Tam
EskidenYeniye
 
İSTEDİĞİNİZ MANŞETLER..         "ridvanozsui" için arama sonuçları    (Toplam 38 sonuç)          


Albay Özden´in kabri haftaya açılıyor

Faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır´da yürütülen soruşturma kapsamında otopsi yapılmasına karar verilen eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in mezarı önümüzdeki Perşembe günü açılacak. Özden´in 1995 yılında iki korumasıyla birlikte bir çatışmada suikast silahı kanas ile uzaktan ateş edilmek suretiyle alnından vurularak öldüğü iddia edilmişti. Ancak Özden´in, şu an Ergenekon sanığı olarak yargılanan o dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük´le tartıştığı ve ardından ensesinden vurularak ´infaz edildiği´ iddia ediliyor. Otopsi işte bu şüpheyi aydınlatabilecek.

26.01.2012 12:36 Faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır´da yürütülen soruşturma kapsamında otopsi yapılmasına karar verilen eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in mezarı önümüzdeki Perşembe günü açılacak.Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcılar, dosyadaki çelişkileri gidermek için detaylı otopsinin yapılmasına karar vermişti. Bu çerçevede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan mezarın açılması talep edilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 2 Şubat 2012 günü mezarın açılmasına karar verdi. Özden´in kabri Edirnekapı Şehitliği´nde yer alıyor.

Resmi bilgilere göre Rıdvan Özden, 14 Ağustos 1995 tarihinde Mardin´in Savur ilçesi Ormancık köyü kırsal kesiminde teröristler tarafından açılan ateş sonucu iki korumasıyla birlikte şehit oldu. Ancak eşi Tomris Özden, Rıdvan Özden´in ölümünü şüpheli bulduğunu, detaylı otopsi yapılmadığını belirtti. Bazı itirafçılar ile askeri tanıklar da bu iddiaları doğrular nitelikte beyanlarda bulundu. Tomris Özden, özel yetkili savcıya verdiği ifadesinde eşinin iddia edildiği gibi alnından değil, ensesinden vurulduğunu, 12 Ağustos günü öldürüldüğünü, cesedinin 2 gün arazide bekletilip 14 Ağustos´ta şehit edilmiş gibi rapor tutulduğunu anlattı. Bazı asker tanıklar da belirtilen tarihte çatışma olmamasına rağmen, Albay Özden´in cesedinin iki gün arazide bekletildiğini dile getirdi. Özden´in vurulduğu tarihte, çatışma bölgesindeki operasyona katılan bir asker, ´tanık´ olarak dinlendi. Tanık asker, 5 PKK´lının öldürüldüğü çatışmadan bir gün sonra Özden´in postası ve korumalarıyla birlikte çatışma bölgesine geldiğini, bu sırada vurulduğunu dile getirdi. Terör örgütünün üst düzey yöneticisiyken yakalanan Şemdin Sakık ise o dönemde PKK´nın bölge komutanı olduğunu ve Özden´in şehit edildiği gün pusu ya da çatışmanın yaşanmadığını anlattı.

Özden dosyası Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne de gönderilmişti. Dosyada, Albay´ın ölümünün halen faili meçhul olduğu belirtiliyor. Ergenekon davasına bakan mahkemenin talebi doğrultusunda gelen dosyada Albay Özden´in eşi Tomris Özden´in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiği ifadesi, Özden´e yönelik ölüm raporları ve ölümüne dair tanıkların ifadeleri yer alıyor. Özden´in, Ergenekon davası sanığı olan dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük´le tartıştığı ve ardından ´infaz edildiği´ de iddialar arasında. Tomris Özden, Evimden birtakım belgeleri alan, benim o yıllarda mücadele etmekte zorluk çektiğim hatta tehdit aldığım başta Veli Küçük dahil birçok kişinin yakalanması iddialarımı doğruladı. Eşimin mezarının açılarak otopsi yapılmasını bekliyorum. dedi.( Cihan)

UÇAĞI DÜŞEN EŞREF BİTLİS´İN EKİBİNDEYDİ

Savcılık geçtiğimiz günlerde, Özden´in mezarının açılmasına ve detaylı otopsi yapılmasına karar vermişti. Uçağının şüpheli şekilde düşmesi sonucu ölen Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in ekibinde yer alan Rıdvan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkarmıştı. İki koruması ile 1995´te, iddiaya göre PKK´yla bir çatışma esnasında suikast silahı kanas tüfek ile uzaktan ateş edilmek suretiyle alnından vurularak öldürüldü. Ancak Özden´in, şu an Ergenekon sanığı olarak yargılanan o dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük´le tartıştığı ve ardından ensesinden vurularak ´infaz edildiği´ iddia ediliyor. 17 yıl sonra dosyayı tekrar açan Diyarbakır özel yetkili savcılarının dinlediği yeni tanıklar, Özden´in son halini gördüklerini ve resmi ölüm raporundaki ´alnından vuruldu´ ifadesinin doğru olmadığını beyan etmişlerdi. Otopsi işte bu şüpheyi aydınlatabilecek. Özden, uçağının şüpheli şekilde düşmesi sonucu ölen o dönemin Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in ekibinde yer alıyordu. Aynı ekipte yer alan Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli intiharında da 17 yıl sonra otopsi kararı verilmiş, sırt ve ensede iki kurşun deliği bulunmuştu. Bu şok tespit Albay Çillioğlu´nun intihar değil infaz edildiğini gösteriyor. Aynı şüphe Özden olayında da geçerli. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

ÖZDEN´İN MEZARINI AÇTIRAN BELGELER

28.01.2012 13:40 1995 yılında iki koruması ile birlikte şüpheli şekilde öldürülen ve ?PKK ile girilen çatışmada şehit düştü? şeklinde kayıtlara geçen albayın mezarını açtıracak belgeler ortaya çıktı. Cenaze, klasik otopsi yapılmadan gömülmüş. Ceset bir gece dağda bekletilmiş. Olay iki yıl boyunca soruşturulmamış. Kroki, olay yerine gidilmeden çizilmiş. Bulunan silahlardan birinin ateşleme mekanizması kayıp!.

Faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında önümüzdeki hafta mezarı açılacak Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden hakkında Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığınca yürütülen soruşturma dosyasındaki belgelere ulaşıldı. 1995 yılında iki koruması ile birlikte şüpheli şekilde öldürülen ve ?PKK ile girilen çatışmada şehit düştü? şeklinde kayıtlara geçen albayın mezarını açtıracak belgelerde, çarpıcı bilgiler yer alıyor.

KLASİK OTOPSİ YAPILMAMIŞ

15 Ağustos 1995 tarihli otopsi raporunda yer alan bilgilere göre, sadece dış otopsi ile yetinilmiş. Cesetler Mardin Devlet Hastanesi morgunda olmasına rağmen sağlık ocağında hükümet tabibi olarak görünen Doktor Serap Pamak´a dış otopsi yaptırılmış. Raporda ?klasik otopsi yapılmasına gerek görülmediği? ifadesi de yer alıyor. Albay ve iki koruması, dış otopsiye göre başından aldığı kurşun yarası ile şehit düşmüştü. Bu durum, infaz şüphesi uyandırıyor.

GİTMEDEN KROKİ ÇİZİLDİ

Olay Yeri Krokisi tutanaklarıyla ilgili belgede de; Karakol Komutanı Seyfullah Erten´in fiilen çatışmaya katılmadığı, başkasının anlatımı ile kroki çizdiği bilgisi yer alıyor. İşte o ifade: ?Fiilen çatışmaya katılmadım. Akşama doğru alay komutanının şehit olduğunu telsizden öğrendim. Nasıl şehit olduğunu görmedim, bilmiyorum. Olay bizim karakolda görevli Osman Han uzman çavuşun yanında olmuş. Onun anlattıkları doğrultusunda olay yeri krokisini birlikte çizdik ve tutanak tanzim ettik. Tutanak altındaki imzalar bana aittir...?

2 YIL SONRA SORUŞTURMA

Albay Rıdvan Özden, Ağustos 1995´te şehit olmasına rağmen ifade tutanaklarında Nisan 1997 tarihi yer alıyor. Bu bilgi, albayın ölümünün olay tarihinde soruşturulmadığını, eşinin 17 Mayıs 1996 tarihinde verdiği dilekçenin üstünden de yaklaşık bir yıl geçtikten sonra soruşturulduğunu ortaya koyuyor. 1997´de alınan tanık ifadelerinde ise albayın cesedinin bir gece dağda bekletildiği ortaya çıkıyor. Tanık olarak ifadesi alınan Mardin Dargeçit Bostanlı Karakol Komutanı Seyfullah Erten, ?Ertesi gün alay komutanının vurulduğu yere gidildi ve cenazesi buradan alındı? beyanında bulunuyor. Uzman Çavuş Adem Kardaş ise ifadesinde, ?Saat 19:00 sıralarında çatışma bölgesinde bulunan alay komutanının şehit olduğu haberi telsizle bize iletildi. Albay´ın cenazesini sabah gördüm, gece çatışma sürmedi. Albayın nasıl vurulduğunu ben görmedim. Sabahleyin cesedinin bulunduğu yere gittiğimde alnından vurulmuş olduğunu gördüm? diyor. Olaydan sonra ele geçirildiği iddia edilen üç silahın ekspertiz raporuna göre, silahlardan birinin iğne ve ateşleme mekanizması kayıp. Diğer ikisinin ise o bölgedeki olaylarda kullanılmadığı bilgisi yer alıyor.

MEZARI 2 ŞUBAT´TA AÇILACAK

Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in Edirnekapı Mezarlığı´ndaki kabri, savcılık kararıyla 2 Şubat´ta açılacak. Ceset, otopsi raporu alınmak üzere Adli Tıp Kurumu tarafından incelenecek.

ALBAY ÖZDEN´İN EŞİ: 17 yıldır otopsi için mücadele ediyorum

Soruşturma sürecinin geldiği noktayı değerlendiren Rıdvan Özden´in eşi Tomris Özden, şunları söylemişti: ?Gerçekler ortaya çıksın ve içimizdeki şüpheler bitsin diye 17 yıldır mücadele ediyorum. Savcılık mezarın açılmasına karar verdi. Ben başından beri şüphelerimi dile getiriyorum. İlla şudur ya da budur diye bir iddiam yok. Ben gerçeğin peşindeyim. 17 yıldır bir otopsi için mücadele veriyorum. Keşke bunu o zaman başvurduğumuzda yapsalardı da bu mesele bu kadar boyutlanmasaydı.? ( Türkiye)

MEZAR AÇILMA TARİHİ ERTELENDİ

01.02.2012 15:55 Faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır´da yürütülen soruşturma kapsamında otopsi yapılmasına karar verilen eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in yarın açılması planlanan mezarı, ailesinin müsait olması ve olumsuz hava koşuları nedeniyle ertelendi.Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcılar, dosyadaki çelişkileri gidermek için detaylı otopsinin yapılmasına karar vermişti. Bu çerçevede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan mezarın açılması talep edilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da 2 Şubat 2012 günü mezarın açılmasına karar vermişti. Ancak Özden´in ailesinin müsait olmaması ve olumsuz hava koşulları nedeniyle mezarın açılması ertelendi. Savcılık daha sonra belirlenecek bir tarihte Özden´in mezarını açacak.

Resmi bilgilere göre Rıdvan Özden, 14 Ağustos 1995 tarihinde Mardin´in Savur ilçesi Ormancık köyü kırsal kesiminde teröristler tarafından açılan ateş sonucu iki korumasıyla birlikte şehit oldu. Ancak eşi Tomris Özden, Rıdvan Özden´in ölümünü şüpheli bulduğunu, detaylı otopsi yapılmadığını belirtti. Bazı itirafçılar ile askeri tanıklar da bu iddiaları doğrular nitelikte beyanlarda bulundu. Tomris Özden, özel yetkili savcıya verdiği ifadesinde eşinin iddia edildiği gibi alnından değil, ensesinden vurulduğunu, 12 Ağustos günü öldürüldüğünü, cesedinin 2 gün arazide bekletilip 14 Ağustos´ta şehit edilmiş gibi rapor tutulduğunu anlattı. Bazı asker tanıklar da belirtilen tarihte çatışma olmamasına rağmen, Albay Özden´in cesedinin iki gün arazide bekletildiğini dile getirdi. Özden´in vurulduğu tarihte, çatışma bölgesindeki operasyona katılan bir asker, ´tanık´ olarak dinlendi. Tanık asker, 5 PKK´lının öldürüldüğü çatışmadan bir gün sonra Özden´in postası ve korumalarıyla birlikte çatışma bölgesine geldiğini, bu sırada vurulduğunu dile getirdi. Terör örgütünün üst düzey yöneticisiyken yakalanan Şemdin Sakık ise o dönemde PKK´nın bölge komutanı olduğunu ve Özden´in şehit edildiği gün pusu ya da çatışmanın yaşanmadığını anlattı.

Özden dosyası Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne de gönderilmişti. Dosyada, Albay´ın ölümünün halen faili meçhul olduğu belirtiliyor. Ergenekon davasına bakan mahkemenin talebi doğrultusunda gelen dosyada Albay Özden´in eşi Tomris Özden´in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiği ifadesi, Özden´e yönelik ölüm raporları ve ölümüne dair tanıkların ifadeleri yer alıyor. Özden´in, Ergenekon davası sanığı olan dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük´le tartıştığı ve ardından ´infaz edildiği´ de iddialar arasında. Tomris Özden, Evimden birtakım belgeleri alan, benim o yıllarda mücadele etmekte zorluk çektiğim hatta tehdit aldığım başta Veli Küçük dahil birçok kişinin yakalanması iddialarımı doğruladı. Eşimin mezarının açılarak otopsi yapılmasını bekliyorum. dedi. ( Cihan)

(26 Ocak 2012), son güncel.: (01 Şubat 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

ALBAY RIDVAN ÖZDEN´İN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ

Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek

Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü

Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu

PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten

Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz

´JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler´

JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4167    yazdır/print


 

Albay Özden olayında yeni tanıklar

1995´te şüpheli şekilde hayatını kaybeden eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden soruşturmasında önemli bir gelişme yaşandı. Diyarbakır´daki özel yetkili savcıların dinlediği yeni tanıklar, Rıdvan Özden´in son halini gördüklerini ve resmi ölüm raporundaki ´alnından vuruldu´ ifadesinin doğru olmadığını beyan ettiler. Bu ifade Özden´in eşinin iddiasını doğruluyor.

11.01.2012 16:33 Diyarbakır Özel yetkili savcıların, dosyadaki çelişkileri gidermek için detaylı otopsinin yapılmasına karar verdiği şehit Albay Rıdvan Özden soruşturmasında yeni gelişme yaşandı. Savcılar, Mardin eski Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in JİTEM´de çalışan ve halen Ergenekon davasında yargılanan bazı kişiler tarafından infaz edildiği iddiası yeni tanıkların ifadesine başvurdu.

Geçtiğimiz hafta Özden´in eşi, itirafçı ve bazı asker kişilerin ifadelerini aldıktan sonra Özden´in İstanbul´da bulunan mezarının açılmasını isteyen Diyarbakır´daki özel yetkiyi savcılar, yeni tanıkları dinledi. Özel yetkili savcıların Bursa´da ikamet ettiğini belirlediği Şehit Özden´in yakın akrabalarının ifadesini aldığı öğrenildi. İfadesi alınan Özden´in akrabalarının şehit eşi Tomris Özden gibi Rıdvan Özden´in son halini gördükleri belirtildi. Yeni tanıkların ifadeleri Tomris Özden´in ? Özden´in alnından değil ensesinden vurulduğunu, 12 Ağustos günü öldürüldüğünü, ancak cesedinin 2 gün arazide bekletilip 14 Ağustos´ta şehit edilmiş gibi rapor tutulduğunu iddiası´ doğruluyor.

