Genelkurmay Başkanlığı´nın ´PKK´lıları dinleme´ gerekçesiyle aldığı cihazlarla sivillere yönelik dinleme yaptığı minibüste, arama kararından altı gün sonra inceleme yapıldığı ortaya çıktı. Araç içindeki cihazların bu altı gün içerisinde değiştirilip değiştirilmediği merak konusu. Dinleme cihazlarının alımında imzası bulunan Genelkurmay İkinci Başkanı Aslan Güner´in ismi soruşturmada şüpheli olarak geçiyor. Güner, Karargah´ta görevli tüm personelin amiri olduğu gibi idari soruşturmayı yürüten üç ismin de amiri ve sicillerini belirleyen isim. Bu kişilerin amirleri olan komutanlarını soruşturmaları ise tartışmaya neden olacak gibi görünüyor.
Tamamı >   22.9.2010

´Sahte çürük raporu çetesi´ ve ´Karargah Evleri´ soruşturmalarında delilleri karartmakla suçlanan ´Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu dosyası´nın sivil savcılıktan alınması tepkiyle karşılandı. Zaman´ın dün manşetten duyurduğu gelişmeyi değerlendiren hukukçular, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın ısrarıyla Milli Savunma Bakanlığı´na gönderilen dosyanın derhal sivil savcılığa iade edilmesi gerektiğini belirttiler. Dosya sivil savcıdan İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının baskısıyla alınmıştı. Başsavcılık internet andıcı soruşturmasında da savcıya dosyayı devretmesi için baskı yapmıştı. Tümgeneral Çubuklu, sahte çürük raporu ve internet andıcı soruşturmalarının şüphelilerinden. Her iki soruşturmada da çağrılmasına rağmen ifade vermeye gelmedi.
Tamamı >   21.9.2010

Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta´nın, ´sahte çürük raporu çetesi´ soruşturmasında delilleri karartmakla suçlanan Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu hakkında görevsizlik kararı vermek zorunda kaldığı ortaya çıktı. İddianame gibi görevsizlik kararında, bilirkişi raporuyla tespit edilen 397 belgenin istemelerine rağmen savcılığa gönderilmediği belirtiliyor. 10 adet dosyanın da askerî belge şeklinde ayrıldığı, ancak yapılan inceleme sonucunda bu dosyaların soruşturmayla ilgili olduğunun anlaşıldığı anlatılıyor. Dosyaların bir kısmının ise ´Karargâh Evleri´ yapılanmasına ilişkin terör dosyası olduğuna dikkat çekiliyor ve soruşturma yetkisinin sivil savcılıkta olduğu kanun maddeleriyle aktarılıyor. Çubuklu´nun hiyerarşik üstünlüklerini kullanarak askerî savcılara emir verdiği ve delilleri gizlediği vurgulanıyor. Savcı Usta´ya başsavcılıktan da baskı geldiği ve dosyayı Milli Savunma Bakanlığı´na göndermesinin istendiği, Usta´nın da bunun üzerine dosyayı Bakanlığa devrettiği ortaya çıktı. Başsavcı Aykut Cengiz Engin´in tıpkı Savcı Zekeriya Öz´ün yürüttüğü ´internet andıcı´ soruşturmasında askerlerin ifadeye çağrılması üzerine devreye girmesi gibi bu olayda da askerlerin ifadeye çağrılması üzerine devreye girdiği ve savcı Usta´dan dosyayı elden çıkarmasını talep ettiği öğrenildi. Savcı Öz başsavcılığın baskısına direnmiş ve dosyaya bakmayı sürdürmüştü. Ses kayıtlarıyla ortaya çıkan delillerin karartılması, evrakların imha makinelerinde yokedilmesi, harddisklerin defalarca silinerek bilgilerden arındırılması, yok denilen belgelerin ıslak imzalı asıllarının savcılara ulaştırılması gibi somut deliller dahi Genelkurmay´da varlığı ortaya çıkan çetenin üzerine gidilmesine yeterli olmuyor, yasalar askerlere işlemiyor. Örneğin kopya soruşturmasında ÖSYM´ye baskın yapılarak delillere el konulabilir, gerektiğinde şüpheliler gözaltına alınabilirken, askeri makamlar için bu geçerli olmuyor. Balyoz soruşturmasında da çarpıcı şekilde ortaya çıktığı gibi askerler için ayrı, siviller için ayrı hukuk işliyor, muvazzafların gözaltıları engelleniyor, gerekçe olarak da Türkiye bunu kaldıramaz deniliyor.
Tamamı >   20.9.2010

