağa kalkmadığını iddia ederek ´Bir daha tekrarlanırsa dışarı çıkarırım diyerek uyarıda bulundu. Uyarılan bayan ise her yemin sırasında ayağa kalktığını söyledi. Söz alan tutuklu sanıklar emekli binbaşı Levent Bektaş´ın avukatı Celal Ülgen üye hakime sözlerine tepki göstererek, İnsanları tahkir edemezsiniz. Duruşmaları mahkeme başkanı yönetir diye konuştu. Diğer sanık avukatları da oturdukları yerden Üye hakim her seferinde aynı şeyi yapıyor. Böyle herşeye müdahale etmeyin dedi. Bu sözler üzerine üye hakim Hamzaçebi, usul kurallarına kendisinin de müdahale hakkının olduğunu belirterek, Uyarıda bulunmam için başkandan izin almam gerekmez ifadelerini kullandı. Tartışma üzerine duruşmaya 1, 5 saat ara verildi.

Aranın ardından müzede 2008 Nisan´a kadar denizaltıda rehber olarak grev yapan Yavuz Demirkıran dinlendi. Demirkıran 2005 ve 2008 yılları arasında Rahmi Koç Müzesi´nde rehber olarak ziyaretçilerle ilgilendiğini söyleyerek, Ben denizaltıda 3 yıl görev yaptım. O denizaltı ile Kıbrıs Barış Harekatı´na da katıldım. Gelen ziyaretçileri denizaltının baş tarafından alıp kıç tarafından çıkartıyorduk. Bazen 20 ziyaretçi alıyorduk. Denizaltının benim dönemimde gece güvenliği yoktu. Ziyaretçilerin girdiği kapılar dışında denizaltının asıl girişi olan kapaklar kilitli değildi. Balat´tan sandalla yaklaşan biri açıp girebilir. Benim dönemimde denizaltıda hiçbir kontrol yoktu. Güvenlik yoktu. Ziyaretçileri el çantaları ile alıyorduk. Benim dönemimde arama için detektör yoktu. Müdür Ertuğrul Duru benim ayrılacağıma yakın geldi. Benim ayrılma nedenim o dönemki İngiliz müdür ile yaşadığım sorun idi dedi.

AVUKAT ÜLGEN UYARILDI

Duruşmada ayrıca Gölcük´te 3 deniz teğmenin ev aramasına katılan polis memuru Hakan Gümüş de tanık olarak dinlendi. Duruşma sonunda ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, avukat Celal Ülgen´in 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu´nun (CMK) 252 - F (Mahkeme başkanı, duruşmanın düzenini Bozan sanığı veya müdafii o günkü oturumun tamamına çıkmamak üzere, duruşma salonundan çıkartır) maddesi gereğince hakkında işlem yapılabileceğini belirterek, uyarıda bulundu.

SANIK GELDİKAYA HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA KARAR VERİLDİ

Tutuklu sanık Ergin Geldikaya´nın duruşma sırasında ´15 Temmuza kadar buradayız Öcalan´dan emir gelmedikçe burada hiçbirşey olmaz. Fırça yemeğe getirilmişiz, mahkemeye değil sözleri hakkında mahkeme heyeti savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Tanıkların çağrılması için yazı yazılmasına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 8 Temmuz saat 10. 00´a erteledi.

İddianamelerden

Birleşen davaların iddianamelerinde, Poyrazköy Keçilik mevkisinde 21 Nisan 2009´da başlatılan ve 28 Nisan 2009´a kadar devam eden kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin olarak, emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli Yarbay Ercan Kireçtepe, Binbaşı Erme Onat ve Binbaşı Eren Günay ile Yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in ´cebir ve şiddet kullanarak TBMM´yi ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´, ´cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme´ suçlarından 2´şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet etme´ suçlarından 29,5 ila 57´şer yıl arasında hapis cezalarına çarptırılması isteniyor.

Ergin Geldikaya´nın da ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´, ´patlayıcı madde bulundurma´ ve ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´na muhalefet´ suçlarından 17,5 ila 39 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülen iddianamede, Tuğamiral Levent Görgeç ile Ali Türkşen, Halil Cura, Ferudun Arslan, Sadettin Doğan, İbrahim Koray Özyurt, Muharrem Nuri Alacalı, Şafak Yürekli, Dora Sungunay, Tayfun Duman ve Mert Yanık´ın da ´Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olma´ suçundan 7,5 ila 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

´Amirallere suikast´ iddiasına ilişkin Burçin Öztürk´ün ´müşteki´ olarak yer aldığı iddianamede, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan´ın ´silahlı terör örgütüne üye olma´, ´kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurma´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 13 ila 34´er yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor.

Faruk Akın´ın ´silahlı terör örgütüne üye olma´, ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurma´, ´aynı suç işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 13 yıl 8 ay ila 33 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Sinan Efe Noyan, Barbaros Mercan ve Yiğithan Göksu´ya ´silahlı terör örgütüne üye olma´ ve ´örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurma´ suçlarından 13 ila 29 yıl arasında hapis cezası verilmesi öngörülüyor.

Ülkü Öztürk ve Sezgin Demirel ile Koray Kemiksiz´in ´silahlı terör örgütüne üye olma´ ve ´aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme´ suçlarından 8 ila 19´ar yıl arasında hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, Ali Seyhur Güçlü, Halit Mehmet Ergül, Fatih Göktaş, Burak Amaç, Burak Özkan, Oğuz Dağnık ve Mehmet Orhan Yücel´in ´silahlı terör örgütüne üye olma´ suçundan 7,5 ila 15´er yıl arasında hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

Levent Çakın´ın da ´uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etme, ticaretini yapma veya sağlama´, ´6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu kapsamında mermi bulundurma´ suçlarından 5 ila 15,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Koramiral Kadir Sağdıç ve Tuğamiral Mehmet Fatih Ilğar´ın ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak ´Kafes Eylem Planı´nı hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmede ´Danışma Kurulu´ adı altında emir ve komuta yetkisini haiz örgüt mensubu oldukları´ belirtilen iddianamede, Mücahit Erakyol, Deniz Erki, Tanju Veli Aydın, Emre Sezenler, Hüseyin Doğancı, İsmail Bak, Metin Samancı, Levent Gülmen, Aydın Ayhan Saraçoğlu, Bülent Aydın, Bora Coşkun, Süleyman Erharat, Murat Aslan, Emre Tepeli, İbrahim Öztürk, Halil Özsaraç, Gürol Yurdunal, Ümit Özbek, Bülent Karaoğlu, Daylan Muslu, Hüseyin Erol, Mehmet İnce, Alpay Belleyici, İsmail Zühtü Tümer, Levent Olcaner, Özgür Erken, Metin Fidan, Türker Doğanca, Mesut Adanur ve Metin Keskin´in eylemlerinin de ´Ergenekon silahlı terör örgütüyle doğrudan bağlantılı olarak kafes operasyonu eylem planını hayata geçirmek üzere faaliyet yürüten yasa dışı örgütlenmenin üyesi olma´ suçunu oluşturduğu kaydediliyor.

Tüm sanıkların, TCK´nin 314. maddesinin 2. fıkrası ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu´nun 5. maddesi uyarınca 7,5 ile 15´er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor. (AA)

(05 Temmuz 2011, 20:40)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=3524    yazdır/print


 

Kanadoğlu, Ergenekon kapsamında soruşturulacak

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu hakkında yürüttüğü soruşturmada, ´yetkisizlik´ kararı verdi. Başsavcılık, Kanadoğlu hakkındaki soruşturma ile ´Ergenekon´ soruşturması arasında bağlantı olduğu gerekçesiyle dosyayı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.