AKRABASI OTOPSİYİ YALANLADI

Şehit Albay Rıdvan Özden´in ölüm tutanağında, ? Baş bölgesinin yapılan muayenesinde, sol kaşın altı santim yukarısında bir çarpı bir santim ebadında mermi çekirdeği giriş deliği, yine kafatasında, arka kısmında oksipital bölgenin orta kısmında dört çarpı dört santim ebadında açık parça çıkış deliği olduğu görüldü.? deniliyor. Ancak Özden´in beyin cerrahı olan akrabası cesedin gördüğünü ve yazılanların gerçeği yansıtmadığı dediği öğrenildi. Tanık, ? Tomris Özden´le birlikte cesedin olduğu yere götürüldük. Mesleğim gereği nasıl öldüğünü merak ettim ve o gözle baktım. Yara yerine baktığımda mermi giriş deliğini göremedim. 10 dakikaya yakın baktım ama göremedik. Ellerimle alnına bastırdım, bir çukur da göremedik. Raporun beni tatmin etmediğini oradakilere anlattım. Başın arka kısmı kanlı pamuklarla kaplıydı. Belki kurşun yandan geldi, kafanın arkasını alıp götürdü. Belki de arkadan sert bir cisim çarptı. Bunun ortaya çıkarılmasını istiyorum? dediği öğrenildi.

Şehit Albay Rıdvan Özden´in ağabeyi Nazmi Özden´in daha önce verdiği ifade de kardeşinin naşını gördüğünü belirterek, ? Olaydan sonra Alay Komutan yardımcısı ile konuşmuştum. O da, ´saçlarının başladığı yerden vuruldu.´ dediği halde, başında bir kurşun giriş deliği göremedim. Hatta ellerimle yokladım. Yüzü kafasının tepesine kadar temizdi, kafasının arka tarafı kanlı pamukla kaplıydı? şeklinde ifade vermişti. ( Star)

UÇAĞI DÜŞEN EŞREF BİTLİS´İN EKİBİNDEYDİ

Savcılık geçtiğimiz günlerde, Özden´in mezarının açılmasına ve detaylı otopsi yapılmasına karar vermişti. Uçağının şüpheli şekilde düşmesi sonucu ölen Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in ekibinde yer alan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkarmıştı. İki koruması ile 1995´te, iddiaya göre PKK´yla bir çatışma esnasında öldürüldü. Aynı ekipte yer alan Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli intiharında da 17 yıl sonra otopsi kararı verilmiş, sırt ve ensede iki kurşun deliği bulunmuştu.

ÖZDEN´İN SON HALİNİ AKRABASI DOKTOR İNCELEDİ: ALNINDAN VURULDUĞU DOĞRU DEĞİL

04.02.2012 13:27 PKK´yla girilen çatışmada şehit olduğu açıklanan ancak faili meçhul cinayet soruşturması kapsamında mezarı açılacak Mardin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in ölümün nedenine ilişkin 17 yıl sonra ´cinayet şüphesini güçlendiren´ sürpriz bir tanık ortaya çıktı. Olay tarihinde Albay Özden´e yapılan otopsiye katıldığı belirlenen ve aynı zamanda bacanağı olan beyin Cerrahı Mustafa Karaca ifadesinde, resmi otopsi raporunun aksine Albay Özden´in sol kaşının üzerinde yara izi olmadığını söyledi. Albay Özden´in mezarında yapılacak incelemede, kurşunun kafanın arkasından girdiğinin tespit edilmesi durumunda ´faili meçhul soruşturması´nın derinleştirileceği ve dönemin sorumlularının bilgisine başvurulacağı öğrenildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, Albayın Özden eşi Tomris Özden´in ?Otopside eşimin cesedini GATA´da yakınımız olan beyin cerrahı da inceledi ancak kafasının ön tarafından giren bir kurşun izine rastlamadık? sözleri üzerine, otopsiye katılan doktorun ifadesi alındı. İki ay önce savcılığa tanık olarak ifade doktor Mustafa Karaca, ifadesinde ?Kafatasının ön kısmında kurşun izi yoktu? dedi. Bu sözler ve oluşan diğer şüpheler üzerine, Albay Özden´in şehitlikteki mezarının ´cinayet şüphesi´ ile açılmasına karar verildiği öğrenildi.

Yüz bölgesinde hiç yara izi yoktu

Şehit Albay´ın bacanağı olduğunu belirten Karaca´nın, ifadesinde şunları söylediği öğrenildi: ?Cesedi asker olduğu için Gümüşsuyu Askeri Hastanesi´ne getirilmişti. Cesedi teslim almak üzere ailesiyle GATA´ya gittim. Özel bir odaya konulan cesedin başına bir er dikmişlerdi. Cesedin baş kısmı sarılıydı. Cesede baktım yüz bölgesinde yara izi yoktu. Ancak başının arka kısmında bulunan sargı bezleri ve petler kanlıydı. Elimle sırt üstü olan cesedin baş kısmındaki sargı bezlerini açıp yarasını kontrol etmek istedim. Alnındaki sargı bezini tıp dilinde verteks olarak tabir edilen başın orta kısmına kadar açtım. Ancak otopsi raporunda belirtildiği gibi sol kaşının 6 cm yukarısında 1x1 ebatında herhangi bir yara yoktu. Sargı bezini daha fazla açmak istedim, odadaki asker engel oldu.?

Çatışma yoktu cenaze 2 gün bekledi

Soruşturma dosyasında ifadeleri yer alan Albay Rıdvan Özden´in eşi Tomris Özden ifadesinde eşinin iddia edildiği gibi alnından değil, ensesinden vurulduğunu, 12 Ağustos günü öldürüldüğünü, ancak cenazesinin 2 gün arazide bekletilip 14 Ağustos´ta şehit edilmiş gibi rapor tutulduğunu öğrendiğini iddia ediyor. Dosyada tanık olarak ifadesi yer alan Uzman Çavuş Adem Kardaş´ta, ?Bir çatışma olmadığı halde Özden´in cesedinin iki gün boyunca olay yerinden otopsiye gönderilmediğini? söylüyor.

DETAYLI OTOPSİ YAPILMADI, DELİL SİLAHLAR KAYIP

Dosyada yer alan, Albay Özden´in otopsi zaptındaysa şu saptamaya yer veriliyor: ?Kesin ölüm sebebi açılan ateş sonucunda mermi çekirdeğinin kafatasına giriş ve çıkış yapmak suretiyle meydana gelen beyin harabiyeti sonucunda ölüm meydana gelmiştir. Kesin ölüm sebebi belli olduğundan klasik otopsi yapılmasına gerek yok.? Ayrıca olaydan sonra ele geçirildiği iddia edilen üç silahın ekspertiz raporuna göre, silahlardan birinin iğne ve ateşleme mekanizması kayıp. Diğer ikisinin ise o bölgedeki olaylarda kullanılmadığı bilgisi yer alıyor. Albay Özden´in şehit olmadan bir gün önce bugün Ergenekon davası sanığı olan dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük´le tartıştığı ve ´infaz edildiği´ iddia edilmişti. Tomris Özden´in, ?Beni aldatarak evimden bir takım belgeleri alan, benim o yıllarda mücadele etmekte zorluk çektiğim hatta tehdit aldığım başta Veli Küçük dahil birçok kişinin yakalanması benim iddialarımı doğruladı? ifadelerini kullandığı görüldü. ( Star)

(11 Ocak 2012), son güncel.: (04 Şubat 2012)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Şok iddia: Albay Özden´i itirafçı ´Servet´ öldürdü

Komutanları JİTEM öldürttü

ALBAY RIDVAN ÖZDEN´İN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ

Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek

Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü

Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu

PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten

Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz

´JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler´

JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4100    yazdır/print


 

Albay Özden´in mezarı açılacak

Faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır´da yürütülen soruşturmada, eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in mezarı 17 yıl sonra açılarak, detaylı otopsi yapılacak. Uçağının şüpheli şekilde düşmesi sonucu ölen Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in ekibinde yer alan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkarmıştı. İki koruması ile 1995´te, iddiaya göre PKK´yla bir çatışma esnasında öldürüldü. Aynı ekipte yer alan Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli intiharında da 17 yıl sonra otopsi kararı verilmiş, sırt ve ensede iki kurşun deliği bulunmuştu.

05.01.2012 10:16 Faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır´da yürütülen soruşturma kapsamında, eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in mezarı 17 yıl sonra açılacak.Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcılar, dosyadaki çelişkileri gidermek için detaylı otopsinin yapılmasına karar verdi. Bu çerçevede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan mezarın açılmasını istedi. Edinilen bilgilere göre savcılar, Özden´in JİTEM´de çalışan ve halen Ergenekon davasında yargılanan bazı kişiler tarafından infaz edildiği iddiası üzerinde duruyor.

Resmî bilgilere göre Rıdvan Özden, 14 Ağustos 1995 tarihinde Mardin´in Savur ilçesi Ormancık köyü kırsal kesiminde teröristler tarafından açılan ateş sonucu iki korumasıyla birlikte şehit oldu. Ancak eşi Tomris Özden, Rıdvan Özden´in ölümünü şüpheli bulduğunu, detaylı otopsi yapılmadığını belirtti. Bazı itirafçılar ile askerî tanıklar da bu iddiaları doğrular nitelikte beyanlarda bulundu. Tomris Özden, özel yetkili savcıya verdiği ifadesinde eşinin iddia edildiği gibi alnından değil, ensesinden vurulduğunu, 12 Ağustos günü öldürüldüğünü, cesedinin 2 gün arazide bekletilip 14 Ağustos´ta şehit edilmiş gibi rapor tutulduğunu anlattı. Bazı asker tanıklar da belirtilen tarihte çatışma olmamasına rağmen, Albay Özden´in cesedinin iki gün arazide bekletildiğini dile getirdi. Özden´in vurulduğu tarihte, çatışma bölgesindeki operasyona katılan bir asker, ´tanık´ olarak dinlendi. Tanık asker, 5 PKK´lının öldürüldüğü çatışmadan bir gün sonra Özden´in postası ve korumalarıyla birlikte çatışma bölgesine geldiğini, bu sırada vurulduğunu dile getirdi. Terör örgütünün üst düzey yöneticisiyken yakalanan Şemdin Sakık ise o dönemde PKK´nın bölge komutanı olduğunu ve Özden´in şehit edildiği gün pusu ya da çatışmanın yaşanmadığını anlattı.

Şehit Albay Rıdvan Özden dosyası Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne de gönderilmişti. Dosyada, Albay´ın ölümünün halen faili meçhul olduğu belirtiliyor. Ergenekon davasına bakan mahkemenin talebi doğrultusunda gelen dosyada Albay Özden´in eşi Tomris Özden´in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiği ifadesi, Özden´e yönelik ölüm raporları ve ölümüne dair tanıkların ifadeleri yer alıyor. Özden´in, Ergenekon davası sanığı olan dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük´le tartıştığı ve ardından ´infaz edildiği´ de iddialar arasında. Tomris Özden, Evimden birtakım belgeleri alan, benim o yıllarda mücadele etmekte zorluk çektiğim hatta tehdit aldığım başta Veli Küçük dahil birçok kişinin yakalanması iddialarımı doğruladı. Eşimin mezarının açılarak otopsi yapılmasını bekliyorum. dedi. ( Zaman)

TURGUT ÖZAL İLE EŞREF BİTLİS VE EKİBİNİN ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİ

Üçüncü Ergenekon iddianamesine giren ve eski MİT çalışanı emekli Albay Hüseyin Vural Vural´da bulunan şok bir belge, şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinin ölümlerini yeniden gündeme getirmişti. Vural´da Orgeneral Bitlis, Korgeneral İsmail Selen, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Albay Rıdvan Özden´in de suikastlerle öldürüldüğüne ilişkin belgeler ele geçmişti. Fikri Karadağ´ın adı 1993´teki 33 Er katliamında da geçiyordu. Karadağ katliam bölgesine ilk ulaşan subay olduğu ortaya çıkmıştı. Terhis olan 33 erin bulunduğu araç Bingöl´de teröristlerce durdurularak katledilmişti. Bu katliamla, Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın başarmaya çalıştığı ve AK Parti hükümetinin günümüzde gerçekleştirmeye çalıştığı demokratik açılım ve Kürt meselesine çözüm çabalarının o dönemki benzeri sekteye uğratılmış, bu katliamla o dosya rafa kaldırılmıştı. Bu katliam gibi 1993 yılı içerisinde inanılmaz şekilde yoğunlaşan çeşitli suikastler ve şüpheli intiharlar da çok dikkat çekiciydi. Ergenekon soruşturması süreciyle ve heron ihaneti gibi skandallarla da ortaya çıktığı gibi, terör örgütü PKK´ya içimizdeki derin güçlerce destek verildiği, bu örgütün varlığını gücüyle değil ihanetle beslenerek sürdürebildiği anlaşılmaktadır. Bu açıdan 33 er katliamı ve diğer suikastlerde Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının yer almasına şaşmamak gerekir.

EŞREF BİTLİS´İN ´TASFİYE EDİLMESİ GEREKEN İSİMLER´ LİSTESİ

Ölümünden bir süre önce Cumhurbaşkanı Özal´a terör örgütü PKK sorunu konusunda bir mektup yazan Org. Bitlis´in bazı devlet görevlilerinin mutlaka tasfiye edilmesi gerektiğini belirttiği ortaya çıkmıştı. Dönemin önemli tanıklarının iddiasına göre Bitlis´in tasfiye edilmesini istediği kişilerden bazıları bugün Ergenekon ve Balyoz tutuklusu olarak Hasdal cezaevinde bulunuyor. Bu isimlere örnek olarak Hasdal´da tutuklu Tümgeneral Ahmet Yavuz, Tuğgeneral Levent Ersöz ve Albay Levent Göktaş´tan söz ediliyor. Yine listedeki bir başka isim olan Korgeneral Selahattin Uğurlu´nun da 1992-1993 arasında faili meçhul olaylara karıştığı ileri sürülüyor. Uğurlu´nun 1996´da da albay rütbesinde iken Şırnak´ın Güçlükonak ilçesindeki 11 korucunun ölüm emrini verdiği iddia edilmişti. Listede ismi yer alan ve bir dönem Özel Kuvvetler Komutan Yardımcılığı görevinde bulunan emekli Tuğgeneral Nevzat Bekaroğlu´nun da 1992-1994 yıllarında faili meçhul olayların emrini verdiği ileri sürüldü.

TUĞGENERAL KURU İLE TARTIŞMA

Eşref Bitlis´in ´tasfiye edilmesi gereken isimler´ listesinde yer alan Tuğgeneral İsmail Kuru´nun, Bitlis´İn adamlarından Kazım Çillioğlu ile ölümünden bir süre önce sert bir şekilde tartıştığı belirtildi. Buna göre Çillioğlu, terörle mücadele kontrgerilla yöntemlerini tercih ettiği, faili meçhul olaylara neden olduğu gerekçesiyle Tunceli Bölge Komutanı Tuğgeneral İsmail Kuru ile tartıştı. Çillioğlu, Kuru´yu terör örgütü PKK´dan bazı isimlere bilgi aktarımı yaptığı gerekçesiyle de suçladı.

TASFİYE YAŞ´A BIRAKILDI ANCAK BİTLİS VE ÖZAL PEŞPEŞE ÖLÜNCE PLAN RAFA KALKTI

Org. Eşref Bitlis, terörle mücadelede yanlış yöntem içinde bulunduğunu belirttiği bu isimlerin durumlarını Özal´a, Halk yanlış yönetim ile terör arasında sıkışmış. Bunu istismar edenler bertaraf edilmelidir sözleriyle dile getirdi. Bu uyarı sonrasında öncelikli olarak bazı isimlerin görev yerleri değiştirilirken asıl tasarrufun YAŞ´a bırakılması benimsendi. Ancak 17 Şubat´ta Bitlis şüpheli bir uçak kazası, 17 Nisan 1993´de de Özal ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybedince bu plan rafa kalktı.