Genelkurmay Askeri Savcılığının, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ hakkında Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek hakkında açtığı davanın ilk duruşması başladı. Duruşmada Albay Çiçek, 13. Ağır Ceza´daki davanın da askeri mahkemede görülmesini ve bu amaçla da dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesini talep etti. Askeri mahkeme bu talep üzerine duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti sürpriz bir kararla davayı oybirliğiyle reddetti. Mahkeme davanın reddine iki davada da aynı suçlamaların yapılmasını ve İstanbul´daki ´ıslak imza´ davasının daha önce açılmış olmasını gerekçe gösterdi. Davaya artık İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bakacak.
Tamamı >   20.7.2010

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılarının Ergenekon soruşturması kapsamında Erzincan Merkez Komutanı Albay Murat Yılmaz´ın odasında geçtiğimiz Perşembe günü yapmak istediği aramanın Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Işık Koşener´in şok talimatı ile engellendiği belirlendi. Delil gizlemeye engel olabilmek için baskın şeklinde planlanan operasyonun Karar Kuvvetleri Komutanının müdahalesi sonucu skandala dönüştüğü öğrenildi. Erzurum Emniyeti Terörle Mücadele Şube Birimleri ve Genelkurmay Askeri Savcısı ile birlikte Merkez Komutanlığına giden Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Taner Aksakal´ın nizamiyeden içeri alınmadığı, yaklaşık bir saat kadar bekletildikten sonra, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nden çıkartılan arama kararına rağmen ´Kara Kuvvetleri Komutanının izni yok´ denilerek geri gönderildiği belirtildi.
Tamamı >   6.7.2010

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nı ihbar eden meçhul subayı, ´yanlış adam´ olarak tanımladı. Başbuğ, ´2009´a geldik bir ihbar mektubu çıktı. Bir subay yazmış. Olabilir, bizden de yanlış adamlar çıkabilir. Önemli olan onu bulup gereğini yerine getirmek´ dedi. Mahkemelerde süren davalar hakkında görüş açıklamaktan kaçınmayan Genelkurmay Başkanı´nın, terör suçuyla yargılanan subaylara sahip çıkarken bu suçun üzerine gidilmediği için savcılara ihbarda bulunan ve mahkemelerin de bulguları ciddi bularak dava başlatmalarına neden olan meçhul subaylara hala düşman gözüyle bakması şaşırtıyor. Çok sayıda masum insanı yargısız infaz etmekle suçlanarak Diyarbakır´da yargılanmakta olan Binbaşı Cemal Temizöz´e de sahip çıkan Başbuğ´a kamuoyu soruyor: Genelkurmay Başkanı, yargısız infaza kurban giden kişilerin yetim çocuklarını hiç düşünüyor mu?.. O çocukların TSK hakkında bu sözlerden sonra neler hissedebileceğini hiç düşünüyor mu?.. Yanlışı yapan TSK mı içindeki yanlış adamlar mı?..
Tamamı >   6.7.2010

Hava Kuvvetleri eski Askeri Savcısı Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok´un Ergenekon kapsamında ortaya çıkarılan ´İşçi Partisi/Karargah Evleri´ soruşturmasını nasıl kararttığı ortaya çıktı. Soruşturmayı boşa çıkarmak amacıyla izlenecek yol haritası Üçok´un bilgisayarından çıktı. Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu´nun belge temizliği yaptığı ileri sürülen bilgisayarlarda şok bir bilgi notu tespit edildi. Hava Kuvvetleri komutanına yazılan notta Karargah Evleri soruşturmasının karartılması için izlenecek yol tek tek anlatıldı.
Tamamı >   29.6.2010

