Tam
EskidenYeniye
 
İSTEDİĞİNİZ MANŞETLER..         "rauf" için arama sonuçları    (Toplam 55 sonuç)          


KKTC Meclisi, Kıbrıs Ergenekonu´nu görüşmeye geliyor

Ergenekon´un KKTC´deki uzantısıyla ilgili yürütülen soruşturma sürecinde önemli gelişmeler yaşanıyor. Ergenekon´la bağlantıları bulunduğuna dair kuvvetli şüpheler ileri sürülmüş olan Başbakan Derviş Eroğlu´nun engellemeleriyle karşılaştıklarını öne süren KKTC Meclis Komisyonu, çareyi Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul cumhuriyet savcılarıyla doğrudan görüşmekte buldu. Ergenekon tutuklusu Mustafa Özbek´te ele geçirilen belgelerde Ergenekon´un Kıbrıs´taki adamı olarak gösterilen dönemin başbakanı ve son seçimlerde de yine başbakan adayı olarak yarışan Ulusal Birlik Partisi (UBP)´li Derviş Eroğlu, ´Faili meçhul her ülkede olur, illa ki bulunacak diye bir şey yok´ diyerek şaşırtıcı bir demeç vermişti. Bu demecin ardından, Özbek´ten ele geçen Ergenekon belgelerinde sık sık adı geçen diğer bir UBP´li Özay Andıç da konuşmuş ve Ergenekon iddialarını doğrularcasına derin devleti savunmuştu: ´Derin devlet dünyanın her yerinde vardır. Unutmayın ki her ülkede başvurulan yöntemlerdir bunlar. Kıbrıs´ta Türklük aleyhine çalışan satılmış gruplar vardı.´

KKTC Meclisi, Kıbrıs Ergenekonu´nu görüşmeye geliyor

Ergenekon´un KKTC´deki uzantısıyla ilgili yürütülen soruşturma sürecinde önemli gelişmeler yaşanıyor. Ergenekon´la bağlantıları bulunduğuna dair kuvvetli şüpheler ileri sürülmüş olan Başbakan Derviş Eroğlu´nun engellemeleriyle karşılaştıklarını öne süren KKTC Meclis Komisyonu, çareyi Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul cumhuriyet savcılarıyla doğrudan görüşmekte buldu. Ergenekon tutuklusu Mustafa Özbek´te ele geçirilen belgelerde Ergenekon´un Kıbrıs´taki adamı olarak gösterilen dönemin başbakanı ve son seçimlerde de yine başbakan adayı olarak yarışan Ulusal Birlik Partisi (UBP)´li Derviş Eroğlu, ´Faili meçhul her ülkede olur, illa ki bulunacak diye bir şey yok´ diyerek şaşırtıcı bir demeç vermişti. Bu demecin ardından, Özbek´ten ele geçen Ergenekon belgelerinde sık sık adı geçen diğer bir UBP´li Özay Andıç da konuşmuş ve Ergenekon iddialarını doğrularcasına derin devleti savunmuştu: ´Derin devlet dünyanın her yerinde vardır. Unutmayın ki her ülkede başvurulan yöntemlerdir bunlar. Kıbrıs´ta Türklük aleyhine çalışan satılmış gruplar vardı.´

Ergenekon suçlaması yapılan Başbakan Eroğlu soruşturma için kılını kıpırdatmıyor

Türkiye´deki Ergenekon yapılanmasının Kıbrıs bağlantılarını araştıran komisyonun üyeleri, yılbaşından sonra Türkiye´ye gelecek. Eski KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, geçtiğimiz günlerde Eroğlu hükümetini soruşturmanın üstünü kapatmakla suçlamıştı. Ada´daki Ergenekon yapılanmasını gün yüzüne çıkarmak için yaklaşık üç ay önce kurulan KKTC Meclis Komisyonu, çalışmalarını derinleştiriyor. Bugüne kadar 2 kez toplanan komisyon, birinci oturumda soruşturmanın nasıl işleyeceğini ele almıştı. İkinci birleşimde ise hukuk dairesinden konuyla ilgili bilgi talep edilmişti. Komisyon, yaptığı oturumlar sonucu, Ergenekon´un Kıbrıs ayağının ortaya çıkarılması için KKTC İçişleri Bakanlığı kanalıyla Türkiye´den bilgi istenmesine karar verdi. Ancak hükümet, bu konuda hiçbir girişimde bulunmadı. Komisyonun kararına rağmen Ergenekon soruşturmasına dair belgeler Türkiye´den talep edilmedi. Dolayısıyla soruşturmada kayda değer hiçbir gelişme yaşanmadı. Bunun üzerine harekete geçen komisyon üyeleri, çareyi Ergenekon soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcılarıyla doğrudan görüşmekte buldu. Aralarında muhalefet partisi milletvekillerinin de bulunduğu 7 kişilik komisyonun üyeleri, yılbaşından sonra Türkiye´ye gelerek, Ergenekon savcılarıyla bire bir görüşme yapmak için anlaştı. Ergenekon İddialarını Soruşturma Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sonay Adem, ´soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilememesi üzerine´ böyle bir karara vardıklarını açıkladı. Adem, İnternete yansıyan bilgiler dışında şu anda elimizde hiçbir belge yok. Buradaki savcılık da doğal olarak bunu yeterli görmüyor. Dolayısıyla bize Türkiye´den katkı gelmediği takdirde davanın bir yere gelmesi mümkün değil. Komite başkanıyla bu konuda uzlaştık. ifadelerini kullandı. Sonay Adem, Türkiye´de son yıllarda yapılan darbe girişimlerinin altyapısının Kıbrıs üzerinden hazırlandığına dikkat çekti: Türkiye´deki darbe girişimlerinin gerekçelerine bakacak olursak, Kıbrıs üzerinden bu darbelerin yapılmasına yönelik çalışmalar olduğu görülecektir. Doğrudan doğruya Kıbrıs, Ergenekon örgütünün bütün faaliyetleriyle ana unsurlardan biri olmuştur. Bazı şeyler burada denenmiş.

Adalı dosyası Ergenekon´la birleşecek

Sonay Adem, uğradığı saldırı sonucu 1996´da öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetinin aydınlatılması için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu´nda da görev almıştı. Adem, komisyonun belli bir noktadan sonra ilerleyemediğini hatırlattı. Adalı cinayetinin Ergenekon´la bağlantılı olduğuna inandığını anlatan Adem, Adalı dosyası ile Ergenekon soruşturmasını birleştirmek istediklerini aktarıyor: Adalı cinayeti dosyası ile Ergenekon soruşturması birleşirse öyle umuyorum ki; daha ileri bir noktaya gidebiliriz. Bu konuda kendini demokrasi tarafında kabul eden insanlar olarak bu dosyaların birleştirilmesi için adım atacağız. Komisyon Başkanı Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili İrsen Küçük de komisyonun çalışmalarına bütçe görüşmeleri nedeniyle ara verdiklerini anlattı. Ergenekon davasını yürüten savcılarla görüşmelerini Meclis kanalıyla yapacaklarını ifade eden Küçük, bugüne kadar ciddi bir belgeleye ulaşamadıkları için savcılarla görüşmeyi düşündüklerini sözlerine ekledi. Bir başka komisyon üyesi CTP Milletvekili Arif Albayrak ise Türkiye´de gerekli belgeler başsavcılığa ulaştığında, üzeri kapatılan birçok olayın aydınlanacağını anlatıyor. Adalı cinayetinin failinin de soruşturma kapsamında ortaya çıkacağını belirten Albayrak, Kesinlikle ben bunun aynı görüntülerle alakalı olduğu kanaatindeyim. Failleri bir yerde örtülü duruyor. Bunun ortaya çıkması elbette toplumun güvenliği ve demokrasi açısından çok önemlidir. ifadelerini kullandı. ( Zaman)

Başbakan Eroğlu: Faili meçhul her ülkede olur, illa ki bulunacak diye bir şey yok

Mustafa Özbek´te ele geçirilen belgelerde Ergenekon´un Kıbrıs´taki adamı olarak gösterilen dönemin başbakanı ve son seçimlerde de yine başbakan adayı olarak yarışan Ulusal Birlik Partisi (UBP)´li Derviş Eroğlu, ´Faili meçhul her ülkede olur, illa ki bulunacak diye bir şey yok´ diyerek şaşırtıcı bir demeç vermişti. Bu demecin ardından, Özbek´ten ele geçen Ergenekon belgelerinde sık sık adı geçen diğer bir UBP´li Özay Andıç da konuşmuş ve Ergenekon iddialarını doğrularcasına derin devleti savunmuştu: ´Derin devlet dünyanın her yerinde vardır. Unutmayın ki her ülkede başvurulan yöntemlerdir bunlar. Kıbrıs´ta Türklük aleyhine çalışan satılmış gruplar vardı.´

´Eh, bizim çocuklar da yaptı bir şeyler...´ diyen Denktaş: ´Ergenekon davası bana da uzanacak

Ergenekon soruşturmasında örgütün Kıbrıs uzantısının gündeme geldiği günlerde, Lefkoşa´daki çalışma ofisinde bir basın toplantısı düzenleyen KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Adının soruşturma kapsamında bazı telefon konuşmalarında geçtiğini hatırlatan Denktaş, Türkiye´de Kıbrıs davasını savunduğu için Ergenekon davasıyla ilgili kendisine yönelik suçlamaları beklediğini anlatmıştı. Kendisinin susturulmak istendiğini savunan Denktaş, Türkiye´de Ergenekon davası adı altında, laikliğin tehlikede olduğunu, ılımlı İslam diye Türkiye´nin bir yerlere götürülmekte olduğunu gören, Atatürkçü, Cumhuriyet´e sadık, vatanperver insanların tevkif edildiğini görüyoruz, üzülüyoruz. Şüpheyle içeriye alınan insanlar, ´içeride kal, ben delil arıyorum, ben delil bulduğumda aleyhine dava getiririm´ dercesine hapiste tutulmaktadırlar. demişti. Yine Denktaş konuyla ilgili daha önce bir gazeteye verdiği röpörtajda 1974 öncesi TMT hatıralarını anlatmış ve ?Birtakım bombalamalar, şiddet eylemleri oldu, hatta Türkler arasında cinayetler işlendi Kıbrıs´ta o yıllarda, bunlar için ne diyorsunuz? sorusuna, ?Eh, bizim çocuklar da yaptı bir şeyler...? diye cevap vermişti.

Çete liderinden şok açıklamalar: Ergenekon´un bugünkü yapısı Kıbrıs TMT´sine dayanıyor. TMT´ciler Ergenekon´la devam etti

Sauna Çetesi´ne yönelik operasyonlarda yakalanan çete lideri Kasım Zengin, Ergenekon´un bugünkü yapısının Kıbrıs´ta kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı´na dayandığını savunmuş ve Buradaki adamları aradığınız zaman bugünkü Ergenekon´u bulmuş olursunuz iddiasında bulunmuştu. Eski Emniyet Genel Müdür Vekili Ertuğrul Çakır, Özel Kuvvetler Komutanlığı´ndan ihraç edilen Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile sanatçı İbrahim Tatlıses´in de aralarında bulunduğu 18 sanıklı Sauna Çetesi davası halen görülüyor. Çete davasının başlamasına neden olan ve üzerinde sahte MİT kimliği çıkan Zengin ve adamlarına yönelik ´Küre´ operasyonu, Susurluk benzeri skandalı ortaya çıkarmıştı. Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır ve Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır´ın karıştığı soruşturmada şikeden haraç almaya kadar birçok iddia bulunuyordu.

2. Ergenekon iddianamesinden örgütün Kıbrıs stratejisi: Kıbrıs sorununu çözümsüzlüğe götürmek

İkinci Ergenekon iddianamesinde Türkiye´nin 2003 - 2004 yıllarında ´atlattığı´ darbe girişiminin ayrıntıları ortaya resmen çıkmıştı. İddianamede bu girişimin ayrıntıları adım adım olmak üzere 15 aşamada özetlenmişti ve bu maddelerden 9´uncusu Kıbrıs´la ilgiliydi: ?9- Kıbrıs´ta çözümsüzlük politikası Ayrıca,örgütün stratejileri arasında bulunan ´Kıbrıs sorununun´ çözümsüzlüğe götürmek amacına matuf olarak açıklamalar yaptıkları, sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye çalıştıkları ve böylece ülkenin dış politikasını olumsuz yönde etkileyerek siyasi istikrarsızlığı sağlamaya çalıştıkları, Eruygur´un Kıbrıs Büyükelçisi´ni çağırarak bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını, Genelkurmay Başkanı çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli bilgileri bizzat kendisine vermesi gerektiği şeklinde talimat verdiğinin ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığı,...? İddianamede bu şekilde geçen satırları dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de Ergenekon savcılarına verdiği ifadesiyle doğrulamıştı: ?... Kıbrıs konusunda çalışma yapmaları hususunda tüm kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı´na birlikte bir çalışma yapmaları talimatı verdiğini, normal usulde bu tür çalışmalarda herkesin görüşünü beyan ettiğini ve bu görevi kıdemli olana verdiğini, kıdemli olanın da bu tür çalışmaları elden arz ettiğini veya bir kapak yazısı ile gönderdiğini, daha sonra da Genelkurmay Karargahı´nda değerlendirildiğini ve Genelkurmay Başkanı´nın görüşünü alarak ilgili makama verildiğini, kendisinin böyle bir çalışma beklerken birden 4 imzalı alışılmış usullerinin dışında yazılı bir belge önüne gelince usul olarak rahatsız olduğunu, ayrıca daha sonraki dönemde Kıbrıs Büyükelçisi´nin kendisinden habersiz bazı bilgileri Jandarma Genel Komutanı´na ilettiğini duyması üzerine bu konuyu ilgilisine usulüne uygun bir şekilde söyleyerek, bu yapılanın uygun bir davranış olmadığını, bundan sonra tüm bilgileri kendisine getirmesini ilettiğini anlattı.?

(21 Aralık 2009, 10:33)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Ergenekon´un Kıbrıs uzantısı konulu manşetlerimiz

Kıbrıs Ergenekon´unun şok belgeleri

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1228    yazdır/print


 

Flaş!!! Komutanlar ifadeye çağrıldı

2004 yılında görev yapan kuvvet komutanları Ergenekon savcıları tarafından ifade vermeye çağrıldı. Darbe planlarında adları geçen Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek´e savcılıkça tebligat gönderildi. Eski komutanların haftasonuna kadar ifade vermeleri bekleniyor. Ergenekon savcılarının eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer´in ifadesini almak için de hazırlık yaptıkları dün medyaya yansımıştı.

FLAŞ FLAŞ!!! Eski Kuvvet Komutanları ifadeye çağrıldı

2004 yılında görev yapan kuvvet komutanları Ergenekon savcıları tarafından ifade vermeye çağrıldı. Darbe planlarında adları geçen Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek´e savcılıkça tebligat gönderildi. Eski komutanların haftasonuna kadar ifade vermeleri bekleniyor. Ergenekon savcılarının eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer´in ifadesini almak için de hazırlık yaptıkları dün medyaya yansımıştı.

14.30: FLAŞ gelişme: Komutanlar ifadeye çağrıldı

2004 yılında görev yapan kuvvet komutanlarının Ergenekon savcıları tarafından ifade vermeye çağrıldığı öğrenildi. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ile eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman cumartesi günü; darbe günlüklerinin sahibi olduğu ifade edilen Oramiral Özden Örnek´in ise daha geniş soruşturma için pazar günü ifade vermesi bekleniyor. Bu gelişme çok önemli olarak değerlendiriliyor. Çünkü bu kuvvet komutanları AK Parti hükümetini devirmeye çalıştıkları iddia edilen en üst düzeyde komutanlar, sembolik konumları var. Şu ana kadar tartışmaların özünde yer almalarına rağmen ifadelerinin alınmaması bile ne kadar ciddi bir konumda yeraldıklarını gösteriyor. Dün medyaya düşen, eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer´in ifadesini almak için Ergenekon savcılarının hazırlık yaptıkları iddiası, soruşturmanın bugünkü ikinci TİB baskınıyla da tekrar denenen her türlü engelleme ve saptırma girişimlerine rağmen Ergenekon savcıları tarafından taviz verilmeksizin sürdürülmekte olduğunu, geriye doğru 2003-2004 yıllarına doğru da genişlediğini gösteriyor. Bu gelişmenin üzerine gelen eski komutanların ifadesinin alınacağı haberi aslında şaşırtıcı değil, üstelik yeni de değil. Bu iddia aylar önce de gündeme gelmiş ancak gerçekleşmemişti. 12 Mayıs 2009 tarihinde basında yeralan haberlerde Özden Örnek, Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtına´nın Ergenekon savcılarına ifade vereceği iddia edilmiş ancak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu iddiayı yalanlamış ve o günlerde böyle bir girişimin olmadığını açıklamıştı.

Geciken gelişme: Özden Örnek ve diğer iki komutana Ergenekon sorgusu

Ergenekon davası ile ilgili olarak üç eski komutanın ifadesi alınacak. İfadesi alınacak isimler şunlar: Özden Örnek Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtına. Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök Ergenekon savcılarına 8 saat ifade vermişti. Şimdi de dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Darbe Günlükleri´nin yazarı Oramiral Özden Örnek, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına´nın ifadesi alınacak. Bir zamanlar Veli Küçük ve Teoman Koman Susurluk komisyonuna bilgi vermeye dahi gelmemişlerken şimdi Genelkurmay Başkanı´ndan sonra Deniz Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri komutanlarının da Ergenekon savcısına ifade verecek duruma gelmesi Ergenekon soruşturmasının daha da büyüyeceğinin işareti olarak yorumlanıyor.