TASFİYE LİSTESİNİ BİLEN BİTLİS EKİBİNİN ÇOĞU ÖLDÜRÜLDÜ

Eşref Bitlis´in tasfiye edilmelidir dediği listeyi yakın ekibinden Albay Kazım Çillioğlu´nun yanı sıra hepsi de şüpheli ölümle hayatını kaybeden Tuğgeneral Temel Cingöz, Tuğgeneral İsmet Yediyıldız ve Albay Rıdvan Özden´le de paylaştığı belirtildi. Eşref Bitlis ve 10 subay arkadaşının yer aldığı ve Eşref Bitlis´in ekibi olarak nitelendirilen bir fotoğraftaki subaylardan 7´si şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü. Bu arada Bitlis´in ölümünden tam bir yıl sonra hayatını kaybeden Albay Çillioğlu´nun Eşref Bitlis´in ölümüne neden olan şüpheli uçak kazasına ilişkin önemli bilgilere ulaştığı da belirtildi. İddiaya göre Çillioğlu, Bitlis´in tasfiye edilmesi gerekir dediği bazı isimlerle kaza arasında ciddi bir bağlantı bulunuyor.

BİTLİS´İN EKİBİNİ ERGENEKON MU TASFİYE ETTİ?

Şüpheli bir uçak kazası sonucu hayatını kaybeden dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ile ekibi olarak nitelendirilen ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ´demokratik açılım ve terör meselesine barışçı çözüm´ projesine destek verdiği belirtilen bu görevlilerin ölümlerindeki sır perdesi dikkat çekiyor. Bitlis´in ekibi olarak bilinen isimlerin belli bir zaman dilimi içerisinde şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmeleri ´suikast´ şüphelerini iyice artırıyor. Orgeneral Bitlis´e yakınlığı ile bilinen, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, Mardin Jandarma Alay Komutanı Rıdvan Özden, Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu, emekli Korgeneral Hulusi Sayın, Jandarma Binbaşı (JİTEM kurucusu) Cem Ersever şüpheli bir şekilde hayatlarını kaybetmişler veya öldürülmüşlerdi. Ergenekon davasının sanık ve tanıkları ile bazı PKK yöneticileri, Eşref Bitlis ve yakın çalışma arkadaşlarının öldürülmesi ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuşlardı.

´ÖZDEN´İ KORUMALIĞINA VERİLEN İTİRAFÇI SERVET ÖLDÜRDÜ´

Eski JİTEM´ci ve korucubaşı Bedran Akdağ, Albay Rıdvan Özden´in ölümündeki sır perdesini 15 yıl sonra aralamıştı. Tomris Özden´in verdiği bilgilerin yanı sıra, bir itirafçının ifadesi ve bir ihbar mektubu da bu anlatımları doğruluyordu. JİTEM´in Güneydoğu´da terörle mücadele adı altında yargısız infaz, kaçakçılık ve benzeri kirli işler yürüten yapılanmasına şiddetle karşı çıkan dönemin Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in infaz edildiğini belirten Akdağ, ´Albay Özden döneminde faili meçhul cinayetler azaldı. JİTEM´in faaliyetlerini engelliyordu. Bundan rahatsız oldular. Albay Özden, 4 öğretmeninin öldürülmesinin peşine düştü. ´Bıçak Timi´nin üstüne gitti. Albay Özden´in infaz kararını bu olaydan sonra aldılar. Özden´i çatışma bölgesine çekip öldürdüler.´ diyor ve ayrıntı da veriyor: ´Özden´e bir koruma verildi. Koskoca alayda, subaylar, astsubaylar, askerler dururken, ona verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum. Kod adı Servet´ti bu kişinin. Asıl adı ise Kadir Yıldız. Özden, bu adam koruması olduktan sonra öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından. Servet, Binbaşı Atilla Uğur tarafından her yerde gezdirildi. Daha sonra Uğur´un ´Bıçak Timi´ne girdi. Şimdi eşiyle memurluk yapıyor.´

PKK itirafçısı da bu bilgiyi teyit etti

Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı´na ifade veren ´Fatih´ kod adlı bir PKK itirafçısı da albayın, Atilla Uğur´un kurduğu ve kendisinin de içinde bulunduğu JİTEM ekibi tarafından öldürüldüğünü söyledi. İnfaz kararını o dönemde Mardin JİTEM´in başında ´Hoca´ ve ´Ebu Süfyan´ isimlerini kullanan kişinin verdiğini anlatan Fatih kod adlı itirafçının anlatımları da Bedran Akdağ´ın anlatımlarıyla çakışıyor.

Tomris Özden: Eşim Kadir Yıldız için uyarmıştı

Bedran Akdağ´ın Kadir Yıldız´la ilgili açıklamalarını Rıdvan Özden´in eşi Tomris Özden doğruluyor: Kadir Yıldız konusunda eşim beni uyarmıştı: ´Eve gelir, bir şeye ihtiyacınız var mı diye sorar, benden bir haber getirdiğini söyler, bunlara sakın itibar etme... Onun eşimin koruması olduğunu bilmiyordum. Hatta ne biçim arkadaşlar ediniyor kendisine diye düşünmüştüm. Eşim, ´Bu beni koruyor´ dedi, o kadar. Onun bilgisi dışında ´Bu seni koruyacak´ demişler. Asıl mesele, ´Rıdvan ne yapıyor, Kürt sorununa duyarlılığı nedir´ gibi konularda izlemek. 1994 Kasım ayının sonunda eşimin resmi aracı tarandı. Ben PKK mı taradı? diye sordum. Eşim bana, ´Deli misin, PKK´nın Mardin´in merkezinde ne işi var´ yanıtını verdi.

ECEL Mİ ERGENEKON MU? 10 SUBAYDAN 7´Sİ ÖLDÜ

Eşref Bitlis´in ekibinde yer aldığı söylenen ve 1993´te intihar ettiği söylenen Tunceli Jandarma Komutanı Albay Çillioğlu´nun ölümü de bugünlerde tekrar araştırılıyor. İlk sonuçlar şok ediciydi. Mezarı 17 yıl sonra tekrar açılan Albay Çilllioğlu´nun kaburga kemiklerinde bir kırık ile kürek kemiğinde bir delik bulundu. Bu da şüpheleri doğruluyordu. Buna göre Albay intihar etmemiş, önce dövülmüş ardından ense ve sırtına birer kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Albay´ın oğlu Tayfun Çillioğlu bir başka ilginç ayrıntıyı daha gündeme getirdi: ?Babamın ajandasında Eşref Paşa ve bazı generallerin birlikte yer aldığı fotoğraf bulduk. O fotoğraftaki 10 kişiden 7´si bugün hayatta yok. Babam Org. Bitlis´e çok yakındı. İntihar ettiğini söylediler. Ben hiç inanmadım. Bazı şeyler sonuçlanınca babamın günlüklerini ilgili yerlere vereceğim.? Çillioğlu´nun yeğeni Kahraman Çillioğlu da ?İntihar haberini alır almaz Tunceli´ye gittik. Bizi olay yerine bile yaklaştırmadılar. Cenazesini kimseye yaklaştırmadılar. Apar topar bir otopsi yaparak dosyayı kapattılar.? dedi.

FOTOĞRAFTAKİ İSİMLER BUNLAR MI?

Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis

Diyarbakır Bölge K. Tuğg. Bahtiyar Aydın

Adana Bölge Komutanı Tuğg. Temel Cingöz

Mardin Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden

Tunceli Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu

Emekli Korgeneral Hulusi Sayın

Binbaşı Cem Ersever (JİTEM Kurucusu)

EŞREF PAŞA´NIN SIRRINI BİLEN ÖLDÜ

1991-1994 arası Jandarma Genel Komutanlığı açısından karanlık yıllar olarak tarihe geçti. Bu dönemde özellikle yolu Diyarbakır´dan geçen subaylar ya suikast sonucu ya da şaibeli kazalar nedeniyle öldü. Dönemin Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinden birçok isim şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü.

Hulusi Sayın: Devletin Kürt politikasını eleştiren Jandarma Korgeneral Hulusi Sayın 30.01.1991´de taranarak şehit edildi. Cinayeti Dev-Sol üstlense de suikasti devlet içindeki derin yapıların gerçekleştirdiği konuşuldu.

İsmail Selen, Temel Cingöz: Jandarma Korgeneral İsmail Selen, PKK ile mücadele konusunda dönemin yöneticileriyle ters düştü. Görevinden alınmak istendi. Emekli olduktan sonra 23.05.1991´de taranarak şehit edildi. Aynı gün Adana Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz de suikaste uğradı.

Eşref Bitlis: Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis şaibeli uçak kazasında şehit oldu. Ergenekon davasında Bitlis Paşa´nın ve Cem Ersever´in örgütün PKK´ya silah satışından haberdar olduğu için öldürüldüğü gündeme geldi.

Bahtiyar Aydın: Bitlis Paşa´nın emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın da terörün şiddetle bitirilemeyeceğini, bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. O da 22.10.1993´te Diyarbakır Lice´de hala açıklanamayan bir suikaste kurban gitti. Cinayet silahı Kanas ortadan kayboldu.

Cem Ersever, Kazım Çillioğlu: JİTEM´in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, 04.11.1993´te Ankara´da ölü bulundu. Ersever, Diyarbakır JİTEM´in başındaki isimdi. Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede devlet politikasına aykırı fikirler ortaya atmaya başlayınca hayatından oldu. Ersever´den sonra 03.02.1994´te Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu evinde ölü bulundu.

Rıdvan Özden: Bitlis Paşa´nın ekibinden Albay Rıdvan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. İki koruması ile 12.08.1995´te öldürüldü.

ÖLÜMLER BUNLARLA SINIRLI KALMADI

KANLI VE KARA YIL: 1993.. PKK´NIN TASFİYESİ DURDURULDU

Demokratik açılım projesiyle birkaç yıldır yapılmaya çalışılan ´demokratik açılımlar yoluyla terörü bitirme´ projesinin bir benzeri Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın öncülüğünde 90´lı yıllarda denenmişti. Ancak başta Özal olmak üzere ona yakın olan Jandarma komutanı Eşref Bitlis ve ekibinde yer alan çok sayıda subay şüpheli ölümlerle hayatlarını kaybetti. 1993 yılının özellikle dikkat çektiği bu birkaç yıllık dönemde 33 erin şehit edilmesi gibi başka kritik olaylar gerçekleşti. 33 erin katledildiği bölgeye ilk gidenlerden birinin bugün Ergenekon davasının sanıklarından olan dönemin askeri istihbarat subaylarından Fikri Karadağ olduğu anlaşıldı. Karadağ´ın adı Ergenekon iddianamelerinde, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın ölümünde de geçiyor.

1993 yılı başında gazeteci Uğur Mumcu bombalı saldırıda öldürüldü. Mumcu´nun son günlerinde PKK lideri Öcalan´ın MİT´le ilişkilerini incelediği, buna dair bir kitap yazmakta olduğu biliniyordu. Mumcu, etrafındakilere Öcalan´la ilgili de ilginç bağlantılara ulaştığını açıklamıştı. Kızı bu durumu şöyle ifade ediyor: Muhtemelen Apo´nun MİT ajanı olduğuna dair bir belgenin izine ulaşmıştı. Bu belgeyi aradığını da biliyordum. Ancak kısa süre sonra suikast meydana geldi. Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayan 1993 yılı Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. En kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda peşpeşe gelen olaylarda kendi alanında güçlü ve simge isimler aynı yıl, art arda hayatlarını kaybetti: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever ve gazeteci Uğur Mumcu. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. Bu dört ismin ortak özelliği ise ya PKK´yla mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda son yıllarda ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.

İŞTE 1993 YILINDAKİ OLAYLAR DİZESİ

24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti

17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü

17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı

24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı

22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti

04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Cem Ersever ve yakın arkadaşlarının öldürülmesi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(05 Ocak 2012, 10:16)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Şok iddia: Albay Özden´i itirafçı ´Servet´ öldürdü

Komutanları JİTEM öldürttü

ALBAY RIDVAN ÖZDEN´İN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ

Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek

Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü

Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu

PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten

Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz

´JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler´

JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4064    yazdır/print


 

Bahtiyar Aydın suikastinde Balyoz izi

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastiyle ilgili soruşturma kapsamında ifade veren gizli tanık ´Paşa sahte çatışma ile Lice´ye çekildi. Orada PKK itirafçısı JİTEM´ci vurdu. O itirafçıyı Diyarbakır´a Albay Poyraz getirdi´ dedi. Albay Hamdi Poyraz, Balyoz davasında tutuklu yargılanıyor. Bu kapsamda bir başka bilgi de Balyoz ve Ergenekon davalarının tutuklu sanıklarından Albay Fikri Karadağ´ın adının da Bahtiyar Aydın suikastinde geçmiş olması. Diğer bir gizli tanık ´Kıskaç´ açık açık Bahtiyar Aydın suikastinden Fikri Karadağ´ı sorumlu tutmuş, ayrıntılar vermişti.

Bahtiyar Aydın suikastinde Balyoz izi

Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastiyle ilgili soruşturma kapsamında ifade veren gizli tanık ´Paşa sahte çatışma ile Lice´ye çekildi. Orada PKK itirafçısı JİTEM´ci vurdu. O itirafçıyı Diyarbakır´a Albay Poyraz getirdi´ dedi. Albay Hamdi Poyraz, Balyoz davasında tutuklu yargılanıyor. Bu kapsamda bir başka bilgi de Balyoz ve Ergenekon davalarının tutuklu sanıklarından Albay Fikri Karadağ´ın adının da Bahtiyar Aydın suikastinde geçmiş olması. Diğer bir gizli tanık ´Kıskaç´ açık açık Bahtiyar Aydın suikastinden Fikri Karadağ´ı sorumlu tutmuş, ayrıntılar vermişti.

18 yıl önce Diyarbakır Lice´de suikast silahıyla alnından vurularak şehit edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın cinayetiyle ilgili bir gizli tanık şok iddialarda bulundu. Gizli tanık ?Asılsız bir ihbarla Lice´ye çekilen Bahtiyar Aydın´ın JİTEM´de görevli bir PKK itirafçısı tarafından alnından vurularak şehit edildiğini, suikastçinin Balyoz davası tutuklu sanığı emekli Kıdemli Albay Hamdi Poyraz tarafından Hakkari´den Diyarbakır´a götürüldüğünü? iddia etti.

SAHTE ÇATIŞMA İLE LİCE´YE ÇEKİLDİ

Terörün silahla bitirilemeyeceğini savunan ve şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis´in yakın kadrosunda bulunan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, 22 Ekim 1993 tarihinde Lice´de karakol kapısında uğradığı suikast sonucu şehit olmuştu. Bunun ardından kayıtlara Lice baskını olarak geçen olaylarda ilçe harabeye dönmüş ve 14 sivil de hayatını kaybetmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı zaman aşımına iki yıl kala dosyayı yeniden açmıştı. Dosya kapsamında ifade veren bir gizli tanık şok iddialarda bulundu.

Bahtiyar Aydın´ın asılsız bir çatışma haberi ile Lice´ye çekildiğini söyleyen gizli tanığa göre, Paşa ´içerden´ bir suikastla öldürüldü. Aydın´ın Hakkari bölgesinden getirilen bir PKK itirafçısı tarafından vurulduğunu anlatan gizli tanığa göre, bu itirafçıyı Diyarbakır´a o dönemde Hakkari´de görevli Albay Hamdi Poyraz getirdi. Yüksekova Çetesi soruşturmasında sorgulanan Poyraz şimdi Balyoz davası kapsamında tutuklu yargılanıyor.