´Sahte çürük raporu´ çetesinin yöneticisi olmak suçundan tutuklanan eski Askeri Savcı Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Genelkurmay Başkanlığı´na yazdığı mektupta Adli Müşavir Tuğgeneral Çubuklu´yu şikayet etti.. Çubuklu´nun şikayet konusu, Adli Müşavir Çubuklu´nun Ergenekon soruşturmalarında tavrını koymayarak askerlerin de tutuklanmasına, soruşturmanın askerler içinde tırmanmasına neden olması. Üçok, yapılması gerekenin ise, Ergenekon soruşturmasında tutuklanan asker sanıkların kendisinin yürüttüğü ´Karargah Evleri´ askeri soruşturması bünyesine alınarak sivil savcılardan korunması olduğunu belirtiyor. Hatırlanacağı gibi Askeri Savcı Zeki Üçok ´sahte çürük´ raporu düzenleyen çetenin reisi suçlamasıyla 1 nolu sanık olarak ilgili davada yargılanıyor. Ancak Üçok, Ergenekon savcıları tarafından Karargah Evleri askeri soruşturmasını örtbas etmekle de suçlanarak sorgulandı ve tutuklandı. Bu konudaki soruşturma halen sürmekte. Askeri Savcı Zeki Üçok yardımcısı Mehmet Çelik´le birlikte ´Karargah Evleri´ askeri soruşturmasını yürütüyordu ve yürütüyor görünümü altında aslında örtbas edildiğini gösteren çok sayıda çarpıcı bulgular ortaya çıkmıştı. Örneğin Üçok´un, yardımcısı Çelik´i adi bir suçlamadan kurtarmak için Konya Yunak Cumhuriyet Savcılığı´na gönderdiği resmi belgedeki inanılmaz evrak sahtekarlığı. Bir diğeri ise İşçi Partililerin şüphelisi olduğu Karargah Evleri soruşturmasına İşçi Partili bilirkişi atanmasıydı. Sayısı 10´a ulaşan bu tuhaflıklar kamuoyunda askeri soruşturmanın örtbas edilmeye çalışıldığı izlenimini doğurmuştu.
Tamamı >   28.6.2010

Ergenekon soruşturmaları sürecinde delil niteliğindeki belge ve harddiskleri imha ettiği belgeleriyle ortaya çıkan Genelkurmay´dan sarsıcı bir yanıt daha geldi. Islak imzalı belgeyi konu alan 7´nci Ergenekon iddianamesinin delil klasörlerinde ´şok´ bir belge ortaya çıktı. Genelkurmay, 17 yıl önce Bingöl´de şehit edilen 33 er olayını araştırmak isteyen ve askeri savcılığın elindeki delil ve soruşturma dosyalarını isteyen Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´e, ´Elimizde bu olayla ilgili hiçbir belge ve dosya yok. Olayla ilgili olarak başsavcılığımız bir soruşturma başlatmamıştır. UYAP kaydında da böyle bir soruşturmamıza rastlanmamıştır´ yanıtını verdi.
Tamamı >   10.5.2010

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nin kabul ettiği İrtica ile Mücadele Eylem Planı iddianamesinin ek delil klasörlerinde, Tarafın 20 Haziran 2008´de yayımladığı ´Türkiye´yi Biçimlendirme Planı´ olan Lahika´nın da içinde bulunduğu bilgisayarların imha edilme tutanağı yer aldı. Belgeye göre daha önce Lahika´nın varlığını inkar eden Karargah, dönemin 2. Genelkurmay Başkanı Org. Ergin Saygun´un talimatıyla yedi adet sabit diski, 5 Ağustos 2008´de parçalatarak imha ettirmiş.
Tamamı >   10.5.2010

Jandarma Kriminal, ıslak imzanın Albay Çiçek´e ait olduğu raporunu verince askeri savcılık harekete geçerek, tutuklanması talebiyle Çiçek´i mahkemeye sevketmiş, ancak askeri mahkeme Dursun Çiçek´i tutuklamayarak serbest bırakmıştı. Bu gelişmeler üzerine askeri yargının da hukuka uygun işlemeye başladığına inanan kamuoyunun yanıltıldığı anlaşıldı. Askeri mahkemenin Albay´ı tutuklamayarak serbest bırakmasının arkasındaki nedenlere ulaşan Star, durumun çok farklı olduğunu ortaya çıkardı: Albay, askeri savcılık tarafından mahkemeye ´İrtica İle Mücadele Planı´nı hazırladığı´ için değil, ´ast üst ilişkisini zedelediği´ gerekçe gösterilerek tutuklanması talebiyle sevkedilmiş. ´Ast üst ilişkisini zedelemek´ suçlaması ise tutuklamayı gerektirmeyeceği kesin olan bir suçlama olarak değerlendiriliyor.
Tamamı >   16.3.2010