Kanadoğlu, Ergenekon kapsamında soruşturulacak

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu hakkında yürüttüğü soruşturmada, ´yetkisizlik´ kararı verdi. Başsavcılık, Kanadoğlu hakkındaki soruşturma ile ´Ergenekon´ soruşturması arasında bağlantı olduğu gerekçesiyle dosyayı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, terör ve organize suçlara ilişkin soruşturmalara bakmakla görevli Başsavcıvekili Hüseyin Görüşen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında, ´örgüte yardım etme´ ve ´adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs´ suçlamasıyla hakkında soruşturma yürüttüğü Kanadoğlu´nun dosyasını ´yetkisizlik´ kararıyla Ankara´ya göndermesinin ardından, dosyaya ilişkin incelemesini tamamladı. Görüşen, Kanadoğlu hakkındaki soruşturma ile ´Ergenekon´ soruşturması arasında bağlantı bulunduğu gerekçesiyle ´yetkisizlik´ kararı vererek, dosyayı yeniden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Kanadoğlu, 8 Ocak 2010 tarihinde Ergenekon soruşturması kapsamında Başsavcıvekili Turan Çolakkadı tarafından sorgulanmış ve serbest bırakılmıştı. Kanadoğlu´nun adı üç Ergenekon iddianamesinde de sık sık geçiyor: Üçüncü iddianamede 39 yerde, İkinci iddianamede ise 37 yerde geçiyor. İlerleyen süreçte Sabih Kanadoğlu´nun adının, Kafes davasının ek delilleri arasında yer alan bir listede Kafes cuntasının irtibat kuracağı kişiler arasında geçtiği de ortaya çıkmıştı. ( Zaman)

7 Ocak 2009 tarihindeki operasyonlarda Kanadoğlu´nun evinde de arama yapılmıştı

Ergenekon soruşturması kapsamındaki dalga operasyonlarda Kanadoğlu´nun evinde de arama yapılmış bir adet ruhsatsız silahın bulunduğu operasyonda Kanadoğlu gözaltına alınmamıştı. Üçüncü iddianamede örgüte ait olduğu iddia edilen silahların sahipleri arasında Kanadoğlu´nun adı geçiyor.

Ergenekon sanıklarıyla yakın ilişkisini kanıtlayan deliller elde edildi: Levent Göktaş´ın özel belgeleri Kanadoğlu´nun evinde çıktı

Yüksek yargı ve askeri bürokraside görev yapan bazı şahıslara ait gizlice çekilmiş mahrem görüntüler ofisinde yakalanan Mustafa Levent Göktaş, sorgusu sırasında Ergenekon kapsamında evi aranan Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´nu tanımadığını söyledi. Ancak Kanadoğlu´nun evinde yapılan aramalarda, Özel Kuvvetler´den emekli olan Levent Göktaş´a ait l´den 60´a kadar sıralanmış bir çok takdirname, rozet beratları, madalya beratları, diplomalar, başarı belgeleri ve öz geçmiş raporu çıktı.

Örgüt dökümanlarında Kanadoğlu´nun da adı geçiyor

Kanadoğlu´nun adı üç Ergenekon iddianamesinde de sık sık geçiyor: Üçüncü iddianamede 39 yerde, İkinci iddianamede ise 37 yerde geçiyor. 3. Ergenekon iddianamesinde, Haberal´ın çalışma masası ve bilgisayarında ele geçirilen dokümanlar arasında ´Prof. Dr. Mehmet A. Haberal-Rektör´ ibareli ´Sayın E. Org. İsmail Hakkı Karadayı - Muhterem Paşam istemiş olduğunuz Faruk Demir´in CD´lerini gönderiyorum, hürmetlerimle´ yazılı 1 sayfalık doküman sıralandı. ´Belgeler, Dinleme Kayıtları, İlişkiler 07.04.2008´ ibareli ve arka sayfaları el yazmalı 14 sayfa bilgisayar çıktılarının dökümanlar arasında yer aldığı iddianamede ´Bakanlar´ ibaresi ile başlayan 10 sayfalık isim listesinin içeriğinde Bakanlar, Toparlayıcı Eksen, Akademi, Bürokrasi, Yazar-Fikir adamı, Medya, İş Dünyası, Hukuk, E. Asker, Kadın Hareketleri başlıkları altında Mustafa Özbek, Şener Eruygur, Doğu Perinçek, Erol Manisalı, Emin Gürses, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Vedat Yenerer, Sabih Kanadoğlu, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç isimli kişilerin isimlerinin bulunduğu kaydedildi. Bir diğer dokümanda ise ´Yeni bir Türkiye için yeni bir siyaset ve bir oluşuma ilk adım´ ibaresi ile başlayan, 27.08.2001 tarihli´ Mehmet Haberal müracaat sahibi ibaresiyle son bulan, bilgisayar çıktısı doküman içeriğinde de ´Yeni bir Türkiye için yeni bir siyaset ve bir oluşuma ilk adım´ başlıklı Yaşar Nuri Öztürk ve Yaşar Okuyan imzalı siyasi içerikli bildiri, devam eden sayfalarda başlık ve imza kısmı bulunmayan bir mahkemeye ait olduğu değerlendirilen duruşma tutanakları fotokopileri yer aldığı belirtildi. İddianamede, ´Milli Egemenlik Hareketi´ imzalı bildiri ve 11-22 arasında numaralanan bilgisayar çıktısı dokümanda Doğu Perinçek, Anıl Ç, Emin Gürses, Erol Manisalı, Güler Kömürcü, Hurşit Tolon, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Mustafa Özbek, Sabih Kanadoğlu, Şener Eruygur, Tuncer Kılınç, Vedat Yenerer, Yaşar H, Tuncay Özkan ve Ümit Ö, isimli kişilerin yer aldığı öne sürüldü.

Kanadoğlu´na ´örgüte yardım ve yargıyı etkileme´ suçlaması

26 Nisan 2011 - Eski Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu´nun evinde yapılan aramayla ilgili dosya, Ankara Başsavcılığınca ?Ergenekon´la fiili bağ var? diye İstanbul´a gönderildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu hakkında yürüttüğü soruşturmada ?Ergenekon´la fiili irtibatı var? gerekçesiyle dosyayı ´yetkisizlik´ kararı vererek İstanbul´a gönderdi. Ergenekon soruşturmasını başlatan Zekeriya Öz, 8 Ocak 2009 günü Sabih Kanadoğlu´nun evlerinde arama yaptırmış, Kanadoğlu´nun evlerinde bazı belge ve dökümanlara el konulmuştu. Kanadoğlu daha sonra İstanbul´da ifade vermişti. Ergenekon soruşturması kapsamında Balıkesir ve Ankara´daki evleri aranan ve İstanbul´da dönemin Başsavcı vekili Turan Çolakkadı liderliğindeki savcı ekibi tarafından 4 saat sorgulanan eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´na ´Terör örgütüne yardım etmek´ ve ´Bağımsız yargıyı etkilememeye çalışmak? suçlamaları yöneltilmişti. Kanadoğlu´nun dosyası daha sonra ´yetkisizlik´ kararı verilerek İstanbul´a gönderilmişti.

Ergenekon´la fiili irtibatı var

İstanbul´dan gelen dosyayı inceleyen Ankara Başsavcılığı, dosyayı terör ve organize suçlara ilişkin soruşturmalara bakmakla görevli Başsavcıvekili Hüseyin Görüşen´e teslim etti. Dosyaya ilişkin incelemesini tamamlayan Başsavcıvekili Görüşen, Kanadoğlu hakkındaki soruşturma ile Ergenekon soruşturması arasında bağlantı bulunduğu gerekçesiyle ´yetkisizlik´ kararı vererek, dosyayı yeniden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.