KANAS IRAK´TA KAÇAKÇILARDAN ALINDI

Gizli tanığın iddialarına göre paşanın ölümünde kullanılan Kanas marka silah da bulunduktan sonra Diyarbakır´da kaybedildi. Aydın´ı öldüren silahın TSK´nın envanterinde olmayan bir silah olduğunu belirten gizli tanığa göre; silah Irak´tan kaçakçılar aracılığıyla temin edildi. İddialar dosyaya giren diğer ifadelerle de örtüşüyor. Daha önce Ergenekon kapsamında ifade veren PKK´nın eski 2 numarası Şemdin Sakık, PKK´nın eski üst düzey yöneticisi Bülent Dumlu, gizli tanıklar Deniz ve Kıskaç, ´komutanı PKK´nın öldürmediğini´ söylemişti. Hamdi Poyraz ismi Yüksekova çetesi davasında da geçmişti. ( Star)

DİĞER BALYOZ SANIĞI KARADAĞ´IN ADI DA SUİKASTE KARIŞTI

Bu kapsamda ilginç bir diğer bilgi de Balyoz ve Ergenekon davalarının tutuklu sanıklarından Albay Fikri Karadağ´ın adının da Bahtiyar Aydın suikastinde geçmiş olması. Diğer bir gizli tanık ´Kıskaç´ açık açık Bahtiyar Aydın suikastinden Fikri Karadağ´ı sorumlu tutmuş, ayrıntılar vermişti. Ergenekon davasının ilk sanıklarından olan emekli Albay Fikri Karadağ Balyoz davası kapsamında da tutuklanmıştı.

PKK tarafından öldürülen yada daha doğrusu şimdiye kadar öyle olduğu sanılan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın, aslında Ergenekon tutuklusu Fikri Karadağ gibi TSK üniforması giymiş muvazzafların da yeraldığı Ergenekon Terör Örgütü tarafından suikaste kurban gittiği, ikinci Ergenekon iddianamesine yansıyan ve delil klasörlerinde de ayrıntılı olarak yer verilen Kıskaç kod adlı gizli tanığın şok ifadelerinde yeralıyordu. Kıskaç, ifadesinde, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın nasıl öldüğüne dair gördüklerini anlatmış ve Ergenekon-Balyoz tutuklusu Fikri Karadağ´ı suçlamıştı. Üçüncü Ergenekon iddianamesine giren ve eski MİT çalışanı emekli Albay Hüseyin Vural Vural´da bulunan şok bir belge, şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinin ölümlerini yeniden gündeme getirmişti. Vural´da Orgeneral Bitlis, Korgeneral İsmail Selen, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Albay Rıdvan Özden´in de suikastlerle öldürüldüğüne ilişkin belgeler ele geçmişti. Fikri Karadağ´ın adı 1993´teki 33 Er katliamında da, diğer bir deyişle Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastinden 5 ay önceki o büyük katliamda da geçiyordu. Karadağ katliam bölgesine ilk ulaşan subay olduğu ortaya çıkmıştı. Terhis olan 33 erin bulunduğu araç Bingöl´de teröristlerce durdurularak katledilmişti. Bu katliamla, Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın başarmaya çalıştığı ve AK Parti hükümetinin günümüzde gerçekleştirmeye çalıştığı demokratik açılım ve Kürt meselesine çözüm çabalarının o dönemki benzeri sekteye uğratılmış, bu katliamla o dosya rafa kaldırılmıştı. Bu katliam gibi 1993 yılı içerisinde inanılmaz şekilde yoğunlaşan çeşitli suikastler ve şüpheli intiharlar da çok dikkat çekiciydi. Ergenekon soruşturması süreciyle ve heron ihaneti gibi skandallarla da ortaya çıktığı gibi, terör örgütü PKK´ya içimizdeki derin güçlerce destek verildiği, bu örgütün varlığını gücüyle değil ihanetle beslenerek sürdürebildiği anlaşılmaktadır. Bu açıdan 33 er katliamı ve diğer suikastlerde Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının yer almasına şaşmamak gerekir.

ORG. EŞREF BİTLİS´İN EKİBİNİ ERGENEKON MU TASFİYE ETTİ?

Şüpheli bir uçak kazası sonucu hayatını kaybeden dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ile ekibi olarak nitelendirilen ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ´demokratik açılım ve terör meselesine barışçı çözüm´ projesine destek verediği belirtilen bu görevlilerin ölümlerindeki sır perdesi dikkat çekiyor. Bitlis´in ekibi olarak bilinen isimlerin belli bir zaman dilimi içerisinde şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmeleri ´suikast´ şüphelerini iyice artırıyor. Orgeneral Bitlis´e yakınlığı ile bilinen, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, Mardin Jandarma Alay Komutanı Rıdvan Özden, Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu, emekli Korgeneral Hulusi Sayın, Jandarma Binbaşı (JİTEM kurucusu) Cem Ersever şüpheli bir şekilde hayatlarını kaybetmişler veya öldürülmüşlerdi. Ergenekon davasının sanık ve tanıkları ile bazı PKK yöneticileri, Eşref Bitlis ve yakın çalışma arkadaşlarının öldürülmesi ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuşlardı.

BAHTİYAR AYDIN SUİKASTI ESRARINI KORUYOR

Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis Paşa´nın emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın da terörün şiddetle bitirilemeyeceğini, bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. O da Diyarbakır Lice´de hala açıklanamayan bir suikaste kurban gitti. 22 Ekim 1993´te Diyarbakır Lice Asayiş Bölük Komutanlığı binası önünde Kanas marka suikast silahıyla gözünden vurularak şehit edildi. Suikast PKK´ya atfedildi. Ele geçirilen cinayet silahı Kanas ise sonradan ortadan kayboldu. Tuğgeneral Bahtiyar Aydın dosyası askeri savcılık tarafından kapatıldı. 17 yıl sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeniden açıldı. Diyarbakır Başsavcılığı, Ergenekon savcılarından bilgi ve belge istedi. Ergenekon soruşturması kapsamında ifadesi alınan PKK´nın eski 2 numaralı ismi Şemdin Sakık, Tuğgeneral Aydın´ı PKK´nın değil Ergenekon yapılanmasının öldürdüğünü, terörün bitmemesini isteyen kişilerin 33 askerin şehit edilmesi ve Bahtiyar Aydın cinayetlerini gerçekleştirdiğini iddia etmişti. ´Şüpheli´ sıfatıyla ifade veren PKK´nın eski üst düzey yöneticilerinden Bülent Dumlu ise ifadesinde Aydın´ı öldürenler terörün devam etmesini isteyen Ergenekon yapılanmasıdır demişti. Aydın suikastında kullanılan Kanas marka suikast silahı daha sonra birdenbire ortadan ´kaybolmuştu´.

ECEL Mİ ERGENEKON MU? 10 SUBAYDAN 7´Sİ ÖLDÜ

Eşref Bitlis´in ekibinde yer aldığı söylenen ve 1993´te intihar ettiği söylenen Tunceli Jandarma Komutanı Albay Çillioğlu´nun ölümü de bugünlerde tekrar araştırılıyor. İlk sonuçlar şok ediciydi. Mezarı 17 yıl sonra tekrar açılan Albay Çilllioğlu´nun kaburga kemiklerinde bir kırık ile kürek kemiğinde bir delik bulundu. Bu da şüpheleri doğruluyordu. Buna göre Albay intihar etmemiş, önce dövülmüş ardından ense ve sırtına birer kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Albay´ın oğlu Tayfun Çillioğlu bir başka ilginç ayrıntıyı daha gündeme getirdi: ?Babamın ajandasında Eşref Paşa ve bazı generallerin birlikte yer aldığı fotoğraf bulduk. O fotoğraftaki 10 kişiden 7´si bugün hayatta yok. Babam Org. Bitlis´e çok yakındı. İntihar ettiğini söylediler. Ben hiç inanmadım. Bazı şeyler sonuçlanınca babamın günlüklerini ilgili yerlere vereceğim.? Çillioğlu´nun yeğeni Kahraman Çillioğlu da ?İntihar haberini alır almaz Tunceli´ye gittik. Bizi olay yerine bile yaklaştırmadılar. Cenazesini kimseye yaklaştırmadılar. Apar topar bir otopsi yaparak dosyayı kapattılar.? dedi.

FOTOĞRAFTAKİ İSİMLER BUNLAR MI?

Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis

Diyarbakır Bölge K. Tuğg. Bahtiyar Aydın

Adana Bölge Komutanı Tuğg. Temel Cingöz

Mardin Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden

Tunceli Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu

Emekli Korgeneral Hulusi Sayın

Binbaşı Cem Ersever (JİTEM Kurucusu)

EŞREF PAŞA´NIN SIRRINI BİLEN ÖLDÜ

1991-1994 arası Jandarma Genel Komutanlığı açısından karanlık yıllar olarak tarihe geçti. Bu dönemde özellikle yolu Diyarbakır´dan geçen subaylar ya suikast sonucu ya da şaibeli kazalar nedeniyle öldü. Dönemin Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinden birçok isim şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü.

Hulusi Sayın: Devletin Kürt politikasını eleştiren Jandarma Korgeneral Hulusi Sayın 30.01.1991´de taranarak şehit edildi. Cinayeti Dev-Sol üstlense de suikasti devlet içindeki derin yapıların gerçekleştirdiği konuşuldu.

İsmail Selen, Temel Cingöz: Jandarma Korgeneral İsmail Selen, PKK ile mücadele konusunda dönemin yöneticileriyle ters düştü. Görevinden alınmak istendi. Emekli olduktan sonra 23.05.1991´de taranarak şehit edildi. Aynı gün Adana Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz de suikaste uğradı.

Eşref Bitlis: Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis şaibeli uçak kazasında şehit oldu. Ergenekon davasında Bitlis Paşa´nın ve Cem Ersever´in örgütün PKK´ya silah satışından haberdar olduğu için öldürüldüğü gündeme geldi.

Bahtiyar Aydın: Bitlis Paşa´nın emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın da terörün şiddetle bitirilemeyeceğini, bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. O da 22.10.1993´te Diyarbakır Lice´de hala açıklanamayan bir suikaste kurban gitti. Cinayet silahı Kanas ortadan kayboldu.

Cem Ersever, Kazım Çillioğlu: JİTEM´in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, 04.11.1993´te Ankara´da ölü bulundu. Ersever, Diyarbakır JİTEM´in başındaki isimdi. Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede devlet politikasına aykırı fikirler ortaya atmaya başlayınca hayatından oldu. Ersever´den sonra 03.02.1994´te Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu evinde ölü bulundu.

Rıdvan Özden: Bitlis Paşa´nın ekibinden Albay Rıdvan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. İki koruması ile 12.08.1995´te öldürüldü.

ÖLÜMLER BUNLARLA SINIRLI KALMADI

KANLI VE KARA YIL: 1993.. PKK´NIN TASFİYESİ DURDURULDU

Demokratik açılım projesiyle birkaç yıldır yapılmaya çalışılan ´demokratik açılımlar yoluyla terörü bitirme´ projesinin bir benzeri Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın öncülüğünde 90´lı yıllarda denenmişti. Ancak başta Özal olmak üzere ona yakın olan Jandarma komutanı Eşref Bitlis ve ekibinde yer alan çok sayıda subay şüpheli ölümlerle hayatlarını kaybetti. 1993 yılının özellikle dikkat çektiği bu birkaç yıllık dönemde 33 erin şehit edilmesi gibi başka kritik olaylar gerçekleşti. 33 erin katledildiği bölgeye ilk gidenlerden birinin bugün Ergenekon davasının sanıklarından olan dönemin askeri istihbarat subaylarından Fikri Karadağ olduğu anlaşıldı. Karadağ´ın adı Ergenekon iddianamelerinde, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın ölümünde de geçiyor.

1993 yılı başında gazeteci Uğur Mumcu bombalı saldırıda öldürüldü. Mumcu´nun son günlerinde PKK lideri Öcalan´ın MİT´le ilişkilerini incelediği, buna dair bir kitap yazmakta olduğu biliniyordu. Mumcu, etrafındakilere Öcalan´la ilgili de ilginç bağlantılara ulaştığını açıklamıştı. Kızı bu durumu şöyle ifade ediyor: Muhtemelen Apo´nun MİT ajanı olduğuna dair bir belgenin izine ulaşmıştı. Bu belgeyi aradığını da biliyordum. Ancak kısa süre sonra suikast meydana geldi. Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayan 1993 yılı Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. En kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda peşpeşe gelen olaylarda kendi alanında güçlü ve simge isimler aynı yıl, art arda hayatlarını kaybetti: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever ve gazeteci Uğur Mumcu. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. Bu dört ismin ortak özelliği ise ya PKK´yla mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda son yıllarda ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.

İŞTE 1993 YILINDAKİ OLAYLAR DİZESİ

24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti

17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü

17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı

24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı

22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti

04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Cem Ersever ve yakın arkadaşlarının öldürülmesi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(18 Ekim 2011, 12:32)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Tuğg. Aydın dosyası 17 yıl sonra açıldı

Tuğg. Aydın´ı Kanas´lı albay öldürdü

Komutanları JİTEM öldürttü

Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek

Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü

Orgeneral Eşref Bitlis´in şüpheli ölümü manşetlerimiz

Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli ölümü manşetlerimiz

Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu

PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten

Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz

Balyoz Planı manşetlerimiz

Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=3835    yazdır/print


 

Albayı ölüme götüren kontrgerilla listesi

Uçağı düşen Org. Bitlis´in dönemin Cumhurbaşkanı Özal´a verdiği ve ´mutlaka tasfiye edilmeliler´ dediği 16´sı subay 34 devlet görevlisini kapsayan listeyi intiharı şüpheli bulunan Çillioğlu´nun bildiği ortaya çıktı. Bitlis´in, ´terörle mücadelede çizgi dışına çıktıkları, kontrgerilla yöntemleriyle faili meçhuller işleyerek terörü daha da azdırdıkları´ gerekçesiyle tasfiye edilmesini istediği kişilerden bazıları bugün Ergenekon ve Balyoz tutuklusu olarak cezaevlerinde bulunuyor. Bu isimlere örnek olarak Tümgeneral Ahmet Yavuz, Tuğgeneral Levent Ersöz ve Albay Levent Göktaş´tan söz ediliyor. Bir diğer önemli iki isim ise Korgeneral Selahattin Uğurlu ile Tuğgeneral İsmail Kuru. Çillioğlu ölümünden önce, Tunceli Bölge Komutanı Tuğgeneral İsmail Kuru ile sert şekilde tartışmış.

Albayı ölüme götüren kontrgerilla listesi

Uçağı düşen Org. Bitlis´in dönemin Cumhurbaşkanı Özal´a verdiği ve ´mutlaka tasfiye edilmeliler´ dediği 16´sı subay 34 devlet görevlisini kapsayan listeyi intiharı şüpheli bulunan Çillioğlu´nun bildiği ortaya çıktı. Bitlis´in, ´terörle mücadelede çizgi dışına çıktıkları, kontrgerilla yöntemleriyle faili meçhuller işleyerek terörü daha da azdırdıkları´ gerekçesiyle tasfiye edilmesini istediği kişilerden bazıları bugün Ergenekon ve Balyoz tutuklusu olarak cezaevlerinde bulunuyor. Bu isimlere örnek olarak Tümgeneral Ahmet Yavuz, Tuğgeneral Levent Ersöz ve Albay Levent Göktaş´tan söz ediliyor. Bir diğer önemli iki isim ise Korgeneral Selahattin Uğurlu ile Tuğgeneral İsmail Kuru. Çillioğlu ölümünden önce, Tunceli Bölge Komutanı Tuğgeneral İsmail Kuru ile sert şekilde tartışmış.