Devlet sırrı niteliğindeki evrakların saklandığı ileri sürülen Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı Ankara Seferberlik Tetkik Kurulu´ndaki kozmik odalara Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a yönelik suikast iddialarını araştırmak üzere giren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Kadir Kayan´a yönelik tehditlerin giderek artmaya devam etmesi üzerine, koruma seviyesi kırmızıya yükseltildi.
Tamamı >   3.2.2010

Poyrazköy´de biri tuğamiral 6´sı albay 15 muvazzaf subay sanık konumuna geldi. Sadece bu iddianamede değil daha önceki iddianamelerde de suçlanıp haklarında ´Darbe ve terör´ suçlaması yapılan subaylar hiçbiri görevinden alınmış değil. Kurmay Albay Dursun Çiçek, Albay Cemal Temizöz gibi yeni dava açılan subayların da görevlerinde tutulmaya ve bu yolla mesaj verilmeye devam edileceği iddia ediliyor. Bu iddiayı doğrulayan çok ilginç örnekler de var. Örneğin Karargah Evleri soruşturmasını yürüten askeri savcı Ahmet Zeki Üçok adi bir çete suçuna karıştığı suçlamasıyla sivil mahkemede yargılanmaya başlanınca askeri savcılık görevinden alınarak ´disiplin subaylığı´ görevine getirilmiş ve bu durum, ´adi bir suçtan yargılanan kişi nasıl disiplin subayı yapılır´ şaşkınlığına yol açmıştı. Ancak verilmek istenen bu tür mesajları gayet iyi anlayan toplumun tepkisi de giderek artıyor, Genelkurmayın saygınlığını azalmaya devam ediyor. Son kamuoyu yoklamalarında ordunun güvenilirliğinin % 60´lara düştüğünün ortaya çıkması bu durumu ispatlıyor.
Tamamı >   29.1.2010

Ankara´da Mahkeme Kararıyla Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı Bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu´nun 5 savcı tarafından aranması olayında içeride çok büyük kriz çıktığı öğrenildi. Askerlerin savcıları engellediği, devreye giren hakimin de aynı şekilde engellemeyle karşılaştığı aramalarda bir çok odanın halen aranamadığı ve Genelkurmay 2. Başkanı´nın o odaların aranmaması için ricada bulunduğu iddia edildi. Sözkonusu bölümler halen arattırılmıyor. Arattırılmayan bölümlerdeki evraklarda çok önemli fişleme ve suikast bilgilerinin bulunduğu, bunların açığa çıkmaması için direniş gösterildiği tahmin ediliyor. Burasının aynı zamanda Özel Harp Dairesi´nin, yani hiçbir yasaya tabi olmadığı askeri nizamnamelerde de belirtilmiş, gayrınizami harp sivil üyelerinden meydana gelen Kontrgerilla´nın merkezi olduğuna da dikkat çekiliyor.
Tamamı >   26.12.2009

Hava Kuvvetleri´nde ´Karargah Evleri´.. Deniz Kuvvetlerinde ´Kafes Cuntası´.. Jandarma´da, ´Cumhuriyet Çalışma Grubu´ ve ´Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven´ darbe plancıları.. Genelkurmay Karargahı´nda, ´Bilgi Destek Planı, Lahikası ve Harekat Planı, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ yapan ıslak imzacılar..
Tamamı >   26.11.2009