Örnek´in bilgisayarında tuttuğu günlüklerindeki darbe görüşmeleri

Nokta dergisinde yayımlanan Oramiral Özden Örnek´e ait olduğu belirtilen “Darbe Günlükleri”, 2003-2005 yılları arasındaki dönemi kapsıyordu. “Sarıkız” darbe girişiminin Kara, Hava, Deniz ve Jandarma Kuvvet komutanlarının birlikte planlandığı iddia ediliyordu. “Ayışığı” planının ise Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur tarafından planlandığı öne sürülüyordu. İddialara göre bu dönemdeki en son darbe girişimi ise “Eldiven” ismindeydi.

Mustafa Balbay haklı olarak sormuştu: Ben buradayım, Örnek nerede?

Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay´ın, İkinci Ergenekon davasının 25 Kasım 2009 tarihinde yapılan 20. duruşmasında, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ve duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ile yaşadığı diyalog, uzun süre önce sorulan ancak yanıtı hala verilmeyen şu soruyu akıllara getirmiş ve tartışmaya açmıştı: “Askeri darbe yapmak için çalıştıkları iddia edilen kişiler sanıkken, darbe hazırlığı yapıldığı iddia edilen dönemde görevde olan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman neden hala tanık ya da sanık değil? Ben buradayım Özden Örnek nerede?”

Üye değil, iştirak ettiler

Balbay´ın, Ergenekon davasındaki en önemli kanıtların başında yer alan ve Örnek tarafından kaleme alındığı belirtilen günlükleri kastederek “Ben buradayım, Örnek nerede?” diye tepki göstermesi, bu soruyu yeniden gündeme taşıdı. Savcılar, darbe iddialarıyla ilgili olarak başta eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur olmak üzere çok sayıda isim hakkında dava açtı. Ancak darbeyi Eruygur´la birlikte planladığı iddia edilen Örnek, Yalman ve Fırtına hakkında bugüne kadar “bilinen bir cezai işlem” yapılmadı. Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, emekli kuvvet komutanlarının durumuyla ilgili olarak şöyle denildi: “Dönemin kuvvet komutanlarının, açıkça izah edildiği üzere, görev yaptıkları dönemde ´askeri müdahaleye zemin hazırlama´ yönünde diğer şüphelilerle birlikte hazırlanan plan ve eylemlere iştirak ettikleri, ancak 2004 Ağustos ayında Şener Eruygur´un emekli olmasını müteakip, bu yönde herhangi bir çalışma ve eylemleri tespit edilemediğinden, adı geçenlerin bu döneme ilişkin eylemleri ile ilgili soruşturma evrakı tefrik edilmiştir.” Aynı konuda iddianamenin “hukuki değerlendirme” bölümünde ise “Soruşturmada gelinen bu aşamada, Ergenekon terör örgütü ile irtibatı tespit edilemeyen kuvvet komutanlarının görev yaptıkları dönemde Ergenekon terör örgütü yöneticileri ile birlikte iştirak ettikleri eylemlerle ilgili evrak tefrik edilmiştir” ifadeleri kullanıldı. Böylece savcılık, emekli komutanların Ergenekon terör örgütüyle irtibatının bulunmadığı, ancak terör örgütü yöneticilerinin eylemlerine iştirak ettiklerinin saptandığını açıkça söylemiş oldu.

Tefrik ihtimalleri

Tefrik ceza yargılamasında, dosyanın ana dosyadan ayrılması anlamında kullanılan bir kavram. Ceza Muhakemesi Kanunu´na (CMK) göre, tefrik edilen soruşturma evrakı ile ilgili yapılabilecekler belli. CMK´da bu konu tek bir maddede düzenlenmiyor. Ancak ayrılan dosya konusunda yapılabilecekler farklı düzenlemelerin içinde anlatılıyor. Buna göre savcılık, tefrik ettiği evrakla ilgili “takipsizlik” kararı verebiliyor. Emekli kuvvet komutanları hakkında bugüne kadar böyle bir karar verilmedi. Savcılık “görevsizlik” kararı vererek, dosyayı soruşturma görevinin kendisinde olmadığını belirtebiliyor. Ancak savcılığın kendisini görevsiz bularak, dosyayı askeri yargıya gönderdiğine yönelik bir açıklama da bugüne kadar yapılmadı. Savcılık, bunu yapmadığı gibi, ikinci iddianamede, bu konuda soruşturma yürütmeye görevli olan savcılığın kendisi olduğunu da açıkça belirtti.

Yetkili sivil savcılık

İddianamede, bu konuda “Dosyaya konu olayların hemen büyük çoğunluğunun kamuoyunda infial uyandıran ve sivil dünyada gerçekleşen, yürütme organına yönelik terör eylemi olduğu, bu fiillerin azmettiricisi olan kişilerin general ya da muvazzaf asker olmaları, üniforma taşımaları salt askeri mahal gibi muğlak bir kavrama dayanak yapılarak askeri yargının görevli olduğu sonucu doğurmayacağı ve eylemlerin meydana geldiği yerin askeri mahal dışı olduğunda tereddüt bulunmamaktadır” denildi.

Yeni yasa da çıktı

Savcılığın bu görüşü doğrultusunda gerçekleştirilecek işlemlerin Yargıtay´dan döneceği yorumları yapılırken, Ak Parti bir gece yarısı operasyonuyla, anayasal düzene karşı işlenen suçlarda askeri yargının yargılama yetkisini bütünüyle kaldıran ve askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyi 27 Haziran 2009´da yasalaştırdı. Yasanın emekli komutanlarla ilgili olası görev tartışmalarının sonlandırılması için çıkartıldığı da iddia edildi.

Hilmi Özkök tanıklığa çağrılacak mı?

02 Aralık 2009: Üç generalin savcılığa çağrılması, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün tanıklığını yeniden gündeme getirdi. Daha önce Ergenekon savcılarına İzmir´de bilgi veren ve günlüklerde “darbeyi önleyen kişi” olarak yer alan Özkök, “Tanıklık yapar mısınız” sorusuna şu yanıtı vermişti: Sanık veya tanık olarak mahkeme çağırırsa herhalde ´gitmem´ denmez. Ergenekon savcılarının ifadelerini almak üzere eski kuvvet komutanları Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına´yı savcılığa çağırması dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün tanıklığını yeniden gündeme getirdi. Hilmi Özkök, Ergenekon soruşturması kapsamında darbe planlarıyla ilgili Ergenekon savcılarına tanık olarak ifade vermişti. Özkök´ün ifadeleri ikinci iddianamede yer almıştı. Ancak üç kuvvet komutanıyla ilgili dosya ayrılmıştı. Kuvvet komutanlarının ifadeye çağrılmasıyla soruşturma yeni bir aşamaya girdi. Bu gelişme, istifaya zorlanan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün yeniden tanık olarak bilgisini başvurma olasılığını da gündeme getirdi. Hilmi Özkök, Milliyet gazetesinden Fikret Bila´nın Mustafa Balbay ve Özden Örnek´in ´Darbe Günlükleri´yle ilgili ´Tanıklık yapar mısınız?´ sorusuna karşılık şu cevabı vermişti: “Hukuka saygı duyarım. Hukuk çağırırsa o zaman icabet etmek gerekir, diye düşünürüm. Sanık veya tanık olarak mahkeme çağırırsa herhalde ´gitmem´ denilemez. Ben her zaman kanun ve nizamlara bakarım. Ne diyorsa öyle hareket ederim.” Özkök, Ergenekon savcılarına verdiği ifadede, darbe planlarının kendisine slayt olarak seyrettirildiğini söylemişti. ( Taraf)

Başsavcıvekili: Komutanların ne zaman geleceğine karar vermedik

03 Aralık 2009: İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´nden ayrılırken gazetecilerin, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına´nın Ergenekon soruşturması kapsamında ne zaman ifade vermeye gelecekleri sorusunu, Ne zaman geleceklerine karar vermedik diye yanıtladı. ( Cnnturk)

Hilmi Özkök´ün savcılara verdiği ifade darbe iddialarını doğrulamıştı

Hafta sonuna kadar sorguya gelmesi beklenen dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek hakkında ikinci Ergenekon iddianamesinde çok sayıda delil yer alıyor. Ergenekon sanığı emekli Org. Hurşit Tolon´da ele geçirilen dijital veriler arasından çıkan ´Opera-son´ isimli belge bunlardan biri. Bu dokümanda, ifadeye çağrılan kuvvet komutanlarının yanı sıra Orgeneral Fevzi Türkeri, Orgeneral Oktar Ataman, emekli Orgeneral Çetin Doğan ile bazı korgeneral, tümgeneral ve tuğgenerallerin uygulamaya koyduğu strateji ayrıntılarıyla anlatılıyor. Belgeye göre, önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök istifa ettirilecek, daha sonra da AK Parti iktidardan düşürülecekti. Ergenekon soruşturması kapsamında tanık olarak dinlenen emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök de, beraber çalıştığı kuvvet komutanlarının 2003-2005 yılları arasında darbe planları yaptıklarını doğrular şekilde ifade vermişti.

Hilmi Özkök´ün ifadelerinin darbe günlükleriyle örtüşmesi 3 eski kuvvet komutanını savcılık sorgusunda zorlayacak

Ergenekon savcıları, eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek´i, Örnek´in olduğu öne sürülen günlüklere ve eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün ifadesine dayanarak sorgulayacak. Hilmi Özkök´ün ifadelerinin darbe günlükleriyle örtüşmesi 3 eski kuvvet komutanını savcılık sorgusunda zorlayacak. İşte Milliyet gazetesinde yer alan Gökçer Tahincioğlu imzalı haberin ayrıntıları...

Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağırdığı eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, savcılığın daha önce tanık sıfatıyla ifadesini aldığı eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök´ün yalanlamadığı günlüklerdeki olaylar nedeniyle sorgulanacak. Savcılar, Özkök´ün ifadesini, emekli komutanlara karşı kullanacak. Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur´dan ele geçirilen Cumhuriyet Çalışma Grubu´nun (CÇG) faaliyetlerine ilişkin raporlar da komutanlara, darbeye yönelik faaliyetleri gösteren deliller olarak sunulacak. Ergenekon savcıları, 3. Ergenekon iddianamesinde, Özkök´ün ifadeleri için “Özden Örnek ve Mustafa Balbay´dan ele geçirilen günlüklerde yer alan bir kısım hususları doğrular nitelikte olduğu görülmüştür” saptamasında bulundu. Böylece, darbe planlarının en önemli kanıtı olarak gösterilen günlüklerin Özkök tarafından yalanlanmadığı, Özkök´ün anlatımlarının, emekli komutanlar aleyhine kullanılabileceğinin mesajı verildi.

Örnek´e ait olduğu sabit

Örnek´in, günlüklerin kamuoyuna yansıyan biçiminin kendisine ait olduğuna yönelik iddianameleri yalanlamasına karşılık, Ergenekon savcıları, 3. iddianamede günlüklerin Örnek tarafından kaleme alındığının sabit olduğunu vurguladı. Buna göre, emekli komutanlar ve özellikle Örnek, günlüklerin doğru olduğu kanaatine varmış savcılar tarafından sorgulanacak. Komutanlara, Özkök´ün ifadeleri ve günlükler dışında, Eruygur´dan ele geçirilen CÇG faaliyet raporları sorulacak. İkinci iddianamede, CÇG´nin eylemleri şöyle özetlendi:

- Özkök´ün istifasını isteyen komutanlar tarafından hazırlanmış mektuplarla Özkök´ün baskı altına alınmaya çalışıldığı.

- Emekli generallere mektup gönderildiği.

- Gazete ve televizyon sahiplerine askerin hükümete bakışını sert mesajlarla duyurması için baskı yapıldığı.

- İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay´ın talimatı ile Cumhuriyet gazetesinin bu yöndeki haberleri manşetten verdiği.

- Öğrencilerin sokağa dökülmeye çalışıldığı, bu amaçla görüşülen rektörlerden bazılarının hükümet aleyhine sert açıklamalar yaptığı. Kemal Gürüz ve Kemal Alemdaroğlu´nun bu organizasyonu yaparak “Ordu göreve” pankartlarının açıldığı mitinglerde görüldükleri.

GÜNLÜKLER VE Özkök´ün ifadesindeki BENZERLİK

DARBE GÜNLÜKLERİ: (22 Eylül 2003): Genelkurmay Başkanı, bizle aynı fikirde veya yakın ise yolumuza devam edeceğiz. Eğer bir işlem yapılmasını kabul etmezse kendisine “Ya sen çekil yahut da biz çekiliyoruz” diyeceğiz.

ÖZKÖK: İddianamede Özkök´ün, “TSK´nın temsilcisi olduğundan zaman zaman birçok konuda kendisine teklifler, endişeler, arzların geldiğini, bunları zaman zaman müzakere ettiklerini, TSK´nın hassasiyeti olan konuların kendisine iletildiği zaman doğrudan kamuoyuyla paylaşmak yerine bizzat Başbakan´a gidip ´böyle böyle endişeler var kaygılar var´ şeklinde ilettiğini, kendisinin çekilmesi veya kendilerinin de çekileceği yönünde herhangi bir bilgi gelmediğini” söylediği belirtildi.

“Şeriat” beyanı

DARBE GÜNLÜKLERİ: (30 Eylül 2003) Kara Kuvvetleri Komutanı´nı aradım, özel çalışmayı sahibine vermişti. Dört noktada itiraz olmuştu. Adamların şeriat devletini kurmak istediğine inanmıyormuş. Diğer gerekçeleri de önemli ama en önemlisi budur.

ÖZKÖK: İddianamede Özkök´ün, “Komutanlar ile zaman zaman görüş alışverişinde bulunduklarını, spesifik olarak hatırlamamakla birlikte birçok yerde hükümetin şeriatı getireceğine inanmadığını açıkça söylediğini” belirttiği vurgulandı.

Tarih ve olayı doğruladı

DARBE GÜNLÜKLERİ: (3 Aralık 2003) Genelkurmay Başkanlığı´nda YAŞ hazırlık toplantısı. Genelkurmay Başkanı sonra en kıdemsizden başlamak üzere tüm katılanlara söz verdi. Yalman, “Seçimden önce muhtıra vermeliyiz”, Genelkurmay Başkanı, “Muhtıra vermeye niyetim yok. Bu hükümet gitmelidir. Demokratik yollardan bu işi halledeceğiz” dedi.

ÖZKÖK´ÜN İFADESİ: İddianamede Özkök´ün, “YAŞ toplantısı öncesi orgenerallerin adet gereği Ankara´ya geldikleri, toplantılarda görüş alışverişinde bulunulduğu, iktidara yeni gelen parti ile ilgili olarak geçmişteki bazı söylemleri nedeniyle çekincesi olanların toplantıda açık açık fikirlerini beyan ettiklerini ancak kimsenin kendi yanında muhtıra verme şeklinde bir teklifte bulunamayacağını, kendisinin de böyle bir şeye fırsat vermeyeceğini, bu şekilde bir teklif gelmediğini” söylediği belirtildi.

Eruygur´u uyardım

DARBE GÜNLÜKLERİ: (20 Ocak 2004): Jandarma Genel Komutanı daima bir ihtilal özlemi içerisinde, bir an önce bu işi yapalım şeklinde konuşuyordu. Bugün de defalarca tekrar etti.

ÖZKÖK: İddianamede, Özkök´ün, “Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarıyla ilgili gelen duyum üzerine makamında Eruygur´a böyle bir plan ve çalışma olup olmadığını sorduğunu, Eruygur´un da olmadığını söylediğini” anlattı. ( Cnnturk)

İkinci İddianamede generaller aleyhinde çok sayıda delil yeralıyor

Darbe planlarına ilişkin sorgulanacak emekli kuvvet komutanları hakkında ikinci Ergenekon iddianamesinde birçok delil yer alıyor. Ergenekon davası sanığı eski emekli Orgeneral Hurşit Tolon´da ele geçirilen dijital veriler arasından çıkan ´Operasyon´ isimli belge bunlardan biri. Belgede Aralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına, Org. Hurşit Tolon, Org. Fevzi Türkeri, Org. Oktar Ataman ile emekli Orgeneral Çetin Doğan ile bazı korgeneral, tümgeneral ve tuğgenerallerin bulunduğu çok sayıda generalin, önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök´ü istifa ettirmek, daha sonra da AKP iktidarını düşürmek amacıyla uygulanacak bir strateji belirlediği ve uygulamaya koyduğu tespit edilmiştir. ifadesi yer alıyor. Söz konusu ekibin ağustostaki Yüksek Askeri Şûra öncesi, Ankara´da bir toplantı yaptığı ve şu kararların alındığı belirtiliyor: Strateji esas olarak; Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman´ın istifa etmemesi üzerine belirlenmiş olup, Yüksek Askeri Şûra´nın ağustos toplantısından önce söz konusu kişilerin Ankara´da yaptığı toplantıda kararlaştırılmıştır. Halen özel kuryelerle söz konusu planın geliştirilmesine ve uygulanmasına çalışılmaktadır. Planın yürürlüğe konulması için Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök´ün istifa ettirilip yerine Org. Yalman´ın getirilmesi esas alınmaktadır. Söz konusu istifanın sağlanamaması durumunda belirlenen stratejinin de uygulanmasının mümkün olmadığı söz konusu grup tarafından kabul edilmekte ve istifanın sağlanması için tüm çabanın gösterilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Eruygur´da çıkan belgeler doğruluyor

İkinci Ergenekon iddianamesinde Sarıkız kod adlı darbe planıyla ilgili, Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek tarafından kaleme alındığı anlaşılan günlük notlarında ele geçirilmiştir. Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, dernekler ile temasa geçip hükümet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği görülmüştür. Sarıkız kod isimli darbe planının Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceği değerlendirilmektedir. deniliyor. Şener Eruygur´da ele geçirilen belgeye göre Özkök´ün istifa ettirilmesi yerine Aytaç Yalman´ın atanması planlanıyor. Özkök´ün ´etkisiz/yetkisiz´ hale getirileceği belirtiliyor. Ergenekon savcıları, emekli Genelkurmay Başkanı Özkök´e; Görevli olduğunuz dönemde darbeciler ve faaliyetleri ile ilgili size herhangi bir bilgi geldi mi? diye sordu. Özkök, görevli olduğu dönemde çok çeşitli bilgi belge ve duyum geldiğini fakat bunların resmi delil mahiyetinde olmadığını dile getirdi. Ergenekon savcılarının tespiti ise şöyle oldu: Tanık Hilmi Özkök´ün ifadesinde belirttiği bazı konular, Özden Örnek ve Mustafa Balbay´dan ele geçirilen günlüklerde yer alan bir kısım hususları doğrular nitelikte olduğu görülmüştür.