Sabah gazetesi, şüpheli bir uçak kazası sonrasında hayatını kaybeden Jandarma Eski Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis´in ekibinde yer alan ve 3 Şubat 1994´te intihar ettiği ileri sürülen Albay Kazım Çillioğlu olayına ilişkin önemli bir ayrıntıya ulaştı. Bir süre önce yeniden başlatılan soruşturma çerçevesinde otopsi için mezarı açılan Çillioğlu´nun Org. Bitlis´in mutlaka tasfiye edilmeliler diye dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a sunduğu 16´sı subay toplam 34 devlet görevlisinin ismini bildiği ortaya çıktı.

Ölümünden bir süre önce Cumhurbaşkanı Özal´a terör örgütü PKK sorunu konusunda bir mektup yazan Org. Bitlis´in bazı devlet görevlilerinin mutlaka tasfiye edilmesi gerektiğini belirttiği ortaya çıkmıştı. Dönemin önemli tanıklarının iddiasına göre Bitlis´in tasfiye edilmesini istediği kişilerden bazıları bugün Ergenekon ve Balyoz tutuklusu olarak Hasdal cezaevinde bulunuyor. Bu isimlere örnek olarak Hasdal´da tutuklu Tümgeneral Ahmet Yavuz, Tuğgeneral Levent Ersöz ve Albay Levent Göktaş´tan söz ediliyor. Yine listedeki bir başka isim olan Korgeneral Selahattin Uğurlu´nun da 1992-1993 arasında faili meçhul olaylara karıştığı ileri sürülüyor. Uğurlu´nun 1996´da da albay rütbesinde iken Şırnak´ın Güçlükonak ilçesindeki 11 korucunun ölüm emrini verdiği iddia edilmişti. Listede ismi yer alan ve bir dönem Özel Kuvvetler Komutan Yardımcılığı görevinde bulunan emekli Tuğgeneral Nevzat Bekaroğlu´nun da 1992-1994 yıllarında faali meçhul olayların emrini verdiği ileri sürüldü.

KURU İLE TARTIŞMA

Eşref Bitlis´in listesinde yer alan isimlerden Tuğgeneral İsmail Kuru ile Kazım Çillioğlu´nun ölümünden bir süre önce sert bir şekilde tartıştığı belirtildi. Buna göre Çillioğlu, terörle mücadele kontrgerilla yöntemlerini tercih ettiği, faili meçhul olaylara neden olduğu gerekçesiyle Tunceli Bölge Komutanı Tuğgeneral İsmail Kuru ile tartıştı. Çillioğlu, Kuru´yu terör örgütü PKK´dan bazı isimlere bilgi aktarımı yaptığı gerekçesiyle de suçladı.

TASFİYE YAŞ´A BIRAKILDI ANCAK BİTLİS VE ÖZAL PEŞPEŞE ÖLÜNCE PLAN RAFA KALKTI

Org. Eşref Bitlis, terörle mücadelede yanlış yöntem içinde bulunduğunu belirttiği bu isimlerin durumlarını Özal´a, Halk yanlış yönetim ile terör arasında sıkışmış. Bunu istismar edenler bertaraf edilmelidir sözleriyle dile getirdi. Bu uyarı sonrasında öncelikli olarak bazı isimlerin görev yerleri değiştirilirken asıl tasarrufun YAŞ´a bırakılması benimsendi. Ancak 17 Şubat´ta Bitlis şüpheli bir uçak kazası, 17 Nisan 1993´de de Özal ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybedince bu plan rafa kalktı.

TASFİYE LİSTESİNİ BİLEN BİTLİS EKİBİNİN ÇOĞU ÖLDÜRÜLDÜ

Eşref Bitlis´in tasfiye edilmelidir dediği listeyi yakın ekibinden Albay Kazım Çillioğlu´nun yanı sıra hepsi de şüpheli ölümle hayatını kaybeden Tuğgeneral Temel Cingöz, Tuğgeneral İsmet Yediyıldız ve Albay Rıdvan Özden´le de paylaştığı belirtildi. Eşref Bitlis ve 10 subay arkadaşının yer aldığı ve Eşref Bitlis´in ekibi olarak nitelendirilen bir fotoğraftaki subaylardan 7´si şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü. Bu arada Bitlis´in ölümünden tam bir yıl sonra hayatını kaybeden Albay Çillioğlu´nun Eşref Bitlis´in ölümüne neden olan şüpheli uçak kazasına ilişkin önemli bilgilere ulaştığı da belirtildi. İddiaya göre Çillioğlu, Bitlis´in tasfiye edilmesi gerekir dediği bazı isimlerle kaza arasında ciddi bir bağlantı bulunuyor.

ÇİLLİOĞLU´NUN MEZARI AİLESİNİN İSTEĞİYLE AÇILDI

Tunceli´de 1994 yılında intihar ettiği öne sürülen Albay Çillioğlu´nun soruşturması yapılarak kapatılan dosyası, oğlu Gökhan Çillioğlu´nun isteği üzerine yeniden açıldı. 2010 yılı sonunda yapılan Anayasa değişikliği çerçevesinde dosyanın yeniden açılmasını talep eden Gökhan Çillioğlu´nun talebi üzerine Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. İlk etapta oğul Çillioğlu´nun ifadesine başvuruldu. Daha sonra da Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekili Özden Doğan´ın talebi üzerine Çillioğlu´nun mezarı açılmış, Çillioğlu´nun kürek kemiğinde delik ve iki kaburga kemiğinde kırık tespit edilmişti.

SABAH, 4 EKİM 2010´DA YAZDI

SABAH, Jandarma eski Genel Komutanı Org. Bitlis ile ilgili olarak 4-5-6 ve 7 Ekim tarihlerinde arka arkaya manşetten verdiği haberlerle önemli bilgileri gün ışığına çıkarmıştı. 4 Ekim tarihli Son Mektup başlıklı haberde Org. Bitlis´in dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a terörle mücadelede çizgi dışına çıkan isimleri içeren bir liste sunduğu belirtilmişti. Bitlis, Özal´a İstismar edenler bertaraf edilmeli demişti. ( Sabah)

(11 Temmuz 2011, 10:33)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Çillioğlu´nun ölüm sırrı bu mu?

Çillioğlu´nun ölüm sırrı bu mu?

ALBAY KAZIM ÇİLLİOĞLU´NUN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ

Şok fotoğraf: Çillioğlu infaz edildi

Albay dövülmüş, iki kurşunla öldürülmüş

Flaş!!! Çillioğlu dosyası tekrar açıldı

Adli Tıp: Çillioğlu intihar etmiş olamaz

JİTEM´in Derin Paşası: Mehmet Çörten

İzmir Jandarma´da gece yarısı belge imhası

Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek

Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü

Eşref Bitlis suikasti manşetlerimiz

Cem Ersever suikasti manşetlerimiz

Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu

PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten

Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=3538    yazdır/print


 

Islak imza dosyası Yargıtay´dan geldi

Islak imzalı ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ dava dosyasının aslı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu´ndan mahkemeye geri gönderildi. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oyçokluğu ile ıslak imza davası ile Erzincan Ergenekon davasını birleştirmişti. Ancak Erzincan Ergenekon davasına müdahale eden Yargıtay 11. Ceza Dairesi, eski Başsavcı İlhan Cihaner´in görev suçu davası ile bu davayı skandal şekilde fotokopi üzerinden birleştirerek kendi üzerine aldı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu hukuksuzluğu onayladı.

Islak imza dosyası Yargıtay´dan geldi

Islak imzalı ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ dava dosyasının aslı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu´ndan mahkemeye geri gönderildi. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oyçokluğu ile ıslak imza davası ile Erzincan Ergenekon davasını birleştirmişti. Ancak Erzincan Ergenekon davasına müdahale eden Yargıtay 11. Ceza Dairesi, eski Başsavcı İlhan Cihaner´in görev suçu davası ile bu davayı skandal şekilde fotokopi üzerinden birleştirerek kendi üzerine aldı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu hukuksuzluğu onayladı.

Ergenekon davası önceki günkü oturumunda tutuklu sanık Fatma Cengiz´in çapraz sorgusunun yarıda kesilmesinin ardından bugünkü duruşmada sanıklar ile avukatları, taleplerini sunuyor.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon davasının 115´inci duruşmasına, tutuklu sanıklardan eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, İbrahim Özcan, Ersin Gönenci ve Fatma Cengiz katılmadı.

Eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Özel Harekat Dairesi Başkan vekili İbrahim Şahin ile gazeteciler Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay´ın da aralarında bulunduğu tutuklu 20 sanık duruşmada yer aldı. Bu davanın tutuksuz sanığı olan ancak Oda TV soruşturması kapsamında tutuklanan Yalçın Küçük ile tutuksuz sanıklar Mahir Akkar ile Muhterem Bağcı da duruşmada hazır bulundu.

Kimlik yoklamasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, geçen hafta 1 Nisan 2011 tarihli duruşmada sanıklar ile avukatlar tarafından mahkemeye sunulan talep dilekçeleri ile ilgili karar verildiğini açıkladı. Başkan Şengün, daha önceki tarihlerde yapılan taleplere ilişkin ayrıca ikinci bir ara karar verildiğini kaydetti.

Başkan Şengün, daha sonra da mahkemeye ulaşan cevabi yazıları okudu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan Albay Rıdvan Özden´in 1995 yılında şehit edilmesi olayına ilişkin evraklar ile sanıklardan Arif Doğan hakkındaki hazırlık evrakının bir örneğinin mahkemeye ulaştığı açıklandı. Ayrıca davanın tutuksuz sanıklarından Engin Aydın´ın, yargılama sürecinde öldüğüne ilişkin ölüm ve nüfus kaydı da mahkeme dosyasına ulaştı. Daha sonra da sanıklar ile avukatların taleplerinin alınmasına başlandı.

Öte yandan Albay Dursun Çiçek ile Kırmızı Bülten ile aranan Bedrettin Dalan´ın da sanıkları arasında yer aldığı İrtica ile mücadele eylem planı davası dosyasının aslı, 10 ay aradan sonra Yargıtay Ceza Genel Kurulu´ndan mahkemeye geri gönderildi. Daha önce Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in, Ergenekon terör örgütüne üye olma iddiasıyla yargılandığı dava ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülmekte olan Ergenekon davası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle birleştirme kararı vermişti. Bu kararın ardından Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Cihaner´in Başsavcı olması nedeni ile davasının Yargıtay´da görülebileceğine karar verdi. Aradaki uyuşmazlık nedeni ile birleştirilmesi istenilen her iki dava dosyası da 2010 Mayıs ayında Yargıtay Ceza Genel Kurulu´na göndermişti.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Cihaner´in Erzurum´da görülen davası ile Yargıtay 11´inci Ceza Dairesinde görevi kötüye kullanma ve evrakta sahtecilik iddiasıyla yargılandığı davanın birleştirilmesine ve yargılamanın da Yargıtay´da olmasına karar vermişti. Genel Kurulun mahkemeye ulaşan gerekçeli kararında, iki davanın birleştirilmesiyle ilgili somut sebeplerin ortaya konulamadığı bildirildi. Kararın fotokopi üzerinden verildiğini belirten 6 üye, Bu karar, Yargıtay´ın içtihatlarına ve 11´inci Ceza Dairesi´nın kararlarına aykırıdır. Birleştirme kararı yok hükmündedir. açıklaması ile verilen karara muhalefet ettiklerini açıkladı. Dosyanın 10 ayı aşkın süredir Yargıtay Ceza Genel Kurulu´nda olması nedeni ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmalarda sanık ifadelerinin de tamamlanmış olması nedeniyle her duruşmada talep alınması ile yetiniliyordu. ( Cihan)

Ergenekon´da bir tahliye

İkinci Ergenekon davasının 115. duruşmasında tutuklu sanık işadamı Hüdai Ünlüer tahliye edildi. Mahkeme heyeti, 11 Ocak 2009 tarihinden beri tutuklu bulunan Ünlüer´i dosya kapsamı, delil durumu ve tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Ünlüer hakkında ayrıca yurtdışına çıkış yasağı konuldu. Ünlüer, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçlamasıyla tutuklu bulunuyordu. Diğer tutuklu sanıkların ise tutukluluk halinin devamına karar veren heyet, duruşmayı 9 Mayıs 2011 tarihine erteledi. Dava kapsamında tutuklu sayısı 24 oldu. Bu arada Mahkeme Başkanı Köksal Şengün aralarında gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan´ın da bulunduğu tutuklu 19 sanığın tahliyesi yönünde oy kullandı. Ancak tahliye talepleri oy çokluğuyla reddedildi. ( Hürriyet)

(08 Nisan 2011, 12:27), son güncel.: (09 Nisan 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Flaş!!! Islak İmza ve Cihaner birleşti

Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz

Erzincan iddianamesinde arama yap

7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap

İŞTE ADIM ADIM ERZİNCAN´DAKİ ISLAK KOMPLO

Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarmanın ´ıslak imza´ operasyonları

Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi

7. iddianame: Ergenekon hala faal

Cihaner´i Yargıtay´da kurtarma planı manşetlerimiz

Ses Kaydı: Cihaner ve diğer davalar Ankara´ya

Flaş!!! Cihaner dosyası Erzincan´da

Mahkeme: Cihaner´den soruşturmanın alınması doğru

CHP´nin Erzincan davasında tanıklara şok baskısı manşetlerimiz

ŞOK SES KAYDI!!! Erzincan komplosunda ´Gizli Tanık´ pazarlığı

Yargıda Kontrgerilla örgütlenmesi

Ergenekon davasını engelleme girişimleri

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=3180    yazdır/print


 

Aygan´dan mahkemeye 117 JİTEM cinayeti listesi

JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan, Diyarbakır´da devam eden faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında ilk kez resmi olarak ifade gönderdi. PKK itirafçısı ve JİTEM tetikçisi Aygan, ifadesinde 117 kişinin JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi. Taraf, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´na iletilen 21 sayfalık dilekçeye ulaştı. Aygan´ın gönderdiği ifadede JİTEM tarafından öldürüldüğü öne sürülen kişilerin listesi de yer aldı. Listede Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, Albay Rıdvan Özden, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın yanısıra Bingöl-Elazığ karayolunda 33 askerin öldürüldüğü olay da yer aldı. Aygan, Süleyman Demirel´den Tansu Çiller´e kadar birçok kimse hakkında açıklamalar yapacağını da belirtti. Aygan, soruları yanıtlarken gözyaşlarını tutamadığını söyledi.

Aygan´dan mahkemeye 117 JİTEM cinayeti listesi

JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan, Diyarbakır´da devam eden faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında ilk kez resmi olarak ifade gönderdi. PKK itirafçısı ve JİTEM tetikçisi Aygan, ifadesinde 117 kişinin JİTEM tarafından öldürüldüğünü söyledi. Taraf, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´na iletilen 21 sayfalık dilekçeye ulaştı. Aygan´ın gönderdiği ifadede JİTEM tarafından öldürüldüğü öne sürülen kişilerin listesi de yer aldı. Listede Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, Albay Rıdvan Özden, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın yanısıra Bingöl-Elazığ karayolunda 33 askerin öldürüldüğü olay da yer aldı. Aygan, Süleyman Demirel´den Tansu Çiller´e kadar birçok kimse hakkında açıklamalar yapacağını da belirtti. Aygan, soruları yanıtlarken gözyaşlarını tutamadığını söyledi.

Taraf, Abdülkadir Aygan´ın Diyarbakır Başsavcılığı´na gönderdiği 21 sayfalık ifadeye ulaştı. Aygan´ın resmî olarak verdiği ilk ifade olan 21 sayfalık metinde en çarpıcı bölüm olarak JİTEM´in yaptığı eylemler ve ölüm listesi ön plana çıktı. Aygan´ın ifadesinde sorular dışında ek bilgiler de verdiği öğrenildi. Buna göre Aygan, ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında bildikleri ve akibeti konusunda da bilgi verdi. Aygan dönemin siyasi, idari ve askerî sorumluları (Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Hayri Kozakçıoğlu, Ünal Erkan, Hasan Kundakçı, Doğan Güreş ve Hikmet Köksal) hakkında da açıklamalar yaptı.