İstanbul Ağır Ceza karar verecek

Sabih Kanadoğlu dosyasıyla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın verdiği İstanbul´a gönderme kararına İstanbul Başsavcılığı itiraz ederse, uyuşmazlık sorununa CMK´nın 161. madde çözüm olacak. Buna göre dosya ´yetkisizlik´ kararı veren savcılığa en yakın şehirdeki özel yetkili mahkemece karara bağlanıyor. Buna göre Ankara Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi´ne en yakın özel yetkili ağır ceza mahkemesi İstanbul´da bulunduğu için dosyaya kimin bakacağına İstanbul´daki özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi karar verecek. (Star)

(25 Nisan 2011), son güncel.: (26 Nisan 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

İşte Deniz´deki cuntanın listesi

Kanadoğlu ifade için adliyede

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=3220    yazdır/print


 

Katili yakalamayı sevenler ile katille resim çektirmeyi sevenler

Santoro dosyası yeniden açılmalı... Trabzon´da öldürülen Rahip Santoro´yu on altı yaşında bir çocuk, tanesi üç bin-altı bin dolar arasında satılan Glock tabanca ile uzak bir mesafeden vurmuştu. Katil, kilisenin bir ucundan ateş etmiş, öbür ucunda duran rahibi öldürmüştü. Nedense hepimiz katilin tek başına hareket eden bir çocuk olduğuna inanıverdik. Başta devlet, işi kimse kurcalamadı. Hâlbuki inanılmaz iddialar vardı. Olay sırasında rahibin yanında bulunanlar... Rahibin olay öncesi başına gelenler... Cinayetten önce kilisenin camlarının kırılması... Görgü tanıklarının kentte yaşayamaz hale getirilmesi... Unutup gittik. Ta ki Hrant Dink cinayetine kadar...

Katili yakalamayı sevenler ile katille resim çektirmeyi sevenler

Santoro dosyası yeniden açılmalı... Trabzon´da öldürülen Rahip Santoro´yu on altı yaşında bir çocuk, tanesi üç bin-altı bin dolar arasında satılan Glock tabanca ile uzak bir mesafeden vurmuştu. Katil, kilisenin bir ucundan ateş etmiş, öbür ucunda duran rahibi öldürmüştü. Nedense hepimiz katilin tek başına hareket eden bir çocuk olduğuna inanıverdik. Başta devlet, işi kimse kurcalamadı. Hâlbuki inanılmaz iddialar vardı. Olay sırasında rahibin yanında bulunanlar... Rahibin olay öncesi başına gelenler... Cinayetten önce kilisenin camlarının kırılması... Görgü tanıklarının kentte yaşayamaz hale getirilmesi... Unutup gittik. Ta ki Hrant Dink cinayetine kadar...

Mehmet Altan (Star): Trabzon´da bir rahip öldürüldü. Kim vurmuştu? On altı yaşında bir çocuk... Hem de tanesi üç bin-altı bin dolar arasında satılan Glock marka bir tabanca ile... Nedense hepimiz katilin tek başına hareket eden bir çocuk olduğuna inanıverdik. Başta devlet, işi kimse kurcalamadı. Hâlbuki inanılmaz iddialar vardı. Olay sırasında rahibin yanında bulunanlar... Rahibin olay öncesi başına gelenler... Cinayetten önce kilisenin camlarının kırılması... Görgü tanıklarının kentte yaşayamaz hale getirilmesi.

En çok Glock tabanca konuşuldu... Kontrollerde fark edilmediği söylendiği için ´hayalet tabanca´ olarak anılmaktaydı. Çok pahalıydı. On altı yaşında bir çocukta böyle bir tabanca... Üstelik rahip uzak bir mesafeden vurulmuştu. Katil, kilisenin bir ucundan ateş etmiş, öbür ucunda duran rahibi öldürmüştü. Uzmanlar böyle bir keskin nişancılık için on altı yaşın yetmeyeceğini anlatıyorlardı. Bunlar duyulmadı. Birkaç kişi yerel televizyonların yayınlarından yakındı. Rahibin cinayete kurban gittiği günkü yayınlar ise dikkate alınmadı. Toplum olarak hepimizin yüzünü kızartacak bir durumu da yok saydık. Ülkemizde canını bize emanet eden yabancı bir din adamının katledilmesini umur-u adiyeden saydık. Unutup gittik.

Ta ki Hrant Dink cinayetine kadar. Hrant Dink cinayeti Rahip Santoro cinayetine de dikkatle bakmayı gerektiriyor. Dink cinayetini azmettirenlerden biri, Dink cinayetinin de aynı Santoro cinayeti gibi ´tek kişilik bir cinayet olarak kalacağı´ inancıyla hareket ettiklerini açıkça söyledi. Daha da ötesi var: Önceki günkü gazetelerden birinde Yasin Hayal ile ilgili bilgiler yer aldı. ´Rahibi dövdüğünü anlattı´ başlıklı haber şöyleydi: ´Hayal, asker arkadaşlarına bir rahibi dövdüğünü de anlattı. Hava değişimi alarak gittiği izin dönüşünde arkadaşlarına bir rahibi keser sapıyla dövdüğünü söyleyen Hayal, askerlikten sonra tüm kiliseleri bombalayacağını iddia etti.´ Gazete, rahibin Trabzon´da gerçekten dövüldüğünü de vurgulamaktaydı.

Bütün her şey, Rahip Santoro cinayetinin üzerinin kapatıldığına işaret etmekte. Muhtemelen Hrant Dink cinayetinin de aynı şekilde karanlığa karışacağı umut edildi. Böylece şebeke bir sonraki cinayete rahatça hazırlanacaktı. Aslında gerçek ve titiz bir hukuk devleti olsak... On altı yaşındaki çocuk-katilin ardına daha dikkatli bakardık. Ülkemizde görev yapan bir din adamının garip katlini de sessizce geçiştirmezdik. Bu son gelişmelerin ardından Santoro dosyasının yeniden açılmasını kendiliğinden sağlayacak hukuki bir mekanizma yok mu? Kendiliğinden çalışan bir mekanizma yok ise Adalet Bakanlığı´nın harekete geçmesi gerekmiyor mu? İçişleri Bakanlığı´nın dedektiflerini yeniden bu dosyaya yönlendirmesi en doğal davranış olmaz mı?

Doğrusu devletin bilgisi dâhilinde anonslu cinayetler işlendiği için ipin ucu çoktan kaçtı. Ama yeniden hukuk devleti tesis edilecekse o ipin ucunu yeniden yakalamalıyız. Santoro cinayeti dosyası açılmalı. Gerçek bir soruşturma ve yargılama inanılmaz sonuçlar ortaya koyabilir. Ve dolayısıyla Dink cinayetini de biraz daha aydınlatır. Bakalım bu adımı kim atacak? Ya da bu adımı atacak kimse çıkacak mı? Devletin içinde ´katille resim çektirmeyi sevenler´ kadar ´katilleri yakalamayı sevenler´ olduğunu da gösterebilecek miyiz? Yoksa devletin içinde öyle birileri artık hiç kalmadı mı??