Aytaç Yalman: Hemen gecikmeksizin eyleme geçmeliyiz

Ergenekon iddianamesinde bahsedilen Yakamoz adlı darbe planında TSK´nın Anayasa dahil olmak üzere sivil idarenin ve Türkiye´nin dış dünyayla olan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi planlanıyor. Kuvvet komutanlarının organize ettiği anlaşılan planda yasama, yürütme ve yargının organlarının nasıl şekillendirileceği tüm detaylarıyla açıklanıyor. Şener Eruygur´dan elde edilen 13 No´lu CD´de ´muhtemel plan ve projeler´ başlıklı belgede kuvvet komutanları AKP´nin düşürülmesi için değişik önerilerde bulunurken Aytaç Yalman´ın Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz. dediği yer alıyor. Ayışığı darbe planlarında, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün kendisinden ve uygulamalarından rahatsız olan Aytaç Yalman ve Şener Eruygur´un Jandarma altında Cumhuriyet Çalışma Grubu kurdukları, bu grupla hükümet aleyhinde kullanılacak argümanların oluşturulmasını sağladıkları tespit ediliyor. Ayrıca Kuvvet komutanları Org. Yalman, Org. Fırtına, Ora. Örnek ve Org. Eruygur´un altına birlikte imza attıkları özel istihbarat bilgilerini Genelkurmay Başkanı´ndan bağımsız olarak Rauf Denktaş´la paylaştıkları belgelenmiş. Eruygur´dan elde edilen belgelerde AK Parti iktidarını zor durumda bırakmayı planlayan Orgeneral Aytaç Yalman´ın rektörlerle görüşerek öğrencilerin hükümet aleyhine eylemlerde bulunmasına çalıştığı anlatılıyor. Mustafa Balbay´ın günlüklerinde de Yalman´ın AKP´nin iktidarda bulunmasının kendisini rahatsız ettiğini ve yapılması gerekenleri sıraladığı belirtiliyor. ´Darbe planıyla ilgili yazılan mektuplar´ başlıklı belgelerde ise özellikle 2003-2004 yıllarında gerçekleştirilmesi planlanan darbe planları ile ilgili detaylı bilgi notları yer alıyor. Notlarda darbe girişimiyle birlikte TSK´nın yeniden düzenlenmesi, sivil idarenin yeniden düzenlenmesi ve dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi gibi konuların nasıl hayata geçirileceğinin bizzat kuvvet komutanları tarafından organize edildiği anlatılıyor.

Alper Görmüş (Nokta Dergisi´nin eski Genel Yayın Yönetmeni): Yeni bir dönem açıldı

Bu olması gereken bir şeydi. Ergenekon davasının özünü gizli darbe girişimlerinin oluşturduğunu geçen hafta savcı ifade etmişti. Dolayısıyla böyle bir suç iddiası varsa o dönemin komutanlarının ifadesinin alınması kaçınılmaz bir süreçti. Geç kalmış bir gelişme. Şimdiye kadar, ´Bu planda tanklar mı yürütülmüş ki, bu suç değildir´ fikri dolaşıyordu ortalıkta. Bu girişim ile savcıların bu düşünceleri ciddiye almadığı gösterilmiştir. Darbe girişiminde bulunmanın da, plan yapmanın da meşru olmadığını göstermesi bakınmadan Türkiye´de yeni bir dönem açılmıştır diyebiliriz.

Lale Mansur (Sanatçı): Şaşkın ama mutluyum

İlk defa darbe planı yapanların yargılanması karşısında açıkçası büyük bir mutluluk ve şaşkınlık yaşıyorum. Nihayet böyle bir şeyi görebildik. Asker içinde de suç işleyenlerin yargılanabileceği bir ülkede yaşıyor olmak güzel. Askeri kanadın ve belli bir kesimin diline pelesenk ettiği, ´Orduyu yıpratmayın´ sözünün ne kadar anlamsız olduğunu bu süreçte iyi gördük. Aslında orduyu yıpratanların bizzat askerin içinden çıkanlar olduğunu anlıyoruz. Çürük yumurtaları ayıklamadıkları sürece kendileri orduyu yıpratıyor. Allah´tan aralarında demokrasiye inanan askerler var. Cuntacılar mutlaka yargılanmalı. Aylar önce hazırladıkları Kafes planı ortada. Hala bu tür planlar yapmaktan vazgeçmiyorlar.

Doğan Akın (Tempo 24 web sitesi Genel Yayın Yönetmeni): Üç general ile sınırlı kalmayacak

Darbe girişimlerinin varlığını, yokluğunu ya da ölçüsünü belirlemesi açısından yeni bir içtihat olacak. Özden Örnek´in bilgisayarından çıktığı bilirkişi raporu ile tespit edilen günlükleri sürekli reddettiler. Alper Görmüş´e hakaret ve iftira davası açıldı. Görmüş bilirkişi raporunun mahkemeye getirilmesini ve soruşturmanın genişletilmesini talep etti. Fakat mahkeme bunu kabul etmedi. Burada yarım kalmış bir mesele ve de çok önemli bir mesele söz konusudur. O zaman reddedilen soruşturmanın bu soruşturma kapsamında yapılacağı açıktır. Bu, üç general ile sınırlı kalmayacaktır.

Cengiz Alğan (Dur De Platformu sözcüsü): Eylemlerimizin meyvesini alıyoruz

Türkiye´nin birçok ilinde gerçekleştirdiğimiz darbe karşıtı yürüyüşlerimizin meyvesini alıyoruz. O gün sokaklara çıkan binlerce kişi ilk defa farklı kesimlerden olmalarına rağmen ortak bir dille ´darbelere hayır´ demişti. Yıllardır ümitle bu günleri bekledik. Türkiye adına çok sevindirici bir gelişme. Bu işin muvazzaflarla ya da düşük rütbeli askerlerle kapatılmayacak kadar önemli olduğunun görülmesi yargı adına büyük bir gelişme.

Osman Pamukoğlu (Emekli Tümgeneral): Bana göre çok geç kalındı

Ayışığı, Sarıkız, Eldiven... Bunların bir yerde konuşulduğu, belli bir fikir olarak veya düşünce olduğu, hayata geçirebilir miyiz diye bunun üzerine kafa yordukları, imkan ve fırsat aradıkları belli. Ama o, onunla uyuşamamış; bu bununla anlaşamamış. O dönemin Genelkurmay Başkanı (Hilmi Özkök) ´Benim haberim vardı, önemsemedim.´ diyor. İfadelerine başvurulmasından daha doğal bir şey olamaz. Bana göre geç bile kalındı. Herkesten bir şey dinlemesi lazım. TSK her hafta cuma günü basın toplantısı düzenliyor. Gazeteci ne sorar? Hep siyasi... Niye onlarla basın toplantısı yapıyorsun? Atatürk´ü işine geldikleri zaman işine geldikleri gibi kullanıyorlar. ( Zaman)

Tamer Korkmaz (Yenişafak): Darbeye karşı derin devlet ve TSK´da bir güç-irade oluşmasaydı; Hilmi Özkök´ün tek başına darbeyi önlemesi mümkün olamazdı

Örnek´in günlüklerindeki 18 Ağustos 2004 tarihli notları bir kez daha dikkatlice okuyalım: “Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman da ziyaretime geldi. Değerli bir dosttan ayrılmanın sıkıntısı içime çökmüştü. Çok sıkıntılı bir yıl geçirmiştik... Şener Eruygur´un bizim bildiğimizin dışına çıkarak bazı işler yaptığını ondan öğrendim. Hatta o kadar ileri gitmişti ki, biz bile tasfiyeye tabi imişiz. Bunlar dehşet verici bilgilerdi...” Org. Hilmi Özkök, Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde, Sarıkız-Ayışığı- Eldiven-Yakamoz kod adlı darbe hazırlıklarını yapan generallerle ilgili görünürde herhangi bir tasfiye işlemine girişmedi... (Hala onların aleyhinde konuşmuyor.) Peki, ne yaptı? Sonuç aldı! Yani, darbe girişimlerini tesirsiz hale getirdi, engelledi; Ergenekoncuları paketledi! Burada, Hilmi Özkök´ün darbecilerle mücadeledeki stratejisine dikkatinizi çekmek isterim. Tam bu noktada, hayati bir hususu vurgulamakta çok büyük fayda görüyorum. Org. Özkök tek başına, mesela bir “Süpermen!”misali darbeyi engelleyen kişi miydi? Sorunun cevabı, gayet tabii “Hayır”dır. Şayet, ABD-Ergenekon yapımı darbe girişimlerine karşı devletin derinliklerinde ve TSK´da hakim bir güç veya irade oluşmasaydı; Hilmi Özkök ya da bir başka ismin tek başına darbeyi önlemesi-engellemesi mümkün olamazdı! Ankara´daki “derin mücadele”de, “o ana kadarki” en büyük kırılma, 1 Mart 2003´te tezkerenin reddedilmesi hadisesidir. Bu tarihi olayın asıl mahiyetini kamuoyu henüz bilmiyor. Türkiye´deki yıllanmış “derin-gizli yapı” bir başka deyişle “Ankara´daki Washington” en büyük- en hayati yarayı tezkerenin reddedilmesi olayında almıştır. 2003-2004 dönemindeki darbe hazırlıklarının başarılı olamayışının arka planında, bu bilinmeyen-görünmeyen-algılanamayan gerçek vardır! Dolayısıyla... ABD´nin Ankara eski Büyükelçisi Eric Edelman´ın şimdilerde çıkıp da “O dönemde darbe hazırlıkları yapan generaller bana gelseydi, onlara ABD´nin darbeye karşı olduğunu söylerdim” diye konuşması, trajikomik olmanın da ötesinde, “hikaye”den ibarettir. ( Yenişafak)

Şamil Tayyar (Star): Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanma yasası için AYM´nin kararı bekleniyor: Yeni 367 faciası olur mu?

04 Aralık 2009: Emekli kuvvet komutanları Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek´in Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ifade verecek olması, kamuoyunda farklı yorumlara yol açtı. Tartışmanın sağlıklı bir zeminde yürütülebilmesi için 2. iddianamenin ilgili bölümlerini yeniden okumanın yararlı olacağı kanaatindeyim. Savcılar, Sarıkız dosyasını, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven dosyalarından ayırdı. Ayırma gerekçesi, Sarıkız darbe senaryosunun sözkonusu komutanların görevde olduğu dönemde hazırlandığı iddiasıdır. Dolayısıyla yargılamanın askeri mahkemede yapılmasına kanaat getirdiler. İddianameye göre; bu komutanlar sadece Sarıkız´dan suçlanmaktadır. Diğer darbe senaryoları, Şener Eruygur ve ekibine mal edilmektedir. Ayrıca, Sarıkız´ın en önemli argümanı Özden Örnek günlükleridir. İlave olarak, Mustafa Balbay´a ait günlükler, paşanın günlükleriyle karşılaştırmalı olarak 2. iddianameye konmuştur. Daha sonra ifadesi alınan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün günlüklerle örtüşen ifadeleri de sürecin önemli bir evresidir. Şener Eruygur ve Hurşit Tolon´da ele geçirilen bazı belgeler de darbe iddialarıyla ilgili önemli bir yer tutmaktadır. Savcıların, Sarıkız´ı diğerlerinden ayırmalarının temel sebebi, Ergenekon yapılanması içinde görmemelerinden değil, komutanların görev dönemlerine ait olmasıdır. Tabi, iddianamenin kabul edildiği 25 Mart 2009 tarihinde, askere sivil yargı yolunu açan yasal düzenleme henüz yapılmamıştı. Şimdi durum farklı, yargılama yolu açıldı. Savcılar, sorgulardan sonra üç paşayı Ergenekon davasına dahil edeceklerdir. Çünkü, 2. iddianamede çok açık şekilde suçlanıyorlar. Aksi durumda, 2. iddianamenin çöpe atılması gerekir. Buradaki sürpriz gelişme, Anayasa Mahkemesi´nin sivil yargılamayla ilgili kanunu iptal etmesi olabilir. O durumda kağıtlar yeniden karılır. Duyuyoruz ki, Anayasa Mahkemesi abluka altına alınmış, kararın bir an önce verilmesi isteniyormuş. Bakalım, yeni bir 367 faciası doğacak mı? ( Star)

(01 Aralık 2009, 14:30), son güncel.: (04 Aralık 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Deniz Kuv. Komutanı Özden Örnek´in darbe günlükleri (tam metin)

Darbe Günlükleri ve Komutanlarla ilgili manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1167    yazdır/print


 

Aydınlık Dergisi Yönetmeni Deniz Yıldırım gözaltına alındı

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´nın Başbakan Erdoğan´ın KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile yaptığı ve yasadışı şekilde gizlice kaydedilmiş telefon görüşmesini yayınladığı gerekçesiyle gözaltına alındığı bildirildi.

Aydınlık Dergisi Yönetmeni Deniz Yıldırım gözaltına alındı

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´nın Başbakan Erdoğan´ın KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile yaptığı ve yasadışı şekilde gizlice kaydedilmiş telefon görüşmesini yayınladığı gerekçesiyle gözaltına alındığı bildirildi.

Alınan bilgiye göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında, Talat´ın başbakan olduğu 2004 yılında gerçekleştiği öne sürülen telefon görüşmesi kaydının dergi ve televizyon kanalında yayımlanmasıyla ilgili soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya, sabah saatlerinde gözaltına alındı. Bu kişilerin üzerlerinde, ev ile iş yerlerinde yapılan aramalarda, ele geçirilen bilgisayar, cd ve bazı dokümanlar da inceleme altına alındı. Olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü kaydedildi. ( AA)

´Devlet sırrı içeren görüşmeyi yasadışı çoğaltıp dağıtmak ve basın yoluyla yaymak´la suçlanıyorlar

Savcılık talimatı ile harekete geçen Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri sabah 7.00´da Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya´nın evine baskın düzenledi. Yıldırım ve Akkaya gözaltına alınarak sorguya alınırken evlerinde yapılan aramalarda bazı CD´ler ile belgelere el konuldu. Bu kişiler hakkında, yasadışı dinlemeleri çoğaltıp dağıttıkları ve basın yoluyla yaydıkları için ?devlet sırrı niteliğindeki konuşmayı yaymak? suçlaması ile dava açılabileceği belirtiliyor.

09 Kasım 2009, 11.20: Gözaltındakiler adliyeye getirildi

Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi´ndeki arama sonrası yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ile Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya, adliyeye sevk edildi. ´Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında, Talat´ın başbakan olduğu 2004 yılında gerçekleştiği öne sürülen telefon görüşmesi kaydının dergi ve televizyon kanalında yayımlanmasına´ ilişkin soruşturma kapsamında, dün gözaltına alınan Yıldırım ve Akkaya´nın şubedeki işlemleri tamamlandı. Yıldırım ve Akkaya, sabah saatlerinde Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirildi. Akkaya ve Yıldırım, Adli Tabiplik´te sağlık kontrolünün ardından adliyenin savcılık katına çıkarıldı. Yıldırım ve Akkaya´nın, ´Ergenekon´ soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcılarına ifade vermesi bekleniyor. Dergi ve gazetede 20 gün önce yapılan arama sonrası yürütülen soruşturma kapsamında dün gözaltına alınan Akkaya ve Yıldırım´ın üzerinde, ev ile iş yerlerinde yapılan aramalarda, ele geçirilen bilgisayar, CD ve bazı dokümanlar da inceleme altına alınmıştı. (AA)

16.25: Akkaya ve Yıldırım tutuklanma istemiyle mahkemeye sevkedildi

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi.