Askeri Savcılık, ilk iki isteğinden sonuç alamayınca, ´darbe planı´nın orijinalini İstanbul´dan resmi belgeyle bir kez daha talep etti. Türkiye´yi sarsan ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı orijinal nüshası, Genelkurmay Askeri Savcılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı arasında krize yol açtı. Askeri savcılık orijinal nüshayı iki kez istedi. Ancak sivil savcılar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´ndaki çelik kasada korumaya altına aldıkları belgeyi göndermediler. Savcılar sadece Adli Tıp Kurumu raporu ile belgenin renkli fotokopisini gönderdi.
Tamamı >   31.10.2009

Muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunda ´Kaos Planı´nı hazırlayan ekipte yer aldığı ileri sürülen isimlerden biri de Tümgeneral Mustafa Bakıcı. Tümgeneralin adı daha önce Ergenekon davası sanığı ve Karargah Evleri örgütlenmesinde yer alan genç teğmenlere yaptığı moral ziyaretiyle gündeme gelmişti.
Tamamı >   30.10.2009

Kurban bayramı yaklaşırken Genelkurmay´ı da hummalı bir çalışma sardı. Herkes planın Başbuğ´un emriyle hazırlandığını biliyor. Islak imzalı orjinal belgenin ortaya çıkmasından 1 hafta önce sitemizde alıntıladığımız ve emekli veya muvazzaf askerlerin yazılarının yayınlandığı oguzyurdu.com sitesindeki Kürşat Bahadıroğlu imzalı yazı, Genelkurmay´daki evrak işleyişini bilenlerce Başbuğ´un Komplo Belgesi´nden habersiz olmasının imkansız olduğunu işliyordu. Siteye bu yazıyı gönderen ya da kaynaklık eden de belki ihbar mektubunu gönderen subay olabilir. En üst komutan olan Başbuğ yerine şimdilik, kurban seçilen Albay Çiçek ya da belki birkaç subay daha yargıçlara gönderilecek. Amaç, davayı Ergenekon savcılarından bir şekilde kopararak askeri mahkemeye kaydırmak. Yine de Org. Başbuğ´a ´kesin gidici´ gözüyle bakılıyor.
Tamamı >   29.10.2009

´Kaos planı hazırlansın´ emrini verdiği ileri sürülen 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız´ın Malatya´daki misyoner cinayetleri soruşturmasında adı geçen askeri personel ile ilgili ihbarları soruşturmadığı ortaya çıktı. Sivil suçlara karışan askerlerin üst düzey yetkililerce korunup kollandığına bir örnek olarak da Iğsız´ın bu tavrı gösteriliyor. 18 Nisan 2007´de Malatya Zirve Yayınevi´nde misyonerlik yaptıkları gerekçesiyle Necati Aydın, Tilman Geske ve Uğur Yüksel´in öldürülmesi üzerine dava açılmıştı. Açılan davaya gelen ihbar mektuplarında 2. Ordu Komutanlığı´nda görevli askeri personelin cinayetteki rolüne dikkat çekilmişti. Davanın müdahil avukatlarından Erdal Doğan, olay sırasında Orgeneral Iğsız´ın Malatya´da konuşlu 2. Ordu Komutanlığı görevinde bulunduğuna dikkat çekti.
Tamamı >   28.10.2009

´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ belgesinin orjinalinin ortaya çıkması üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın soruşturmayı tekrar başlatıp, orjinal belgeyi istemesi, askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeye aykırı. Daha önce başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı veren Askeri Savcılık, ıslak imzalı darbe planını İstanbul Başsavcılığından istedi. Hukukçular, ´Kanuna aykırılık var´ diyor. Hukukçulara göre, askerlere sivil yargı yolunu açan düzenlemeden sonra askeri savcıların bu olayda soruşturma açma yetkisi yok. Askeri Savcılık, orijinal belgeyi sivil savcılardan isteyemez. İstenmesi durumunda bile savcıların belgeyi göndermeme hakkı bulunuyor. Askeri Savcılığın açıkça hukuk dışına çıktığını savunan emekli hakim Ümit Kardaş, 10 Temmuz´da yürürlüğe giren CMK´nın 250. maddesiyle birlikte soruşturma yetkisinin sivil savcılarda olduğunu söyledi. Kardaş ´Genelkurmay kanunlara aykırı davranıyor´ dedi.
Tamamı >   28.10.2009