Bu yazıyı 7 Şubat 2007 yılında yazdım... Kimse umursamadı. Hâlbuki Santoro cinayetine biraz dikkatle bakılsa ve gerçek sorumlular ortaya çıkarılsa, muhtemelen Hrant yaşıyor olacaktı... Bu iki cinayet birden ele alınırsa ve sorumluları ortaya çıkarılırsa, Hrant Dink cinayeti biraz daha aydınlanır, bu ülkede bir daha böyle bir cinayet de işlenemez... ( Mehmet Altan / Star)

Santoro ilk, Dink üçüncü halkaydı

23 Ocak 2011: Dink öldürüldükten sonra bu suikastin bir sır olmadığı, hatta Yasin Hayal´in eniştesi Coşkun İğci tarafından olaydan 6 ay önce Jandarma İstihbarat elemanlarına ayrıntılı bir şekilde iletildiği ortaya çıktı. Jandarma Alay komutanı Ali Öz´ün ise Dink´e yönelik suikast hazırlığını gündeme getiren istihbarat elemanlarına, Özel görüşürüz diye yanıt verdiği ancak işlem yapmadığı ortaya çıktı. Cinayete kadar polis, Jandarma ve MİT´de dahil olmak üzere tüm kademelerin sistemli bir şekilde perdelendiği bir olayla karşı karşıyayız. Bu nedenle terör uzmanları, Kurgu bir suikast olarak isimlendiriyorlar. Ve Rahip Santora cinayeti ve Malatya Zirve Kitabevi ile devam eden sistemli bir çalışmanın sonucu olarak değerlendiriyorlar. Dink suikasti üçüncü halka olarak gösteriliyor. Eğer kamuoyu baskısı olmasaydı bu halkaya yeni isimlerin de ekleneceğine işaret ediyorlar. Soruşturma derinleştikçe öğreniyoruz ki, Ogün Samast sadece cinayetten sonra Türk bayrağı ile karşılanmadı, aynı zamanda eline silah verilerek Trabzon Otogarı´ndan da öpülerek uğurlandı. İşin üzerine gidildikçe başka ne ayrıntılar çıkacak hep birlikte göreceğiz ve inanın ki küçük dilimizi yutacağız. ( Abdulkadir Selvi / Yenişafak)

Azınlıklar Kafes´e alınmak istenmişti

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Zirve Yayınevi davasında, tanık Erhan Özen´in ifadeleri, Kafes Eylem Planı´ndaki belgeler, iki davanın birleştirilmesini gündeme getirmişti. Kafes Eylem Planı davasının iddianamesinde, ´Zirve Yayınevi cinayetleri ´operasyon´ olarak yer almış, Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink operasyonları sonrasında, Türkiye´de yaşayan gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğu yönünde kamuoyu oluşmuş, ancak AKP tarafından, karşıt medyanın da desteğiyle, söz konusu olayların Ergenekon tarafından organize edildiği şeklinde yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunulmuştur.´ ifadesi yer almıştı. Son kabul edilen Ergenekon iddianamelerinden biri Sivas´ta Ermeni Cemaat lideri Minas Durmazgüler´e suikast hakkındaydı. Ergenekon davasının sanıklarından İbrahim Şahin´e bağlı ekip tarafından gerçekleştirilecek suikast hazırlık aşamasında ortaya çıkarılmış sanıklar yakalanmıştı. Dink suikastinden yıllar sonra bile Ergenekon´un aynı stratejiyi yürütmeye devam etmesi azınlıklara yönelik suikastlerle Ergenekon´un bağına delil gösterilebilir. Sivas´ta gerçekleştirilecek bu suikast ile de aynı amaç hedeflenmişti: Azınlıkların hayatının tehlikede olduğu ve AK Parti hükümetinin onları koruyamadığı kanaatini uyandırmak. İktidara gelir gelmez Avrupa Birliği´ne girmek için müthiş bir gayret gösteren hükümet, darbecilere karşı en önemli desteklerden birini, demokratik Batı dünyasının desteğini sağlamıştı. Bunu gören Kontrgerillacılar da hükümeti Batı´da kötü duruma düşürebilmek için azınlıkları hedef listesine aldı. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(22 Ocak 2011), son güncel.: (23 Ocak 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Hrant Dink cinayeti ve davasıyla ilgili manşetlerimiz

AİHM: Ergenekon, terör örgütü

Flaş!!! Ergenekon ve Dink sanıklarının irtibatı tespit edildi

Balyoz Darbe Planı´nın hedeflerinden biri de Dink çıktı

Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi

Flaş!!! Dink davası tanığından yeni şok ifadeler

Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz

Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir

Kafes iddianamesinde arama yap

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2835    yazdır/print


 

Poyrazköy: 10. duruşmada da tartışmalar yaşandı

´Fuhuş ve askeri casusluk´ soruşturması kapsamında Gölcük Donanma Komutanlığı´nda 6 Aralık 2010 tarihinde yapılan operasyonla ele geçirilen ve tamamı 43 klasör tutan deliller, içerisinde Balyoz, Oraj ve Suga Harekat planlarıyla Sakal ve Çarşaf eylem planları bulunması nedeniyle Balyoz davasını gören İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderildi. Bir ihbar üzerine Gölcük Donanma Komutanlığı´nda istihbarat bölümünün zeminine gizlenmiş bir bölme içinde 10 çuval belge ele geçirilmişti. Belgelerin, Ergenekon ve bağlantılı bir çok dava ve soruşturmayı etkileyecek orjinal ıslak imzalı ve şok belgeler olduğu ortaya çıkmıştı. Bu arada Balyoz davasının bugün görülen 7. duruşmasında iddianamenin okunmasına devam ediliyor.

Poyrazköy: 10. duruşmada da tartışmalar yaşandı

´Kafes eylem planı´ ve ´Amirallere suikast´ iddialarına ilişkin davalarla birleştirilen ´Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmat´ ile ilgili 69 sanıklı davanın 10. duruşması başladı. Duruşmada mahkeme heyeti üyesi Hakim Mehmet Karababa ile sanık ve avukatları arasında ´sakız çiğneme´ ve ´soyadla hitap etme´ konularında tartışmalar yaşandı. Sanıkların küstah tavırlarla mahkeme heyetini ve ortamı germeye çalışması dikkat çekti.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli yarbay Ercan Kireçtepe, binbaşı Erme Onat, binbaşı Eren Günay, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan ile aralarında eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç ve Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar´ın da bulunduğu 18 tutuksuz sanık katıldı. Tutuklu sanıklar emekli deniz binbaşı Levent Bektaş ve emekli SAT komando Ergin Geldikaya´nın gelmediği duruşmada, sanık avukatları ve ´müdahil´ Agos Gazetesi´ni temsilen avukatları hazır bulundu. Duruşma, polis memuru tanık Fevzi Fidan´ın dinlenilmesiyle devam ediyor.

Poyrazköy kazısına katılan polisler dinleniyor

´Kafes eylem planı´ ve ´Amirallere suikast´ iddialarına ilişkin davalarla birleştirilen ´Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmat´ ile ilgili 69 sanıklı davada tanık olarak dinlenilen polis memurunun üzerinde silah olduğu, duruşma salonuna girerken silahını teslim etmediği belirlendi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tanık olarak dün ifade veren, bugün soruları cevaplandıran bomba imha ve inceleme uzmanı polis memuru Fevzi F, Poyrazköy´deki kazılarda görev alan polis ekiplerine Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerinin liderlik yaptığını, kazı yerine topluca gidildikten sonra görevlilerin gruplara ayrıldığını ve belirli bölgelerde arama yapıldığını tekrarladı. Tutuksuz sanıklardan Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar´ın ´Kazı yapılacak bölgeleri kim belirledi?´ diye sorduğu Fevzi F, ´Bölgeler rastgele belirlendi. Belirli bir planlaması yoktu. Bize emir verilirken herhangi bir bölge ismi zikredilmedi´ dedi. Tanık polis Fevzi F, sanıklardan Albay Mehmet Orhan Yücel´in ´1960´lı yıllarda olduğu gibi aramalarda kazma ve kürek gibi malzemeler mi kullanıldı?´ sorusu üzerine, aradan 30 yıl ve 3 kuşak geçtiğini, bomba ve bomba tespit araçlarının değiştiğini, kazı yerinde sadece kazma, kürek ve kepçe değil aynı zamanda döneme uygun teknik malzemelerin kullanıldığını ifade etti.