22:10: Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya tutuklandı

Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi´ndeki arama sonrası yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 2 kişi mahkemece tutuklandı. Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´nde savcılık sorgularının ardından tutuklanması istemiyle İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi´ne sevk edilen Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Servisi Şefi Ufuk Akkaya tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yıldırım ve Akkaya´nın avukatı Mehmet Aytekin, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, müvekkillerinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında geçen telefon görüşmesi kayıtlarının yayınlanması gerekçesiyle, Örgüt üyeliği suçundan tutuklandıklarını söyledi. Bu arada, İstanbul Adliyesi önünde toplanan bir gurup İşçi Partili, tutuklamaları protesto etti. ( Cnnturk)

20 Ekim´de Aydınlık ve Ulusal Kanal´da arama yapılmıştı

20 Ekim 2009 tarihinde Doğu Perinçek´in İşçi Partisi´ne bağlı yayın organları olan Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal televizyonunda yapılan aramaların Ergenekon kapsamında olduğu ve 2004 yılında Başbakan Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında yapılan telefon görüşmesinin Ergenekon üyesi Albay Atilla Uğur tarafından yasadışı olarak gizlice kaydedilip Aydınlık´ta yayınlanması sebebiyle gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştı. Dergide ele geçen çok sayıda CD´lerde, incelemeler sonucu BM temsilcisi Alvero De Soto´yla yapılmış resmi bir görüşmenin de bulunduğu çok sayıda gizlice kaydedilmiş ses kayıtları ele geçirilmişti. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı. Ergenekon tarafından 2004´te yapılan gizli dinlemenin örgüt üyeliğiyle yargılanan Perinçek´in Aydınlık dergisinde yayınlanması örgütün halen faal olduğunu, üzerindeki şaşkınlığı attığını, savunma konumundan saldırı konumuna geçtiğini ve elde ettiği gizli bilgileri servis etmeye başladığını gösteriyor. Bu çarpıcı gerçeğin ortaya çıkmasıyla, yetkililerin Ergenekon örgütünün ve ´1´ numarasının üzerine daha fazla gitmemek için örgütle anlaştığı ve Ergenekon operasyonlarının artık yapılmayacağı iddiaları da çürümüş oluyor.

Ergenekon Terör Örgütü halen faal. Deposundaki gizli bilgileri servis etmeye başladı

Aydınlık Dergisi, 13 Ekim tarihinde yayınlanan sayısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan bir telefon görüşmesinin dökümlerini yayınlamıştı. Derginin kapak dosyasında Başbakan Erdoğan´ın KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş için O artık bitmiştir, Muhatap olmaktan bile çıkmıştır dediği iddia ediliyordu. Konuşma kayıtlarının İşçi Partisi´ne ulaştırıldığı ve montaj olma ihtimaline karşı uzmanlar tarafından incelendiği belirtildi. Dergide yer alan konuşmanın doğru olup olmadığı kesinlik kazanmamıştı. Ancak bir başbakanın telefon görüşmesinin yayınlanması Ergenekon´un ´dinleme cihazları´ kullandığı iddiasını yeniden gündeme getirdi. Ergenekon yapılanmasının, güvenlik birimlerinin kullandığı teknolojiden daha gelişmiş dinleme cihazlarını edinmek için harekete geçtiği dile getirilmişti.

Ergenekon´un Başbakanı dahi dinlettiği iddiaları doğrulanmış oldu

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından hazırlanan Dost Tarikatı lideri İhsan Güven´in öldürülmesi ile ilgili rapor Ergenekon soruşturmasının tutuklu sanıklarından Atilla Uğur´un, Levent Ersöz´ün bilgisi dahilinde Başbakan Erdoğan´ı dinlediğini ortaya çıkarmıştı. Raporda yer alan iddialara göre Atilla Uğur, hükümet üyelerinin telefonlarını yasadışı dinleterek, elde edilen bilgileri Şener Eruygur ve Levent Ersöz´e aktarmış. Başbakan Erdoğan´ın Talat´la yaptığı telefon görüşmesinin, Atilla Uğur ve Levent Ersöz´ün görev yaptıkları ve hükümet üyelerini dinlettikleri 2004 yılında gerçekleşmesi dikkat çekiyor.

BM Temsilcisi De Soto´yu da dinlemişler

Aramalarda ayrıca, çok sayıda ses kaydını içeren CD´lere ulaşıldı. Bu CD´lerin bazılarında işadamı Cüneyt Zapsu ile BM´nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvero De Soto arasında yapılan görüşmelerin kayıtlarının bulunduğu da öğrenildi.

Ergenekon savcıları örgütün henüz ortaya çıkartılamamış kadrolarının izini sürüyor

2 yıldır sürdürülen soruşturma kapsamında yapılan operasyonlarda Ergenekon Terör Örgütünün birçok elemanı ortaya çıkartılmış ve yakalanmış olsa da çökmediği ve faaliyetlerini sürdürdüğü iddiaları zaten daha önce medyaya da yansımıştı. Ergenekon savcılarının, darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürmesi planlanmış ve hala varlığını sürdüren İdhar´ın (yığınağın, kadrolaşmanın) izini sürdüğü öğrenilmişti. Ergenekon iddianamesinde, darbe slaytlarında, ´Bu sadece askerlerin planladığı bir girişim değil sivillerle ortaklaşa yürütülen bir girişimdir. Darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürecek İDHARIN (yığınağın, kadrolaşmanın) yapılması öngörülmüştür. Genelkurmay Bşk. ÖZKÖK tarafından girişim önlendiğine göre, hareketi devam ettirmek üzere yapılan kadrolaşma bugün devam etmektedir. Çünkü Org. ÖZKÖK herhangi bir tasfiye yapmamıştır´ ifadesi dikkat çekmişti.

(08 Kasım 2009, 16:30), son güncel.: (09 Kasım 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

´Ergenekon savunmadan saldırıya geçti: Başbakan´ın konuşmasını yayınladı´ manşetlerimiz

Savcılar Ergenekon ´İdharı´nın peşinde

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1107    yazdır/print


 

Flaş!!! Ergenekon faaliyette: Erdoğan´ın ses kaydını yayınladı

Doğu Perinçek´in İşçi Partisi´ne bağlı yayın organları Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal televizyonunda dün yapılan aramaların Ergenekon kapsamında olduğu ve 2004 yılında Başbakan Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında yapılan telefon görüşmesinin Ergenekon üyesi Albay Atilla Uğur tarafından yasadışı olarak gizlice kaydedilip Aydınlık´ta yayınlanması sebebiyle gerçekleştirildiği öğrenildi. İçerideki çeşitli belge ve CD´lere incelemek üzere el koyan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aramaların ardından Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´yı gözaltına almıştı. Ele geçen CD´lerde ilk bilgilere göre BM temsilcisi Alvero De Soto´yla yapılmış bir görüşmenin de bulunduğu öğrenildi. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı. Ergenekon tarafından 2004´te yapılan gizli dinlemenin örgüt üyeliğiyle yargılanan Perinçek´in Aydınlık dergisinde bugünlerde yayınlanması örgütün halen faal olduğunu, üzerindeki şaşkınlığı attığını, savunma konumundan saldırı konumuna geçtiğini ve elde ettiği gizli bilgileri servis etmeye başladığını gösteriyor. Bu çarpıcı gerçeğin ortaya çıkmasıyla, yetkililerin Ergenekon örgütünün ve ´1´ numarasının üzerine daha fazla gitmemek için örgütle anlaştığı ve Ergenekon operasyonlarının artık yapılmayacağı iddiaları da çürümüş oluyor.

FLAŞ!!! Ergenekon faaliyette: Erdoğan´ın ses kaydını yayınladı

Doğu Perinçek´in İşçi Partisi´ne bağlı yayın organları Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal televizyonunda dün yapılan aramaların Ergenekon kapsamında olduğu ve 2004 yılında Başbakan Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında yapılan telefon görüşmesinin Ergenekon üyesi Albay Atilla Uğur tarafından yasadışı olarak gizlice kaydedilip Aydınlık´ta yayınlanması sebebiyle gerçekleştirildiği öğrenildi. İçerideki çeşitli belge ve CD´lere incelemek üzere el koyan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aramaların ardından Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´yı gözaltına almıştı. Ele geçen CD´lerde ilk bilgilere göre BM temsilcisi Alvero De Soto´yla yapılmış bir görüşmenin de bulunduğu öğrenildi. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı. Ergenekon tarafından 2004´te yapılan gizli dinlemenin örgüt üyeliğiyle yargılanan Perinçek´in Aydınlık dergisinde bugünlerde yayınlanması örgütün halen faal olduğunu, üzerindeki şaşkınlığı attığını, savunma konumundan saldırı konumuna geçtiğini ve elde ettiği gizli bilgileri servis etmeye başladığını gösteriyor. Bu çarpıcı gerçeğin ortaya çıkmasıyla, yetkililerin Ergenekon örgütünün ve ´1´ numarasının üzerine daha fazla gitmemek için örgütle anlaştığı ve Ergenekon operasyonlarının artık yapılmayacağı iddiaları da çürümüş oluyor.

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı

Ergenekon soruşturması kapsamında dün Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal´da arama yapıldı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aramaların ardından Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´yı gözaltına aldı. Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi´nin yanı sıra gözaltına alınan şahısların evlerinde de arama yapıldı. Arama, ´Başbakan Tayyip Erdoğan´la KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmelerin Ergenekon terör örgütü tarafından tespit edilerek servis yapıldığı´ gerekçesine dayandırıldı. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı.

Ergenekon Terör Örgütü halen faal. Deposundaki gizli bilgileri servis etmeye başladı

Aydınlık Dergisi, 13 Ekim tarihinde yayınlanan son sayısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan bir telefon görüşmesinin dökümlerini yayınladı. Derginin kapak dosyasında Başbakan Erdoğan´ın KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş için O artık bitmiştir, Muhatap olmaktan bile çıkmıştır dediği iddia ediliyor. Konuşma kayıtlarının İşçi Partisi´ne ulaştırıldığı ve montaj olma ihtimaline karşı uzmanlar tarafından incelendiği belirtildi. Dergide yer alan konuşmanın doğru olup olmadığı kesinlik kazanmadı; ancak bir başbakanın telefon görüşmesinin yayınlanması Ergenekon´un ´dinleme cihazları´ iddiasını yeniden gündeme getirdi. Ergenekon yapılanmasının, güvenlik birimlerinin kullandığı teknolojiden daha gelişmiş dinleme cihazlarını edinmek için harekete geçtiği dile getirilmişti.

Ergenekon´un Başbakanı dahi dinlettiği iddiaları doğrulanmış oldu

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından hazırlanan Dost Tarikatı lideri İhsan Güven´in öldürülmesi ile ilgili rapor Ergenekon soruşturmasının tutuklu sanıklarından Atilla Uğur´un, Levent Ersöz´ün bilgisi dahilinde Başbakan Erdoğan´ı dinlediğini ortaya çıkarmıştı. Raporda yer alan iddialara göre Atilla Uğur, hükümet üyelerinin telefonlarını yasadışı dinleterek, elde edilen bilgileri Şener Eruygur ve Levent Ersöz´e aktarmış. Başbakan Erdoğan´ın Talat´la yaptığı telefon görüşmesinin, Atilla Uğur ve Levent Ersöz´ün görev yaptıkları ve hükümet üyelerini dinlettikleri 2004 yılında gerçekleşmesi dikkat çekiyor. ( Zaman)

BM Temsilcisi De Soto´yu da dinlemişler

Aramalarda ayrıca, çok sayıda ses kaydını içeren CD´lere ulaşıldı. Bu CD´lerin bazılarında işadamı Cüneyt Zapsu ile BM´nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvero De Soto arasında yapılan görüşmelerin kayıtlarının bulunduğu da öğrenildi.

Ergenekon savcıları örgütün henüz ortaya çıkartılamamış kadrolarının izini sürüyor

2 yıldır sürdürülen soruşturma kapsamında yapılan operasyonlarda Ergenekon Terör Örgütünün birçok elemanı ortaya çıkartılmış ve yakalanmış olsa da çökmediği ve faaliyetlerini sürdürdüğü iddiaları zaten daha önce medyaya da yansımıştı. Ergenekon savcılarının, darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürmesi planlanmış ve hala varlığını sürdüren İdhar´ın (yığınağın, kadrolaşmanın) izini sürdüğü öğrenilmişti. Ergenekon iddianamesinde, darbe slaytlarında, ´Bu sadece askerlerin planladığı bir girişim değil sivillerle ortaklaşa yürütülen bir girişimdir. Darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürecek İDHARIN (yığınağın, kadrolaşmanın) yapılması öngörülmüştür. Genelkurmay Bşk. ÖZKÖK tarafından girişim önlendiğine göre, hareketi devam ettirmek üzere yapılan kadrolaşma bugün devam etmektedir. Çünkü Org. ÖZKÖK herhangi bir tasfiye yapmamıştır´ ifadesi dikkat çekmişti.

Başbakanın telefon görüşmesini kaydeden Atilla Uğur: ´Herşeyi 2009´a göre ayarladık´

Tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur´un 9 Ocak 2008´de A. A. ile yaptığı telefon konuşmasında da özetle A. A.´nın “Her şey 2009´a göre biz ayarladık...” dediği, Uğur´un “Her şeyi. Paşam, hiç merak etme gelince konuşacağız” dediği, iddianamede “2009 yılı içerisinde elde edilen darbe planları ile ilgili bir beklenti içerisinde oldukları” değerlendirmesiyle yer alıyordu.

Alparslan Arslan da darbe bekliyordu

Bir Ergenekon eylemi olan Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan´ın da yakalandığında ´Yakında darbe olacak, beni kurtaracaklar´ dediği gündeme gelmişti. Ergenekon iddianamelerinde Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan´ın cinayeti işledikten sonra yakalansa da yapılacak darbenin ardından serbest bırakılacağına inandırıldığının altı çizilmişti. Arslan´ın Danıştay saldırısının hemen ardından yakalanması üzerine polise Siz kimsiniz be, birkaç ay sonra darbe olacak ve ben elimi kolumu sallaya sallaya dışarıya çıkacağım. dediği belirtilmişti. Arslan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki bir duruşmada da ´Yakında darbe olacak ve ben serbest kalacağım.´ diye bağırmıştı. 2007 yılında öldürülen gazeteci Hrant Dink´in avukatı Fethiye Çetin de ´Hrant´ı öldürenler 2009´da yapılması planlanan darbeyle serbest kalmayı düşünüyorlardı´ şeklinde bir açıklama yapmıştı.

İlhan Selçuk´tan Eruygur´a: Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum

Darbe bekleyen sadece o değildi Ergenekon´un üst düzey yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan emekli Orgeneral Şener Eruygur, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları yapmıştı. Mustafa Balbay´ın darbe günlüklerindeki 16 Ocak 2004 tarihli notta, İlhan Selçuk´un, Şener Eruygur´a Biz sizinle beraberiz. Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum dediği belirtiliyor. Selçuk, Madanoğlu cuntası ile birlikte darbe hazırlığı yaptığı iddiasıyla cezaevinde yatmıştı.

Veli Küçük: Yakın gelecekte darbe olacak

Veli Küçük, 2003´te Alman National Zeitung gazetesine Uzun bir süredir darbe olmadı. Bunu büyük bir hata olarak görüyorum. Ancak yakın bir gelecekte darbe olacak demişti.

Alemdaroğlu-Sayın: 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacak

Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile Ümit Sayın´ın konuşmalarında, TSK´da emir-komuta zinciri dışında 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacağı ifadelerinin geçtiği iddianameye girmişti.

TSK´nın ´Karargah Evleri´ sessizliği, son askeri ´Şura´da Ergenekon soruşturmasında sorgulanan ya da adı geçen subayların terfi alması, Ergenekon´un asker ayağının hala faal olduğunu gösteriyor

Kamuoyunun gündemine ilk kez Savcı Zekeriya Öz´ün yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında 21 Mart 2008 tarihinde İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir belgeyle gelen, dışarıdan sivillerin de katıldığı TSK içindeki ´Karargah Evleri´ oluşumunun aslında çok daha önce 2005 yılında MİT tarafından Genelkurmay´a bildirildiği ortaya çıkmıştı. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz konuya dahil olur olmaz bu yönde soruşturmayı genişletmiş ve MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a “Durum ne, soruşturma ne aşamada?” diye sorması üzerine o zamana kadar herhangi bir soruşturma başlatılmadığı ortaya çıkmıştı. Savcı Öz´ün adeta dürtmesiyle başlatılmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri soruşturma ise başlangıcından günümüze iki yıldır tuhaf gelişmelere sahne oldu ve olmaya da devam ediyor.

Ergenekon sanığı subaylar genelkurmayca korunuyor

Askeri soruşturmayı yürüten iki askeri savcının birbirlerini aklamak için evrak sahteciliği yaptığı ortaya çıkmıştı. Haklarında başka iddialar da bulunan bu savcılardan biri kısa süre önce görevden alındı diğeri de adi bir çete üyeliği suçlamasıyla tutuklanıp cezaevine gönderildi. Dikkat çekici olan ise bu koğuşturmayı yapanların askeri makamlar değil sivil makamlar olması.. Kamuoyunda askerlerin Karargah Evleri soruşturmasını savsakladığı kanısı hakim. Ama niçin savsaklanıyor? Soruşturma niçin karartılmaya çalışılıyor? Yoksa örgütlenme çok yaygın ve derinlere iniyor da bu sebeple sessizce bir temizlik operasyonu yürütülüyor mu? Bu iyimser bakış.. Ama ya tersi doğru ise, ya bu oluşuma karşı asker içinde herhangi bir şey yapılmıyorsa?.. Kamuoyunda yaygın kanaat işte bu, yani asker oluşuma karşı değil aksine onları koruyup kolluyor. Genelkurmayın Ergenekon ve Temizöz soruşturmalarına konu olan subaylara sahip çıkıp hala görevde tutmaya devam etmesi de bu kanıyı pekiştiriyor. Karargah Evleri, ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı ve askeri darbe tehlikesi devam ediyor mu?..