Gözyaşlarımı tutamadım

Aygan, soruları yanıtlamasının tam beş saat sürdüğünü ifade etti. Cihan´a konuşan Aygan, şunları söyledi: Yıllardır Türk savcılarına yaptığım çağrı nihayet yankı buldu ve kendileri gelmese de soruları geldi... Bu saatten sonra tükürdüğümü yalayamazdım. Üzerime düşeni yaptım. Geçmişteki olayları hatırlamak istemesem de, ara sıra geçmişte tanık olduğum üzücü durumları hatırladıkça gözyaşlarıma hâkim olamasam da anlatmalıydım. Uzunca soru listesine 5 saat içerisinde bilgim dahilinde cevaplar verdim, izahlar getirmeye çalıştım. İfade işlemim sabah saat 10.00´da başladı. Bir öğle arasından sonra 17.00´ye kadar sürdü. 27 soru ele alındı. Fotoğraf teşhisleri var daha. Toplam 70 soruyu geçebilir de... Biz ilk 70 biliyoruz; ama ek sorularla artabilir. Ben de bazı konuları ekstra açıklayacağım. Dolayısıyla da daha da artabilir. Demirel´den Çiller´e kadar birçok kimse hakkında açıklamalar yapacağım.

İşte ölüm listesindeki 117 kişi

Aygan´ın JİTEM tarafından öldürülenler başlığıyla savcılığa verdiği ve 117 kişinin adının yer aldığı eylem listesi şöyle ( Taraf):

Necati Aydın

Mehmet Ay

Ramazan Keskin

Mehmet Salih Dönen

Mehmet Saim Dönen

Murat Aslan

Hasan Ergül

Mehmet Emin Kaynar

İzettin Acet

Ercan Başer

İhsan Haran

İdris Yıldırım

Abdülkadir Çelikbilek

Vedat Aydın

Behzat Özkan

Behattin Turan

Nevzat Kelekçi

Hafzı Ekenci

Mustafa Ata

Ramazan Yazıcı

Fahriye Mahmut

Mahmut Mahmut

Veysi Tekin

Fevzi Erkal

Lütfi Uyar
Mehmet Nacar

Mehmet Güngör

Zübeyr Uygun

Mustafa Uygun

Sıddık Uygun

Mehmet Akıncı

Şeyhmuz Akıncı

Mehmet Mehmet Saydın

Mehmet Şah İkonsoy

Servet Aslan

Fatma Aslan

Şemsettin Tek

Sıddık Etyemez

Ahmet Ceylan

Şahabettin Latifeci

Nizamettin Ece

Abdulkadir Zogurlu

Zana Zogurlu

Talat Akyıldız

Zahid Turan

Fikri Özgen

Orhan Cingöz

Mehmet Bektaş

Şerif Avşar

Musa Toprak
Mehmet Şen

Metin Can

Hasan Kaya

Mehmet Sincar

Hakkı Kaya

Fethi Yıldırım

Turgut Yenisoy

Doktor Recai Aydın

Ali Tekdağ

Seyithan Ulumaskan

Sadık Ulumaskan

Edip Aksoy

Muhsin Gül

Mehmet Kılıç

Albay Rıdvan Özden

Lice´de (1993.10.22) Bahtiyar Aydın ve 15 kişinin öldürülmesi

1993´te Bingöl-Elazığ karayolunda 33 er ve dört sivilin öldürülmesi

Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan ve 5 polisin şehit edilmesi

Avukat Mustafa Özer´in arabasının altında C4 patlayıcı bombanın patlatılması

Mardin-Kızıltepe´de Renault marka bir otomobilin C4 ile patlatılması.

Gencan´da bulunan iki kimliği belirsiz ceset

Hani yolunda cesedi bulunan kimliği belirsiz bir kadın cesedi

Hani eski yolu ve Gencan Köyü kavşağında bulunan kimliği belirsiz iki erkek cesedi

Gencan-Hani yol kavşağında kimliği belirsiz bir erkek cesedi

Abdulkadir Aygan´la ilgili manşetlerimiz

(07 Şubat 2011, 16:39)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

JİTEM´den bordrolu Aygan hakkında geniş bilgi

JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler

JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2925    yazdır/print


 

Danıştay tanığı hiçbir şeyi hatırlayamadı

Birinci Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında, Danıştay saldırısına ilişkin tanık ifadelerinin alınmasına devam edildi. Duruşmada dinlenen tanık Osman Mutlu birçok soruya ´hatırlamıyorum, bilgim yok´ şeklinde cevap verdi. Tanığın Alparslan Arslan ve yakın çevresiyle telefon görüşmelerini soran Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Mutlu´nun tüm görüşmelerle ilgili, ´Hatırlamıyorum´ sözüne, ´İnsan, Türkiye´yi sarsan böyle bir olayla ilgili detayları nasıl olur da hatırlamaz?´ şeklinde tepki gösterdi. Mutlu´nun Danıştay saldırısının gerçekleştiği gün Ankara´da kaldığı otel ile tetikçi Arslan´ın kaldığı otelin birbirine çok yakın olduğu, Mutlu´nun Danıştay saldırısında adı geçen bir çok kişiyle görüşmelerinin olduğu da ortaya çıktı.

Danıştay tanığı hiçbir şeyi hatırlayamadı

Birinci Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında, Danıştay saldırısına ilişkin tanık ifadelerinin alınmasına devam edildi. Duruşmada dinlenen tanık Osman Mutlu birçok soruya ´hatırlamıyorum, bilgim yok´ şeklinde cevap verdi. Tanığın Alparslan Arslan ve yakın çevresiyle telefon görüşmelerini soran Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Mutlu´nun tüm görüşmelerle ilgili, ´Hatırlamıyorum´ sözüne, ´İnsan, Türkiye´yi sarsan böyle bir olayla ilgili detayları nasıl olur da hatırlamaz?´ şeklinde tepki gösterdi. Mutlu´nun Danıştay saldırısının gerçekleştiği gün Ankara´da kaldığı otel ile tetikçi Arslan´ın kaldığı otelin birbirine çok yakın olduğu, Mutlu´nun Danıştay saldırısında adı geçen bir çok kişiyle görüşmelerinin olduğu da ortaya çıktı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon davasının 170´inci duruşması 1,5 ay aradan sonra saat 10.30´da görülmeye başlandı. Tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Hayrettin Ertekin ve Ergun Poyraz´ın mazereti nedeniyle katılmadığı duruşmada aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in de yer aldığı diğer 19 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklardan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Ergenekon davasıyla birleştirilen Danıştay davası kapsamında Osman Mutlu´nun tanık sıfatıyla dinleneceğini açıkladı. Kürsüye çağrılarak yemin ettirilen Mutlu, Danıştay saldırısını gerçekleştirdiği ileri sürülen sanık Alparslan Arslan ile üniversite yıllarında arkadaş çevresi vasıtasıyla tanıştığını söyledi. Kendisinin eczacılık fakültesinde okuduğunu ve okul kantininde ara sıra aynı arkadaş grubunda bulunduklarını belirten Mutlu, sanık Arslan ile 2001 yılı sonlarına kadar arkadaşlıklarının devam ettiğini, 2001 yılı sonunda askere gittiğini, tezkeresinin ardından da evlenip Urfa´ya yerleştiğini söyledi.

Tanık Osman Mutlu, sanık Alparslan Arslan ile en son 2005 yılı Kasım ayında yüzyüze konuştuklarını belirterek, Eczacılık konusunda bir toplantı için İstanbul´a geldim. Uçak sorunu nedeniyle geri dönüşüm bir gün gecikti. Bu sırada Alparslan ile bir kafeteryada yarım saat ya da bir saat kadar sohbet ettik. dedi. Bir otomobil satma işi için Serdar isimli arkadaşıyla Danıştay saldırısından bir gün önce 16 Mayıs 2006 Ankara´ya gittiklerini belirten Mutlu, ertesi gün yani saldırının gerçekleştiği gün de Urfa´ya geri döndüğünü ve olayı da yolda öğrendiğini söyledi. Mutlu, Alparslan Danıştay´a girmiştir. Orada kimliğini düşürmüştür de o sanmışlardır diye düşündüm. Hiç ihtimal vermedim. diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün´ün, Alparslan Arslan ile en son ne zaman telefon görüşmeniz var? diye sorması üzerine Mutlu, Danıştay saldırısından 25 gün ya da bir ay önce Alparslan beni telefonla arayarak Urfa´ya gelmek istediğini söyledi. Ben de başım gözüm üstüne dedim. Ancak gelmedi. dedi. Başkan Şengün´ün konuşmanın ayrıntısını sorması üzerine Mutlu, Alparslan´ın Elazığ´a gideceğini, kendisine de uğrayabileceğini söylediğini ifade etti. Başkan Şengün´ün, Daha önce verdiğiniz ifadenizde Alparslan´ın 5 vakit namaz kıldığını söylemişsiniz. hatırlatması üzerine Mutlu, İstanbul´da karşılaştığımızda öğrendim. cevabını verdi.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in, Alparslan Arslan´ın üniversite döneminde ülkücü öğrencilerin takıldığı Üsküdar´daki çay bahçesine gidip gitmediğini sorması üzerine Mutlu, Evet ara sıra gider gelirdik. dedi. Savcı Pekgüzel´in, Dava sanıklarından Oktay Yıldırım ya da Veli Küçük´ü de orada gördünüz mü? diye sorması üzerine Mutlu, sanık Veli Küçük´ü dava nedeniyle tanıdığını ve çay bahçesinde görmediğini söyledi. Mutlu´nun, sanık Oktay Yıldırım konusunda kararsız kalması üzerine Pekgüzel, sanık bölümüne bakabileceğini söyledi. Arkasını dönerek sanıklara bakan Mutlu, sanık Oktay Yıldırım´ı da çay bahçesinde görmediğini söyledi. ( Cihan)

Duruşmada tanık olarak dinlenilen Osman Mutlu, Alparslan Arslan ile Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde okuduğu dönemde ülkücü çevreden dolayı dost olduklarını söyledi. Okul kantininde zaman zaman Arslan, Süleyman Esen, Orhan Kadı ile çay içtiklerini ifade eden Mutlu, Arslan ile aynı evde kalmadıklarını belirtti. Üniversiteyi Arslan´dan sonra bitirdiğini, askerliğini yaptıktan sonra 2002 yılında memleketi Şanlıurfa´ya geri döndüğünü ifade eden Mutlu, Arslan ile bayram ve kandillerde mesajlaştıklarını, sık olmamak kaydıyla görüştüklerini kaydetti. Mutlu, Arslan ile en son Danıştay saldırısından bir yıl önce kasım ayında görüştüklerini belirterek, ´Eczacılıkla ilgili toplantıya geldim. Uçak kalmayınca 2 gün İstanbul´da kaldım. Karşı tarafta bir saat kadar Arslan´la görüştüm. Danıştay saldırısından 1 ay ya da 25 gün önce de Arslan ile telefonda konuştum. Belki Şanlıurfa´ya geleceğini söyledi ama gelmedi´ dedi.

Tanık olay tarihinde Ankara´da.. Tetikçiyle kaldıkları oteller birbirine yakın

Olay tarihinde de Ankara´da olduğunu ifade eden Mutlu, arabasını satmak için tamirci olan arkadaşı İbrahim Akbıyık ile olaydan bir gün önce Ankara´ya gittiğini, orada yine arkadaşı olan Serdar Cevheri ile görüştüklerini, satmak istediği arabasını tamir ettirdiğini söyledi. Osman Mutlu, o akşam İbrahim Akbıyık ile Ulus´ta bir otelde kaldığını, eğlence kulüplerine gittiklerini belirterek, ertesi gün de Şanlıurfa´ya doğru yola çıktıklarını, Ankara´da kaldığı dönemde okuldaki arkadaşlarından kimseyle görüşmediğini ifade etti. Mutlu, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün´ün ´Alparslan Arslan´ın Ankara´da olduğunu bilmiyor muydun? Kaldığınız oteller neredeyse yan yana. Bir sokak arkada olduğunu biliyor muydun?´ demesi üzerine, bilmediğini söyledi. Danıştay saldırısını Şanlıurfa´ya yola çıkmadan önce yemek yerken veya tıraş olurken televizyonda duyduğunu ifade eden Mutlu, Şengün´ün ´Alparslan Arslan arkadaşın. Şaşırmadın mı?´ sorusunu ise ´Televizyonda gördüğümde ´herhalde kimliğini düşürmüştür´ dedim. İnanmadım. Şanlıurfa´ya gittim. Sabah eczanede gazetede okudum´ diye yanıtladı. Şanlıurfa´da emniyet tarafından ifadesinin alındığını, evinin arandığını belirten Mutlu, emniyetteki ifadesinin doğru olduğunu söyledi. Başkan Şengün´ün ´Emniyet ifadende Arslan ile telefonda görüştüğünde sana Elazığ´a gideceğini, geçerken de Şanlıurfa´ya uğrayacağını söylemiş´ demesi üzerine Mutlu, ´Doğrudur. Aradan zaman geçti´ dedi. Şengün´ün ´Arslan´ın psikolojik durumu nasıldı?´ sorusuna da Mutlu, okulunu bitirdikten sonra işlerinin yoğunlaştığını, Şanlıurfa´da kaldığını, evlendiğini ifade etti.

Danıştay tanığının ´hatırlamıyorum´ sözüne savcıdan tepki

Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında, Danıştay saldırısına ilişkin tanık ifadelerinin alınmasına devam edildi. Tanık Osman Mutlu´ya Alparslan Arslan ve yakın çevresiyle telefon görüşmelerini soran Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Mutlu´nun tüm görüşmelerle ilgili, Hatırlamıyorum. sözüne, İnsan, Türkiye´yi sarsan böyle bir olayla ilgili detayları nasıl olur da hatırlamaz? şeklinde tepki gösterdi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon ana davasının 170. duruşmasında tanık Osman Mutlu, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in sorularını cevapladı. Savcı Pekgüzel´in soruları üzerine Osman Mutlu, daha önce tahliye edilen Arslan´ın Cumhuriyet´e atılan bombaları kendisine verdiğini öne sürdüğü sanık Süleyman Esen´i, silahları temin etmekten sanık Aykut Metin Şükre´yi tanıdığını söyledi. Savcı Pekgüzel Cumhuriyet Gazetesi´ne ilk bombanın atılmasından 4 gün önce 1 Mayıs 2006´da saat 20.28´de sizi aramış. Siz hemen sonra Arslan´ın arkadaşlarından Orhan Kadı´yı aramışsınız. 2 Mayıs´ta 17.38´de Alparslan Arslan sizi aramış. 3 Mayıs´ta 13.27´de Arslan ile görüşmüşsünüz. Ne konuştunuz? diye sordu. Mutlu, bu soruyu Hatırlamıyorum. diye cevapladı.

´Osman ile konuş, bilet alsın. Malzemeyi her türlü hazırla´

Pekgüzel´in Alparslan Arslan´ın çapraz sorgusunda, Osman Mutlu, Urfa eşrafından bir ailenin çocuğu. Korucularla, askerlerle rahat ilişkiler içinde. ´Bir çuval kaleşnikof lazım´ desem bulur şeklindeki ifadelerini hatırlatarak, Korucularla böyle ilişkileriniz var mı? Sizden kaleşnikof istedi mi? Sizin silah temin edebileceğinizi söylüyor, açıklar mısınız? diye sordu. Tanık Mutlu, sanık Alparslan Arslan´ın bu konuları kendisiyle konuşmadığını söyledi. Pekgüzel ise, Alparslan Arslan ile husumetiniz var mı? ´Alparslan yalan söylemez´ diyorlar. diyerek açıklama istedi. Mutlu, bu soruya da cevap vermedi. Arslan´ın, avukat Teoman Ekşioğlu´nun 15 Mayıs 2006 günü cep telefonuna gönderdiği Osman ile konuş, bilet alsın. Malzemeyi her türlü hazırla içerikli mesajın hatırlatılması üzerine Mutlu, bu konudan da bilgisi olmadığını ifade etti.