Patlayıcıdan koruyucu elbise giyilmedi çünkü o elbise ile en fazla 5-6 dakika çalışılabilir

Başka bir soruyu cevaplandırırken de ele geçirilen lav silahlarının sulu bir bölgeden çıkarıldığını, çok iyi korunduğu için suyla temasının söz konusu olmadığını ve silahı çalışır vaziyette bulduklarını ifade eden Fevzi F, sanıklardan Ergin Geldikaya´nın sorusuna karşılık da kazı çalışması sırasında bomba imha görevinde kullanılan özel elbiseyi uzun süreli bir çalışma gerektiği için giymediğini ve 45 kilogramlık elbiseyle en fazla 5-6 dakika çalışılabileceğini söyledi. Kazıların 15-20 santimetreyi geçmediğini ve kepçenin de o şekilde kullanıldığını ifade eden Fevzi F´ye aramalarda kaydedilen bir videoyu izlettiren tutuklu sanık Levent Bektaş´ın avukatı Celal Ülgen, görüntülerde kepçenin metrelerce kazı yaptığı ve çevresinde korunmasız şekilde insanlar bulunduğunun fark edildiğini ifade etti. Tanık Fevzi F. de bunun üzerine, bu şekilde arama yapmanın normal olmadığını, patlayıcı arandığı için arayanların otomatik olarak tehlikede olduğunu ama oradaki aramayı o şekilde yapma kararını elbise giymenin zorluğu nedeniyle kendisinin verdiğini fakat kepçenin etrafında bulunan insanların can güvenliği konusunun da o insanlara sorulması gerektiğini kaydetti. Bir avukatın ´Kepçenin etrafında bulunan insanlardan biri de sizsiniz, neden önlem almadınız?´ diye sorduğu Fevzi F, ´Evet, orada görünen kişilerden biri de benim. İnisiyatifimi kullandım orada. Bomba imha için özel elbise giymenin şartları oluşmamıştı. Elbise kısa zamanlı işler için 5-6 dakikalığına giyilir. Bomba araması yapılması, tehlikeliden tehlikesiz durumuna doğru 3´e ayrılır. Poyrazköy´deki arama bana göre daha az tehlikeli olan 3. gruba girmektedir´ dedi.

Tanık polisin salona silahla girmesi tepkilere yol açtı

Duruşmada tanık Fevzi F. ile sanık ve sanık avukatlarının karşılıklı soru ve cevap şeklindeki tartışmalarına, konuşmanın üslubuyla ilgili mahkeme heyetinin de müdahalesi oldu. Savcı ve hakimler, Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´na, sanık ve avukatlarının yoruma tabi olmayan soruları tanığa sormaları gerektiği yönünde uyarılarda bulundu. Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu da bu konuda soru soranları uyardı. Duruşmada söz alan avukat Celal Ülgen, tanık Fevzi F´ye ´üzerinde silah olup olmadığının´ sorulmasını istedi. Mahkeme heyetinin sorusu üzerine ´Silah üzerimde´ diyen Fevzi F, ´Silahla içeri girilmeyeceğini bilmiyor musunuz?´ diye sorulunca da ´Ben biliyordum da özür dilerim, unutmuşum´ diye konuştu. Avukat Celal Ülgen, bu konunun tutanağa geçirilmesini isteyerek, polis olan tanık Fevzi F´nin, avukatlara yönelik sert konuşma şekli nedeniyle silahının bulunduğunu ve polis psikolojisiyle silahına güvendiğini tahmin ettiğini söyledi. Ülgen, silahı görmediğini, sadece tahmin ettiği için ´Silah var mı?´ diye sorduğunu sözlerine ekledi. Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu, bir güvenlik görevlisinin gelerek, tanıktan silahını almasını istedi. Bu sırada tanık Fevzi F, Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç´ın sorusu üzerine, arama yaptıkları bölgede silahların çıktığı gömü toprağının eski görünümlü olduğunu ve üzerinde yeşerti bulunduğunu sözlerine ekledi. Tanık Fevzi F, duruşmaya ara verildiğinde silahını görevliye teslim etti. ( AA)

Poyrazköy davasında tartışmalar yaşandı

´Kafes eylem planı´ ve ´Amirallere suikast´ iddialarına ilişkin davalarla birleştirilen ´Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmat´ ile ilgili 69 sanıklı davada mahkeme heyeti üyesi Hakim Mehmet Karababa ile sanık ve avukatları arasında ´sakız çiğneme´ ve ´soyadla hitap etme´ konularında tartışmalar yaşandı.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tanık olarak ifade veren Komiser Cem A, sanıklardan Levent Bektaş´ın ev ve iş yerindeki aramalara katıldığını ve ifadesini aldığını, Bektaş´ın iş yerindeki dizüstü bilgisayar, CD ile 2 DVD ve bilgisayar hardiskine el koyduklarını ve şubeye götürdüklerini ifade etti. Bir avukatın ´El koyduğunuz dijital verilerin bir imajını alıyor musunuz?´ diye sorduğu tanık A, ´Teknik yetersizlikten imaj cihazımız yoktu, bu yüzden alamadık´ dedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun ´Kaç imaj cihazınız var ve ilk incelemede dava konusuna ilişkin ne buldunuz?´ diye sorduğu Cem A, ´Hatırladığım kadarıyla o zaman şubemizde 2 adet, bilişim şubesinde de 3 adet vardı. Ancak olay tarihinde eş zamanlı 5 ayrı şahsa operasyon düzenlendiği için teknik yetersizlik söz konusu olabilir´ diye konuştu.

İlk incelemede CD´lerde ´Kafes Eylem Planı´ adlı belgeyi göremediklerini söyleyen A, bu belgenin teknik personelin incelemesinden sonra bulunduğunu kaydetti. Sanık Levent Bektaş´ın avukatı Celal Ülgen´in ´Dijital verileri kime teslim ediyorsunuz? Kim inceliyor? Ayrıca DVD ve CD´lere bilgi eklenip çıkarılabileceğini biliyor musun?´ diye sorduğu Komiser A, delilleri teknik birime verdiklerini, burada inceleme yapıldığını ve delillerin dışarı çıkartılamayacağı karşılığını verdi. Avukat Ülgen, ´CD ve DVD´lerin tekrar üzerine yazılabildiğini de bilmiyordum. Ayrıca o dönemlerde imaj alınmıyordu´ diyen A´ya, bunun CMK´ya aykırı olduğunu hatırlattı. Ülgen, ayrıca CMK´ya göre arama yapıldığı sırada suç unsuru bulunmadığında yakalama işlemi yapılamayacağını hatırlatarak, Bektaş´ın neden gözaltına alındığını sordu. Komiser Cem A´nın ´Bugüne kadar bu kararın olduğu her olayda aynı şey yapıldı´ sözlerine duruşma salonunda bulunanlar tarafından tepki gösterildi.

Duruşmada sakız tartışması

Bunun üzerine, soru-cevap tartışmalarındaki konuşmaların üslubuyla ilgili mahkeme heyetinin müdahalesi oldu. Bu sırada heyet üyesi Hakim Mehmet Karababa da duruşmada sakız çiğnenmemesi uyarısında bulunarak, ´Burası Türkiye Cumhuriyeti´ni temsil eden bir mahkeme´ dedi. Tutuklu sanık Ergin Geldikaya ise takma dişini çıkartarak, ´Bana bakarak konuşuyorsun. Ağzımdaki sakız değil, takma diş´ dedi. Avukat Celal Ülgen, bu duruma karşılık ´İkinci sakız vakası´ dedi. Hakim Karababa´nın ´Burası Türkiye Cumhuriyeti´ni temsil eden bir mahkeme´ sözlerini tekrarlaması üzerine sanık Geldikaya, ´Biz de öyle umuyoruz´ dedi. Karababa ise ´Ummak değil, öyle zaten´ cevabını verdi.