Aydınlık´taki CD´lerde tespit edilen telefon dinleme kayıtları

22 Ekim 2009: Aydınlık dergisinde ele geçen CD´lerde, Başbakan Erdoğan´dan KKTC Cumhurbaşkanı Talat´a, bakanlar ve belediye başkanlarından ABD´li yetkililere kadar onlarca kişiye ait konuşma kaydı var. 1999-2004 dönemine ait konuşmaları kimin kaydettiği ise henüz netleşmedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın, dönemin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat´la yaptığı telefon görüşmesinin kayıtlarının Aydınlık dergisinde yayımlanmasının ardından başlatılan adli soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında, dergide yapılan aramada ele geçirilen ses kayıtlarının tasnifi büyük ölçüde tamamlandı. İncelemeler sonunda, Erdoğan´ın Talat´ın yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, yakın dostu işadamı Remzi Gür ve avukat Münci İnci ile yaptığı görüşmelerin de kayda alınarak saklandığı ortaya çıktı.

İşte CD´lerde yer alan kayıtların sahipleri

Tayyip Erdoğan, Cemil Çiçek, Ali Babacan, Hilmi Güler, Egemen Bağış, - Mehmet Ali Talat, Kadir Topbaş, Melih Gökçek, Remzi Gür (İşadamı), Münci İnci (Avukat), Cüneyd Zapsu, Alvaro De Soto (BM Kıbrıs Özel Temsilcisi), John Hanford (ABD Dışişleri yetkilisi), Bülent Alirıza (CSIS Türkiye Temsilcisi), Yalçın Balcı, Murat Yetkin (Gazeteci), Serdar Denktaş, Hakan Aygün (Gazeteci) ( Milliyet)

Abdullah Harun

(20 Ekim 2009, 11:20), son güncel.: (22 Ekim 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Askerlerin soruşturmalara müdahalesi

Askerlerin organize şekilde Ergenekon savcılarından delil kaçırmaları

Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması

Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1039    yazdır/print


 

Ulusal Kanal ve Aydınlık´ta Ergenekon kapsamında arama yapıldı

Ergenekon soruşturması kapsamında Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal´da sabah başlayan polis araması sona erdi. Aramanın Ergenekon soruşturması kapsamında yapıldığının polisin elindeki arama tutanağında yazıldığı açıklandı. İçerideki çeşitli belge ve CD´lere incelemek üzere el koyan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aramaların ardından Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´yı gözaltına alarak binadan ayrıldı. Alınan bilgilere göre arama, ´Başbakan Tayyip Erdoğan´la KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan telefon görüşmelerinin Ergenekon terör örgütü tarafından tespit edilerek servis yapıldığı´ gerekçesine dayandırıldı. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı.

Ulusal Kanal ve Aydınlık´ta Ergenekon kapsamında arama yapıldı

Ergenekon soruşturması kapsamında Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal´da sabah başlayan polis araması sona erdi. Aramanın Ergenekon soruşturması kapsamında yapıldığının polisin elindeki arama tutanağında yazıldığı açıklandı. İçerideki çeşitli belge ve CD´lere incelemek üzere el koyan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aramaların ardından Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´yı gözaltına alarak binadan ayrıldı. Alınan bilgilere göre arama, ´Başbakan Tayyip Erdoğan´la KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan telefon görüşmelerinin Ergenekon terör örgütü tarafından tespit edilerek servis yapıldığı´ gerekçesine dayandırıldı. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı.

Arama Ergenekon kapsamında

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, sabah saatlerinde Aydınlık dergisi ve Ulusal Kanal´ın bulunduğu Taksim´deki binada yaptıkları aramalar tamamlandı. İçerideki çeşitli belge ve CD´lere incelemek üzere el koyan polis, daha sonra binadan ayrıldı. İP İstanbul İl Başkanı Erkan Önsel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, polis ekiplerinin sabah saat 07.30´da, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım´ın bilgisayarı ile masasındaki bazı belgeleri incelediğini söyledi. Önsel, Deniz Yıldırım´ın evinde de sabah erken saatlerinde arama yapıldığını ve aramanın tamamlanmasının ardından polisin binaya gelerek çalışmalarına başladığını bildirdi. Bunun dışında Ulusal Kanal İstihbarat Müdürü Uğur Akkaya´nın da kanal merkezindeki bilgisayarı ve masasındaki bazı belge, gazete kupürleri ile CD´lerinin incelendiğini ve bunların bir kısmına el konulduğunu kaydeden Önsel, Aramalar sonucunda bazı CD ve belgelere el konuldu, götürüldü, ama herhangi bir gözaltına alma olayı yok dedi. Ulusal Kanal´da program yapımcısı olan Merdan Aslan da, aramaların Ergenekon soruşturması kapsamında yapıldığının polisin elindeki arama tutanağında yazıldığını ifade etti. ( Radikal)

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı

Ergenekon soruşturması kapsamında dün Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal´da arama yapıldı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aramaların ardından Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya´yı gözaltına aldı. Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi´nin yanı sıra gözaltına alınan şahısların evlerinde de arama yapıldı. Arama, ´Başbakan Tayyip Erdoğan´la KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasındaki görüşmelerin Ergenekon terör örgütü tarafından tespit edilerek servis yapıldığı´ gerekçesine dayandırıldı. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından Dost Tarikatı davası ile ilgili hazırlanan raporda Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur´un Başbakan Erdoğan´ı 2004 yılında dinlettirdiği iddiaları yer almıştı.

Aydınlık Dergisi, 13 Ekim tarihinde yayınlanan son sayısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında 2004 yılında yapılan bir telefon görüşmesinin dökümlerini yayınladı. Derginin kapak dosyasında Başbakan Erdoğan´ın KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş için O artık bitmiştir, Muhatap olmaktan bile çıkmıştır dediği iddia ediliyor. Konuşma kayıtlarının İşçi Partisi´ne ulaştırıldığı ve montaj olma ihtimaline karşı uzmanlar tarafından incelendiği belirtildi. Dergide yer alan konuşmanın doğru olup olmadığı kesinlik kazanmadı; ancak bir başbakanın telefon görüşmesinin yayınlanması Ergenekon´un ´dinleme cihazları´ iddiasını yeniden gündeme getirdi. Ergenekon yapılanmasının, güvenlik birimlerinin kullandığı teknolojiden daha gelişmiş dinleme cihazlarını edinmek için harekete geçtiği dile getirilmişti.

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz tarafından hazırlanan Dost Tarikatı lideri İhsan Güven´in öldürülmesi ile ilgili rapor Ergenekon soruşturmasının tutuklu sanıklarından Atilla Uğur´un, Levent Ersöz´ün bilgisi dahilinde Başbakan Erdoğan´ı dinlediğini ortaya çıkarmıştı. Raporda yer alan iddialara göre Atilla Uğur, hükümet üyelerinin telefonlarını yasadışı dinleterek, elde edilen bilgileri Şener Eruygur ve Levent Ersöz´e aktarmış. Başbakan Erdoğan´ın Talat´la yaptığı telefon görüşmesinin, Atilla Uğur ve Levent Ersöz´ün görev yaptıkları ve hükümet üyelerini dinlettikleri 2004 yılında gerçekleşmesi dikkat çekiyor. ( Zaman)

(19 Ekim 2009, 13:30), son güncel.: (20 Ekim 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=1036    yazdır/print


 

Ergenekon´un Kıbrıs ayağı için KKTC´de Meclis araştırması

KKTC Meclis Genel Kurulu, ´Ergenekon´ soruşturmasının KKTC ile bağını ele almak amacıyla, Meclis araştırması yapılmasını ve bu amaçla özel bir komite kurulmasını kararlaştırdı.

Ergenekon´un Kıbrıs ayağı için KKTC´de Meclis araştırması

KKTC Meclis Genel Kurulu, ´Ergenekon´ soruşturmasının KKTC ile bağını ele almak amacıyla, Meclis araştırması yapılmasını ve bu amaçla özel bir komite kurulmasını kararlaştırdı.

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, bugünkü toplantısında ilk olarak, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekillerinin sunduğu, ´Türkiye´de başlayan ´Ergenekon´ soruşturmasının KKTC ile bağını ele almak maksadıyla Meclis araştırması açılması´ önergesinin ön görüşmesini yaptı. Milletvekillerinin konuyla ilgili görüşlerini ortaya koyduğu ön görüşmenin ardından, öneri oy birliğiyle kabul edildi.

KONUŞMALAR

Ön görüşmede ilk sözü alan CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, Türkiye´de önemli bir aşamaya ulaşan Ergenekon konusuyla ilgili olarak ortaya çıkan belgelerde konunun Kıbrıs ile ilgili bağlantısının da tespit edildiğini belirtti. Soyer, Ergenekon ile ilgili olarak KKTC´de ortaya çıkan belgelerde 2000 ve 2003´teki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Sağlık Bakanlığının otomasyon ihalesiyle ilgili iddiaların yer aldığını söyledi. Belgelerde adı geçen dönem, Başbakanlar Derviş Eroğlu ile Mehmet Ali Talat´ın evine yönelik faili meçhul bombalama olayı yaşandığını kaydeden Soyer, olayların ciddiyetinden dolayı konunun kapsamlı olarak araştırılmasının şart olduğunu ifade etti. Ergenekon soruşturmasının Meclis tarafından ele alınması gerektiğini kaydeden Soyer, bu araştırmanın selamete erişmesi için polemiklere girmeyip, sağlıklı bir şekilde tartışılmasının şart olduğunu belirtti.

Ulusal Birlik Partisi (UBP) milletvekili İrsen Küçük, ´son seçimlerde propaganda malzemesi haline getirdiği Ergenekon konusunu Meclise getiren CTP´nin, konuyu siyasi polemik haline getirmeye devam ettiğini´ söyledi. ´Elde basında yer alan belgelerin dışında somut hiçbir belge olmadığını´ kaydeden Küçük, konuyla ilgili olarak araştırma isteyen UBP´nin, CTP´nin önergesine destek vereceğini belirtti.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, ´Ergenekon denilen olayın bir suç örgütü olup olmadığının henüz netlik kazanmadığına´ işaret ederek, tüm bunların, kurulacak komite ile araştırılacağını söyledi. Kıbrıs Türkü´nün iradesine dönük zaman zaman organize müdahalelerin yaşandığını ifade eden Denktaş, kurulacak komitenin dış etkenlerin etkisi altında kalmaması gerektiğini belirtti. Denktaş, DP´nin olumlu oy vereceği komitenin, ´KKTC´deki diğer organize suç ve çetecilik faaliyetlerini´ de araştırması temennisinde bulundu.

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Milletvekili Mehmet Çakıcı, konunun araştırılmasını isteyen TDP´nin CTP önerisine destek vereceğini belirterek, TDP´nin temsilcisinin de komitede görev yapması talebinde bulundu. ´Polisin sivil iradeye bağlı olmadığı bir ülkede hangi iradeyle kimden araştırma yapmasını isteyeceksiniz´ diyen Çakıcı, ´KKTC´nin Ergenekon´un merkezi olduğunu´ ileri sürerek, bu gerçeğin göz ardı edilmemesi, özellikle UBP´nin bu konuya samimiyetle eğilmesi gerektiğini söyledi. (AA)

26 kişilik suikast timiyle, KKTC´ye uzanan Ergenekon´un Türkiye Başbakanın da bilgisi dahilinde yaptığı 24 saatlik operasyon..

Kıbrıs´ı ürperten şok Ergenekon belgeleri

22 Ocak 2009 tarihinde Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve halen tutuklu bulunan eski Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´ten ele geçirilen Kıbrıs´ta örgütün faaliyetleriyle ilgili şok ayrıntılar içeren daktilo yazması dökümanların tamamı ortaya çıkmıştı. 26 kişilik suikast timiyle, KKTC´ye uzanan Ergenekon´un Türkiye Başbakanın da bilgisi dahilinde yaptığı 24 saatlik operasyon.. KKTC´ye uzanan Ergenekon terör örgütünün (ETÖ), KKTC´de seçimlere müdahale etmek ve halkı yıldırmak için adaya ´ölüm timleri´ gönderdiğini belgeleyen rapor ortaya çıktı. Timler seçim sonrası ´İşimizi başarıyla tamamladık. Sıra Türkiye´deki seçimde´ diye 24 saat içinde Türkiye´ye dönmüş.

Dökümanlarda Ergenekon yapılanması içinde üst kurul şeklinde faaliyet gösterdiği anlaşılan Sivil Daire Başkanlığı adı altında bir birimin KKTC´de 1998 yılında yapılan seçimlere doğrudan ve dolaylı müdahale ettiği anlaşılıyor. Belgelere göre; operasyonlar, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz´ın bilgisiyle yapılıyor ve operasyon sırasında Yılmaz´ın telefonu da kullanılıyor. Belgelerden ulaşılan bilgilere göre ´Oğulun babayı öldürebileceği bir sistem´ kurdukları raporları yazan ve ´Rang Rover´ jeepler kullanan timlerin, KKTC´de Rauf Denktaş sonrası Ulusal Birlik Partisi lideri Derviş Eroğlu iktidarı için her yolu denediğini de gözler önüne seriyor.

İşte insanı hayretler içinde bırakan belgelerdeki şok bilgiler:

ETÖ´NÜN KIBRIS´TAKİ 1 NUMARASI ÖZBEK

Raporda ?Değerli İnsan Sayın Mustafa Özbek? şeklinde takdim edilen Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´in Ergenekon´un Sivil Daire Başkanlığı´nın Ada´daki çalışmalarını bizzat başlamasını öneren ve operasyonun şarteline basan kişi olduğu da ortaya koyuluyor. Yaşanan para sorunu da bizzat Özbek´in devreye girmesi ile çözülüyor. Öte yandan bu hitap, ´Kıbrıs ETÖ´nün 1 Numarası Özbek´ yorumlarını da yoğunlaştıramaya yetti.. Özbek´e gönderilen faaliyet raporunda, ETÖ uzantılarının Kıbrıs´ta ´gizli servis´ gibi çalıştıklarını, farklı farklı birimler oluşturduklarını da ortaya koyuyor. Ele geçen belgelerde ´Başkanımız, intihar timi de dahil 26 kişilik çok özel timlerimizi orada bizzat operasyon planlarını yaparak 27/11/1998 cuma günü bırakarak gelecektir...´ gibi şok edici bazı bilgiler de yer alıyor.

ÖRGÜTÜN YAZIŞMALARINDAKİ AYRINTILAR

Ada´da istihbarat çalışması yaptıkları da anlaşılan birimin, devletin üst kademesinde bulunan bazı kişilere brifing verdikleri hatta uyarıldıkları yine belgeler de görülüyor. Kıbrıs´ta operasyon yapan sözde Sivil Daire Başkanlığı birimlerinin, ´Sayın Başkan´a´ diyerek Türk Metal Sendikası´nın 34 yıllık genel başkanlığını ETÖ kapsamında tutuklanınca bırakan Mustafa Özbek´e rapor yazdıkları ve gizlilik vurgusu yapılarak aktarıldığı da belgelerde yer alıyor. Bahse konu dairenin 1998 yılındaki seçim döneminde KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın telefonlarını da illegal dinlendiği raporların içeriğinden anlaşılıyor. Özbek´in Kıbrıs merkezli yayın yapan ART televizyonunun, Sivil Daire Başkanlığı´nın amacı doğrultusunda yayınlar yaptığı da yine elde edilen belgelerde yer alıyor.

ULUSALCI ÇEVRELERİN KIBRIS ÇALIŞMALARI

Ulusalcı çevrelerin özellikle Kıbrıs´ı üst olarak kullandıkları ve Ada´da kontrolü elde tutmak için Talat´ın faaliyetlerin mercek altında tuttukları ve istihbarat çalışması yaptıkları anlaşılıyor. Başbakan´a sunulan brifingin de ele alındığı belgelerde, Serdar Denktaş´ın Kıbrıs´a Başbakan olmasının ileriki kritik dönemlerde sıkıntı yaratacağı vurgulanıyor. KKTC´nin Rauf . Cumhurbaşkanı Denktaş´ın oğlu Serdar Denktaş´a verdiği desteğin de vurgulandığı raporda seçime yüklü paralar aktarmak suretiyle ve basın yoluyla yapılan müdahaleler de açık şekilde anlatılıyor. Yurt dışından içeriye sokulan paranın seçim sonrası halka söz verildiği gibi dağıtılması planlanıyor. Halkın demokratik seçimini ipotel altına almak için Ada´da geniş çaplı bir kamuoyu araştırması da yürüten örgüt, halkın genel eğilimleri konusunda da analiz ve değerlendirmelerde bulunduğu da belgelerde ortaya çıkıyor. Rapordaki ilginç bölümlerden biri de örgüt tarafından Derviş Eroğlu´na sunulan mektup...