Savcı Pekgüzel, 16 Mayıs günü saat 11.01´te Arslan´a silah temin etmekten yargılanan Aykut Metin Şükre´nin Mutlu´yu aradığını, hemen ardından Mutlu´nun Şükre´yi aradığını hatırlatarak tanık Mutlu´dan bu görüşmenin içeriğini sordu. Mutlu´nun bu görüşmeyi hatırlamadığını ifade etmesi üzerine Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, 17 Mayıs 2006´da Türkiye´yi sarsan bir cinayet işleniyor. Siz de Ankara´dasınız. Bir gün önce Arslan´a silah temin eden kişiyi aramışsınız. İnsan olayları kafasından geçirmez mi? Hiç irdelemediniz mi? Düşünmediniz mi? diyerek açıklama istedi. Mutlu, 17 Mayıs sabahı Ankara´dan Urfa´ya doğru yolu çıktığını ve kimseyle konuşmadığını söylemesine karşın Savcı Pekgüzel, 17 Mayıs günü Arslan´ın arkadaşı Teoman Ekşioğlu´nu, sanık Süleyman Esen´i arıyorsunuz. Neler konuştunuz, hatırlamıyor musunuz? Türkiye´yi sarsan bir eylem yapılıyor. İnsan aklından çıkaramaz. Sizin bir rahatsızlığınız var mı? diye sordu. Mutlu, bu soruya da sadece kolestrolü olduğu cevabını verdi. Mutlu, Cumhuriyet Savcısının Aykut Metin Şükre ile görüşmesine ilişkin sorularını da Hatırlamıyorum. diye cevapladı.

Şükre´nin daha önce verdiği, Mutlu ile görüştüğümüzde Ankara´da bulunduğunu ve annesinin rahatsız olduğunu söyledi. Ben de İstanbul´a gelirse eczacılık diplomasını kiralayarak eczane işi yapmak istediğini söyledim. şeklindeki ifadelerinin hatırlatılması üzerine Mutlu, Annem rahatsız doğru. Ama ben Urfa´da eczanemi kendim işletiyorum. Kimseye kiraya vermeyi de düşünmüyorum. diye konuştu. Savcı Pekgüzel 16 Mayıs 2006 gecesi Arslan´ın kaldığı otelin yakınlarındaki Eş Dost Sokak´taki baz istasyonunda cep telefonu sinyal veren ve o civarda bir otelde kaldığı iddia edilen Mutlu´ya sanık Alparslan Arslan ile o gece görüşüp görüşmediğini sordu. Arslan ile görüşmediğini söyleyen Mutlu, otelde arkadaşlarının kaydı olduğu için kendisinin kayıt yaptırmadığını sokak ismini de hatırlamadığını söyledi.

Savcı Pekgüzel´in, 17 Mayıs 2006 saat 15.16´da Ankara Emniyet Müdürlüğü´nden baz verdiğini ve neden Emniyet´te gittiğini sorması üzerine Mutlu Hayır gitmedim dedi. Savcının aynı davanın tutuksuz sanığı Sedat Peker´i tanıyıp tanımadığı şeklindeki sorusuna da tanıdığını belirten Mutlu, öğrencilik döneminde bir lokantada gördüğünü ama görüşmediğini ifade etti.

Savcı Nihat Taşkın´ın, Urfa´dan Ankara´ya yolculuğunu bir kez daha sorması üzerine 15 Mayıs 2006 günü akşam saatlerinde arabasını satmak ve araba almak için tamirci arkadaşıyla Urfa´dan yola çıktığını, Adana´nın içinden geçtiğini, 16 Mayıs günü sabaha karşı Ankara´ya ulaştıklarını anlattı. 16 Mayıs günü OSTİM´de arabanın tamir işlerini yaptıktan sonra bir süre ablasına uğradığını söyledi. Mutlu, akşam yemek yediklerini ve sonra da iki eğlence yerine gittiklerini, 16 Mayıs´ı 17 Mayıs´a bağlayan gece saat 04.00 sıralarında oteline döndüğünü anlattı.

Başkan Şengün, Uzun zamandır görüşmediğiniz arkadaşının söyledikleri hakkında bir diyeceğin var mı? diye sorması üzerine tutuklu sanık Alparslan Arslan, Benim söyleyecek bir şeyim yok. Bu noktadan sonra artık insanların serbest bırakılmasından yanayım. Abdullah Öcalan da dahil bütün tutuklular serbest bırakılmalı. diye konuştu. Başkan Şengün´ün bahsedilen konular hakkında söyleyeceği birşey olup olmadığını tekrar sorması üzerine Arslan, Bu konularda net bir bilgim yok. Sizin de bir bilginiz yok. Bu konular üzerine çok gidilirse rahatsızlığımız artacaktır. diye konuştu. ( Cihan)

Arif Doğan´ın cep görüşmelerine inceleme

Mahkeme Cuma günü aldığı ara kararda tutuksuz yargılanan emekli Albay Arif Doğan´ın üç cep telefonunun incelenmesine karar verdi. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu yerleşkesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce görülen ikinci Ergenekon davasının 21 Ocak 2011 Cuma günü görülen 99. duruşması, gece geç saatte tamamlanabildi. Duruşmada, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin ara kararlar, üye hakim Hasan Hüseyin Özese tarafından açıklandı. Tutuklu sanık Hasan Atilla Uğur´un talebini kabul eden mahkeme heyeti, Albay Rıdvan Özden´in 1985 yılı ağustos ayında şehit edilmesine ilişkin soruşturma evrakı ile eklerinin bir suretinin Mardin ve Diyarbakır cumhuriyet başsavcılıklarından istenmesini kararlaştırdı.

Görüşmeleri araştırılacak

Tutuksuz sanık emekli Albay Arif Doğan´ın duruşmalardan vareste tutulmasına hükmeden mahkeme heyeti, Doğan´a ait olduğu anlaşılan 3 ayrı cep telefonunun 2000 yılı başı ile iddianamenin düzenlenme tarihi arasındaki döneme ait ayrıntılı HTS raporunun da Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´ndan istenmesine karar verdi. Heyet, Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı, özel yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcıvekilliği ve Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesine müzekkere yazılmasını kararlaştırarak, sanık Doğan ile ilgili açılan soruşturma ve kovuşturma olup olmadığının sorulmasına, varsa buna ilişkin iddianame, görevsizlik kararı, birleştirme karar örnekleri gibi evrakın istenmesine hükmetti.

1 sanık tahliye edildi

İki yılı aşkın süredir tutuklu olan ve bu duruşmada tahliyesine karar verilen Özel Harekat polisi Yaşar Oğuz Şahin hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmasını kararlaştıran heyet, diğer 26 sanığın tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanığın tahliye edilmesi yönünde karşı oy kullandı. Şengün, Balbay ve Özkan hakkında 15. kez tahliye yönünde oy kullanmış oldu. Mahkeme heyeti, duruşmayı 14 Şubat´a erteledi. ( Milliyet)

(24 Ocak 2011), son güncel.: (25 Ocak 2011)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Danıştay ve Ergenekon davalarının birleştirilmesi manşetlerimiz

Danıştay soruşturması sil baştan

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2842    yazdır/print


 

Şok iddia: Albay Özden´i itirafçı ´Servet´ öldürdü

Eski JİTEM´ci ve korucubaşı Bedran Akdağ, Albay Rıdvan Özden´in ölümündeki sır perdesini 15 yıl sonra aralıyor. Tomris Özden´in verdiği bilgilerin yanı sıra, bir itirafçının ifadesi ve bir ihbar mektubu da bu anlatımları doğruluyor. JİTEM´in Güneydoğu´da terörle mücadele adı altında yargısız infaz, kaçakçılık ve benzeri kirli işler yürüten yapılanmasına şiddetle karşı çıkan dönemin Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in infaz edildiğini belirten Akdağ ´Albay Özden döneminde faili meçhul cinayetler azaldı. JİTEM´in faaliyetlerini engelliyordu. Bundan rahatsız oldular. Albay Özden, 4 öğretmeninin öldürülmesinin peşine düştü. ´Bıçak Timi´nin üstüne gitti. Albay Özden´in infaz kararını bu olaydan sonra aldılar. Özden´i çatışma bölgesine çekip öldürdüler.´ diyor ve ayrıntı da veriyor: ´Özden´e bir koruma verildi. Koskoca alayda, subaylar, astsubaylar, askerler dururken, ona verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum. Kod adı Servet´ti bu kişinin. Asıl adı ise Kadir Yıldız. Özden, bu adam koruması olduktan sonra öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından.´

Şok iddia: Albay Özden´i itirafçı ´Servet´ öldürdü!

Eski JİTEM´ci ve korucubaşı Bedran Akdağ, Albay Rıdvan Özden´in ölümündeki sır perdesini 15 yıl sonra aralıyor. Tomris Özden´in verdiği bilgilerin yanı sıra, bir itirafçının ifadesi ve bir ihbar mektubu da bu anlatımları doğruluyor. JİTEM´in Güneydoğu´da terörle mücadele adı altında yargısız infaz, kaçakçılık ve benzeri kirli işler yürüten yapılanmasına şiddetle karşı çıkan dönemin Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in infaz edildiğini belirten Akdağ ´Albay Özden döneminde faili meçhul cinayetler azaldı. JİTEM´in faaliyetlerini engelliyordu. Bundan rahatsız oldular. Albay Özden, 4 öğretmeninin öldürülmesinin peşine düştü. ´Bıçak Timi´nin üstüne gitti. Albay Özden´in infaz kararını bu olaydan sonra aldılar. Özden´i çatışma bölgesine çekip öldürdüler.´ diyor ve ayrıntı da veriyor: ´Özden´e bir koruma verildi. Koskoca alayda, subaylar, astsubaylar, askerler dururken, ona verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum. Kod adı Servet´ti bu kişinin. Asıl adı ise Kadir Yıldız. Özden, bu adam koruması olduktan sonra öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından.´

Karşımda oturan esmer tenli, orta boylu, ince bedenli adam, eski bir korucubaşı. Aksanlı Türkçesiyle anlatıyor, kelimelerin üzerine basa basa. Verdiği sır, faili meçhul cinayetlerin zirve yaptığı 1990´lı yıllarda, askerin içinden çıkmış ´Kürt sorununun şiddet dışı´ çözüm arayışının temsilcilerinden Mardin Alay Komutanı Rıdvan Özden´in 14 Ağustos 1995´te öldürülmesiyle ilgili. Eşi Tomris Özden´in daha ilk günden başlayıp bugüne dek dinmeyen feveranına kulaklarını tıkayan Genelkurmay, Rıdvan Özden, PKK ile çatışmada öldü diye kestirip atmakta ısrarlı. Dahası bu kesin yargı, ciddi bir soruşturma ihtimalinin önünü de daha açılmadan kapatmaya muktedir oldu.

Rıdvan Özden cinayetinin yeni bir tanığı var artık. Kendisinin ve cinayeti işleyenlerin kimliklerini gizlemeden, açıkça anlatacak, Özden cinayetiyle ilgili yıllardır sakladığı bu ´meşum´ sırrını: Mardin´de alay komutanlığı görevini sürdüren Rıdvan Özden´e bir koruma verildi. Koskoca alayda, subaylar, astsubaylar, askerler dururken, ona verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum. Kod adı Servet´ti bu kişinin. Asıl adı ise Kadir Yıldız. Özden, bu adam koruması olduktan sonra öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından.

Yıllardır sakladığı bu bilgiyi açıklayan adam, Mardin´in Derik ilçesinde yakın zamana kadar korucubaşı olan Bedran Akdağ´dan başkası değil. Bir dönem JİTEM´de de haber elemanı olarak çalışan Akdağ, geçen aylarda basına yaptığı bazı açıklamalar nedeniyle tehdit edilmiş ve can güvenliği kalmadığı için Mardin´in Derik ilçesinden kaçmak zorunda kalmıştı. Yetkililerle görüşen, savcılıklara bildiklerini anlatan Akdağ, can güvenliğinin sağlanacağı yönünde verilen sözler üzerine yeniden Mardin´e dönmeye hazırlanıyor.

Bedran Akdağ´ın Kadir Yıldız´la ilgili açıklamalarını Rıdvan Özden´in eşi Tomris Özden doğruluyor. Özden´in Kadir Yıldız´la ilgili verdiği tarifi de Akdağ´ın tanımlarına uyuyor: Lacivert ya da koyu renk takım elbise giyer, bordo renkli kravat takar, üzerinde beyaz gömlek. Sürekli böyle dolaşırdı. Bıyıklı, uzun boylu, maganda gibi bir adamdı.

Servet´i yönlendiren Uğur

Kadir Yıldız, ´Servet´ kod adıyla tanınıyor Mardin´in 1990´lı yılları kelle koltukta geçiren sakinlerince. Hakkındaki rivayetler muhtelif ama Servet´in askerlerle birlikte operasyonlara çıktığı ve dönemin Kızıltepe Jandarma Komutanı olan, şimdilerde Ergenekon sanığı Atilla Uğur tarafından yönlendirildiği konusunda herkes birleşiyor. Anlatılanlara bakılırsa, Servet´in pek küçümsenmeyecek bir namı varmış bölgede: Yol keser, adam kaçırır, öldürür, hesap vermezmiş. Servet kod adlı Kadir Yıldız hakkında daha ayrıntılı bilgileri Akdağ veriyor:

Kod ismi Servet olan bir PKK´lı, bir aşiret reisini öldürmek için görevlendirilmiş. Yapacağı iş, aşiret reisinin yoluna mayın döşemek. O terörist bu görevi yerine getirmedi. Bunun üzerine PKK, Servet hakkında infaz kararı verdi. PKK infaz kararı vermiş, diğer yandan devlet tarafından da aranıyor. Bu kişi 1990´lı yılların başında kendiliğinden teslim olarak itirafçılık yapmaya başladı. PKK hakkında çok fazla bilgi verince devlet ona kucak açtı. Hatta başka bir itirafçı bayan teröristle evlendirilerek Derik´in Bozok Köyü´ne yerleştirildi. İtirafçılar o zaman koruculardan daha üstün tutuluyordu. Kod ismi Servet olan şahıs, Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Atilla Uğur tarafından her yerde gezdirildi. Servet daha sonra Atilla Uğur´un ´bıçak timi´ne girdi. Bıçak timi, herkesi bıçak gibi kesmesinden ötürü böyle adlandırılmıştı.

Mardin İl Alay Komutanı Rıdvan Özden, 1994 Kasım ayında il girişinde bir suikast girişiminden kurtuldu. Arabası uzun namlulu silahlarla taranmasına karşın Rıdvan Özden´e bir şey olmadı. Bana göre ona saldıranlar PKK´lı değildi. Özden bu saldırıdan kurtulduktan kısa bir süre sonra gerçek adı Kadir Yıldız olan Servet kod adlı itirafçı Mardin Alay Komutanlığı emrine koruma olarak verildi. Alayda binlerce asker var, subay var. Onlar değil, koruma olarak bir itirafçı veriliyor. Daha sonra Rıdvan Özden çatışma süsü verilerek öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışmada ensesinden vurulmuş kendisini koruması gerekenler tarafından.