Sanık Levent Bektaş da söz alarak, tanık Komiser A´ya ´Arama sırasında zorluk çıkardım mı veya delilleri karartma gibi davranışlarda bulundum mu?´ sorusunu sordu. A´nın olumsuz bir tavırla karşılaşmadığını söylemesi üzerine Bektaş, aramaya gelen polislere yardımcı olduğunu belirterek ´Samimi olduğumu göstermek için başka yerde olan dizüstü bilgisayarımı da getirdim´ dedi.

Diğer polisler de dinlendi

Duruşmada daha sonra tanık olarak ifadesi alınan polis memuru Vahit K, 14 Mayıs 2009 tarihinde sanıklardan Ergin Geldikaya´nın Selimiye´deki ev aramasına katıldığını ve o dönem görevli olduğu İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğünden de çevre güvenliği için görevlendirildiğini belirterek, evin neresinde silah bulunup bulunmadığını hatırlamadığını aktardı. Şu an başka bir ilde bomba uzmanı olarak görev yapan tanıklar Adem T ve Serdar K. ise sanık Geldikaya´nın ev aramasında açığa çıkan askeri mühimmat olduğunu, savunma tarzı el bombasının evin sol köşesindeki odada bir varilin içinde ve silahların da mutfağın yan tarafındaki depodan çıkarıldığını söyledi. Tanık polis memuru Yaşar Ü. de o dönemde muhaberede evrak memuru olarak çalıştığını, görevinin birime gelen e-posta ihbarlarını ve şikayetleri değerlendirerek üst merciye iletmek olduğunu belirterek, 23 Şubat 2009 tarihinde ´Hüseyin Vatansever´ adlı takma isimli kişiden gelen ihbar tutanağı altında imzasının bulunduğunu ve kendilerine günlük 30-40 adet ihbar geldiğini ifade etti.

Denizaltındaki patlayıcıyı teslim alan subay

Duruşmada tanık olarak dinlenilen Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı SAT-SAS özel malzeme subayı Bülent B. ise Koç Müzesi´ndeki ´Turgut Reis´ denizaltısında bulunan bombayı teslim aldığına dair düzenlenen tutanaktaki imzanın kendisine ait olduğunu belirterek, 2 poşet halinde teslim aldığı patlayıcıları SAT Grup Komutanlığının cephaneliğine götürerek üstten gelen emirle imha ettirdiğini dile getirdi.

Kendisine teslim edilen malzeme içinde TNT ve saniyeli fitil bulunduğunu belirten B, o zamanki grup komutanlığının emriyle denizaltına gittiğini, daha önce bulunan bombanın karşıdan bakıldığında görülmeyecek ama yandan bakıldığında görülecek iskandil cihazının arkasında bulunmuş olduğunu, kendilerinden önce poşetin açılıp incelendiğini ve içindekinin patlayıcı olduğunun tespit edildiğini ifade etti.

Sanıklardan eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü´nün ´Patlayıcı hemen düzenek kurulacak bir patlayıcı mıydı? Patlarsa etkisi ne olurdu?´ diye sorduğu B, bulunan patlayıcının hemen kurulacak cinsten olmadığını, pek rastlanmayan bir şekilde fünye çaplarının küçük olduğunu, daha sonra yaptığı araştırma sonucu bu fünyelerin su altında kullanıldığını öğrendiğini ve bu düzeneğin kolaylıkla yapılabileceği konusunda bir inancının olmadığını söyledi. Tanık Bülent B. ayrıca, söylenildiği gibi patlayıcının 200 ya da 300 kişi değil, en fazla 8-10 kişiye zarar verebileceğini dile getirdi.

Denizaltının en fazla 6-7 kişi kapasiteli olduğunu anlatan B, Öğütcü´nün, ´Patlayıcı yandığında fark edilir mi? Fünye uzunluğu hesaplandığında azami 4 dakikada mı yanar?´ sorusuna karşılık da bu kısa dakikalar içinde patlama halinde denizaltıdan çıkışın zor olacağını ifade etti.

Mahkeme heyeti üyesi Hakim Mehmet Karababa, tanığa ´Denizaltında bulunan patlayıcının açık alan ile kapalı alanda patlamasının etkisi aynı mı olur?´ diye sordu. Tanık B. de, patlayıcının kapalı alanda açık alana oranla daha fazla etkili olacağını ifade etti.

Hakime soyadla hitap tartışması

Bu sırada söz alan sanık Ali Türkşen, daha önce soru soran Öğütcü gibi hakime yönelik, ´Sayın Karababa´ hitabında bulunduğu için Karababa tarafından ´Bana sayın Karababa olarak hitap etmeyin. ´Sayın Hakim´ deyin. Hakkınız yok. Devletin hakimiyim´ diye uyarıldı. Bu uyarı nedeniyle tartışmaya katılan avukat Celal Ülgen, mahkeme heyeti başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´ndan duruşma salonunda disiplinin sağlanmasını ve Hakim Karababa´nın her duruma müdahale etmesini engellemesini istedi. Ülgen´in bu çıkışına tepki gösteren Karababa, ´Celal Bey, bunu siz başlattınız. Hedef göstererek konuşamazsınız´ dedi. Celal Ülgen´in, ´Yüzbinkere Karababa´sınız´ diye bağırdığı Karababa da ´Beni hedef göstererek söyleyemezsiniz´ diye uyarısını tekrarladı. Avukat Ülgen´in, ´İsterseniz hakkımda suç duyurusunda bulunun´ ifadesini kullanmasına karşılık Karababa da ´Suç duyurusunda bulunmam, uyarıyorum´ diye konuştu. Duruşmada, bu tartışmanın ardından sanıklar ve avukatlarının Hakim Karababa´ya ´Sayın Yargıç´ diye hitap ettikleri görüldü. ( Zaman)

Kafes´te Emniyet raporunun mahkemeden gizlendiği iddiası

Poyrazköy davasında sanık avukatlarından Murat Ergün, ´Kafes Eylem Planı´ adlı belge üzerinde bulunan ´uygundur Kadir Paşa koor. etsin´ şeklindeki el yazısının iddia edildiği gibi sanık emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü´ye ait olmadığını savundu. Emniyetin bu yönde raporu olduğunu ve söz konusu raporun mahkemeden gizlendiğini ileri süren Ergün, Bu raporu Balyoz klasörlerinde bulduk. dedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam eden duruşmada avukatların talepleri alınıyor. Söz alan sanıklar Koramiral Kadir Sağdıç ve Öğütçü´nün avukatı Murat Ergün, ´Kafes Eylem Planı´ belgesi üzerindeki notun müvekkili Öğütçü´ye ait olmadığını söyledi. İddianamede ´uygundur Kadir Paşa koor. etsin´ yazılı notun Öğütçü´ye ait olduğunun iddia edildiğini ve notta ismi geçen Kadir Sağdıç´ın da bu gerekçe ile sanık olduğunu öne süren Ergün, emniyetin hazırladığı bir raporda notun Öğütçü´nün el ürünü olmadığının belirtildiğini ifade etti. Raporu tesadüfen fark ettiklerini söyleyen Ergün, Rapor, Balyoz davasının delil klasörleri arasında çıktı. Kadir Sağdıç, Balyoz davasında sanık ve o fark ediyor. Bu rapor mahkemeden ve savcıdan gizleniyor. Savcılığa, iddianame tamamlanıp mahkemeye gönderildikten bir gün sonra iletiliyor. Tamam, geç de olsa savcılığa iletildi. Savcılık neden müvekkillerimin lehine olan bu delili dosyaya koymuyor. Belki de müvekkilim burada sanık olmayacaktı. Bu durum karşısında tepkiniz ne olacak merak ediyorum. dedi. Ergün, emniyetin hazırladığı bu raporun dosyaya konulmasını da talep etti.