DERVİŞ EROĞLU´NA BATI ÇALIŞMA GRUBU İMZALI RAPOR

Belgelerde KKTC´deki Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu´na sunulmak üzere hazırlanmış bir raporda yer buluyor. Raporda yapılan geniş çaplı kamuoyu yoklaması ve UBP´nin çıkarabileceği milletvekili sayısı ve oy potansiyeli ile ilgili bilgiler veriliyor. Sonraki çalışmalarının Derviş Eroğlu´nun şahsiyetinde sürdürülmesi konusunda karar vurgulanıyor. Eroğlu´na sunulan raporda ayrıca baba ve oğul Denktaş´ın Ali Balkaner gibi isimlerle ilişkileri ve aralarında yapılan menfaat pazarlıkları gözler önüne serilmek suretiyle karşı tarafın yıpratılması hedef olarak gösteriliyor. Önceki seçimlerde Denktaş tarafından maddi desteğe alıştırılan Ada halkının seçimler öncesi para konusunda bastırması nedeniyle yaşanan maddi sorunlar da raporda yer alıyor. Raporda ?Değerli İnsan Sayın Mustafa Özbek? şeklinde takdim edilen Özbek´in Sivil Daire Başkanlığı´nın Ada´daki çalışmalarını bizzat başlamasını öneren ve operasyonun şarteline basan kişi olduğu da ortaya koyuluyor. Yaşanan para sorunu da bizzat Özbek´in devreye girmesi ile çözülüyor. Ayrıca belgelerdeki bilgiye göre Türkiye´deki dönemin hükümeti tarafından da 2 gün sonra örtülü ödenekten 1 milyon dolar gönderilmiş halka dağıtılmış.

DENKTAŞ´LARA İLLEGAL DİNLEME

Raporda ayrıca Denktaşların yaptığı para diyaloglarının da bütün ayrıntıları ile belirlendiği açıklanıyor. Bir telefon görüşmesinde Girne´de sahilde bir bayanın beklediği, ama bekleyen kişilerin erkek beklemeleri sebebiyle buluşamadıkları anlatırken yaşananlar şöyle özetleniyor:

?Derhal o bayanın oradan alınması gerektiği öğrenilmiş, aynı anda Pınarbaşı´ndan ve Deniz Kızı önünden iki adat Range Rover acil talimatı ile gönderilmiş, o anda Pınarbaşı´ndan yola çıkan aracın bir kamyonun ters yöne girmesi ile şarampole oradan da aşağı vadiye uçmuş. Araç parçalanmış içinde bulunan çok değerli 3 görevli ve 1 adet yerli elemandan 1 kişinin sol ayağı kırılmış, bir kişinin kaburgaları ve sağ kolu kırılmış, 1 kişinin çene kemiği parçalanmıştır. Ama diğer yönden gelen ekipler yetişseler de Cumhurbaşkanının koruma ve şoförü bayanı almışlar yine de araç aranmış ve para miktarı öğrenilmiştir....?

Raporun devamında olayla ilgili, 3.000.000 dolarla Atatürk Havalimanı´ndan Kıbrıs Türk Havayolları uçağına bilen iki kişinin içerideki kendi elemanları olan hostesin de uyarısı ile alınışı ve 09.12.1998 tarihine kadar Polatlı Merkezde tutuluşları anlatılıyor. Belgelerde ayrıca kullanılan araçlar açık bir şekilde rapor ediliyor ve Başbakandan hurda olan jeepin mümkün olursa telafisi için ricada bulunulacağı ifade ediliyor. Bu ricanın sebebi ?Teşkilat içinde ileride hiçbir pürüze meydan vermemek içindir? deniliyor. Ada´ya gönderilen elemanların 08.12.1998 günü adayı terk ettikleri vurgulanıyor.

OPERASYONUN HEDEFİ: RAUF DENKTAŞ

Raporda ayrıca ?hedefler? başlığı altında bir bölüm yer alıyor ve operasyonla hedeflenenler tek tek sıralanıyor. Örgütün operasyonlara ilişkin raporundaki ?ileriye dönük istihbaratlar? başlığı altındaki raporlarında da hedefin açık bir şekilde Rauf Denktaş olduğu ifade ediliyor. Raporda Rauf Denktaş için ?Bu kişi yaşlılığın ve duygusallığın verdiği ağırlıkla bundan böyle KKTC için RİZİKO kapsamına girmiştir. Devlet adamlığı ve Ada´ya yaptıkları unutulamaz olanların içine hapsolunmakla KKTC halkına en büyük fren mesafesi olarak görülmektedir. Ayrıca doğu kökenlilerle yaptığı telefon görüşmeleri ve samimiyetinin ebadı düşündürücüdür.? deniliyor ve Denktaş´ın deşifre edilen ?Cumhurbaşkanım emredin. Sizin için her şey yapmaya hazırız. Bizden ser çıkar can çıkar laf çıkmaz. Sizin en büyük düşmanınız ileride Derviş´tir İleride bir şeyler mutlaka yapılmalı? şeklindeki telefon diyalogundaki sözleri verilerek bunların çok tehlikeli yönlendirmeler olduğu ve bazı teşkilatların bu kadar yönlendirmelerle devlet başkanlarına suikastlar bile düzenleyebileceği belirtiliyor. Bu sözlerin akabinde cumhurbaşkanının bizzat el yazısıyla kaleme aldığı ve aracından alınan uzun bir liste veriliyor ve listede ismi olan işadamlarından dikkatli olmaları isteniyor.

OĞUL BABASINI ÖLDÜREBİLİR

ÖZBEK´E gönderilen hücre yapılanmasına ilişkin raporda, yapılan çalışmalar sonucunda Kıbrıslıların ´ihtilal yapacak boyuta geldiği´ belirtiliyor. Belgedeki, ´Sayın Başkanım, burada serbestlik verin. Bütün sistemleri, yönlendirmeleri ve diğer kuralları oynayalım. Alan çok dar. Bir çok şarteli çok kolay devreye koyuyoruz. (...) Bu sistemin önünde, iddia ediyorum, bir insanı oğlu bile öldürebilir´ ifadeleri dikkat çekti.

KIBRIS TAMAM, SIRA TÜRKİYE´DE

Belgeler, seçimler öncesinde Türkiye´den Kıbrıs´a giden ölüm timinin Türkiye´ye dönüşü de yer alıyor. Raporlarda, ´KKTC´de şu an 24 saat gibi bir zaman diliminde yapabildiğimiz ve ulaştığımız noktalar memnuniyet vericidir... Bu bültenin hazırlandığı saat ve zaman diliminden sonra KKTC´de hiç bir elemanımız kalmamıştır. 18.4.1999 Türkiye Genel Seçimleri için organizasyona giren dairemizin buradan en üst başarı ile ayrılacağından ´Üst Kurulun´ en küçük bir şüphesi yoktur´ deniliyor.

İkinci Ergenekon İddianamesi´nde Kıbrıs

İkinci Ergenekon iddianamesinde Kıbrıs´la ilgili bazı bölümler şöyle:

207´nci sayfa: Örgütün darbe planı kapsamında gerçekleştirdiği faaliyeti ile ilgili şüpheli Şener ERUYGUR´dan ele geçirilen 13 nolu CD´de, SLOGAN-1.doc isimli word belgesinden, Kuvvet Komutanlarının gelişlerinde söylenecek sloganların dahi belirlendiği görülmüştür. Bahse konu word dosyasında, kuvvet komutanlarının gelişinde, TÜRK TOPRAĞI MAL DEĞİL, SATILAMAZ TÜCCAR TAYYİP KIBRISI SATMA RUMLARA SATTIĞIN TÜRK TOPRAĞI, COLA TURKA DEĞİL TAYYİP KENDİNE GEL, HELENİZME ENGEL OL TAYYİP BAŞ- BAKANLIK YAP, UŞAKLIK DEĞİL COLA TURKA SAT, KIBRISI SATMA TAYYİP ŞAŞIRMA, SABRIMIZI TAŞIRMA TAYYİP USLU DUR, KIBRISTAN UZAK DUR, TÜRK MİLLETİ SİLKELEN, BİRBİRİNE KENETLEN, KIBRIS TÜRKÜNDÜR, SATILAMAZ KIBRIS BİZİMDİR, YUNANIN DEĞİL şeklinde sloganlar attırılacağı planlanmıştır.

: (Özden Örnek´in günlükleri´nden) Kıbrıs´ı istediğimiz şekilde çözümsüz olarak bırakmalıyız ve bu arada Kıbrıs muhalefetinin seçimi kazanmasını da önlemeliyiz. Böylece AB´ne ikinci bir darbe vurabileceğiz. Mahalli seçimler için muhakkak bir alternatif cephe yaratılmasına çalışmalı ve bu adamların Ankara ve İstanbul´da kazanmalarını önlemeliyiz dedim.

: Rauf DEKTAŞ KKTC. Cumhurbaşkanı iken 2003 yılında Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa ÖZBEK´ in talimatı ile bu ülkenin vatandaşlığını aldığını, hatta o dönemde bu ülkede yapılan seçimlere de müdahale ettiklerini ve Yalçın TANFER´in bu ülkeye çok sayıda kişiyi götürdüğü, desteği ile Derviş EROĞLU´nun seçimleri kazandığını,

: (Mustafa Balbay´ın notlarından, 22 Aralık 2002) Tuncer KILINÇ´LA TRT programından sonra saat 12.00´de görüşme... Bu kez kultukların olduğu yerde değil, daha dar oturma grubunda. Pazar günü, kimi görüşmeleri daha rahat yapıyormuş. O yüzden makamda. Kıbrıs: Orada bir sürü itler, satılmışlar var. Adamların ulusal şuuru yok olmuş. Hayretle bunu görüyoruz. Tabii işin öteki ucu da Denktaş bir plan yapmamış. Bunca yıl işbaşındalar, bir hazırlıkları olması gerekirdi. Planınız var mı diye sordum, Genelkurmay´la hazırlayacağız, diyorlar. Olmadı ki.

: (Mustafa Balbay´ın notlarından Aytaç Yalman ile görüşme) Kıbrıs: Gittik Denktaş´a destek verdik ama, şu da var ki, Denktaş´la toplum arasında bir uzaklık oluşmuş. Bu çok acı. Ortada gezinip duran bir başbakan bir hükümet var. Etkinliğini yitirmiş. Muhalefet gelişmeleri belirliyor. Böyle olmaz. Tabii muhalefetin küstahlaşmasında AKP´nin rolü var. Onlar Erdoğanı dinledikçe cesaret alıyor... Abdullah GÜL bir paketle adaya gidecek. Bir harekat yapılacak. 28 Şubattan sonra ne olacağına karar vermek gerekiyor.

´Eh, bizim çocuklar da yaptı bir şeyler...´ diyen Denktaş: ´Ergenekon davası bana da uzanacak, vatanperverler tevkif ediliyor!´

Rauf Denktaş, adının Ergenekon´da geçmesi üzerine Lefkoşa´daki çalışma ofisinde düzenlediği basın toplantısında, soruşturmayla ilgili ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Adının soruşturma kapsamında bazı telefon konuşmalarında geçtiğini hatırlatan Denktaş, Türkiye´de Kıbrıs davasını savunduğu için Ergenekon davasıyla ilgili kendisine yönelik suçlamaları beklediğini anlatmıştı. Kendisinin susturulmak istendiğini savunan Denktaş, Türkiye´de Ergenekon davası adı altında, laikliğin tehlikede olduğunu, ılımlı İslam diye Türkiye´nin bir yerlere götürülmekte olduğunu gören, Atatürkçü, Cumhuriyet´e sadık, vatanperver insanların tevkif edildiğini görüyoruz, üzülüyoruz. Şüpheyle içeriye alınan insanlar, ´içeride kal, ben delil arıyorum, ben delil bulduğumda aleyhine dava getiririm´ dercesine hapiste tutulmaktadırlar. dedi. (Lefkoşa, AA)

Denktaş: Suçlu değil, mağdurum

KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye´deki Ergenekon soruşturması çerçevesinde açıklanan ikinci iddianamede Kıbrıs faaliyetleri başlığı altında yazılanların hiçbir kıymeti ve hukuki değeri olmadığını, kendisinin de suçlu değil mağdur olduğunu söyledi. Denktaş, Lefkoşa´da düzenlediği basın toplantısında, KKTC´de 19 Nisan´da yapılacak seçim öncesi Ergenekon soruşturması konusunda başsavcılığa yapılan başvurunun maksatlı olduğunu ifade etti. Denktaş, Başbakan Ferdi Sabit Soyer´in, kendisi ve eski başbakanlardan Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu hakkında başsavcılığa dün yaptığı inceleme başvurusunu düzelteceğini açıkladı. Soyer´in başsavcılığa başvurusunun yanlış açıklandığını, kendisinin de suçlandığı anlamı çıktığını, ancak kendisinin mağdur olduğunu ifade eden Denktaş, dün sabah Başbakan Soyer´le telefonda görüştüğünü ve onun da bu yanlışlığı kabul ettiğini belirtti. Denktaş, Soyer´in, Suçlu olan siz değilsiniz, benim suçladığım Derviş Eroğlu´dur. Başvuruyu düzelteceğim dediğini aktardı. Denktaş, Söz konusu belgenin Ergenekon ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. O raporda suçlu değil mağdurum dedi. Denktaş, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat´ın da kendisine üzüntülerini ilettiğini belirtti Senin aleyhine bir şey yok diyerek gönlünü aldığını söyledi.

Denktaş 3´üncü iddianamede

ETÖ soruşturması kapsamında hazırlanacak üçüncü iddianamede, KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın da yer alacağı öğrenildi. Denktaş´ın, Ergenekon´un üst düzey yöneticisi olarak gösterilen Jandarma eski Genel Kuvvetler Komutanı Şener Eruygur ile ilişkilerinin öne çıkacağı belirtilirken, sanık olarak yer alıp almayacağı konusu netlik kazanmadı. Ergenekon iddianamesinde Mustafa Özbek´in Derviş Eroğlu´nun seçimleri kazanması için bazı müdahalelerde bulunduğu, Yalçın Tanfer aracılığıyla Kıbrıs´a çok sayısa kişi gönderildiği ifadeleri yer alıyor. ETÖ soruşturmasında ifade veren Türk Metaş İş Sendikası Manisa Şube Başkanı Mehmet Ali Özaltın, Rauf Denktaş´ın KKTC. Cumhurbaşkanı olduğu 2003 yılında Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek´in talimatı ile bu ülkenin vatandaşlığını aldığını, hatta o dönemde bu ülkede yapılan seçimlere de müdahale ettiklerini anlatmıştı.

KKTC´deki ´sır´ kalmış eylemler

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat´ın Girne´deki konutu 18 Şubat 2004´te bombalanmıştı. Evi bombalananlar arasında Derviş Eroğlu da bulunuyor. Ardından Kıbrıs Gazetesi´ne de bombalı saldırı düzenlendi. 11 Mayıs 2004´te, Gönyeli mevkisinde terk edilmiş şüpheli bir araçta büyük miktarda C-4 patlayıcı bulundu, aracın bir astsubaya ait olduğu belirlendi. Aynı dönemde Afrika gazetesine de iki kez bomba atıldı. Eylül 2004´te Güzelyurt´taki Ay Manas Kilisesi bombalandı. 2004 seçimleri öncesinde CTP binasının önünde bomba patladı. ( Sabah)

Ada´da çözümden yana politika yürüten CTP binalarına 1989-2004 arasında 50´den fazla saldırı ve suikast girişimi

Ada´da şimdiye kadar pek çok karanlık eylem meydana geldi. Mevcut Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat´ın uzun yıllar genel başkanlığını yaptığı Cumhuriyetçi Türk Partisi´nin (CTP) binaları ve üyelerine yönelik 1989-2004 yılları arasında 50´den fazla faili meçhul saldırı ve suikast girişiminde bulunuldu. CTP´nin Kıbrıs´ta çözümden yana politika yürütmesi sebebiyle saldırıların ayrı bir önemi var. 2004 yılındaki referandum görüşmelerini de Cumhuriyetçi Türk Partisi-Demokrat Parti hükümeti yürütmüştü.

Ergenekon tutuklularından birçoğunun adı Kıbrıs´ta geçiyor

Ergenekon tutuklularından birçoğunun isminin Kıbrıs´la birlikte geçmesi dikkat çekici bulunuyor. Semih Tufan Gülaltay ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´e Kıbrıs vatandaşlığını veren isim iddianamede adı geçen Derviş Eroğlu. Sahte kimlik düzenleyen emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de, KKTC´ye kaçmak için hazırlık yaparken yakalandı. 32 yaşında askere giden Ergenekon sanığı Ergün Poyraz ise askerliğini Kıbrıs´ta tamamladı.

Ergenekon´un eylem üssü Kıbrıs

KKTC, 2004´teki referandum sürecinde önemli tehlikeler atlattı. 11 Mayıs 2004´te, Lefkoşa-Güzelyurt yolu üzerinde AR 867 plakalı aracın bagajında C-4 tipi bomba ve patlayıcı madde ele geçirildi. Aracın bir astsubaya ait olduğu ortaya çıkınca askeri savcılık olaya el koydu. Polisin gözaltına aldığı Astsubay Osman Yalçın Çamlıbel hakkında soruşturma başlatıldı. Astsubay, Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli çıktı. Soruşturmanın akıbeti hakkında sonradan bir açıklama yapılmadı.