Bununla ilgili gerçeklerin araştırılması için kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Rıdvan Özden´in Kadir Yıldız´dan rahatsız olduğunu da biliyorum. Kadir Yıldız bıçak timinin içindeydi. Bu kişi araştırılırsa bu bölgenin Ergenekon´unun nasıl tıkır tıkır çözüleceği görülür. Birileri Servet kod adlı itirafçı Kadir Yıldız´ı ´bu işi çok iyi biliyor, bölgeyi tanıyor, çok yararlı olur´ diyerek Rıdvan Özden´e koruma olarak verdi. Kimdi bunlar? Kadir Yıldız, koruması olduktan sonra Rıdvan Özden öldürüldü.

Devlet araştırırsa bulur

Rıdvan Özden´in Mardin´de İl Alay Komutanı olduğu dönemde Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur Kızıltepe´de ilçe jandarma komutanıydı. Bıçak timi gibi örgütlenmelerden ´Ebu Süfyan´ olarak da bilinen Oğuzhan Binbaşı sorumluydu. Soyadını bilmiyorum ama sarı saçlı, mavi gözlü bir binbaşıydı. Bu binbaşı, bölgenin JİTEM sorumlusu olarak biliniyordu. Kod ismiyle bildiğim Faysal ve Murat yüzbaşılar, Oğuzhan Binbaşı´ya bağlıydı. Bunların kendi aralarında organizasyonu vardı. Devlet araştırırsa bu kişilerin gerçek kimlikleri de ortaya çıkar.

Özden öldürüldükten sonra da Servet kod adlı Kadir Yıldız Mardin´in Derik ilçesine bağlı Bozok´taki geçici köy koruculuğu görevinden ayrıldı. Daha sonra da sırasıyla Diyarbakır´a ve Batman´a korucu olarak atandı. Sanırım şimdi de eşiyle birlikte devlet memurluğu yapıyor. Oysa korucuların bir yönetmeliği var. Bir korucu bir köyden bir köye ilçe kaymakamlığının emri olmadan gidemez. Kadir Yıldız, korucu yönetmeliğine de aykırı olarak Özden öldürüldükten sonra üç farklı ilde çalıştı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilen bir ihbar mektubu, Bedran Akdağ´ın anlatımlarını doğruluyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´na ihbarda bulunan kişi, PKK itirafçılarının da bulunduğu 10 kişilik ´Bıçak timi´nin 1990´lı yıllarda işlediği ileri sürülen cinayetleri anlatmış, bu bilgiler medyada yer almıştı.

Mektupta Rıdvan Özden´in ölümü,Bıçak timi, aldığı iyi bir istihbaratla teröristlerle çatışmaya girdi. 6´sı ölü 11´i sağ olmak üzere 17 örgüt üyesi etkisiz hale getirildi. ´Bıçak´ timi, sağ ele geçirilen 11 kişiyi de kurşuna dizerek öldürdü. Olay yerine korumalarıyla gelen Albay Rıdvan Özden de ensesine tek kurşun sıkılarak öldürüldü. Rahmetli bu time hep karşı çıkardı ve sürekli kavga ederdi diye anlatılıyor.

PKK itirafçısından suçlama

Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı´na ifade veren ´Fatih´ kod adlı bir PKK itirafçısı da albayın, Atilla Uğur´un kurduğu ve kendisinin de içinde bulunduğu JİTEM ekibi tarafından öldürüldüğünü söyledi. İnfaz kararını o dönemde Mardin JİTEM´in başında ´Hoca´ ve ´Ebu Süfyan´ isimlerini kullanan kişinin verdiğini anlatan Fatih kod adlı itirafçının anlatımları da Bedran Akdağ´ın anlatımlarıyla çakışıyor.

* Koskoca alayda askerler dururken Rıdvan Özden´e verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum: Kod adı Servet´ti. Asıl adı Kadir Yıldız.

* Özden, bu adam koruması olduktan sonra vuruldu. Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından.

* Servet, Binbaşı Atilla Uğur tarafından her yerde gezdirildi. Daha sonra Uğur´un ´Bıçak Timi´ne girdi. Şimdi eşiyle memurluk yapıyor.

Tomris Özden: Eşim Kadir Yıldız için uyarmıştı

Bedran Akdağ´ın Kadir Yıldız´la ilgili açıklamalarını Rıdvan Özden´in eşi Tomris Özden doğruluyor: Kadir Yıldız konusunda eşim beni uyarmıştı. ´Eve gelir, bir şeye ihtiyacınız var mı diye sorar, benden bir haber getirdiğini söyler, bunlara sakın itibar etme...´ Onun eşimin koruması olduğunu bilmiyordum. Hatta ne biçim arkadaşlar ediniyor kendisine diye düşünmüştüm. Eşim, ´Bu beni koruyor´ dedi, o kadar. Onun bilgisi dışında ´Bu seni koruyacak´ demişler. Asıl mesele, ´Rıdvan ne yapıyor, Kürt sorununa duyarlılığı nedir´ gibi konularda izlemek. 1994 Kasım ayının sonunda eşimin resmi aracı tarandı. Ben PKK mı taradı? diye sordum. Eşim bana, ´Deli misin, PKK´nın Mardin´in merkezinde ne işi var´ yanıtını verdi.

Kadir Yıldız eşim öldürüldükten sonra yanıma geldi. ´Televizyonlardan izliyorum sizi, mahvolmuşsunuz, çökmüşsünüz, bitmişsiniz, bu adam için değmez gözyaşı´ dedi. Bununla da kalmadı, ´Hovardalık yapıyordu, cebinde beş kuruş parası yoktu, ben ona harçlık veriyordum. Ben üzülmeyin, bu olayın peşine düşmeyin diye anlatıyorum´ gibi laflar etti. Kadir Yıldız ilk geldiğinde sadece ben değil, kızım bile anladı. ´Bu adam çok tehlikeli görünüyor´ diye şüphesini dile getirdi. Şüphelendim ama adama ´Sen katilsin, kocamı öldürdün´ diyemem. Devlet bulsun bunu. Lacivert ya da koyu renk takım giyer, bordo renkli kravat takar, üzerinde beyaz gömlek. Sürekli böyle dolaşırdı. Bıyıklı, maganda gibi bir adamdı. Operasyonlara çıkarmış. Eşim öldürüldükten sonra oradan gitmiş. Devlet onu evlendirmiş, yer vermiş. ( Radikal)

(11 Ocak 2011, 13:29)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

JİTEM infazlarını anlattı, hayatı alt üst oldu

Albay Rıdvan Özden suikastiyle ilgili manşetlerimiz

´JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler´

JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz

Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu

Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2774    yazdır/print


 

JİTEM infazlarını anlattı, hayatı alt üst oldu

Eski korucubaşı ve Derik Şehit Aileleri Derneği Başkanı Bedran Akdağ, JİTEM´in Mardin´de yaptığı infazları bazı milletvekili ve devlet görevlilerine anlatınca hayatı değişti. Bu olay nedeniyle hakkında infaz kararı alındığını belirten Akdağ, bölgeyi terketti. Akdağ, şimdi Güneydoğu dışında bir ilde meyve bahçesinde çalışıyor.

JİTEM infazlarını anlattı, hayatı alt üst oldu

Eski korucubaşı ve Derik Şehit Aileleri Derneği Başkanı Bedran Akdağ, JİTEM´in Mardin´de yaptığı infazları bazı milletvekili ve devlet görevlilerine anlatınca hayatı değişti. Bu olay nedeniyle hakkında infaz kararı alındığını belirten Akdağ, bölgeyi terketti. Akdağ, şimdi Güneydoğu dışında bir ilde meyve bahçesinde çalışıyor.

Eski korucubaşı ve Derik Şehit Aileleri Derneği Başkanı Bedran Akdağ, bazı milletvekilleri ve devlet görevlilerine JİTEM´in Mardin´de yaptığı infazları anlatınca olanlar oldu. 1994´te ailesinden 6 kişiyle geçici köy korucusu olan Akdağ, 16 yıl boyunca teröre karşı mücadele ettiğini söyledi. Kendisini istifaya götüren sürecin 2009´da Boyaklı Köyü´nde gördüğü 10 yıldır kaçakçılıktan aranan suçluyu Üçyol Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Selami Polat´a bildirmesiyle başladığını belirten Akdağ, İhbarı dikkate almayan Polat bana hakaret etti. Durumu Mardin Tugay Komutanı ve İl Jandarma Alay Komutanı´na anlattım. Hakkında soruşturma başlatıldı dedi. Akdağ, şikayetin ardından bir derneğin başkanıyla ilgili savcılığa yaptığı suç duyurusunun da sorun olduğunu belirterek Teğmen E., başkanı olduğum derneğin defterlerine el koydu. Beni başkanlık ve üyelikten attı diye konuştu.

Milletvekillerine ´Bıçak Timi´ni anlattı

Bu süreçte eski bir istihbarat astsubayının yardımıyla Ankara´ya giderek Ergenekon soruşturmasıyla gündeme gelen JİTEM´in bölgedeki infazlarını ismini vermek istemediği bazı milletvekilleri ve devlet görevlilerine anlattığını söyleyen Akdağ, 1996-1999 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı´nın hala varlığını inkar ettiği JİTEM´de haber elamanı olarak görev yaptım. JİTEM kimliğim bile vardı. JİTEM o dönem bölgede birçok faili meçhul cinayete imza attı. Bunları görüştüğüm yetkililerle paylaştım dedi. Akdağ, Ergenekon sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur´un Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı olduğu dönemde kurduğu ´Bıçak Timi´nin´ işlediği faili meçhul cinayetleri, PKK eylemi olarak kayda geçen 1994´teki Mardin Savur´da 4 öğretmenin şehit edilmesi olayını JİTEM´in gerçekleştirdiğini görüşmelerinde anlattığını belirtti.

Rıdvan Özden ´Bıçak Timi´nin üzerine gitti

Bu yapılanmaya şiddetle karşı çıkan dönemin Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in infaz edildiğini belirten Akdağ Albay Özden döneminde faili meçhul cinayetler azaldı. JİTEM´in faaliyetlerini engelliyordu. Bundan rahatsız oldular. Albay Özden, 4 öğretmeninin öldürülmesinin peşine düştü. ´Bıçak Timi´nin üstüne gitti. Albay Özden´in infaz kararını bu olaydan sonra aldılar. Özden´i çatışma bölgesine çekip öldürdüler dedi.

Önce mermi sonra infaz kararı

Ergenekon soruşturmasıyla başlayan süreçte, bölgedeki faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılması için bildiklerimi anlattım. Bunların yargıya taşınması için yardım istedim diyen Akdağ, Mardin´e döndükten sonra jandarma görevlilerinden gelen baskıların arttığını şu sözlerle anlattı: Bir sabah evimin penceresinin önünde mermi buldum. Mermi gece konmuştu. Bana gözdağı vermek istediler. Durumu haber verdiğim jandarma görevlileri eve gelip inceleme bile yapmadı. Bu tehdidin ardından Jandarma Astsubay S.I´nın kendisine Jandarma Başçavuş H.Y. ve uzman çavuşlar S.K. ile M.K. seni infaz edecekler. Seni öldürmek için kaçak silah getirmişler. İnfaz edip PKK eylemi olarak açıklayacaklar dediğini anlatan Bedran Akdağ şöyle konuştu: JİTEM´le ilgili anlattıklarımdan sonra hayatımın tehlikede olduğunu anladım. Başçavuş Polat´ı şikayet etmem, bazı jandarma görevlilerinin yolsuzluklarını ihbar etmemden dolayı benden zaten rahatsız olmuşlardı. Astsubay S.I´nın anlattıklarından sonra 2 ay evime gidemedim. Sonra da istifa dilekçesi verdim.

Can güvenliğim kalmadı

İnfazla tehdit edilen Akdağ, Mardin´den ayrılarak Güneydoğu dışındaki bir ilde meyve bahçesinde çalışmaya başladı. JİTEM´le ilgili bildikleri ve isimlerini açıklamak istemediği bazı jandarma görevlilerinin yolsuzluklarının üzerine gidince ipinin çekildiğini düşünen Akdağ Şu anda can güvenliğim yok. Beni infaz edip PKK eylemi gibi gösterme planın arkasında kimler var? Talimatı hangi komutanlar verdi? Bunların savcılık tarafından soruşturulmasını istiyorum. Soruşturma açılırsa her şeyi anlatacağım dedi.

Kayınbiraderi için ´Bıçak Timi´ gönderdi

Akdağ, Ergenekon sanığı emekli Albay Hasan Atilla Uğur´un, Kızıltepe-Derik-Mardin -Nusaybin bölgesinde ´Bıçak Timi´yle istediği her şeyi yaptığını öne sürdü. Akdağ, Uğur´un Antalya´da ölümle tehdit edilen kayınbiraderine ´Bıçak Timi´nden 4 koruma gönderdiğini söyledi. Akdağ, Kayınbiraderinden mafya haraç istiyordu. Albay Atilla Uğur da ´Bıçak Timi´nden korucu gönderdi. 4 korucu Uğur´un kayınbiraderi için devletin silahlarıyla 1 ay nöbet tuttu. Korucular döndükten 3 ay sonra ise kayınbiraderi mafya tarafından öldürüldü. Kayıtlar incelenirse olayın doğru olduğu anlaşılacaktır dedi.

Ebu Süfyan´ın emrindeydiler

JİTEM elemanlarının bazı korucularla insanları gözaltına alıp, para karşılığında serbest bıraktığını söyleyen Akdağ babasının da bu uygulamada mağdur edildiğini anlattı. Akdağ şöyle konuştu: JİTEM´in Mardin´deki sorumlusu ´Ebu Süfyan´ kod adlı, sarı saçlı, mavi gözlü Oğuzhan binbaşı vardı. Tüm timler ´Ebu Süfyan´a bağlıydı. Bu timler başka kirli işler de yapıyordu. Geçici köy korucusu olduğu halde uyduruk bir gerekçeyle gözaltına alındı. Boyaklı Köyü´nde aşiret reisi Mahmut Kızıl´ın da 4 oğlunu gözaltına almışlardı. Kızıl, her biri için ikişer bin lira para verdi. Babamın parasını da o ödedi. Mahkemeye çıkarmadan, ifadelerini bile almadan serbest bıraktılar. Bu durumdan dönemin DYP milletvekili Mahmut Duyan´ın aracılığı Başbakan Tansu Çiller´in haberi oldu diye konuştu.

Saldırıyı haber verdim önlem alınmadı

Bedran Akdağ, bölgede terörün bitmesini istemeyenlerin bulunduğu yönünde kanaati aktarırken, istifa etmeden önce başına gelen bir olayın bunun en canlı örneği olduğunu söyledi. 21 Nisan 2010 tarihinde Kızıltepe´de PKK´lı teröristlerin polis otosunu tarayarak 1 polisi şehit ettiği saldırıyı önceden jandarmaya haber vermesine rağmen önlem alınmadığını savunan Akdağ olayı şöyle anlattı: BDP´nin mahalle toplantılarına katılan bir arkadaşım var. Katıldığı toplantıda bir partili, polis otosuna eylem yapılacağını ağzından kaçırmış. Hatta ´polis otosu olmazsa kaymakamın makam aracına saldıracağız´ demiş. O arkadaş gelip durumu bana haber verdi. Hemen Kızıltepe´ye gidip askeri yetkililere durumu ilettim. Hatta Mardin´den istihbaratçılar geldi, onlara da anlattım. Yine de teröristleri eylem yapmadan önce ele geçiremediler. Oysa o teröristlerin bir ay önce Kızıltepe´nin hangi mahallesinde, kimin evinde kaldığını bile bildirmiştim. Bir ihmal olduğu anlaşılıyor. ( Yenişafak)

(28 Kasım 2010, 15:41)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

´JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler´

JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=2555    yazdır/print


 

Görüntülenen: 11 - 20 (Toplam 38)  |  Önceki 10 | Sonraki 10 



ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.856.803