´Kadir Paşa koor. etsin´ yazısı

Avukat Ergün´ün duruşmada dile getirdiği söz konusu rapor Balyoz davasının ek delil klasörlerinde yer alıyor. Söz konusu el yazısına ilişkin olduğu iddia edilen raporda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü´ne yazı yazarak, Ahmet Feyyat Öğütçü´nün el yazısı örnekleri ile Kafes Eylem Planı´nda bulunan ´uygundur. Kadir Paşa koor. etsin´ yazısının karşılaştırılmasının istendiği belirtiliyor. Emniyet Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü, Öğütçü´nün el yazısı örneği ile Kafes belgesi üzerindeki notu karşılaştırıp 26 Şubat 2010 tarihinde bir rapor hazırladı. Raporda, Ahmet Feyyaz Öğütçü isimli şahsın mevcut mukayese el yazıları ile el yazılı faili meçhul dokümanlardaki el yazıları incelenmiş; aralarında kaligrafik ve karakteristik özellikler yönünden ilgi ve irtibat tespit edilememiştir.denildi. ( Cihan)

Poyrazköy davası Nisan´a ertelendi

Poyrazköy davasında tahliye kararı çıkmadı. Duruşma 6 ve 8 Nisan 2001 tarihine ertelendi. Duruşmada avukatların taleplerinin alınmasının ardından mahkeme ara verdi. Yarım saatlik aranın ardından mahkeme, taleplere ilişkin kararlarını açıkladı. Tutuklu sanıklar Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Erme Onat, Eren Günay, Ergin Geldikaya, Faruk Akın ve Sinan Efe Noyan´ın üzerlerine atılı eylemin vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunduğu ve devam ettiği gerekçesiyle tahliye taleplerini reddetti. Duruşmayı 6 ve 8 Nisan 2011 tarihine erteleyen mahkeme, 7 sanığın duruşmalara katılma zorunluluğunu ortadan kaldırdı.

´Kadir Paşa koor. etsin´ yazısı isteniyor

Feyyaz Öğütçü´nün Balyoz davası klasörlerinde yer aldığını belirttiği ve Kafes belgesindeki notun kendi eli ürünü olmadığını gösteren ekspertiz raporunun İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nden istenmesine karar veren heyet, 13 sanığın yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması taleplerini reddetti. Levent Bektaş´ın ruhsatlı silah ve tüfeğinin iade edilmesi talebini kabul eden mahkeme, bu duruşma tanık olarak ifadeye çağrılan ancak zaman yetersizliği nedeniyle dinlenemeyen polis memurlarının, bir sonraki duruşma çağrılmasına hükmetti.

Kuban kendisi istedi

Taleplerle ilgili ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. 13 sanıkla ilgili yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması´ talebini reddeden heyet, tutuksuz yargılanan sanıklardan 7´sinin duruşmalara gelme zorunluluğunu kaldırdı. Savcı Nuri Ahmet Saraç, sanık avukatlarının, mahkemenin iki üyesinin talepleri dışında başka illere gönderildiği´ iddiasına karşılık, hakimler Oktay Kuban ve Nejat Ede´nin arkadaşları olduğunu ve tayinlerinin kendi talepleriyle gerçekleştiğini söyledi. ( Cihan, Yenişafak)

ÖĞÜTCÜ: ´BU DAVA ABD KOMPLOSU´

Kafes sanığı emekli Koramiral Öğütçü, dünkü duruşmada bugüne kadar kamuoyunda hiç bilinmeyen TSK içindeki bir köstebek operasyonunu anlattı. Öğütçü, ?İçimizdeki sütü bozuklar bize tertip kurdu. ABD´ye sık sık giden bu personelin gizli bir istihbarat teşkilatıyla ilişkileri var. Onların komplosuyla biz sanık yapıldık? dedi. ?Kafes Eylem Planı? ve ?Amirallere Suikast? davalarıyla birleştirilen Poyrazköy´de ele geçirilen mühimmata ilişkin dava kapsamında yargılanan eski Kuzey Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü dünkü duruşmada kamuoyunda hiç bilinmeyen TSK içindeki bir köstebek operasyonunu anlattı. 2009 Ağustos´ta emekli olan Kuzey Deniz Saha Komutanı Öğütçü salondaki avukatların da şaşkınlıkla izlediği şu açıklamaları yaptı: ?2008 yılı Temmuz ayından itibaren TSK hedef alındı. Özellikle Deniz Kuvvetleri hedef seçilerek hedef alınan komutanlıklar ile subay ve astsubaylara karşı içimize yerleşmiş sütü bozukları vasıtasıyla tertipler hazırlanmış, bilahare emniyet ve savcılara gönderilen imzasız sahte imzalı ihbar mektupları, kablosuz internet hatlarından atılan e-mailler, el konulan bilgisayar, DVD ve CD´lere yerleştirilen düzmece plan ve notlar, teknik takip sonucu telefon konuşmalarından kendilerine göre yorumlar ile suçlamalar yapılarak tutuklamalar yapılmış ve iddianameler düzenlenmiştir. Masum insanlar tutuklanarak aileleri perişan edilmiş, alınlarına sürülmeye çalışılan lekeleme ile şeref ve haysiyetleri ayaklar altına alınmış, sisteme olan inançlarını yitirmişlerdir.?

´2005´te ihbar geldi´

Kuzey Deniz Saha Komutanlığına 20 Mayıs 2005 tarihinde Cemal Korkmaz sahte ismi ile bir ihbar mektubu gönderildi. Mektupta, SAT Grup Komutanlığında bir gruptan bahsediliyordu. Bahse konu personelin son zamanlarda SAT Grup Komutanlığında yaşanan olaylarla ilgili olabileceği, bu personelin aşırı borçlu oldukları belirtiliyordu. Bu personelin geçinemediklerini söyledikleri bir dönemde aniden paralanıp ev ve araba aldıkları, bu şahıslardan birinin ABD´ye gidip gelmesinden sonra SAT grubunda olayların meydana gelmesi dikkati çekti. Şahısların isimleri Emin Koçak, İbrahim Balçın, Mehmet Solak ve Lokman Gökbulut olarak açıklanmıştır. Prensip olarak imzasız ve sahte imzalı mektuplara işlem yapılmadığı için mektuba ilişkin bir işleme geçilmemiştir. Ancak, 25 Mayıs 2009 tarihinde, bir önceki gün Mehmet Solak´ın denize mühimmat attığı telefon ile tarafıma rapor edilmiştir.?

´Hepsini tutukladık´

Olaydan sonra sorgulanan Solak´ın ifadesinde mermileri denize attığını itiraf ettiğini ve tutuklandığını belirten Öğütçü şöyle devam etti: ?Solak´ın iş yerleri ve evlerinde delil olabilecek tüm CD, doküman ve malzemelere el konuldu. Yapılan aramalarda Lokman Gökbulut´un evinde patlayıcı C4 maddesi bulundu ve 26 Mayıs 2006 tarihinde tutuklandı. Mektupta ABD´ye tatile gittiği belirtilen astsubayın araştırılmasında, Mehmet Emin Koçak´ın çok defa izinsiz yurt dışına çıktığı tespit edilerek 23 Haziran 2009 tarihinde tutuklandı.?