1990´lı yıllarda Kıbrıs´ta yaşanan hadiseler bugünkü Ergenekon yapılanmasıyla olan bağlantıları yönüyle dikkat çekici. Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı, Yenidüzen gazetesinde Kıbrıs´taki Sivil Savunma Teşkilatı´nı eleştiren yazılar kaleme aldı. 6 Temmuz 1996´da ise Lefkoşa´da evinin önünde öldürüldü. Şimdiki Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi, 1996´da KKTC´de Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı görevinde bulunuyordu. Mendi bu olayla ilgili olarak suçlandı. Kutlu Adalı´nın eşi İlkay Adalı, eşinin öldürülmeden önce Galip Mendi tarafından tehdit edildiğini iddia etti. Mendi, 1997´de Türkiye´de Özel Kuvvetler komutan yardımcılığı görevine atandı. Adalı ailesi davayı AİHM´ye taşıdı. Mendi´yi 23 Haziran 2003´te sorgulayan mahkeme, Türkiye´yi 95 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti. Aradan yıllar geçtikten sonra Galip Mendi´nin ismi Ergenekon soruşturması çerçevesinde çok ilginç bir olayda daha gündeme geldi. Galip Mendi, Ergenekon tutuklusu Şener Eruygur ve Hurşit Tolon´u cezaevinde ziyaret etti.

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer 1998´deki seçimlere müdahale edildiğini söylüyor. Belgeler, Derviş Eroğlu´nun seçimleri kazanması için operasyon yapıldığını gösteriyor. Eroğlu 1993´te Ergenekon sanığı Semih Tufan Gülaltay´a Kıbrıs vatandaşlığını veren kişi. Gülaltay, TİT adına eski İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal´ı öldürmeye teşebbüsten 19 yıl ceza aldı. Kıbrıs´ta 1993´ten sonraki saldırıların TİT adına üstlenilmesi şüphe uyandırıyor. UBP iktidarda olduğu 1998-2003 yılları arasında 6 bin 907 kişinin vatandaş yapılması da seçime müdahalenin göstergesi.

Ersöz´ün güzergahı da Kıbrıs

Evinde ele geçirilen belgelerde Kıbrıs´taki faaliyetleri organize ettiği ortaya çıkan Ergenekon tutuklusu Türk Metal- İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´in KKTC´de çok önemli miktarda mal varlığı bulunuyor. Tutuklu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, KKTC´ye kaçmak için sahte kimlik düzenlemişti. Kaçma hazırlıkları yaparken yakalandı. Ergenekon tutuklusu Ergün Poyraz´ın da yolu Kıbrıs´tan geçti. 32 yaşında askere giden Poyraz, Amasya´da başladığı vatani görevini Kıbrıs´ta tamamladı. Askerlikten önce hayvancılık ve ticaret sektöründe çalışan Poyraz, askerlik dönüşü yazarlığa başladı. Bir başka sanık Muzaffer Tekin de Kıbrıs´ta asker olarak görev yapmıştı. Kutlu Adalı suikastı ile ilgili suçlananlardan biri de Muzaffer Tekin´di. Muzaffer Tekin´i intihar girişiminin ardından hastaneye götüren emekli astsubay Musa Çakmak, Yaşar Öz´ün kumarhanesinde çıkan çatışmada Kıbrıs´ta öldü. Çakmak, Ergenekon davasında tutuklanan eski Özel Harekat Dairesi başkan vekili İbrahim Şahin´in korumalığını yapmıştı.

Galip Mendi adı Kıbrıs´ta iyi bilinir..

Hatırlanacağı üzere Kocaeli Garnizon Komutanı Galip Mendi, 4 Eylül 2008 tarihinde Kandıra Cezaevi´nde Ergenekon tutuklusu olarak bulunan ve henüz Silivri Cezaevi´ne nakledilmemiş orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon´u ziyaret etmiş, bu ziyaretin Genelkurmay adına destek amacıyla resmi olarak yapıldığı genelkurmay sitesinde ´Ziyaret TSK adınadır´ ibaresiyle duyurulmuştu. Korgeneral Mendi´nin adı Kıbrıs´ta Ergenekon örgütüyle olası irtibatı haberleriyle de basına yansımış, hatta Kıbrıs´ta öldürülen Türk gazeteci Kutlu Adalı´nın eşi, kocasının Galip Mendi tarafından ölümle tehdit edildiğini açıklamış ve kocasının katillerinin bulunması için Ergenekon davasından umutlu olduğunu dile getirmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili olarak Adalı ailesinin Türkiye´ye karşı açmış olduğu davada Galip Mendi´yi sorgulamış, Kutlu Adalı cinayeti´yle ilgili yeterli soruşturma yapmadığı gerekçesiyle Türkiye´yi suçlu bulmuş ve tazminata mahkum etmişti.

1996 yılında gazeteci Kutlu Adalı öldürüldüğü zaman Galip Mendi KKTC´de Sivil Savunma Teşkilatı başkanı olarak görev yapıyordu. 2000-2002 yılları arasında da KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanı olarak atandığında kendisine muhalefet tarafından büyük tepkiler gösterilmişti.. Kıbrıs basını 2000 yılında Tuğgeneral Mendi´nin atanmasını geniş bir şekilde işlemiş, Mendi´nin GKK´ya atanışı ile ilgili haberlerde, Mendi´nin GKK´ya atanması yeni bir sertleşme dönemine girildiğini gösteriyor, ´KKTC yine paşazede´ başlıkları atılmıştı.KKTC´de muhalefetin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı´na atanan Tuğgeneral Galip Mendi´ye en büyük tepkiyi de bugünkü KTTC Cumhurbaşkanı M. Ali Talat vermişti. Mendi´yle birlikte göreve yeni atanan komutanlara bakanlara uygulanan tarzda bir protokol düzenlenince, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Mehmet Ali Talat töreni sivilleşmeye aykırı sayarak havaalanındaki karşılama törenine gitmemişti. Tepkinin nedeni, 1996´da gazeteci Kutlu Adalı´nın SST tarafından öldürüldüğü yolundaki yaygın iddialardı, o dönem SST´nın başında bulunan isim Mendi de bu nedenle tepkilerden payını alıyordu. Denktaş´ın özel kalem müdürlüğünden gelen, ancak daha sonra muhalifler arasında saf tutan Adalı, öldürülmesinden önceki günlerde, peşpeşe SST´yi hedef alan yazılar yazmıştı. Adalı özellikle, SST´nin Saint Parnabas Manastırı´na yaptığı esrarengiz baskının üzerine gidiyordu. İddiaya göre baskında manastır bekçileri bağlanmış ve 1974 öncesi buraya gömülen bir ganimet çıkarılmıştı. Bekçiler ´baskıncıların´ kullandığı arabaların SST´nin plakalarını taşıdığı yönünde ifade vermişti. Ardından Adalı tehditler almaya başladı. Eşinin iddiasına göre tehditlerden biri bizzat Mendi´den geldi. Adalı cinayetinden önce Abdullah Çatlı´nın adaya geldiği de iddia edilmiş ve bu iddia yalanlanmamıştı.

AİHM Mendi´yi sorgulamıştı

Ayrıca Mendi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili olarak Adalı ailesinin Türkiye´ye karşı açmış olduğu davada, Galip Mendi´yi de sorguladı. İddiaya göre 2003 yılının Haziran ayında Ledra Palace Oteli´ne gelen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçları Mendi´yi Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı dönemi esnasında meydana gelen ve medyada kendisine ve Sivil Savunma yetkililerinin Adalı cinayetiyle ilgisine ilişkin olarak sorgulamada bulundu.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), KKTC´de evinin önünde öldürülen gazeteci Kutlu Adalı´nın eşi İlkay Adalı´yı Türkiye aleyhine açtığı davada haklı bulmuştu. Eşinin faili meçhul siyasi cinayete kurban gittiğini söyleyen Adalı´ya ölümüyle ilgili yeterli soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle 95 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti. Eşinin ölümünden Türk istihbaratı ve KKTC´nin sorumlu olduğunu iddia eden Adalı, AİHM´ye yaptığı şikayet başvurusunda telefonlarının dinlendiğini ve polis tarafından izlendiğini belirtmişti. AİHM, 6 Temmuz 1996´da işlenen cinayet davasında etkili başvuru ve örgütlenme hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Mart 2005´te verilen karardaayrıca AİHM bire karşı altı oyla, Türkiye´nin, ölümü etkin şekilde araştırmadığı konusunda karar vermişti.

Referandum öncesi Talat´ın evine bomba atılmıştı

Birleşmiş Milletler, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda 2004 yılında Annan Planı´nı devreye soktu. New York´ta 10-13 Şubat tarihleri arasında yapılan görüşmelerde Rum Kesimi ve KKTC´de planın halkoyuna götürülmesi konusunda mutabakata varıldı. Referandum öncesi yaşanan propaganda sürecinde, Rum lider Papadopulos ve dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, plana ´hayır´ diyeceklerini açıkladı. O dönemde KKTC Başbakanı olan Mehmet Ali Talat ise halkın plana ´evet´ demesini istedi. Türkiye´deki ulusalcı çevreler ise ´hayır´ kampanyaları yürüttü. New York´taki görüşmelerden 5 gün sonra KKTC Cumhurbaşkanı Talat´ın Girne´deki evine bombalı saldırı girişiminde bulunuldu. Zaman ayarlı bomba, evin alt katında ciddi hasara yol açtı.

İşte bazı iddialar

- Ergenekon, Kıbrıs seçimlerini yönlendirmek için operasyon yaptı, Derviş Eroğlu´na destek verildi.

- Operasyonlar, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz´ın bilgisiyle yapıldı. Yılmaz´ın telefonu kullanıldı.

- Derviş Eroğlu´na Batı Çalışma Grubu imzalı sunum yapıldı.

- Mustafa Özbek KKTC´deki operasyona destek verip, para gönderdi.

- Milletvekili adayları fişlendi, açıkları belirlendi.

- Kıbrıs´taki operasyon için örtülü ödenekten 1 milyon dolar aktarıldı.

- Denktaş´a İstanbul´dan 3 milyon dolar getiren kişi, Kıbrıs Türk Havayolları´nda çalışan hostes kullanılarak yakalandı.

- 26 kişilik Özel Tim uluslararası iki önemli suikast gerçekleştirdi.

- Rusya Duma üyesi Strovoytovaile İran eski Çalışma Bakanı Daryuş Foruhar´ı öldüren kişiler, daha sonra Kıbrıs´a geçirildi. ( Zaman)

Darbecilerin ´altın vuruş´u Ada

ETÖ ile ilgili ikinci iddianamede yer bulan tek darbe için 4 aşamalı planların son halkasının Kıbrıs olduğu ortaya çıktı. Hem Türkiye hem de Kıbrıs´taki seçimlere etkide bulunmayı hedefleyen ETÖ´nün, Türkiye´de ekonomik buhran yaratmayı, Kıbrıs´ta da barış görüşmelerini ´Kıbrıs satılıyor´ şeklinde lanse etmeyi, Kıbrıs´taki başarısızlığın ardından hükümeti devirmek için harekete geçmeyi planladığı belirlendi.

SON HALKA KIBRIS OLACAK

İDDİANAMEDE Şener Eruygur ve Hurşit Tolon´un darbe girişimlerine ilişkin bölümünün ardından bu girişimlerin tümünü birlikte değerlendiren ETÖ savcılarının, darbe girişimini dokuz adımdan oluştuğunu ve son adımının Kıbrıs olduğunu belirtmesi dikkat çekiyor. Savcılar ETÖ´nün Kıbrıs planını şu şekilde özetliyor:

ELÇİYE VERİLEN ERUYGUR TALİMATI

´Örgütün stratejileri arasında bulunan ´Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğe götürmek´ amacına matuf olarak açıklamalar yaptıkları, sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye çalıştıkları (...) Şener Eruygur´un Kıbrıs Büyükelçisini makamına çağırarak bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını, Genelkurmay Başkanı çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli bilgileri bizzat kendisine vermesi talimat verdiği ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığından...´ (Haber 7 ÖZEL)

Özbek´in avukatı: Bu işle ilgimiz yok

ERGENEKON tutuklusu Türk Metal Sendikası Onursal Başkanı Mustafa Özbek´in avukatı Mustafa Hisar, Özbek´in arşivinden çıkan KKTC Ergenekonu ile ilgili iddiaların kendileriyle bir bağlantısının olmadığını söyledi. Özbek ile konuya ilişkin henüz görüşmediğini belirten avukat Hisar, ´Kanaatim belgelerin içeriğinin gerçek olmadığı yönünde. Bizim bu işlerle alakamız yoktur´ dedi. ´Sorguda bize Kıbrıs konusundaki belgeler sorulmadı´ diyen Avukat Hisar ´Kamuoyundaki belgeler nedir diye gerekli yerlere başvurumuzu yaptık. Çıkacak sonucu bekliyoruz. Hakkında gizlilik kararı olan soruşturmanın belgelerini basında görüyoruz. Ama bu belgeler bizden saklanan belgeler´ dedi.

Seçimler öncesi bin 459 kişiye 1 milyon dolarlık erken ödeme

MUSTAFA Özbek´te ele geçen belgelerde, seçmen ve milletvekili transferi için dağıtılan milyonlarca dolarda dikkat çekiyor. Belgelerde, şu ifadeler yer alıyor: En geç 02/12/1998 gününe kadar karşıdan gelen bu aktivitesi fazla hareket sebebiyle seçim sonu alandaki yerli halka söz verilen ödemelerin Ankara´daki bazı değişik atmosferlerdeki hayati önem taşıyan hususlar dolayısıyla: Seçim sonu bu önemli alana gidebilecek PARA´nın söz verilen alana kayışında eksiklik veya aksama olmaması sebebiyle BAŞKAN bizzat yurt dışından 1 Milyon Dolar parayı çıkartmış ve para derhal başkanımızın her an gelebileceği hususlar hazır hale getirilmiştir... Kıbrıslılar´a söz verilen paranın bir miktarının şimdiden götürerek hem çalışmalara destek ve sonraki aşamada çete elebaşı için ayrılan büykü miktarlarda sıkıntı yaşanmasın sebebiyle ödeme emri aldık. Ve bu dağıtımda 1459 kişiye dağıtım yapacağız.´

24 Temmuz 2009: Cumhurbaşkanı Talat: Türkiye´deki soruşturmacıların belge desteği gerekiyor

Talat, seçim öncesi ´Ergenekon´ soruşturmasının bir benzerinin Kıbrıs´ta da açılacağına dair hareketlilik olduğunun belirtilip, ´Böyle bir soruşturmanın gerekli olduğunu düşünüyor, mecliste yapılacak bu soruşturmanın başarılı olup olmayacağı konusunda ne düşünüyorsunuz? Güvenlik güçlerinin İçişleri Bakanlığına bağlanmaması konusunda bir reform düşünceniz var mı´ diye sorulması üzerine şunları kaydetti: ´Bu konuda düşüncelerim değişmemiştir. Polis tabii ki sivil idareye bağlı olmalıdır. Ancak değişik nedenler, çeşitli gerekçelerle bu bugüne kadar sağlanamamıştır. Tabii (soruşturmalar o nedenle sonuç vermez) demek çok doğru değil. Meclis komitesi her türlü yetkiye sahiptir, önemli olan komitenin bunu ciddiye alması. Eğer ciddiye alırsa bazı bulgulara ulaşabilir. Hepsinden önemlisi burada Türkiye ile işbirliği yapmak zorundayız. Çünkü bütün bilgi ve belgeler Türkiye´dedir. Kıbrıs Türk basınında çıkan belge mi, değil mi, yüzde 100 emin olunamayan bazı evraklara dayanarak fazla bir şey yapılabileceğini düşünmüyorum. Herhalde meclis komitesi Türkiye´nin ilgili kurumlarına başvuracak, bilgi, belge ve dokümanları isteyecek. Ancak o zaman ilerleme sağlanabilir. Zamanında ben bunları gördüğümde mutlaka araştırılması gereken konular demiştim, ama tabii bildiğiniz gibi bunların resmi kanaldan yapılması şarttır. Aksi halde bunları belge olarak niteleme çok doğru olmaz, hukuki olarak mümkün değil.´

Abdullah Harun

(18 Haziran 2009), son güncel.: (24 Temmuz 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:



250´nci sayfa

425´nci sayfa

882´nci sayfa

890´ıncı sayfa

Ergenekon´un Kıbrıs uzantısı konulu manşetlerimiz

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=766    yazdır/print


 

Susurluk-İP-Ergenekon bağlantıları

Susurlukçu İbrahim Şahin´i kurtaran adli tıpçıdan Ergenekon sanıklarına destek. İşçi Partisi´nin Ergenekon davası sanıklarına destek vermek için başlattığı Yurtsever Aydınlar Serbest Bırakılsın imza kampanyasına katılan isimler dikkat çekiyor. Kampanyaya imza atan isimler arasında İbrahim Şahin´i Susurluk Davası´nda cezaevinde yatmaktan kurtaran hafıza kaybı raporunu veren Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu üyesi Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı da var.

Kontrgerilla örgütlenmesi bir bir aydınlanıyor: Susurluk-İP-Ergenekon bağlantıları

Susurlukçu İbrahim Şahin´i kurtaran adli tıpçıdan Ergenekon sanıklarına destek. İşçi Partisi´nin Ergenekon davası sanıklarına destek vermek için başlattığı Yurtsever Aydınlar Serbest Bırakılsın imza kampanyasına katılan isimler dikkat çekiyor. Kampanyaya imza atan isimler arasında İbrahim Şahin´i Susurluk Davası´nda cezaevinde yatmaktan kurtaran hafıza kaybı raporunu veren Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu üyesi Prof. Dr. Erbil Gözükırmızı da var.

Yıllardır terör olaylarının aydınlatılamamasının sebepleri anlaşılıyor: Düşman bildiklerimiz aslında dostmuş

Ergenekon sanıklarına destek için yapılan imza kampanyası, İşçi Partisi´nin önderliğinde 15 Nisan 2009 günü Taksim The Marmara Otel´de, Demirtaş Ceyhun, Müjdat Gezen ve Esin Afşar´ın yönetiminde bir toplantı gerçekleştirilmesiyle başladı. Toplantıya katılanlar, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek´in davetiyle 21 Nisan 2009 günü Silivri´ye giderek Ergenekon davasının 79. duruşmasını da izledi. Prof. Dr. Gözükırmızı´nın adı 22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesi Doğu Perinçek´in açıkladığı ve İşçi Partisi iktidara geldiği takdirde Türkiye´yi yönetecek Milli Hükümet´in bir üyesi olarak geçiyordu. Prof. Dr. Gözükırmızı´nın Milli Hükümet Bakanlar Kurulu´ndaki görevi ise Gençlik ve Spor bakanlığı olarak belirlenmişti. Prof. Dr. Gözükırmızı bunun dışında Ergenekon davasında yargılanan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Doç. Dr. Emin Gürses, işadamı İbrahim Benli gibi isimlerle birlikte danışma kurulu başkanlığını eski KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın yaptığı Ermeni soykırımı iddialarına karşı kurulan Talat Paşa Komitesi´nin de yürütme kurulunun üyesi.

(27 Nisan 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=647    yazdır/print


 

Adalı, TMT´nin kirli işlerini bildiği için öldürüldü

Ergenekon´un Kıbrıs ayağı tartışılmaya başladığından beri en fazla merak edilen konulardan biri, Kutlu Adalı cinayeti. 1996´da KKTC´de evinin önünde vurularak öldürülen muhalif gazeteci, Ada´daki statükoya yönelttiği sert eleştirilerle tanınıyordu. Öldürülen gazeteci Kutlu Adalı´nın damadı, cinayetle ilgili oldukça detaylı bilgiler verdi.

Damadı: Kutlu Adalı, Kıbrıs TMT´nin kirli işlerini bildiği için öldürüldü

Ergenekon´un Kıbrıs ayağı tartışılmaya başladığından beri en fazla merak edilen konulardan biri, Kutlu Adalı cinayeti. 1996´da KKTC´de evinin önünde vurularak öldürülen muhalif gazeteci, Ada´daki statükoya yönelttiği sert eleştirilerle tanınıyordu. Öldürülen gazeteci Kutlu Adalı´nın damadı, cinayetle ilgili oldukça detaylı bilgiler verdi.

Cinayetin üzerinden yıllar geçmesine rağmen eşi İlkay Adalı, zor günler geçiriyor. Yaklaşık bir ay önce, gece yarısı, kızının arabasının camları kırıldı. Aynı günlerde evinin önünde bir hafta boyunca askerler bekledi. Kardeşleri bile yanına uğramaz olmuş. Bu durumdan en çok damadı Cüneyt Ercan şikayet ediyor. Gazetecilere dert yanan Ercan, Bu kadın her konuştuğunda bizim başımıza bir şey geliyor. Vuran belli, vurduran belli. Bunu bütün Kıbrıs bilir. Kendisi de bilir, hükümet de bilir. Neyin peşinde hala? Askerin vurdurttuğu bir insan, devletin vurdurttuğu bir insanla ilgili kime suç atacaksın ki? Olay kapandı, bitti. ifadelerini kullanıyor.

Cüneyt Ercan, 3 yıl önce İlkay Adalı´nın kızı ile evlenmiş. Anne-kızın evleri bitişik. Gelen tehditlerden bunalmış olan damat, cinayete dair ayrıntılı bilgiler veriyor: Kutlu Adalı, belgelerden dolayı öldürüldü. Öldürüldüğünde eşim ve annesi İstanbul´daydı. Olay duyulduğunda iki gün havaalanında tutuldular, Ada´ya getirtilmediler. Neden? Geldiklerinde evin altı üstüne getirilmişti. Belgeler aranmıştı. Ercan, bu belgelerin ne olduğu sorusuna karşılık Kutlu Adalı´nın gazetecilikten önce yıllarca Türk Mukavemet Teşkilatı´nda (TMT) çalıştığını ve Rauf Denktaş´ın özel kalem müdürlüğünü yaptığını hatırlatıyor. Gazeteci Adalı´nın birçok sırra vakıf olduğunu dile getirerek şöyle devam ediyor: TMT´nin kirli işleriyle ilgili belgeler vardı. Kutlu Adalı, alınan kararlarla ilgili ikinci bir evrakı alıp arşivine koyardı. Öldürüldüğünde naaşını kim aldı? Askerler alıp götürdü. Ambulans bile gelmedi. Cesedi Adli Tıp´a götürülmedi. O yüzden bu kadın istediği kadar konuşsun, bir şey çıkmaz. Zararı bizedir. Sen askerle, devletle başa çıkamazsın. ( Zaman)

´Ergenekon´un Kıbrıs uzantısı´ konulu manşetlerimiz

(24 Nisan 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=639    yazdır/print


 

Eroğlu: Faili meçhuller illa bulunacak değil

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer´in, hakkında soruşturma açılmasını istediği Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs´taki Ergenekon yapılanmasına inanmadığını söyledi. Eroğlu, Başbakanlığım süresinde Ergenekon´un varlığını sezinlemedim. diyor.

Derviş Eroğlu: Faili meçhul her ülkede olur, illa bulunacak diye bir şey yok!!!

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer´in, hakkında soruşturma açılmasını istediği Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs´taki Ergenekon yapılanmasına inanmadığını söyledi. Eroğlu, Başbakanlığım süresinde Ergenekon´un varlığını sezinlemedim. diyor.

İktidara gelirsem Ergenekon iddialarını araştırırım!!!

Ergenekon soruşturmasında gelinen noktayı Zaman´a değerlendiren Eroğlu, buna rağmen 19 Nisan´daki seçimlerde iktidara gelmeleri halinde rapordaki iddiaların üzerine gideceğini söyledi. Eroğlu, gerekirse Meclis´te genel soruşturma açacağını ifade etti. Başbakan olduğu dönemde Ergenekon´un varlığına ilişkin bir bilginin kendisine ulaşmadığını kaydeden UBP liderinin, faili meçhul cinayetlerle ilgili yaklaşımı ise hayli ilginç: Dünyanın her yerinde faili meçhuller vardır. İlla ki her olayın faili bulunacak diye bir şey yok. Eski KKTC Başbakanı Eroğlu, avukatı Aygün Doratlı aracılığıyla Soyer´e gönderdiği yazıda kullandığı ´Yabancı bir devlet olan TC´ ifadesinin hata olduğunu kabul etti.

Böyle başbakan adayı dünyada başka var mı acaba?

Birkaç faili meçhul dünyanın her yerinde olan şey. Her cinayetin faili bulunacak diye birşey yok.

Eski Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek´te ele geçirilen belgelerde, 1998 yılı seçimlerinde UBP ve lideri Derviş Eroğlu´nun desteklenmesi için 20 milyon Euro harcandığına dair bilgiler vardı. KKTC Başbakanı Soyer, belgenin eline ulaşmasının ardından başsavcılıktan olayın araştırılmasını talep etti. UBP ve Eroğlu, soruşturma talebine sert dille tepki gösterdi. Geçtiğimiz hafta yaşanan bu gelişmelerin ardından konuştuğumuz Derviş Eroğlu, Bu raporu kim yazdı onu bilmiyoruz. Ergenekon´la bağlantılı bir rapor mu, onu da bilmiyoruz. Raporda benim Ergenekon´la bağlantılarım olduğuna dair pek bir bilgi yok zaten. Bu gibi olayların Kıbrıs´ta olması da çok mantıklı gelmiyor. diyor. Kıbrıs´taki faili meçhul olayların abartılmamasını isteyen Eroğlu´nun bu konuya yaklaşımı dikkat çekici: Burası küçük bir ülkedir. Faili meçhul gibi olaylar pek fazla yoktur. Birkaç faili meçhul olmuştur ama bu, dünyanın her yerinde olmuştur. Her cinayetin faili bulunacak diye bir şey yoktur. Bulunması gerekir mi? Evet, gerekir. Başbakanlığı döneminde, 6 Mayıs 2001´de evi bombalanan Eroğlu, saldırıyla ilgili dönemin genel kuvvetler komutanı ile görüştüğünü, ´araştırıyoruz´ cevabını aldığını fakat hiçbir sonuç çıkmadığını dile getiriyor. Neden sonuç çıkmadığı sorusuna, Ne bileyim ben? Bilsem üzerine giderim zaten karşılığını veriyor.

Soruşturma talebine kaynak teşkil eden belgelerde Eroğlu´nun Ergenekon iddianamesinde adı Veli Küçük´le birlikte geçen Yalçın Tanfer´le ilişkisi olduğu belirtiliyor. Eroğlu, Tanfer´le görüşüp görüşmediğini hatırlamıyor. Ergenekon sanıklarından Sinan Aygün, Muzaffer Tekin, Semih Tufan Gülaltay, Mustafa Özbek gibi isimlere KKTC vatandaşlığı verdiğinin hatırlatılması üzerine şunları söylüyor: Sinan Aygün´e Kıbrıs davasına verdiği katkılardan dolayı vatandaşlık verdik. Fakat sonra iptal edildi. Başbakan olursam tekrar vatandaşlık vereceğimi söylediğim yönünde haberler yalandır. Muzaffer Tekin ve Gülaltay´ı tanımıyorum. Vatandaşlık verilip verilmediğini de bilmiyorum. Belgelerin ortaya çıkmasının ardından soruşturma için ismi geçen eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın mağdur olduğu düşünülerek kendisinden özür dilenmişti. Olayda suçlanan tek isim olan Eroğlu, Denktaş gerçekten masum mu? sorusuna şöyle cevap veriyor: Bilemem. Herkes kendinin ne olduğunu bilir. Ben ne olduğumu biliyorum.

Türkiye´ye ´yabancı devlet´ dememiz hata

Eroğlu, Zaman´ın kamuoyuna duyurduğu ´Yabancı bir devlet olan TC´ ifadesinin bir hata olduğunu kabul ederken, suçu avukata atıyor: Türkiye bizim için anavatandır. Biz hep böyle zikrederiz. Yabancı devlet tabiri ise üçüncü ülkeler için kullanılır. Mesela İngiltere için. Eroğlu, avukatı Aygün Doratlı aracılığıyla Soyer´e gönderdiği yazıda, kendisinden özür dilenmemesi halinde dava açacağını belirtmişti. Bu yazıda, Ergenekon soruşturması için, Yabancı bir ülke olan TC´de Ergenekon soruşturması adı altında yapılmakta olan soruşturma tanımlaması yapılmıştı.

Baskı yüzünden seçimlerden çekildiğini doğruladı

Başbakan Soyer´in 2000 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden neden çekildiğini açıklasın. Korkmasın. çağrısını hatırlattığımız Eroğlu, bu seçimde kendisine ´çekil´ baskısının geldiğini kabul ediyor. Bu telkinlerin, dönemin TC hükümetinden geldiğini, bir bakanın Ada´ya gelip kendisiyle görüştüğünü anlatıyor. Buna rağmen aday olduğunu ve ikinci tura kaldığını aktaran Eroğlu, ikinci tur öncesinde telkinlerin arttığına işaret ediyor: Hem ülke için hem partimiz için iyi olmayacağı düşüncesiyle geri çekildik. Neden iyi olmayacaktı? sorusuna cevabı ise şöyle: Denktaş olduğu müddetçe Türkiye her seçimde ondan yana tavır koymuştur. Daha fazla ısrar etmekte anlam yoktur diyerek çekildik. Birinci turda zaten iyi de oy almıştık. Muhalefet desteklese kazanabilirdim de. Çekilmesinde asıl sebebin ne olduğu sorusuna, Çok soru soruyorsunuz. Bir gazeteci olarak tabii haklısınız. karşılığını veriyor, ama hükümet dışında herhangi bir yerden baskı gelmediğine de özellikle vurgu yapıyor. Eroğlu o dönemde söylediği, Peşimde 41 MİT ajanı var. sözünün ise espri olduğunu savunuyor.

´Ergenekon´un Kıbrıs uzantısı´ konulu manşetlerimiz

(14 Nisan 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=589    yazdır/print


 

Kıbrıs Ergenekon belgelerinin tamamı

22 Ocak 2009 tarihinde Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve halen tutuklu bulunan eski Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´ten ele geçirilen daktilo yazması dökümanların tamamı ortaya çıktı. 26 kişilik suikast timiyle, KKTC´ye uzanan Ergenekon´un Türkiye Başbakanın da bilgisi dahilinde yaptığı 24 saatlik operasyon. KKTC´ye uzanan Ergenekon terör örgütünün (ETÖ), KKTC´de seçimlere müdahale etmek ve halkı yıldırmak için adaya ´ölüm timleri´ gönderdiğini belgeleyen rapor ortaya çıktı. Timler seçim sonrası ´İşimizi başarıyla tamamladık. Sıra Türkiye´deki seçimde´ diye 24 saat içinde Türkiye´ye dönmüş.

Kıbrıs´ı ürperten şok Ergenekon belgelerinin tamamını yayınlıyoruz

22 Ocak 2009 tarihinde Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve halen tutuklu bulunan eski Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´ten ele geçirilen daktilo yazması dökümanların tamamı ortaya çıktı. 26 kişilik suikast timiyle, KKTC´ye uzanan Ergenekon´un Türkiye Başbakanın da bilgisi dahilinde yaptığı 24 saatlik operasyon. KKTC´ye uzanan Ergenekon terör örgütünün (ETÖ), KKTC´de seçimlere müdahale etmek ve halkı yıldırmak için adaya ´ölüm timleri´ gönderdiğini belgeleyen rapor ortaya çıktı. Timler seçim sonrası ´İşimizi başarıyla tamamladık. Sıra Türkiye´deki seçimde´ diye 24 saat içinde Türkiye´ye dönmüş.

Dökümanlarda Ergenekon yapılanması içinde üst kurul şeklinde faaliyet gösterdiği anlaşılan Sivil Daire Başkanlığı adı altında bir birimin KKTC´de 1998 yılında yapılan seçimlere doğrudan ve dolaylı müdahale ettiği anlaşılıyor. Belgelere göre; operasyonlar, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz´ın bilgisiyle yapılıyor ve operasyon sırasında Yılmaz´ın telefonu da kullanılıyor. Belgelerden ulaşılan bilgilere göre ´Oğulun babayı öldürebileceği bir sistem´ kurdukları raporları yazan ve ´Rang Rover´ jeepler kullanan timlerin, KKTC´de Rauf Denktaş sonrası Ulusal Birlik Partisi lideri Derviş Eroğlu iktidarı için her yolu denediğini de gözler önüne seriyor.

İşte insanı hayretler içinde bırakan belgelerdeki şok bilgiler:

ETÖ´NÜN KIBRIS´TAKİ 1 NUMARASI ÖZBEK

Raporda ?Değerli İnsan Sayın Mustafa Özbek? şeklinde takdim edilen Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´in Ergenekon´un Sivil Daire Başkanlığı´nın Ada´daki çalışmalarını bizzat başlamasını öneren ve operasyonun şarteline basan kişi olduğu da ortaya koyuluyor. Yaşanan para sorunu da bizzat Özbek´in devreye girmesi ile çözülüyor. Öte yandan bu hitap, ´Kıbrıs ETÖ´nün 1 Numarası Özbek´ yorumlarını da yoğunlaştıramaya yetti.. Özbek´e gönderilen faaliyet raporunda, ETÖ uzantılarının Kıbrıs´ta ´gizli servis´ gibi çalıştıklarını, farklı farklı birimler oluşturduklarını da ortaya koyuyor. Ele geçen belgelerde ´Başkanımız, intihar timi de dahil 26 kişilik çok özel timlerimizi orada bizzat operasyon planlarını yaparak 27/11/1998 cuma günü bırakarak gelecektir...´ gibi şok edici bazı bilgiler de yer alıyor.

ÖRGÜTÜN YAZIŞMALARINDAKİ AYRINTILAR

Ada´da istihbarat çalışması yaptıkları da anlaşılan birimin, devletin üst kademesinde bulunan bazı kişilere brifing verdikleri hatta uyarıldıkları yine belgeler de görülüyor. Kıbrıs´ta operasyon yapan sözde Sivil Daire Başkanlığı birimlerinin, ´Sayın Başkan´a´ diyerek Türk Metal Sendikası´nın 34 yıllık genel başkanlığını ETÖ kapsamında tutuklanınca bırakan Mustafa Özbek´e rapor yazdıkları ve gizlilik vurgusu yapılarak aktarıldığı da belgelerde yer alıyor. Bahse konu dairenin 1998 yılındaki seçim döneminde KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş´ın telefonlarını da illegal dinlendiği raporların içeriğinden anlaşılıyor. Özbek´in Kıbrıs merkezli yayın yapan ART televizyonunun, Sivil Daire Başkanlığı´nın amacı doğrultusunda yayınlar yaptığı da yine elde edilen belgelerde yer alıyor.

´Ergenekon´un Kıbrıs uzantısı´ konulu manşetlerimiz

(12 Nisan 2009)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Belgelerin tamamını görüntülemek için tıklayın

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=580    yazdır/print


 

Görüntülenen: 31 - 40 (Toplam 55)  |  Önceki 10 | Sonraki 10 



ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.839.399