´Davalar ayrılsın´

Öğütcü, ?Birbiriyle hiçbir ilgisi ve ilişkisi bulunmayan Kafes ve Amirallere Suikast davalarının ayrılarak bir an önce hakikatlerin ortaya çıkarılmasını, haklarında hiçbir somut delil bulunmayan, tamamen tertiplere dayalı sahte, düzmece belge ve kanıtlarla suçlanan masum insanların temize çıkarılmalarını, serbest bırakılmalarını, bahse konu senaryoyu hazırlayan ve uygulayanların bulunarak adaletin tecelli etmesinin sağlanmasını istiyoruz? dedi.

´Bektaş´ın sözleri gözlerimi doldurdu´

Ali Türkşen savunmasını yaparken gözyaşlarını tutamadığının gazetelere de yansıdığını anımsatan Öğütcü, şöyle konuştu: ?Türkşen, bir önceki duruşmada sanık sıfatıyla ifade veren Levent Bektaş´ın (Benim askerlikle sorunum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem yine asker olurdum. Yine SAT olurdum ama bu ülkenin ordusunda değil) şeklindeki sözlerini tekrarlamıştı. Gözlerimin dolmasına neden olan bu sözlerdi. Bektaş´a bu sözleri söyleten benim rolüm olmuşsa ki arkadaşım benim emrimde de görev almış, ben dahil tüm komutanları, kendisine bu tuzakları, tertipleri hazırlayan arkadaşlarını ve işbirliği yaptıkları gizli teşkilatın tüm üyelerini kınıyorum ve kınamanın da ötesinde lanetliyorum.? (Vatan)

Öğütcü´den hayatın olağan akışına uyan açıklamalar: Denizaltıdaki patlayıcılar unutulmuştur.. 3. güç TSK´yı yıpratmak için çalışıyor.. TSK´da darbe yanlısı biri bulunmuyor.. Denizaltı hala bizim görev alanımızda, Deniz Kuvvetleri ´patlayıcıları bildir´ deseydi, haber verirdim..

Davayı komplo olmakla suçlayan Öğütcü, denizaltıdaki patlayıcıları gizlice imha ettirmişti

Kafes davasının 17 Haziran 2010 tarihinde görülen 2. duruşmasında savunma yapan 1 no´lu sanık Feyyaz Öğütcü aynı sözleri sarfetmiş ve davanın, TSK´yı yıpratmak isteyen 3. Güç´ün tezgahı olduğunu iddia etmişti. 17 Haziran´daki duruşmada mahkeme duvarına yansıtılan barkovizyonla savunmasını yapan Öğütcü, hakkındaki iddiaları ´düzmece´ olarak değerlendirmişti: 40 yıl hizmet ettikten sonra imzasız, sahte imzalı ihbar mektupları, düzmece CD´ler ile üstümüze atılan kuru iftiraları temizlemek için buradayım.´ Feyyaz Öğütçü, TSK mensuplarına yönelik psikolojik harp yürütüldüğünü ve ´Ergenekon´ gibi bazı davaları yönlendiren üçüncü güç olduğuna inandığını anlattı: Bu güç, bazı mihrakların amacı doğrultusunda hareket eden, TSK´yı yıpratmak için çalışan üçüncü bir güçtür. Türkiye´de hâlâ TSK´da darbe yanlısı biri bulunmamasına rağmen, sözde darbe planları tartışılıyor. Bu üçüncü güç kendinden olmayan subayları tasfiye etmeye devam ediyor. Onlardan yana değilsen darbeden yanasın.´ Hukuk dışı olayların hep üzerine gittiğini ve mesleğinin 40. yılında çok iyi organize edilmiş haysiyetsiz kişilerin çirkin karalama kampanyası ile karşılaştığını anlatan Öğütçü, görevdeyken bu konularda askeri savcılığa 9 adet soruşturma talimatı verdiğini ve mektupla SAT Grup Komutanlığı´nda olay çıkarmakla tehdit edildiğini dile getirdi. Öğütçü, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nda istihbarat amaçlı faaliyet gösterdiği iddia edilen fuhuş çetesi adına çalıştığı belirtilen sivil memur Zuhal A. ile İlknur Ö.´nün yasa dışı ve gayri ahlaki maillerini tespit ettirdiğini açıkladı. Şahısları başka yerde görevlendirdiğini ifade etti. İddianamede, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nda istihbarat amaçlı fuhuş çetesinin faaliyet gösterdiği belirtilmişti. Kafes Planı üzerindeki ´Uygundur. Kadir paşa koor. etsin´ notunun kendisine ait olmadığını ileri sürdü. Bu yazının kendi yazısına benzetilmeye çalışıldığını savundu. Rahip Santoro ve Dink cinayetlerine de değinen Öğütçü, Bu cinayetlerle, söz konusu plan irtibatlandırılmaya gayret edilmiştir. Bu olayların failleri bellidir. Bu cinayetlere en çok üzülen kişilerden biri benim. şeklinde konuştu.

Öğütçü: Denizaltı hala bizim görev alanımızda

Çapraz sorgusunda üye Hakim Mehmet Karababa´nın, Denizaltıda patlayıcı madde bulununca adli makamlara neden bilgi vermediniz?´ sorusuna Öğütçü, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bana ´bildir´ deseydi, bildirirdim´ şeklinde cevap vermişti. Karababa´nın, Orası sivillere açık bir yer. Dolayısıyla sivil savcılara bilgi vermeniz gerekmez miydi?´ sözüne karşılık da Denizaltı bizim görev alanımızda hâlâ. Biz sadece sergi için onlara verdik.´ ifadesini kullanmıştı.

Öğütçü: Denizaltıdaki patlayıcılar unutulmuştur

Koç Müzesi´ndeki denizaltına konulan ve öğrencilerin ziyareti sırasında patlatılacağının iddia edildiği TNT kalıplarını imha emri veren dönemin Kuzey Deniz Saha Komutanı Ahmet Feyyaz Öğütçü suçlamaları reddetmişti. Feyyaz Öğütçü, 14 Kasım 2008´de Uluç Ali Reis isimli denizaltıda bulunan patlayıcılara ilişkin ilginç açıklamalarda bulundu. TNT kalıplarının imha edilmesinden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nın sorumlu olduğunu belirtti. TNT kalıplarının bulunduğunun kendisine bildirilmesinden sonra kurmay başkanlığa yazı yazdığını ifade eden Öğütçü, komutanlıktan ´gerekli önlemi alın ve imha edin´ mesajının kendisine ulaşmasının ardından bu yöndeki bilgiyi SAS ekibine verdiğini kaydetti. Karargah´ta kurmay başkanının haberi olmadan kuş uçmaz. diyen Öğütçü, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içinde böyle bir yapılanmaya izin verilemeyeceğini savundu. Şöyle konuştu: Benim bu patlayıcılarla ilgili bir tahminim de var. Arkadaşlar ABD gibi ülkelerle yapılan askeri tatbikatlarda elde kalan patlayıcıları saklıyor. Emekli olduktan sonra da imha etmek istiyorlar. Bu patlayıcılar öyle de orada kalmış olabilir. Ben olay ortaya çıktığında ´denizaltı kullanılırken orada unutulmuş olabilir´ demişim. Savcı da hayatın olağan akışına uygun olmadığını söylüyor bu açıklamamın. Bu ne demek? Agos abone listesinin istihbarat birimlerinde bulunmasının normal olduğunu ifade eden Öğütçü, azınlık vatandaşları korumak için bu listelerin devletin birimlerinde yer alabileceğini söyledi.

(13 Ocak 2011), son güncel.: (14 Ocak 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Poyrazköy İddianamesinde arama yap

Kafes iddianamesinde arama yap

Amirallere suikast iddianamesinde arama yap

Poyrazköy manşetlerimiz

Kafes Eylem Planı manşetlerimiz

Amirallere suikast manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2787    yazdır/print


 

Görüntülenen: 1 - 10 (Toplam 74)  | Sonraki 10 



ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.582.173